termodđnamđk - WordPress.com

advertisement
TERMODĐNAMĐK
Termodinamik, Bazı Türkçe kaynaklarda ısıl devingi olarak da geçer. Enerji,
ısı, iş, entropi ve ekserji gibi fiziksel kavramlarla ilgilenen bilim dalı.
Termodinamik yasalarının istatiksel mekanikten türetilebileceği gösterilmiştir.
Sadi Carnot (1796-1832). Termodinamik biliminin kurucusu olarak kabul edilir.
Termodinamik her ne kadar sistemlerin madde ve/veya enerji alış-verişiyle
ilgilense de, bu işlemlerin hızıyla ilgilenmez. Bundan dolayı aslında
termodinamik denilirken, denge termodinamiği kastedilir. Bu yüzden
termodinamiğin ana kavramlarından biri "quasi-statik" (yarı-durağan) adı
verilen, idealize edilmiş "sonsuz yavaşlıkta" olaylardır.
Termodinamik yasaları çok genel bir geçerliliğe sahiptirler ve karşılıklı
etkileşimlerin ayrıntılarına veya incelenen sistemin özelliklerine bağlı olarak
değişmezler. Yani bir sistemin sadece madde veya enerji giriş-çıkışı bilinse dahi
bu sisteme uygulanabilirler.
Termodinamik, isi hareketlerini, sistemlerin iç enerjileri ve isi ile is arasindaki
iliskileri inceler. Termodinamik isi ve sicaklik kavramlaritla
ilgilenir.Termodinamik maddenin hacimsel özelliklerini ve bu özelliklerle, atom
ve moleküllerin mekanigi arasindaki iliskileri açiklamada çok basarilidir.
Termodinamik, tarihsel olarak maddenin atom teorisindeki gelismeye paralel bir
gelisme göstermistir.1820’lerde yapilan kimyasal deneylerle, atomlarin varligi
hakkinda somut deliller ortaya konulmustur.O zamanda bilim adamlari,
maddenin yapisi ile isi ve sicaklik teorileri arasinda bir baginti olmasi
gerektigini kabul ediyorlardi.1827 yilinda Botanikçi Robert Brown bir sivi
içindeki polen taneciklerinin bir yerden bir yere, sabit uyarici altindaymis gibi
düzensiz olarak hareket ettigini tespit etmistir.1905 yilinda Albert Einstein, bu
düzensiz hareketlerin nedenlerini termodinamik prensipleri kullanarak açiklayan
bir teori gelistirmistir.Bugin bu hareketler, Brown hareketleri olarak
adlandirilmaktadir.Einstein bu olayi, polen taneciklerine, sivi içinde düzensiz
hareket eden “görülmeyen” moleküllerin çarpmalari sonucunda sürekli düzensiz
hareketler yaptiklari seklinde açiklamistir.Bu önemli deney ve Einstein’in
görüsü, bilim adamlarina,moleküllerin hareketlerinin kesfi hakkinda çok önemli
bilgiler vermistir.Böylece bilim adamlari maddenin atomik bilesenleri
kavramiyla tanismislardir.
Termodinamik daha pratik problemlerlede ilgilenir.Bir buzdolabinin içindekileri
nasil saguttugunu,santrallerde veya otomobilinizin motorunda hangi tip
dönüsüm sistemlerinin oldugunu veya yüksek bir yerden düsen ve daha sonra
duran bir cismin kinetik enerjisinin ne oldugunu hiç düsündünüz
mü?Termodinamik kanunlari ,isi ve sicaklik kavramlariyla bu tür sorulara cevap
verir.Genel olarak termodinamik, maddenin durumlari kati,sivi,gaz ve bunlarin
birbirlerine dönüsümleriyle ilgilidir.
Termodinamik değişkenler
Bu değişkenler genellikle sistemin ya kendisini ya da çevre koşulları tarif etmek
için kullanılır. En çok kullanılanlar ve simgeleri şunlardır:
Mekanik değişkenler:
Basınç: P
• Hacim: V
Đstatistiksel değişkenler:
•
Sıcaklık: T
• Entropi (düzensizlik): S
Mekanik değişkenler, temel klasik veya parçacık fiziği tanımlarıyla tarif
edilebilirken, istatistiksel değişkenler sadece istatistiksel
mekanik tanımlarıyla anlaşılabilir.
•
Termodinamiğin çoğu uygulamasında, bir ya da daha çok değişken sabit
tutulurken, diğer değişkenlerin bunlara göre nasıl değiştiği incelenir ve bu
da sistemin matematiksel olarak (n sabit tutulmayan değişkenlerin sayısı
olmak üzere) n boyutlu bir uzay olarak tarif edilebileceği anlamına gelir.
Đstatistiksel mekaniği fizik yasalarıyla birleştirerek, bu değişkenleri
birbirleri cinsinden ifade edecek "durum denklemleri" yazılabilir.
Bunların en basit ve en önemli olanlarından biri ise ideal gaz yasasıdır.
Bu denklemde R evrensel gaz sabiti'dir. Ayrıca istatistiksel mekanik
terimleriyle bu denklem şöyle yazılır:
Bu denklemde de k Boltzmann sabiti'dir.
Termodinamik kanunları
Sıfırıncı kanunu
Đki sistem birbirleri ile etkileşim halinde oldukları halde, durumları
değişmeden kalıyorsa bu iki sistem birbirleri ile dengededir denilir. Eğer iki
sistem etkileşime açık oldukları halde, aralarında mekanik etkileşimle olan
enerji transferi (iş) dışında net enerji transferi (ısı geçişi) yoksa, bu iki sistem
birbirleri ile ısıl dengededirler. Sıfırıncı yasa şöyle der:
Eğer A ve B sistemleri birbirleri ile ısıl dengede iseler, A sistemi ile ısıl
dengede olan bir C sistemi B sistemi ile de ısıl denge durumundadır. Bu
denge durumu, sıcaklık olarak tanımlanır. Yani her sıcaklık derecesi, farklı
bir denge durumunu temsil eder.
1931 yılında Ralph H. Fowler tarafından tanımlanan bu yasa, temel bir fizik
ilkesi olarak karşımıza çıktığından, doğal olarak 1. ve 2. yasalardan önce
gelmek zorunluluğu doğmuş ve sıfırıncı yasa adını almıştır.
Sifirina kanun sicaklik ve termal dengeyle ilgili bir kanundur. Burada sunu
belirtelim, isi ve sicaklik ayni seyler degildirler. Isi; sicaklik farkindan dolayi bir
cisimden digerine akan enerji iken, sicaklik; bir cisimde bulunan enerjinin bir
ölçüsüdür. Termal dengeyi ise. isi alisverisinde bulunabilecek bir durumda
bulunan (Termal temas) iki veya daha fazla cismin sicaktan soguga dogru olan
enerji akisinin kesilmesiyle kurulan bir denge hali olarak tarif edebiliriz.
Bu açiklamalara göre sifirina kanun, "Birbirleriyle termal temasta bulunan
varliklarin olusturdugu bir sistem, yeterli zaman sonunda termal dengeye ulasir
ve sistem içindeki bütün varliklar ayni sicakliga sahip olurlar" seklinde ifade
edilebilir.
Termometreler bu kanuna göre çalismaktadir. Termometreler bulunduklari
sistemin bir parçasi olduklarindan sistemle termal denge içindedir. Yani sistemin
sicakligina sahiptir. Bundan sonra sisteme verilen veya çekilen isidan
termometre direkt olarak etkilenir ve ortamin yeni sicakligini gösterir.
Birinci kanunu
Tipik bir termodinamik sistem: ısı sıcak kaynatıcıdan soğuk yoğunlaştırıcıya
doğru hareket eder ve bu sayede bir iş ortaya çıkar.
Bir sistemin iç enerjisindeki artış: sisteme verilen ısı ile, sistemin çevresine
uyguladığı iş arasındaki farktır.
U2 – U1 = Q – W
Bu yasa "enerjinin korunumu" olarak da bilinir. Enerji yoktan var edilemez
ve yok edilemez sadece bir şekilden diğerine dönüşür. Bir sistemin herhangi
bir çevrimi için çevrim sırasında ısı alışverişi ile iş alışverişi aynı birim
sisteminde birbirlerine eşit farklı birim sistemlerinde ise birbirlerine orantılı
olmak zorundadır. Bu ifadelerin yapılan deneylerle doğruluğu gözlenmiştir
fakat ispat edilememektedir. Bütün bu ifadeler matematiksel olarak çok daha
kolay ifade edilebilir.
Termodinamigin birinci kanunu enerjinin korunumu kanunudur. Bu kanuna göre
enerji yoktan var, vardan da yok edilemez, ancak sekil degistirebilir. Bizde
bundan faydalanarak (enerji dönüsümleri) isiniyor, hareket ediyor ve cisimleri
hareket ettiriyoruz. Buhar makineleri, diger isi üretim makineleri ve yakitli
motorlar hepsi bu kanunun öngördügü sekilde enerjinin ise dönüstürülmesinden
faydalanarak
çalismaktadir.
Bu kanun belki de fizik kanunlarinin en saglam olanidir. Ayrica bu kanuna göre.
yasam kaynagimiz olan günes de mevcut enerjisini bir gün tüketecek ve insan
yasami ile birlikte kendiliginden sönecektir. Bilim adamlarinin yaptiklari
hesaplamalara göre günes yaklasik 4,6 milyar yil yasindadir, ancak 5 milyar
yillik enerjisi kalmistir. Bes milyar yil çok uzun bir zamandir, ama hiç bir zaman
sonsuz anlamina gelmez.
19. yüzyil, ataga kalkan bilim sayesinde sanayi devrimine sahne oldu. Bu
devrimin hiç kuskusuz bas aktörü makinalardi. Makinalar da daha mükemmele
ulasma istegi ile yapilan çalismalar sirasinda bilim adamlarinin Önünde bazi
sorular belirdi. Hangi tür bir makina en çok verimle çalisir? Kayiplar
sifirlanabilir mi? Kayiplarin kaynagi nedir? v.b. Bu sorularin cevaplan hiç de
beklenildigi gibi olmadi. Çünkü yanitlar insanogluna hiç bitmezmis gibi görünen
enerji
rezervlerinin
hesapsizca
kullanilamayacagini
gösterecektir.
Yapilan arastirmalar neticesinde yüzde yüzlük verimle çalisan makinalar
düsüncesi tarih oldu. Çünkü ne türlü bir makina yapilirsa yapilsin makinaya
verilen enerji ile makinadan baska bir sekle dönüstürülmüs olarak elde edilen
enerji arasinda sifirlanamaz bir kayip mevcuttur. Ne yaparsak yapalim verilen
enerjinin bir kismi makina içi sürtünmeler vasitasiyla isiya dönüsmektedir.
Kaybolan isi ise hiç bir zaman enerji olarak tekrar elde edilemez. Bu olay enerji
kaybi dolayisiyla birinci kanunun ihlali seklinde anlasilmasin. Kayiplardan kasit,
vardan yok olma seklinde olmayip, enerjinin isi sekline dönüsüp kullanilabilir
olmaktan çikmasi, sistemin (makina. ortam, araç vb.) yapisina katilmasidir.
Kisaca ikinci kanun; bir süreç içinde gerekli toplam enerji sabit kaldigi halde,
sürtünme ve benzeri temaslar yüzünden kullanilabilir enerji azalmaktadir ve
bunun sonucu olarak yüzde yüzlük verimle çalisan bir makina yapilamaz.
Termodinamigin ikinci kanunu, fizige geri döndürülemez (tersinmez) olaylar
düsüncesini getirdi. Bu kanuna göre fiziksel hadiselerde geri döndürülemez
belirli bir egilim vardir. Örnegin, bir bardak sicak çay etrafina isi vererek sogur
ve hiç bir zaman çayimiz verdigi isiya kendiliginden toplayip eski haline
gelmez. Yukaridan serbest birakilan bir top yerden sekip birakildigi yükseklige
kadar çikmayi basaramaz. Bir pervaneyi ne kadar hizli çevirirsek çevirelim,
çevirme islemini biraktiktan bir müddet sonra durur ve hiç bir zaman da
sürtürmeye harcadigi enerjisini toparlayip tekrar dönmeye baslamaz. Bir odaya
siktigimiz parfüm ilk Önce yakin çevresi tarafindan hissedilir, bir süre sonra
karsi kösedeki arkadasimiz bile kokuyu alir, ama daha sonra koku gittikçe
etkisini kaybeder ve parfüm zerrecikleri atmosferde dagilip gider. Hiç bir zaman
odadan çikmam demez, geri dönüssüz evrensel egilimin etkisinde bir harekete
mecbur
kalir.
Bütün bu saydigimiz süreçlerin ortak yani; belirli bir dogrultuda, düzenden
düzensizlige, bütünden yayilmaya, kullanilir olabilirlikten kullanilmamazliga
dogru,
yol
almalaridir.
R.Clausius bu evrensel egilime entropi ismini verdi ve matematiksel bir
ifadesini olusturmayi basardi. Entropi Yunanca kökenli bir kelime olup "Bir
sistemin
düzensizlik
derecesinin
ölçüsü"
manasinda
kullanilir.
Ikinci yasa kisaca entropi artisi olarak özetlenebilir. Bütün varliklarin, eninde
sonunda entropisi artmaktadir. Kainattaki olaylarin tümü yukarida saydigimiz
gibi geri dönüsümlü olmayan olaylardir. Bizi isitan ve aydinlatan günes bir
bardak sicak çay gibi isisini tüketmektedir. Içinde bulundugumuz Samanyolu
Galaksisi ve diger galaksiler bir odaya siktigimiz parfümün zerrecikleri gibi
birbirlerinden hizla uzaklasmaktadirlar. Kisacasi evrenin entropisi sürekli olarak
artmaktadir.
Sürekli enerji kaybindan dolayieninde sonunda evrenin entropisi maksimum
degere ulasacaktir. Bu andan itibaren evrenin her yeri ayni sicaklik ve
yogunlukta olacak. Bu maksimum düzensizlik halinde is yapacak kullanilabilir
enerji olmadigindan bütün fiziksel, kimyasal ve biyolojik süreçler duracaktir.Bu
umutsuz
tabloya
bilim adamlari
"Isi
ölümü"
adini
verirler.
Bu konu hakkinda Fizikçi Poul Davies "Tanri ve Yeni Fizik" adli kitabinda
söyle diyor: "Eger evren sinirli bir düzen birikimine sahipse ve düzensizlige
dogru tersinmez biçimde sonunda termodinamik dengeye degisiyorsa iki çok
derin çikarimi hemen izlemeye baslar, îlki evren en sonunda agir agir
yuvarlanarak kendi entropisi içinde ölecektir. Bu fizikçiler arasinda evrenin "isi
ölümü" olarak bilinir. Ikincisi evren ebediyen varolmus olamaz, bu yüzden
sinirli bir zaman önce dengesi son durumuna erismis olacakti. Özet olarak evren
daima
varolmadi."
Entropi, 19. yüzyilda büyük yankilar uyandirdi. Entropi, bir türlü Newton
mekanigi ile açiklanamiyordu. Ludwig Boltzman olasilik kavramini gündeme
getirdi. Olasiliklar yardimiyla kurulan istatistiksel mekanik. Newton mekanigini
düstügü zor durumdan kurtardi.
Üçüncü kanunu
Bu yasa neden bir maddeyi mutlak sıfıra kadar soğutmanın imkânsız olduğunu
belirtir:
Sıcaklık mutlak sıfıra yaklaştıkça bütün hareketler sıfıra yaklaşır.
Sıcaklık mutlak sıfıra yaklaştıkça, bir sistemin entropisi bir sabite yaklaşır.
Bu sayının sıfır değil de bir sabit olmasının sebebi, bütün hareketler
durmasına ve buna bağlı olan belirsizliklerin yok olmasına rağmen kristal
olmayan maddelerin moleküler dizilimlerinin farklı olmasından kaynaklanan
bir belirsizliğin hala mevcut olmasıdır. Ayrıca üçüncü yasa sayesinde
maddelerin mutlak sıfırdaki entropileri referans alınmak üzere kimyasal
tepkimelerin incelenmesinde çok yararlı olan mutlak entropi tanımlanabilir.
Üçüncü yasa fizik bilimindeki görülmeyen engellerden biriyle ilgilidir. Bu
termodinamik engel, mutlak sifir sicakligidir. Bu kanun 1906 Wolther Nernst
tarafindan ortaya atilmistir.
Mutlak sifir noktasi, bütün gazlar için basincin sifir oldugu andaki sicaklik
degerine karsilik gelmektedir. Yani bütün gazlarin mutlak sifir sicakliginda
basinçlari sifirdir. Mutlak sifir sicakligi -273, 15°C karsilik gelir. Fakat bu deger
bu sicakliga inilerek elde edilmis bir Ölçüm olmayip bütün gazlarin sicaklikbasinç grafiginden elde edilmis bir degerdir. Zaten fiziki bir engel olma özelligi
buradan kaynaklanmaktadir. Yapilan deneylerde bu sicakliga inilememistir.
Basincin sifirlanmasi ise ayri bir problemdir, önceleri fizikçiler cisimler
sogudukça molekül ve atomlarin hareketlerinin yavasladigi ve mutlak sifir
sicakliginda tamamen durdugu ve böylelikle etraflarina bir basinç
uygulayamadiklari düsüncesindeydiler. Fakat daha sonra fizige giren Kuantum
mekanigine göre atomlarin sifirlanamâz alt limit enerji degerleri olmak
zorundadir. Kisaca deneylerle de dogrulanan Kuantum mekanigine göre, atomlar
-273, 15 ° C 'de etrafiyla paylasamayacagi bir enerjiye sahiptirler,
Nernst bu sonuçlardan faydalanarak isi bir adim daha ileri götürdü. Ona göre
mutlak sifir noktasi -273,15 ° C maksimum düzensizlikten çok düzensizligin
yoklugu yani mükemmel bir düzen halidir.
Daha sonra yapilan çalismalar da mutlak sifira Inmenin eldeki bilgilerle
imkansiz oldugu ortaya çikti. Çünkü sicakligi düsürmek için gerekli caba her
seferinde zorlasmaktadir. Bu isik hizina erismek için gereken enerjinin sonsuza
gitmesi gbi -273.15 ° C inmek için gereken çaba da sonsuza gitmektedir.
Termodinamigin temcilerini olusturan bu dört kanun, kesin ve saglamliklarina
ragmen bizde fizigin en az bilinen alanlarindan biridir. Genelde bu konu ya
temel fizik kitaplarinin son bölümünü olusturur ya da basli basina bir ders olarak
okutulur. Kalin teme! fizik kitaplarinin tamamini bir dönemde bitirmek pek
görülmüs sey degildir. Bir ders olarak müfredata koyuldugunda ise ezberci
sistemin bir sonucu olarak sayfalar süren formül kargasasinda isin özüne,
manasina girilememekte veya girilmemektedir.
Su bir gerçek ki, bildigimiz en mükemmel izole sistem içinde yasadigimiz
kainattir. Iste bu kainat sürekli genisleyen yapisiyla isi Ölümüne dogru
kosmaktadir. Bu uzun maraton bir gün entropinin maksimumlanmasiyla son
bulacak. Iste o andan itibaren, ölüm bir daha ölmemek üzere kainati kusatacak.
Download