C. Senatosu B : 32 2 , 2 . 1979 O : 2 istikrar önlemlerinin

advertisement
C. Senatosu
B : 32
istikrar önlemlerinin uygulanmaya konulmuş olma­
sıyla birlikte, döviz rezervleri de yeterince takviye
edilmiş ülkelerde, tabii diğer koşullar da mevcutsa,
devalüasyonun başarı şansı artar. Bizim kanımıza gö­
re, Mart 1978 başında yapılan c/c 30'luk devalüasyon,
bu koşullar mevcut olmadığı için başarısız, hemen
hemen boşa gitmiş bir para operasyonu oluşturmuş­
tur. Bu bakımdan yeni bir para operasyonu ile Tür­
kiye'ye yapılacak yardım faaliyetleri arasında organik
bir ilişki bulunmalıdır. Bu ilişki için de, daha önce
çözümlenme bakımından öncelik dış yardımda, döviz
rezervlerinin takviyesinde olmalıdır. Dış yardım ko­
nusunda, uluslararası finansman kurumlarında ve bir­
çok ekonomi ve savunma örgütlerinde kaderbirliği,
işbirliği yaptığımız gelişmiş ülkelerin tutumlarını kav­
ramak, cidden zordur. Buna örnek olarak AET'nin
tutumu ile Guadalupe zirvesinden sonra Dört Büyük'lerin ele aldıkları «Türkiye Âcil Yardım Aksiyonu»'
nun durumunu gösterebiliriz.
Avrupa Ekonomik Topluluğu bizimle olan ilişki­
lerinde daima uzlaşmaz, daima aleyhimizde bir tu­
tum içine girer görünümündedir. Bu olumsuz tutum,
hem anlaşmalarımıza göre Türk işçilerinin hak ettik­
leri topluluk içinde serbestçe dolaşımda, hem kredi
konusunda, hem de ihracatımıza miktar kısıtlamaları
koyma, tarım ürünlerimize tanınan ödünlerin genişle­
tilmesi konularında kendini açıkça göstermektedir.
Özellikle AET ülkelerine yaptığımız pamuk ipliği,
tekstil ve konfeksiyon satışlarının ihracat gelirlerimiz
içindeki önemli yeri bilinirken, bu mallarımıza kısıt­
lamalar konulmasını anlamak cidden zordur.
Dörtlerin Türkiye'ye yardım kampanyaları, âcil
olma durumunu yitirmek üzeredir. Çünkü, Dört'lerin
âcil yardım için öngördükleri basında açıklanan ko­
şullar gerçekten düşünülüyorsa, bu yardımın gerçek­
leşmesi, daha uzun zaman alacağa benzer.
2 , 2 . 1979
O : 2
düzen verirken, kuşkusuz ilk önce bütçelerimizi ele
almak gerekecektir. Konuşmamın baş tarafında da
değindiğim gibi, ekonomimiz sağlıklı bir dengeden
yoksundur. Aslında Türkiye'de, kaynak - harcama
dengesi bir türlü kurulamamıştır. Zorluklarımızın en
belirgin nedenlerinden birisi burada yatmaktadır. Tü­
ketim harcamaları çoğalır, tasarruflar azalırsa; sonuç,
ya enflasyondur, ya da iç tasarrufların eksiğini dış
tasarruflarla kapatma zorunluğudur. İç tasarrufların
yeterince oluşamamasmın da en önemli faktörlerinden
birisi, vergi politikamızın düzensizliği, yetersizliğidir.
Gönüllü olarak yeterince gelişmeyen tasarıları, âdil
bir vergi düzeni yoluyla kalkınma amaçlarına aktar­
mak olanağı vardır. Oysa memleketimizde, Maliye
politikamız bir türlü canlı, zamana, ekonomik gerek­
lere uygun bir yapıya sokulamamıştır. Bu eksikliği­
mizi gidermeden, bütçe giderlerimizi sağlam vergi
kaynaklarına dayandırmadan, bir istikrar programı­
nın başarılı olabilmesini bekleyemeyiz. 1979 Bütçesi,
bu bakımdan ekonomik istikrara yardımcı olabilecek
bir bütçe sayılamaz bugün için.
Ancak unutmayalım ki. Sayın Ecevit Hükümeti,
aylarca önce kapsamlı bir vergi paketini Meclislere
getirmiştir. Ancak, Millet Meclisi gündemine kadar
gelen bu vergi paketinin daha ileri aşamalara götürülemiyeceği anlaşılmıştır. Bu durumun nedenini,
tasarının, geniş kapsamlı ve içeriğinin tartışmalı ol­
ması kadar, sunuş biçiminde de aramak gerekir. Ör­
neğin, Gelir Vergisindeki adaletsizlikleri, vergi kayıp­
larını önlemek, dar ve orta gelirli vatandaşların ver­
gi yüklerini hafifletmek amacıyla getirilen tasarının,
vergi nispetleri ile ilgili tarifesi, amaca asla uygun
düşmeyen bir düzenleme getiriyordu. Vergi tarifesi
öyle düzenlenmişti ki. dar ve orta gelirli vatandaşların
vergi yükünün azaltılması amacını güden tasarı, ver­
giye tabi tutulacak safi kazançları 1 100 000 liraya
kadar olan kimselerin gelir vergilerinde de yükselt­
me değil, alçaltma yapıyordu. Türkiye'de ayda net
100 000 lira dolayında para kazanan bir kimsenin
dar veya orta gelirli sayılarak bugün ödediği vergi­
nin daha da aşağı vergilendirilmesi şüphesiz amaca
tamamiyle ters düşen bir düzenleme idi. Umarız ki,
yeni getirilen Gelir Vergisi tasarısında bu ve buna
benzer hükümlere yer verilmeyecektir.
Bu durumda ne yapmamız gerekecek?.. Bu durum­
da ilk yapacağımız iş, evvelâ kendi kendimize yardım
olmalıdır. Sayın senatörler. Kendi kendimize yardı­
mın isabetli önlemlerini bulabilmenin yolu ise, bir is­
tikrar programını hazırlayıp uygulamaktır. 1978 yı­
lında gerçi para - kredi, ihracat ve benzeri konularda
ve savurganlık konularında önlemler alınmıştır: an­
cak bunlar eksiktir ve bir stabilizasyon programı di­
siplininden yoksundurlar. Bu bakımdan, 1978 yılı
Yukarda da belirttiğim gibi, yeni
m ekonomik ve mali zorluklarımızın, enflasyonun çok
nı, arzuladığımız programlı istikrara
olumsuz etkilerini bulup uygulamaya başlamak açı­
nin bir unsuru sayıyoruz.
sından verimli bir yıl saymak mümkün değildir.
İstikrar programının başarısı için
Ekonomiye, bir istikrar programı sınırlan içinde I olarak ele alınacak başka bir önlem
6Î ~
vergi tasarıları­
ulaşma isteği­
bütçe ile ilgili
de, ödeneklerin
Download