felaketi..'' (tüm boyutlarıyla) temsil eden birer Kerbela hüviyetinde olduğu (ehlince) bilinmektedir... Resul-ü Ekrem (sav)'in bi'set-i seniyyesinden sonra Kur'an nuruyla ve İslam ahkâmıyla hakkın mutlak egemenlik çağlarını idrak eden ben-i Âdem;., nihayet Yezid ile birlikte (bilfiil) kendini batıl atmosferin içerisinde görmüş; İslam tarihinin tüm boyutlarıyla ilk küllî Kerbela olayını yaşamış; Muhammedi İslam'ın, mutlak hakkı sembolize eden İlâhî kurtuluş nuru ve çağrısı olan Hüseynî çizginin ilk Aşura Kıyamı'na da böylece şahid olmuştur... O günden bugüne kadar gelip-geçmiş ve mevcut olan tüm tağutlar, büründükleri nifak perdesi sayesinde, küre-i arzın bütün coğrafyalarını ve bölgelerini (birbirlerinden müthiş ve katmerli) Kerbelalara çevirmişler, böylece hakkın kaynağı olan Yüce Kur'an-ı Kerim'i ve Aziz İslam'ı mehcur ve metruk, İslam ümmetini ve bîçare mustaz'af halkları da esir ve köle durumuna getirmişlerdir... Bu atmosfer içerisinde dünyaya kadem basan İmam Humeynî (ra); İran'dan Türkiye'ye, Hicaz'dan Cezayir'e, Irak'tan Pakistan'a , Orta Asya'dan Kafkasya'ya, Balkanlardan Afrika'ya., kadar, tüm İslam topraklarının kan ve ateş saçan birer Kerbela haline geldiğini (hüzün ve hicranla) müşahede etmiş, cedd-i emcedi olan şanlı Hüseyn (as)'in İlâhî ruhundan feveran eden Aşura Kıyamı'nın (batılı yıkıcı, hakkı izhar ve ikame edici) nuranî dalgalarına kendini (sevk-i İlâhî ile), gerçek-kâmil bir İmam olarak kaptırmış, İlâhî şahsiyetinde mündemiç bulunan (sonsuz boyutlu) Kur'anî mektebin muktezâsı olarak İlk Kıyam çağrısını başlatmıştır... Cihan-Şümul İslam İnkılabı ile sonuçlanan bu İlâhî kıyam çağrısı, günümüz dünyasının tüm Kerbelalarında yankılanmış, her yerde Aşura ateşinin tutuşmasını, insanlık okyanusunun kıyamî dalgalanmasını, yakinî bir iman-aşk ve heyecanla cihad ve şehadet mektebinin açılmasını doğurmuştur...