HABER BÜLTENİ 29 Mayıs 2008 Haber Özetleri Irak BM’den bir heyet dün Kerkük’ün Türkmen ve Arap Milletvekilleriyle bir toplantı düzenlendi. Toplantıda Kerkük İl Meclisinin üyelerinin Türkmen, Arap ve Kürtler arasında %32 oranında belirlenmesi konusunun tartışıldığı, görüşmelerin bugün de devam edeceği açıklandı. (www.nahrain.com) Telafer Kaymakamı Necim Abdullah El-Cuburi dün yaptığı açıklamada, Irak İçişleri Bakanlığı kendilerine danışmadan ve hiçbir kanuni neden olmadan üst düzey 21 polis yetkilisini başka yerlere tayin etmesi sebebiyle görevinden istifa ettiğini açıkladı. Kaymakamın istifası üzerine Telafer Kaymakamlık binası önünde dün gece yüzlerce kişinin gösteri düzenlediği bildirildi. (www.aswataliraq.info) Fatihoon Haber Ajansının verdiği habere göre, Yolsuzlukla Mücadele Heyeti Musul Bürosunun, Musul Vali Yardımcısı Hüsro Goran ve Musul İl Meclisi Başkanı Hişam El-Hamdani hakkında tutuklama kararı aldığı bildirdi. (www.zahrira.net) Irak Türkmen Meclisi Başkanı Yunus Bayraktar, Irak Türkmen Cephesi’nin Kerkük İl Başkanlığına bağlı büro sorumlularıyla bir toplantı yaptı. Kerkük'te Türkmen Meclisi'nin merkez binasında yapılan toplantıda, ülkede ve özellikle Kerkük'te cereyan eden son gelişmeler masaya yatırıldı. Toplantıda Ekim ayından düzenlenmesi planlanan yerel seçimlerin de ele alındığı bildirildi. Bu arada, toplantıya Kerkük İl Meclisindeki Türkmen Grubu üyesi Jale Neftçi de katıldı. (TÜRKMENELİ TV) ABD ile Irak arasında imzalanacağı belirtilen uzun vadeli stratejik işbirliği anlaşmasının ilan edilmemiş bir nüshasının olduğu açıklandı. Irak eski Başbakanı İbrahim El-Caferi’nin Siyasi Danışmanı Cevad Talib, Fars haber ajansına verdiği demeçte, Irak’la ABD arasında imzalanacağı belirtilen anlaşmanın kamuoyuna açıklanan nüshasından başka, içeriği açıklanmayan bir nüshasının daha bulunduğunu söyledi. Yasama, yürütme ve yargı organlarının başkanlarıyla birlikte parlamentoda 10’dan fazla üyeye sahip partilerin temsilcilerinin ve eski Başbakan İbrahim El-Caferi gibi önde gelen bazı siyasi liderlerin Irak Güvenlik Politikaları Konseyi ile bir toplantı yaptığını belirten Cevad Talib, Başbakan Maliki’nin bu toplantıda ABD ile yapılması düşünülen anlaşmayla ilgili bilgi verdiğini söyledi. Toplantıda İbrahim Caferi’nin söz konusu anlaşmayla ilgili olarak sert eleştiriler yönelttiğini belirten Talib, 1 “İbrahim Caferi, Irak’ın böyle bir anlaşma imzalamaya ihtiyacının olmadığını, Iraklıların kendi ülkelerini idare edebilecek yeterliliğe sahip olduğunu belirtti”, dedi. Anlaşmada herhangi bir zaman limiti konmadığını belirten Talib, “Amerikalılar, zaman bakımından herhangi bir limit koymuyor ve böyle bir limitin konulmasına yanaşmak bile istemiyor. Ayrıca onların Irak’ta kaç tane askeri üs kuracağı da belli değil. Hatta onlar bu üslerin mekânından bile bahsetmiyorlar”, dedi. Anlaşmanın iki haftaya kadar imzalanacağı yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını da belirten Cevad Talib, “Iraklı yetkililerin bu anlaşmayı kabul etmek ya da etmemek konusunda iki ay süreleri bulunuyor”, dedi. (www.yakindoguhaber.com) Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Müsteşarı Cevad Kandil, ABD’yle yapılması düşünülen anlaşmanın ABD’nin Irak’ta kalmasını pekiştirmeyi değil, Irak’tan çıkmasını sağlamayı hedeflediğini söyledi. El Alem televizyonuna demeç veren Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Müsteşarı Cevad Kandil, Irak’la ABD arasında imzalanması düşünülen anlaşmayla ilgili birçok sorunun bulunduğunu belirterek, bunların iki taraf arasındaki görüşmelerle çözümlenmesi gerektiğini söyledi. Bu konuda önemli olanın anlaşmanın siyasi ilkeleri olduğunu belirten Kandil, “Irak’ın bu konuda üzerinde durması gereken en önemli hususlar, toprak bütünlüğü, Irak’ın BM’nin 7. Maddesi kapsamından çıkarılması, yabancı güçlerin Irak’tan çıkarılmasının sağlanması, güvenlik yetkisinin tamamen Iraklılara bırakılması ve anlaşmanın hiçbir gizli madde içermemesi ve şeffaf olmasıdır”, dedi. ABD Büyükelçisi Ryan Crocker’in söz konusu anlaşmanın ABD’ye Irak’ta kalıcı üs verilmesine yönelik olmadığına ilişkin sözlerine de değinen Kandil, “Meselenin kilit noktası burasıdır. Bu mesele, Irak Siyasi Güvenlik Konseyi’nin ortaya koyduğu üç şarttan biridir ve geçen yıl Başbakan Maliki ile ABD Başkanı Bush arasında imzalanan protokolde de bu açıkça belirtilmiştir”, dedi. ABD’nin Irak’ta kalıcı üsler bulundurmasının kabul edilemez olduğunu ve bunun Irak açısından bir kırmızıçizgi olduğunu belirten Kandil, “Bu, Irak ordusu yeniden yapılanıncaya kadar sürecek geçici bir durumdur, Iraklıların bu anlaşmayla hedefi yabancı güçlerin Irak’taki varlığına son vermektir, onların buradaki varlığını pekiştirmek değil”, diye konuştu. (www.yakindoguhaber.com) Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El-Haşimi, Sünni bakanların hükümete dönmesi konusundaki müzakerelerde önemli ilerlemeler kaydedildiğini belirterek, bu bakanların çok yakında hükümete döneceğini belirtti. Ürdün Kralı Abdullah’la görüşmesinden sonra gazetecilere açıklamada bulunan Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi, bazı bakanlar konusunda halen görüş ayrılıklarının bulunduğunu belirterek “bu görüş ayrılıklarına rağmen bazı bakanların hükümete dönüşü konusunda önemli ilerlemeler kaydedildi”, dedi. (www.yakindoguhaber.com) İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt, Sünni Arap ülkelerinin, Şiilerin liderliğindeki Irak hükümetine daha çok yardım etmesi gerektiğini söyledi. İsveç'te yarın yapılacak Irak toplantısı öncesinde Reuters'a demeç veren Bildt, Irak'ta yeniden yapılanma çabalarının başarısına bir fırsat vermek için Sünni Arap ülkelerinin bu ülkeyle daha çok alakadar olması gerektiğini belirtti. Stockholm'deki toplantıya BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ve Irak Başbakanı Nuri El Maliki başkanlık edecek. Türkiye'yi Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın 2 temsil edeceği toplantı, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki ve Suudi Arabistan ile Mısır'ın da aralarında bulunduğu Arap ülkelerinin temsilcilerini bir araya getirecek. ABD de Sünni Arap hükümetlerini, diplomatik misyonlar açmak ve borçlarını silmek suretiyle Şii Başbakan El Maliki hükümetini desteklemeleri için çaba gösteriyor. (AA)(REUTERS) ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral Mike Mullen, Irak'tan asker çekme konusuna açıklık getirdi. Ora Mullen, Irak'tan asker çekilmesinin, şartların uygun olmasına bağlı olduğunu söyledi. Mullen, savaşta ölen Amerikan Askerlerini Anma Günü nedeniyle, Pentagon'da yaptığı açıklamada, Irak'taki şiddet olaylarında son zamanlarda azalma gözlendiğini, güvenlik durumunun da giderek düzeldiğini öne sürdü. El Kaide'nin ülkedeki faaliyetlerinin de iyice azaldığını belirten Mullen, "ancak bu gruplar hala çok tehlikeli ve ortadan tamamen kaldırılması gerekiyor", dedi. Mullen, İran'ın Ortadoğu'da hala sorun çıkaran bir ülke olmaya devam ettiğini de iddia etti. "İran'ın tavrını değiştirmesi için baskı yapmaya devam etmeliyiz" diyen Mullen, "Amerika Birleşik Devletleri, bunun için askeri yöntemler kadar ekonomik, mali, diplomatik ve siyasi bütün gücünü kullanmak zorunda", şeklinde konuştu. (TÜRKMENELİ TV) Beyaz Saray'ın eski basın sözcüsü Scott McClellan anılarını yazdığı kitapta, ABD Başkanı George W. Bush'un Irak Savaşını kabul ettirmek için doğruları söylemek yerine, saldırgan siyasi propaganda yürütmeyi yeğlediğini bildirdi. Irak'ta savaşının eşiğine gelindiğinde, Beyaz Saray'ın dürüstlük ve samimiyete en çok ihtiyaç duyulan bir dönemde bunlara sırt çevirme kararı aldığını ileri süren eski Sözcü, Bush'un böylelikle Irak'ta güç kullanımının hemen hemen geçerli tek seçenek olduğunu kabul ettirmeyi başardığını kaydetti. Irak Savaşını ciddi bir stratejik hata olarak değerlendiren McClellan, "Irak Savaşı gerekli değildi", ifadelerini kullandı. (AA)(AP) Irak'ta, başkent Bağdat'ın kuzeyindeki Beyci yakınlarında polisle militanlar arasında çıkan çatışmada 7 militanın öldürüldüğü bildirildi. Polis açıklamasında, önceki gün ve dün çıkan çatışmalarda 3 polisin de yaralandığı belirtildi. Bu arada, başkentin kuzeybatısına düşen Garma'da bir çetenin bir eve düzenlediği baskında bir kişinin öldüğü belirtildi. (AA)(REUTERS) Ortadoğu İsrail'de koalisyon hükümetinin büyük ortağı İşçi Partisinin lideri, Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ehud Barak, İsrail Başbakanı Ehud Olmert'i başbakanlık görevini bırakmaya çağırdı ve bunu yapmaması halinde erken seçimi zorlayacaklarını söyledi. Barak, Olmert için yapılan son yolsuzluk soruşturması çerçevesinde, dün Olmert'e seçim kampanyalarında para verdiğini yeniden mahkeme huzurunda ifade eden ABD'li Yahudi iş adamı Morris Moşe Talansky'nin açıklamaları sonrası, dün bir basın toplantısı düzenledi. "Başbakan'ın, hükümetle ilgili faaliyetlerini bırakması gerekir" diyen Barak, Olmert'in gitmeyi reddetmesi halinde, lideri olduğu İşçi Partisinin erken seçimi zorlayacağını ifade etti. Barak, Olmert'in İsrail'in karşı karşıya kaldığı sorunları yönetemediği gibi, kendi işlerini de yönetecek durumda olmadığını vurgularken, Olmert'in Kadima Partisinin bundan sonra ne yapacağına karar 3 vermesi gerektiğini kaydetti. Barak, Olmert'in gitmesi halinde yerini kimin doldurabileceği yolundaki bir soruya karşılık, partisinin seçime gitmekten korkmadığını ifade etti ve "seçimlerin yapılması halinde zaferle çıkacağımızı düşünüyorum", dedi. Ancak, Barak, hâlihazırda İsrail'in ihtiyacının istikrar olduğunu da dile getirdi. Öte yandan Olmert'in danışmanlarından Tal Silberstein, Ordu radyosuna, Başbakanın şimdilik istifa etmek veya kendisinin bir süre görevinden affını istemek gibi bir niyeti bulunmadığını dile getirdi. (AA) Filistin Yönetimi Devlet Başkanlığı, İsrail siyasetindeki gelişmelerin, barış görüşmelerine olumsuz etki yapacağını bildirdi. Filistin Devlet Başkanlığı sözcüsü Nebil Ebu Rudeyna, yaptığı açıklamada, Başbakan Ehud Olmert'e yüklenen son yolsuzluk suçlamaları ve dün İsrail Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Ehud Barak'ın, Olmert'e görevinden çekilmeye çağıran sözlerini değerlendirirken, olan bitenlerin İsrail'in iç siyasi meselesi olduğunu belirtmekle birlikte, barış sürecine inanan Olmert hakkındaki gelişmelerin kendilerini de endişeye sevk ettiğini kaydetti. Abbas'ın sözcüsü, "Hiç kuşkusuz, (İsrail'de) yaşananlar barış görüşmelerine olumsuz etki yapacaktır", diye konuştu. (AA) İsrail Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tsipi Livni, kendisi gibi Kadima Partisi üyesi olan Başbakan Ehud Olmert hakkındaki yolsuzluk iddiasıyla ilgili olarak "İsrail liderlerinin devletin değer ve ahlak kurallarına bağlı olması gerektiğini" söyledi. İsrail'in kuruluşundan önce Filistin'de 1931-1948 yılları arasında faaliyet gösteren Etzel adlı militan Siyonist grubun komutanı David Raziel için düzenlenen anma toplantısında konuşan Livni, "devletin, hem vatandaşlarını, hem de liderlerini bağlayan vizyon ve değerleri olduğunu" söyledi. Livni, "Başkalarına ışık tutmadan önce, önce kendi evimizi aydınlık tutmaya çalışmamız doğru olur. Hepimiz için geçerli olması gereken, zengin olsun, fakir olsun herkes için eylem rehberi yerine geçen yazılmamış kuralları temsil eden ahlak yasaları vardır", diye konuştu. (AA) Lübnan'da Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman, Başbakan Fuat Sinyora'yı yeni hükümeti kurmakla görevlendirdi. Lübnan'da yayın yapan televizyonlardan verilen bilgiye göre, dün sabahtan itibaren iktidar ve muhalefet partileriyle görüşmeler yapan Cumhurbaşkanı Süleyman, Başbakan Fuat Sinyora'ya yeni hükümeti kurma görevi verdi. Süleyman'ın konuyla ilgili olarak Meclis Başkanı Nebih Berri'yi de bilgilendirdiği öğrenildi. Sinyora, görev kendisine verildikten sonra yaptığı açıklamada, anayasada belirlenen kurallar çerçevesinde Lübnan'ı daha ileriye götürmek istediğini açıkladı ve aralarında Suriye'nin de bulunduğu yabancı ülkelerle işbirliği yapacağı mesajını verdi. Sinyora, Cumhurbaşkanı Süleyman ve uluslararası kamuoyu ile işbirliği yaparak BM'nin aldığı bütün kararların uygulanmasına çalışacağını söyledi. Sinyora konuşmasında, Lübnan'da gerek İsrail'in, gerek teröristlerin saldırılarıyla, gerekse yanlış yerde ve yanlış şekilde bulunduğu için hayatlarını kaybeden tüm şehitlere saygı duyduğunu belirtti. (AA) Kafkasya ve Orta Asya Gürcistan'ın Ayrılıkçı Bölgelerden Sorumlu Devlet Bakanı Temur Yakobaşvili, 4 tek yanlı bağımsızlık ilan eden Abhazya'daki Rus barış güçlerinin çok uluslu polis gücü ile değiştirilmesini amaçlayan öneri paketi hazırladıklarını bildirdi. Yakobaşvili yaptığı açıklamada, hazırladıkları pakette, bölgedeki Abhaz ve Gürcü polisinin eğitiminin de yer aldığını belirterek, ''Gürcü topraklarında binlerce yabancı askerin bulunmasına ihtiyaç kalmayacağını'' kaydetti. Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili'de, dünkü ulusal güvenlik konseyi toplantısında bölgedeki Rus barış güçlerinin yapısında değişikliklere gidilmesinin zorunluluk haline geldiğini bildirdi. Bu arada Gürcistan İçişleri Bakanı Vano Merabişvili, Rus Kommersant gazetesine verdiği demeçte, ''Rusya'nın, ülkesinin NATO üyeliğini engellemek için Gürcü-Abhaz savaşının başlatılmasından yana olduğunu'' iddia etti. ''Rusya ve ayrılıkçı Abhazya'nın savaş hazırlığı içinde olduğunu'' ileri süren Merabişvili, Rusya'nın 6-7 yıl önce Gürcistan'ın NATO'ya tam üye olmak istemesini engellemek amacıyla plan hazırladığını öne sürdü. Merabişvili, Vladimir Putin'in devlet başkanlığının son döneminde attığı adımlarının ''Gürcistan'ı açıkça işgal girişimi'' olduğunu belirterek, NATO üyeliğine kabul edilmeleri halinde enerji kaynaklarının taşınmasında Rusya'nın devre dışı kalarak Gürcistan'ın önemli bir ülke konumuna geleceğini ifade etti. Öte yandan Gürcü Rustavi-2 televizyonu, Abhazya'daki sorunlu bölgede görev Rus barış güçleri içindeki Rusya vatandaşı Çeçen kökenli askerlerle Rus askerleri arasında silahlı çatışma çıktığını ve yaralanan bir askerin sınır kenti Zugdidi'deki hastaneye kaldırıldığını duyurdu. Silahlı çatışmanın olduğu Saberio köyündeki sakinlerin Rus barış gücü askerlerinin saldırısına uğradığı bildirildi. Bir diğer ayrılıkçı bölge Güney Osetya'daki büyük Liahvi yerleşim biriminde de ateş açıldığı kaydedildi. Bölgedeki Gürcü Barış Güçlerinin Komutanı Mamuka Kuraşvili yaptığı açıklamada, Oset güçlerinin yaklaşık 10-15 dakika süren taciz ateşinde bulunduğunu belirterek, olayda ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığını ifade etti. (AA) Özbekistan Hükümeti, Malezya'nın Petroliam Nasional Bhd (Petronas) şirketi ile ülke kuzey-batısındaki Üst Yurt bölgesindeki Akçalak doğal gaz sahasında arama-keşif ve işlemeyle ilgili Ürün Paylaşımı Anlaşması imzaladı. Özbekneftgaz yetkilisi Muzaffer Boriyev basına yaptığı açıklamada, Özbekistan Hükümeti ile Malezya'nın Petronas şirketi arasında 35 yıllığına Ürün Paylaşımı Anlaşması imzalandığını belirterek, söz konusu anlaşmaya göre, Malezya'nın Petronas şirketinin söz konusu bölgede doğal gaz aramakeşif ve işleme çalışmaları yapacağını ve bu çerçevede elde edilen ürünlerin ise ilk aşamada taraflar arasında yüzde 50'şer oranda paylaşılacağını kaydetti. Boriyev, Urga, Kuanış ve Akçalak doğal gaz ocaklarını birleştiren Akçalak doğal gaz sahasının toplam 2 bin kilometrekare alana yayıldığını belirterek, söz konusu doğalgaz sahasının 125 milyar metreküp doğal gaz ve 130 milyon ton likit petrol gaz (LPG) kaynaklarına sahip bulunduğunu ifade etti. Muzaffer Boriyev, daha önce, Rus Gazprom ile Özbekistan hükümeti arasında, söz konusu Akçalak doğalgaz sahasında arama-keşif ve işlemeyle ilgili Ürün Paylaşımı Anlaşması imzalanmasıyla ilgili mutabakat sağlandığını, ancak Nisan 2007'de, Rus Gazprom şirketinin söz konusu doğalgaz ocağının ekonomik yönden cazip olmadığını neden göstererek, söz konusu doğal gaz sahasında arama-keşif ve işleme çalışmaları yapmaktan vazgeçtiğini hatırlattı. Boriyev, ayrıca Petronas şirketinin bu yılın ikinci yarısından itibaren, ülke güneyindeki Surhanderya vilayetindeki petrol-gaz ocaklarında arama-keşif ve 5 işleme çalışmaları yapmayla ilgili Ürün Paylaşımı Anlaşması imzalamayı öngördüğünü de bildirdi. Doğal gaz üretiminde Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri arasında 2., dünyada ise 8. sırada gelen ve toplam doğal gaz kaynakları 6,25 trilyon metreküpü bulan Özbekistan'da, geçen sene 65 milyar 189 milyon metre küp doğal gaz üretilmişti. (AA) Avrupa Birliği Avrupa Parlamentosu ile TBMM arasında diyalog organı olan Karma Parlamento Komisyonu'nun (KPK) 59. toplantısında Türkiye-AB ilişkileri ile kültürlerarası diyalog konusu ele alındı. KPK toplantılarına katılan Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Ria Oomen-Ruijten, Türk temsilcilerin görüşlerini dinledikten sonra soruları yanıtlarken, Türkiye'nin "muhteşem bir ülke" olduğundan, "müthiş potansiyelinden", "genç ve dinamik nüfusundan" söz etti. Hollandalı Raportör, AB'nin Türkiye'ye yardımcı olmak iradesi üzerinde dururken hukuk devleti olmak gereği ve laiklik ilkesinin korunmasının önemi üzerinde durdu. Oomen-Ruijten, Türkiye'de sosyal ve siyasi diyaloğun önemine de değinirken bu alanda karşılıklı güven sorununun aşılması için çaba harcanmasını önerdi. KPK toplantılarında kültürlerarası diyalog konusunun ele alındığı bölümde de değişik siyasi partilerden tüm Türk katılımcıların, Türkiye'nin laik ve demokratik yapısı ile bu yapıya verilen önem üzerinde durdukları gözlemlendi. Bazı Avrupa Parlamentosu üyelerinin AB ülkelerindeki Türk göçmenlerin uyum sorunlarından söz etmeleri üzerine bu sorunların sadece söz konusu göçmenlerden değil, ev sahibi ülkelerin hatalarından da kaynaklandığı belirtildi. KPK Eşbaşkanı Joost Lagendijk, AB içinde bir "İslam korkusu" varlığının gerçek olduğunu, Türkiye'nin AB'ye katılımına karşı çıkanların da bundan etkilendiklerini belirttikten sonra Türkiye'deki gelişmelerin AB açısından büyük önem taşıdığını söyledi. Lagendijk, demokrasi ve laiklik unsurlarının "Türkiye'nin güçlü kozları" olduğunu ifade etti ve bu unsurlar arasındaki dengenin korunmasının önemi üzerinde durdu. Konuşmalarda, laiklik ilkesinin Türkiye ve Türk toplumu için oluşturduğu güvence üzerinde duruldu, bu ilkenin kadın hak ve özgürlükleri açısından öneminin altı çizildi. KPK sonunda ortak basın toplantısı düzenleyen Eşbaşkanlar Yaşar Yakış ve Joost Lagendijk, Türkiye ile AB arasındaki gümrük birliğinden kaynaklanan sorunların ele alınmasının bilgilendirici ve yararlı olduğunu ifade ettiler. Yakış, KPK'nın bir "tartışma kulübü" olmaktan çıkarılması, alınan kararların Avrupa Parlamentosu'na ve Türk hükümetine aktarılması, bu mutabakat ve kararların sonuçlandırılması için daha somut ve yoğun çalışmalar yapılacağını bildirdi. Yaşar Yakış, Türkiye'nin vazgeçilmez ilkesi olan laiklik konusunda Türk milletvekillerinin görüşlerini açık ve özgürce ifade ederek Avrupa Parlamentosu üyelerini daha iyi bilgilendirdiklerini söyledi. KPK'nın gelecek toplantılarının 27-28 Ekim'de Türkiye'de yapılacağı bildirildi. (AA) Diğer Haberler Çin'in kıta kesimiyle Tayvan adası arasında Pekin'de tarihi bir görüşme yapıldı. Hu Cintao, Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkez Komitesi Genel Sekreteri sıfatıyla Tayvan adasında yönetimde bulunan Kuomintang Partisi'nin lideri Wu Poh-hsiung ile görüştü. Görüşme, Tayvan Boğazı'nda olumlu gelişmelerin 6 yaşandığı son dönemde iki taraf arasındaki yakınlaşmanın önemli bir adımı olarak değerlendiriliyor. "ÇKP ve Kuomintang arasındaki ilişkilerin Tayvan Boğazı'nın iki yakası arasındaki ilişkilerin önemli bir bölümünü oluşturduğunu" söyleyen Hu, "iki parti arasında daha önce gerçekleştirilen değişim ve diyalog temelinde ana vatan ile Tayvan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi, geleceğin birlikte kucaklanması ve Tayvan Boğazı'ndaki ilişkilerin barışçıl gelişmesi yönünde ortak çaba harcanması arzusunu" dile getirdi. Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurulduğu 1949'dan bu yana kıta kesimini ziyaret eden ilk iktidar partisi lideri olan Wu'nun ziyareti, Tayvan'ın yeni lideri Ma Ying-jeou'nun göreve başlamasından birkaç gün sonrasına rastlıyor. Ma, yemin töreninin ardından, Çin ile uzun bir süredir kesilmiş olan ilişkilerin Haziran ayında tekrar başlatılacağını duyurmuştu. Tayvan ile Çin'in kıta kesimi arasındaki ilişkilerde bu yakınlaşma sinyalleri, Tayvan'da bağımsızlık yanlısı siyasetçilerin yönetimi kaybetmelerinin ardından verilmeye başlandı. BBC'nin haberinde, Wu'nun Pekin'deki temasları sırasında, Çin ile Tayvan arasında karşılıklı uçak seferleri yapılması ve Çinli turistlerin Tayvan'ı ziyaretlerine izin verilmesi gibi konuların ele alınmasının beklendiği belirtildi. (AA) Pakistan'ın Taliban hareketine bağlı küçük bir militan grupla barış anlaşması imzaladığı bildirildi. Pakistan'ın Afganistan sınırında yer alan aşiretler bölgesinden bir yetkili, Umar Halid komutasındaki militanlarla imzalanan anlaşmanın, güvenlik güçleri ve hükümet yetkililerinin hedef alınmamasını da içerdiğini söyledi. Tarafların mahkûm değişimini de kabul ettiğini söyleyen yetkili, kaç mahkumun takas edileceğini açıklamadı, ancak grubun elinde bazı yetkililerin olduğunu vurguladı. Yetkili, barış anlaşması için aylar önce çalışmalara başladıklarını, militanların bölgede silahlarla gezmeyeceklerine de söz verdiklerini ifade etti. Bu arada İngiltere Savunma Bakanı Des Browne, Afganistan'ın endişelerine rağmen, Pakistan ile Taliban militanları arasında yapılan barış görüşmelerine destek verdi. Avustralya'da bulunan Browne, Ulusal Basın Kulübünde yaptığı açıklamada, militanları silahlarını bırakmaya ve şiddete son vermeye teşvik edecek herhangi bir girişimi desteklediğini, Pakistan ve Afganistan'ın Taliban'ın kontrolündeki topraklarıyla ilgili sorunları birlikte halletmeleri gerektiğini ifade etti. (AA)(REUTERS) Dünya Basını Daily Telegraph'ın manşetinde, "Hıristiyan değerlerine sahip çıkılmaması İngilizlik kimliğine zarar veriyor" sözleri yer alıyor. Bu sözler, Pakistan kökenli Rochester Piskoposu Michael Nezir Ali'ye ait. Daha önce İngiltere kilisesinin ülkedeki Müslümanları Hıristiyanlaştırmak için strateji belirlemesi gerektiğini söyleyerek tartışma yaratan Ali, "Ahlaki boşluğu radikal İslam dolduruyor", diyor. Rochester Piskoposu, kendi ifadesiyle 1960'larda başlayan sosyal ve cinsel devrimin Hıristiyanlığın toplum üzerindeki etkisini ciddi şekilde azalttığını ve kilisenin buna dur diyemediğini savunuyor. Guardian, eski Beyaz Saray Sözcüsü Scott McClellan'ın, "What Happened" (Ne Oldu) adlı kitabında ABD Başkanı George W. Bush'u seçim kazanmak için Irak'ın işgalinin haklılığı konusunda kamuoyunu yanıltmakla suçladığını belirterek "Bush, Beyaz Saray'daki ekibin en sessiz üyelerinin birinden ağır bir darbe aldı", diyor. Gazete Cumhuriyetçilerin iddialar karşısında eski Sözcü için 7 "Para için kitap yazdı. Madem bu kadar rahatsızdı neden o zaman istifa etmedi", diye sorduklarını aktarıyor. Independent ise başyazısında Bush'un Beyaz Saray'dan ayrılmasına az bir zaman kaldığına dikkat çekerek "McClellan neden bu kadar bekledi?", diyor. Financial Times, Amerikan İç Güvenlik Bakanlığı'ndaki üst düzey istihbarat yetkililerinden Charles Allen'ın Amerikan Yönetimi'ni "Terörle Savaş" ifadesini kullanmaktan vazgeçmeye çağırdığını belirtiyor. Allen, Bush'un 11 Eylül saldırılarından sonra sık sık kullanmaya başladığı bu ifadeyle ilgili olarak "Terörle savaş ifadesi, İslam ülkelerinde tepki çekiyor ve İslam’la savaş olarak algılanıyor. El-Kaide ise tutarlı ve açık mesajlar veriyor. Batı'nın, bunun karşısına soğuk savaş dönemindeki gibi bir iletişim stratejiyle çıkması gerekiyor", diyor. Financial Times, özel haberinde Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin, Temmuz ayında Slovenya'dan devralacağı Avrupa Birliği dönem başkanlığı sırasında kaçak göçle mücadeleyi öncelikli konulardan biri haline getirmeye hazırladığını belirtiyor: Gazete, dönem başkanlığı için hazırlanan belgelere dayanarak Sarkozy'nin tüm Avrupa Birliği için geçerli olacak düzenlemeleri için bir anlaşma peşinde olduğunu belirtiyor. Paris bu çerçevede, siyasi sığınmacıların önceden başvuru yapması zorunluluğunun getirilmesi ve kaçaklar için etkin bir sınır dışı etme mekanizmasının geliştirilmesini öneriyor. Söz konusu belgede Avrupa Birliği'nin demografik ve ekonomik nedenlerle göçmenlere ihtiyaç duyduğu ancak kıtanın burayı hayal ülkesi olarak gören herkese kucak açamayacağı belirtiliyor. Financial Times'a göre, Fransa, Avrupa Birliği'ne yeni gelenlerle bir entegrasyon sözleşmesi imzalanmasını, bu kişilerin yaşayacakları ülkenin dilini öğrenmeleri ve kadın-erkek eşitliği ya da hoşgörü gibi Avrupa değerlerini benimsemelerinin şart koşulmasını istiyor. Fransa'ya göre, Avrupa Birliği'nde hâlihazırda sınır dışı edilmesi gereken göçmenlerin sadece üçte biri sınır dışı edilebiliyor. Fransa'nın önerileri ayrıca göçmenliğin sadece vasıflı işçi açığının kapatılmasıyla sınırlandırılmasını öngörüyor. Sarkozy, bir miktar sulandırılabileceği belirtilen bu anlaşmanın bu yıl içinde imzalanabileceğini umuyor. Guardian, İrlanda'nın başkenti Dublin'de dün 100'den fazla ülkenin destek verdiği, misket bombalarının yasaklanmasına ilişkin anlaşmayla ilgili haberinde, "Amerika'dan İngiltere'deki üslerinden bu bombaları götürmesi istenecek", diyor. Gazete, anlaşmaya taraf olmayan Amerika'nın ortak operasyonlarda sorunlar çıkacağı uyarısında bulunduğunu, insan hakları gruplarının ise İngiltere'nin yasağa destek vermesini memnunlukla karşıladıklarını aktarıyor. 8