GİRİŞ

advertisement
GİRİŞ
Para geleneksel anlamda, bir mübadele ölçüsü, değer birimi ve tasarruf aracıdır. Geçmişten günümüze pek çok nesne para olarak kullanılmıştır. Takas ekonomisinde bazı mallar, mal-para sisteminde altın, gümüş,
banknot veya herhangi bir mal karşılığı olmayan kağıt para gibi. Günümüzde yaygın olarak kağıt para kullanılmaktadır. Kağıt para, para otoritesi tarafından basılan, yasal dayanağı olan, geleneksel fonksiyonları yanında, ülke itibarını da yansıtan bir araçtır. Küresel hale gelen dünyada
ülkeler bir yandan diğer paralar karşısında kendi paralarının değerini korumaya çalışmakta, diğer yandan istikrarlı bir ekonomik büyüme sağlayabilmek amacıyla, çeşitli para politikaları izlemektedirler. Paranın değerinin istikrarlı olması, alım gücünün dalgalanma göstermemesi demektir.
Bir ekonomide para değer kaybettiği zaman, o ülke vatandaşlarının veya
ilgili para birimi ile yatırım yapan kişilerin reel geliri azalır, refah düzeyi
geriler. Değer kaybına uğrayan para yerine bireyler farklı yatırım araçlarına veya diğer ülke paralarına yönelir, bu durumda ekonomideki dengeler büsbütün bozulur, üretim ve istihdam geriler. Ulusal parası değer
kaybeden ülkeler dış piyasalarda itibar kaybeder.
Para politikaları; ulusal paranın değerini korumak ve istikrar kazandırmak amacı başta olmak üzere, ekonomik büyüme, tam istihdam, dış
denge, bütçe dengesi, döviz kurunda istikrar, faiz istikrarı gibi amaçlarla,
para otoriteleri tarafından uygulanan politikalardır. Günümüzde pek çok
para otoritesi gibi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) da
temel amacı fiyat istikrarını korumaktır. Türkiye’de fiyat istikrarsızlığı
enflasyonist eğilimlerden kaynaklandığı görülmektedir. Enflasyon oranındaki artış, ulusal paranın giderek daha fazla değer kaybettiğini göstermektedir. Enflasyon talep yönlü, arz yönlü ya da yapısal nedenlere
1
2
Türkiye’de Parasal İstikrar ve 1923 Yılından Günümüze Para Politikasındaki Gelişmeler
bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir. Türkiye’de enflasyon ithal ikameci
sanayileşme politikası, kamu açıkları ve KİT zararları gibi nedenlerle
uygulanan genişlemeci politikalar sonucunda ortaya çıkmış, fakat son
yıllarda gerek Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının özerk yapıya kavuşması gerekse denk bütçe politikası neticesinde enflasyon geçmiş yıllara göre gerileme göstermiştir. Türkiye’de üretim kanallı enflasyon artışında, döviz kuru ve petrol fiyatları gibi girdi fiyatlarındaki artışın etkili
olduğu da belirtilmelidir.
İktisadi okulların enflasyon konusunda farklı görüşleri vardır. Klasik, Neo-Klasik, Monetarist ve Yeni Klasik iktisatçılara göre enflasyon
parasal bir olgudur. Arz Yanlı iktisada göre ölçüsüz kamu harcamaları
enflasyon yaratır. Para arzındaki artış, reel hasıla düzeyinin üzerinde olduğu sürece, fiyat artışları süreklilik kazanacaktır, çünkü ekonomi tam
istihdam düzeyindedir. Piyasalar sürekli kendini temizler çünkü ücret ve
fiyatlar esnektir. Bu durumda, toplam talep artışı sadece fiyatlar genel
düzeyinde artışa yol açacaktır. Keynesyen ve Neo-Keynesyen iktisatçılara göre enflasyon, eksik istihdam koşullarında, talebi artırıcı politikalara
bağlı yaşanabilir. Çünkü, ekonominin tam istihdam düzeyine ulaşabilmesi genişletici politikalara bağlıdır. Tam istihdam dengesi her zaman kendiliğinden gerçekleşmez. Para politikaları, fiyatlar genel düzeyinde artış
sağlamakla birlikte, reel hasılayı artırabilir. Bu anlamda, ekonomik büyüme için ılımlı bir enflasyona göz yumulabilir. Arz yanlı iktisatçılara
göre yüksek kamu açıkları enflasyonun kaynağını oluşturmaktadır. Bütçe
dengesinin sağlanması, bütçe açıklarının finansmanı nedeniyle uygulanan
genişlemeci para politikasına engel olacaktır.
İktisadi okulların enflasyonu önlemeye yönelik politika önerileri yanında, günümüzde merkez bankalarının para politikalarını kurala göre mi
yoksa duruma göre mi uygulaması gerektiği yönünde tartışmalar devam
etmektedir. Bu kapsamda son dönemlerde para politikası uygulamasında
zaman tutarsızlığı olmaması için, yani ekonominin para politikasına duyduğu ihtiyaç ile para politikasının uygulanması arasında gecikme yaşanmaması için, kurala dayalı politikalar önerilmektedir. Bu yaklaşımı des-
Giriş
3
tekleyenler, merkez bankaları kurala dayalı para politikaları uygularsa,
bu politikaları iktisadi birimler takip edebilecek ve gerekli tedbirleri alabileceklerini ileri sürmektedirler. Duruma göre (ihtiyari) para politikasını
savunanlar ise, merkez bankalarının esnek para politikası yürütmesi gerektiğini, bu sayede piyasa aksaklıklarına zamanında müdahale edebileceğini savunmaktadırlar. Öte yandan her iki görüşün de karması olan ve
merkez bankasının sınırlı inisiyatif almasının gerektiğini ileri süren görüşler de bulunmaktadır.
Döviz kuru hedeflemesi, parasal hedefleme ve enflasyon hedeflemesi kurala dayalı yürütülen para politikaları olarak değerlendirilebilir. 2002
yılından itibaren Türkiye’de enflasyon hedeflemesi rejimi yürütülmektedir. TCMB, 2002-2005 döneminde örtük enflasyon hedeflemesi rejimini
uygulamamıştır. 2006 yılından itibaren açık enflasyon hedeflemesi rejimi
uygulanmaktadır. 2002 yılı sonrası enflasyon oranı önemli ölçüde gerileme göstermiştir. Bu gelişmede denk bütçe politikasının uygulanması,
özelleştirme faaliyetlerinin artması, tarım destekleme politikasının değişmesi, esnek döviz kuru rejiminin uygulanması ve Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankasının araç bağımsızlığına kavuşması etkili olmuştur.
Kitapta, enflasyona bağlı fiyat istikrarsızlığına odaklanılmakta ve
Türkiye’de 1923 yılından günümüze para politikası ve enflasyonda yaşanan gelişmeler değerlendirilmektedir. Kitabın ilk bölümünde, para ile
fiyat istikrarı arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla temel bazı tanımlamalar yapılmaktadır. Bu kapsamda; paranın tanımı, fonksiyonları,
para sistemleri, para ve fiyat arasındaki ilişki, fiyat istikrarı, Türkiye’de
fiyat endekslerine yönelik açıklamalar sunulmuştur. İkinci bölümde, Türkiye ekonomisinde fiyat istikrarsızlığının kaynağının belirlenebilmesi
amacıyla, enflasyonun türleri, enflasyon türleri ve faiz oranı ile ilişkisi,
beklentiler ve enflasyon gibi konular incelenmektedir. Üçüncü bölümde,
enflasyon olgusu ve önlenmesine yönelik politikalar Klasik, Neo-Klasik
Arz Yönlü, Monetarist, Yeni Klasik ve Yeni Keynesyen iktisada göre
yorumlanmaktadır. Dördüncü bölümde, para politikasının kapsamı ve
ekonomiye etkilerinin daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla; para politikası
4
Türkiye’de Parasal İstikrar ve 1923 Yılından Günümüze Para Politikasındaki Gelişmeler
amaçları, amaçları arasındaki ilişkiler, para politikası araçları, ara amaçları, para arzı tanımları, parasal büyüklükler, parasal aktarım mekanizması para politikasında gecikme ve zaman tutarsızlığı sorunları incelenmektedir. Beşinci bölümde Türkiye’de 1923 yılından itibaren izlenen para
politikaları ile enflasyonda yaşanan gelişmeler, temel bazı makro göstergelerle birlikte analiz edilmektedir. Bu kitap, eşime, oğluma, desteğini
esirgemeyen anneme ve babama adanmıştır.
Dr. Dilek Sürekçi Yamaçlı
Nuh Naci Yazgan Üniversitesi
Kayseri, 2017
Download