Erkek veya kadın olmamız biyolojik, “erkeklik” ve “kadınlık” hallerimiz ise kültürel ve toplumsaldır. Toplumsal cinsiyet de dediğimiz bu durum, aile, okul, medya, hukuk, din vb. alanlarda yeniden üretilir. Üstelik de bugün toplumsal cinsiyetimizi belirlemede medya, aile ve birincil çevrenin yerini almış gözükmektedir. “Gerçeği ve yalnızca gerçeği” yansıttığını ileri sürerek medya, toplumsal cinsiyetçi ve eşitsiz toplumsal ilişkileri yeniden üreterek bunu yaygın bir biçimde dolaşıma sokmaktadır.