. Dokuz Ey/ii/ Ü11iveriitesi İlahfyat Fakiiliefi Dergisi 2015/1, St!Jı41, ss. 299-311. MEZHEP TAASSUBUNUN ÖNE ÇIKTIGI BİR R1VAYET/DİRAYET TEFSİRİ -Ku.mınl T efsiri- Sabuhi SHAHAVATov· ÖZET Kur'an'ın yorumlanmasında ön kabullerden uzak bir şekilde hareket etmek yeıioe mezhep taassubuna binaen ve önceden kabul ed.ilmiş teorileıio metin üzerioden gerekçelendirilmesi cihetine gitmek birçok önemli probleme neden o!mak"tadır. Bir lasım müfessirler eserlerini telif ederken mensup olduklan hakim paradigınarun gölgesinde hareket etın.iş, kendi mezheplerini güçlendirmek veya karşı olduklan mezhepleıio ortaya koyduklan delilleri çürütmek amacını gütmüşlerdir. Bu bağlamda bazı Şiimüfessirler de kendi görüşlerini desteklemek ve kabul ettirmek ~çin bütün müslümanlar nezdinde otorite metin kabul edilen Kur'an-ı Kerim'den kendi görüşlerini destekleyecek deliller bulmaya çalışmış, bulamadıklan zaman ise ayetleri kendi mezhep prensipleri çerçevesinde tevil etmeye yöaelmişlerdir. Bu süreçte ayetler müstakil olarak ele alınmış, nüzıll ortamı, yani Kur'an'ın inzal edildiği günün şartlan ve Kur'an'ın bütünlüğü göz ardı edilmiştir. Bu makalede Kummi tefsirinde mezhep refleksi ile Kur'an'ın araçsallaşıwlınasının ömekleıioi ortaya koymaya çalışacağız. Anahtar Kelimeler: Kummi, Şii Tefsir, Mezhep taassubu, Nüzıil Ortarru, Yorum. A RIVAYAH/DIRAYAH TAFSEER PRESENTED BY THE SEeTARIAN BIGOTRY - Tafseer of Kummi ABSTRACT Interpretation of Quran based on seetarian bigotry and justificatioa of previouslyaccepted theories on the text rather than acting away from preconceptions causes several iraportaat problems. Maoy commentators while studying their works they have acted according to the dominant paradigm which they belong to, they aimed to strengthen their sects or refute the proofs provided by other sects that they are agaiost. In this context, Shiite commentators alsa tried to find out evidences to support and sell on their opinions from the Quran that is accepted an authoritariaa text according to all Muslims and when they couldo't find the evidence they had tended to comment the ayats in the frame of their seetarian pıiociples. During this procedure, ayats were examined separately, bringdown enviı:onment, conditions of the days of Quranic bıiogdown and completeness of Quran were ignored. In this study we will try to Yrd. Doç. Dr., Hakkari Üniversltes~ İlahlyat Fal..'iiltes~ Tefsir ABD Öğretim Üyesi. 300 _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ Sabuhi SHAHAVATOV examine the examples of functionalizatioa of Qw:aa according to seetarian reflex, in the Tafseer of KOfruni. Key Words: Qummi, Qw:aaic Exegesis (tafseer), Seetarian Bias, Shiite. I. Giriş Mezhepler müstakil birer din olma}}lp din içerisinde farklı yaklaşımlann ve bu yaklaşımlan benimseyenlerin zaman içerisinde edindikleri ayırt edici özelliklerin toplamı sayılır. Ayru din içerisinde birbirinden farklı yaklaşımlann ve buna bağlı olarak gelişen aicliyet psikolojisinin temelinde sosyal çevrenin, siyasi olaylann, eski inanç ve kültürlerin izlerinin yer aldığını söylemek mümkündür. Bu minval üzere belli bir ekolün/ mezhebin görüşlerine taraftar olan kimi müfessirler, kendi mezhep ilkelerini tahkim etmek ya da hasımlanna karşı savunabilmek maksadıyla Kur'an'ın nüzw ortamını ve o dönemin örf, adet, gelenek, inanç ve anlayışlanot zaman zaman göz ardı etmişlerdir. Ne var ki Hz. Ali'nin de ifade ettiği üzere Kur'an, kendi başına konuşan bir nitelik arz etmemekte, insanlar tarafından komljtllmlfllaktadır. Bu nedenledir ki tarih boyunca hiçbir mezhep, kendi görüşlerine Kur'an'dan delil bulma hususunda bir sılantı yaşamamıştır. II. Kummi ve Tefsiri Şia'nın İmamiyye kolu içerisinde erken dönemde telif ediliniş önemli tefsirlerinden biri de Tejstm'I-Kılllımtdir. Tam adı Ebu'I-Hasan Ali b. İbrahim b. Haşim el-~ummi 1 olan müfessirin hayatı ile ilgili ilk dönem Şii kaynaklarda fazla bilgi bulunmamaktadır. Son dönem kaynaklann verdikleri bilgiler ise müellifin hayatıru aydıolatmaya yetecek düzeyde değildir. Aslen Kumlu olduğu için "Kummi" rusbesiyle anılmıştır ve İmam Askerl'nin2 akranıdır. Nerede ve ne zaman doğduğuna dair he:r hangi bilgi bulunmamasına rağmen, künyesine istinaden Kum'da doğduğunu söyleyebiliriz. İlk tahsilini tefsirinin en önemli kaynağı olan babası İbrahim b. Haşim'den almış olması muhtemeldir.3 Ölüm tarihi de kesin olarak tespit edilememiş olmakla birlikte, bazı çağdaş araştımıacılar hicô 329/941'de vefat etmiş olabileceğini kaydetn:ıektedirler.4 Şia'nın tek eseri, 1 Bahşayeşi, Tabaka/, I/ 567; İhsan Emin, ei-Tifıir bi'I-Me'.fllr ve Tatauv11nth11 inde]-Şiali'I-İtllanlfy;-e, Beynıt, ı 3 4 önemli müfessirlerinden biri olan Kummi'nin günümüze ulaşan konusu olan tefsiridir. Bunun dışında günümüze çalışmamızın 2000, s. 404 İhsan Emin, s. 404 İbn Nedim, ei-Fihrist, s. 266; Necaşi, Ebu'I-Abbas Ahmed b. Ali b. Ahmed, Rkôl, Kum 1424, s. 260. Maı::i.fet, Muhammed Hadi, et-Tifıir ve'I·Mı7ftsıinmft Stvbihi'J-Kapb, Meşhed, 1997, II/325 KıtmnJi Tefsiri _ _ _ _ __ _ _ _ _ _ __ _ _ _ _ _ _ __ _ 301 ulaşamayan ](jfablf'n- Nôsih ve'I-Menslfh, ](jfabrt't-Tevhfd İsnadı ](jfôbrtj-Şera4 ](jtabJt'I-H'!)'!(ı ](jtôbu'l Mllfeifdr, ve'f-Şirk, ](jfabll Kıtrbi'I­ ](jtabrt Fedaili EnJfri'IMa'na Hijam ve YiimJs, MII'minin, ](jtabrt'I-Meğa:if, ](jtôbu'I-Enbfyô, Risaletrm fi Cevôbat-u Mesai/ See/ebu Muhammed b. Bilôl ](jfôbıt't-Tefsir5 gibi eserleri kaynaklarda zikredülonektedür. Ali b. İbrahim el-KUilliil!, Şii gelenekte önemli bir yere sahiptir.6 Başta tefsir sahasında olmak üzere kendisinden sonrakiler üzerinde önemli ölçüde etkisi söz konusudur. Zira kendisi aynı zamanda Kütüb-i Erbaa' müelliflerinden Muhammed İbn Yakub el-Kuleyni (ö. 329)'nin hocalaandandıı:. Muhammed İbn Ali İbn Macilıiyeh el-KUilliil! de onun meşhur öğrencilerinden olup kendisi Şeyh Sadılk'un hocalanndanclır. Şeyh Sadılk kendisinden Men U Yahdrmthii'IFakfh adlı eserinde rivayette bulunmuştur.? Kummi'nin günümüze ulaşan tek kitabı olan tefsiri aynı zamanda İmamiyye Şiası'run günümüze ulaşan ilk eserlerinden olup, rivayet tefsirleri kategorisinde değerlendirilmektedür.B Tefsiru'l-Kummi, 27 sayfalık uzun bir mukaddime ile başlamaktadır. Müfessir burada önce Kur'an'ın içeriğine ve Ulıimu'l-Kur'an'a dair uzun bir paragraf sunniakta, daha sonra bu başlıklan tefsire uygulamaktadır. 9 Mukaddime losınında '~ıasih-metıSIIb, nltlbkenJ- miilefabih, fiiJ111flJ-hrw1.r, takdinJ-tahir, Allah'm ıiızôl ettiğine hi/af olanlar; 10 laf!?f gmel-anlamı ijzel laj.(J özel-anlamı genel qyetler, bir kmm bir surede- tanJamlqym kumz bt1fka bir mrede olan ayetler, teuili fetı~lifldetr önce olanlar, teuili te1ı~linden sonra olanlar, ba!?Jian Dehrfyeye redı ba!?Jian Kadenyeye, pıttperestlere, Mrlfe~leye, iiliimden sonra kıyamet giinii azabz ve sevabr i11kar edenlere, İsra ve Minm i11kar edm/ere vs. gibi'" 1 konu başlıkları zikredilerek Kur'an belli başlı konulara aynlmıştır. Müfessirin mukaddürnesinde tefsirini özetlemiş olduğunu söyleyebiliriz. Bunun dışında tefsirle ilgili ayetlerde yer alan lafızlann lüğavi anlamları üzerinde durması, Esbab-ı Nüzıil rivayetlerine yer vermesi, Kur'an'daki eşanlamlı kelimelerin açıklanması, a.hlclmın açıklanması, peygamber lossalannın açıklanması, ayetlerdeki işaretler, ahlaki ve manevi anlamiann açıklanması, Ehl-i Kummi, Ebü'l-Hasan Ali b. İbci.him, Tefıirii'l-lVIfllnJf, thk. Tayyib el-Musevi el-Cezai.ı:i. y.y,t.y. 1/8 6 Şii kaynaklar Kummi'yi, ıahibi ki{?' özellikle de "Fihrirl' sahibi N~"hadiıle ıika, ıabihu'l-nıezhtb 11t ilimal gibi sözlerle övmüştür. Bkz. Necl~i, Rica!, s260 7 Tüsi,EbüCa'fer Muhammed b. Hasen b. Ali, Ricôlu't-Tiiıl, Kum, 1961, s. 491 B Marifet, Muhammed Hadi,et-Tefıir ve'I-Mi!feuinm, II/ 326-327, 9 Kummi, Tefilr, 1/ 27. ıo Buradaki amaç, ayetin zahirinde olmayan bazı kelimelerin dü~mesid.ir. Öroeğin "Ye eyyuhe'rı:asulbellliğ'' Emiru'l-Mumin'io Hz. Ali hakkında ioz:il edilmi~tir. ıı Kummi, I/5-6 302 _ _ _ _ _ __ __ _ _ _ _ _ Sabuhi SHAHAVATOV Beyt ve onlann düşmanlan ile ilgili rivayetleri zikretmesi, itikad.i konulara deği.nmesi, ısrailiyat türünde rivayerlere yer vermesi şeklinde özelliklerinden söz etmemiz de mümkündür. Muhtelif kütüphanelerde yazma nüshalan bulunan Tejsfm'I-Kımımf, 12 birçok kez basılmıştır. 13 Tefsir bizzat müfessirin kendisi tarafından telif edilmiştir. Birçok ayetin yorumunda "b" kom!Jia ilgili daha öiıce ya!(!mjlık" ifadesini kullanması da bu görüşü teyit eymektedir. Ömeğin, Sad Suresi'nde, "(Allah) daha sonra kavimleri11 he/akini batırlal'!}or. Biz daha öiıce HfJd stiresinde on/ann haberfetini ya!(!m;tık" 1 4 şeklinde açıklamada bulunması bu görüşümözü teyit etmektedir. Tefsiri.n ravisi, Ebu'l-Fadl el-Abbas b. Muhammed b. el-Kasım b. Hamza b. Musa b. Ca'fer'dir. Tefsirinde rivayerlere yer vermesinin yanı sıra kendi görüşleri de ağır basmaktadır. Bu yönüyle baloldığında Kummi tefsirini rivayetlerden geniş ölçüde yararlanan dirayet tefsiri şeklinde vasıflandırmak da mümkündür. Tefsiri.n temel kaynağı Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt İmamlan vasıtasıyla gelen rivayederdir. En fazla İmam Muhammed el-Baku: (ö. 114/733) ve İmam Ca'fer es-Sadık'ın (ö. 148/765) görüşlerine yer vermektedir. Az da olsa Salıibe ve Tabiun'un görüşlerine de başvurmuştur. Bu görüşleri çoğu zaman kendi fikirlerini teyit etmek için kullanmıştır. Tefsirinin başında öğrencisinin "Fa~/et/i ôlim, zamammnmuhaddis/erinin iistadl', şeklindeki. tanımlaması müfessiri.n zamanında önemli bir konumu olduğunu göstermektedir. Nitekim İhsan elEmin, Kummi'nin söz konusu eserini Şia'nın önemli 7 rivayet tefsi.rinin15 içinde zikretmektedir ki, bu da onun Şia nezdinde önemli bir mevki! olduğunu ortaya · koymaktadır. Ahbant6 paradigmaya göre telif eçlilen Kumm.i tefsirit7 hakkındaki bu genel bilgilerden sonra, tefsirin muhtevasına konumuzu ilgilendiren yönü 12 13 ~~ Seyyid Tayyib el-Musevi el-Cezaici, "Mukadclime", Tefnm'I·KıllmJJf, Kum 1404, 1/17. Bu tefsir ilk olarak hicri 1313 yılıoda müstakil olarak İran'da basılınışı:ıı:. (Bu nüshaya elCe2aiı:i işaret etmektedir. Bkz. Kummi,II/2, "er-Rumuz''). Daha sonra 1315 yılıoda Tifsim Haral/ elhkerf ile birli.b.-te,üçüncü kez ise Seyyid Tayyib ei-Musevi ei-Ce2ilii'nin rashihi ile hicri 1404 yılında Kum'da iki cilthalinde basılınışor. Bu eser son olacak bir grup rarafından yeninden tabicik ve tashih edilerek 1991 yılıoda Beyrut'ta 2 cilthalinde yayınlamıştır. Kummi, Ttjsint'I·Kıtn~lllf, ll/ 229 ı; İhsan el-Emin, s. 391 ıG Sözlükte dt!JIIIall, 11/ap/au 1ey, bilgi ve ttmibe gibi anlarnlara gelen haber kelimesi.ıılıı çoğulu olan ah b ar, etini literatürde nikil ve rivayetler anlamına gelmeb.-tedir. Bizzat kendi özünde yalan ve doğru ihtimali taşıyan, örf ve sözlükte naklolan şey anlamına gelen haber; muhaddisler tarafindan hadis olarak da kullanılmıştır. Şia'oın içinde varlığını günümüze kadar sürdüren Ahbaci ekol veya Ahbanyye; imamtanrı otoritesine mutlak bağWık esasından hareket ederek 1VImnnTq!iri ______________________________________________ 303 itibariyle, yani 'nüzw ortamını mezhep taassubu kaygısıyla göz ardı etmeye ömek teşkil edecek zaviyeden bakmakta fayda vardır. III. Kummi Tefsirinde Mezhep Taassubu ve Örnekleri Fatiha Suresi'ndeki, ayetleri açıklarken Ehl-i Beyt'in ve özellikle de Hz. Ali hakkında rivayetler nakletmekte olup, "rj:. !il .1t;.;.JI"I8 ifadesini İmam'ın yolu, "'7'/~.iı"'uo ise Hz. Ali'yi bilmeyenler şeklinde tefsir etmektedir. 19 Ayette geçen "dôlli1l' ifadesinin "htristfyanlard', "mağd1?bi al&hi11l' ifadesinin ise "yahHdilere" işaret ettiğini bildiren rivayetler vardır. 20 Buna rağmen müfessir konunun bu yönüne değinmemişcir. Diğer taraftan hemen bütün müfessirler, bu sıireoin ilk ayetlerinin kelime-i tevhit kadar güçlü bir tevhid ilaru ve şirk tenkidi olduğunu beyan etmektedirler. Sıireoin bir bütün olarak nazil olduğu da dikkate alınınca, ilk ayetlerinde tamamen şi.ırk tenkidine yoğunlaşan kısa bir sılreoin sonuoda konunun değiştiğini söylemek zordur. Bize göre bu ayetlerde temel vurgu, tevhidi ve Hz. Peygamberi inkar edenlerio eleşcirilmesidir. Nüzillü esnasında bu eleştirinin ilk muhataplan müşrikler olmakla beraber, hicretten sonra Hz. Peygamber'e düşmanlık eden ve tevhitten sapan Medine'deki yahudi ve hıristiyanlar da, bu ayetlerde tenkit edilenler kapsamına doğal olarak girerler. O zaman ayecio söz konusu kısnu bu anlama ha.mledilmemelidir. Bağlamı dikkate alındığında, ayetin anlamı yaklaşık olarak şöyledir: ''Dünyada ve ahirette ilahi rahmete ve cennet nimetine n:iil olan mesut kullardan olabilmek için daima tevhit yolunda sebata muvaffak kıl!"21 Kuını:ni tefsirinde, rivayet seçiminde nüzill ortamını yansıtan bilgileri mezhep kabullerini pekiştirecek ifadeleri tercih etmek şeklinde bir tarafgirliğin yanı sıra ayetlerin bütünlüğünü parçalayarak sadece bir kısmı.nı ön değil, onlardan nakledilen sözlü ve yazılı rivayerlerio akaid ve filah alanlaonda tek kaynak olduğunu savunmaktadır. Dolayısıyla nübüvveıin devamı niteliğinde olan imamet doktrinini kabul eden Şia, delil olarak Hz. Peygamber'in sözleri ile imamlann sözleri arasıoda hiçbir fark gözetmeksizin onlardan gelen ahbarla amel etmişlerdir. Müteahbirio döneminde Ahbidliği bir düşünce sistematiği baline getiren kişi; "Kilalm'I-Fevôidi'I-Medeıı!Jyl' :ıdlı eserinde Ahb3riyye anlayışını temeliendiren Muhammed Emin el-Ester:ibadi (ö. 1033/1624)'dir.Ester:ibad.i, döneminden önce mevcut olmakla beraber henüz sistemleşmeıniş olan Ahb3ri metodu titizlikle incelemiş ve bu çalışması sayesinde ahbariliği bağımsız birekol haline getirmiştir. '7 Bu konuda geniş bilgi için bkz. Habibov, Aslan, ilk DoitmJ Şif Tejsir Alllqytp, (Yayıolaomamış Dob.'tora Tezı) Ankara 2007. ıa Kummi, I/28 ı9 Kummi, 1/29 20 Tabersi, Mtr11Jm'I-Bgô11, 1/32 2ı H. Elik-M. Coşkun, Tevhil Mesajt, s. 2 3 0 4 - - - -- - -- - - - - - - - Sabuhi SHAHAVATOV plana çıkarmalı; .gibi parçacı bir tutum da söz konusudur. Örneğin cc -J ._,..I=ŞJı .!,1J11 ~ <.Sll ~ ~.,)"22 ayetinin yer aldığı Bakara 2/2 ayetinin tefsirinde "yi=ŞJI" lafzının Hz. Ali anlamına geldiği ile ilgili görüş belirtmiş ve bu ifadenin Hz. Ali'nin muttakiler için yol göstericiliği manasma geldiğini savunmuştur.23 Parçacı yaklaşurun ve iç bağlama (siya.k ve sibaka) riayet etmemenin neticesinde ortaya çıkan bu anlam, bir tür aşın yorumdur. Kalgt ki Tabersi'nin zikrettiğine göre . nüzıil ortamını dikkate aldığımız zaman ayetin şöyle anlaşılması mümkündür: ccElçimiz Muhammed'e vahyetmekte olduğumuz bu Kw:'an, Muhammed'in kendi sözleri değil, ona tarafımızdan inzil edilen Allah'ın vahyidir ve bu hususta en ufak bir şüphe yoktur." 24 Görüldüğü gibi Kummi'nin verdiği söz konusu anlam sonraki dönem Şii müfessirlerince dahi kabul görmemiş ve ayet nüzul ortamına göre aolarnlandınlınıştır. Bakara suresi "~1~ &-~1 ~t '+i~ W b.~ 1.! ~ y~ .:.ıl~ -J :&ılıı ~J .:r, ~'m 0J:T!:~"25 ayetinde yer alan cct;.~" ifadesi ile kast edilenin Hz. Ali olduğunu, cc '+i~ W" ifadesi'nin ise Hz. Muhammed'e delalet ettiğinF6 söylemektedir. Ayetin muhataplannın münafıklar olduğu Tabersi tarafından sebeb-i nüzUl rivayeri şeklinde aktanlmıştır. Zira Tabersi'ye göre münafiklar Hz. Muhammed'e karşı çıkmak ve onu yalanlama.k amacıyla "Allah bu kadar basit f~ler aulatır nıı? O b11 tiir f~ler söy/e~~;ekte/1 1llii11ezzehtil'27 demişlerdir. Aynca bu konuda Cafer es-Saclık'tan bir rivayet de zikrederek görüşünü pekiştirme yoluna gitmiştir. Müminlerin ise bunların Allah tarafından gelen vahiy olduğunu bildiklerini ve bunlardan ders almaya çalıştıklarını söylemektedir. Sonuçta, verilen örnekler müminlerin inancını güçlenelirirken inkir edenlerin inlcinru arttınr.28 Kummi Nisa Suresi'nin 64. ayetindeki29 "iı_,j~" ifadesinin aslında " Js- \..! Iı_,j~" şeklinde inzru edildiğini aktarmaktadır30. Halbuki bu ayet 22 Bakara 2/40 23 KUIIUlli,l/30 24 2J Tabersi, Mtmıeu'f-B!J•an, I/37-38 Bakara 2/26 26 Kuınmi, I/34-35 27 28 Tabersi, Memım'I-B!J'OII, I/67 Tabersi, Memım'f-B!J•ôu, I/67-68 29 Nisa 4/64; fl. ~'S l.iıl ~G !ı~~ ri· !;l i_,ill. ~1 ~1 _;lj ~ı .;ı~~ t_~ ~l J,Y.J .:r. d:..jl'-'j ~j y~J l.iıl bi>.-_,1 j_,:-)1" .K.t'"'n'i Tefsiri _ _ _ ____________________ 305 Tabatab:ü'ye3t göre· münafıklar hakkında inzal olunmuştur. Nitekim nüzıll ortamı göz ardı edilmez ise ayette, "muhalefet ettikleri konularda münafıklar tövbe ederek Allah'a ve Elçisine dönseler, bu önce yaptıkları işlerden daha hayırlı olurdu" şeklinde bir anlam ortaya çıkmaktadır. Tı1sl32 ve TabersP3 gibi müfessirlere bakıldığı zaman, konunun Hz. Ali ile hiçbir ilgisi olmadığı daha açık şekilde görülmektedir. Nisa suresinde geçen" 0/4-',:! L~S\..J~ ~~:l ti) ~1 J;'i ~ '4 ',:! ~ıy;<i ıi_t'"' ~~ ~"34 ayeti de mezhep taassubu konuslında örnek ola:rak gösterilebilir. Müfessir ayetirı aslında " J>- <)" şeklinde inzal edildiğini söylemektedir.3S Yıne Şu müfessirlerden olan Tusi bu ayetirı Hz. Peygamber'e (s.a.v.) gelen bir grup Yahudi hakkında inzaJ. edildiğini söylemiş, Allah'ın ve Meleklerin Hz. Peygamber'e inzal edilen vahyin hak olduğuna şahitlik ettiklerini açıklamıştır.36 Aynca Tabersi bu ayetirı nüzul sebebiyle ilgili farklı bir rivayet aktarmış tır. Bu rivayete göre Hz. Peygamber kendisine gelen Yahudi bir topluluğa "Sizler benim Allah'ın Raswu olduğumu biliyorsunuz" demiş, Yahudiler ise "biz bunu bilmiyoruz ve buna şahitlik de etmiyo~" diye cevap vermişlerdir.37 Bu olay üzerine söz konusu ayet nazil olmuştur. Alıbarilerden olan Kaşini de bu ayetin Yahudiler hakkında3S nazil olduğunu söylemiştir. Aynca Kummi'nin de rivayetine yer vermiş, ancak herhangi bir yorum yapmamıştır. Ayetlerin siyak ve sibakına bakıldığı zaman başından sonuna konunun Yahudiler olduğunu görmek çok zor değildir. Kummi'nin nüzw ortarrunı göz ardı ettiği başka bir ayet ise Nur ~· "'o ' ..,....)- ı.f-, : ; "' :> yer alan " ~ ... pıı.~· '::--..;...ı ·'1 < lll ~ı~­ <-f'J'":/1 ~ ' '1- ..:.ı\3.t:.:Jıı.ı...:ç.' ' J ' :> r- S uresın"de "" o r§!:i 0-! ~~~ .::..J;2..ı"39ayetidir. r ""' "' J Müfessire göre söz konusu ayette yer alan ifadelerle Allah İmamlar'a hitap etmektedir. Zira ayet imamların, yeryüzünde zulüm ve gasptan sonra Allah tarafından halife kılınacaklarına dair bir vaat 30 31 Kummi, Tefsim'I-K.Jmınlf, I/142 Tabatabai, Mlzôtt, IV/388 vd. n Tusi, Tif?yôn, ill/243-244 33 Tabersi, Memmt'I-B'!)'ôll, ill/72 34 Nisa 4/166 35 Kummi, Tefsim'I-K.Jtmmf, I/159 36 Tusi, Til:yan, ill/ 395-396 37 Tabersi, Memmt'I-B~yôn, ill/144 38 Kıişaru, SŞ, 39 Nuı: 24/55 I/521-523 3 0 6 - - - - -- -- - - - - - - - Sabuhi SHAHAVATOV içermektedir. Kumm.i'ye göre bu ayetin tevili yani ayette vaat edilen gerçekleşmesi teozilinden sonradır.40 şeyin NüzUl ortamı dikkate alındığında ayetin manasının Kuınınl'nio verdiği anlamdan farklılık arz ettiği görülmektedir. Ayetin muhatapları Hz. Peygamber'e iman eden ve sürekli düşman tehdidi ve baskısı altında bulunmaktan dolayı sıkıntı içinde olan müminlerdir. Şü müfessirlerden Tus! ayetin anlamırun "ne biiflll Şfa'mn söylediği gibi İtJra!IJialj ne de Ehlti Siinnet'in vurguladığı gibi ilk iki halife dbiremindekifttihler oldttğtmu, asimda Hi; Peygamber ashôbmm Mekke topraklanila sahip Illiipik/elin beldesine hakim olacaklari' şeklinde bir açıklamayla ayeti nüzUl dünyasındaki zem.irıİlJe otw:tınuştur.41 '· rl 'i Jr· - ·~~.)- 0~ 'i r·<';\!.... I<ummı•' Ehl-ı· Kitap'la ilgili' " Jr.r -- Clı.l ~~ JJ j - ~/ıi .; f;f j {j)f { r-t~~ .X r-Uhı ayetini de Ehl-i Beyt'e hamleden rivayetler zi.kretmektedir. Nitekim ayetten maksadıo "Ebu Zerr el-Gıfari ve Osman" olduğunu zi.kretmektedir.43 Medine Yahudilerine hitap eden ayetin siyak-sibakı (iç bağlamı) dikkate alındığı takdirde anlamın Kuı:nml rivayerinden farklılık arz ettiği gözlemlenmektedir. Söz konusu ayetlerde, Medine Y ahudilerinio atalanndan zamanında birbirleriyle savaşmama, kan dökmeme, birbirlerini yurtlanndan çıkmaya zorlamama konusunda alınan söz kendilerine hatırla olmaktadır.4-1 1 . e Kummı,· " Yın ·' 5:t;1- W Utr"' <' ~ 1 .'•IL ~~ .lı.f11 r~ct~ ı;..~{.~<:.,.. · . - J- .....,ı;s-; - ıJ! r- - ~ '"" -sJ ~;'.a·~1 j ~ ı:hFl r-~ l.;J c3:14L~ j_,!.j"45 ayetiyle ilgili parçacı bir yaklaşım sergileyen rivayetler aktarmakta ve ayetin son kısmında yer alan"~ ile kast edilenin Hz. Peygamber ve " ~;'aA " lafzıruo &--YI" ifadesi ise Emiru'l-Müminin olduğunu söylemektedir.46 Ayetin siyak sibakı ve nüzUl ortamı dikkate alındığı takdirde ayetin Hz. Muhammed'in peygamberliğini kabul etmeyip inkar edenlere yönelik bir uyan olduğu,47 Allah'ın gönderdiği peygamberler vasıtasıyla onların atalarından; önceki peygamberleri tasdik eden bir peygamber geldiğinde, 40 41 42 Kwruni, II/108 Tusi, Ti0•on, /454-455 -16 Nahl16/84 Kummi, l/51 Tabersi, Mw11m'I·B~·a11, I/148-149 Al-i İmran 3/81 Kummi, l/106 n Tabersi,lvltrtllm'I·B~aii,II/186 43 44 45 RJvnn1To/Jiri __________ __________________________________ 307 ~ ona iman edip, yardımda bulunacaklanna dair söz aldığını ifade ettiği anlaşılmaktadır.48 Kuaıml'rıin İfk olayı ile ilgili açıklaması ise hem Şia hem Ehl-i Sünnet anlayışının dışında kalmaktadır. Şöyle ki, hakim görüş olarak bu ayetin Hz. Aişe söylese de soruasında, özel olarak ayetin Hz. Mariye hakkında inzal edildiğini ve hatta iftira atanın Hz. Aişe49 olduğunu ifade etmektedir. Konuyla ilgili olarak aktardığı rivayet şöyledi; "Ht Peyga111ber'i11 (s.a.v.) oğlu İbrahim vefat ettiğinde, çok iiiiii!IJiiftii. Ht Aife '~ıedm bu kadar iiiiilijyorsrm, o İbn Ciireyh'in oğl11 ifte" dfye omt teselli et/Jieye çaltf/JJlfhr. Daha çok iitjilen Ht Peygamber b11 ip araflırmak ifin Ht Aliyi görevlmdimJİftir. AraJ!znJJalan SOJJIICIItıda Ht Al~ İbn Ciireyh'iJJ çocuk sahibi olabilecek bir 11zvmum olmadığmr Ht Peygamber'e söylemi{, Ht Peyga111ber de btmlf duyllnca ''Ehl-i Beyt'imden bu pisliği gidemr Allah 'a hamdolsmı50 d!Je dua etiJiiftir. " hakkında inzil edildiğini İslam tarihinin önemli olaylarından biri olan ''İfk Hadisesi" ile ilgili rivayetler mütevatir derecesine ulaşrnışttr. Bu konuda nerdeyse Usıili5 1 Şia ile diğer mezhepler arasında hiç fark yoktur. Tabersi tefsiı:inde olay bilindiği şekliyle aktanlmış ve ayetlerin Hz. Aişe'yi iftiralardan kurtarmak için inzaJ. edildiği vurgularuruşttr. Son dönem müfessirlerinden Tabatabıü de ayetin nüzıllü ile ilgili Hz. Aişe mi yoksa Hz. Mariye mi olduğunun ihtilaflı konu olduğunu zikretrniş olsa da, iftirayı atanlana münafıklar olduğu belirtilmiştir. Yani ona göre, Hz. Mariye olsa bile ona iftira atan Hz. Aişe değildir.52 Ayette nüzUl ortamı dikkate alındığı takdirde anlam şöyle olmaktadır; "Elçi.miz Muhammed'in eşine iftira atan münafi.klann hareketlerine gelince, sonuç itibariyle sizler için bazı hayırlara vesile olmuştur. Bununla beraber iftirayı planlayan, ifşa eden ve bu konuda yardım aldıklan münafı.kJar ise en şiddetli cezaya maruz kalacaklardır.53 .ıs Tabersl, Mecmm'I-B~iin, II/186-187 49 Kwruni, II/99 so Rivayerin tamamı için bkz: Kumıni, II/99-100 sı "Gaybet" döneminin başlamasından itibaren (260/873) İmamiyye Şiası içinde ortaya çıkan Uslıliyye ise Ahbiriyye'ain aksine dini hül.-ümlerin tespiti ve anlaşılması konusunda isridlal metodunu beaimsemişrir. Usülilerin düşüncesine göre dini hükümterin kaynağı kitap, sünnet, icm:i ve akıldır. Kitap ve sünnet eo muteber kaynaklar olup ancak alalla anlaşılır. Usülilere göre, Şia aezdiade en sahih rivayet kaynaklan olarak kabul edilee Kütüb-i Erba'a güvenileme}•ecek haberleri de ihtiva eder. Yalruz güvenilir Şiiravileri vasıtasıyla imamlardan gelen rivayerler mmeber sayılır. Aynco i111ollllonn verdiği büleii111ltr huıliıi olup linlllll/o 'Dt.lllonllll!Jobilir. Gaybet escasında hükümler içtihad ve fe[Va usullerine başvurularak elde edilir. ;2 Tabarabii, Mi!(ftu, XV/89 53 Tabersl, MtcDim'I-Bttyôn, VTI/118-119 3 0 8 - - - - - - - - - - - - - - - Sabuhi SHAHAVATOV K~ tefsirinde yoruııılann seçiminde niizUl ortanuru yansıtan bilgileri değil, mezhep kabullerini pekiştirecek ifadeleri tercih etmektedir. Bunun yanı sıra ayetlerin siyak sibak (bağlam) bütünlüğünü parçalayarak sadece bir kısmını ön plana çıkarmak gibi parçacı bir tutum da söz konusudur. Örneğin ,. ı:~ ~ ~~ J- c.dı ~-- J''>'"".r •.•ıı 01 i~....,'ı.-._ J- r• ..;~:Cıi ~i ·:.<-ı.;u ~ı,. ı:~ ~ ..... ::-r;· !A-t>'" ~ . J- ıY'" . ~_,..... T .... ::-r- : §;re. 0~ ~J?. .!l.Jjh4 ayetinin tefsirinde 0dıkıı fJlil" ~~ t./81 j ;..Wı j ~~ ~ 1 Allah'a verilen alıdin Emiru'l-Mümin.in Hz. Ali'nin imameti konusunda olduğunu söylemektedir. Aynca Hz. Peygamber'in vefatından sonra Hz. Ali'yi inkar edenlerin zalimler olduğunu da ifade etmiştir.SS Parçacı yaklaşımın ve iç bağlama riayet etmemenin sonucunda ortaya çıkan bu anlam, bir tür aşın yorumdur. Kaldı ki Tabersi'nin zikretti.ğine göre ayeti.n niizUl sebebi Hz. Peygamber gönderilmeden önce ona iman edeceklerine dair vaadde bulunan, gönderildikten sonra ise onu inlcir eden Ehl-i Kitap'tır. Görüldüğü gibi Kummi'nin verdiği anlam sonraki dönem Şu müfessirlerince pek fazla dikkate alınmamış ve ayet nüzul ortamına göre anlamlandınlmıştır.56 .. " Yiıne ona gore, • j. ...... ~;: ~ ... '1 ,. ~- ... ~- ~"' • ı -::-- ·· ~ı- J•.•ıv.ılıLı~ı0 - ı~-­ ~ .!.ll.>~··'· , , . ~~u!,/ o~ { ~ ~.r'!J , ; 'Y~J J. {; ~j.!J~ .:!..4JJı l;j"57ayeti. Hz. Ali hakkında nazil olmuştur. Nüzul sebebi olarak aktardığı rivayet şöyledir: "'Bir bahçe dolayısıyla Hz. Ali ile Hz. Osman arasında bir tamşma çıkmıştır. O zaman Hz. Ali Hz. Osman'a aralannda hüküm vermek için Hz. Peygamber'e başvurmalannı istemiştir. Daha sonra Hz. Abdurrahman İbn Avf hüküm için Hz. Peygamber'e gitmemesini söylemiş: "Ali Hz. Peygamber'in amcası oğludur. Bu sebeple Ali'nin lehinde senin aleyhinde hüküm verecektir" diye Hz. Osman'ı uyarmış, Yahudi İbn Ebi Şeybe'nin hükmüne başvurmalannı istemiştir. Sonrasında Allah (c.c.) " ıSı~~~ ... • • J. { ... ~ ~ l 1 ~ , (:: !.___ .. , .. 0~1 (.A .:!..4JJljı:Gklj ~ ~~ 01 if:!~ ~yjj &ıı JJ] .SIS' d~ , Jl ~S"58 ayeti. Hz. Ali hakkında, Hz. Osman ve Hz. Abdurrahman İbn Avf hakkında ise " ~ı Jı ~S ıS13 .SP,_;; ~ ~~ IS! r r:ı r-~ ~_,!.jj"59 ayetini inzal etmiştir.60 Ayeti.n muhatap aldığı 54 münafıklara gelince, her ne Al-i iıncin 3/87 ss KlllllliÜ, I/107 56 Tabersi, Munmt'I-B9o11, II/189 57 Nur 24/47 ss Nur24/51 S? Nur24/48 60 Kummi, Tefnr ll/107~108 kadar "tevhide ve Muhammed'in KımlllJj Tejsiri _______ _______________ 309 peygamberliğine iman ettiklerini" iddia etseler de, birtakım menfaatleri söz konusu olunca istedikleri sonucu alma ümidiyle hemen yahudi ilimlerinin hakemliğine başvurmakta, Hz. Muhammed'in hakemliğini kabul etmemektedirler.6t Zira böyle yapanlar, Hz. Muhammed'in peygamberliğine inanmamış kimselerdir. Nitekim sonuç kendi lehlerinde olacağı zaman Hz. Peygamber'in hakemliğini kabul eden, işlerine gelmedikleri zamarı O'nun peygamberliğinden şüphe edenler hakkında inz:il olunarı ayetlerde söz konusu kimseler eleşti.rilmektedir. Pasajın devamında ise, gerçek müminlerin bu tür olaylarda Hz. Muhammed'in hakemliğini seve seve kabul edecekleri, hükme .razı olacaklan vurgulanmaktadır.62 SONUÇ Kimi Şii müfessirlerin Kur'an yorumunda bazı mezhep ilkelerini belirleyici kriter olarak kabul etmesi birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Çünkü Tabatab:ü'nin de söylediği gib~ müfessirlerin bir ayeti incelerken ''Kur'an ne diyor?" diye düşünmesi ile "Bu ayeti neye göre yorumlayabiliriz?" diye düşünmeleri arasında büyük bir fark vardır.63 Aslında mezhep taassubu ifadesi ile kast olunan, müfessirlerin zamaİı zaman yaptıklan spesifik tevillerin/yonımlann bizzat kendileri değil, bu yorumlana üretilmesine zemin hazu:layan Kur'an tasavvuru.rıun, yani önceden kabul edilmiş birtakım ilkelerden yola çıkarak tefsir yapmanın ortaya çıkardığı tehli.kedir. Hiç şüphesiz Şii tefsir geleneğinde mezhep taassubunun en çok tezahü.r konulana başında hilafet/ i111amet gelmektedir. Şia mezhebinin kimlik kazanmasında ve şekillenişinde imarnet doktrini önemli bir mevkide bulunmakta ve mezhebin oluşmasında belirleyici bir rol oynamaktadır. İmamet doktrini için nakli deliller arama gayretleri Şia'yı ilk önce Kur'an'a yönlendirmiştir. Fakat imamet/hilafet Kur'an'ın doğrudan ilgilendiği bir mesele değildir. Kur'an'ın Hz. Peygamber'in vefatını müteakiben kimin imam/halife olacağına dair hiçbir beyan içe.rmemesi bu sebepten olsa gerektir. Ancak Şii ilimler imamete farklı bir anlam yükleyerek, onun bir inanç ilkesi olduğunu savunmuşlardır. Şii inanç ilkelerinden biri olan imamet, Kummi tefsirinde de yer alan örneklerden görüldüğü üzere imarnın seçimle değil nassla tayin edilmesi ve Hz. Peygamber'den sonra da Hz. Ali'nin imam olmasının gerekliliği doktrinine dayanmaktadır. Nitekim zikrettiğimiz örneklerde bu kabulü temellendi.rmek için birçok Kur'an ayeti ile yapılan istidlaller, Hz. Ali'nin imametine delil teşkil edecek nitelikte değildir. Bunun farkında olduğundan olsa gerek Şeyh Müfid, ''Kur'an naslanndan hiç birisi zahir olarak imamete delalet etmez" sözlerini ettiği 6ı 62 Burada anlatılan olay N isa sılresinin 60-62. ayetleeinde anlanlan olay ile aynı olmalıdı.r. Tabersi, Mm11m'I·B~yoıı, VII/135 63 Tabatabii, Mizôn, 1/16 3 1 0 - - - - -- - -- - - - - -- Sabuhi SHAHAVATOV söylemişti.ı:..~ Nitekim Ebl-i Beyt konusunda da Şia'nın naklettiği veya müfessirin yer verdiği rivayetlerin bir çeşit uyarlama olduğu kesindir. Tabatabai'nin de bazı ayetler konusunda aktanlan rivayetler hakkında "bu, İ!Jia/11111 I!Jarla/Jiasıdır' şeklindeki açıklamaları bizim için yeterli delil sayılabilir. Çünkü Kur'an'da örneklerini gördüğümüz bu ayetlerde yer alanı Ehl-i Beyt kavramı hem Al-i Aba hem de Hz. Peygamber'in eşierini kapsamaktadır. İlk dönem Şii müfessirlerinden Kummt'nin söylediği veya naklettiği Kur'an'ı daha iyi anlaşılır kılmak bir yana, Kur'an'ın tamamen içinden rivayetler çıkılmaz bir metne dönüşmesine sebebiyet vermektedir. Anlaşılması iınlci.nsız veya her türlü anlaşılınaya/yoruma müsait bir metnin bizlere yol gösterici olması ise muhaldir. Ayrıca Hadi Marife, Kummi'nin tefsiri hakkında "bu kitap lV11J11JJfjıe ait değildir; ue tahrif edilmif1ir'65 sözleriyle bu rivayetlerin yer aldığı tefsiri tenkit etmiştir. 6-ô Mustafa Öztürk, Ttjrirdt Ehl-i Siitmet-Şia Polemileltri, Ankara, 2009, s. 40-41 65 Maı:ifet, Muhammed Hadi, Kıtr'an ilim/eri, s. 501 lVIIJJIIJi Tejsili _ _ _ _ __ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 311 ' KAYNA.KÇA Bahşayeşi, Akiki, Tabakat-ı Mi!fes.riran-ı Şfa, Kum, Defter-i Neşr-i Novid-i İslami, 1371 Elik, Hasan -Coşkun Muham,med, Tevhit Mesqjz, İstanbul, 2013. Emin, İhsan, et-Tef.rir bi'I-Me'mr ve Tatavv11mhu inde'f-Şiati'I-İ111a11Jfyye, Beyrut, 2000. Habibov, Aslan, İlk DoiıetJI Şif Tef.rir Anla_p;z, (Yayınlanmamış Doktora Tezi) Ankara 2007. İbn en-Nedim, Ebu'l-Ferec Muhammed b. İshak, ei-Fihlist, Beyrut, 1978. Kişaru, Molla Muhsin Muhammed b. Murtaza b. Mahmud Feyz-i Kişaru, Tef.rim's-Sôft, tsh. Hüseyin A'lemi, Beyrut, 1982. Kummi, Ebü'l-Hasan Ali b. İbrahim, Tef.ririi'I-Kmm;;f, thk. Tayyib el-Musevi elCezaiıi y.y,t.y. Marifet, Muhammed Hadi, et-Teftir ve'I-Mi!fessinmji sevbihi'l-ka;fb, Meşhed, 1997. Necaşi, Ebu'l-Abbas Ahmed b. Ali b. Ahmed, Ricalii'11-Neca;f: Ehadii'I-Uslili'rRicalfyye, thk. Muhammed Cevad Naini, Beyrut, 1988. Öztürk, Mustafa, Teftirde Ehl-i Siimıet-Şfa Po/el);ikleri, Ankara, 2009. Tabatabru, Muhammed Hüseyin, ei-Mizanfl Tejsfli'I-Kıw'a11, Beyrut, 1973. Tabersl, EbU Ali Eminüddin Faz! b. Hasan b. Faz!, Mecmett'I-Bryan fl Tefsili'J. Kıtr'an, Beyrut, 2008. Tusi, Ebu Ca'fer Muhammed b. Hasen b. Ali, ei-Fihlist, thk Cevad Kayyumi y.y., Müessesetil NCfri'I-Fukaha, 1417. -------, et-Tib]ôn.ft T ejsfri'I-Kıtr'ôn, Beyrut, (t.y.)