OCCUPATIONAL ENGLISH 4th lecture Doç. Dr. Aslıhan TEMEL 09.10.2017 1 Methylation of cytosine residues in DNA provides a mechanism of gene control. There are two classes of methyltransferase in Arabidopsis; one has a carboxyterminal methyltransferase domain fused to an amino-terminal regulatory domain and is similar to mammalian methyltransferases. The second class apparently lacks an amino-terminal domain and is less well conserved. Methylcytosine can occur at any cytosine residue, but it is likely that clonal transmission of methylation patterns only occurs for cytosines in strand-symmetrical sequences CpG and CpNpG. In plants, as in mammals, DNA methylation has dual roles in defense against invading DNA and transposable elements and in gene regulation. Although originally reported as having no phenotypic consequence, reduced DNA methylation disrupts normal plant development. 09.10.2017 2 DNA’daki sitozin birimlerinin metilasyonu, gen kontrol mekanizması sağlar. Metiltransferazın, Arabidopsis’te 2 sınıfı vardır; birincisinin, karboksi-terminal domene bitişik karboksierminal metiltransferaz domeni vardır ve memeli metiltransferazlarına benzer. İkinci sınıf, görülüyor ki, aminoterminal domen içermez ve daha az korunmuştur. Metilsitozin, herhangi bir sitozin biriminde oluşabilir ancak metilasyonun klonal aktarımının, sadece simetrik diziler olan CpG ve CpNpG ‘deki sitozinlerde oluşması daha olasıdır. Bitkilerde, memelilerdeki gibi, DNA metilasyonunun, istilacı DNA ve Teler karşı savunmada ve gen düzenlenmesinde ikili rolü vardır. Daha önce, fenotipik snuçlarının olmadığı bildirilmesine karşın; azalmış DNA metilasyonu, normal bitki gelişimini bozar. 09.10.2017 3 DNA Methylation in plants 09.10.2017 4 Plant peroxidases (class III peroxidases) are present in all land plants. They are members of a large multigenic family. Probably due to this high number of isoforms, and to a very heterogeneous regulation of their expression, plant peroxidases are involved in a broad range of physiological processes all along the plant life cycle. Due to two possible catalytic cycles, peroxidative and hydroxylic, peroxidases can generate reactive oxygen species (ROS) (•OH, HOO•), polymerise cell wall compounds, and regulate H2O2 levels. By modulating their activity and expression following internal and external stimuli, peroxidases are prevalent at every stage of plant growth, including the demands that the plant meets in stressful conditions. These multifunctional enzymes can build a rigid wall or produce ROS to make it more flexible; they can prevent biological and chemical attacks by raising physical barriers or by counterattacking with a large production of ROS; they can be involved in a more peaceful symbiosis. They are finally present from the first hours of a plant’s life until its last moments. Although some functions look paradoxical, the whole process is probably regulated by a fine-tuning that has yet to be elucidated. This review will discuss the factors that can influence this delicate balance. 09.10.2017 5 Bitki peroksidazları (tip III peroksidaz), tüm kara bitkilerinde mevcuttur. Büyük multigen ailesnin bireyleridir. Büyük olasılıkla, çok sayıda izoformlarından ve anlatımlarının heterojen düzenlenmesinden dolayı, bitki peroksidazları tüm bitki yaşam döngüsü boyunca çok geniş kapsamlı fizyolojik süreçlerle ilişkilidirler. Peroksidatif ve hidroksilik şeklinde 2 adet olası katalitik döngüden ötürü, peroksidazlar, reaktif oksijen türleri oluştururlar; hücre duvarı bileşenlerini polimerize ederler ve H2O2 seviyesini düzenlerler. Bu çok yönlü enzimler, sağlam bir hücre duvarı oluşturabilir veya ROS üreterek daha esnek bir hale getirebilir; fiziksel bariyer oluşturarak veya fazla miktarda ROS üretip karşı saldırıda bulunarak, biyolojik ve kimyasal saldırıları önleyebilir, daha barışçıl bir simbiyoz ile ilişkili olabilirler. Bitki yaşamının ilk saatlerinden, son anlarına kadar mevcutturlar. Bazı işlevleri çelişkili görünse de, tüm süreç henüz aydınlatılmamış bir ince-ayar ile düzenleniyor olabilir. Bu derleme, bu hassas dengeyi etkileyebilen etmenleri tartışacaktır.. 09.10.2017 6 Peroxidases have more functions than a Swiss army knife 09.10.2017 7 Environment-sensitive plant development follows a program inscribed in the DNA, and differential expression of the genes is the prerequisite of this program. In the last decades, it was possible to unravel how genes are correctly transcribed in time and space by interaction of trans-acting factors with cis elements often located in the promoter of a gene. However recently, we learned that, in addition, another level of control, called epigenetic regulation, acting via alterations in chromatin structure is involved. In this review, we will first summarise the basic mechanisms underlying epigenetic control of gene expression in plants. In the following article, we will focus on some selected recent results showing epigenetic control of major steps in plant development. This review can not cover all new results in the field and we want to apologise to all who are not mentioned. 09.10.2017 8 Çevreye duyarlı bitki gelişimi, DNA’da belirlenmiş bir programı takip eder ve genlerin farklı anlatımı bu programın gereksinimidir. Son on yıllar boyunca, genlerin, bir genin promotör bölgesindeki cis elementlerin ve trans elementlerin etkileşimleri ile, nasıl doğru zaman ve doğru yerde anlatım yaptığını anlamak mümkün olmuştur. Ancak, yakın bir geçmişte, kromatin yapısına etki eden ve epigenetik düzenlenme adı verilen başka bir kontrol düzeyinin e ilişkili olduğunu öğrendik. Bu derlemede öncelikle bitkilerde gen anlatımının epigenetik kontrolünü oluşturan temele mekanizmaları özetleyeceğiz. Makalenin ilerleyen kısmında ise, bitki gelişimindeki başlıca adımların epigenetik kontrolünü gösteren, yakın zamanlı ,seçilmiş bazı sonuçlara odaklanacağız. Bu derleme, alandaki tüm yeni sonuçlara kapsamayabilir ve adı geçmeyen herkesten özür dilemek istiyoruz. 09.10.2017 9 Epigenetic Regulation in Plants 09.10.2017 10 In this study, it was aimed to compare salinity-induced changes in barley (Hordeum vulgare L. cv. Bornova-92) and bread wheat (Triticum aestivum L. cv. Gerek-79). Seeds were germinated under saline conditions (0, 50, 100, 250, and 500 mM NaCl) for 2 days and recovered under non-saline conditions for 2 days. At the end of the salt treatment, germination, water content (WC), total soluble protein content, and catalase (CAT) activity were affected in both species, while superoxide dismutase (SOD) activity was affected in barley. Salinity affected WC, protein content, and CAT activity in both species, while it affected germination in barley and affected fresh weight and SOD activity in wheat after recovery. Physiological responses of both species were correlated. Expression of αtubulin, Atls1, and Lls1 genes was down-regulated in barley after 250 mM NaCl treatment. HVA1 gene was highly (more than 50-fold) stimulated by salinity in barley. However, α-tubulin and Atls1 genes were downregulated, and Lls1 gene was up-regulated in wheat after recovery from 250-mM NaCl treatment. Increase in HVA1 expression was not significant in wheat. The expression profiles of barley and wheat under salinity are different, and barley tended to regulate gene expression faster than wheat. 09.10.2017 11 Bu çalışmada, arpa ve ekmeklik buğdayda, tuzluluğun yol açtığı değişimlerin karşılaştırılması amaçlandı. Tohumlar tulu koşullarda 2 gün boyunca çimlendirildi ve tuzlu olmayan koşullarda 2 gün boyunca iyileşmeye bırakıldı. Tuz uygulamasının sonunda, çimlenme, su içeriği, toplam çözünebilir protein içeriği, ve katalaz aktivitesi her 2 türde de etkilenirken; süperoksit dismutaz aktivitesi arpada etkilendi. İyileşmeden sonra ise, tuzluluk, WC, protein içeriği ve CAT aktivitesini her 2 türde; çimlenmeyi arpada, taze ağırlık ve SOD aktivitesini buğdayda etkiledi. Her 2 türün fizyolojik yanıtları korelasyon gösterdi. 250 mM NaCl uygulanmış arpada, α-tubulin, Atls1 ve Lls1 genlerinin anlatımı azaldı. HVA1 geni arpada tuzluluğun etkisiyle oldukça fazla (50 kattan daha fazla) uyarıldı. Ancak, 250 mM NaCl uygulandıktan sonra iyileşmeye bırakılan buğdayda, α-tubulin and Atls1 genleri baskılanırken; Lls1 geni uyarıldı. HVA1 geninin anlatımındaki artış buğdayda anlamlı değildi. Arpa ve buğdayın tuzluluk altındaki anlatım profilleri farklıdır ve arpa, gen anlatımını, buğdaya göre daha çabuk düzenlemeye meyillidir. 09.10.2017 12 Physiological and Molecular Changes in Barley and Wheat Under Salinity 09.10.2017 13 To minimize the presence of RNases, it is important to keep equipment aside for use only with RNA extractions. Pipet tips and Eppendorf tubes should be used only for RNA work and not mixed. Gloves should be used at all times. Keep one set of gel electrophoresis equipment for use just with RNA. Keep solutions Rnase free by not using the solutions in other procedures. Always use RNase-free water for solutions. The solid chemicals are NOT RNase free, therefore, buffers should be autoclaved. Tris-HCl buffers cannot be autoclaved. Refer to the manufacturer’s instructions and guidelines for stability and storage, and handle with eye and glove protection. 09.10.2017 14 RNazların varlığını minimuma indirmek için, ekipmanları yalnızca RNA ekstraksiyonunda kullanılmak üzere ayırmak önemlidir. Pipet uçları ve Eppendorf tüpler sadece RNA işleri için kullanılmalı ve karıştırılmamalıdır. Her durumda eldiven kullanılmalıdır. Bir jel eletkroforez seti sadece RNA için kullanılmak üzere saklanmalıdır. Çözeltileri, diğer çalışmalarda kullanmayarak, RNaz içermeyen halde kalmalarını sağlayın. Çözeltilerde daima RNaz içermeyen su kullanın. Katı kimyasallar RNaz içermeyen halde değildir bu yüzden tamponlar otoklavlanmalıdır. Tris-HCl tamponları otoklavlanamaz. Uzun süre saklayabilmek ve stabil durumda utabilmek için üreticinin talimatlarına kılavuz bilgilerini inceleyin ve göz ve eldven koruması ile çalışın. 09.10.2017 15 An essential task in any molecular genetics laboratory is the isolation of genomic DNA (gDNA). Numerous DNA isolation protocols use phenol and chloroform to separate cellular molecules and debris from the DNA. Such organic reagents are toxic, hazardous, expensive, and require special containment facilities to maximize personnel safety and minimize environmental concerns. The disposal of phenol/chloroform waste also requires special equipment and care to avo id human and environmental exposure. The lack of well-equipped laboratories, particularly those in many developing countries, may prohibit the use of harmful chemicals. 09.10.2017 16 Moleküler genetik lablarındaki başlıca bir görev genomik DNA (gDNA) izolasyonudur. Çok sayıdaki DNA izolasyon protokolü, hücresel molekülleri ve kalıntıları DNA’dan uzaklaştırmak için fenol ve kloroform kullanır. Bu tür organik bileşikler toksik, sağlığa zaralı ve pahalı olup; çalışanların güvenliğini arttırmak ve çevresel sorunları azaltmak için özel depolama birimleri gerektirir. Fenol/kloroform atıklarının uzaklaştırılması da, insan ve çevre kontaminasyonunu engellemek için özel ekipman ve uğraş gerektirir. İyi donanımlı labların olmayışı, özellikle gelişmekte olan çok sayıdaki ülkede, zararlı kimyasalların kullanımını yasaklayabilir. 09.10.2017 17 M: 1 kb ladder. The biggest band in lane M is 10 kb. 1-4 are, respectively, apple, grape, pear and cherry genomic DNA Equal volume of DNA 1% agarose gel and ethidium bromide 09.10.2017 18 Genomic DNAs were isolated from apple, grape, pear and cherry plants. Genomic samples were resolved on 1% agarose gel containing ethidium bromide and compared to a 1kb DNA ladder. All samples had 1 DNA band much bigger than 10 kb indicating the presence of intact (high molecular weight) DNA. Apple sample had the most concentrated DNA. 09.10.2017 19