[SS-27] PLEVRAL EFFÜZYONLARDA VİDEO-TORAKOSKOPİ(VATS)ʼNİN TANISAL ETKİNLİĞİ Ahmet Demirkaya1, Osman Yakşi1, Serkan Özkul1, Akif Turna1, Serdar Erturan2, Cem Sayılgan3, Büge Öz4, Kamil Kaynak1 1 İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı 2 İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı 3 İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Anestezi ve Reanimasyon Anabilim Dalı 4 İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı GİRİŞ: Plevral effüzyon(PE), plevral boşlukta anormal sıvı birikimi olup bir çok hastalıkla birlikte bulunabilir. Bu nedenle plevral effüzyona bir hastalık olarak değil de, bir çok hastalığın neden olduğu bir bulgu olarak yaklaşmak daha doğru olacaktır. Klinik ve radyolojik olarak PE düşünülen bir olguyla karşılaşıldığında yapılacak ilk işlem diagnostik torasentezdir ve tanı değeri ise düşüktür. Bu çalışmada, PE hastalarda videotorakoskopinin tanısal etkinliğini araştırdık. MATERYAL-METOD: Ocak 2006-Aralık 2010 tarihleri arası, PE nedeniyle torasentez sonrası tanı konulamayan ve kliniğimize refere edilen 50 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Olguların hepsine videotorakoskopik(VATS) plevra biopsisi ve drenaj uygulandı. Tüm hastalar preoperatif klinik bulgular ve postoperatif patolojik, sitopatolojik sonuçları yönünden incelendi. Ortalama yaşı 56(21-84 arası). Hastaların 23ʼ ü kadın, 27ʼsi erkek idi. Ençok nefes darlığı(%58) ve göğüs ağrısı(%24) şikayeti mevcuttu. 28 hastaya sağ, 22 hastaya sol VATS işlemi uygulandı. Tüm hastalarda cerrahi girişim genel anestezi altında tek akciğer ventilasyonu ile yapıldı. 43 (%86) hastada VATS işlemi 2 portla yapılırken, diğerlerinde 1 veya 3 port kullanıldı. Plevral sıvı ve multipl plevra biopsiler alındı ve drenaj uygulandı. Postoperatif 3 hastada uzamış hava kaçağı görülürken, hastanede kalış süresi ortalama 3 gün bulundu. Sadece 1 hastanın yoğun bakım ünitesinde takip edilmesi gerekti. Mortaliteye rastlanmadı. Plevra biopsilerinin histopatolojik değerlendirmesinde 18 hastada benign, 20 hastada tümör metastazı(meme ca, mide ca, akciğer ca ve mezotelyoma), 8 hastada tüberküloz, 4 hastada lenfoma saptandı. Malignite öyküsü olan 13 hastanın plevra histopatolojik incelemesinde 7 hastada tümör metastazı saptandı. TARTIŞMA: PE tanısında ilk invaziv girişim olarak uygulanan torasentez en iyi serilerde dahi %4066 arasında değişmektedir. VATSʼ da ise bir çok seride %90ʼnın üzerindedir. Bizim çalışmamızda plevra biopsisi ile malignite tanısı konulabilen 20 hastanın plevral efüzyonunun sitolojik incelemesinde sadece 13(%65)ʻünde malign hücreler görüldü. VATS plevra biopsisi ve drenaj uygulanan aynı hastalarda dahi stolijinin tanısal duyarlılığının daha düşük olduğu görülmektedir. Ayrıca plevra biopsi ile TBC tanısı alan 8 hastanın sadece 2ʼsinde kültürde üreme olmuştur. Diğer taraftan ülkemizde yapılan epidemiyolojik bir çalışmada PEʼde ortalama hastanede kalış süresi kliniklere göre 30-44 gün bulunmuştur. Sonuç olarak VATS, PE hastalarda kolaylıkla uygulanabilen, sağladığı erken tanı ile tedavi sürecini hızlandıran, postoperatif hastane yatış süresinin kısa ve maliyetinin düşük olduğu minimal invaziv bir yöntemdir. 33