T.B.M.M. B:104 25.4.1995 0:2 Bir başka örnek daha vermek istiyorum: Bir vatandaş, bankadan 300 bin mark almış -o günkü bedeli, yaklaşık 1,5 milyar Türk Lirası- 1993 yılında almış olduğu bu parayı mark olarak ödemeye devam etmiş; 18.4.1994 tarihinde Türk parasına dönüşümünü tercih etmiş; o gün, ödemesi gereken para 3,1 milyar lira... Bu ödeme planına göre aylık taksitleri huzurlarınızda arz etmek istiyorum: 1995 yılında aylık ödeme 112 milyon lira, 2000 yılında 1,5 milyar lira, 2001 yılında 2 milyar 703 milyon lira... Toplam 1,5 milyar lira almış olan bu dövizzede, 10 uncu yılın sonunda, yaklaşık 227 milyar lira ödemek mecburiyetinde kalıyor. Bugünkü iktisadî yapı içerisinde bu ödemelerin yapılabilmesi mümkün müdür; bu ödemeyi bir memurun, bir işçinin, bir emeklinin yapabilmesi mümkün müdür? Bu mağdurlar, krediyle satın al­ dıkları evlerinin icra yoluyla satılması halinde bile borçlarını ödeyememektedirler; bu durumda, ba­ kiye borçları dahi, onların ödeyebilecekleri seviyelerde değildir. Hadiseyi kısaca sunduktan sonra, olayın sonuçlarını, izninizle, birkaç cümleyle ifade etmek is­ tiyorum. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kendi iradeleri dışında cereyan eden gelişmeler karşısın­ da taksitlerini ödeyemez duruma düşen vatandaşlar, mahkemelerde hak arama durumuyla karşı karşıyadırlar. Ödeme güçlüğü içerisindeki insanların bazıları, karşılaştıkları bu afetten kurtulmak için, krediyle aldıkları ev ve otomobillerin anahtarlarını bankaya vererek borçlarından kurtulmak istemişlerse de, bankalar bunu kabul etmemiştir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun. SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bu durum karşısında çaresiz kalan 8 vatandaşımız intihar et­ miş, diğerleri ise büyük bir gerilimle karşı karşıyadır. Aile içinde huzursuzluklar had safhaya ulaş­ mış, boşanmalar meydana gelmeye başlamıştır; huzursuzluk ve bunalım had safhadadır; hastaneler ise, bu tip insanların stresleri ve tedavileriyle uğraşmaktadır. Bu insanlar, çalıştıkları işyerlerinde ve günlük yaşantılarında, tamamen verimsiz bir duruma düşmüşlerdir. Bu olayın, bu noktalara gelmesinden, ekonomik ve sosyal afet denecek boyutlara ulaşmasın­ dan, birinci derecede, Hükümet sorumludur. Hükümeti oluşturan partilerden özellikle Doğru Yol Partisi, seçimlerde iki anahtar vaadinde bulunmuş, bu tavrıyla insanları ümitlendirmiş ve bu afete, sanki, onları hazırlamıştır. Bankalar kredi dağıtırken, bu Hükümet, Ocak 1994'teki devalüasyon ka­ rarı ve 5 Nisan ekonomik paketiyle ilgili olarak, alacağı bu çeşit kararlar ışığında, söz konusu kre­ di borçlanmaları için gerekli tedbirleri almamış ve halka ve bankalara gerekli uyarıyı yapmamiştır. Bu durum, Hükümetin ileriyi görme yeteneğinin yetersiz olduğunun ve toplumsal gelişmeleri bir bütünlük içinde düşünemediğinin bir göstergesidir. Bu sorun ortaya çıkalı onbeş ay olmuş; Hü­ kümet, sorunun çözümü yönünde ciddî bir adım atmamıştır; çözümde bayağı geç kalınmış, bazı in­ sanların intiharlarına neden olunmuştur. Hükümet, 17 Ocak 1994'te yaptığı devalüasyon ve 5 Ni­ san kararlarıyla tüm ülkeyi ve ülke ekonomisini felç etmiş, dövize endeksli kredi alan vatandaşla­ rımız ise nakavt olmuştur. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Hükümetin bu olaylardaki rolüne temas ettikten sonra, bankalarla ilgili birkaç cümle arz etmek istiyorum. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) SALİH KAPUSUZ (Devamla)-Tamamlıyorum Sayın Başkanım. BAŞKAN - Lütfen, Sayın Kapusuz... SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Hepiniz çok iyi bileceksiniz, iki anahtar kampanyasına katı­ lan bankalardan bir tanesi -reklam olarak- milletimizi, burada gözüken bir anahtar için -yani, elle- 87 -