Slayt 1 - Refika Yazgaç Derslerim

advertisement
REFİKA YAZGAÇ
Uzm. Psikolojik Danışman
refikayazgac@yahoo.com.tr
www.refikayazgacderslerim.wordpress.com
KİŞİLER ARASI İLETİŞİM
SÖZLÜ/VERBAL
Dil
(Linguistik)
Dil ötesi
(Paralanguage
SÖZSÜZ/NONVERBAL
Yüz ve
Beden
Araçlar
Bedensel
temas
*Niyet edilmiş
*Niyet edilmemiş
Mekan
kullanımı
*Niyet edilmiş
*Niyet edilmemiş
İletişim, büyüklüklerine göre dörde
ayrılabilir
1.Bireyici iletişim (duyma, algılama, yorumlama,
düşünme vb),
2.Kişilerarası iletişim,
3. Örgüt içi (yönetsel) iletişim,
4.Kitle iletişimi.
Yazılı İletişim
Etkili bir yazının kişisel, açık ve kısa olması
gerekir. Yazılarda basit bir dil kullanılmalı;
Yazarken az sözcük kullanılmalı,
Tümcelerin etkin (aktif) ve dolaysız olması
yararlıdır,
Sıfat ve zarflar yerinde kullanılmalı,
Yazım kurallarına uyulmalıdır.
ETKİLİ İLETİŞİMİN AMACI NEDİR?
İletmek istediklerimizi karşımızdakine
amaçladığımız biçimde iletebilmek,isteneni
elde etmek ve beklenen tepkiyi
uyandırmaktır.
Ancak çoğu kez
Düşündüğümü söyleyemedim!
Yine anlaşılamadım!
Ne istediğimi anlatamadım!
Diye yakınırız.
Çünkü,
Çok güçlü bir araç ve yol olan
iletişimi etkili bir şekilde
kullanmıyoruz.
İletişim çabalarımızda böylece
başarısızlığa uğruyor ve engellerle
karşılaşıyor.
VE İLETİŞİM KAZALARINA NEDEN
OLUYOR!
SAĞLIK ÇALIŞANLARI BAŞVURANIN
YERİNE KENDİLERİNİ KOYARAK
şu cevapları vermişler.
• Temiz, rahat bir kurum
• Güler yüz
• Sıcak bir iletişim
• Açık, kısa, öz, doğru bilgi
• Yeterli ve saygılı personel
• Mahremiyet ve güvenilirlik .
PSİKOLOJİ DERSİ
Sağlık Personeli işlevleri, kişilerin
sorun çözümleme yeteneklerini
geliştirmeye
götürdüğü zaman, hem eğitici
hem de terapötiktir.
REFİKA ÖZKAN
UZMAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN
İletişim;
Katılanların, bilgi/sembol üreterek
birbirlerine ilettikleri ve bu iletileri
anlamaya, yorumlamaya çalıştıkları
süreçtir.
İLETİŞİM
Duygu, düşünce veya bilgilerin, akla
gelebilecek her yolla (görsel, yazılı ve
sözlü yöntemler; Konuşma, dinleme,
yazma, eylem, davranış, tavır, resim,
işaret) karşımızdaki kişi veya gruplara
aktarma işlemidir.
12
• İki insan birbirinin farkına vardığı
andan itibaren iletişim başlar;
söylediği
söylemediği
yaptığı
yapmadığı
her şeyin anlamı vardır
İLETİŞİMİN AMACI
Kurulan her ilişkide amaç; iletiyi
hedef alıcıya veya alıcılara ulaştırmak
ve karşılığında da hedef alıcıda bir
eylem ya
da düşünce
değişikliği
sağlamaktır.
İletişim halindeki kişi ya da kişiler
arasındaki bir şeyi ortak kılmak,
anlaşma ve uzlaşma sağlamaktır.
14
ETKİLİ İLETİŞİMİN AMACI
İletmek istediğimizi karşımızdaki
kişiye amaçladığımız biçimde
iletebilmek, isteneni elde etmek
ve beklenen tepkiyi
oluşturmaktır
İLETİŞİMİ ETKİLEYEN
FAKTÖRLER
• Çevre şartları
• Kişinin o anki ruhsal durumu
• Karşımızdaki insanla etkileşiminiz ve
onların kişilik yapısı
• Düşünce /inanç sistemimiz ve algılarımız
Öğrenmiş olduğumuz iletişim modeli
İLETİŞİMİ ETKİLEYEN
FAKTÖRLER
ÇEVRE ŞARTLARI
Sıcak
Soğuk
Gürültü
KİŞİNİN O ANKİ RUHSAL
DURUMU
Kızgınlık
Üzüntü
Mutluluk
Yorgunluk
KARŞINIZDAKİ İNSANLA/
İNSANLARLA ETKİLEŞİMİNİZ VE
ONLARIN KİŞİLİK YAPISI
Az yada çok tanıdıklık
O kişi ile daha önce deneyimleriniz
Karşımızdaki kişinin saldırgan, çekingen yada
güvenli olması
DÜŞÜNCE/ İNANÇ SİSTEMİMİZ
VE ALGILARIMIZ
Algılarımız
Önyargılarımız
Mükemmeliyetçi düşünce
Anlaşabileceğimiz/anlaşamayacağımız
inancı
– Düşünce tarzları ve hayat felsefesi
–
–
–
–
ÖĞRENMİŞ OLDUĞUMUZ
İLETİŞİM MODELİ
Ailemizin iletişim biçimi
Toplumun genelindeki iletişim biçimi
İLETİŞİMDE İLK DAKİKA
ÖNEMLİDİR.
Karşı karşıya gelen iki insan arasındaki ilk
etkileşim,
iletişim
sürecinin
önemli
bir
belirleyicisidir. Bu etkiyi yaratan faktörler
karşılaşılan kişinin beden dilinden, kullandığı
kelimelere ve kişinin taşıdığı aksesuarlardan
içinde bulunduğu fizik ortam nesnelerine kadar
geniş bir dağılım gösterir. Bütün bu faktörlerin
bileşkesi “algılayan kişinin” değerlerinde bir yer
bulur ve o çerçeve içinde yorumlanır.
23
Kişinin iletişim başarısında;
Kişilik,
Karakter,
Gen,
faktörleri etkilidir.
24
İLETİŞİM SÜRECİ
İletişimde etkili olan
beş değişkenden söz edebiliriz:
Kaynak
Mesaj
Kanal
Alıcı
Dönüt
25
İLETİŞİM SÜRECİNİN TEMEL ÖĞELERİ
KAYNAK
MESAJ
KANAL
ALICI
Davranışlar
Semboller
İletici Araç &
Yöntemler
Davranışlar
• Fikir
• Gerçek obje
• Bilgi
• Modeller
• Duygu
• Resim
• Tutum
• Hareket
• Beceri
• Ses
• Sözsüz iletişim
• Sözlü İletişim
• Basılı/yazılı araçlar
• Yöntemler
• Fikir
• Bilgi
• Duygu
• Tutum
• Beceri
Dönüt (Geri Bildirim)
26
İletişim Süreci ve Yaşantı Alanı
Yaşantı Alanı
Yaşantı Alanı
Kaynak Kodlama
Mesaj
Kod Çözme Alıcı
Ortak Yaşantı Alanı
Dönüt
27
KAYNAK
Konuşan, yazan, çizen ya da yüz ve
beden hareketlerinde bulunan yani mesajı
ileten; kişi radyo, tv v.b.........
İletişimi başlatan insan ise bu insanın
beyni bilgi kaynağıdır.
MESAJ
Mesaj kaynağın alıcısıyla
paylaşmak istediği duygu, düşünce
ve davranışları temsil eder.
Bu öğenin eğitim sürecindeki
karşılığı içeriktir. Yani aktarılacak
konudur.
ALICI:
İletişim
sürecinde
kaynağın
gönderdiği mesaja hedef olan
öğedir. İletişim yalnızca insanlara
özgü değildir. Hayvanlar, makineler
(Satranç
oynayan
bilgisayarlar)
arasında da olabilir.
31
Dış çevreyle ilişki kurmada hangi duyu
organlarımızın etkili olduğunu bilmemiz o yönde
uygulamalar yapmamızı sağlayacaktır.
Öğrendiklerimizin;
Yüzde 83' ü görme
Yüzde 11'i işitme
Yüzde 3.5' i koklama
Yüzde 1.5 'i dokunma
Yüzde 1' i tatma
İletişim sürecinde etkileşime katılan duyu organı
sayısı arttıkça iletişim ve öğrenme daha kolay
olur.
KANAL
Göndericiden yola çıkan mesajın
hedefe ulaşmasını sağlayan ileticidir.
Işık dalgaları, radyo dalgaları, ses
dalgaları, telefon kabloları, hava, sinir
sistemi gibi mesajı taşıyan fiziki
araçlardır.
KANAL
Mesajın alıcıya ne şekilde hangi yöntemle aktarıldığı yoldur.
Mesajı kitapla, sözle hareketle v.b kanallar kullanılarak
aktarabiliriz.
Hangi kanalla aktarım yapmanın faydalı olacağına ilişkin
araştırmalar mevcuttur. Zaman sabit tutulmak üzere insanlar;
Okuduklarının
yüzde 10' unu
İşittiklerinin
yüzde 20' sini
Gördüklerinin
yüzde 30' unu
Hem görüp hem işittiklerinin
yüzde 50' sini
Söylediklerinin
yüzde 70' ini
Yapıp söylediklerinin ise
yüzde 90' ını
hatırlamaktadırlar.
KODLAMA
İletişimin başlayabilmesi için kaynağın
mesajını kodlaması, yani paylaşmak istediği
anlamı hedefin anlayabileceği işaretlere,
sembollere dönüştürmesi gerekir.
Örneğin sözcükler birer koddur.
Jestlerimiz, mimiklerimiz, beden
hareketlerimiz, ses tonumuz da mesajımızın
kodları olabilir.
KOD AÇMA
İletişimin devam edebilmesi için kaynak
tarafından kodlanılan mesajın hedef
tarafından kodunun çözülmesi gerekir.
Bu kaynağın mesajına verdiği anlamın, hedef
tarafından anlaşılması demektir.
Hedef kaynağın mesajının kodunu
çözümledikten sonra kendi geçmiş
yaşantılarına göre yorumlar, tepkisini
kaynağa bildirir.
KODLAMA
SİNİRLENME
KOD ÇÖZME
SEN
MESAJI
KODU
“KABASIN”
KÖTÜ
OLDUĞUMU
DÜŞÜNÜYOR.
KODLAMA
SİNİRLENME
KOD ÇÖZME
BEN
MESAJI
KODU
“RAHATSIZ
OLUYORUM”
RAHATSIZ
OLMUŞ
GERİBİLDİRİM/DÖNÜT
Dönüt dediğimiz hedefin tepkisi iletişimi,
çift yönlü hale getirir. Böylece kaynak aynı
zamanda hedef, hedef de aynı zamanda
kaynak durumuna gelir.
Her iletişimde dönüt olmayabilir.
Kaynak
Kodlayıcı
Yaşantı alanı
İşaretler
Semboller
Ortak yaşantı alanı
Hedef
Kod açıcı
Yaşantı alanı
İletişim Sürecinin Başarısı
İletişim sürecinin başarısı büyük ölçüde
mesaj ve iletişim ortamına ilişkin
değişkenlerin kontrol altına alınmasına
bağlıdır.
Mesajın etkili olabilmesi için ???
İletişim Sürecinin Başarısı
- Mesaj dikkati çekmelidir.
-Mesajı oluşturan işaretler (semboller, kodlar)
kaynak ve hedef için aynı anlama gelmelidir.
-Kaynak mesaja ilişkin yeterli bilgiye sahip
olmalıdır.
-Mesaj gereksinimlere yönelik olmalıdır.
-Mesaj hedefin içinde bulunduğu grubun ya da
grupların normları ile çatışmamalıdır.
SAĞLIK PERSONEİ-HASTA İLİŞKİSİ
BİR UZMANLIK ORTAKLIĞIDIR
• Sağlık Personeli konusunda bilgi, beceri ve
tecrübe sahibidir
• Hasta ise herkesten daha çok kendi yaşantısı,
istek ve duyguları konusunda bilgi ve tecrübe
sahibidir
• Her ikisi de birbiri için önemlidir, her biri
diğerinde olmayan bilgiye sahiptir ve bu
nedenle “iki yönlü iletişimi geliştirmek
zorundadırlar”
SAĞLIK PERSONELİ-HASTA İLİŞKİSİ
“PATERNALİS (BABACIL)YAKLAŞIM”
• Genellikle sağlık personeli-hasta ilişkisi
otorite, ana- baba, öğretmen şeklinde
olmuştur.
• Bu yaklaşımda “geç şuraya sırtını aç, git
şu filmi çektir, ameliyat olacaksın….”
şeklinde emir kipiyle konuşulur.
• Hastalar sağlık çalışanlarını “ipleri
ellerinde tutan kişiler” olarak algılarlar.
SAĞLIK PERSONELİ-HASTA İLİŞKİSİ
KATILIMCI YAKLAŞIM
• Burada sağlık personeli ve hasta sorunu
beraber çözmeye çalışır. Sağlık
personeli önerilerde bulunur, motive
eder ve cesaretlendirir, birlikte
çalışarak sorunları çözümlerler
• İdeal iletişim şekli budur
İLETİŞİMDE GÜVEN
OLUŞTURMA
• Tepkisiz değil,sessizce dikkatle dinleme
• Karşımızdakinin söylediklerini anlayıp anlamadığını
sınamak
• Daha iyi anlamak için ek bilgi isteyen uygun sorular
sormak
• Duyguları doğrudan ifade etmek gibi davranışlarla
gerçekleşir.
SEN DİLİ
Kişiyi suçlayıcıdır,
Davranıştan çok kişiliğe yöneliktir,
Yeniden konuşma isteğini engelleyicidir,
Kişi kendini suçlanmış ve anlaşılmamış
hisseder,
• Neye kızıldığının anlaşılmamasına neden olur,
• Kişiyi gücendirir ,kırar,
• Kişinin direnmesine neden olur.
•
•
•
•
Sen dilinin etkisi
• Kişiyi aşağılarlar;
• Değişime olan direnci arttırırlar;
• Gereksinimlerinin önemli olmadığını
hissettirirler;
• Karşıdakinin kendisini suçlu hissetmesine
ve benlik saygısının azalmasına neden
olurlar;
• Güçlü bir savunmaya neden olurlar;
• Aynı biçimde karşılık vermeye iterler.
Sen dili örnekleri
• Çok düşüncesizsin.
•
Başıma dert açıyorsun.
•
Biraz sabretmek senin için zor olmalı
(gizli sen dili)
•
Bak, ne yaptın.
•
Verdiğin sözleri hiç tutmuyorsun.
•
Beni çıldırtıyorsun.
BEN DİLİ
• Özellikle olumsuz duyguların yaşandığı
durumlarda,
• Olumsuz duyguların yaşandığı kişiye önce
davranış yada durum tanımlanarak,
• Bu davranış veya durumdan nasıl etkilendiği
belirtildikten sonra,
• Ne hissedildiğinin söylenmesine dayalıdır.
BEN DİLİ DÖRT
KISIMDAN OLUŞUR
•
•
•
•
Duygunuzu belirtin “…………..hissediyorum.”
Ne zaman (Davranışı betimleyin)
Çünkü (durumunuzdaki somut etki veya sonuç)
İstediğinizi belirtin (Ben…… tercih ederim)
Üç Bölümlü Yüzleştirici Ben-iletisi
• Davranış tanımı
• Belirgin etki
• Duygular
ÖRNEK
• Cümlemin ortasında konuşmamı kestiğin zaman
(davranış) kızıyorum (duygu).Çünkü dikkate
alınmadığımı ve önemsenmediğimi hissediyorum (somut
etki veya sonuç)
Cevap vermeden önce beni dinlemeni tercih
ederim.(istek)
BEN DİLİ
• Bildirici Ben-iletileri:
Bugün heyecanlıyım; kızım koleji bitiriyor.
Dün gece nöbetim vardı; bugün çok yorgunum.
Ailenizle ilgili daha çok şey öğrenmek istiyorum.
• Önleyici Ben-iletileri:
15 dakika sonra çıkıyorum. Gitmeden önce benden istediğiniz bir şey
var mı?
Bundan sonraki görüşmelerinize geç kalmayacağınıza emin olmak
istiyorum.
Yarın biraz ağrınız olacağını bilmenizi istiyorum.
Bir sonraki randevunuza kadar aklınıza gelenleri yazmanızı
istiyorum.
• Yüzleştirici Ben-iletileri:
Hastanızın davranışları gereksinimlerinizi karşılamadığı zaman
gönderdiğiniz iletilerdir.
BEN DİLİNİN YARARLARI
• Sen dilindeki gibi kişiler savunmaya geçmezler,
• Birey karşısındakini suçlu hissettirmez,
• Dili kullanan kişinin neden o duyguyu yaşadığı
anlaşıldığı için iletişim sağlıklı olur.
• Ben mesajı alan kişi başkalarını düşünmeyide
öğrenir.
• Yakınlığı artırıcıdır,
• Anlaşmazlıkları azaltır,
• Konuşan kişiyi duygularını biriktirmediği, etkili olarak
dile getirdiği için rahatlatır.
SEN BEN MESAJLARI
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
SEN MESAJI
Kişiliğe yöneliktir
Bütüne ve genele yöneliktir
Karşımızdaki kişi ile ilgili olumsuz
değerlendirmeler içerir.
Karşımızdaki kişinin özgüvenini
zedeler
Öfke ve nefret gibi olumsuz
duygular uyandırır
Çekingen ve saldırgan insanlar
yaratır
İletişimi ve ilişkiyi zedeler
Sorumluluk duygusunu geliştirmez
İşbirliğine karşı direnç yaratır
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
BEN MESAJLARI
Davranışa yöneliktir
Özele ve o ana yöneliktir
Gönderen kişinin duygu ve
düşüncelerini içerir
Özgüvene olumlu katkısı vardır
Gönderene yardım isteği
uyandırır
Atılgan insanlar yaratır
İletişimi ve ilişkiyi zedeler
Sorumluluk duygusunu geliştirir
İşbirliğine yönelik istek
uyandırır
Davranış ve duygularımız
başkalarının yaptıkları
doğrultusunda değil kendi
düşünce ve yorumlarımızın
doğrultusunda gelişir.
DUYGU BOYUTU
KARŞIMDAKİ KİŞİNİN BANA YAŞATTIĞI
OLUMLU DUYGU İSE
OLUMSUZ DUYGU İSE
KABUL EDİLEBİLİR
KABUL EDİLEMEZ
K
A
B
U
KABUL
EDİLEBİLİR
L
P
E
N
C
E
R
E
S
İ
Kime göre değişir
Ne zaman değişir
KABUL ÇİZGİNİZİ
KABUL
EDİLEMEZ
Nerede değişir
Sağlık personeli
çalışma
saatlerine özen
gösterir
Kabul edilebilir
davranışlar
Zamanında çalışma
yerinde olur
Kabul çizgisi
Kabul edilemez
davranışlar
Sağlık personeli işe geç
gelir
Sağlık personeli hastaya
kötü davranır.
SABAH
ÖĞLEDEN SONRA
Kabul edilebilir
davranışlar
Kabul edilebilir
davranışlar
Kabul edilemez
davranışlar
Kabul edilemez
davranışlar
Ali
Ayşe
Kabul edilebilir
davranışlar
Kabul edilebilir
davranışlar
Sağlık personeli nöbet
Kabul edilemez
davranışlar
yerinde değildir
Kabul edilemez
davranışlar
Neden ne olursa olsun önemli nokta şudur:
Her zaman bireysel ayırımlar olacaktır.
SORUNUN TESPİTİ
Karşıdaki kişi
olumsuz duygu
yaşıyorsa
NE YAPILIR?
ETKİN DİNLEME
Bizi
Sorun karşıda
duymaz
EĞİTİM,
Ben olumsuz
duygu yaşıyorsa
Dinlemek
değil ifade
etmek
isterim
SORUN
DESTEK, TEŞVİK,
YOK
ÖNERİ ALANI
BEN DİLİ
Sorun bende
(önce duyguyu
farket)
SORUN KARŞININSA
•
•
•
•
•
•
•
•
Yardımcı olmak istersiniz;
Dinleyensiniz;
Onun konuşmasını istersiniz;
Anlamak istersiniz;
Kabul etmek istersiniz;
Onun gereksinimlerine saygı duyarsınız;
Kolaylaştırıcı bir rol üstlenirsiniz;
Onun sorununu çözmesine izin vermek
istersiniz.
SORUN BENİMSE;
Yardım istersiniz;
Anlatansınız;
Siz konuşmak istersiniz;
Anlaşılmak istersiniz;
Kabul edilmek istersiniz;
Kendi gereksinimlerinize saygı
duyarsınız;
• Etkin bir rol üstlenirsiniz
• Sorununuzu çözmek istersiniz.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Emretme, yönetme
Uyarma, tehdit etme (gözdağı verme)
Ahlak dersi, vaaz verme
Öğüt verme, çözüm getirme
Mantık yoluyla inandırma, tartışma
Yargılama, eleştirme, suçlama
Övme, görüşüne katılma, teşhis koyma
Ad takma, gülünç durumu düşürme
Tahlil etme, teşhis, tanı koyma
Güven verme, teskin, teselli etme
İncelemek, araştırmak, soruşturmak
Konu değiştirme, işi alaya vurma, şakacı
davranma
1- Emretme, yönetme
•
•
•
•
•
•
“Yapman gerekir……”, “Yapmak zorundasın……..”
Hasta: Bu egzersizleri yapmaktan nefret
ediyorum. Bana iyi geldiğine de inanmıyorum.
Fizyoterapist: Ben size söyleyinceye kadar hiç
ara vermeden egzersizlerinizi sürdürün. Bırakın ne
yapacağınıza ben karar vereyim .
Korku yada aktif direnç yaratabilir;
Söylenenin tersini “denemeye” davet edebilir.
İsyankar davranışlara yada misillemeye yol
açabilir.
2- Uyarma, tehdit etme
(gözdağı verme)
• “…..yapmazsan……..olur”, “Ya yaparsın,
yoksa…………..”
• Hasta: Bu ilacı kullanmak istemiyorum, bir
yığın yan etkisi var.
• Hemşire : Bu ilacı kullanmazsanız
iyileşemezsiniz.
• Korku, boyun eğme yaratabilir:
• Söz konusu sonuçların gerçekten meydana
gelip gelmeyeceğini “denemeye” yol açar;
• Gücenme, kızgınlık, isyankarlığa neden olabilir.
3- Ahlak dersi, vaaz verme
• “…………..yapmalıydın”, “senin sorumluluğun”,
“………….şöyle yapmak gerekir”
• Hasta: Ben kemoterapi olmam, bu dönemde bir de onun
etkilerini kaldıramam.
• Hemşire: Kendini buna hazırlamalıydın. Aslında beden
senin bedenin, olacaklar da senin sorumluluğunda.
• Zorunluluk yada suçluluk duyguları yaratır;
• Karşıdakinin durumunu daha şiddetle savunmasına yol
açabilir (Kim demiş?);
• Karşıdakinin sorumluluk duygusuna güvenilmediği
izlenimini verir.
4- Öğüt verme, çözüm getirme
• “Ben olsam….”, “Neden……yapmıyorsun?”, “Bence…….”,
“Sana şunu öneriyim…”
• Hasta: Kaç gün daha kemoterapide kalacağım, yeter
artık.
• Hemşire : Neden refakatçinle oyalanacak bir şeyler
bulmuyorsun?
• Karşıdakinin kendi sorunlarını çözmekten aciz
olduğunu ima eder;
• Karşıdakinin sorunu bütünüyle düşünüp, değişik
seçenekler getirip seçenekleri denemesine engel olur;
• Bağımlılık yaratabilir.
5- Mantık yoluyla inandırma,
tartışma
• “Şu nedenle hatalısın”, “Olaylar gösterir ki..”, “Evet
ama…”, “Gerçek şu ki..”
• Hasta: Alternatif tıp tedavi yöntemlerine inanıyorum.
Bu kadar ilaç yüklenmesine karşıyım.
• Fizyoterapist: Evet ama alternatif tıp yöntemleri
bizim yaptığımız tedavinin hızına ve gücüne yetişemez
ki.
• Savunucu tutumları ve karşı koymayı kışkırtır;
• Çoğunlukla karşıdakinin sizinle iletişimi kesmesine ve
artık dinlememesine yol açar:
• Karşıdakinin kendisini beceriksiz ve yetersiz
hissetmesine neden olabilir.
6- Yargılama, eleştirme, suçlama
• “Sağlıklı düşünmüyorsun…”, “Fazla büyütüyorsun”
• Hasta: Son muayeneden beri bu kadar kilo aldığım için
kendimi çok suçlu hissediyorum..
• Hemşire: Yediğin onca yağlı yemekler için kimseyi
suçlayamazsın.
• Yetersiz, aptal ve yanlış değerlendirilmiş hisseder;
• Karşısındakinin olumsuz bir yargısına hedef olma yada
azarlanma korkusuyla iletişimi kesmesine yol açar;
• Genellikle karşıdaki yargı ve eleştirileri gerçek olarak
algılar (Ben kötüyüm) yada karşılık verir (Siz de daha
mükemmel değilsiniz).
7- Övme, görüşüne katılma, teşhis
koyma
• “Çok güzel…”, “Haklısın, o arkadaş berbat birine
benziyor”
• “Bence harika bir iş yapıyorsun”
• Hasta: Ben bu ilaçları düzenli bir şekilde kullanamam.
Kocamın da desteği olmaz.
• Hemşire: Ama olurmu, yapabilirsin, kocanızın size
yardımcı olacağı besbelli, çok iyi bir adam…
• İstenilen davranışı yaptırabilmek için söylenen,
içtenlikten yoksun bir manevra gibi algılanabilir;
• Karşıdakinin öz imgesi ile övgü uygun değilse kişide
kaygı uyandırabilir;
• Övgü çok sık yapılırsa yokluğu eleştiri gibi algılanabilir.
8- Ad takma, gülünç duruma
düşürme
• “ Hastalık hastası olmayın”, “Bu kadar
cengaver olursan”
• Hasta: Sondam çekilemez mi?
• Hemşire: Gittikçe huysuz bir hasta olmaya
başladınız.
• Karşıdakinin değersiz hissetmesine,
sevilmediği kanısına varmasına neden olabilir;
• Karşıdakinin öz-imgesi üzerine çok
olumsuzdur;
• Genellikle karşılık vermeye iter.
9- Tahlil etme, teşhis, tanı koyma
• “Senin derdin ne biliyor musun”, “Herhalde çok
yorgunsun”, “Aslında sen öyle demek istemiyorsun”
• Hasta: Ömür boyu diyete mahkumum.
• Hemşire: Aslında şeker hastası olduğunuzdan değil,
istediğiniz gibi yemek yiyemeyeceğinizden dolayı böyle
yapıyorsunuz.
• Tehdit edici, tedirgin edici olabilir ve başarısızlık
duygusu yaratabilir;
• Karşıdaki kendini korumasız, kıstırılmış hisseder,
kendisine inanılmadığı kanısına varabilir;
• Karşıdaki, yanlış anlaşılma endişesi ile iletişimi keser.
10- Güven verme, teskin, teselli
etme
• “Aldırma…boş ver, düzelir…”, “Hadi biraz
neşelen…”, “Zamanla kendini daha iyi
hissedersin”
• Hasta: Hala taburcu olamayacak mıyım?
• Doktor: Boş verin, ne diye takıyorsunuz. Güzel
güzel bakıyoruz size burada.
• Karşıdakinin kendini “anlaşılmamış”
hissetmesine neden olur;
• Kızgınlık duyguları uyandırır;
• Karşıdaki genellikle mesajı “kendini kötü
hissetmen doğru değil” şeklinde algılar.
11- İncelemek, araştırma,
soruşturma
• “Neden?...Kim?...Sen ne yaptın?...Nasıl?...”
• Hasta: Sürekli ameliyatımın ertelenmesinden daha çok
strese girdim.
• Hemşire: Niçin böyle düşünüyor ve neden kendinizi bu
kadar yıpratıyorsunuz?
• Soruları cevaplama genellikle eleştiri veya zorunlu
çözüm getirdiğinden karşıdaki genellikle hayır
demeye, yarı doğru cevap vermeye, kaçmaya yönelir ve
yalan söyler;
• Sorular genellikle soru soranın nereye varmak
istediğini açıklamadığından, karşıdaki korku ve
endişeye kapılabilir;
• Sizin endişelerinizden doğan sorulara cevap vermeye
çalışan kişi kendi sorununu gözden kaçırabilir.
12- Sözünü kesmek,
önemsememek, konuyu saptırmak
•
“Daha güzel şeylerden konuşalım”, “Bu kadar
büyütmeyin”
• Hasta: Tüm yaşamım boyunca kendi kendime baktım.
Şimdi başkalarına muhtaç olmak beni üzüyor.
• Doktor: Tansiyonuna bir bakalım. Öksürüğünüz nasıl
oldu?
• Yaşamın güçlükleri ile savaşmak yerine, onlardan
kaçınmak gerekli mesajını ima edebilir;
• Karşıdakine sorunlarının önemsiz, saçma ve gereksiz
olduğu anlamını verebilir;
• Karşıdaki bir güçlükle karşılaştığında açık
davranmaktan çekinebilir.
SÖZSÜZ İLETİŞİM
 Sözcüklerle değil de beden diliyle
gerçekleştirilen iletişime sözsüz iletişim
denilmektedir.
SÖZSÜZ İLETİŞİM
Sözsüz iletişim sözlü iletişimi
desteklemek ve pekiştirmek
amacıyla kullanılmaktadır.
Sözsüz iletişim bir başka
deyişle duyguları ve ilişkileri
en etkin ifade etme aracıdır.
SÖZSÜZ İLETİŞİM
7 Sözler
55
Yüz
ifadeleri
38
Söz ötesi
SÖZSÜZ İLETİŞİM
 Ayrıca sözsüz iletişim aracılığıyla
insanlar duygularını,
düşüncelerini, isteklerini,
ihtiyaçlarını ve ruhsal
zenginliklerini başka insanlarla
paylaşmaktadır ve de insanın
iletişiminin tek başına
sözcüklerle
sınırlandırılamayacağı da
belirtilmektedir.
SÖZSÜZ İLETİŞİMİN ÖZELLİKLERİ
Duyguları etkili olarak aktarma,
iletişim eyleminin yokluğunu olanaksız
kılma,
insanlar arasındaki ilişkileri tanımlama ve
belirleme,
sözel içerik hakkında bilgi verme,
sözcüklerle çelişebilme, belirsiz olma,
 güvenilir mesajlar verme ve kültüre özgü
olma vb..
SÖZSÜZ İLETİŞİM 3’E AYRILIR:
Sessiz olan: Sadece görsel beden dilini kapsar.
Sesli olan: Dil ile yakından ilgili olgular (örneğin
vurgu ve konuşma araları) ve bağımsız ifadeler
(örneğin gülmek veya içini çekmek)
Kişilerin görüntülerini tamamlayan şeyler de
sözsüz iletişime dahil edilebilir. (örneğin kıyafet,
sahip olunan eşyalar, mekanın dili vb.)
Biraz daha ayrıntılı bir sınıflama ile sözsüz
iletişim, kendi içinde 5 gruba ayrılır;
Yüz ve Beden
Bedensel Temas
Mekan Kullanımı
Araçlar
Sesin rengi ve tonu
YÜZ VE BEDEN
Yüz ve beden ifadeleri istemli ya da istemsiz yapılır.
Çeşitli kültürler arasında yapılan araştırmalardan elde
edilen sonuçlara göre 6 temel duygu ifadesini aktaran
yüz anlatımlarının bütün kültürlerde ortak olduğunu
göstermektedir.
Mutluluk
Korku
Öfke
Hayret
Üzüntü
Tiksinti
BEDENSEL TEMAS
Farklı bedensel temaslar kurarak
karşımızdakine çeşitli MESAJLAR
vermeye çalışırız. Örneğin, birisinin elini
öpüp başımıza koyduğumuzda onun
bizden büyük, üstün olduğunu kabul
ettiğimizi gösteririz. El sıkıştığımızda
karşımızdakini kendimize en azından bir
ölçüde eşit kabul ettiğimizi gösteririz.
BEDEN DİLİ (SÖZSÜZ İLETİŞİM)
Beden dili, duygu ve düşüncelerimizin
konuşulmadan dışa yansımasıdır.
İnsanların yüz yüze kurdukları ilişkilerde;
kelimelerin %10, ses tonunun %30, beden
dilinin %60 oranlarında önem taşıdığı iddia
edilmektedir.
BEDENİN İFADELERİ
Niyet edilen ifadeler: Ne ifade etmek
istenildiğini bilerek, isteyerek, insanın
kontrol edebildiği, hareket ve ifadelerdir.
Sözlü anlatımdaki dil ile eş anlamlar taşır.
Niyet edilmeyen (duygusal) ifadeler: İstem
dışı veya farkında olmadan yapılan
hareketler, ifadelerdir. Üzüntü, korku,
sevinç vb.
Beden Dili Öğeleri:
• Beden duruşu
• Baş
• Mimikler
• Jestler
• Göz teması
• Giyim
• Eller
• Bakım ve makyaj
• Ayaklar
• Kullanılan aksesuarlar
BEDEN DİLİ ÖGELERİ
Göz teması: Bir kişiyle konuşurken dikkat edilecek
en önemli noktalardan biri, nereye baktığınızdır.
Doğrudan konuştuğunuz kişiye bakmak, karşınızdaki
kişiye samimiyetinizi iletmenize yardımcı olur ve
mesajınızın etkisini artırır. Yere bakarak veya
gözlerinizi kaçırarak konuşmanız, karşınızdaki
kişinin üstünlüğünü kabullenme olarak
yorumlanacaktır.
BEDEN DİLİ ÖGELERİ
Beden duruşu: Hafifçe öne eğilmek, dik
duruş, süklüm-püklüm, meydan okuma,
otururken duruş v.b. İfadelerin her biri
değişik mesajlar verir.
BEDEN DİLİ ÖGELERİ
Jestler: Uygun ölçüde ve uygun şiddette yapılan
jestler bir konuşmaya güç katar. Bu konuda dikkat
edilmesi gereken; jestleri konuşmadaki eksik
kelimeleri tamamlayacak bir araç olarak
kullanmamak, yabancı dile hâkim olmayan birinin
ifadesini elleriyle tamamlaması gibi bir duruma
düşmemektir.
BEDEN DİLİ ÖGELERİ
Mimikler: İnsan ilişkilerinde hiçbir şey, yüz ifadesi
kadar önemli ve anlamlı olamaz. Üzüntünün veya
kızgınlığın gülümseyen bir ifadeyle, sevincin çatık
kaşlarla ifade edilmesi mümkün değildir. Güvenli bir
ifade, verilen mesajla uyum içindeki bir ifadedir.
Öfkeli bir mesaj veya memnuniyetsizlik, en açık
olarak donuk bir ifadeyle verilebilir.
BEDEN DİLİ ÖGELERİ
Ses tonu, şiddeti ve konuşmanın akıcılığı: Ses
tonunun kullanılma biçimi, sözlü ilişkinin hayati bir
parçasıdır.
Tek heceli bir kelime, örneğin “git” kelimesi, söyleniş
biçimine bağlı olarak pek çok anlama gelebilir. Ses
tonu ve şiddetine bağlı olarak “git” vardır ki; “seni
bir daha görmek istemiyorum” anlamına gelir.
Fakat bazen öyle bir “git” vardır ki; “kal, lütfen
gitme” anlamına gelir.
BEDEN DİLİ ÖGELERİ
Giyim, kuşam: İnsanlar ilk defa karşılaştıkları kişileri
öncelikle giyim kuşamlarıyla değerlendirirler. Tek bir
kelime bile konuşulmadan, insanlar giyim
kuşamlarından dolayı karşılarındaki hakkında belirli
bir ön yargıda bulunmak eğiliminde olurlar.
Bu yargı; kıyafetin temiz, ütülü, şık ve vücuda uygun
olmasını ölçer. Ayrıca erkeklerde saç ve sakal tıraşı,
bayanlarda saç ve makyajın şekli de son derece
önemlidir. Kıyafetle birlikte kullandığınız takı ve
aksesuarlar da bu yargıda belirleyici rol oynar.
VÜCUT HAREKETLERİ
Vücutta, hareketler bakımından beş önemli
inceleme bölgesi vardır;
1) Merkez: Boyunla bel arasında kalan kısım, vücudun
odak noktası, yani merkezidir. Merkez açık, kapalı,
saldırgan ve uysal olabilir.
2) Baş: Duruş biçimine göre farklı anlamlar taşır.
Benlik ekseni: Başın yatay eksenidir. Bu eksen
üzerinde
baş aşağı-yukarı hareket eder.
Başkaları ekseni: Başın dikey eksenidir. Bu eksen üzerinde
baş sağa-sola döndürülür.
VÜCUT HAREKETLERİ
3)Yüz : Araştırmalara göre yaklaşık, 250 bin çeşit
yüz ifadesi yapabiliyoruz.(İlgi, heyecan, korku,
eğlence, sürpriz, iğrenme, tiksinme, beğeni, öfke,
vb.) Yüz ifadelerinin okunması kolay, fakat kontrol
edilmesi genellikle zordur. Yüzde okunması gereken
öğeler; alın, kaşlar, göz kapakları, gözler, burun,
dudaklar, çene ve tendir.
VÜCUT HAREKETLERİ
4) Eller: Dört temel bölgesi vardır; parmak, avuç içi,
kenarı ve üstü.
Avuç içini göstermek, dostça, barışçıl bir yaklaşımdır.
Avuç kenarı, keskin ve seri ifadeler içerir. Reddetme,
kabul etmeme durumunda elin yanı kılıç veya
karate darbesi gibi kullanılır. Elin tersi canlılığı
gösterir. Bazen saldırgan ve düşmanca da olabilir.
VÜCUT HAREKETLERİ
5) Bacaklar: Bacaklar da duruş biçimlerine göre
farklı anlamlar taşıyabilir.
Örneğin, otururken ayak bileklerini üst üste koyma,
tetikte olma ve hazır oluşun ifadesidir. Abartılı
olmadan bacak bacak üzerine atmak kendine güven
ifadesi olarak algılanır. Bacakları uzatarak oturmak
ise umursamazlık anlamına gelebilir.
BEDEN DİLİ İPUÇLARI
 El saklama: Yalan söylemeyen birisi ellerini açıkta kullanır.
 Burun kaşıma; Burun kaşıma, beyaz yalanların klasik işaretidir.
 Yutkunma; İnsan bedeninin yalanlara bir diğer karşı koyuş biçimi ise,
boğazın işlevlerini yerine getirmesini kısıtlamaktır.
 Göz hareketleri; İnsanların konuşması bittikten sonra baktığı yerler,
söylediklerinin doğru mu yalan mı olduğu konusunda ipuçları verir.
 Öksürmek; Yalandan öksürme, klasik aldatma tekniğidir.
 Hızlı konuşma; Uzmanlara göre, insanlar ne kadar hızlı konuşursa,
yalan söylediğinden o kadar fazla kuşkulanabilirsiniz.
 Gülmek; Pek çok insan yalan söylediğinde ilk başta rahatlar.
ARAÇLAR
Kişiler arası iletişimde mesaj iletmek
için başvurduğumuz yollardan birisi de
birtakım araçlar kullanmaktır. Rozetler
ya da takılar takarak, kokular sürerek
belirli kıyafetlere bürünerek çevremize
çeşitli mesajlar iletebiliriz.
SESİN RENGİ VE TONU
• İletişim esnasında kişilerin birbirleri üzerinde
yarattıkları izlenim ve söylenenlerle ilgili
yorumlamada sesin özellikleri önemli rol oynar.
Güvenilir yeterince güçlü bir ses tonu ile ve yerli
yerinde vurgularla konuşmanın ikna edici gücü de
yadsınamaz. Kısaca ses tonu yalan söylerken ya da
korktuğumuzu saklarken bizi ele verebileceği gibi
söylediklerimizin doğruluğuna destek de olabilir.
MEKAN KULLANIMI
İnsanlar kendi çevrelerinde oluşturdukları BOŞ MEKANLAR
yoluyla da İLETİŞİMDE bulunurlar. Başka insanlara olan
uzaklığımızı ayarlayarak, onlara uzak ya da yakın durarak
birtakım mesajlar iletiriz. Diğer insanlarla aramıza
koyduğumuz uzaklık, onlara karşı olan duygularımızla
ilgilidir. Sevdiğimiz insanlara yakın durmayı tercih ederken,
daha az sevdiklerimizle aramızda biraz daha mesafe
bulunmasına dikkat eder, hiç tanımadığımız insanlara ise
daha uzak dururuz.
Ortam
• Mahrem alan: 0-25 cm.
• Kişisel alan: 25-100 cm.
• Sosyal alan: 100-250 cm.
• Genel alan: 250 cm +
a-Çok Yakın Alan (Mahrem Alan)
Bireye en yakın alandır.Bu alan sevgililere, ara
sıra aile üyelerine ve belki de birkaç arkadaşa
ayrılmıştır.Ne var ki özellikle beden temasının
olduğu durumlarda aile üyeleri de
arkadaşlarda bu alanda çok fazla
kalmamalıdırlar.Gövdeden itibaren, 35 cm.lik bir
çapı vardır
Vücut temasına yada çok yakın duruşlara olanak
veren yakınlık duyulan kişiler için
izin verildiği zamanda ve ölçüde geçerlidir.
Mahrem alanın istenmeyen kişiler tarafından
aşılmasının iki türlü duygusal değişikliğe neden
olabileceğini öne sürmektedir:
1. Sıkıntı, gerginlik, huzursuzluk
2. Saldırganlık eğiliminde artış.
b-Kişisel alan - Samimi mesafe
45-50 cm.den başlayarak, 120 cm.ye
kadar uzanan alandır. Bu uzaklık özel
işlerin tartışılmasına ve dostlara
ayrılır.İş ilişkilerinde talimat verirken;
meslektaşlar ile çalışma halinde
rahatsız olunmayan alandır.
c-Sosyal alan
Arkadaşlar, tanıdıklar, çalışma
arkadaşları ve geneldeki sosyalleşme
etkinlikleri için ayrılan alandır. Bu alan
120 cm’ den 350 cm ye kadar ulaşan
alandı.Resmi temaslar için kullanılan
örneğin iş toplantılarında uyulan
ölçüdür.
d-Genel alan
Bireyin mikro alanının en dış bölgesi
genel alan olarak adlandırılır. Bireyin 3,5
metre uzağından başlayıp yaklaşık 7,5
metreye kadar olan kısmı yakın genel
alanı 7,5 metreden başlayıp dış
uyaranların algılanabildiği sınıra kadar
olan kısmı da uzak genel alanı
oluşturmaktadır.
Sosyal alanın bitim noktasından başlayarak
genişleyen mesafedir. Genellikle yabancılar
için geçerli olan bu mesafe tanıdık kişiler söz
konusu olduğunda uzak durma mesafe
koyma isteğini yansıtır.
Otobüs durakları, tren istasyonları büyük
otellerin lobileri gibi topluma açık yerlerde
birbirlerini hiç tanımayan insanların imkan
olduğu taktirde korumaya özen gösterdikleri
mesafe en az 2.5 metredir.
Kısaca bize yakın olanlarla mesafe olarak
da daha yakın durmayı tercih ederken bize
uzak olanlarla da mesafe olarak da uzak
durma eğilimimiz vardır.
Olumlu sözsüz iletişim örnekleri:
* Karşımızdaki kişiye doğru eğilmek
* Gülümsemek, gerginliğini belli etmemek
* Sinirli yada uygunsuz hareketlerden kaçınmak
* Güven telkin eden mimikler kullanmak
* Göz teması kurmak
* Baş sallamak gibi teşvik edici hareketlerde bulunmak
* Karşıdaki kişi ile 90º açı ile oturmak
* Açık bir beden dili kullanmak
PSİKOLOJİ DERSİ
İLETİŞİM
İki kişinin duygu, düşünce ve bilgilerini
paylaşarak birbirlerini anlama sürecidir.
İki insan birbirinin farkına vardığı andan
itibaren iletişim başlar; söylediği /
söylemediği,
yaptığı / yapmadığı
REFİKA
ÖZKAN vardır
her şeyin
anlamı
C
UZMAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN
PSİKOLOJİ DERSİ
KİŞİ
Mesajı gönderenin
Gönderisini uygun bulur
Dinler
Mesajı gönderenin
Gönderisini uygun bulmaz
Dinlemez
REFİKA Dinler
ÖZKAN
UZMAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN
Dinlemez
PSİKOLOJİ
DERSİ
DİNLER
Yanlış anlar
Doğru anlar
Mesaja
katılır
Mesaja
katılmaz
REFİKA ÖZKAN
UZMAN
PSİKOLOJİK
DANIŞMAN
Geri
bildirimi
Geri bildirimi
uygundur
Uygun değildir
DİNLEME NEDİR?
• Dinleme sözlük anlamıyla sesleri işitmek
için kulak vermektir. Daha geniş anlamda
dinleme, önceden hazırlık yaparak
söylenenleri, okunanları, konuşulanları
anlamak için dikkat kesilme ve
değerlendirme yapmaktır."
118
• Bir insanın rahatça oturup ses
dalgalarının kulaklarına girmesine
dinlemek diyemeyiz. İyi dinlemek , çaba
ve katılım gerektirir. Fakat buna giden
yollarda da bir çok engel vardır.
Bunlardan biri de, bizim
konuştuğumuzdan çok daha hızlı
düşündüğümüzdür.
119
Dinleme bir beceridir.
Ve bu beceri birtakım ilke ve
yöntemlerle çok daha etkili bir şekilde
kullanılabilir. İnsan iletişiminin yaklaşık
%90 ı sözel olarak yapılmaktadır. Bu
iletişimin ancak yarısı kısa bir süre sonra
hatırlanabilir. Aradan daha fazla zaman
geçtiğinde ise %20-25 ini bile zor
hatırlarız.
120
Bütün bu nedenlerden dolayı dinleme
ilke ve yöntemlerini öğrenmek ve
bunları uygulamak daha da önem
kazanmaktadır.
Dinleme sadece söylenilenleri
duymak değil, aynı zamanda bu
söylenenleri önemli bulmak, kavramak
ve değerlendirmektir.
121
DİNLEMENİN ÖNEMİ
• Dinlemek, mesaj alışverişinde çok büyük
önem taşıyan bir süreçtir. Çünkü
zamanımızın büyük bir bölümünü mesaj
vermekten çok almakla geçiririz. Alınan
mesajı sonuna kadar dinlemeden
değerlendirmeye ve sonuca varmaya
çalıştığımızda da iletişim sorunlarıyla
karşı karşıya kalırız.
122
• Dinlemek, karşınızdaki kişiye saygı
duymanın, sana değer veriyorum demenin
mesajı vermenin en iyi yoludur.
Konuşmak için bir nedeni olan herkesi,
dinlemek için de mutlaka bir neden
vardır.
123
• Dinlemek okul sonrasında
kullandığımız en yaygın öğrenme
yoludur.
• Kendimizi incelersek, okul sonrası
öğrendiklerimizin pek çoğunu
dinleyerek öğrendiğimizi görürüz.
124
• Ancak “ ilginç” bulduğu başka bir deyişle, o
anda içinde bulunduğu, fizyolojik ve
psikolojik gereksinimler çerçevesinde
anlamlı olan noktalara dikkati toplar.
Karnımız açsa yemek konusu, evimizle
ilgiliyse ev konusu ilgimizi çeker. Belirli bir
kimseye karşı özel bir ilgimiz varsa, onun
adı geçtiği zaman “ kulak kesiliriz”.
125
DİNLEMNİN ÖNÜNDEKİ
YAYGIN ENGELLER
• 1) Gürültü: Gürültü işitmeyi engeller.
Dikkati dağıtan dış etkiler kişinin
karşısındaki konuşmacının konuşmasına
odaklanmasını engeller.
126
• 2) Konuşmaya aşırı değer
vermek: Çoğu insan, konuşmaya
daha fazla, dinlemeye daha az
önem verir. Fakat iletişim
kurmanın temelinde iyi bir
dinleyici olmak vardır.
127
• 3) Fiziksel yapı: Sinir sistemimiz;
konuşma hızından 4 kat daha
fazlasını dinleyebilme kapasitesine
sahiptir. İnsanın sinir sistemi
dakikada 600 kelimelik bir konuşma
hızını anlama kapasitesine sahip
olmasına rağmen, normal bir
konuşmanın hızı dakikada 100-150
kelime arasındadır.
128
• 4) Etkili dinleme sonucu zihinsel yorgunluk
yaşamak: Sürekli bir insanı dinlemek, ona
konsantre olmak oldukça zordur. Kişi her
yönüyle kendisini, karşısındaki konuşmacıyı
anlamaya verirse bir süre sonra beyni
yorulup yıpranacaktır.
129
• 5) Kendisiyle meşgul olmak: Dinlemenin
önündeki en aşılmaz engel, insanın kendisiyle
meşgul olmasıdır. Örneğin; hem T.V. izleyip,
hem de konuşmaya çalışmak ya da Gazete
okurken bir şeyler söylemeye çalışmak...
• 6) Önyargı: Söyleyene ya da söylenene
önyargılı yaklaşmak, dinlemeyi ve anlamayı
engeller.
130
DİNLEME TÜRLERİ
• 1-GÖRÜNÜŞTE DİNLEME :Bu dinleme
türü aslında dinlememek sadece
dinliyormuş gibi yapmaktır. Dış
görünüşüyle dinliyormuş gibidir, ancak
zihnen çok uzakta bir yerdedir.
131
• 2-SEÇEREK DİNLEME: Anlatılanlardan
sadece kendi ilgi alanına giren kısımları
dinler. Bu dinleme türü bir anlamda algıda
seçicilikle ilgilidir. Örneğin; karnı aç olan
birinin sadece yemek düşünmesi...
132
• 3-SAPLANTILI DİNLEME :Bu tür
dinleyiciler siz ne derseniz deyin kendi
duymak istediğini duyarlar.
133
• 4-SAVUNUCU DİNLEME :Bu tür dinleyiciler
sürekli savunma durumundadırlar.Yapılan her
tür konuşmayı kendilerine yönelik bir saldırı gibi
algılarlar ve sürekli kendileri ile ilgili aslında
öyle olmadıklarını,öyle düşünmediklerini
ispatlamak gibi bir uğraşı
içindedirler,konuşmaları genellikle kendilerine
dönüktür.
134
• 5-TUZAK KURUCU DİNLEME :Bu
dinleyiciler sinsice bir çaba içindedirler.
Genellikle ellerinde bir kağıt kalemle
dinlerler ve konuşmacının ,konuşmasında
yakaladıkları açıkları not ederler,
konuşma sonunda ilk söz alan ve bu
açıkları sıralayanlar genellikle onlardır.
135
• 6-YÜZEYSEL DİNLEME:
Yüzeysel dinleyici konuşmanın
ayrıntılarına dikkat
etmez,genel konu ve içerik
hakkında bilgi sahibi olmak
onun için yeterlidir
• 7-EDİLGEN DİNLEME :
Dinleyici söylenen her şeyi
dinler ama tamamen pasiftir,
konuşmaya herhangi bir katkı
sunmaz, eleştiri
getirmez,sadece dinler.
Konuşmacıda dinlenmiyormuş
izlenimi yaratır.
136
• 8-ETKİN DİNLEME :Etkin dinleme
görünen mesajın arkasındaki gerçek
mesajın ortaya çıkmasını sağlar.
137
ETKİN DİNLEME NEDİR?
Etkin dinleme savunmayı azaltan,
özgüveni zedelemeyen bir iletişim
tekniğidir. Aynı zamanda duygusal olarak
da gerilimi azaltır. Etkin dinleyici olmak;
karşısındakinin duygularını anlayabilmek,
tanımlayabilmek, onlara zamanında yanıt
verebilmek ve onları kendi sözcükleriyle
tekrarlayarak konuşanın onayını almaktır.
138
Etkin dinlemede konuşmacı
söylediklerinin ve kendisinin önemsendi
ğini hisseder böylece kendisine
özgüveni
gelir ve daha iyi bir şekilde kendisini
ifade eder, aldığı pozitif iletiler
konuşmacının olaya objektif bakmasını
sağlar.
139
• Edilgin dinlemeden(sessizlik) daha
etkili olan Etkin Dinleme, “gönderen”
ile “alan”ı içine alan harika bir
yöntemdir.
140
Etkin Dinleme örnekleri
Hasta: Koyduğunuz tanıdan ne kadar eminsiniz?
Sağ. Per.:Yanlış yapabileceğimden endişeleniyorsunuz.
Hasta: Hayır.Yanlış yapmış olmanızı umuyorum
Doktor: Ülser tanısından hoşlanmadınız.
Hasta: Evet. Hiç alkol almamam, zevksiz bir diyet
yapmam gerekecek
Doktor: Alkolü bırakmanın zor olacağından korkuyorunuz.
Hasta: Çok zor olacak
141
DİNLEYEBİLMEK İÇİN BAZI
YÖNTEMLER
Konsantre olma gücünüzü geliştirin.
İlgi alanlarınızı geliştirin.
Konuşmakta olan kişiye doğru bakın.
O Andaki ihtiyacı saptayın.
Söylediği şeye büyük ilgi duyuyormuş
gibi görünün.
• Konuşmakta olan kişiye doğru eğilin.
•
•
•
•
•
142
• Açıklayıcı Sorular sorun.
• Sözünü kesmeyin daha fazlasını
anlatmasını isteyin.
• Belli aralıklarla özetleyin.
• Konuşmacının bahsettiği konunun dışına
çıkmayın.
• Kendi söylemek istediğinizi ifade
ederken konuşmacının sözcüklerini
kullanın.
143
•
•
•
•
Duygularınızı gözden geçirin.
Yargınızı askıya alın.
Konuşmacının tavırlarına takılıp kalmayın.
Vücut diline dikkat edin.
144
ETKİN DİNLEMEYİ
ENGELLEYEN FAKTÖRLER
145
PSİKOLOJİK ENGELLER
Utangaçlık, sinirlilik.
Göz korkutmak.
Kişisel çatışmalar.
Ön yargılı olma.
Adam kayırma.
146
SÖZEL ENGELLER
• Konuşmak, tartışmak.
• Farklı sohbetler yapmak.
• Gereksiz sorular sormak.
• Konuyu değiştirmek
• Konuşmanın çok uzun olması.
147
DAVRANIŞSAL ENGELLER
• Göz temasından kaçmak.
• Yanlış sinyaller gönderme: kafa sallama,
ayağı ile ritim tutma, esneme.
• Devamlı kıpırdama
• Sıkılmış bir şekilde bakmak, sürekli
saate bakmak.
148
FİZİKİ ENGELLER
• Diğer kişiler.
• Dışarıdan gelen gürültü ya da müdahaleler.
• Telefon, bilgisayar ve diğer teknik
donanımdan kaynaklanan gürültüler.
• Yetersiz havalandırma.
• Aşırı sıcak ya da soğuk.
149
ETKİN DİNLEMENİN
YARARLARI
• Konuşan kişinin anlatmak istediğinin ne
kadar doğru anlaşıldığını kontrol
edilmesine,
• Anlamı konuşmacıya geri yansıtarak, ona
algıları doğrulama, açıklama ya da düzeltme
fırsatı verir.
150
ETKİN DİNLEMENİN
YARARLARI
• Etkin dinlemeyle konuşan kişinin
duygularının kabul edildiği ifade
edilmektedir; bunun yerine anladığını
empatik bir şekilde ifade etmektedir.
151
ETKİN DİNLEMENİN
YARARLARI
• Bireylerin bastırdıkları sıkıntı veren
duygularını keşfetmelerine,
152
ETKİN DİNLEMENİN
YARARLARI
• Kişilerin sıcak ilişkiler geliştirmesine,
• Kişinin gerçek sorunlarına ulaşmasına
ve var olan sorunu çözmesine
YARDIM EDER…..
153
İnsandaki dinleme yetisi fizyolojik,
psikolojik ve sosyal bakış açısından
ele alındığında, bunun hiç de kolay
anlaşılır ve uygulanır bir şey
olmadığını gördük. Dinlememizi
etkileyen o kadar çok engel var ki ,
o nedenle iyi bir dinleyici olmak, iyi
bir konuşmacı olmaktan çok daha
zor.
154
Fizyolojik olarak dinleme,
konuşmaktan çok daha fazla çaba,
dikkat ve enerji gerektiriyor.
Dinlerken düşüncenin belirli bir
disiplin altına alınması sinir
sistemimizi yoruyor.
155
Dinlemeyi psikolojik yönden ele
aldığımızda,
konuşanın nitelikleri ve bizdeki izlenimi
yanında, dinleyenin psikolojisi de
önemli yer tutar. İlk başta her
insandaki
“ ben duygusu” ne kadar bastırılırsa
bastırılsın ya da kontrol altına alınırsa
alınsın, yok edilemez.
156
Dinleyiciyken, bir nevi
psikologsunuzdur. Örneğin
karşınızdaki kişi size bir şey
anlatırken onu soru yağmuruna
tutmanız gibi hiç soru sormadan veya
yorum yapmadan öylece dinlemeniz de
yanlış olacaktır.
157
Aslında yapmamız gereken;
karşımızdaki kişinin
hissettiklerine ve
anlattıklarına göre, ona
kendini dinlemesini sağlamak
ve doğru yolu bulmasına bu
şekilde yardımcı olmaktır.
158
Empati de dinleme sanatının en önemli
parçasıdır. Yani birisini dinlerken
kendinizi onun yerine koymanız ve o
şekilde onu dinlemenizdir. Bu şekilde
karşınızdaki kişinin tüm anlattıklarını
onun hissettiği gibi hissederek
anlayabilirsiniz.
159
Sosyal olarak; birbirimizle olan
çatışmalarımız ve anlaşamazlığımızın
temelinde yatan nedenlerden biri de
birbirimizi yeterince dikkatli
dinlemediğimizdendir.
160
ETKİN DİNLEMEYİ KULLANMA
REHBERİ
• Havadan sudan sohbetlerde kullanmayın
• Zamanınız varsa ve dinlemek
istediğinizde kullanın.
• Karşınızdakinin söylediği her cümle geri
ileti gerektirmez.
• Hastanın iletisini onun sözcükleriyle
değil, kendi sözcüklerinizle geri verin.
ETKİN DİNLEMEYİ KULLANMA
REHBERİ
• Etkin Dinlemeyi zorla kabul ettirmeye
çalışmayın.
• Etkin Dinlemeyi kendi duygu ve düşüncelerinizi
açığa vurmaktan kaçınmak için kullanmayın.
• Etkin Dinlemeye “…….dediğinizi duydum”,
“………gibisiniz” gibi sıradan değişlerle
başlamayı alışkanlık haline getirmeyin.
• Hastaların her Etkin Dinlemenin ardından bir
çözüme ulaşmalarını beklemeyin. Çözüm
sonradan gelebilir.
BENLİK ANALİZİ/
TRANSAKSİYONEL ANALİZ
EGO DURUMLARI
• İnsanlar iletişimlerinde çeşitli ego
durumlarında bulunurlar
Ebeveyn
Yetişkin
Çocuk
E
E
Y
E
Y
Y
Ç
Ç
Ç
BENLİK ANALİZİ/ TRANSAKSİYONEL ANALİZ
ANABABA
BENLİK
DURUMU
KORUYUCU
ANABABA BENLİĞİ
ELEŞTİRİCİ
ANABABA BENLİĞİ
ÇOCUK
BENLİK
DURUMU
Küçük Profesör
Doğal Çocuk
Uyarlanmış Çocuk
Asi Çocuk
Uysal Çocuk
YETİŞKİN
BENLİK
DURUMU
BENLİK DURUMLARININ ANALİZİ: YAPISAL ANALİZ
EBEVEYN
YETİŞKİN
ÇOCUK
ÖĞRENİLEN
DEĞERLER, NORMLAR,
PRENSİPLER, KURALLAR
DÜŞÜNÜLEN
BİLGİNİN İŞLENMESİ,
MANTIK,
ÖNGÖRÜ,DEĞERLENDİRME
HİSSEDİLEN
BİYOLOJİK
İHTİYAÇLAR,DUYGULAR,R
EFLEKSLER,YARATICILIK
ANABABA/EBEVEYN
BENLİK DURUMU
Bu benlik durumu kişiliğimizin insanlara
nasıl davranması gerektiği konusunda
öğütler veren, emir veren kısmıdır.
Anababa rolü koruyucu ve eleştiriciyargılayıcı olmak üzere 2 biçimde
karşımıza çıkabilir.
“Aynı bir anne baba gibi düşünürüm,
hissederim ve davranırım.”

KORUYUCU ANABABA
• Koruyucu anababa
rolü; bireyin sağlığı ve
çıkarlarını korumaya,
kollayıp korumaya
yönelen,
• Fedakarlık, iyilik
yapma isteği baskın
olan bir benlik
türüdür.
ELEŞTİRİCİ
ANABABA
• Eleştirici
anababa
benliği
toplumsal
kuralları
ve
değerleri korumaya, bunlara
uymayanları eleştirmeye ve
cezalandırmaya yönelik bir
benliktir.
• Yakın çevrelerinden öğrendikleri değerleri tek, değişmez
doğrular
olarak
kabul
ederler.
• Herşeyi belirli kalıplar içinde
değerlendirdiklerinden
gelişime ve yeniliklere de pek
açık değildirler.
• Kuşaklar arası çatışma daha
çok bu benlik rolüne sahip
ebeveyn ve gençler arasında
yaşanır.
ÇOCUK BENLİK DURUMU
• Çocuk benlik az gelişmiş ya da çocuksu
bir benlik olarak algılanmamalıdır.
Hepimiz
fırsat
buldukça
çocuk
benliğimizi harekete geçiririz.
• Çocuk benlik doğal, küçük profesör ve
uyum sağlamış-uyarlanmış olarak üç
farklı şekilde sergilenebilir.
“Aynı çocukluğumdaki gibi
hissederim ve davranırım.”
düşünürüm,
DOĞAL ÇOCUK
• İlkel, fevri, kontrolsüz, “çocuk gibi
çocuk” bir kişilik özelliği taşır..
• Kıskançlığını, sevgisini, nefretini
en yalın biçimde belli eder.
• Doğal çocuk bağımsızdır.
KÜÇÜK PROFESÖR
• Yaratıcı, sezgileri güçlü ve idareci bir benlik
sergilerler.
• ana babaları tarafından gereğinden fazla
şımartıldıklarında başkaları ile karşılaştırılıp
övüldüklerinde, yüceltildiklerinde;
kendilerini üstün ve başkalarını küçümseyen bir
yetişkin olurlar.
• İleri yaşlara geldiklerinde iş ve toplumsal
yaşamlarında başkalarıyla işbirliği içinde iş yapma,
takım çalışmalarına uyum sağlama güçlüğü
çekerler.
UYARLANMIŞUYUM SAĞLAMIŞ ÇOCUK
• Uslu ya da asi olmak üzere 2 biçimde
sergilenebilir.
• Uslu çocuk benliği “ne diyorsam onu yap”
görüşüyle büyütüldüğü için kurallara, otoriteye
uyan, içe dönük uysal bir kişilik özelliği sergileyen
bir benliktir.
• Asi çocuk benliği ise otoriteye baş kaldırır, her
şeye karşı gelerek saldırgan bir kişilik yapısı
sergiler. Bu tür çocuk benliği otoritenin isteğinin
zıttını yaptığı için bağımlıdır.
YETİŞKİN BENLİK
• Yetişkin benlik kişiliğimizin akılcı yanını temsil eder.
Kişiliğimizin anababa rolü ile çocuk rolü arasında
uzlaştırıcı yönetici görevi üstlenir.
• Kişiliğin olgun ve irdeleyen, sorgulayan düşünen yanını
oluşturan yetişkin benlik, anababa benliğinin tersine
öğretilenleri olduğu gibi kabul etmez üzerine
düşünerek doğruluğunu test eder.
• Yetişkin benliğin en önemli özelliği belirli bir konu,
sorun ile ilgili olarak önceden bilgi toplaması, bunları
değerlendirmesi, olasılıklar üzerinde durarak sorunu
çözmesi, düşüncelerini önyargılar değil gerçekler
üzerine oturtmasıdır.
BATI VE DOĞU KÜLTÜRÜ FARKI
BATI KÜLTÜRÜ
DOĞU KÜLTÜRÜ
E
EBEVEYN
YETİŞKİN
Y
ÇOCUK
Ç
İçinde yaşadığı sosyal
grup tarafından kabul
görmek insanlar için çok
önemli bir ihtiyaçtır.
REFİKA ÖZKAN
KABUL İLKELERİ
“Kabul” insan ilişkilerinin temelidir.
Kişiler arası iletişimde gelişme sağlamak,
sorunlarımıza daha sakin bakabilmek,
kendimizle barışık olabilmek
için 3 kabul ilkesi işe yarar.
1.PROBLEMİ KABUL ETMEK
Yaşamda sorunlar olacaktır.
Sorunları kabul, göstereceğimiz duygusal ve
davranışsal tepkinin şiddeti azalır.
Sakin kalmamızı sağlar.
Serinkanlı olmak ise sorunların çözümü
için olmazsa olmaz bir ön koşuldur.
Ayrıca problem çıkması her zaman kötü bir şey değildir.
Çoğu kez bir fırsattır.
2. KENDİNİ KABUL ETMEK
İnsan olduğumuzu, olumsuz
duygularımızın var olabileceğini,
mükemmel olmak zorunda
olmadığımızı kabul etmektir
3.KARŞIDAKİNİ KABUL ETMEK
Karşıdakinin bir insan olarak değerli olduğunu,
hataları veya kırıcı davranışlarının onu
büsbütün değersiz kılmayacağını bilmektir.
Kişiyi kabul etmek onun her davranışını
kabul etmek anlamına gelmez.
Karşıdakini kabul, kişinin davranışlarını
eleştirme ama bütününe saldırmamaktır.
KABUL ETME
Bir başkasını olduğu gibi kabul etmek ilişkiyi güçlendirir
İlişki içinde, olduğu gibi kabul edildiğini yaşayan kişi;
*sorun çıkarmaz
Huzuru çevresine yayar
Büyüyebilir,
*Gelişebilir,
*Olumlu yönde değişebilir,
*Sorun çözmeyi öğrenebilir,
*Daha üretici ve daha yaratıcı olabilir
*Gizil gücünü tümüyle kullanabilir,
*Kendini özgür hisseder,
*Nasıl değişeceğini düşünmeye başlar.
•
• Ailede kabul
Okul yaşantısında kabul
• İş yaşantısında kabul
vb.
REFİKA ÖZKAN
KABUL
BİLDİRİMLERİ
REFİKA ÖZKAN
Bireyin varlığının onanmasını,
tanınmasını sağlayan artı veya
eksi hissettiren tüm mesajlara
kabul bildirimleri denir.
KABUL BİLDİRİMLERİ
EKONOMİSİ ŞEMASI
DİĞERLERİNE VERMEK
DİĞERLERİNDEN İSTEMEK
Merhaba bugün çok hoşsun
-Resmim iyi olmuş mu?
DİĞERLERİNDEN ALMAK
DİĞERLERİNİ REDDETMEK
-Teşekkür ederim çok
çalışmıştım
-Elbisen çok güzel
-Ucuzluktan aldım
KENDİNE VERMEK
Ben iyi biriyim. Bugün iyi iş yaptım. Vb.
Kabul sevgidir, kabul edildiğini
hissetmek sevildiğini hissetmektir.
Kabul kendine saygıyı ve değer duygusunu geliştirir,
büyümeyi ve yapıcı değişikliği kolaylaştırır.
Kabul edilen kişi, başkalarını kabul etmeyi ve
saygı duymayı öğrenir.
•KABUL ETMEK ONAYLAMAK DEĞİLDİR ...
•KİŞİYİ KABUL ETMEK DAVRANIŞINI
KABUL ETMEK DEĞİLDİR ...
KARŞILIKLI KABULÜN YAŞANDIĞI İLİŞKİDE
ŞU ÖZELLİKLER VARDIR :
*Açıklık ve Saydamlık
*Önemsenmek
* Birbirine gereksinim duymak
*Birbirinden farklı davranmak
* Gereksinimleri karşılıklı olarak gidermek
YARDIM AMAÇLI
PSİKOLOJİ
DERSİ
İLETİŞİM
Bireyin ilgi ve gereksinimlerini ortaya koyan,
bireysel yaşantılarını ortaya çıkaran,iyilik
durumunun oluşturulmasına ve
geliştirilmesine yardım eden iletişimdir.
REFİKA ÖZKAN
UZMAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN
SAĞLIK PERSONELİ-HASTA İLİŞKİSİ VE
İLETİŞİMİ
• Ne zaman sonlanacağı bilinen, zaman
sınırı belli etkileşimlerdir.
• Sosyal iletişimden farklıdır.
• Yardım edici, amaçlı ve anlamlı bir
ilişkidir.
• Plana dayalı değerlendirme yapılır.
İDEAL İLETİŞİM
• Hastanın ve sağlık personelinin karşılıklı
olarak nazik, açık ve dürüst davranması
yapılacak işleri kolaylaştırır.
• Böylece hastanın ve sağlık personelinin
birbirini dinleme olasılığı artar, karşılıklı
olarak bilgi daha kolay aktarılır.
İDEAL HASTA-S.PERSONELİ
MODELİ
• Hastaların etkin katılımı
• Birbirine bağlı olma
• Ortak karar alma
• Hastalara sağlıklarıyla ilgilenme yetkisi
verme
• İki yönlü iletişim
İLETİŞİM BECERİLERİ KULLANMANIN
SAĞLIK ELEMANLARINA FAYDALARI
• Sağlık elemanı daha doğru bilgi topluyor ve daha
doğru tanı koyuyor
• Hastalar kendilerine bakanlara daha çok güveniyor
• Hastaların tedavi yöntemine direnci azalıyor ve
tedaviye uyumu artıyor
• Hastaların gerginlik ve korkularını dışa vurmaları
kolaylaşıyor
Hastalarla sağlık personeli arasındaki olumsuz sözsüz
iletiler azalıyor
Hastaneye gitmekten memnun olanların sayısı artıyor
Hastalar doktorlarını daha seyrek değiştiriyor ve aynı
doktora yeniden gitme olasılığı artıyor
Hastaların iyimserlikleri ve yaşama istekleri artıyor
HASTA
BİREYLE İLETİŞİM
KURMA
PSİKOLOJİ
DERSİ
VE SÜRDÜRME
•
•
•
•
•
•
•
Kendinizi tanıyın
İletişimle ilgili bilgi sahibi olun
Konuşmak için zaman ayırın
Karşınızdaki bireye ismiyle hitap edin
Geri bildirimden yararlanın
Konuşurken ve dinlerken
empati yapın
REFİKA ÖZKAN
UZMAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN
Gerekirse fiziksel
dokunmayı kullanın
SES TONU
• Hasta ile iletişim kurarken çok yüksek ya da
anlaşılmayacak kadar alçak olmayan bir ses
tonuyla konuşmamalı
• önemli noktaları vurgulamasını bilmeli.
• Ses tonu karşılıklı olarak huzur ve güven
vermelidir.
Duygu yansıtma
HASTA
KAYGI
GÖNDEREN
K
O
D
L
A
M
A
“Kanser
olabileceğim
düşüncesini
kafamdan
atamıyorum”
Ç
Ö
Z
Ü
M
L
E
M
E
SAĞLIK PERSONELİ
ÇOK KAYGILI
ALAN
“Kitlenin kanser olabileceğinden kaygı duyuyorsun”
KARŞILIKLI DİNLEME
Dinleme bir sanattır, gerçek dinleme
konuşmaktan daha zordur, gayret ve
disiplin gerektirir.
DİNLEMENİN YARARLARI
• Öğrenmek
• Gelişmek geliştirmek
• Çatışmaları önlemek
• Anlaşmazlıkları çözümlemek
İYİ BİR DİNLEYİCİNİN
ÖZELLİKLERİ
• Söz kesmez
• Yargılamaz
• Karşılık vermeden önce düşünür
• Yüzü konuşana dönüktür
• Konuşanı işitebileceği uzaklıkta durur
• Sözel olmayan mesajları gözler
• Ne dendiğine odaklaşır
• Dinlerken ne diyeceğinin provasını yapmaz
• Son sözü söyleme çabasına girmez.
DİNLEME TÜRLERİ
•
•
•
•
•
•
•
Görünüşte dinleme
Seçerek dinleme
Savunucu dinleme
Tuzak kurucu dinleme
Yüzeysel dinleme
Etkin dinleme
Empatik dinleme
ETKİN DiNLEME
• Sağlık personeli-hasta iletişiminde karşılıklı
etkin dinleme çok önemlidir. Etkin dinleme
sayesinde teşhis ve tedavi aşamaları daha
kolay aşılabilir.
PSİKOLOJİ
DERSİ
ETKİN DİNLEME
Çoğumuz bize söylenenin çoğunu dinlemeyiz.
Bir bulguya göre, çoğumuz bize söylenenin ancak %
45’ ini duyarız ve bununda ancak % 50’sini
anımsarız.
Bu demektir ki; söylenenin ancak % 25’ini anımsarız.
Bu oranı yükselttiğimiz ölçüde iletişimi arttırıyoruz
demektir.
Yani “dinlemek
insanı
her zaman anlamaya
REFİKA
ÖZKAN
UZMAN PSİKOLOJİK
DANIŞMAN
götürmez.”
ETKİN DİNLEME
• Bilinçli olarak dinlemedir
• Dinleyen konuşanın söylediklerini açarak
geri verir, anlamadığı şeyleri sorar,
anladığından emin olmak için söyleneni
kendi ifadeleri ile tekrar eder böylece
konuşan dinleyenin ne anladığını öğrenir
ETKİN DİNLEMENİN
BASAMAKLARI
• Beden dili
• Duygu ve içerik yansıtma (empati)
• Kapı aralayıcılar
• Açık Uçlu sorular
KAPI ARALAYICILAR
•
•
•
•
•
•
Eee, sonra, başka
Bir örnek verir misin?
Bana bir şey söylemek ister misin?
Aklına takılan bir şey mi var?
Üzgün görünüyorsun, yanılıyor muyum?
Kötü bir şey mi oldu?
AÇIK UÇLU SORULAR
• Ne?
• Neler?
• Nasıl?
• Neden?
• Niçin?
ETKİN DİNLEMEYİ KULLANMA
REHBERİ
• Havadan sudan sohbetlerde kullanmayın
• Zamanınız varsa ve dinlemek
istediğinizde kullanın.
• Karşınızdakinin söylediği her cümle geri
ileti gerektirmez.
• Hastanın iletisini onun sözcükleriyle
değil, kendi sözcüklerinizle geri verin.
ETKİN DİNLEMEYİ KULLANMA
REHBERİ
• Etkin Dinlemeyi zorla kabul ettirmeye
çalışmayın.
• Etkin Dinlemeyi kendi duygu ve düşüncelerinizi
açığa vurmaktan kaçınmak için kullanmayın.
• Etkin Dinlemeye “…….dediğinizi duydum”,
“………gibisiniz” gibi sıradan değişlerle
başlamayı alışkanlık haline getirmeyin.
• Hastaların her Etkin Dinlemenin ardından bir
çözüme ulaşmalarını beklemeyin. Çözüm
sonradan gelebilir.
• Bir insana sempati duymak demek; o insanın
sahip olduğu duygu ve düşüncelerin aynısına
sahip olmak demektir.
• Empati kurduğumuzda ise;karşımızdakinin
duygu ve düşüncelerini anlamak esastır.
• Kendimizi sempati duyduğumuz kişinin
yerine koymamız ve onu anlamamız şart
değildir.Sempatide yandaş olmak esastır.Yani
empatide anlamak, sempatide de
karşımızdakine hak vermek söz konusudur.
• Diyelim ki bir ziyarettesiniz ve yakınınız
yanında oturan kişinin üzerine yemek döktü.
Eğer yakınınızın utandığını fark ederseniz bu
empatidir. Eğer yakınınız yemeği döktü diye
onunla birlikte utanırsanız sempati duymuş
olursunuz.Yakınınızla birlikte utanmanızın
nedeni, onunla birlikte özdeşim kurmak
olabilir.Sempati duyduğumuz kişilerle
özdeşim kurmuş olabiliriz. Empatide özdeşim
kurma gerekli değildir hatta empatiyi
zedeleyebilir.
• Ayrıca bir yardım ilişkisinde empati
kurulması yeterlidir. Çünkü sempati
duymak yardım ilişkisini zedeleyebilir.
• İnsanlar bazen bir yakınları acı çektiğinde
aynı acıyı çekerler; Örneğin eşleri doğum
sancısı çeken erkekler, benzeri bir sancıya
tutulabilirler.Bu tür sancılar,bir sempati
ifadesidir.Yüzyılımızın başlarında Mc Dougall
(1908) bu duruma “ sempatik acı çekme”
adını vermişti.
EMPATİNİN AŞAMALARI
İlk olarak, empati kuracak kişinin, kendisini karşısındakinin
yerine koyması, olaylara onun bakış açısıyla bakması ön
şarttır.
Bu şekilde empati kurulduğunda, o kişinin rolünde kısa bir
süre
kalınmalı ve daha sonra bu rolden çıkarak kendi yerine
geçilebilinmelidir. Aksi takdirde empati kurmuş
sayılmazsınız.
İkinci olarak, karşınızdaki kişinin duygu ve düşüncelerinin
doğru olarak anlaşılması gereklidir.
• Üçüncü olarak ise empati kuran kişinin zihninde
oluşan empatik anlayışın, karşıdaki kişiye
iletilmesi gereklidir. Karşınızdaki kişinin duygu ve
düşünceleri tam olarak anlaşılsa bile, eğer
anladığınızı ona ifade edemezseniz empati kurma
sürecini tamamlamış sayılmazsınız.
AŞAMALI EMPATİ SINIFLAMASI
3temel empati basamağı vardır:
• onlar basamağı
• ben basamağı
• sen basamağı
A)ONLAR BASAMAĞI
Bu basamakta tepki veren bir kişi, karşısındaki kişinin
kendisine anlattığı sorun üzerinde düşünmez;sorun
sahibinin duygu ve düşüncelerine dikkat etmez;bu
soruna ilişkin olarak kendi düşünce ve duygularından
da söz etmez.Sorunu dinleyen kişi sorun sahibine öyle
bir geri bildirim verir ki,bu geri bildirim,o ortamda
bulunmayan üçüncü şahısların(toplumun)görüşlerini
dile getirmektedir.
B)BEN BASAMAĞI
Bu basamakta empatik tepki veren kişi, ben
merkezcidir;kendisine sorununu anlatan
kişinin duygu ve düşüncelerine eğilmek
yerine,sorun sahibini eleştirir,bazen de kişiyi
kendi sorunuyla baş başa bırakıp kendinden
söz etmeye başlar
C)SEN BASAMAĞI
Bu basamakta empatik tepki veren bir kişi
kendisine sorununu ileten kişinin rolüne
girer, olaylara o kişinin bakış açısıyla
bakar.Yani kendisine iletilen sorun karşısında,
toplumun ya da kendisinin düşüncelerini dile
getirmez, doğrudan doğruya karşısındaki
kişinin duyguları ve düşünceleri üzerinde
odaklaşarak o kişinin ne düşündüğünü ve
hissettiğini anlamaya çalışır.
“Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi, sen de başkasına
yapma!”diye öğütleyen Hz. Muhammed’in bu güzel sözü
başlı başına bir empati geliştirme tekniği olarak kullanılabilir.
Bireyleri en çok tedirgin eden şeylerden biri başkaları tarafından
eleştirilmektir. Empatik dinlemede birey karşısındakini ne
över, ne yargılar, ne de suçlar; sadece onu anlamaya
odaklanır. Onun bakış açısını görmeye, onun duygularını
anlamaya çalışır. Bu anlayış insanların birbirlerine
yaklaşmasına ve aralarında gerçeğe dayanan sevginin
gelişmesine yol açar.
• Empati becerimizi geliştirmek istiyorsak eğer,
diğerlerinden önce kendimizi tanımamız gerekli.
Başkalarının duygularını anlamak ve onlara cevap
verebilmek için kendi duygularımızı anlamamız
gerekiyor.
Empati, insanlarla olan ikili ilişkilerimizde başarıyı
belirleyen ve sosyal ilişkilerimizi yönlendiren bir
etmendir. Bunun yanı sıra insanın çevresiyle ve
doğayla olan ilişkilerini belirleyen ve toplumumuzun
dokusunu koruyan oldukça önemli ve gerekli bir
beceridir
Empatinin ne olduğunu anlayabilmek için
öncelikle,empatiyi kullanan ve ona ihtiyaç
duyan insanın yaşamdaki temel amaçlarının
ne olduğunu tartışmamız, anlamamız
gereklidir.
İnsanın amacına ilişkin çeşitli kaynaklardan ve
yaşam çevresinden edinilen izlenimleri
önermeler şeklinde ortaya koyalım:
İnsan yaşamını sürdürmek ister;
Yaşamını sürdürebilmek için insanın,öncelikle iki
şeye ihtiyacı vardır;bilgi edinmek ve yalnız
kalmamak
Bilgi edinme ve yalnız kalmama isteği,kişilerarası
iletişimlerin niteliğini belirler.
Üç tür iletişim vardır:Bunlar
a-çatışmalı iletişim
b-çatışmasız iletişim
c-empatik iletişimdir
EMPATİ İLE BENLİK
DURUMLARI (EbeveynÇocuk-Yetişkin) İLİŞKİSİ
YETİŞKİN BENLİK DURUMU
VE EMPATİ
Empati kurabilmek için ben merkezci
olmaktan uzaklaşıp karşıdaki kişinin rolünü
almak gerekir.
(Algısal ve bilişsel rol alma)
ÇOCUK BENLİK DURUMU
VE EMPATİ
Empati kurabilmek için yetişkin benlik
durumuna sahip olmanın yanında bir başka
koşul çocuk benlik durumuna sahip
olmaktır.
(merak, spontanlık, yaratıcılık-doğal çocuk
eğilimi)
*Duygusal rol alma*
EBEVEYN BENLİK DURUMU
VE EMPATİ
Empati kurabilmek için yetişkin ve
çocuk benlik durumlarının yanında ebeveyn
Benlik durumuna da sahip olması gerekir
(Koruyucu ebeveyn)
EMPATİ MEKANİZMASI
YETİŞKİN : kendi içinde saklar
ÇOCUK VE EBEVEYN: empati değil sempati)
HEPSİ İLE
Zihninde oluşan empatik anlayışı,
duygusal içerikle sözlü ve sözsüz iletişim
yoluyla karşısındaki kişiye ifade eder ve
gerekirse kişiye yardım eder.
EMPATİDEN KAYNAKLANAN YARDIM
DAVRANIŞININ MEKANİZMASI
YETİŞKİN
BENLİĞİ
ÇOCUK
BENLİĞİ
Algısal ve bilişsel
Rol alma
Duygusal
Rol alma
EBEVEYN
BENLİĞİ
Empatinin
İletilmesi ve
Sıkıntıda olana
Yardım edilmesi
Bir insanın diğer insanlarla empati kurma
gücüne sahip olması ve gereğinde
empati kurmayı istemesi için, ebeveyn,
yetişkin ve çocuk benlik durumlarını
(kişisel rollerini) yetişkin’in denetiminde
dengeli şekilde kullanabiliyor
olması gerekir.
ÖZEL DURUMU OLAN
HASTALAR
REFİKA ÖZKAN
UZMAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN
“HERŞEYİN BAŞI SAĞLIK”
Bütün çabalara rağmen bazı hastalıkların
önüne geçilemeyebilir.
Böyle durumlara hazırlıklı olmak gerek.
Hasta bakımı yoğun bilgi, beceri ve sabır
gerektirir.
HASTA BİREYLE İLETİŞİM KURMA
VE SÜRDÜRME
•
•
•
•
•
•
•
Kendinizi tanıyın
İletişimle ilgili bilgi sahibi olun
Konuşmak için zaman ayırın
Hasta bireye ismiyle hitap edin
Geri bildirimden yararlanın
Konuşurken ve dinlerken empati yapın
Gerekirse fiziksel dokunmayı kullanın
HASTA BİREYLE İLETİŞİM KURMA
VE SÜRDÜRME
• Açık ve anlaşılır bir dil kullanın
• Hastayla saygıya ve güvene dayalı
bir iletişim kurun
• İletişimde gizliliğe önem verin
• Hastaya önyargısız yaklaşın
• Ekip elemanları ile ortak yaklaşım
belirleyin ,tedavi ve bakımla ilgili
hasta ve ailesini bilgilendirin
HASTA BİREYLE İLETİŞİM KURMA
VE SÜRDÜRME
• Hastanın bakıma katılımını sağlayın
• Halüsinasyonu olan hastaya ancak
algılarını açıklamaya başladığı zaman
doğruyu söyleyin
• Gelen mesajın bireyden bireye
algılanmasının değiştiğini kabul edin
• Rutin işler sırasında iletişimin
kopabileceğine dikkat edin
HASTA BİREYLE İLETİŞİM KURMA
VE SÜRDÜRME
• Hastanın bağımsız kararlar almasını
destekleyin
• Elde edilen gözlem ve bulguları kayıt
edin
• Bireyin kabul görmeyen davranışlarını
desteklemekten kaçının.Ona bir birey
olarak kabul edildiğini gösterin
• İletişim sırasında duygusal
gerginliğinizi,öfkenizi kontrol edin
ÖZEL DURUMLARDA İLETİŞİM
TEDAVİYİ REDDEDEN HASTA
• Hasta kendi haline bırakılmamalı
• Hemşire davranışı kişiselleştirmemeli
• Hastanın sözel olmayan davranışları
gözlenmeli
• Tedaviyi reddetme nedenleri konuşulmalı
ÇOCUKLA İLETİŞİM
• Bebekte dokunma,önemlidir.
• Oyun çocuğu iletişimini oyun yoluyla yapar.
Hastane kuralları yapılacak işlemler oyun
yoluyla anlatılabilir.
Çocuğun sevdiği objeler hastaneye
getirilebilir.
ÇOCUKLA İLETİŞİM
11-18 yaş çocuğu için kararlara
katılma ,sırlarının saklanması, cinsel
kimliğine uygun davranma önemlidir.
RUH SAĞLIĞI İLERİ DERECEDE
BOZULMUŞ BİREYLERLE İLETİŞİM
• Gerçek dışı algı ve düşüncelerin
desteklenmemesi
• Somut ve kısa anlatımların kullanılması
• Sakin,kararlı, güvenlik mesafesini
koruyan iletişimin kurulması
BİLİNCİ KAPALI BİREYLE
İLETİŞİM
•
•
•
•
•
Günlük temizliğini sürdürün
Hasta ile konuşun
Ailenin konuşmasını sağlayın
Hastaya yapılacak her işlemi açıklayın
Hastanın mahremiyetini koruyun
SÖZEL İLETİŞİM KURAMAYAN
HASTAYLA İLETİŞİM
İletişimde mesajların sadece % 10’nun
sözlerle iletildiği dikkate alındığında
beden dilinin anlaşılması büyük önem
taşır
İŞİTME SORUNU OLAN
HASTAYLA İLETİŞİM
Ses tonunu ayarlamak, kağıda
yazdırmak, beden dilini
kullanmak, bu hastalarla
iletişimde temel noktalardır.
TRAVMA YAŞAMIŞ BİREYLE
İLETİŞİM
Anlatmak olayın bireyde yarattığı
duygusal yükü azaltır.
Yatalak hasta Psikolojik destek
• Hastanın yakınları ile aynı odada kalmasını sağlama
• Hastanın odasında radyo, televizyon olabilir
Gazete, dergi okunmalı veya kendisi okuyabiliyorsa
yönlendirilmelidir.
Hastada anormal davranışlar fazlalaştığında psikolojik
profesyonel yardım alınmalıdır
Alzheimer Hastalarının Bakımı
• İlaçların düzenli kullanımına yardımcı
olma
• Yemek yeme, giyinme, gibi günlük yaşam
aktivitelerine yardımcı olama
•Boş zamanlarında oyalanması için çeşitli uğraşlar
yaratarak yaşama bağlanmasını sağlamak
önemlidir.
PSİKOLOJİ DERSİ
ÖLÜM ANINDA
Ailenin ölüm olayını öğrendiği kriz
anında, hemşirenin yapacakları şu şekilde
sıralanabilir.
Aile özel bir yere alınır.
Aile üyelerinin birlikte yas tutup
ağlamasına izin verilir.
Aile, yapılabilecek her şeyin yapıldığı
konusunda ikna edilir
REFİKA ÖZKAN
UZMAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN
PSİKOLOJİ DERSİ
Aileye, "geçecek" gibi gerçek dışı sözler
söylenmemeli
İhtiyaçları olan ilgi ve özenli bakım
verilmelidir.
Aile üyelerinin birbirini desteklemelerine ve
duygularını özgürce söylemelerine izin
verilmeli
Aile üyelerine sedatif vermekten
REFİKA ÖZKAN
kaçınılmalıdır.
UZMAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN
PSİKOLOJİ DERSİ
Aile ile ilişkiler yas sürecinde de devam
etmelidir.
• İhtiyaçları olduğu her an
arayabilmeleri için
aile desteklenmelidir.
• Hemşirenin, ölüm sürecindeki hastanın
yakınlarına da ölüm öncesi ve sonrası
yardımcı olmak zorunluluğu vardır.
REFİKA ÖZKAN
UZMAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN
PSİKOLOJİ DERSİ
Hemşire öncelikle hasta ile ilgili, kendi
duygularının farkına varmalıdır!
Ölüm sürecinde hasta ile çalışan öğrenci
hemşireler de desteklenmelidir.
Duygularının konuşulması, yaşadıkları bu
eşsiz deneyimlerinden yaşamın ve
meslekleri için kazanç sağlamalarını
kolaylaştıracaktır.
REFİKA ÖZKAN
UZMAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN
PSİKOLOJİ DERSİ
Kendi ölümlülükleri ile
yüzleşemeyen ve
bu gerçeği
kabullenemeyenler
hasta ve ailelerinden
uzaklaşırlar ya da
ölüm korkularını onlara
da yansıtırlar!
REFİKA ÖZKAN
UZMAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN
Hasta
Sağlık Personeli
arasındaki
PSİKOLOJİ
DERSİ
İlişkide
Özel Bir Reçete
Rp
•
1 ölçü günaydın,
2 ölçek iyi günler,
3 tutam anlayış,
kararınca nezaket,
5 tatlı kaşığı hoşgörü
REFİKA ÖZKAN
ve de dolu
doluPSİKOLOJİK
bilgi ve sonsuz
ilgi
UZMAN
DANIŞMAN
PSİKOLOJİ DERSİ
BAŞARILAR DİLİYORUM…
refikayazgac@yahoo.com.tr
http://refikayazgac-derslerim.blogspot.com/
https://twitter.com/#!/refikayazgac
0532 476 99 40
Bağlantıda kalalım…
REFİKA ÖZKAN
Sevgiler
UZMAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN
Download