Üstad Bediüzzaman Said Nursi`nin teknoloji ve

advertisement
Sorularlarisale.com
.Üstad Bediüzzaman Said Nursi'nin teknoloji ve bilime
bakış açısı nasıldı, Risale-i Nur Külliyatı'nda bu konuda
bilgi var mıdır?
Üstad Hazretlerinin bilim ve teknolojiye bakışını şu şekilde özetleyebiliriz:
Kainatta iki türlü şeriat vardır.
Birisi; Allah’ın Kelam sıfatından gelen ve vahiy ve peygamberler vasıtası ile
insanlığa gönderilen dinlerdir. Bu şeriatın asıl muhatabı insanlıktır. Bu şeriata uyarak
yaşamak ve hayatları ile aksettirmek insanların görevidir.
Diğer şeriat ise; Allah’ın İrade ve Kudret sıfatından gelen tekvini şeriattır. Yani
kainata konulmuş bütün kanun ve adetullahlardır. Çekirdeğin bir sistem ile çatlayıp
büyümesi, yıldızların hassas bir şekilde yörünge içinde hareket etmeleri, bütün
canlıların hayat şartlarının ve rızıklarının mükemmelen tanzim ve tedbir edilmesi,
hepsi irade sıfatından gelen şeriatın meseleleri ve hükümleridir.
İşte nasıl kelam sıfatından gelen dinin hükümlerine uymak, insanların ve cinlerin
görev ve vazifesi ise, şu irade sıfatından gelen fıtri ve tekvini şeriata da uymak, yine
bütün insanların ve cinlerin görev ve vazifesidir. Dine uymayanların ekserisi ahiret
hayatında ceza çekerler; ama fıtri şeriata yani kainatın bilimsel yasalarına
uymayanlar, peşinen cezasını bu dünyada fakir ve zelil olarak çekerler. Bu mümin
olsun kafir olsun fark etmez. Kainattaki adet ve kurallara uymayanların peşinen zelil
ve hakir olmaları, Allah’ın değişmez bir kanunudur.
Kainatın maddi şeriatına uymak her insan üzerine farzdır. Bunların terki ve
başkalarına havalesi kabil değildir. Maalesef Müslümanlar dünyada Kur’an ve sünnet
çizgisinden uzak bir hayat yaşadıkları için, bu nimetlerin keşfinde önceliği ekseri
olarak kafirlere kaptırmışlardır. Bunun tek sebebi de; Allah’ın tekvini ve fıtri şeriatına
uymamalarıdır.
Halbuki İslam; insanlara çalışmayı ve dürüstlüğü emrediyor. Demek biz bu emre
yeterince özen gösteremedik, keşif hakkı kafirlerin eline geçti. Yapılacak tek şey var;
Allah’ın hem İslam şeriatına, hem de fıtri şeriatına; yani bilim ve teknolojiye sımsıkı
sarılmaktır. O zaman inşallah İslam dünyası bu makus talihini kırar ve her iki
cihanda bahtiyar ve mesut bir hayat sürer.
Üstad Hazretleri, her bir fen; bir isme dayanır diyor:
"Herbir kemâlin, herbir ilmin, herbir terakkiyâtın, herbir fennin bir
hakikat-i âliyesi var ki, o hakikat bir ism-i İlâhîye dayanıyor. Pek çok
page 1 / 2
perdeleri ve mütenevvi tecelliyâtı ve muhtelif daireleri bulunan o
isme dayanmakla, o fen, o kemâlât, o san'at kemâlini bulur, hakikat
olur. Yoksa, yarım yamalak bir surette, nâkıs bir gölgedir."
"Meselâ, hendese bir fendir. Onun hakikati ve nokta-i müntehâsı,
Cenâb-ı Hakkın ism-i Adl ve Mukaddir'ine yetişip, hendese
aynasında o ismin hakîmâne cilvelerini haşmetiyle müşahede
etmektir."
"Meselâ, tıp bir fendir, hem bir san'attır. Onun da nihayeti ve
hakikati, Hakîm-i Mutlakın Şâfî ismine dayanıp, eczahane-i kübrâsı
olan rû-yi zeminde Rahîmâne cilvelerini edviyelerde görmekle, tıp
kemâlâtını bulur, hakikat olur."
"Meselâ, hakikat-i mevcudattan bahseden hikmetü'l-eşya, Cenâb-ı
Hakkın (celle celâlühü) ism-i Hakîm'inin tecelliyât-ı kübrâsını
müdebbirâne, mürebbiyâne eşyada, menfaatlerinde ve
maslahatlarında görmekle ve o isme yetişmekle ve ona dayanmakla
şu hikmet hikmet olabilir. Yoksa, ya hurafâta inkılâb eder ve
mâlâyâniyât olur veya felsefe-i tabiiye misilli dalâlete yol açar."(1)
Bu ifadeler açık bir şekilde doğruluğu sabit olmuş, bilimin de Kur’an’ın bir meselesi
olduğunu ifade ediyor. Yani bilim Müslümanların ikinci şeriatıdır ve öyle olmak
gerekiyor. Üstad Hazretlerinin bakışı bu minval üzeredir.
(1) bk. Sözler, Yirminci Söz, İkinci Makam
page 2 / 2
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download