Untitled

advertisement
Kanın Pıhtılaşmasını
Önleyen İlaçlar
(Antikoagülanlar) ve
Kalbiniz
Bornova - İZMİR
EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
HALK KİTAPLARI SAĞLIK SERİSİ
13
Kanın Pıhtılaşmasını Önleyen İlaçlar
(Antikoagülanlar) ve Kalbiniz
Editör Prof. Dr. İnan SOYDAN
Prof. Dr. Cahide SOYDAŞ ÇINAR
Atriyal Fibrilasyonlu Yaşam
Editör Prof. Dr. İnan SOYDAN
Prof. Dr. Cahide SOYDAŞ ÇINAR
Şubat 2012, Birinci baskı
ISBN: 978-975-483-937-1
© Bu kitabın tüm yayın hakları Ege Üniversitesi’ne aittir.
Kitabın tamamı ya da hiçbir bölümü yazarının önceden
yazılı izni olmadan elektronik, optik, mekanik ya da
diğer yollarla kaydedilemez, basılamaz, çoğaltılamaz.
Ancak kaynak olarak gösterilebilir.
Proje Üst Yöneticileri
Ege Üniversitesi Rektörü: Prof. Dr. Candeğer Yılmaz
EÜ Tıp Fakültesi Dekanı: Prof. Dr. Kamil Kumanlıoğlu
Yayın Yönetmenleri: Prof. Dr. Ayşenur Oktay, Prof. Dr. Tahir Yağdı
Yayın Alt Kurulu Başkanı: Prof. Dr. Ufuk Çağırıcı
Sağlık Kitapları Serisi Çalışma Grubu:
Prof. Dr. Elvan Erhan, Prof. Dr. Mehtap Çınar, Prof. Dr. Alpaslan Çakan
Dil Editörü: Prof. Dr. Metin Ekici
Koordinasyon: EÜ Tıp Fakültesi Yayın Bürosu
Kapak İllüstrasyonu: Merve Evren
Sayfa Tasarım: Hülya Sezgin
Fotoğraf: BİTAM
Basım Yeri: Ege Üniversitesi Basımevi Bornova, İZMİR
Tel
: 0 232 388 10 22
e-posta: bsmmd@mail.ege.edu.tr
Değerli Okuyucumuz;
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi; 2011 yılının sonu
itibariyle 472 öğretim üyesi, 582 araştırma görevlisi,
1970 tıp öğrencisi ile yaklaşık 2000 yataklı hastanede
eğitim, öğretim ve araştırma yapmakta ve sağlık
hizmeti vermektedir. Bu dönemde yaklaşık 950.000
ayaktan ve 54.000 yatan hasta, 2300 doğum
80.000 acil servis
hizmeti vermesi onu ülkemizin
en büyük sağlık kurumlarından birisi yapmaktadır.
Ege
Üniversitesi
Tıp
Fakültesi’nin
en
önemli
vizyon ve misyonunu toplumsal sorumluluk bilinci
oluşturmaktadır. Bu bilinçle çalışan Ege Tıp topluma
nitelikli ve kaliteli sağlık hizmeti vermekte; “Toplum
Sağlığı Hizmeti”ni diğer tüm görevlerinin üzerinde
tutmaktadır. Ege Tıp Endokrinoloji ve Metabolizma
Hastalıkları Bilim Dalı, Türkiye’de bir ilk olarak ve 9
yıldır “Sağlık Halk Kongresi” düzenleyerek toplum sağlığı
için hizmet anlayışını gerçek bir bilgilendirme, uygulama
ve deneyim paylaşımı şeklinde sürdürmektedir.
Bilimsel araştırmalarla elde edilen bilgilerin kalıcılığı ve
yaşama geçirilmesi; bunların başvuru kaynağı belgelere
dönüştürülmesi ile sağlanır. “Ege Tıp Halk Kitapları
Sağlık Serisi” bu anlayışımızın bir ürünüdür. Bu
seride yayınlanan kitaplarımızın önemi ve farkındalık
yaratacak
temel özelliği; ülkemizin önceliğinde
olan güncel sağlık konuları yanında; güncelliğini
yitirmiş olsalar bile, ciddi bir sağlık sorunu olduğunu
düşündüğümüz konuları da ele almış olmalarındadır.
“Ege Tıp Halk Kitapları Sağlık Serisi” yazarlarının
tümü Ege Tıp Fakültesi’nde görev yapan ve konusunda
III
uzman öğretim üyeleridir. Serideki kitapların konu
seçimleri ve içeriklerinin hazırlanmasında birden çok bilim
insanının görüşlerinin yansıtılması sağlanmıştır. Seride
yayınlanan kitaplardaki grafik ve fotoğraflar çoğunlukla
kurumumuzun ürünüdür. Serimizin dil editörü her kitabı
sadelik ve anlaşılabilirlik yönünden incelemektedir.
Neden böyle bir seriye gereksinim duyulmuştur? Sağlık
konularında dolaşımda olan, kolay ulaşılan ve günlük
yaşamda kullanılan bilgilerin çoğunun gerçek bilimsel bilgi
olup olmadığı kaygısı, bilim insanları olarak bizleri daha
da sorumlu davranmaya ve güven sarsılmasına neden
olan özensizliklerden uzak durmaya sevk etmektedir.
Birçok konuda doğru ve güvenilir bilginin üretimi ve
yayılması üniversitelerin öncelikli görevleri arasındadır.
Bu anlayıştan hareketle, “Ege Tıp Halk Kitapları
Sağlık Serisi” yazarı olan her öğretim üyemiz,
sadece uzmanı olduğu konuda kitap yazmıştır. Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi bu kitaplara adını, deneyimini
ve saygınlığını koymuştur. Her bir yayın özenle gözden
geçirilmiştir. Ülkemiz için özgün sayılabilecek böylesine
kapsamlı bir seride, yine de gözden kaçırdığımız hata
ve eksiklikler olabilir. Bunlar için, her zaman olduğu
gibi, okuyucumuzun engin hoşgörüsüne sığınıyoruz.
Katkıda bulunanlara minnet duygularımızı sunuyoruz.
Saygılarımızla...
Prof. Dr. Kamil Kumanlıoğlu Prof. Dr. Candeğer YILMAZ
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
Dekanı IV
Ege Üniversitesi
Rektörü
Prof. Dr. İnan SOYDAN
Tıp eğitimini, 1962-1968 yıllarında Ege Üniversitesi
Tıp Fakültesi’nde görmüş, 1977 yılında doçent,
1988 yılında ise profesör olmuştur. Kliniksel
Vektörkardiyografi, Klinikte Aritmiler ve Tedavileri,
Klinikte Elektrokardiyografi gibi kitapları, birçok
bilimsel kitapta yazdığı bölümler ve 150’nin üzerinde
bilimsel makalesi vardır. Özellikle "Hipertansiyon" ve
"Kan Yağları" alanında çalışan Prof. Dr. İnan Soydan;
Türk Kardiyoloji Derneği’nin Lipid Çalışma Grubu
1990’lı yıllarda ilk kurulduğunda, önce başkan
yardımcısı daha sonra başkan olarak görev yapmıştır.
2000 ile 2008 yılları arasında Dahili Bilimler Bölüm
Başkanı olarak çalışan Prof. Dr. Soydan, halen EÜ
Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı olup, 2005-2011
yılları arasında Tıp Fakültemizi Ege Üniversitesi
senatosunda, temsil etmiştir.
V
Prof. Dr.Cahide SOYDAŞ ÇINAR
1955
yılında
doğmuştur.1978
yılında
Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur.
1983 yılına kadar Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç
Hastalıkları Anabilim Dalında Dahiliye İhtisasını
yapmış ve mecburi hizmetini tamamlayarak
1986–1989 yılları arasında Ankara Üniversitesi Tıp
Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalında Kardiyoloji
İhtisası alarak görev yapmış, 1989–1990 yılları
arasında da Hollanda'nın Nijmegen Radboud
Ziekenheus Üniversitesinde Ekokardiyografi üzerine
çalışmalar yapmıştır. 1990 yılında Ege Üniversitesi
Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalında Uzman;
1992 yılında Doçent ve 2000 yılında da Profesör
ünvanını almıştır. Halen Ege Üniversitesi Tıp
Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalında görevine
devam eden SOYDAŞ ÇINAR, evlidir.
VI
İÇİNDEKİLER
Kanın Pıhtılaşmasını Önleyen İlaçlar (Antikoagülanlar)
ve Kalbiniz
Giriş
1. ANTİKOAGÜLANLAR.....................................................
1
3
2. KANIN PIHTILAŞMASINI ÖNLEYEN İLAÇLARA İLİŞKİN
KAN TAHLİLLLERİ..............................................................5
3. DİĞER ÖNEMLİ BİLGİLER...................................................7
4. AİLENİZİ VE YAKINLARINIZI HABERDAR EDİN................10
5. KAN TAHLİLİ YAPILARAK İLAÇ DOZUNUN
AYARLANMASI..................................................................11
6. HASTALARIN EN ÇOK SORDUKLARI SORULAR VE
YANITLARI........................................................................13
7. ETKİLEŞİM GÖSTEREN İLAÇLAR.....................................20
8. BESİNLERİN İÇERDİĞİ K VİTAMİNİ MİKTARLARI............32
Atriyal Fibrilasyonlu Yaşam
Giriş
43
1. NORMAL BIR KALP NASIL ÇALIŞIR?................................45
2. ATRIYAL FIBRILASYONDA KULLANILAN ILAÇLAR..........51
3. SORUMLULUKLARINIZ......................................................56
Kanın Pıhtılaşmasını Önleyen İlaçlar (Antikoagülanlar) ve Kalbiniz
GİRİŞ
Bir yerimiz kesildiğinde, kanımızın pıhtılaşması çok
kan kaybına karşına alınmış bir önlem olup, yerine
göre, yaşamımızı kurtaran bir olaydır. Ne var ki, kanın
pıhtılaşmaya karşı eğiliminin arttığı durumlarda, anormal
olarak, damar içinde pıhtılaşması, tam tersine, sağlımızı
hatta yaşamımızı tehdit eden bir nitelik taşır. Atriyal
fibrilasyon adı verilen, kalbin ritim bozukluğundan
bedensel hareketsizliğe, varisten gebeliğe kadar çeşitli
nedenler kanın pıhtılaşma eğilimini artırabilmektedir.
Kan pıhtısı gerek oluştuğu damarda (tromboz) gerekse
oluştuğu yerden koparak gittiği (emboli) damarda kan
akımını engelleyerek, ölüme kadar varabilen, istenmeyen
çeşitli durumlara yol açabilmektedir. Böyle durumları
önleyebilmek için başvurulan yollardan biri, kanın
pıhtılaşmasını engelleyen ilaçların kullanılmasıdır.
Bu tür ilaçlar pıhtılaşmayı önlerken kanama riskini
de arttırdıkları için, özelliklerinin hastalar tarafından
yakından bilinmesi ve de en etkili ve güvenli biçimde nasıl
kullanılmaları gerektiğinin iyice anlaşılması yaşamsal
önem taşır. Kitabımızın bu bölümü bu amaçla yazılmıştır.
1
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 13
2
Kanın Pıhtılaşmasını Önleyen İlaçlar (Antikoagülanlar) ve Kalbiniz
1. ANTİKOAGÜLANLAR
"Antikoagülanlar1"
kanın
pıhtılaşma
yeteneğini
azaltan ilaçlardır. Böylece kalbiniz, atardamarlarınız ve
toplardamarlarınızda zararlı olabilecek kan pıhtılarının
oluşmasını engelleyebilirler.
Eğer bedeninizde kanın pıhtılaşmasına eğilim yaratacak
bir durum varsa antikoagülan kullanmanız gerekebilir.
Böyle durumlar için en çok rastlanan örnekler:
• Hasara uğramış veya yapay bir kalp kapağınızın
olması,
• Kalbinizi besleyen koroner damarlarınızın, bu damar
duvarlarındaki yağsı birikintiler nedeniyle daralması,
• "Atriyal fibrilasyon", ki bu durumda kalbinizin
kulakçıkları etkin biçimde kasılmak yerine yalnızca
titreşirler, gibi bir aritminin varlığı. Bu durumda
kalbinizin kulakçıklarındaki kan orada göllenip,
kan akım hızı azalacağı için, özellikle kulakçıkların
girintili bölümlerinde pıhtılaşmaya meyleder.
• Bacaklarınızdaki atardamarlarınız veya toplardamarlarınızın daralması.
Koroner arterdeki bir kan pıhtısı o damarı tıkayarak
kanın, kalp kasınızın bir bölümüne akışını engelleyebilir.
Bu da kalp krizine (miyokart infarktüsü) yol açabilir. Öte
yandan, bir pıhtı, bir kan damarı duvarının iç yüzünden
veya kalbin kendisinden de koparak ayrılabilir. Böyle
bir kan pıhtısı parçası, kan akımı ile yer değiştirerek
bedeninizin başka yerindeki bir damarınızı tıkayabilir
Bunlara halk arasında “kanı incelten” veya “kanı sulandıran” ilaçlar
da denmekte ise de, bu ilaçlar gerçek anlamda kanı ne sulandırır ne de
inceltirler. Yaptıkları sadece kanın pıhtılaşmasını önlemektir.
1
3
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 13
ve tıkadığı damarla ilişkili olarak değişik kötü sonuçlara
neden olabilir. Örneğin; kalbin sağ kulakçığından kopan
iri bir pıhtı akciğer damarını tıkarsa "akciğer infarktüsü"
sonucu ölüme yol açabileceği gibi, akciğer damarının
görece küçük dallarını tıkayarak, ölümcül olmasa da,
oldukça sıkıntılı ve tehlikeli durumlara meydan verebilir.
Sol kulakçıktan kopan bir pıhtı ise, koroner damarlara
girip kalp krizine yol açabildiği gibi, beyne giderek bir
"inme"ye (felç), çeşitli iç organlara giderek onların
atardamarlarını tıkayıp o organlara ilişkin infarktüslere,
kol ve bacak atardamarlarını tıkayarak o bölgelerde
"gangrenlere" neden olabilir.
Sağ ve Sol
Kulakçıklar
Sağ ve Sol
Karınçıklar
Kanın pıhtılaşmasını önleyen ilaçların (antikoagülanlar)
çeşitli tipleri vardır. Ağızdan alınabilenlerin yanında, iğne
ile enjekte edilenler de vardır. Sizin için en uygununun
hangisi olduğuna doktorunuz karar verecek, her bir dozu
4
Kanın Pıhtılaşmasını Önleyen İlaçlar (Antikoagülanlar) ve Kalbiniz
ne kadar ve ne zaman alacağınızı
size anlatacaktır. En sık kullanılan
ve bu nedenle en yaygın olarak
bilinen antikoagülanlar; “warfarin”,
“coumadin” (kumadin diye okunur)
ve “heparin”dir.
Warfarin, coumadin ve dicoumarol
(dikumarol diye okunur) gibi antikoagülanlar ağız yoluyla alınırlar.
“Coumarin” adlı maddeden üretilmiş
olan bu ilaçlar "K vitamini"nin
pıhtılaşmadaki rolünü engelleyerek,
pıhtılaşmayı önlerler. Heparin ise ağız
yoluyla değil, iğne ile enjekte edilerek
kullanılır, çünkü bu ilaç ağız yoluyla
etkili olmaz. Pıhtılaşma üzerindeki
etkisi çok yönlü ve çok daha güçlüdür.
Anne ile rahimdeki bebek arasında
madde alışverişinde rol oynayan
“plasenta”dan
geçemediği
için,
hamile kadınlarda da kullanılabilir. Yine de hamilelerde
tamamen zararsız olduğu söylenemez. Bununla birlikte,
yan etki olasılığı, ağızdan alınan “coumarin” türevlerine
göre çok daha azdır.
2. KANIN PIHTILAŞMASINI ÖNLEYEN İLAÇLARA
İLİŞKİN KAN TAHLİLLLERİ
Kanın pıhtılaşmasını önleyen ilaçların etkisi hastadan
hastaya değişir, hatta aynı hastadaki etkileri bile farklı
zamanlarda değişik olabilir. O nedenle, bu ilaçların
istenen etkiyi sağlayıp sağlayamadıklarını izleyebilmek
amacıyla, bu hastalardan kan tahlili yaptırmaları
istenir. Doktorunuz ancak bu tahlil sonucunuzu
5
Atriyal Fibrilasyonlu
Yaşam
Atriyal Fibrilasyonlu Yaşam
GİRİŞ
Amerika Birleşik Devletleri’nde 2 milyonun üzerindeki
kişide "Atriyal Fibrilasyon (AF)" vardır ve bu rahatsızlık,
yılda 10 binden fazla kişinin doğrudan ölümünden
sorumludur (dolaylı ölümler de sayılırsa 80 binin
üzerindedir). Yine ABD’nde, kadınlarda, erkeklere göre
biraz daha fazla (kadınlarda %55.2, erkeklerde %44.8)
görülmektedir. Buna karşılık, AF’lu erkeklerin ortalama
yaşı (66.8), kadınlarınkine göre (74.6) daha düşüktür.
AF’na ilişkin olarak, ülkemizdeki durumu yansıtan
çok büyük ve sağlıklı çalışmalar yoksa da, bu ritim
bozukluğunun Türkiye'de de halk sağlığı açısından önemli
bir sorun oluşturduğunu, buna karşılık halkımızın AF
konusunda yeterince bilgi sahibi olmadığını biliyoruz. Bu
kitapçık, AF’lu hastalarımızı, bu konuda bilinçlendirmek
amacıyla hazırlanmıştır.
43
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 13
44
Atriyal Fibrilasyonlu Yaşam
1.NORMAL BIR KALP NASIL ÇALIŞIR?
Bildiğiniz
gibi,
kalbimizin
görevi
bedenimizdeki
kirlenmiş kanı alıp temizlenmek, yeni oksijenlenmek
üzere akciğerlere pompalamak ki bu işi sağ kulakçık ve
sağ karıncık, yani kısaca sağ kalp, yapar ve akciğerde
temizlenip oksijenlenmiş olan kanı alıp tüm bedenimize
pompalamaktır, ki bunu da sol kulakçık ve sol karıncık,
yani kısaca sol kalp, yapar. Kalbimiz her bir atışı
(kasılması) için gereken elektrik uyarısını, özel bir
santraldan sağlar (sinüs düğümü).
Kalbin ikisi sağda, ikisi de solda olmak üzere 4 boşluğu
vardır. Bunlardan, duvarları daha ince ve boşluğu daha
küçük olan yukarıdakilere "kulakçık"; duvarları daha
kalın ve boşlukları daha büyük olan aşağıdakilere ise,
"karıncık" adı verilir. Sonuç olarak, kalbimizin 2 tane
kulakçık, sağ ve sol kulakçıklar ve 2 tane de karıncık
sağ ve sol karıncıkları vardır. Sağ kulakçık bedenimizden
aldığı kirli kanı sağ karıncığa, o da akciğerlere
pompalarken; sol kulakçık ise, akciğerimizden aldığı
temiz kanı sol karıncığa ve o da bedenimize, yani tüm
organ ve dokularımıza pompalar.
Kalbimizin kasılması için gerekli elektrik enerjisini
sağlayarak, her bir kalp vuruşundan önce, kalp kasını
uyararak onu kasılmaya sevkeden merkez “sinüs
düğümü”dür. Sinüs düğümü, sağ kulakçıktaki özel bir
hücre grubu tarafından oluşturulur. Bu hücreler, sinüs
düğümünün elektriksel uyarılar üretmesini sağlarlar.
Bu uyarılar kalp kasına düzenli biçimde yayılarak kalbin
kasılmasını, yani kalp atışlarının veya kalp vurularının
gerçekleşmesini sağlarlar.
Sinüs düğümünden çıkan elektriksel uyarı, önce kalbin
kulakçıklarını uyarır ve onların kasılmalarını sağlayarak
45
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 13
içlerindeki kanı karıncıklara boşaltmalarına neden olur.
Daha sonra, özel yolları izleyerek karıncıklara ulaşan
elektriksel uyarı onların da kasılmasını sağlar. Böylece,
sağ karıncığın kasılması ile içindeki kan akciğerlere;
sol karıncığın kasılmasıyla ise, içinde bulunan kan
bedenimizin diğer doku ve organlarına gönderilir.
Dolayısıyla, karıncıklar her kasılmalarıyla, düzenli
ritmik bir biçimde kanımızı bedenimizin her yanına
pompalamış olurlar. Sonuçta kalbimiz, bedenimizin tüm
hücrelerine oksijen ve besleyici maddeleri göndermek
için belli bir düzen içinde, yani ritmik biçimde kasılarak
kan pompalamaktadır. (Şekil-1).
Şekil-1.
Sinüs düğümü
AV düğüm
Sağ ve Sol
Kulakçıklar
Sağ ve Sol
Kulakçıklar
Bu elektriksel uyarılar gece ve gündüz, tüm yaşamımız
boyunca kalbimizin kasılmasını sağlayabilirler. Kalbimiz
genellikle dakikada 60–100 kez, düzenli bir biçimde
kasılır, yeni atar; bu hız heyecan ve fiziksel egzersiz gibi
durumlar sırasında artar.
46
Atriyal Fibrilasyonlu Yaşam
Bazen kalbimizin elektriksel uyarıları düzenlerini
(ritimlerini) kaybeder, yani düzensiz (aritmik) bir hale
gelirler. Bu kitapçıkta ele aldığımız "atriyal fibrilasyon
(AF)" da böyle bir durumdur. AF’da, kulakçıkları
uyaran elektriksel uyarılar, artık normalde olduğu
gibi, sinüs düğümünden kaynaklanmaz. Onun yerine,
kulakçıkların kendisinden kaynaklanır. Öte yandan, AF
sırasında kulakçıklardan kaynaklanan bu uyarıların
ortaya çıkış hızı da çok yüksektir (dakikada 300’den
fazla, 600’e kadar çıkabilir!) ve aralarında bir eşgüdüm
(koordinasyon) yoktur. Bunun doğal sonucu olarak,
kulakçıklar o kadar hızlı ve düzensiz biçimde uyarılmış
olurlar ki, etkin bir biçimde kasılamaz, sadece titreşirler
(aslında “atriyal fibrilasyon” terimi “kulakçıkların
titreşmesi” anlamındadır). Yüksek hızdaki bu AF
uyarıları, özel bir yol aracılığıyla karıncıklara ulaşmaya
çalışırlarsa da, bu yolun başlangıcında bulunan
“Atriyoventriküler (AV) düğüm” onların çoğunun geçişini
engeller. Aslında bu, doğanın aldığı özel bir önlemdir.
Çünkü böyle olmayıp tüm uyarılar karıncıklara ulaşsa
idi. AF’lu hastaların karıncıkları da çok hızlı bir biçimde
uyarılacaklarından, sadece titreşecek, fakat etkin bir
kasılma gösteremeyeceklerdi. Bu durum da yaşamın
sonlanması demekti. Oysa, böyle bir önlem sayesinde,
AF’lu hastaların karıncıklarına giden uyarı sayısı önemli
oranda azalmakta ve AF’lu hastaların yaşamlarını
sürdürmesi olanaklı hale gelmektedir. Bununla birlikte,
AF uyarılarının çoğu karıncıklara geçebilmekte ve onların
hızla ve düzensiz biçimde kasılmasına yol açmaktadır. Yine
de, karıncıkların kasılma hızının kulakçıklarınkinden
çok daha az olduğunu söyleyebiliriz (genellikle dakikada
120–160 kez kasılırlar).
47
Not:
61
Yayımlanmış Kitaplarımız
Hipertansiyon
Osteoporoz (Kemik Erimesi)
Düşmeler ve Önlenmesi
Obezite
Meme Kanseri Cerrahisine Bağlı Lenfödem
Yayımlanmış Kitaplarımız
Kan Yağları ve Kalbimiz
Her Yaş İçin Spor ve Sağlık
Diyabetik Ayak
Sağlıklı Beslenme
Herediter Anjioödem
Yayımlanmış Kitaplarımız
Göğüs Ağrısı, Kalp Krizi, Aspirin
Kullanımı
Kanın Pıhtılaşmasını Önleyen İlaçlar ve
Kalbiniz, Atriyal Fibrilasyonlu Yaşam
Yayıma Hazırlanan Kitaplarımız
Varis
Kalp Yetersizliği ile Yaşamak, Kalp Pili İle
Yaşamak, Kalp İlaçlarını Nasıl Kullanalım
Kalp Hastalığında Cinsel Hayat/Şeker
Hastalığı/İnme Teşhis ve Ameliyatsız Tedavi
Koroner Arter Baypas Ameliyatınız, Kalp
Kapağı Ameliyatınız
Download