2013/2.DÖNEM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK SINAVLARI FİNANSAL YÖNETİM 6 Ekim 2013-Pazar 17:00 SORULAR Gençlik Caddesi No : 107 http://www.turmob.oeg.tr 06570 Anıttepe – ANKARA / TURKEY Tel : 0 (90) (312) 232 50 60 (10 Hat) Fax: 0 (90) (312) 232 50 73 – 74 CEVAPLAR CEVAP 1: a) Hisse senedi şeklindeki kar payı dağıtımına genellikle firmanın likidite durumunun yetersizliği ve/veya hisse senetlerinin piyasa değeri düşerken hisselerin hızla satılması durumunda baş vurulur. Karların dağıtımında nakit kullanmak istemeyen, büyüyen, karlı yatırımları bulunan ve ortak sayısını arttırarak mülkiyeti yaygınlaştırmak isteyen şirketler bu yola baş vurabilir. b) Kar paylarını şeklinde dağıtımı sonucu eldeki dağıtılmamış karlar azalırken, ödenmiş sermaye rakamı azalır. Yani şirket sahiplerinin servetinde hiç bir değişme olmaz. Hisse senedi sayısı artarken hisse sahiplerinin şirket üzerindeki haklarında da değişme olmaz. Örneğin dolaşımda 10.000 adet hisse senedi varsa ve Bay A bunun %1 ine sahipse (100 hissesi varsa) % 10 oranında kar payı karşılığı hisse senedi verilecekse kendi hisseleri 110’a, toplam hisse sayısı da 11.000’e çıkar. Yatırımcının şirket üzerindeki hakkı yine 110/11.000 = %1 dir. Ayrıca gözlemler, deneysel bulgular ve yapılan araştırmalar göstermiştir ki hisse senedi şeklindeki kar payı dağıtımının tek başına hisse senetlerinin toplam piyasa değerini arttırması ya da azaltması açısından bir genelleme geçerli değildir. c) Hisse senedi şeklinde kar payı dağıtmanın yararları: - Şirketten fon çıkışı olmadan kar payı dağıtılmaktadır. Kar şirket bünyesinde kalarak dağıtılmış olmaktadır. Böylece firmalar hem kar dağıtımı yükümlülüklerini yerine getirmekte hem de karlı yatırımlarını finanse etmek olanağı bulmaktadır. - Bedelsiz hisse dağıtımı ortak üzerinde olumlu psikolojik etki yaratmaktadır. - Şirket mülkiyetinin daha geniş kitlelere yayılmasına hizmet etmektedir. - Kar payı yerine hisse senedi dağıtmak, bir yandan hisse senetlerinin sunumunu arttırmakta, öte yandan da sayının artması hisse senetlerinin aşırı değerlenmesini önlemektedir. Bu suretle de alım – satımı kolaylaşarak küçük birikim sahiplerine kadar ulaşabilmektedir. Hisse senedi şeklinde kar payı dağıtmanın sakıncası: Tek bir sakıncadan söz edilmektedir: Hisse senetlerinin çoğalması, hisse piyasa fiyatını ve hisse başına düşecek karı düşürür. Ancak bu iddia çok da geçerli değildir. Zira hisse sayısının artması nedeniyle hisse başına düşecek kar matematiksel olarak azalsa da hissedarın elindeki hisse adedi de artmış olacağından eline geçecek kar payında azalma olmayacaktır. Hisse senetlerinin fiyatını belirleyen en önemli unsur hisse sayısı değil, şirketin kazanma gücüdür. Eğer şirket finansal sıkıntılar nedeniyle hisse senedi şeklinde kar payı dağıtımını seçtiyse, fonlarını karlı yatırım fırsatlarında değerlendirememişse ve gelecek yıllarla ilgili beklentiler de olumlu değilse, hisse senetlerinin fiyatı düşer. Ancak hisse senedi dağıtımı yoluyla alıkoyduğu fonları karlı yatırımlara kanalize etmişse, gelecekte de bu karlı yatırımlarının devam edeceği şeklinde beklentiler varsa bu şekildeki kar dağıtımı sonucu hisse fiyatları yükselir. Burada yine matematiksel olarak hesaplanan “fiyat düşme” olayı, yukarıda bahsedilen piyasa fiyatının düşmesi ile aynı değildir. Yukarıdaki fiyat düşmesinden kastedilen firma değerinin düşmesidir. Oysa hisse senedi şeklinde kar payı dağıtımı sonrası hesaplanacak olan hisse fiyatı, servetteki bir düşme değildir. Stok Split adı verilen hisse senedi bölünmesi ile yaşanan sonucun aynısıdır. Örneğin bir şirketin her biri piyasada 15 liradan satılan 2.000.000 hissesi olsun. Şirket %50 kar payını hisse senedi şeklinde dağıtacaksa, 2 hissesi Gençlik Caddesi No : 107 http://www.turmob.oeg.tr 06570 Anıttepe – ANKARA / TURKEY Tel : 0 (90) (312) 232 50 60 (10 Hat) Fax: 0 (90) (312) 232 50 73 – 74 olana bir hisse daha verilecek demektir. Böylece elinde 30 liralık 2 hissesi bulunan bir kişi, kar payını hisse şeklinde aldığında elindeki 30 liralık bu servet artık 3 hisse karşılığındadır. Yani her bir hissenin değeri 10 liradır. Çünkü şirkete kar payı dağıtımından önce yatırımcıların biçtiği 30.000.000 liralık değeri değiştirecek hiç bir şey olmamıştır. CEVAP 2: a) İşletme Birleşmesi: İki veya daha fazla şirketin hukuki ve ekonomik yönden tek bir işletme altında bir araya gelmesidir. Birleşmeler iki şekilde olabilir: - Devralma (Bir işletmenin başka bir işletmeyi satın alarak bünyesine katması) - Yeni bir işletme kurulması (konsolidasyon). Mevcut şirketlerin tüzel kişiliklerinin sona ererek yeni bir tüzel kişiliğin ortaya çıkması. b) İşletmeleri birleşmeye sevk eden nedenler: - Büyüme - İşletme faaliyetlerini çeşitlendirme dolayısıyla gelirlerindeki istikrarsızlık ve dalgalanmaları önleyebilme, - Sinerji - Büyük ölçekte faaliyette bulunmak - Kaynakları verimli kullanabilmek - İşletme başarısızlıkları, yeterli öz sermaye sahibi olmamak - Rekabetin azaltılması - Borçlanma şartlarını iyileştirmek - Atıl fonları değerlendirmek - Yetenekli yönetim personelini istihdam olanağından yoksun olunduğunda, iyi bir yönetime sahip firmayla birleşerek bu imkana kavuşma - Diğer sınai haklara sahip olma arzusu - Vergi avantajlarından yararlanma c) Birleşme ve satın almalarda işletme değerinin saptanmasında kullanılan yöntemler: (Soruda aşağıdakilerden sadece istenilen üç tanesi açıklanması istemiştir.) Defter Değeri Yöntemi: Öz Sermaye Değeri de denir. Bilanço kalemlerinin kullanılmasıyla hesaplanır. Değişik muhasebe tekniklerinin kullanılması, defter değerlerini çok etkiler. İşleyen Teşebbüs Değeri Yöntemi: Pazar değerinin araştırılmasında kullanılan bir kavramdır. İşletmenin bir bütün olarak devredilmesinde bulunacak değerdir. Bu değer içinde beşeri sermayesi, müşteri portföyü, mal ve hizmet sağlayıcıları gibi unsurların değerleri de bulunmaktadır. Bu yöntemde işletmenin mevcut kazançlarının yanı sıra gelecekte de elde edebileceği potansiyel kazançları dikkate alınır. Tasfiye Değeri Yöntemi: Tasfiye değeri işletme faaliyetinin kesin bir biçimde durdurulması halindeki değeridir. Bu değere, tasfiye ile ilgili bütün maliyetler de katılır. Bu maliyetler, tasfiye sonuçlanana kadar işletmenin varlığını sürdürebilmesi için katlanılan idari giderler, vergiler, yasal giderler, muhasebe giderleri ve komisyonları içerir. Tasfiye değeri bu şartlarda aktiflerin satışından elde edilecek bedelden, borçların, Gençlik Caddesi No : 107 http://www.turmob.oeg.tr 06570 Anıttepe – ANKARA / TURKEY Tel : 0 (90) (312) 232 50 60 (10 Hat) Fax: 0 (90) (312) 232 50 73 – 74 tasfiye giderlerinin, işçilik tazminatlarının ve değer artışı nedeniyle ödenen vergilerin düşülmesinden sonra kalan değerdir. Net Aktif Değeri Yöntemi: Varlıkların cari piyasa koşulları altında satılmaları halinde elde edilecek nakit tutarıdır. Net aktif değerinin elde edilebilmesi için elde edilecek bu tutardan, satışla ilgili giderlerin düşülmesi gerekir. Bu değer hayli tartışmalıdır. Aktif değerin birincil piyasa değeri mi söz konusudur? İkinci el piyasası değeri midir? Aktif çok özelse ve onun için fiyatların oluştuğu bir piyasa yoksa sübjektivite ağır basacaktır. Bu bakımdan Net Aktif Değeri ne bir servet değeridir, ne de tasfiye değeridir. Ancak varlıkların elde tutulmayıp satılmaları halinde elde edilecek gelire dayandığından fırsat maliyetini içeren bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz. Bu yöntem yatırım ve gayrı menkul işletmeleri için uygun bir yöntem olabilir. Ancak ticaret işletmeleri için sınırlamalara sahiptir. Piyasa Değeri Yöntemi: Hisse senetlerinin piyasa değeridir. İşletmenin şimdiki ve gelecekte elde etmesi beklenen karlarını da yansıtan bir ölçüdür. Ancak piyasa koşulları ve spekülatif hareketler, piyasa değerini gerçek değerden uzaklaştırabilir. Sadece birleşme haberinin dahi duyulması, şirket hisselerinin fiyatında yükselme yaratabilir. Kaldı ki hisseler pazara da açılmamış olabilir. Bu nedenle işletmenin piyasa değeri, birleşmek amacında olan tarafların üzerinde anlaşacakları değer olarak kabul edilebilir. Ancak bu değer, işletmenin gerçek değerini ne ölçüde yansıtmaktadır? Gerçek Değer Yöntemi: Bir hisse senedinin dolayısıyla işletmenin gerçek değeri işletmenin sahip olduğu varlıkların karlılık durumu, dağıtılan kar payları, sermaye yapısı gibi değişkenlerin belirlediği değer olarak tanımlanır. Bu bir anlamda yatırımcıların işletmenin gelecekte gelir yaratma potansiyelini ve kendilerinin bu işletmeden bekledikleri kazanç oranını göz önüne alarak işletmeye biçtikleri değerdir. Gerçek Değer = Defter Değeri x (Piyasa Değeri / Defter Değeri) Buradaki (Piyasa Değeri / Defter Değeri) oranı sektör ortalamasıdır. Özellikle küçük ölçekli ve halka açık olmayan şirketlerin gerçek değerinin bulunmasında sektör ortalamasından yararlanılır. İskonto Edilmiş Nakit Akışları Yöntemi: Bu yöntem paranın zaman değerini dikkate almakta ve işletmenin gelecekteki karlarını değil, sağlayacağı nakit akışlarını esas almaktadır. Bu yöntemin uygulanmasında iskonto oranının belirlenmesi ve gelecekteki nakit akımlarının tahmini en kritik iki aşamadır. İskonto oranının belirlenmesinde ilgili sektörün özellikleri, normal kazancı, konjonktür durumu, işletmenini dönemsel değişikliklerden etkilenme derecesi, rakip işletmelerin karlılık oranları, yeni yatırımlardan beklenen minimum verim oranı, alternatif verim oranı, işletmenin sermaye maliyeti gibi göstergelerden yararlanılır. İşletmenin gelecekteki nakit akışlarını tahmin etmek çok daha zordur. Bu tahminde cari nakit akımlarının yanı sıra geçmişteki nakit akımları incelenerek geleceğin projeksiyonunda bir gösterge olarak kullanılır. Bu projeksiyonlar yapılırken işletmenin faaliyette bulunduğu sektörün analizi, gelecekte nakit akışlarının göstereceği değişkenlik beklentisi gibi faktörlerle gerekli düzeltmeler yapılmalıdır. İskonto oranının saptanması ve gelecekteki nakit akışlarını tahminindeki zorlukların yanı sıra, birleşmenin yaratacağı sinerjinin işletme değerine yansıtılamaması bu yöntemin zayıf yönleridir. Yeniden Yapma Değeri Yöntemi: Kurulu bir tesisin yeni baştan inşa edilmesi için yapılacak harcamaların toplamı, yeniden inşa değerini verecektir. tarihinde bütün özellikleriyle özdeşi bir tesisi elde etme maliyetidir. Emsal Değeri Yöntemi: Gerçek değeri bilinemeyen bir varlığın satılması durumunda benzerlerine göre sahip olacağı değerdir. Değerlenecek varlığa emsal teşkil edecek benzer bir varlığın piyasada alınıp satılması durumunda piyasada oluşan değer baz değer olarak alınarak bir değer tespit edilebilir. Bu emsal değer özellikle gayrı menkullerin alınıp satılmasında kullanılan bir yöntemdir. İşletme değerinin tespit edilmesinde Gençlik Caddesi No : 107 http://www.turmob.oeg.tr 06570 Anıttepe – ANKARA / TURKEY Tel : 0 (90) (312) 232 50 60 (10 Hat) Fax: 0 (90) (312) 232 50 73 – 74 ise aynı sektörde benzer faaliyetlerde bulunan, yapıları itibarıyla birbirine benzeyen ve daha önce alım satımı yapılmış işletmeler için bir kriterin belirlenmesi ile değer tespiti yapılabilmektedir. Örneğin çimento sektöründe ton başına değerin, telekomünikasyon sektöründe hat başına değerin tespit edilmesi gibi. Çimento fabrikasında ton başına emsal değer 10 lira belirlenmişse ve fabrikanın üretim kapasitesi 225.000 ton ise işletmenin değeri 2.250.000 lira olarak bulunacaktır. Ekspertiz Değeri Yöntemi: Uzmanların bilgileri çerçevesinde, varlıkların yaşı, kapasiteleri, teknolojileri, benzer varlıkların piyasa değeri gibi faktörleri göz önüne alarak belirledikleri değerdir. İşletme için ekspertiz değeri sabit varlıkların piyasa fiyatlarıyla elden çıkarılmaları halinde elde edilecek değerdir. Bu yöntem işletmenin piyasa durumunu, ürünlerini veya yönetim becerilerini dikkate almaz. Daha çok varlık satışı olduğunda baş vurulan bir yöntem olup her varlığa ayrı ayrı değer biçilmesindeki güçlük ve değer kavramının sübjektifliği yöntemin uygulanmasını zorlaştırır. Bu yöntem Özelleştirme Kanununda bir değerleme yöntemi olarak belirtilmişse de kendi başına bir yöntem olmaktan ziyade diğer değerleme yöntemlerinde kullanılan bir araçtır. Temettü Verimi Yöntemi: Hisse senedinin bugünkü değerinin, beklenen kar paylarının bugünkü değerleri toplamına eşit olduğu varsayımını kabul eder. Hisse senedi temettü kazancı ve sermaye kazancı için satın alınır. Senet satılmadığı sürece yatırımcının eline sadece temettü geliri olarak nakit geçer. Belli bir dönemin sonundaki fiyat da bugünkü değere indirgendiğinde, süre ne kadar uzaksa kullanılacak iskonto değeri o kadar sıfıra yakın olur. İşletme sonsuz ömre sahip olduğundan, sonsuzdaki iskonto faktörünün sıfır olacağını söylemek yanlış olmaz. Bu nedenle hisse senetlerinin değerlemesinde sadece kar payları dikkate alınır. Bu yöntemde gelecekteki kar paylarının ne olacağını tahmin etmek zordur. Bunun için bazı varsayımlar geliştirilmiştir. Örneğin işletme her yıl aynı kar payını dağıtacak, her yıl kar payları sabit bir oranda büyüyecek, büyüme oranları belli dönemlerde sabit kalacak, ama dönemler itibarıyla değişecek (İlk kuruluş yıllarında %10 hızlı büyüme, sonraki beş yıl, %8 büyüme, ondan sonra %5 istikrarlı büyüme) gibi. Bu yöntemin eksik tarafları: - Sadece kar paylarını dikkate alması, şirkette bırakılan karları göz ardı etmesi; işletme değerinin esasında ödediği temettüye değil, temettü ödeyebilme yeteneğine bağlı olduğunu formüllere dahil edememesi - Yatırımcıların ileriki yıllardaki talep edecekleri getiri oranının (bugünkü değere indirgemede kullanılan iskonto oranının değişebileceğini göz önüne alabilse de bu oranın ne olacağını tahmin konusundaki güçlük - Gelecek yıllarda ne kadarlık temettü ödeneceği varsayımlarının çok gerçekçi olmaması, şirketlerin böyle modellere uzun süreler sadık kalmamaları nedeniyle gelecekteki kar paylarını tahminin çok zor olması - Hiç kimsenin sonsuza kadar bir hisse senedini elinde tutmayacağı gerçeğinden hareketle ikinci pazarın varlığının ihmal edilerek sermaye kazançlarının yok sayılması. Fiyat/Kazanç Oranı Yöntemi: F/K Oranı, işletmenin her 1 liralık kazancına karşılık yatırımcıların kaç lira fiyat ödemeye razı olduklarını gösteren bir orandır. Bu orandan hareketle, işletmenin belli bir kazancına karşılık değerinin ne olduğu hesaplanabilir. Kriter olarak ele alınacak F/K Oranı aynı sektörde faaliyet gösteren ve benzer firmaların oran ortalaması olabilir, piyasanın genel oranı olabilir veya yurt dışındaki benzer firmaların oran ortalaması olarak seçilebilir. Bu ortalama oran işletmenin sistematik riskini ölçen beta katsayısına göre, karlarının istikrarsızlığına göre, finansal kaldıracına göre, ortalama temettü ödeme gücüne göre, karlarındaki tarihsel büyüme oranına göre, rekabet gücüne, yöneticilerinin yeteneğine göre ve nihayet ekonomik koşullara göre düzeltilir. Gençlik Caddesi No : 107 http://www.turmob.oeg.tr 06570 Anıttepe – ANKARA / TURKEY Tel : 0 (90) (312) 232 50 60 (10 Hat) Fax: 0 (90) (312) 232 50 73 – 74 Bu yöntem sıklıkla tercih edilir çünkü: Piyasa değerinin gerçek değeri yansıttığı ve sübjektiviteden uzak olduğu; işletmenin faaliyette bulunduğu sektörün ortalaması sayesinde halka açık olmayan şirketlerin değerlemesinde de rahatlıkla kullanılabileceği kabul edilir. Ancak hakla açık olmayan şirketlerin değerlemesinde kullanılacak F/K oranı biraz düşük kabul edilmelidir. Çünkü bizzat pazarlanabilirlik özelliği hisse senedinin değerini arttıran bir özelliktir. ABD de pazarlanabilirlik primi %10 - %20 arası kabul edilmiştir. Bu yöntemin en büyük eksikliği net karın gösterge alınmasıdır. Değişik muhasebe yöntemleri uygulayan ve/veya faaliyet dışı gelir ve giderleri yüksek olan şirketler için yanıltıcı sonuçlar verir. Diğer eksikliği F/K oranının zaman içerisinde değişebileceği, işletmenin karlılığının değişebileceği dikkate almayıp bu oranın ve işletmenin ortalama karlılığının sabit kabul edilerek karşılaştırmaların yapılmasıdır. Böylece riski ödüllendirmek ve risk – vade ilişkisini dikkate almak mümkün olmamaktadır. Ayrıca bu oran paranın zaman değerini de dikkate almamaktadır. F/K oranı spekülatif piyasalarda büyük değişim göstereceği gibi, ii firmanın benzer F/K oranına sahip olabileceğini de düşünmek yanlıştır. Ayrıca bu oran işletmenin yatırım gereksinimlerini, gelecekteki vergi ödeme durumlarını da doğal olarak dikkate almamaktadır. Öte yandan zarar eden firmalar için bu oran kullanılamayacağı gibi kazancı sıfıra yakın firmalarda da anormal yüksek hesaplanır. Fiyat/Nakit Akımı Oranı Yöntemi: İşletmelerin amortisman yöntemlerinin farklı olması nedeniyle F/K oranı yerine F/NA oranı daha sağlıklı kabul edilir. Uygulamada basit bir hesaplamayla işletme karına amortisman gideri eklenerek Nakit Akımına erişilir. Bu rakamın hisse sayısına bölünmesiyle söz konusu oranın paydası hesaplanmış olur. Payda da hisse fiyatı yer alacaktır. Bu oran da yukarıdaki oran gibi bir referans oran olarak kullanılır. Bu referans oranla işletmenin hisse başına nakit akımı çarpılmak suretiyle işletme değerine ulaşılır. Yukarıdaki yöntem için sıralanan sakıncalar bu yöntem için de bahsedilebilir. Piyasa Değeri / Defter Değeri Yöntemi: Enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde işletmelerin açıkladıkları kar rakamlarının gerçek kazancı yansıtmadığı endişesi ile PD/DD oranı kullanılmaktadır. Bu oranda bir hisse senedinin fiyatı, öz sermayenin hisse sayısına bölünmesiyle bulunan rakama bölünür. Yöntemin özünde aynı sektörde bulunan işletmelerin PD/DD oranının aynı olduğu ve her işletmenin varlıklarını en iyi şekilde kullandıkları varsayımı vardır. Yöntemin zayıflığı da buradan kaynaklanmaktadır. Her işletmenin kendine özgü özellikleri vardır ve varlıklarını aynı verimlilikte kullanamaz. İşletme Değeri =Seçilen Sektör Ortalama PD/DD Oranı x İşletmenin Öz Sermayesi CEVAP 3: Sermaye yapısının değişmesi, şirket varlıkları üzerinden beklenen toplam getiriyi bir başka deyişle sermaye maliyetini etkilemez. Sermaye yapısının değiştirilmiş olması firmanın toplam varlık paketinin riskini etkilemez. Ancak şimdi borçlar da hisse senetleri de daha riskli olmuştur. Ancak sermaye yapısını oluşturan gerek borçların gerekse hisse senetlerinin gelir beklentisi ve riski yükselir. Açıklaması: Ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti B ve ÖS ağırlıklarına göre hesaplanır. Diyelim bu tutar %15.(Borç oranı %40; ÖS Oranı %40; Borç verenlerin istedikleri getiri oranı %9; Hissedarların istedikleri getiri oranı %19 ise AOSMnin hesaplanması = (0,40 x0,09) + (0,60 x 0,19) = 0,15 Borç verenler ve hissedarlar bu B+ÖS paketinden %15 bekliyorlarsa ve daha sonra B ve ÖS ağırlıkları değişirse, bu değişim onları Gençlik Caddesi No : 107 http://www.turmob.oeg.tr 06570 Anıttepe – ANKARA / TURKEY Tel : 0 (90) (312) 232 50 60 (10 Hat) Fax: 0 (90) (312) 232 50 73 – 74 ilgilendirmez hâlâ bu paketten %15 beklemeye devam ederler. Ancak AOSi %15 verecek biçimde her ağırlığın çarpıldığı Borç maliyeti ve hissedarın beklediği HS getiri oranları değişir. (Diyelim borç oranı %40 dan %70 e çıktı; borç faizi de % 10 a tırmandı: AOSM = 0,15 = (0,70 x 0,10) + (0,30 x ?) Hissedarların beklediği getiri % 26,6 ya tırmanmıştır. Bu mantıken de doğrudur. Çünkü örneğin daha çok borçlanıldıysa şirketin riski daha çok artmış, hissedarın getiri beklentisi de yükselmiştir. Buraya kadar sermaye yapısındaki değişimin finansman kaynaklarının getirilerini nasıl etkilediğiydi. Riske etkiler: Firmadan alacaklı durumda olanların ilk önce alacakları ödendiğinden (getirinin piyasa koşullarından etkilenme durumunu gösteren) beta katsayısı hemen hemen sıfırdır. Sermaye yapısı değişmeden önce βborçlar = 0,10 olduğunu; sermaye yapısının değişmesinden sonra βborçlar = 0,15 olduğunu varsayın. Hisse senetlerinin betası ise değişim öncesi 0,50 olsun. Değişim sonrası HS betası ne olur? Firmanın B/HS bütün portföyü sizin olsa, nakit akışını da riski de kimse ile paylaşmazdınız. Bu nedenle firmanın bütün varlıklarının betası, firmanın tüm borç ve öz sermayesinden oluşan portföyünün betasına eşittir: Sermaye yapısının değişiminden önce: Βvarlıklar = (B/Top.Pasif x βborçlar ) + (ÖS/Top.Pas. x βözsermaye ) = (0,40 x 0,10) + (0,60 x 0,50) = 0,34 Sermaye yapısının değiştirilmiş olması firmanın toplam varlık paketinin riskini etkilemez. Ancak şimdi borçlar da hisse senetleri de daha riskli olmuştur: 0,34 = (0,70 x 0,15) + (0,30 x ?) βözsermaye = 0,78 Hisse senetlerinin betası 0,50den 0,78e yükselmiştir. Sonuç: Gerek B’lar gerekse ÖS daha risklidir. Dolayısıyla yatırımcılar daha yüksek bir getiri talep ederler. ÖS, şirket değerinde daha az yer tutmaktadır fakat (B+ÖS) paketinin (varlıkların) toplam riski değişmez. Paketin beklenen getirisi (yani şirket sermaye maliyeti) de değişmez. CEVAP 4: a) Şıkkının cevabı: Tanım: Finansal bir varlığın vadesine kadar olan zamanın ağırlıklı ortalaması olup ağırlık olarak her nakit akışının bugünkü değerinin tüm nakit akışlarının bugünkü değeri toplamına oranı kullanılır. Söz konusu ağırlık bir diğer anlatımla tahvilin ömrü boyunca yapılan her ödemenin tahvil değerine göre önemidir. Önemi: Eğer aktiflerle pasiflerin süreleri eşitse, faiz oranlarındaki değişikliklerden ötürü 1 liralık aktifin fiyatında meydana gelecek değişiklik, 1 liralık pasifin fiyatında meydana gelecek değişiklikle aynıdır. Bu özellik faiz oranındaki değişiklikler nedeniyle aktifteki değer kaybının pasifteki değer kaybından daha büyük olması ve işletmenin borçlarını ödeyememesi gibi risklerden kaçınılmasında yardımcı olur. Gençlik Caddesi No : 107 http://www.turmob.oeg.tr 06570 Anıttepe – ANKARA / TURKEY Tel : 0 (90) (312) 232 50 60 (10 Hat) Fax: 0 (90) (312) 232 50 73 – 74 b) Şıkkının cevabı: w x 3 Yıl + (1 – w) x 7 yıl = 5 yıl 3w + 7 – 7w = 5 - 4 w = -7 +5 -4w=-2 w=½ Şirket özel sektör tahvillerinden de devlet tahvillerinden de %50 - %50 , beşer milyon liralık almalıdır. Gençlik Caddesi No : 107 http://www.turmob.oeg.tr 06570 Anıttepe – ANKARA / TURKEY Tel : 0 (90) (312) 232 50 60 (10 Hat) Fax: 0 (90) (312) 232 50 73 – 74