ÖN SÖZ Antibiyotikler ülkemizde en çok tüketilen ilaç grupları arasında olup diş hekimliği uygulamalarında da en fazla reçete edilen ilaçlar olarak dikkati çekmektedir. Dental enfeksiyonların bazıları için rutin antibiyotik kullanımının yarar sağlamadığını gösteren çalışmalara rağmen klinik tedavide önceliğin antibiyotiklere verilmesi, tüketimi artırmaktadır. Lokalize enfeksiyonların bazılarının diş çekimi, kök kanal tedavisi ve drenajla başarılı şekilde tedavi edilebileceği, enfeksiyonun sistemik yayılma olasılığını düşündüren klinik belirtilerin olması durumunda ya da yaygın ve iyileşmeyen enfeksiyonlarda klinik tedaviye destek olarak antibiyotiklerin kullanılması önerilmektedir. Aşırı antibiyotik kullanımının ekonomik olumsuzluğu yanı sıra hızla artan bakteriyel direnç gelişimine katkısı da yadsınamaz. Gereksiz antibiyotik kullanımı, endikasyona uygun antibiyotiğin seçilmemesi, yanlış doz ve sürelerde uygulanması da bakteriyel direnci artıran etmenlerdir. Diş hekimliğinde akılcı ve bilinçli antibiyotik kullanımına özen gösterilmesi ve bu amaçla yapılan uğraşlar, direnç artışını önlemede çok değerli olacaktır. Aslında uygun antibiyotiğin seçiminde ilk adım etken mikroorganizmanın saptanmasıdır ancak mikrobiyolojik tanı diş hekimliğinde çok yaygın kullanılamamaktadır. Ağız boşluğu florası normalde patojen olmayan pek çok mikroorganizma içerir. Odontojenik enfeksiyonlar ise genellikle polimikrobiyal olup çoğunlukla gram-pozitif aerop, fakültatif ve zorunlu anaeropların bir arada olduğu enfeksiyonlardır. Tipik özellikleri ile bu enfeksiyonların tanısında hasta öyküsü ve klinik muayeneden çok yararlanılır. Diş hekimliği uygulamalarında antibiyotik seçimi çoğunlukla ampiriktir, muhtemel enfeksiyon etkeni mikroorganizma bilgilerine dayanır. Etkili ve v vi Diş Hekimliğinde Etkin ve Akılcı Antibiyotik Kullanımı gerçekçi tedavi için mikroorganizmanın duyarlı olduğu en spesifik ve dar spektrumlu antibiyotik seçilmelidir. Dar spektrumlu antibiyotikler normal mikroflorada daha az değişikliğe neden olurlar. Hızlı/etkin mikrobiyolojik tanı yöntemlerin kullanımı klinikte yanlış antibiyotik uygulamasının önlenmesine büyük katkılar sağlayacaktır. Tedavide başarıyı etkileyen bir diğer faktör kullanılacak antibiyotiğin seçimi ve uygulamasıdır. Bazen antibiyotik yerine gargaranın da lokal antimikrobiyal etki açısından yeterli olabileceği bildirilmektedir. Sonuçta diş hekimlerinin antibiyotik kullanımına bilinçli ve duyarlı yaklaşmalarının hem klinik hem de finansal açıdan önemli olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Bu kitap, diş hekimliğinde etkin ve akılcı antibiyotik kullanımına katkı sağlamak amacıyla tasarlanmış, konunun uzmanı hocaların gerek sözlü ve gerekse yazılı değerli katkıları ile elle tutulur hale gelmiştir. İçerik itibari ile; ağız flora elemanları, muhtemel patojen mikroorganizmaların hatırlatılması ile başlayıp çürük oluşumu ve görseller ile zenginleştirilmiş dental enfeksiyon çeşitleriyle devam etmiş, sonrasında ağızdaki lezyonlardan mikrobiyolojik analiz için örnek alma yöntemleri sıralanmış, ardından etkin akılcı antibiyotik kullanımı ve diş hekimliği pratiğinde etkin sterilizasyon/dezenfeksiyon yöntemleri sunulmuş, dental hijyen ve gargaralar ile pratikte karşılaşılabilecek olan dental klinikte çapraz kontaminasyonlar sonrasında ilaç etkileşimleri ve ilaç yan etki yönetimi ile tamamlanmıştır. Kitap bu hali ile dental uygulama içindeki intern, asistan hekimler, kamu ve özelde çalışan tüm diş hekimlerinin başucu eseri olacak niteliktedir. Kitabın şekillenmesinde katkıları olan değerli bölüm yazarı meslektaşlarıma, Nobel Akademik Yayıncılık çalışanlarına, size ulaşmasındaki tüm süreçlere desteği olan herkese içtenlikle teşekkür eder, kitabın toplum sağlığı ve refahına yararlı olmasını temenni ederim. Prof. Dr. Mustafa Altındiş Kasım 2015, Sakarya