Saygun’un ‘Yunus Emre’ Oratoryosu Almanya’daydı 6lim us Emre’Berim de j ,1 ' ı Berlin’in “Avrupa müzik kenti” olması dolayısıyla ¿¡>J? düzenlenei) geniş kapsamlı uluslararası programlar çer­ çevesinde A.Adnan Saygunun “ Yunus Emre Oratoryosu”da yer aldı geçen yılın son günlerinde. Berlin Kültür Senatörlüğü’nün düzenledi­ ği konser 7 Aralık 1988’de Ahmet Adnan Saygun Berlin Yüksek Müzik Oku­ lu salonunda H ikm et Şim­ şek yönetimindeki Berlin Senfoni Orkestrası, Sen­ foni Korosu ve Alman solistler (Sabine Dieck- <Vy \ mann, Gabriele Schreckenbach, Viktor von H a­ lem, Peter Maus) tarafından Almanca olarak ses­ lendirildi. Berlin Kültür Senatörü H. Hassemer konserden sonra verdiği resepsiyonda “Berlin’e şimdiye kadar daima geleneksel Türk müziği grupları geldi. Bugün çağdaş Türk müziği ile ta­ nışmaktan büyük mutluluk duyduk” dedi. Konserden sonra Berlin “Volksblatt” Gazetesi’nin 10 Aralık 1988 tarihli sayısında Hans Jörg von Jena imzasıyla çıkan yazıda şu satırlar yer alıyordu: “ 13. yüzyılda Türk diliyle şiirler yazan Yunus Emre’nin eserleriyle karşılaşmak benim için ak­ şamın en etkileyici olayı oldu. Şairin dini tole­ ransı hayret uyandıncı idi..." “Berliner M orgenposf’un 9 Aralık 1988 tarihli sayısında ise W olfgang Schultze şunları yazıyor­ du: “Türk halk müziğine yeterince aşinayız bu kentte. Ancak, sıra modern Türk sanat müziği-, ne gelince durum biraz farklı, aşağı yukan hiç tanımıyoruz bu müziği. Dolayısıyla Berlin’de çağ- daş bir Türk bestecisinin başyapıtlarından biri­ nin tanıtımı çok önem kazanıyor... (eserin) besteleniş tarihi 1947; aynı yıl içinde Messiaen ‘Turangalila’ Senfonisi’ni, Stravinsky ‘Orpheus’ Balesi’ni, Hindemith ‘Sinfonia Serenası’nı, Şostakoviç ‘Keman Konçertosu’nu yazmıştı. Orator­ yonun ilk üç bölümü Saygun’un az da olsa 20. yüzyılı dikkate aldığını gösteriyor... Metin birçok yerde ‘recitative’ biçiminde aktarılırken, alışılmış türde aryalar yer almıyor hu eserde. Yalın koral­ lerin bulunduğu yapıt yer yer güçlü ve etkileyici doruklara tırmanıyor... Şimşek, alışılmışın öte­ sinde görevini büyük bir istekle yerine getiren Ber­ lin Senfoni Orkestrası’m ustalıkla yönetti. Alkış­ ları 81 yaşındaki asil görünümlü besteci bizzat kabul ediyordu o gece...” Türk klarnetçisi Mehmet Ermakastar, Fransa1 nın önemli konservatuvarlarından Rouen Konservatuvan Klarnet sınıfının başına getirildi. Aynı konservatuvarı 1973 yılında birincilik ödülüyle bitiren Mehmet Ermakastar, İzmir ve Ankara devlet konservatuvarlarını bitirdikten sonra Fran­ sız hükümetinin verdiği bir bursla Rouen Konservatuvan’nda Jacques Lancelot’nun öğren­ cisi olmuştu. 18 yıl sonra Mehmet Ermakastar, emekli olan hocasının yerini alarak, onun eko­ lünü sürdürecek Rouen’de. 15 Aralık 1988 tarihli “ Rouen” Gazetesi’nde Christian Goubault imzasıyla çıkan uzun bir ya­ zıda Ermakastar tanıtılıyor, Türkiye’den kalkıp Fransa’ya gelen, 1978 ile 1988 yılları arasında 10 yıl Nantes Konservatuvan’nda birbirinden başa­ rılı öğrenciler yetiştiren Mehmet Ermakastar için yazar: “Mehmet Ermakastar Türk olmasına Türk, ama biz onu Normandiyalıymış gibi bağ­ rımıza basıyoruz” diyor. Taha Toros Arşivi