TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR GÜNVER COŞKUN BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2013/7869) Karar Tarihi: 30/3/2016 UYAP Bilişim Sisteminde ver alan bu dokümana http://vatandas.uyap.EOV.tr adresinden /YGİqOS - IOpelUF - 6Y0MGV2 - A7tTpO= kodu ile erişebilirsiniz. İKİNCİ BÖLÜM KARAR Başkan : Engin YILDIRIM Üyeler : Serdar ÖZGÜLDÜR Osman Alifeyyaz PAKSÜT Recep KÖMÜRCÜ Alparslan ALTAN Raportör : Abuzer YAZICIOĞLU Başvurucu : Günver COŞKUN I. BAŞVURUNUN KONUSU 1. Başvuru, açılan tazminat davasının yanlış hukuki değerlendirmeye dayalı olarak reddedilmesi, yargılama sürecinde hakkaniyete uygun yargılanma hakkının gereklerine riayet edilmemesi, benzer uyuşmazlıklarda yerleşik kararlar bulunmasına rağmen farklı hüküm kurulması, talep ve itirazların dikkate alınmaması nedeniyle ayrımcılık yasağı, şeref ve itibarın korunması hakkı, adil yargılanma hakkı ve özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir. II. BAŞVURU SÜRECİ 2. Başvuru 4/11/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir. 3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 31/3/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir. 4. Bölüm Başkanı tarafından 9/4/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir. 5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 5/6/2015 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur. 6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş 17/6/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır. m. OLAY VE OLGULAR A. Olaylar 7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir: 8. Başvurucu; Edremit 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde üçüncü kişiler aleyhine açtığı tazminat davasında, davalılar tarafından sunulan 8/12/2009 tarihli dilekçede şahsını küçük düşürücü, şeref ve meslek haysiyetini kırıcı beyanların yer alması nedeniyle bu kez Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde haksız fiile dayalı olarak manevi tazminat davası açmıştır. 1 UYAP Bilişim Sisteminde yer alan bu dokümana http://vatandas.uyap.BOv.tr adresinden /YGjq0S - IOpelUF - 6Y0MGV2 - A7tTp0= kodu ile erişebilirsiniz. Başvuru Numarası Karar Tarihi : 2013/7869 : 30/3/2016 9. Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 18/10/2010 tarihli ve E.2010/35, K.2010/467 sayılı karan ile davanın reddine karar vermiştir. 10. Temyiz üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 26/4/2012 tarihli ve E.2011/5111, K.2012/7343 sayılı ilamıyla dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri karann bozulmasını gerektirecek mahiyette görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan hükmün onanmasına karar verilmiştir. 11. Karar düzeltme istemi, aynı Dairenin 18/12/2012 tarihli ve E.2012/15975, K.2012/19509 sayılı ilamıyla dilekçede ileri sürülen hususlann 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirine uymadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. 12. Karar, başvurucuya tebliğ edilmemiştir. 13. Başvurucu 4/11/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. B. İlgili Hukuk 14. 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi şöyledir: “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktarpara ödenmesini isteyebilir. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir. ” 15. 3/4/2012 tarihli Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin 58. maddesinin ilgili fıkraları şöyledir: "Hâkimin re 'sen harekete geçtiği haller ile kanunlardaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla taraflardan birinin talebi olmadıkça hüküm tebliğe çıkarılmaz. Taraflardan birinin talebi halinde hükmün bir nüshası makbuz karşılığında talep eden tarafa verilir, bir nüshası da diğer tarafa tebliğe çıkarılır. (4) Taraflar, harcın ödenmiş olup olmamasına bakılmaksızın ilamı her zaman alabilirler. ” IV. İNCELEME VE GEREKÇE 16. Mahkemenin 30/3/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü: A. Başvurucunun İddiaları 17. Başvurucu; açtığı tazminat davasında yanlış hukuki değerlendirme yapılarak ve tazminata konu sarf edilen sözler savunma hakkı kapsamında kabul edilerek davanın reddedildiğini, verilen ret kararı nedeniyle kişilik haklarının zarar gördüğünü, dava konusu uyuşmazlığa benzer mahiyetteki uyuşmazlıklarda verilen kararlardan farklı yönde karar tesisinin ve benzer uyuşmazlıklarda konu ile ilgili ceza yargılaması sonuçlan beklenirken ilgili davalılar hakkında devam eden ceza muhakemesi sonucu beklenmeksizin karar verilmesinin eşitlik ilkesine aykm olduğunu, yargılama sırasında kaldığı otel ve buna ilişkin kayıtlar irdelenmek suretiyle özel yaşama saygı hakkının ihlal edildiğini, yargılama sırasında karşı tarafın gösterdiği bir tanığın beyanı önemli olmasına rağmen mahkemece dinlenilmediğini, Yargıtay onama kararının yeterli gerekçe ihtiva etmediğini, mahkemece istenilen yargılama masraflarını yatırmış olmasına rağmen başvurduğu karar düzeltme sonucunda verilen Yargıtay ilamının kendisine tebliğ edilmediğini, karar sonucundan ancak Bursa 6. İcra Müdürlüğü tarafından 1/11/2013 tarihinde işyerine gönderilen yazı ile haberdar 2 UYAP Bilişim Sisteminde yer alan bu dokümana http://vatandas.uyap.gov.tr adresinden /YGjgoS - IOpelUF - 6Y0MGV2 - A7tTpO= kodu ile erişebilirsiniz. Başvuru Numarası Karar Tarihi : 2013/7869 : 30/3/2016 olduğunu, bu nedenle Yargıtay nezdinde tehiri icra talebinde bulunma hakkını yitirdiği gibi bireysel başvuru sürecini de başlatamadığını beyan ederek Anayasa’nın 10, 17., 22. ve 36. maddelerinde tanımlanan eşitlik, şeref ve itibarın korunması, özel hayatın korunması ve adil yargılanma haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüş; yargılamanın yenilenmesi ve tazminat talebinde bulunmuştur. B. Değerlendirme 18. Başvurucunun iddiaları hakkında nitelendirilme yapılmadan önce tereddütlü olan başvuru süresi yönünden değerlendirme yapılmıştır. 19. Bakanlık görüş yazısında Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi (AİHM) içtihatları hatırlatılarak başvurucunun, şeref ve itibannın ve özel hayatının korunmasına ilişkin iddialannın Anayasa’nın 17. maddesi kapsamında manevi bütünlük yönünden incelenmesi gerektiği ve haklannda açılan davaya karşı kişilerin savunma hakkı ile başvurucunun şeref ve itibannın korunması arasında adil bir dengenin sağlanıp sağlanmadığı açısından değerlendirilmesi gerektiği, karar düzeltme talebinin değerlendirilmesine ilişkin karannın başvurucuya tebliğ edilmemesinin silahlann eşitliği ilkesi kapsamında incelenmesi gerektiği, yerleşik uygulamalar arasında farklı karar verilmesi şikayeti hakkında benzer başvurularla ilgili görüş bildirilmiş olduğundan yeniden görüş sunulmayacağı belirtilmiştir. 20. Başvurucu; son Yargıtay ilamının kendisine tebliğ edilmediğini, bireysel başvuruya konu davada aleyhine hükmedilen vekalet ücreti ile ilgili Bursa 6. İcra Müdürlüğü tarafından gönderilen icra tebliğini 1/11/2013 tarihinde tebellüğ ederek nihai karan öğrendiğini beyan etmiştir. 21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru usulü” kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir: "Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde başvuramayanlar, mazeretin kalktığı tarihten itibaren onbeş gün içinde ve mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilirler..." 22. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün "Başvuru süresi ve mazeret" kenar başlıklı 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir: "Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir." 23. Bireysel başvurunun ön şartlanndan biri de otuz günlük süre kuralıdır. Sürenin, başvurunun her aşamasında dikkate alınması gerekir (Deniz Baykal, B. No: 2013/7521, 4/12/2013, § 32). 24. Bireysel başvurunun süre koşuluna bağlanmasıyla başvuruculara bireysel başvuruda bulunmak için imkân tanımanın yanında hukuki belirlilik de sağlanmaktadır. Dolayısıyla dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi -bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça- hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırı değildir (Remzi Durmaz, B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27). 25. Bireysel başvuruların, 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile İçtüzük'ün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir. Anılan düzenlemelerde, başvuru yolu öngörülen durumlarda 3 UYAP Bilişim Sisteminde yer alan bu dokümana http://vatandas.uyap.gov.tr adresinden /YGjgoS - IOpelUF - 6Y0MGV2 - A7tTpO= kodu ile erişebilirsiniz. Başvuru Numarası Karar Tarihi : 2013/7869 : 30/3/2016 bireysel başvuru süresinin başlangıcına ilişkin olarak "başvuru yollarının tüketildiği" tarihten söz edilmekte ise de haberdar olunmayan bir hususta başvuru yapılamayacağı dikkate alınarak bu ibarenin "nihai kararın gerekçesinin öğrenildiği" tarih olarak anlaşılması gerekir. Bu öğrenme somut olayın özelliklerine göre farklı şekillerde gerçekleşebilir. 26. Bireysel başvuru süresi bakımından "nihai kararın gerekçesinin tebliği", öğrenme şekillerinden biridir (Mehmet Ali Kurtuldu, B. No: 2013/5504, 28/5/2014, § 27). Ancak öğrenme, gerekçeli kararın tebliği ile sınırlı olarak gerçekleşmez; başka şekillerde de öğrenme söz konusu olabilir. Bu kapsamda nihai kararın gerekçesinin "dosyadan suret alınması" gibi hâllerde öğrenilmesi de mümkündür. Ayrıca başvurucunun nihai kararın gerekçesini "öğrendiğini beyan ettiği tarih" de bireysel başvuru süresinin başlangıcı olarak ele alınabilir {îlyas Türedi, B. No: 2013/1267,13/6/2013, §§ 21,22). 27. Diğer yandan nihai kararın gerekçesi öğrenilmemiş olmakla birlikte sonucunun öğrenildiği durumlar da söz konusu olabilir. Böyle bir durumda sonucu öğrenilen nihai kararın gerekçesine derece mahkemesinden kesin olarak erişilebilmesi mümkün ise bireysel başvuru süresinin sonucun öğrenildiği tarihten itibaren başlatılması gerekir {Aydın Selçuk, B. No: 2014/3194,20/11/2014, § 24; Özgür Çapkın, B. No: 2014/2546,30/12/2014, § 24; Halil Aslan, B. No: 2014/3038, 10/12/2014, § 38). Bu kapsamda hukuk yargılamasında kesinleşmeden icra edilemeyen nihai kararın sonucunun "icra emrinin tebliği" suretiyle öğrenildiği durumlarda başvurucular, nihai kararın sonucundan haberdar olmakta ve nihai karar gerekçesini kesin olarak öğrenme olanağına sahip bulunmaktadırlar. Yargılamanın yenilenmesi, fazla harcın iadesi veya dosyadan bilgi ve belge talebinde bulunulması da benzer şekilde kabul edilebilir durumlardandır. 28. Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin 58. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, "taraflarca hazırlama ilkesi ” dikkate alınarak, hakimin resen harekete geçmesi gereken veya kanunlarda özellikle belirtilen haller dışında nihai karar tebliği ilgililerin talebine bağlı olduğu düzenlenmiştir. Fakat aynı maddenin (4) numaralı fıkrasında davanın taraflarına dosyadaki ilamdan suret alma hususunda herhangi bir sınırlama getirilmemiştir. Bu kapsamda ilgililer, tebligatı beklemeden nihai karan ve içeriğini öğrenme imkanına her zaman sahip olmaktadırlar. 29. Somut olayda Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin karar düzeltme talebinin reddine ilişkin ilamı başvurucuya tebliğ edilmemiş ve başvurucu, karan 1/11/2013 tarihinde öğrendiğini beyan etmiştir. Ancak Ulusal Yargı Ağı Projesi'nden (UYAP) yapılan araştırmada başvurucunun, bireysel başvuruya konu olan Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2010/35 ve K.2010/467 sayılı dosyasına sunduğu ve kendi imzasını taşıyan 24/9/2013 tarihli dilekçesinde, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin E.2012/15976 sayılı karar düzeltme ilamından ve sonucundan bilgisinin olduğu ve kararın kendisine tebliğ edilmediğini belirttiği anlaşılmaktadır. Hukuk yargılamasında tebligat, usul işlemlerinin yürütülmesinde ve sürelerin belirlenmesinde önemli olmakla birlikte, ilk derece yargısının tüm aşamalannda taleplerin reddine karar verilen ve içerik itibariyle karmaşık olmayan Yargıtay karar düzeltme ilamı içeriğinin öğrenilmesinin, bireysel başvuru için zorunlu bir durum olmadığı dikkate alınmalıdır. 30. Yukarıda belirtilen tespitler uyarınca başvurucunun nihai karan 24/9/2013 tarihi itibariyle öğrendiği ve en geç 24/10/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunması gerekirken 4/11/2013 tarihinde başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır. 31. Açıklanan nedenlerle otuz günlük başvuru süresi içinde yapılmadığı anlaşıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartlan yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. 4 UYAP Bilişim Sisteminde ver alan bu dokümana http://vatandas.uyap.Bov.tr adresinden /YGİPOS - IOpelUF - 6Y0MGV2 - A7tTpO= kodu ile erişebilirsiniz. Başvuru Numarası Karar Tarihi : 2013/7869 : 30/3/2016 V. HÜKÜM Açıklanan gerekçelerle; A. Başvurunun süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 30/63/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi. Başkan Üye Engin YILDIRIM Üye Serdar ÖZGÜLDÜR Üye Recep KÖMÜRCÜ Osman Alifeyyaz PAKSÜT Üye Alparslan ALTAN 5 UYAP Bilişim Sisteminde yer alan bu dokümana http://vatandas.uyap.Rov.tr adresinden /YGjq0S - IOpelUF - 6Y0MGV2 - A7tTpO= kodu ile erişebilirsiniz.