kış hastalıkları,evcil hayvanlardan bulaşan hastalıklar,hızlı beta testi

advertisement
GECE KRAMPLARI
Bacak krampları; Nocturnal Muscles Cramps; AgeRelated Cramps; Yaşa bağlı kramplar; Muscle
Cramps;
GECE KRAMPI NEDİR?
Genellikle bacaklarda nadiren ayaklarda gece ortaya çıkan
ağrılı kramplar dır. Kramplar gece, sabaha karşı ortaya çıkar
ağrılıdır ve hastayı uyandırır.
bırakmadan kendi kendine geçer.
Genellikle
bir
hasar
GECE KRAMPLARI NEDEN OLUR?
Gece kramplarının sebebi tam olarak bilinmemektedir ancak
sinir-kas ve kan akımı dengesizlikleri sebep olarak
görülmektedir.
GECE KRAMPLARINI
NELERDİR?
BAŞLATAN
SEBEPLER
Gece krampları daha çok
• 50 yaş civarında,
• Uzun süre oturarak çalışanlarda,
• Uzun süre ayakta duranlarda,
• Sert zeminde oturanlarda,
• Gebelerde,
• Düz taban, taban çökmesi, yürüme ve duruş bozukluğu
olanlarda,
• Alkoliklerde,
•
•
•
•
Parkinson gibi bazı nörolojik hastalıklarda,
Hipertansiyon ilaçları kullananlarda,
Psikiyatrik sebeple ilaç kullananlarda,
Diyabet hastalarında,
• Tiroid hastalarında,
• Aşırı terleyenlerde,
• Hormon tedavisi görenlerde,
• Kan sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum
dengesizliklerinde,
• Susuz kalanlarda ve idrar söktürücü kullananlarda sık
görülür.
GECE KRAMPLARININ BELİRTİSİ NELERDİR?
Gece yada sabaha karşı ortaya çıkan ani, ağrılı bacak
kasılmaları ve kramplar dır. Nadiren ayaklarda da kramp olur.
HASTALIK NASIL TEŞHİS EDİLİR?
Hasta şikayetleri tanı koydurur. Kan değerlerine bakılmalıdır.
Özel bir muayene bulgusu yada laboratuvar testi yoktur.
GECE KRAMPLARININ TEDAVİSİ VAR MI?
Altta yatan bir sebep bulunursa buna yönelik tedavi
verilebilir. Örneğin duruş yürüyüş bozuklukları yada taban
çökmesi tespit edilirse ortopedik tedaviler önerilir. Uzun
süre oturan yada sert zeminde oturan kişiler için fizik
egzersizler, sürekli ayakta duranlar için oturarak istirahat
etmek tedavi sağlayabilir. Altta yatan diyabet, hipertansiyon
ve hormonsal sebeplere yönelik tedavi yapılmalıdır. Eğer bir
sebep bulunamaz ise aşağıdaki önlemler uygulanabilir:
• Kramp gelirse bacağın, ayağın gerilmesi,
• Kramp olan bacağın üstünde ayakta durmak ve hafif
hafif yürümek,
• Kramp bölgesine sıcak yada soğuk tatbiki krampı
azaltabilir ,
İlaç tedavisi:
Gece kramplarının tedavisinde kullanılabilecek bir ilaç
yoktur. Kinin’in krampları hafiflettiği ve atak sayısını
azalttığına dair bilgiler bulunmaktadır ancak alerjik olduğu
unutulmamalıdır. Çok ağır ve ağrılı vakalar da;
• Kas gevşeticiler,
• Kalsiyum kanal blokerleri,
• Antikonvulsan ilaçlar
denenebilir.
(
epilepsi
ilaçları)
GECE KRAMPLARINDAN KORUNMANIN YOLU VAR
MI?
Evet aşağıdaki önlemler gece kramplarını azaltabilir;
 Gün içinde ve gece yatmadan önce bacakları germe
egzersizleri yapmak,
 Düzenli olarak ayak ve bacak egzersizleri yapmak (
hafif koşu- yürüyüş gibi),
 Bol sıvı tüketmek,
 Konforlu ortopedik
ayakkabılar
kullanmak,
gece
krampları sıklığını azaltır.
Referanslar :
1. http://www.familydoctor.org
2. http://www.orthoinfo.org
3. http://www.cfpc.ca
4. http://www.womenshealthmatters.ca
5. Allen RE, Kirby KA. Nocturnal leg cramps. Am Fam Physician.
2012;86(4):350-355.
6. Butler JV, Mulkerrin EC, et al. Nocturnal leg cramps in
older people. Postgrad Med J. 2002;78:596-598.
7. Garrison SR, et al. The effect of magnesium infusion on
rest cramps: Randomized controlled trial. J Gerontol A Biol
Sci Med Sci. 2011;66(6):661-666.
8. Nocturnal leg cramps. EBSCO DynaMed website. Available at:
http://www.ebscohost.com/dynamed. Updated January 7, 2013.
Accessed December 16, 2013.
9. 2/11/2011 DynaMed’s Systematic Literature Surveillance.
Available at: http://www.ebscohost.com/dynamed: El-Tawil S,
Musa T, et al. Quinine for muscle cramps. Cochrane Database
Syst Rev. 2010;(12):CD005044.
KUŞ GRİBİ
Kuş Gribi; Avian İnfluenza; H5N1virüsü; Tavuk
vebası;
Dr. Aydoğan Lermi
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji
Uzmanı
Grip virüsü nedir ?
Kuş gribi insanlarda da hastalık yapabilen grip virüsüdür.
Genellikle kuşlardaki grip insanlara bulaşmaz ancak nadiren
insanlara bulaşacak kadar tehlikeli olabiliyor. Grip
hastalığının etkeni İnfluenza virüsüdür. İnfluenza virüsünün
üç çeşidi vardır (İnfluenza A, B ve C ). Grip hastalığı sadece
insanoğluna özgü bir hastalık değildir, insanlar dışında
domuzlar, inekler, köpekler, kuşlar, atlar, denizde yaşayan
memeli hayvanlar da da aynı virüse bağlı grip hastalığı
görülür.
İnfluenza C virüsü hafif gribal şikayetlere sebep olurken
influenza A ve B virüsleri grip salgınlarına neden olurlar.
Kuş gribinin normal gripten farkı ne?
İnfluenza A virüsü dünya çapında grip salgınlarına ve
milyonlarca insanın ölmesine neden olan virüstür. İnfluenza A
virüsü üzerinde taşıdığı Hemaglütinin ( H ) ve Nöraminidaz ( N
) proteinlerine göre tellendirilir. İnfluenza A nın bilinen 15
H ve 9 N tipinden hepsi kuşlarda hastalık yaparken sadece H 1,
H2 ve H3 tipi insanda hastalık yapar, diğerlerinin insanda
hastalık ve salgın yaptığı görülmemişti.
İnsan bağışıklık sistemi grip virüsünü H ve N proteinlerini
tanır ise virüse karşı savaşır ve virüsü yok eder H ve N
proteinlerini tanımıyorsa virüsü yenmek için geçen hazırlık
süresinde virüs insana çok hızlı ve çok ağır zararlar
verebilir.
Grip virüsü genetik yapısı ve özellikleri sayesinde H ve N
proteinlerinde her yıl küçük değişiklikler yaparak insan
bağışıklık sistemini atlatır ve grip salgınlarına neden olur.
İnfluenza A virüsü her 25 – 30 yılda bir H ve N proteinlerinde
çok büyük değişiklikler yaparak hiç tanınmaz hale gelir ve tüm
dünyayı etkileyen ( pandemi ) grip salgınlarına yol açar. 20.
Yüzyılda 1918, 1957, 1968 ve 1977 yıllarında bu şekilde 4
salgın olmuş 1918 grip salgınında yaklaşık 50 milyon kişi
hayatını kaybetmiştir.
Kuş gribi neden tehlikelidir?
Özet: İnfluenza virüsü kendisini değiştirebilen ve insanlar
dahil birçok canlıda salgınlar şeklinde hastalık yaparak
hayatını devam ettiren bir virüstür. Bu virüs milyonlarca
yılda evrim geçirerek gelebileceği en iyi şekle gelmiştir.
Hayat tecrübesi insanoğlundan çok daha fazladır. Sağlıklı
insanlarda çok ölümcül olmasa da kalp akciğer böbrek
hastalıkları vb şikayetleri olanlarda hızla ölümcül seyreder.
Normal insan grip virüsleri 10 000 de 1 –3 ölümcüldür buna
rağmen dünya çapındaki salgınlarda milyonlarca kişiyi
öldürebilir. İşte bu yüzden yani insanoğlu için oluşturduğu
tehlike yüzünden dünya sağlık örgütü bu virüsü takibe aldı
birinci dünya savaşından sonra yaşanan salgın ve toplu ölümler
savaştan kat kat zararlıydı. Dünyanın yedi ülkesinde ana
laboratuarlar ve tün dünyaya yayılmış toplam 120 laboratuvar
ile tüm şüpheli hastalardan elde edilen örnekler incelenmeye
başlandı ve virüsün nasıl değiştiği tehlikeli değişimler
içinde olup olmadığı, bir salgın hazırlığı yapıp yapmadığı
takip edilmeye başlandı. Bu takibin en önemli sonucu dolaşımda
olan virüslerin tespiti ve bunlara karşı aşı üretilebilmesi
olmuştur.
Dünya sağlık örgütü her hafta influenza vakalarının
incelenmesi ve virüs hareketlerini bildiren bir rapor yayınlar
Avian influenza A H5 N1 ise ( eğer bulaşabilirse ) insanlarda
% 58 ölümcül seyrediyor ve sağlıklı hastalıklı ayrımı yapmadan
ciddi ve ölümcül komplikasyonlara neden olabiliyor.
Kuş gribi virüsü nedir ?
İnfluenza A virüslerinin bilinen 15 çeşidinin hepsi kuşlarda
grip yapar fakat bunlardan özellikle iki tanesi H5 ve H7
tipleri kuşlar arasında çok hızlı yayılır ve çok ölümcül
seyreder bunlara yüksek düzeyde patojen Kuş gribi virüsü (
HPAI ) denir ve kümes hayvanları gibi evcil kuşlara bulaşırsa
% 100 ölümcül seyreder. Diğer influenza virüsleri de kuşlarda
hastalık yapar fakat çok ölümcül seyretmez ör: influenza A H9,
H 11 vb.
Kuş gribi ilk kez 1800 lü yılların sonunda İtalya’da tespit
edildi ( yani insan oğlu tarafından anlaşıldı ) fakat hep
arada bir tür barajı olmuştu.
Yaban kuşları grip virüslerine daha dirençlidir, ölüm oranı
daha azdır.
İnfluenza A H5 N1 virüsü genellikle kuşlarda hastalık yapan
bir virüstür ve kuşlarda grip yapan 15 influenza virüsün den
sadece biridir.
Genellikle kuş gribi virüsleri insanlarda hastalık yapmazlardı
yani arada bir tür barajı vardı. 1997 de Hong Kong da kuş
gribi salgını sırasında hasta olan 3 kişide aynı virüs ortaya
çıkınca ( bunlardan 2 si öldü) bu İnfluenza A: H5 N1 in
niyetinin iyi olmadığı tür barajını kırarak insanoğlu için çok
tehlikeli bir salgına hazırlandığı anlaşıldı. Bir hafta içinde
Hong Kong’daki tüm kanatlı kümes hayvanları itlaf edildi ve
insanlar bir oh çekip kurtulduk dediler ?
O tarihten sonra H5N1 dışında kuş gribi vakaları tatbikî oldu
fakat influenza A H5 N1 ile değil.
Tam kurtulduk derken 2002 sonlarında tam 6 ülkede birden
İnfluenza A H5 N1 tekrar ortaya çıktı. Tüm karantina
önlemlerine ve itlaflara rağmen önü alınamadı.
Kuş gribi nasıl yayılır?
Göçmen kuşlar özellikle balıkçıllar ve yeşilbaşlı ördekler hem
virüsü çok uzaklara taşıyabilir ve dışkılarıyla bulaştırır hem
de sadece çok hafif ve kısa süreli bir hastalık geçirirler. Bu
kuşlar gribe daha dayanıklıdırlar ve virüsün doğada canlı
kalmasını sağlarlar. Virüs kuş dışkısıyla etrafa ( suya ve
toprağa ) yayılır. Dışkıyla bulaşan gübre, toz, toprak, alet,
edevat, traktör, donanım, yem, yemlik, giysi, kafes, ayakkabı
vb. aracılığıyla bir çiftlikten diğerine, göçmen kuşlar
aracılığıyla da şehirler, ülkeler hatta kıtalar arası
yayılması mümkün olmaktadır.
Virüs yaban kuşlarının dışkılarıyla kümes hayvanlarına
bulaşır. Kuş dışkısının 1 gramında 1 milyon kuşu hasta edecek
kadar virüs bulunur. İnfluenza A virüsü düşük sıcaklıkta uzun
süre canlı kalır. Virüs gübrede soğukta 3 ay, suda 22 derecede
4 gün ve 0 derecede 30 günden fazla canlı kalır.
Kuş gribinin etkileri ne?
Kümes hayvanları ( tavuk, hindi, ördek, kaz vb. ) influenza A
H5 N1 virüsüne karşı son derece hassastır. Virüsün kümes
hayvanları gibi evcil kuşlara yayılması son derece tehlikeli
sonuçlar doğurur. İnfluenza A H5N1 gribi kümes hayvanları
arasında %100 ölümcül seyreder. Kuşlar genellikle hastalığın
başladığı gün içinde hızla ölmeye başlarlar.
İnfluenza A H5 N1 virüsü özellikle gelişmekte olan ülkelerde
kümes hayvancılığı endüstrisi ve çiftlik sahipleri üzerinde
son derece yıkıcı etkiye sahiptir. Virüs çok hızlı yayılır ve
kontrol atına alınması çok güç olabilir.
İnsanda kuş gribi nasıl hastalık yapıyor?
Kuş gribi virüsü genellikle insanları doğrudan hasta edemez ve
insandan insana bulaşamaz. İnsanlardaki vakalar sınırlı
sayıdadır ve kuş gribi salgınları sırasına hasta kuşlar ile
çok yakın temas sonucu ortaya çıkmışlardır. İnsanlarda kuş
gribi tipik grip bulgularıyla seyretmekte ( ateş, boğaz
ağrısı, baş ağrısı, öksürük vb. ), bununla beraber zatürre,
organ yetmezlikleri, göz enfeksiyonu, pıhtılaşma bozuklukları
daha sık görülmektedir. İnsanlarda kuş gribi normal gribe
oranla çok daha ölümcül seyretmektedir. Bugüne kadar tespit
edilen 100 civarında vaka vardır ve bunların %73 ü ölümle
sonuçlanmıştır. Vaka sayısının bu kadar az olması virüsün
henüz insandan insana bulaşma kabiliyetinin olmamasındandır.
İnfluenza virüsleri genetik olarak hızla değişebilen
virüslerdir ve kuş gribi virüsü H5 N1 bir şekilde bu özelliği
kazanabilir.
2003 aralık ayından itibaren güney Kore’den başlayarak doğu
Asya ülkeleri, Asya ülkeleri Ortadoğu, Rusya ve Avrupa da
salgınlar şeklinde hızla yayılan kuş gribi şu ana dek hiç
rastlanmamış bir durumdur.
Hem çok hızlı yayılabilen hem de insanlarda % 73 ölüm oranıyla
hastalık yapabilen bir virüsün insandan insana geçme özelliği
kazanması tüm dünyada yüz milyonlarca insanın ölmesine neden
olacağı açıktır. İşte tüm dünya da sağlık örgütlerini alarma
geçiren tehlikede budur.
Bir virüsün salgın yapabilmesi için neler lazım:
a- bu virüsün iyi bir deposu olması lazım: göçmen kuşlar hem
çok büyük hem de çok yaygın bir depo görevi görüyor bu depoyu
temizlemek de neredeyse mümkün değil
b- Bu virüsün çok iyi bir yayılma ağı olması lazım: göçmen
kuşlarda hasta oluyor fakat onlarda hastalık %100 ölümcül
değil sağ kalanlarda uzun süre dışkılarıyla virüsü
bulaştırıyor. Ayrıca ülkeler, kıtalar arası hızlı bir taşıma
ağı oluşturuyorlar.
c- Kolay bulaşabilmesi lazım: kuşlar ve kanatlılar arsında
hızla yayılabiliyor. Doğada uzun süre canlı kalabiliyor.
Virüs insandan insana nasıl bulaşıyor? Virüs üzerinde
proteinler var. Bu proteinler virüsün genleri tarafından
kodlanıyor. Herhangi bir şekilde ağız- burun- göz mukozasına
bulaşan virüs mukoza hücre yüzeyine bu proteinle yapışıp hücre
içine giriyor ve çoğalmaya başlıyor.
İnsan grip virüsleri bu şekilde bulaşıyor. İnsan grip
virüsünde yüzey proteini var kuş gribi virüsünde yok. Eğer
virüsün yüzey proteini yoksa hücre içine girmesi zordur. Çok
fazla virüs yoğun şekilde alınırsa (hasta kuşlarla yoğun temas
vb) mukoza hücresi virüsü içine alır ve hastalık başlar. Eğer
kuş gribi virüsü insan gribi virüsünden bu proteinin genini
alırsa (ki virüsler arasında gen alışverişi çok sık ve çok
kolay olur) işte o zaman insandan insana hızla yayılabilecek
çok ölümcül bir virüsle karşı karşıya kalırız. İşte tüm
dünyanın korktuğu ve önlem almaya çalıştığı şeyde budur.
Kuş gribinden Korunma ve kontrol
Kuş gribinin yayılmasını durdurmak ve hastalığı kontrol altına
almak için hastalıklı ve teması olan kuşların hızla imhası ve
uygun
şekilde
ortadan
kaldırılması,
çiftliklerin
dezenfeksiyonu ve karantinaya alınması gerekir. Maalesef
bildiğimiz klasik karantina önlemleri ve hasta kuşların itlafı
dışında alınabilecek daha etkili bir önlem hâlihazırda yoktur.
Virüs 56 C de 3 saatte, 60 C de 30 dakikada ölür. Yaygın
olarak kullanılan dezenfektanlar virüsü öldürmeye yeterlidir.
İnsanların virüsle temasını azaltacak tüm karantina önlemleri
sıkı şekilde uygulanmalı, canlı kümes hayvanlarının nakli
kısıtlanmalıdır. Kümes hayvancılığı, et ve paketleme
işlemlerinde hijyenik kurallara uyulmalı, çiğ ete dokunduktan
sonra eller yıkanmalı, kümes hayvanlarının et ve yumurtası en
az 70 derece ve üzerinde pişirilmelidir. Tüm mikrobik
hastalıklarda olduğu gibi kuş gribi içinde kişisel temizlik,
el yıkama ve hijyenik kurallara uymak hastalığın bulaşmasını
engellemek için önemlidir.
Şu anda kullanımda olan grip aşıları insan gribi virüslerinden
hazırlanmıştır ve kuş gribine karşı koruyucu değildir. Yinede
kuş gribiyle karşılaşma ihtimali yüksek olan kişilere ( kümes
hayvancılığı, et üretimi, paketleme, sağlık çalışanları, kuş
gribi görülen bölge halkı, vb) grip aşısı yaptırmaları
önerilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü Global İnfluenza
Surveillance Network Laboratuvarlarıyla birlikte aşı
çalışmalarına başlamıştır. Hastalık laboratuvar yöntemleriyle
teşhis edilebilmektedir. Anti viral olarak kullanımda olan
ilaçlar virüsün üremesini ve hastalığı durdurabilmektedir.
Ayrıca bir önlem olarak kuş gribi vakalarının görüldüğü bölge
halkına bu ilaç verilerek hastalık kapılması da engellenmeye
çalışılmaktadır.
Sonuç olarak kuş gribi insan sağlığı için önemli bir tehdit
olarak varlığını devam ettirmektedir.
KIŞ HASTALIKLARI
Çocuklarda sık görülen kış hastalıkları
Kış hastalıkları denilince bu mevsimle ilgili olarak ortaya
çıkan iklimsel, fiziksel, sosyal ve yaşamsal değişikliklerin
tetiklediği hastalıklar aklımıza gelir. Kışın ortaya çıkan
yada sıklığı artan hastalıkların başında enfeksiyon
hastalıkları ve bulaşıcı hastalıklar gelir. Kış aylarında
havaların soğuması, hava kirliliğinin artması, toplu ve
kalabalık ortamlarda geçirilen sürelerin uzaması, havanın
kuruması bulaşıcı hastalıkların bu dönemde sık görülmesine
neden olur.
Kışın
çocuklarda
vücut
direncinin
kırılmasına ve sık enfeksiyona yol açan
faktörler nelerdir?
• Özellikle havanın soğuk yani kuru olması burun ve
mukozaların kurumasına ve enfeksiyonlara daha uygun hale
gelmesine yol açar, ayrıca radyatörler nedeniyle evlerin kuru
olması bu durumu dahada arttırır,
• Okulların açılması ve kalabalık ortamlar mikropların daha
kolay ve hızla yayılmaları için uygun zemin sağlar,
• Ayrıca hareketsizliğin artması, daha az güneş görme kış
aylarında enfeksiyona zemin hazırlayan faktörlerdir.
Çocuğunuzu kış hastalıklarından korumanın
6 yolu
Bebekler 6 aydan itibaren anneden gelen koruyucu etkiyi
kaybeder ve mikrobik hastalıklara açık hale gelirler. Birçok
aile çocuklarının sürekli hasta olduğundan şikayet eder ancak
süt çocuğu döneminden itibaren okul çağına dek okul öncesi
çocukların yılda 6 – 8 soğuk algınlığı – nezle atağı geçirmesi
normaldir. Evde okula giden bir çocuk var ise bu sayı daha da
artar. Okulla birlikte soğuk algınlığı nezle salgınları olur,
okula çocuklarında yılda 8 – 10 atak normaldir, yaş
ilerledikçe bu sayı giderek azalır ve erişkin yaşta yılda 2-4
soğuk algınlığı atağı normal kabul edilir.
Peki çocuklarımızı nasıl koruyacağız?
1- Korunmanın en temel noktası önemli hastalıklara karşı
aşılı olmaktır.
2- Ayrıca devlet aşıları dışında çocukların
a. Zatürre ( pnemokok )
b. Grip ( influenza )
c. Menenjit ( meningokok )
d. Sinüzit ve otit’e ( Hemophilus ) karşıda aşılanması
önerilir.
3- Çocuklara küçük yaşta kişisel hijyen, el yıkama ve
bakımın öğretilmesi bulaşıcı hastalıklardan korunmada çok
etkilidir. Hapşırma, öksürme ve mendil kullanımının küçük
yaşta öğrenilmesi hastalıklardan korunmada en temel
adımlardır.
4- Bol sıvı tüketilmesi ve dengeli beslenme de immün
sistemimizi güçlü tutar, spor yapmak immün sistemi
güçlendiren en önemli faktörlerden biridir,
5- Hasta çocukların okula gönderilmemesi hem diğer
öğrencileri korumak hem de istirahat ve iyileşmenin
hızlanası için gereklidir.
6- Sınıfların her teneffüste havalandırılması gereklidir,
özellikle yakın temas ile oyunlar oynayan küçük çocuklarda
hastalıkların bulaşı daha sık ve kolay olur, ağıza sürülen
cisimlerin paylaşılması engellenmeli ortak alanlar sıkça
temizlenmelidir.
Kış aylarında en çok görülen hastalıklar
nelerdir?
En sık görülen soğuk algınlığı ve solunum yollarının viral
hastalıklarıdır. Soğuk algınlığı süt çocukluğu çağından
başlamak üzere okul çağına kadar artarak devam eder. Soğuk
algınlığı dışında diğer üst solunum yolu hastalıkarı yani
tonsillit ( bademcik enfeksiyonu), nezle, krup, larenjit, orta
kulak iltihabı, bronşit ve pnemoni en sık görülen kış
hastalıklarıdır.
Bunlar içerisinde sadece soğuk algınlığımnın 300 den fazla
viral etkeni vardır ve tek başına en çok doktor ziyaretine
sebep olan hastalıktır.
Soğuk algınlığı:
Solunum yollarının viral bulaşıcı hastalığıdır. Hastalık ateş,
öksürük, burun akıntısı, halsizlik ile seyreder. Salgınlar
halinde seyreder. Orta kulak iltihabına, sinüzite, bronşite ve
zatürreye yol açabilir.
Nezle:
Burun mukozasının bulaşıcı viral hastalığıdır. Birçok virüs
tarafından meydana gelebilir. Hastada burun akıntısı ( ilk
başta şeffaf daha sonra iltihaplı), hapşırık, hafif öksürük,
ateş, burun tıkanıklığı olur. Genellikle 3 günde iyileşir.
Grip:
İnfluenza virüsü ile meydana gelen , solunum yolu ile bulaşan
ancak tüm vüccudu etkileyen sistemik bir hastalıktır. Şiddetli
kas eklem ağrıları, yüksek ateş, başağrısı olur. Ateş mutlaka
yüksektir. Ağır bir hastalıktır ve çiddi komplikasyonlara yol
açabilir. Hamileler, diyabet hastaları, kemoterapi alanlar
gibi immün sistemi bozuk hastaların mutlaka aşı ile korunması
gerekir.
Beta enfeksiyonu:
Bademcik,
tonsillit,
boğaz
enfeksiyonu
da
denir.
Beta
mikrobunun bademciklere yerleşmesi sonucu ortaya çıkan
enfeksiyondur. Süt çocukluğu döneminden itibaren sık görülür.
Kışın okulların açılması ile birlikte sıklığı artar. Zamanında
tedavi edilmez ise ciddi yan etkilere yol açabilir. Romatizmal
ateş, kalp kapak hastalıkları, ağır böbrek hastalıkları ile
sonuçlanabilir bu nedenle ateşi ve boğaz ağrısı olan her çocuk
beta açısından her seferinde ve mutlaka test edilmelidir. Beta
değil ise boşuna antibiyotik kullanmamak gerekir.
Zatürre (pnömoni):
Akciğerin iltihaplanmasıdır. Riskli hastalar için tehlikeli
bir hastalıktır. Grip gibi sistemik enfeksiyonun bir parçası
olarak yada mikropların direk akciğere yerleşmesi sonucu
ortaya çıkabilir. Akciğerin iltihaplanması nefes almayı
zorlaştırır. Genellikle gripal şikayetleri basit solunum
yolları hastalıklarını takiben başlayan yüksek ateş, öksürük,
kanlı – paslı balgam ile karakterizedir. Diyabet hastaları,
KOAH hastaları, kronik kalp ve böbrek hastaları, yaşlılar ve
bebekler için zatürre ölüm riski yüksek bir hastalıktır. Bu
nedenle riskli hastaların zatürre ye karşı korunmaları, grip
aşısı, zatürre aşısı olmaları önerilir.
Bronşit:
Akciğerin bronş adı verilen dallarının bulaşıcı mikrobik
hastalığıdır. Çocukluk çağında bronşitlerin çoğu viral
sebeplere bağlıdır. Kronik iltihabına kronik bronşit denir,
alerji yada sigara gibi maddelere bağlı olabilir. Viral üst
solunum yolu enfeksiyonları sırasında hastalığın akciğere
ilerlemesi ile bronşit tablosu gelişir. Hastada öksürük,
hırıltılı solunum ve balgam çıkarma başlar.
Orta kulak iltihabı (otit):
Genellikle gripal hastalıkları takiben ortaya çıkan bir
komplikasyondur. Östaki borusunun tıkanması sonucu orta
kulakta ödem şişme ve iltihap oluşur. Genetik olarak meyil
olduğu kabul edilir. Soğuk algınlığı yada gribal şikayetlerin
2- 4. Günlerinde ortaya çıkan kulak ağrısı, huzursuzluk, ateş
ile karakterizedir. Hastanın tekrar değerlendirlmesi gerekirse
antibiyotik başlanması gerekir.
Konjonktivit:
Gözü kaplayan zarların iltihabıdır. Göz kızarık hal alır,
çapaklanır, batma ve yanma olur. Genellikle virüsler ile
meydana gelir.
Döküntülü hastalıklar:
Kış aylarında artış gösteren hastalıkların en önemlileri
olanları bulaşıcı sistemik hastalıklardır. Bu hastalıklarda
kalabalık ortamlarda daha kolay yayılarak salgınlara yol
açarlar bu nedenle kızamık kızamıkçık, kabakulak, suçiçeği
gibi hastalıklar kış aylarında artış gösterir.
Kızamık:
Solunum yolu ile bulaşan viral sistemik bir hastalıktır. Aşı
ile korunulur. Ateş, burun akıntısı, halsizlik, konjonktivit,
kuru öksürük ile başlar daha sonra boyundan başlayarak tüm
vücuda yayılan döküntü olur.
Kızamıkçık:
Solunum ile bulaşan viral sistemik bir hastalıktır. Hafif
ateş, kırgınlık vardır boyun lenf bezleri şişer, yüz ve
boyundan başlayan pembe lekeler tarzındadır daha sonra tüm
vücuda yayılır. Hamileler için çok tehlikelidir. Aşı ile
korunulur.
Suçiçeği:
Solunum yoluyla bulaşan sistemik viral bir hastalıktır. Ateş
halsizlik, kaşıntılı ve içi su dolu kabarcıklar ile
karakterizedir. Kabarcıklar saçlı deri ve avuç içinde de
görülür. Döküntüler kaşınıp iltihaplanabilir. Hamileler için
tehlikelidir. Aşı ile korunulur.
Beşinci hastalık:
Solunum yoluyla bulaşan sistemik viral hastalıktır. Yüz göğüs
ve kollarda kızarıklık ve yüksek ateş ile seyreder. Genellikle
kısa sürede iyileşir ancak hamilelerde, immün sistemi
zayıflamış kişilerde, kansız kişilerde ve kan hastalığı
olanlarda ağır seyreder komplikasyonlara yol açar.
Kış hastalıkları en çok kimlerde görülür:
Kış aylarında görülen hastalıklar en sık :
• Okul – yuva çocuklarında,
• Kalabalık ortamlarda yaşayanlarda,
• Okula giden çocuğu olan ailelerde ve okula giden çocukları
olan ailelerin okula gitmeyen çocuklarında,
• Kışla, yuva ve toplu taşım araçları gibi kalabalık
ortamlarda bulunanlarda,
• Kalabalık ailelerde,
• Alerji, akciğer hastalığı, kalp hastalığı, kronik
hastalıkları olan , diyabetik hastaların olduğu aileler
özellikle risk altındadır.
Kış hastalıklarından korunma:
Kış hastalıklarının en önemli ortak özelliklerinden birisi
solunum yolu ile bulaşmaları dır. Bu nedenle evleri, okullarda
sınıfların sıklıkla havalandırılması, el teması olan kapı
tokmakları, sıralar ve trabzanların sıklıkla temizlenmesi,
küçük yaşta hijyen eğitiminin verilmesi, el yıkama
alışkanlığının kazandırılması, çocukluk aşılarının tam ve
zamanında yapılması gerekir.
EVCİL HAYVANLARDAN
HASTALIKLAR
BULAŞAN
Evcil hayvanlardan bulaşan enfeksiyonlar; Vektörlerle
bulaşan enfeksiyonlar; Pet-Borne Infection; Pet-Borne
Parasitic Zoonoses; Pet Borne Disease; Pet Borne
Zoonoses;
Evde hayvan beslemek çok güzel bir alışkanlık. Veteriner
kontrolünden geçen ve gerekli tedavilerini zamanında alan
hiçbir ev hayvanı insana zarar vermez. Aşağıdaki bilgiler daha
ziyade uygun kontrolleri yapılmamış ve doğal yaşamından
koparılarak ev hayvanı diye satılan hayvanlar için geçerlidir.
I- Temas ile bulaşan hastalıklar
Hayvanların cilt, doku, dışkı, idrar ve çıkartıları ile direk
temas yada bunlarla kirlenmiş toprak su ile temas sonucu
bulaşan hastalıklardır
a. Kutanöz Larva Migrans ( köpek – kedi dışkısı ile bulaşan
kancalı kurt dur).
b. Mycobacterium marinum ( akvaryumdan bulaşır).
II- Ağız yoluyla bulaşan enfeksiyonlar:
bu hastalıklar hayvan dışkıları ile
kirlenmiş toprak ve sulardan ağız yoluyla
insanlara bulaşır.
a. Ekinokok kisti: Köpek kisti diye de bilinir. Köpeklerde
barsak paraziti olarak bulunur ve dışkı ile doğaya yayılır.
Sular, temas, toprak ve kirlenmiş gıdalar ile bulaşır.
Karaciğere yerleşerek kist oluşmasına sebep olur. Ülkemizde
yaygın görülür.
b. Toksoplazmoz.
Kedi
dışkısı
ile
bulaşır
özellikle
hamilelerde bebeğe çok zarar verir, anormalliklere yol açar.
c. Kriptosporidiozis: Kedi ve köpeklerden bulaşır.
d. Giardiyaz: kedi ve köpeklerden bulaşır.
e. Kampilobakter: kedi ve köpeklerden bulaşır.
f. Salmonelloz: Tifoya ve birçok ciddi sistemik enfeksiyona
yol açar birçok hayvandan bulaşabilir. Ev hayvanı olarak
beslenen kedi, köpek, tavuk ve sürüngenlerden bulaşır.
g. Toksokariazis: kedi ve köpek bağırsk kurdu dur, iki çeşit
hastalık yapar:
i. İç organları tutan visceral larva migrans:
ii. Gözü tutan Oculer larva migrans
III- Hayvan ısırmaları yada tırmalaması
sonucu bulaşan enfeksiyonlar :
a. pasteurella enfeksiyonu, hayvan ısırmaları sonucu gelişen
enfeksiyondur kedi köpek ısırıkları sonrası çok görülür.
b. Kedi tırmığı hastalığı: kedi tırmalaması sonucu bulaşan
Bartonella mikrobu sonucu gelişen ağır bir cilt
enfeksiyonudur.
c. Kuduz: çok tehlikeli ve neredeyse %100 ölümcül seyreden
ve ülkemizde hala görülmekte olan viral bulaşıcı bir
hastalıktır. Hayvan ısırıkları ile bulaşır daha sonra
sinirler yoluyla beyine kadar giderek ensefalit denen beyin
iltihabına yol açar. Aşı ile önlenebilir. Daha çok ev
hayvanı olmayan kedi köpek ısırıkları ile bulaşır. Doğada
ise kurt, çakal, tilki ile bulaşır, yarasalar taşıyıcıdır,
tüm mağaracıların ve yarasalar ile uğraşanların aşı olmaları
gerekir.
IVSolunum
yoluyla
bulaşan
enfeksiyonlar: Hayvanların idrar, tüy,
dışkı ve dokularının solunum yoluyla
insanlara bulaştığı hastalıklardır.
a. Psittakoz: kuşlardan bulaşır ( papağan, muhabbet kuşu,
kanarya vb.) ağır akciğer enfeksiyonu ve zatürre yapabilir.
b. Leptospiroz: köpeklerden bulaşır.
c. Veba: fare ve doğada yaşayan kedilerden bulaşır.
d. Tularemi: doğada yaşayan kedilerden, tavşan, sincaplardan
bulaşır.
e. Lenfosittik koriyomenenjit: Hamster, fare, Gine domuzu
gibi ev hayvanlarından bulaşır.
f. Maymun Çiçeği (Monkeypox) ev hayvanı olarak satılan
kemirgen ve maymunlardan bulaşır, çiçek hastalığına benzer.
V- Bit, Pire gibi insektler ve kedi köpek
deri hastalıkları ile
bulaşan enfeksiyonlar:
a.
b.
c.
d.
e.
f.
temas
sonucu
Lyme hastalığı
Uyuz
Pirelenme,
Bitlenme,
Tinea korporis cilt mantar hastalığıdır.
Tinea Kapitis Saçlı derinin mantar hastalığıdır.
Referanslar:
http://www.cdc.gov/healthypets/
Grant (1999) Emerg Infect Dis 5:159-63 [PubMed](or open
in [QxMD Read])
Rabinowitz (2007) Am Fam Physician 76(9):1314-22
[PubMed](or open in [QxMD Read])
Wong (1999) J Am Vet Med Assoc 215:335-8 [PubMed](or
open in [QxMD Read])
HIZLI BETA TESTİ
Rapid Beta antigene test; Strep swab test, Hızlı strep testi;
Strep test; Direct antigen screen; Beta-Hemolytic Strep
Culture, Throat; Group A Beta Streptococcus Culture, Throat;
Rapid Strep Screen; RoutineThroat Culture; Screening Culture
for Group A Beta Streptococcus; Strep Throat Screen
A Grubu Beta Hemolitik Streptokoklar (beta) doğada yaygın
olarak bulunan ve insanlarda boğaz enfeksiyonlarına, cilt
enfeksiyonlarına sebep olan bakterilerdir. Beta enfeksiyonları
çok ciddi yan etkilere ve komplikasyonlara yol açtıkları için
erken dönemde teşhis ve tedavileri çok önemlidir. Beta
hemolitik streptokoklar en çok bademcik enfeksiyonuna yol
açarlar ancak nadiren cilt enfeksiyonu da yapabilirler. Boğaz
ağrısı ve ateşi olan her çocuk mutlaka beta enfeksiyonu
açısından test edilmelidir.
Hızlı streptokok antijen testi boğaz örneğinde streptokok
antijeni arayan hızlı bir serolojik testtir. Boğaz
enfeksiyonları sırasında etkenin beta mikrobu olup olmadığına
bakmak için kullanılır. Test A gurubu
Streptokok antijeni ( Beta mikrobu) arar. Boğaz
enfeksiyonlarında beta mikrobu iki şekilde bakılır
1- Kültür: Beta hemolitik streptokok kültürü en az bir gün
sürer. Çok spesifik bir testtir ancak vakit alır.
2- Hızlı Beta Testi: Beta hemolitik streptokok
antijenlerinin varlığına bakan ve iki saatte sonuç veren
pratik bir testtir.
Hızlı Beta hemolitik streptokok antijen testinin pozitif
olduğu hastalara kültür yapılmaz. Hızlı beta testi negatif
ancak klinik bulgular beta düşündürüyor ise kültür
yapılabilir. ,
Hızlı beta testi nasıl yapılır?
Hızlı beta antijen testi boğaz örneklerinden yapılır. Örneğin
bademcik enfeksiyonu düşünülen alandan uygun örnek üzerinde
yapılması gerekir.
Hızlı antijen testi ne kadar doğru?
Hızlı beta antijen testinin spesifitesi % 60 – 70 arasındadır.
Yani beta hastalarının hepsinde pozitif olmaz ancak pozitif
ise doğrudur. Bu durumda hızlı beta antijen testi negatif ise
kültür yapılmalıdır. Boğaz kültürüne antibiyogram yapılmaz.
Boğaz kültürü ve hızlı beta testi örnekleri kısa süre içinde
test edilmelidir, beklemek gerekiyor ise boğaz örnekleri oda
ısısında bekletilmeli buzdolabına konulmamalıdır.
Hızlı beta antijen testi örneği
nasıl alınır?
Örnekler boğaz kültüründe olduğu gibi iltihaplı bademcik
dokusundan ve farinksden pamuklu çubuk ile kazıyarak
alınmalıdır. Örnekler tükürük ile karıştırılmamalı bu nedenle
dil abeslang ile iyice bastırılmalıdır. Mümkün ise iki örnek
alınmalı hızlı beta antijen testi negatif bulunur ise diğer
örnekten kültür ekilmelidir.
Hızlı
beta
antijen
pozitifliği ne demek?
testi
Hızlı beta antijen testi pozitifliği alınan boğaz örneğinde
beta mikrobu var demektir. Ancak ne hızlı test nede kültür
boğazda bulunan beta mikrobunun enfeksiyona mı yoksa
taşıyıcılığa mı bağlı olduğunu söyleyemez. Eğer klinik
bulgular enfeksiyon lehine ise hızlı test pozitifliği
antibiyotik başlamak için yeterli sebeptir. Hızlı test
sensitivitesi düşük bir testtir yani her beta hastasında
pozitif olmaz ancak spesifik bir testtir yani pozitif ise
neredeyse %99 beta enfeksiyonu vardır. Yani hızlı beta testin
pozitifliğinden şüphelenmiyoruz.
Hızlı beta testi negatif ne demek?
Beta testi sensitivitesi düşük bir testtir (%60-70) yani 100
beta hastasının sadece 60- 70 inde test pozitif oluyor. Bu
durumda hızlı test negatifliği durumunda mutlaka kültür
yapılmalıdır. Yani hızlı beta testin negatifliğinden
şüpheleniyoruz.
Boğaz kültürüne neden antibiyogram
yapılmaz
A grubu Beta Hemolitik Streptokoklar doğal olarak penisiline
duyarlı mikroplardır. Tedavide bütün penisilin ve penisilin
türevleri etkilidir bu nedenle beta hemolitik streptokok
kültürlerine
kaybedilmez
antibiyogram yapılmaz. Kültür için vakit
erken
dönemde
tedavi
başlanır.
Bet
aenfeksiyonlarının en önemli komplikasyonları olan
Glomerülonefrit, Romatizmal ateş erken antibiyoterapi ile
önlenebilir. Bu nedenle erken tanı ve tedavi başlanması beta
enfeksiyonları için çok önemlidir.
Referanslar:
1. Ohio Academy of Family Physicians. 19 May 2006. OAFP
protests Giant Eagle’s in-pharmacy strep test pilot
program.
[Online.] http://www.ohioafp.org/wfmu/index.php?issue=11
3&article=1126.d.
2. O h i o S t a t e M e d i c a l A s s o c i a t i o n . 2 5 N o v e m b e r
2004. Concerns arise over strep tests at grocery store
chains. [Online.] http://osma.org/news/STREP-TESTS.cfm.
3. Centers for Disease Control and Prevention. 1 September
2005. Group A streptococcal (GAS) disease—general
information.
[Online.] http://www.cdc.gov/ncidod/dbmd/diseaseinfo/ gr
oupastreptococcal_g.htm.
4. U . S . F o o d a n d D r u g A d m i n i s t r a t i o n . 2 A u g u s t
2006. Cautionary note: use of backup testing for
negative
rapid
group
A
strep
tests.
[Online.] http://www.fda.gov/cdrh/oivd/laboratory.html#t
ip7.
BADEMCİK
Bademcik;
iltihabı;
Tonsillit;
Bademcik
Tonsillit bademciklerin iltihabıdır. Farenjitten farklı olarak
sadece bademciklerde yerleşmiş iltihaba tonsillit denir.
Farenjit ise bademciklerin de içinde yer aldığı
(orofarinks) bölgesinin yaygın iltihabıdır.
boğaz
Bademcik dokusu immün sistemin önemli bir parçasıdır, boğaz
geçişi üzerinde yer alan bu lenfoid doku boğazı enfeksiyondan
korur. Yaş ile birlikte bademcik dokusu küçülmeye başlar.
Yaşla birlikte bademcik dokusu küçüldükçe enfeksiyon riski de
azalır. Erişkinlerde bademcik enfeksiyonu nadir görülür.
Bademcik iltihabı boğaz ağrısı, yutma zorluğu, ses kısıklığı,
bademcikler üzerinde kızarıklık ve beyaz kripta enfeksiyonları
şeklinde kendini belli eder.
Bademcik iltihabı kimlerde görülür?
Bademcik iltihapları sık görülür. En sık erken çocukluk
döneminde yani 5 – 10 yaş arasında ve genç erişkinlerde 15 –
25 yaş arası görülür. Bademcik enfeksiyonları kış aylarında
daha sık görülür.
Bademcik şikayetleri nelerdir?
Bademcik enfeksiyonlarında en çok görülen şikayetler:
• Boğaz ağrısı, 48 saatten uzun sürebilir, kulağa vurabilir,
• Yutma güçlüğü,
• Ses kısıklığı,
• Küçük çocuklarda karın ağrısı, bulantı, kusma, baş ağrısı
olabilir.
Muayenede ise
Boğazda kızarıklık, lenf bezlerinde şişme ve hassasiyet,
bademcikler üzerinde iltihap görülür. Bademcik iltihabı
genellikle ateş ile seyreder.
Bademcik iltihabının sebebi nedir?
Bademcik iltihabı birçok sebebe bağlı olabilir.
En sık görülen sebebi viral enfeksiyonlardır, ayrıca
bakteriyel sebeplere de bağlı olabilir. Beta mikrobu (A gurubu
Beta hemolitik Streptokok; GABHS) sık görülen ve en önemli
bademcik enfeksiyonu sebebidir.
Beta ya bağlı bademcik enfeksiyonu ani başlayan ateş, baş
ağrısı, karın ağrısı, yutma zorluğu, bademcikler üzerinde sarı
beyaz eksüda, ağrılı hassas anterior cervikal lenfadenopati
ile karakterizedir. Beta enfeksiyonu zamanında teşhis ve
tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Tedavi edilmeyen beta
enfeksiyonu romatizmal ateş, glomerülonefrit gibi ciddi
komplikasyonlara yol açabilir.
Viral bademcik enfeksiyonları ise daha hafif seyirlidir, ağrı
ve ateş daha hafif seyreder.
Coxakivirüslere bağlı bademcik enfeksiyonlarında (herpangina)
ise bademcik üzerinde ve yumuşak damakta küçük sıvı dolu
veziküller görülür, veziküller birkaç gün içinde patlar ve
ağrılı aft benzeri kırmızı zeminli lezyonlar kalır. Çocuğun
boğaz ağrısı artar yutması zorlaşır.
İnfeksiyöz mononükleozis ( glandular ateş ) genellikle
gençlerde görülen ağır bir viral bademcik enfeksiyonudur.
Bademcikler ileri derecede iltihaplı, prülan eksüdalı, lenf
bezleri şiş ve ağrılıdır. Hastada ateş, aşırı halsizlik, hatta
letarji görülür. Enfeksiyöz mononükleoz da dalak şişer nadiren
karaciğer tutulumuna ve agranülositoz a yol açar.
Herpes virüs tonsilliti gençlerde görülen çok ağrılı bademcik
enfeksiyonudur. Muayene ile bademcik enfeksiyonunun viral mi
bakteriyel mi olduğunu söylemek zordur. Gereksiz ilaç
tedavilerinden kaçınmak için sebebe yönelik testler
yapılmalıdır. Birçok bakteri ve virüs bademcik enfeksiyonuna
sebep olsa da sadece önemli olan birkaçı için testler yapılır.
Özellikle çocuklarda beta enfeksiyonu; gençlerde beta,
enfeksiyöz mononükleoz ve herpanjina taraması yapılır.
Erişkinlerde Neisseria gonore ye bağlı tekrarlayan bademcik
enfeksiyonları görülebilir.
Yaşlılarda tek taraflı bademcik enfeksiyonu malinitelerde
görülür. HİV pozitif Çocuklarda nadiren HİV e bağlı bademcik
iltihapları
görülebilir.
HİV
e
bağlı
cervikal
lenfadenopatiler, orofaringeal kandidiazis ve otit sık
görülür.
Bademcik
enfeksiyonları
teşhis edilir?
nasıl
Bademcik enfeksiyonu ile gelen her vakada beta taraması
yapılmalıdır. Beta enfeksiyonu her yaşta görülebilir ve tedavi
edilmez ise ciddi komplikasyonlara yol açar. Hızlı beta testi
çabuk sonuç veren bir antijen testidir, güvenilir bir testtir,
boğazda A gurubu beta hemolitik streptokok varlığını güvenilir
bir şekilde gösterir. Beta enfeksiyonu olan hastalarda hızlıca
doğru tedavinin başlanmasına yardımcı olur. Boğaz kültürü en
az 1 gün alır. Gençlerde ilave olarak infeksiyöz mononükleozis
taraması gerekebilir. Şiddetli ağrı ve yumuşak damak
enantemleri varlığında coxakivirüs ve herpesvirüs taraması
gerekir.
İnfeksiyöz
mononükleozis
te
agranülositoz
ve
karaciğer
tutulumu nedeniyle hemogram ve karaciğer enzimlerine de
emutlaka bakılmalıdır.
Beta
enfeksiyonu
tanısı
nasıl
konur?
Ne hızlı antijen testleri nede boğaz kültürü beta tanısını
koymakta yeterli değildir. Çünkü her iki test de beta
taşıyıcılığı ile beta enfeksiyonunu birbirinden ayıramaz. Bu
nedenle beta teşhisi hem klinik hem de laboratuvar testleri
ile birlikte konulmalıdır. Beta tanısı CENTOR kriterleri ile
laboratuvar sonuçları toplanarak konulur. Laboratuvar
testlerinden hızlı beta antijen testi ve / veya beta kültür
sonucu pozitif olmalıdır ayrıca 4 CENTOR kriterinden en az
ikisi var olmaldır:
Beta enfeksiyonunun klinik tanısında CENTOR kriterleri:
1. Ateş,
2. Bademcikler üstünde prülan eksüda varlığı,
3. Öksürük olmaması,
4. Ağrılı anteriör cervikal lenfadenopatilerin varlığı.
Yukarıdaki kriterlerden hiçbirinin olmaması yada sadece bir
kriter olması durumunda A gurubu Beta hemolitik streptokok
enfeksiyonu tanısı konulamaz.
Bademcik enfeksiyonlarında tedavi
Ateş ve boğaz ağrısı olan her çocuk mutlaka beta yönünden
araştırılmalıdır.
Gereksiz
antibiyotik
kullanımından
kaçınılmalıdır.
Bademcik enfeksiyonları da dahil olmak üzere üst solunum
yolları enfeksiyonları toplumda çok sık görülen ve bulaşıcı
enfeksiyonlardır. Üst solunum yolu enfeksiyonları sırasında
istirahat edilmeli, kalabalık ortamlardan uzak durmalı, bol
sulu gıda alınmalı, basit ateş düşürücü ve ağrı kesiciler ile
şikayete yönelik tedavi yapılmalı ve hastalığın geçmesi
beklenmelidir.
Gereksiz antibiyotik kullanımı ne şikayetlerin daha hızlı
gerilemesini sağlar nede komplikasyon gelişimini önler.
Bademcik enfeksiyonlarında ne zaman
antibiyotik başlanmalıdır?
Bademcik enfeksiyonları genellikle viral etkenlere bağlıdır ve
antibiyotik gerekmez ancak aşağıdaki durumlarda ise gecikmeden
antibiyotik başlanmalıdır:
•
•
•
•
•
•
Kanıtlanmış beta enfeksiyonu,
Peritonsiller apse,
Geçirilmiş romatizmal ateş,
İmmüno süpressif hastada gelişen boğaz enfeksiyonu,
Diyabetik çocukta boğaz enfeksiyonu,
Bademcik enfeksiyonu ve CENTOR>3 ise,
• Orta kulak enfeksiyonu, sinüzit gibi komplikasyonlar
gelişti ise antibiyotik başlanmalıdır.
Bademcik enfeklsiyonu sırasında aşağıdaki durumlarda hasta
hastaneye yatırılmalıdır:
• Solunum yolunu tıkayacak derecede boğaz iltihabı (
hırıltılı solunum başlar başlamaz hastaneye gidilmelidir),
• Epiglottit varlığında (çocuk tükürüğünü yutamıyor ise
epiglotit şüphesi vardır solunumu tıkanabilir derhal
hastaneye götürülmelidir),
• Sinüzit, otit gibi komplikasyon gelişti ise ( kulak ağrısı
iltihabi burun akıntısı, baş ağrısı, yüz ağrısı olur),
• Peritonsiller, retrotonsiller apse gelişti ise,
• İleri derecede yutma zorluğu var veya
• Çocuk gıda alamıyor ise,
• Şiddetli bulantı kusması var ise,
• İdrar miktarı çok azaldı ise,
• Şuur bulanıklığı var ise,
• İnfeksiyöz mononükleozis hastasında karaciğer tutulumu
yada agranülositoz gelişimi var ise hasta yatırılmalıdır.
Hastaya antibiyotik başlandı ise
Beta
enfeksiyonu
yada
bademcik
enfeksiyonları
nedeniyle
antibiyotik başlandıysa bu antibiyotik EN AZ ON (10) GÜN devam
edilmelidir. Kesinlikle doz atlanmamalı, 10 günden önce
bırakılmamalıdır. Antibiyotik kutuları 5 – 7 günlük
verilebilir ancak bu durumda mutlaka doktorunuzu uyarınız.
Doktorunuza ulaşamaz iseniz bile tedavinizi 10 günden önce
bırakmayınız. Depo penisilin enjeksiyonları 2 haftalık ilaç
sağlar.
Enfeksiyöz mononükleozis teşhisi konulan hastalara amoksisilin
verilmemelidir. Penisilin alerjik hastalara erithromisin,
klaritromisin verilebilir.
Çocuklarda beta enfeksiyonları kayıtları düzgün tutulmalıdır.
Her boğaz enfeksiyonu beta açısından mutlaka test edilmelidir.
Bademciklerin alınması en son düşünülmesi gereken işlem
olmalıdır:
Ne zaman bademcikler alınmalıdır?
1- Tonsillit atakları artarak devam ediyor ve aşağıdaki
kriterlerin hepsi tutuyorsa
a. Yılda 5 ve daha fazla kanıtlanmış beta atağı,
b. Boğaz enfeksiyonları sırasında çocuğun genel durumunda
bozulma, gelişiminde aksama, yada
2- Bademcik enfeksiyonları ile alevlenen guttat psöriazis
var ise, yada
3- Büyük bademciklere bağlı uyku apnesi yada gün içinde
uyuklama yada büyüme gelişmede
gerileme var ise bademcikler alınmalıdır.
Erişkinde ise yılda 5 ve daha fazla bademcik enfeksiyonu atağı
ve ataklar sırasında genel durumda bozulma oluyor ise
bademcikler alınabilir.
Bademcikler üst solunum yollarını enfeksiyonlardan koruyan
önemli lenf dokularıdır. Tekrarlayan enfeksiyonlar lenf
dokusunu bozar, bozulan bademcik dokusu enfeksiyonlar için
saklanma yeri haline döner. Bu durumda bademciklerin alınması
boğaz florasının normale dönmesine yardımcı olur.
Bademciklerin alınması akut hastalıkların tedavisi değildir.
Kronik tekrarlayan bademcik enfeksiyonlarında atakların
sayısını azaltmak için yapılır. Bademciklerin alınması
farenjit enfeksiyonunu ve boğazda beta enfeksiyonunu tamamen
önlemez sıklığını azaltır. Özellikle
• Tekrarlayan ciddi bademcik enfeksiyonları var ise,
• Büyük bademcik dokusu nefes almayı zorlaştırıyor yada
tıkayıcı uyku apnelerine yol açıyorsa,
• Bademcik dokusunda malignite düşündüren alanlar var ise,
• Büyüme gelişmeyi etkileyen boğaz enfeksiyon atakları var
ise,
• Bir yıl içinde yedi bademcik enfeksiyonu olduysa,
• İki yıl boyunca yılda 5 bademcik enfeksiyonu geçirdiyse
yada
• Üç yıl içinde yılda üç bademcik enfeksiyonu olduysa
bademcik dokusunun alınması gerekir.
Bademciklerin alınması boğaz enfeksiyonu atak sayısını azaltır
ancak hiçbir zaman tamamen yok etmez. Tonsillit geçirmez ama
farenjit, larenjit geçirir.
Bademcik
enfeksiyonu
komplikasyonları nelerdir?
Bademcik dokusu lenfoid dokudur ve enfeksiyonu komşu dokulara
ilerleyebilir en sık görülen komplikasyonlar:
• Peritonsiller apse,
• Akut orta kulak enfeksiyonu,
• Beta enfeksiyonu ise beta mikrobuna bağlı komplikasyonlar
görülebilir:
1.
2.
3.
4.
Romatizmal ateş,
Sydenham korea sı,
Glomerülonefrit,
Kızıl,
• Streptokokal enfeksiyonlara bağlı guttate psöriazis
alevlenmeleri,
• Büyük bademcik dokusuna bağlı
1. Solunum sıkıntısı,
2. Tıkayıcı uyku apnesi,
3. Gün içi uyuklama sık görülen komplikasyonlardır.
Tonsillektomi operasyonlarına bağlı
olarak gelişen komplikasyonlar:
•
•
•
•
Kanama,
Tat duyusuna bozulma,
Sık ortakulak enfeksiyonları,
Bademcikleri alınan çocuklarda poliomyelit riski fazladır.
Bademcik
prognozu:
enfeksiyonlarının
Hastalık genellikle bir hafta içinde düzelir. Evde sigara
içilen ailelerin çocuklarında boğaz enfeksiyonları, astım,
alerjik solunum yolları hastalıkları, alt solunum yolları
enfeksiyonları sık görülür.
Referanslar:
Healthy Children—American Academy of Pediatrics
http://www.healthychildren.org
National Institute of Allergy and Infectious Diseases
http://www.niaid.nih.gov
Canadian Society of Otolaryngology
http://www.entcanada.org
Health Canada
http://www.hc-sc.gc.ca
Respiratory tract infections; NICE Clinical Guideline (July
2008)
2. Management of sore throat and indications for
tonsillectomy; Scottish Intercollegiate Guidelines Network –
SIGN (April
2010)
3. Sore throat – acute; NICE CKS, October 2012 (UK access
only)
4. Spinks A, Glasziou PP, Del Mar CB; Antibiotics for sore
throat. Cochrane Database Syst Rev. 2013 Nov 5;11:CD000023.
5. British National Formulary
6. Munir N, Clarke R; Indications for tonsillectomy: the
evidence base and current UK practice. Br J Hosp Med (Lond).
2009
Jun;70(6):344-7.
7. Karaman E, Enver O, Alimoglu Y, et al; Oropharyngeal flora
changes after tonsillectomy. Otolaryngol Head Neck Surg. 2009
Nov;141(5):609-13. Epub 2009 Oct 1.
8. Indications for Tonsillectomy: Position Paper; ENTUK,
December 2009
9. Electrosurgery (diathermy and coblation) for tonsillectomy
– guidance; IPG150 NICE 2005
10. Burton MJ, Glasziou PP; Tonsillectomy or adenotonsillectomy versus non-surgical treatment for Cochrane
Database Syst
Rev. 2009 Jan 21;(1):CD001802.
11. Sargi Z, Younis RT; Pediatric obstructive sleep apnea:
current management. ORL J Otorhinolaryngol Relat Spec.
2007;69(6):340-4. Epub 2007 Nov 23.
Page 4 of 5
12. Smithard A, Cullen C, Thirlwall AS, et al ; Tonsillectomy
may cause altered tongue sensation in adult patients. J
Laryngol
Otol. 2009 May;123(5):545-9. Epub 2008 Jul 30.
13. Schwentner I, Schmutzhard J, Schwentner C, et al; The
impact of adenotonsillectomy on children’s quality of life.
Clin
Otolaryngol. 2008 Feb;33(1):56-9.
14. Cheraghi M, Salvi S; Environmental tobacco smoke (ETS) and
respiratory health in children. Eur J Pediatr. 2009
Aug;168(8):897-905. doi: 10.1007/s00431-009-0967-3. Epub 2009
Mar 20.
RETİKÜLOSİT SAYIMI
RETİKÜLOSİTLER
Dr. Aydoğan Lermi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik
Mikrobiyoloji Uzmanı
Retikülositler
olgunlaşmalarını
henüz
tamamlamamış
eritrositler dir. Yani çekirdeklerini kaybetmeye başlayan genç
eritrositlerdir. Çekirdekleri yoktur ancak çekirdek parçaları
RNA artıkları bulunur. Retikülositler kemik iliğinde oluşur.
3-3.5 gün ilikte olgunlaştıktan sonra dolaşıma geçerler.
Dolaşımda tam olgun eritrosit halini almaları 1 gün sürer.
Normalde eritrositlerin kabaca % 1’i (% 0.5-2.0) retikülosit
evresindedir. Bu hücrelerin “retikülosit” olarak adlandırılma
nedeni,
metilen mavisi ya da parlak krezil mavisi gibi
boyalarla (supravital boyama) içlerinde bu çekirdek
parçalarının grülmesidir.
Çevre kanında retikülositler
periferik kanda retikülositler
Normal eritrositlerden biraz daha büyük olan retikülositler,
eritrositler gibi tam pembe değil, biraz daha mavimsi
boyanırlar.
ANEMİLERDE
ÖNEMİ
RETİKÜLOSİT
SAYIMININ
Retikülosit sayısı, Kemik İliği’nin anemiye yanıtını, bir
diğer deyişle ilikteki eritropoetik aktiviteyi ( kan yapım
hızını) gösterir. Orta derecede anemi durumlarında (Hgb <10
g/dL), ilik normal ise, eritropoetin hormonunun etkisiyle, 10
gün içinde eritrosit yapımının 2-3 kat artması beklenir. Akut
kan kaybı ya da hemolizden sonra bu yanıtı retikülosit
yüzdesinin artması şeklinde görürüz (retikülositoz). Oysa;
örneğin demir, B12 vitamini ya da folat eksikliği sonucu oluşan
yapım bozukluğuna bağlı anemilerde bu yanıtı alamayız.
Retikülosit sayısı ya normal ya da normalin altındadır
(retikülositopeni). Yanıtın alınabilmesi için uygun anemi
tedavisinin uygulanması gerekir. Tedavinin 5-7’ inci
günlerinde
retikülosit
sayısı
birden
fırlamaya
başlar (retikülosit krizi).
Eritropoez üzerindeki inhibisyonun ortadan kalktığı durumlarda
da retikülosit sayısı artar. İlaçlara bağlı (örn hidantoin
bileşikleri) saf eritroid aplazilerinde (pure red
cell aplasia) sorumlu ilaç kesildikten sonra % 30-40’lara
varabilen retikülosit krizi
gelişir.
RETİKÜLOSİT SAYIMI
Bir cc kan bir tüpe konur üzerine 1 damla retikülosit boyası
eklenir ve periferik yayma
retikülosit sayımı
yapar gibi yayılır. Yaymanın düzgün şekilde yapılması
önemlidir. Hastanın hemogram sonucunun bilinmesi gerekir.
Kuruyan yayma immersiyon objektifi ile incelenir.
Önce bir alana denk düşen eritrosit sayısı bulunur. Bunun için
birkaç alandaki toplam eritrositler sayılarak ortalaması
alınır.
ör: 35
Daha sonra her alana denk gelen retikülosit sayılarak tablo
hazırlanır, ne kadar çok alan sayılırsa sonuç o kadar
güvenilir olur:
Alandaki
Alan Retikülosit
eritrosit
sayısı
sayısı
sayısı
35
1
1
2
0
3
0
4
0
5
2
6
0
7
0
8
0
9
0
10
0
11
0
12
1
13
0
14
0
15
1
16
0
17
0
18
0
19
1
20
0
Yukarıdaki örnekte retiküloist sayısı=(100 x bulunan
retikülosit sayısı )/(alan sayısı x alanda ki eritrosit
sayısı)
Yukarıdaki örnekte:
Alandaki eritrosit sayısı : 35
Alan sayısı: 20
Alandaki retikülosit miktarı: 6
Retikülosit oranı= 100 x 6/ 20x 35= 600/700=0,85
RETİKÜLOSİT
SAYISI
BELİRTİLMELİDİR?
NASIL
Retikülositleri saydıktan sonra, sonucu, bir düzeltme
yapmadan, eritrositlerin yüzdesi olarak bildirmek yanlıştır.
Örneğin % 1 retikülosit oranı 4 milyon eritrosit sayılı bir
hasta için normal, 2 milyon eritrosit sayılı bir hasta içinse
düşüktür. Bu nedenle retikülosit yüzdesi HCT değerine ya da
eritrosit sayısına göre düzeltilmelidir.
Düzeltilmiş retikülosit yüzdesi:
Sayım sonucu elde edilen retikülosit yüzdesi hastanın HCT
değerine göre aşağıdaki formülle düzeltilir. Normal HCT % 45
kabul edilir.
Düzeltilmiş retikülosit yüzdesi = Hastanın retikülosit yüzdesi
x Hasta HCT ÷ Normal HCT (45)
Yukardaki örnekte hastanın HTC %32 bulunmuş ise
Düzeltilmiş retikülosit yüzdesi: 0,85 x 32 /45 = 0,6
Mutlak retikülosit sayısı:
Sayım sonucu bulunan retikülosit yüzdesi hastanın eritrosit
sayısı ile oranlanır. Mutlak retikülosit sayısı µL’deki
retikülosit sayısını gösterir. Normalde mutlak retikülosit
sayısı 24 bin/µL ile 84 bin/µL arasındadır.
Bazı anemilerde retikülosit sayısının ikinci bir kez
düzeltilmesi gerekebilir. Retikülositoz durumlarında, bir
diğer deyişle, boyanmış yaymalarda polikromazinin saptandığı
durumlarda retikülosit yapım indeksi hesaplanmalıdır.
Retikülosit yapım indeksi (RYİ):
(İng.
Reticulocyte
production
index).
Retikülositlerin dolaşıma 3-3.5 günü doldurmadan daha erken
geçtiği durumlarda ilikte yapımın gerçekten artmış olup
olmadığını, ya da artmış ise ne derece artmış olduğunu
saptamak için ikinci düzeltme yapılmalıdır.
Normal çalışan bir ilikte, retikülositlerin dolaşıma erken
çıkması artmış eritropoetin uyarısına uygun bir yanıttır. Örn
kronik hemolitik anemilerde ilik eritrosit yapımını 6, hatta 7
kata kadar artırabilir. Ancak, bazen çevreye erken çıkışta,
ilik yapısındaki bütünlüğü bozan, miyelofibroz, tümör
enfiltrasyonu, granülomlar gibi patolojiler sorumludur
(miyeloftizik anemiler).
Retikülosit yapım indeksi (RYİ):
hastanın düzeltilmiş retikülosit yüzdesi, hastanın anemisinin
ağırlık derecesine (HCT’ e) göre belirlenen bir düzeltme
faktörüne
bölünerek
bulunur.
Retikülosit
yapım
indeksi:düzeltilmiş retikülosit yüzdesi ÷ düzeltme faktörü (
bkz tablo )
Düzeltme faktörü = dolaşımda retikülosit olgunlaşma süresi
(gün). Aşağıdaki tabloda HCT değerlerine göre düzeltme
faktörleri gösterilmiştir.
HEMATOKRİT (%)
DÜZELTME FAKTÖRÜ (gün)
45
1.0
35
1.5
25
2.0
15
2.5
Normalde RYİ 1.0 ile 2.0 arasında olmalıdır. Değerin bir
birimi yoktur.
RYİ > 2.0 : İlikte eritrosit yapımının arttığını gösterir.
Örn: hemoliz, akut kan kaybı.
RYİ < 1.0 : İlikte eritrosit yapımının azaldığını gösterir.
Örn demir eksikliği anemisi, aplastik anemi.
Önemli not: yaymada polikromazinin görülmediği durumlarda
RYİ’nin hesaplanması gerekmez.
Bizim örneğimizde
Retikülosit yüzdesi %0,85
Hematokrit %32
Düzeltilmiş retikülosit yüzdesi=0,85 x 32 ÷45 = 0,6
Retikülosit yapım indeksi: 0,6 ÷ 2 = 0,3
Sonuç: ilikte yapım düşük
2. örnek
Hastanın Retikülosit yüzdesi 5,
Hematokriti % 25
Düzeltilmiş retikülosit yüzdesi: 5 x 25 ÷ 45 = 2.8
Retikülosit yapım indeksi: 2.8 ÷ 2 = 1.4
Sonuç: İlikte yapım normal.
enfeksiyonhastaliklari, enfeksiyonhastalı
kları, enfeksiyon ile ilgili, enfeksiyon
nedir,
enfeksiyon
hastalıkları
nelerdir, enfeksiyon tedavisi,
kanda
enfeksiyon,
vajinal
enfeksiyon,
enfeksiyon
ne
demek,
enfeksiyon
izle, enfeksiyon oyna, idrar yolu
enfeksiyonu, üti, üst solunum yolu
enfeksiyonu,
usye,
üsye,
akciğer
enfeksiyonu, zatürre, beyin zarları
enfeksiyonu,
menenjit,
ensefalit,
osteomyelit, miyelit, polimyelit, zona,
sedimentasyon, hemogram, lökosit, ateş,
yüksek ateş, uveit, keratit, pnömoni,
pnemoni aşısı, aşılar, çocuk çağı
aşıları, sinüzit, tonsillit, bademcik
enfeksiyonu, farenjit, anjin, lenfadenit,
tüberküloz, verem, şarbon, ebola, merscov, acinetobacter, hastane enfeksiyonu,
nosocomial, bağırsak enfeksiyonu, kolera,
veba,
hayvanlardan
bulaşan
hastalıklar, ishal, dizanteri, kronik
karaciğer
enfeksiyonu,
apse,
cilt
enfeksiyonları, kist hidatik, parazit,
kıl kurdu, oksiyür, tenya, şerit, safra
kesesi
iltihabı, sistit, üretrit, gonore, sifili
z,
cinsel
yolla
bulaşan
enfeksiyonlar,şüpheli cinsel temas, aids
nasıl bulaşır, aids mi kaptım, aids in
tedavisi varmı?, hiv nedir, hiv nasıl
bulaşır,
gonore nasıl bulaşır, sifiliz nasıl
bulaşır, sifilizin tedavisi varmı?,
en iyi enfeksiyon doktoru,
enfeksiyon bölümü, enfeksiyon doktoru,
enfeksiyoncu,
dr. aydoğan lermi enfeksiyon hastalıkları
ve klinik mikrobiyoloji uzmanı,
mikrobik
hastalıklar,
bulaşıcı
hastalıklar,
enfeksiyon hastalıkları ile,
enfeksiyon hastalıkları nelerdir,
enfeksiyon hastalıkları belirtileri,
enfeksiyon hastalıkları bölümü neye
bakar,
enfeksiyon hastalıkları uzmanı,
idrar yolu enfeksiyonu,
enfeksiyon hastalıkları doktorları,
enfeksiyon nedir,
enfeksiyon hastalıkları pdf,
mikrobiyoloji ders notları,
mikrobiyoloji laboratuvarı,
mikrobiyoloji nedir,
mikrobiyoloji testleri,
mikrobiyoloji soruları,
mikrobiyoloji bülteni,
mikrobiyoloji pdf,
mikrobiyoloji kitabı,
klinik mikrobiyoloji ders notları,
klinik mikrobiyoloji pdf,
klinik mikrobiyoloji laboratuvarı,
klinik mikrobiyoloji nedir,
klinik mikrobiyoloji hakkı bilgehan,
klinik mikrobiyoloji yöntemleri
el
kitabı,
klinik mikrobiyoloji kongresi,
klinik mikrobiyoloji laboratuvarları
kalite yönetimi rehberi,
enfeksiyon
hastalıkları
ve
klinik
mikrobiyoloji ile ilgili aramalar,
enfeksiyon
hastalıkları
ve
klinik
mikrobiyoloji nedir,
mikrobiyoloji laboratuvarında yapılan
testler,
maltepe hastanesi mikrobiyoloji ve klinik
mikrobiyoloji,
enfeksiyon
hastalıkları
ve
klinik
mikrobiyoloji uzmanı aranıyor,
enfeksiyon
hastalıkları
ve
klinik
mikrobiyoloji hangi hastalıklara bakar,
enfeksiyon
hastalıkları
ve
klinik
mikrobiyoloji uzmanları kriterleri,
enfeksiyon
hastalıkları
ve
klinik
mikrobiyoloji drtus,
enfeksiyon
hastalıkları
ve
klinik
mikrobiyoloji derneği,
www.hypersmash.com/dreamhost/
XVII.
MERKEZİ
SİNİR
SİSTEMİNİN
NOSOKOMİAL
ENFEKSİYONLARI:
Santral sinir sisteminin en sık görülen nosokomial
enfeksiyonları nosokomial menenjitler, şant enfeksiyonları, ve
iatrojenik menenjitlerdir. Bunlar içinde en sık görülenler
nosokomial menenjitler ve şant enfeksiyonlarıdır.
1- NOSOKOMİAL MENENJİTLER:
Erişkin nosokomial menenjitleri genellikle bir MSS cerrahi
girişimini takiben ortaya çıkar, çocuklarda ortaya çıkan
nosokomial memenjitler ise genellikle şant enfeksiyonlarını
takiben gelişirler.
EPİDEMİYOLOJİ:
Nosokomial santral sinir sistemi enfeksiyonları nosokomial
enfeksiyonlar içinde küçük bir yer tutmasına rağmen mortalite
ve morbiditesinin yüksekliği nedeniyle önemlidir. MSS
nosokomial enfeksiyonları tüm nosokomial enfeksiyonların % 0.4
ünü oluşturur. 100 kraniyotomiden 1,4 ünde, 100 şant
girişiminden 3,9 unda cerrahi yara enfeksiyonu gelişir. MSS
cerrahi girişim sayısının ve tekniklerinin artmasıyla birlikte
MSS nosokomial enfeksiyon sıklığıda artmıştır.
MSS cerrahi girişimleri veya hertür invaziv girişim kendi
kapalı mekanındaki MSS in bütünlüğünü ve dolayısıyla defans
sistemini bozarak enfeksiyonlara zemin hazırlar. Nosokomial
menenjitlerin hemen hepsinde butür bir girişim vardır. BOS ve
subaraknoid saha hücresel ve humoral immün sistemin zayıf
olduğu bir bölgedir. Subaraknoid sahaya geçen nötrofillerde
opsonizasyon, kompleman azlığı ve fagositoz kabiliyetlerinin
düşüklüğü nedeniyle tam fonksiyon göremezler. Tüm bunlara
rağmen cerrahi girişimler sonrası MSS nosokomial
enfeksiyonları nadir görülür.
RİSK FAKTÖRLERİ:
MSS cerrahi girişimileri ve kalıcı enstrümentasyon nosokomial
menenjitler için en önemli risk faktörleridir. Parameningeal
infekte bir fokus olması ( sinüzit, cerrahi yara enfeksiyonu
v.b.) nosokomial menenjit riskini arttırır. Cerrahii
girişimleri takiben skalp enfeksiyonu veya osteit derin
dokulara ilerleyerek menenjit veya abse gelişimine neden olur.
Postop nosokomial menenjit gelişiminde hastanın preop genel
durumunun bozuk olması, operasyon bölgesinin kontamine veya
kirli olmasıdan daha önemlidir ( tablo 72 )
Tablo
72: NOSOKOMİAL MSS ENFEKSİYONLARI İÇİN RİSK
FAKTÖRLERİ
Derin doku enfeksiyonları
için risk faktörleri
Yüzeyel cerrahi yara
enfeksiyonları için risk
faktörleri
Preop genel durum: Glascow
koma skalası < 10
Antibiyotik profilaksisinin
olmaması
Acil cerrahi girişim
Kontamine, kirli yara
Erken reoperasyon
Operasyon süresi
BOS kaçağı
KLİNİK:
Nosokomial menenjitler yavaş seyirlidir. Postoperatif dönemde
ateş veya konfüzyon gelişimi nosokomial menenjitler için
önemli ip uçlarıdır.
MİKROBİYOLOJİ:
Nosokomial menenjitlerin % 38 i enterik gram negatif
bakterilerle meydana gelir. Ensık rastlanan etkenler E.coli ve
klebsiella spp. dir. Diğer sık rastlanan patojenler S. aureus,
S. epidermidis, pnemokoklar ve grup B ve D streptokoklardır.
Kraniotomi sonrası cerrahi yara enfeksiyonlarının %52 sinden
S. aureus, % 16 sından gram negatif basiller, %15 inden S.
epidermidis, %9 undan streptokoklar sorumludur.
TANI:
MSS cerrahi girişimlerini takiben ortaya çıkan ateş ve
konfüzyon nosokomial menenjiti düşündürmelidir. Kesin tanı BOS
incelemesiyle konur. Kraniotomi sonrası ortaya çıkan
konfüzyonları incelerken Lomber ponksiyon öncesinde kranial BT
veya MR ile kafa içi basınç artışı bulgularını aramak gerekir.
Postop dönemde fokal nörolojik bulgular veya papil stazı
güvenilir bulgular değillerdir. Bu nedenle LP öncesi
radiyolojik inceleme şarttır.
TEDAVİ:
Erken tanı ve tedavi nosokomial menenjitlerde mortaliteyi ve
morbiditeyi önemli ölçüde azaltır. Etken patojen tespit
edilene dek olası patojenleri ( özellikle Pseudomonaslar ve S.
aureus ) kapsayan ampirik tedavi başlanmalıdır. Bu amaçla
seftazidim, meropenem veya aztreonamdan biri ile vankomisin
kombine edilebilir. S. aureus ve S. epidermidis sık rastlanan
nosokomial menenjit etkenleridir ve metisilin rezistan suşları
endemik nosokomial patojenlerdir. Bu nedenle başlangıç
tedavisine vankomisin mutlak konulmalıdır. Etken izole
edildikten sonra direnç paternine uygun olarak antibitotikler
değiştirilir. Cerrahi girişim sırasında sinüsler açıldıysa
ampirik tedavi pnemokoklar, Hib ve anaerobları da
kapsamalıdır.
2- ŞANT ENFEKSİYONLARI:
Hidrosefali şantları; fazla beyin omurilik sıvısını serebral
ventrikülden peritona ( ventrikülo peritoneal = VP) veya
serebral ventrikülden sağ atriuma ( ventrikülo atrial = VA )
boşaltırlar. Enfeksiyon riski her ikisindede aynıdır. Şant
enfeksiyonlarının büyük çoğunluğu operasyon sırasında hastanın
derisinden bulaşan kommersal bakterilerle meydana gelir. Şant
enfeksiyonlarının %45 inden S. epidermidis, %25 inden S.aureus
sorumludur. S. epidermidis şant yüzeyine kolayca yapışır ve
yüzeyde oluşturduğu biofilm tabakası ( eksopolisakkarit=slime
) sayesinde fagositozdan korunur. Beyin omurilik sıvısının
immün defans açısından zayıf olmasıda şant yüzeyine yapışmış
patojenlerin ortadan kaldırılmasını zorlaştırır. BOS içinde S.
epidermidis yavaş çoğalır, şantın takılmasını takiben
enfeksiyon bulgularının ortaya çıkışı uzun zaman alır.
KLİNİK:
Hernekadar enfeksiyon riski açısından ventriküloatrial ve
ventriküloperitoneal şantlar arasında fark olmasada şant
enfeksiyonu sırasındaki klinik bulguları birbirinden
farklıdır. Şant enfeksiyonlarının büyük bölümü şantın
takılmasını takiben 2 hafta içinde ortaya çıkar. Ventrikülo
atrial şantlarda bakterilerin kan akımına direk geçişleri
nedeniyle intermittan ateş ortaya çıkar. Devamlı antijenik
uyarı nedeniyle immun kompleksler oluşur sinovial membranlarda
ve glomeruler bazal membranlarda immunkompleks depolanması
nedeniyle arthropatier, hipertansiyon ve renal yetmezlik (
şant nefriti ) gelişir. Ventrikülo peritoneal şantlarda ise
şant enfeksiyonu sonucu gelişen periton irritasyonu nedeniyle
omentum şantın distal ucunu sararak enfeksiyonu sınırlamaya
çalışır, buda şantın tıkanmasına ve BOS basıncının atmasına
neden olur. Nadiren peritoneal apse gelişir. VP şantın distal
ucu visseral organları delebilir. Barsak veya vajen
içine
giren şant ucu polimikrobial enfeksiyona neden olur. Ateş VP
şantlarda kontinü ve subfebril, VA şantlarda ise üşüme
titremeyle yükselen ateş atakları şeklindedir. Anemi, kas
eklem ağrıları, halsizlik, iştahsızlık, uyku bozuklukları şant
enfeksiyonlarında sıkca görülen klinik bulgulardır. VP şant
enfeksiyonlarında batın distansiyonu ve gaz sık görülen
şikayetlerdir.
Şant enfeksiyonu devamlı bir antijenik
uyarıdır enfeksiyonun süresi uzadıkça immünkompleks birikimine
bağlı olarak nefrit, sinovit, ve vaskülitler gelişir.
Vaskülite bağlı döküntüler
hemorajik ve ülseredir.
alt
ekstremitelerde
sınırlı,
VP şantlarda enfeksiyon şantın takılmasını takiben 6 ay içinde
ortaya çıkar. Ateş intermittan karakterde ve subfebrildir,
sadece %50 vakada ateş görülür.titreme üşümeyle yükselen ateş
atakları VP şant enfeksiyonlarında görülmez. Karın ağrısı,
distansiyon, batında hassasiyet ve gaz sık rastlanan
şikayetlerdir. VP şantlar enfeksiyonu takiben %75 oranında
tıkanırlar. Şant tıkanması sonucu başağrısı, bulantı, kusma,
konfüzyon gibi intrakranial basın artışı bulguları ortaya
çıkar. 9. aydan sonra VP şantların enfeksiyonu çok nadirdir.
VA şant enfeksiyonları ise sinsi seyirlidir aylar hatta yıllar
boyunca önemli bir klinik bulgu vermezler. Titremeyle yükselen
ateş atakları vakaların %20 sinde görülür. Vakaların %80 den
fazlasında anemi, halsizlik, iştahsızlık vardır. Artralji %50,
vaskülitik döküntüler %70, ve nefrit ( %30 ) VA şant
enfeksiyonunun önemli klinik bulgularıdır.
Şant
enfeksiyonunun
distal
uca
doğru
ilerlemesi
sonucu
ventrikülit gelişir. Ventrikülit klinikte letarji ve
halsizlikle karakterizedir. Ventrikülitin leptomeninkslere
ilerlemesi sonucu menenjit bulguları ortaya çıkar.
TANI:
Sinis seyri ve klinik bulguların diagnostik olmaması nedeniyle
şant enfeksiyonu tanısı koymak zordur. Klinik şüphe tanıda en
önemli adımdır. VA şant enfeksiyonlarında kan kültürü %90
pozitif bulunurken VP şantlarda kan kültürü pozitifliği %20 ye
iner. Tanı için şant ucundan alınan BOS kültürü şarttır. BOS
incelemesinde pleositoz varlığı tanıyı destekler ( mm3 de 100
den fazla beyazküre ) fakat pleositoz olmaması şant
enfeksiyonunu ekarte ettirmez.
TEDAVİ:
Şant enfekşiyonlarının şant çıkarılmadan tedavisi neredeyse
mümkün değildir. Enfeksiyon tespit edilir edilmez şantın
çıkarılması esastır. Hidrosefali nedeniyle eksternal drenaj
yapılabilir. 2. şantın mümkün olan en geç dönemde takılması
reenfeksiyon riskini azaltır. Etken patojen genellikle S.
epidermidis tir bu nedenle tedaviye vankomisin ile başlanır,
kültür ve antibiyogram sonuçlarına göre antibiyotik
değiştirilir. Tedavide intraventriküler vankomisin (20 mg / kg
/ gün) + rifampisin (çocuklara 15 mg / kg / gün, erişkinlere
600 mg / gün ), 7 – 10 gün uygulaması ile başarılı sonuçlar
alınmıştır.
PROFİLAKSİ:
Şant enfeksiyonlarının önlenmesi operasyon sahasının
temizliğiyle başlar. Operasyon sahasının traşlanması
enfeksiyon riskini arttırmaktadır.
kullanımı tartışmalıdır. Eğer
indüksiyonuyla beraber verilen 1.5
için 25 mg / kg) ve şant tatbikini
10 mg vankomisin uygulaması önerilir.
Profilaktik antibiyotik
yapılacaksa anestezi
gr sefuroksim (çocuklar
takiben intraventriküler
3- İATROJENİK MENENJİTLER:
İatrojenik menenjitler enfeksiyöz olan ve olmayanlar olarak
ikiye ayrılırlar. İatrojenik enfeksiyöz menenjitler invaziv
girişimlerle leptomeninkslerin bütünlüğünün bozulması ve
kontaminasyonu sonucu ortaya çıkar. Lomber ponksiyon, spinal
anestezi, epidural kateterizasyon, intratekal uygulamalar ve
myelografi girişimleri iatrojenik enfeksiyöz menenjitler için
predispozan girişimlerdir. İatrojenik aseptik menenjitler
ateş, menenjism ve nörtofilik pleositozla bakteriyel
menenjitleri taklit ederler. BOS kültürü ve gram boyamasında
etken görülmez. İatrojenik aseptik menenjitler genellikle non
steroid anti inflamatuar, immünosüpressan ilaçlar (
azotiopürin, OKT 3 ), antibiyotikler ( özellikle trimetoprim
sülfametaksazol ) ve intravenöz immünglobülin uygulamalarını
takiben ortaya çıkar. Sistemik lupus eritematozuslu hastalarda
ve diğer kollajen doku hastalıklarında iatrojenik aseptik
menenjit görülme sıklığı normal poülasyondan daha fazladır.
Download