T.C. HARRAN ÜNĠVERSĠTESĠ ĠLAHĠYAT FAKÜLTESĠ I. ULUSLARARASI KATILIMLI BĠLĠM DĠN VE FELSEFE TARĠHĠNDE HARRAN OKULU SEMPOZYUMU 28-30 Nisan 2006 I. CĠLT Editör Prof. Dr. Ali BAKKAL ġANLIURFA 2006 282 I. Uluslararası Katılımlı Bilim, Din ve Felsefe Tarihinde Harran Okulu Sempozyumu SÂLĠH ZEKĠ‟NĠN ÂSÂR-I BÂKĠYE‟SĠNDE HARRANLI BĠLGĠNLER Melek Dosay GÖKDOĞAN* Scholars From Harran Refered By Salıh Zekı In Hıs Athar-ı Baqıyya Abstract alih Zeki (1864-1921), who played an important role in the Turkish history of science, has showed the contributions of Islamic mathematicians and astronomers to the learning by comparing with that of Greek and Indian scholars in his Athar-i Baqiyya(Immortal Treatises) on history of mathematical sciences. He has mentioned and quoted the works of Thâbit ibn Qurra ( c. 836-901), Abû ‗Abdullah Muhammed ibn Jâbir ibn Sinân al-Battânî (858-929), and Sinân ibn al-Fath alHarrânî al-Hâsib as great scholars from Harran amongst others. In this paper, it will be presented the place of these scholars from Harran in Salih Zeki‘s Athar-i Bâqiyya (1913) which consists of four volumes of which two volumes were printed in Istanbul. S K ariyer olarak elektrik mühendisliğini seçmiĢ bulunan Sâlih Zeki Bey (18641921), ülkemizde bilim tarihi ve felsefesi konularındaki araĢtırmalarıyla, bu alanların büyük ölçüde kurucusu olmuĢtur. Onun dört ciltlik Âsâr-ı Bâkiye (Ölmez Eserler) adlı eseri, Türk-Ġslâm matematiksel bilimler tarihi üzerine çok önemli bir baĢ yapıt olup, sadece iki cildini yayımlayabilmiĢtir (1913). Birinci cilt trigonometri tarihi, ikinci cilt hesap ve cebir tarihi, üçüncü cilt astronomi tarihi ve nihayet dördüncü cilt geometri tarihi üzerinedir. Bu ciltlerin sonunda, eserin yazılması sırasında yararlanılan ya da eserde adı geçen Ġslâm Uygarlığı bilginleri ve kitaplarını tanıtan ―Zeyl‖ (Ek) bölümleri bulunmaktadır. Sâlih Zeki, Âsâr-ı Bâkiye‘yi ortaya koyarken hem Batılı hem Doğulu kaynaklardan yararlanarak, bilimsel (pek tabii nesnel) bir araĢtırma yöntemi ile çalıĢmıĢtır. Bunun için, Ġslâm Dünyası matematikçi ve astronomlarının katkılarını saptayabilmek amacıyla, Batılı bilim tarihçilerinin eserlerine müracaat ederek, Yunanlılar‘ın ve Hintliler‘in matematik ve astronomi çalıĢmalarını tanıtmıĢtır. Müracaat ettiği Batılı * Prof. Dr., Ankara Ü. DTCF Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi, mdosay@hotmail.com I. Uluslararası Katılımlı Bilim, Din ve Felsefe Tarihinde Harran Okulu Sempozyumu 283 kaynaklar, Montucla, Delambre, M. Cantor, Hankel, Rouse Ball, Woepcke ve Tannery gibi araĢtırmacıların matematik ve astronomi tarihi eserleridir. Bundan sonra, Ġslâm bilginlerinin katkılarını göstermek için, bu bilginlerin kütüphanelerdeki yazma eserlerini aramıĢ ve incelemiĢtir. Onun zamanına kadar Batı‘da yazılmıĢ olan matematik tarihlerinde Müslüman matematikçilere oldukça az ve yüzeysel bir yer verildiğinden, Sâlih Zeki‘nin bu eseri yalnız Doğu‘da değil, Batı‘da da konusunda ilk müstakil eser olmuĢ gibi görünmektedir. Birinci cildin ―Ek‖inde yer alan Ġslâm bilginleri arasında Harranlı Sâbit ibn Kurra (s.157-159) ve Battânî (s.160-162) bulunmaktadır. Ġkinci cildin ―Ek‖inde ise, Harranlı matematikçilerden Sinân ibn el-Feth elHarrânî (s.261) yer almaktadır. Hakkında fazla bilgi bulunmayan Sinân ibn el-Feth ile ilgili olarak, Âsâr-ı Bâkiye‘nin ikinci cildinin Zeyl‘inde verilen malumat, adı zamanımıza kadar ulaĢan matematik eserlerinin kısa bir listesinden ibarettir. Bu eserleri: 1) Kitâb el-Taht fî el-Hisâb el-Hindî 2) Kitâb el-Cem‗ ve el-Tefrik ( Çarpma ve bölme ile yapılan hesap iĢlemlerinin toplama ve çıkarma ile yapılabilmesi üzerinedir.) 3) Kitâb ġerh el-Cem‗ ve el-Tefrik (Bir önceki eserinin Ģerhidir.) 4) Kitâb Hisâb el-Mik‗abât (Tam sayılıların çok terimlilere ayrılarak küplerini hesap etme yöntemleri üzerinedir.) 5) Kitâb el-Cebr ve el-Mukâbele li-Muhammed ibn Musâ (Hârezmî‘nin cebir kitabının Ģerhidir.) Sinân ibn el-Feth ile ilgili bu bilgileri, Sâlih Zekî‘nin kaynakları arasında bulunmayan Suter de (s.66) vermektedir. Bu da gösteriyor ki, Salih Zeki doğru bilgi kaynaklarına ulaĢmıĢ ve kendisi de sonraki araĢtırmacılar için itimat edilir kaynak olmuĢtur. Âsâr-ı Bâkiye‘nin ikinci cildinde, ―Hesap Bilimi‖ baĢlıklı birinci kısımda Sinân ibn el-Feth‘den bahsedilirken Ģu bilgiler verilmektedir: ―Hint Rakamları ile sıfırın kullanımı üzerine kurulmuĢ olan ve Ģu anda bütün uygar milletler arasında kullanılmakta bulunan ondalık rakamlara dayalı hesap sistemini, Araplar çok haklı ve isabetli olarak ―Hint Hesabı‖ adıyla dillerine aktarmıĢlardır. Ġlgili bölümde inceleneceği üzere, Doğu‘da Hint Hesabı ile ilgili ilk kitabı yazan Ebû ‗Abdullah Muhammed ibn Mûsâ el-Hârizmî‘dir. Bununla beraber, bu sıralarda ve biraz sonraları Hint Hesabı ile ilgili bir çok kitap yazılmıĢtır. Örnek olarak, filozof Kindî adıyla tanınan Ebû Yûsuf Ġbn el-Sabâh‘ın Risâle fî Keyfiyet Ġsti„mâl el-Hisâb el Hindî adlı kitabı, Ebû el-Fadl ‗Abdülhamîd el-Hâsib‘in ve Hâsib Ġstahrî‘nin Kitab el-Câmî„ fî el-Hisâb adındaki kitapları ve Ahmed ibn ‗Ömer elKarâbîsî ve Ebû Ca‗fer ibn ‗Ali el-Mekkî‘nin Kitâb Hisâb el-Hindî ismindeki eserleri Ģöylece Ġbnü‘n-Nedîm‘in Kitâb el-Fihrist‘ine yöneltilecek ilk bakıĢta tesadüf edilen eserlerdendir. ―Doğu‘da Hint Hesabı adıyla yayılan bu hesap, teorik değil tam aksine pratik idi. 284 I. Uluslararası Katılımlı Bilim, Din ve Felsefe Tarihinde Harran Okulu Sempozyumu Çünkü bu çeĢit hesabın bildirdiği iĢlemlerin ispatları özellikle Araplar‘ın ―Mîzân‖ (sağlama) adını verdikleri sayı araĢtırmalarından ibaret idi. Hint Hesabı‘ndan bahseden, yukarda adı geçen kitaplarda da dokuz rakam ve sıfır iĢareti yardımıyla rakamlama sisteminden baĢlanılarak tam sayıların iki katının bulunması ve yarıya bölünmesi ile toplama, çıkarma, çarpma, bölme ve kareköklerinin alınması ve bayağı kesirlerle bunların toplama, çıkarma, çarpma, bölme ve kareköklerinin alınması kuralları açıklanıyor ve her bir iĢlemin yapılmasından çıkartılan sonucun doğru olup olmadığı, sağlama denilen araĢtırma biçimlerinde gösteriliyordu. ―Bununla beraber, bu kitapların bir kısmında tam sayılar ile kesirlerin küp köklerinin çıkarılması usulü gösterildiği gibi, ―Dört Oran‖ adıyla ispatsız oran ve orantı kuralları da veriliyordu. Âdeta Hint Hesabı, zamanımızda Avrupalılar‘ın ―Hisâb-ı Âdî‖ (Bayağı Hesap = Arithmétique ordinaire) dedikleri hesaptan ibaretti. ―Ancak, gerek tam sayılarla ve gerek kesirlerle ilgili olan bu hesap iĢlemleri kağıdın değerli olmasından ve az bulunmasından dolayı - üzerine ince kum veya tebeĢir veya un serpilmiĢ siyah tahtalar üzerinde yapılıyor ve bunun için de bir kalem veya mîl kullanılıyor veyahut ince bir tabaka kum üzerinde yapılıyordu. Bundan dolayı idi ki, sonradan bu Ģekilde hesap iĢlemlerinin yapılmasından bahseden hesap usulüne ―Hisâbü‘t-Taht ve‘t-Türâb‖ (Tahta ve Toprak Hesabı), ―Hisâbü‘t-Taht ve‘lMîl‖, ―Hisâbü‘l-Gubâr‖ (Toz Hesabı) veya ―Hisâbü‘l-Gubârî‖ adları verilmiĢti. ĠĢte Sinân ibn el-Feth el-Harrânî ve Ebû Nasr Muhammed ibn ‗Abdullah el-Hâsib elKalavâzî‘nin Kitâb el-Taht fî el-Hisâb el-Hindî adındaki kitaplarıyla, Ebû el-Kâsım ‗Ali ibn Ahmed el-Müctebî el-Antâkî‘nin Kitâb el-Hisâb „alâ el-Taht ve Kitâb el-Taht el-Kebîr fî el-Hisâb el-Hindî‘si, modern dönemlerden bilim tarihinin yalnız isimlerini kurtarabildiği eski değerli kitaplardandır. ―Taht‖ kelimesi, Farsça tahta kelimesinin ArapçalaĢtırılmıĢı olduğuna göre, bu deyim, üzerinde hesap iĢlemleri yapılan, üstü ince bir tabaka toz veya un ile örtülü tahtaların kullanımını, Araplar‘ın Acemler vasıtasıyla almıĢ olmaları ihtimalini güçlendirmektedir.‖ Hârezmî‘nin birinci ve ikinci derece denklem çözümlerini sistemli hale getirmesiyle matematiğin cebir dalında gerçekleĢen bu çok önemli geliĢmeden (denklemler kuramının temellendirilmesinden) sonra, matematikçiler çeĢitli yönlerde bu kuramı ilerlettiler. ĠĢte Sinân ibn el-Feth de bu yönde katkıda bılunan matematikçilerden birisidir. Roshdi Rashed‘in (s.353-54) bildirdiğine göre, o, cebir terimlerini, bilinmeyenin altıncı kuvvetine kadarki katlarını kapsayacak biçimde geniĢletmiĢ ve bu kuvvetlerin toplama prensibine dayalı bir tanımını veren Ebû Kâmil‘in tersine, kuvvetlerin çarpmaya dayalı bir tanımını vermiĢtir. Sâlih Zeki, Âsâr-ı Bâkiye‘nin birinci cildinin ―Doğu‘da Trigonometri Biliminin DoğuĢu‖ baĢlıklı birinci bölümünde, Sâbit ibn Kurra‘nın Kitâb fî el-ġekl el-Kuttâ (Kesenler Teoremi Üzerine Kitap) adlı eserinden bir parçanın tercümesini vererek, trigonometride yayların iki katlarının kiriĢleri yerine sinüslerinin kullanılmasının Ġslâm Dünyası‘na Yunanlılar‘dan geçmediğini ve Avrupalılar‘ın iddialarının tersine bu uygulamayı ilk defa icra edenin Battâni değil, Sâbit ibn Kurra olduğunu göstermiĢtir. Tercümesini verdiği metinde Sâbit ibn Kurra hem yayları iki katlarının I. Uluslararası Katılımlı Bilim, Din ve Felsefe Tarihinde Harran Okulu Sempozyumu 285 kiriĢleriyle değil de sinüsleriyle göstermiĢ, hem de Menelaus‘un küresel tam dört kenarlıya dair teoremini sinüsler ile kanıtlamıĢtır. Böylece, Sâlih Zeki, Sâbit ibn Kurra‘nın matematik tarihi açısından son derece önemli olan bu risalesini Türkçe‘ye çevirmiĢ bulunmaktadır. Yine, bir dik açılı küresel üçgende kenarların sinüslerinin, karĢılarında bulunan açıların sinüsleriyle orantılı olduğunu (Sinüs Teoremi) da en önce Sâbit ibn Kurra‘nın keĢf ve ispat etmiĢ olduğunu ortaya koymuĢtur. Sâlih Zeki, bu cildin sonundaki Zeyl‘de Sâbit ibn Kurra için Ģu bilgileri vermektedir: ―Hicri üçüncü asırda Doğu‘da yetiĢen filozof, hekim ve matematikçilerin en büyüklerindendir. Kendisi Sâbî mezhebine bağlıydı. Hicrî tarihin 211 (Milâdî tarihin 821) senesinde Harran‘da doğmuĢtur. Gençliğinde Harran‘da sarraflık etmekteyken sanatını terkle, Bağdat‘a gelerek matematik, astronomi ve doğa bilimleri tahsil etmiĢ ve az zamanda pek çok Ģöhret kazanmıĢtır. Bir rivayete göre, Bağdat‘da Muhammed ibn Mûsâ ibn ġâkir‘in eğitim halkasında bulunmuĢ ve bunun tarafından Halife Mu‗tazıd huzuruna çıkarılmıĢ ve bu halifenin özel müneccimleri arasına sokulmuĢ, diğer bir rivayete göre, Halife Muvaffakbillah, oğlu Mu‗tazıd‘a hiddet ederek onu hapse attığı sırada, Sâbit de bunun hizmet ve refakatine tayin edilmiĢ ve bunun üzerine Mu‗tazıd hilafet makamına geçince Sâbit‘i halife sarayına mensup müneccimler zümresine katmıĢ ve kendisine özel musâhib seçmiĢtir. ― Sâbit Arapça‘dan baĢka Süryânî ve Yunanî lisanlarına da vakıfdı. Eski Yunan bilginlerinin eserlerini, Yunan lisanından Arapça‘ya aktardığı gibi, kendinden evvel aktarılmıĢ nüshaları da düzeltmiĢ ve düzenlemiĢtir. ―ĠĢte bu cümleden olmak üzere, Eukleides‘in Kitâb el-Usûl‘ü ile Batlamyus‘un Kitâb el-Mecistî‘sinin tercümelerini düzeltmiĢ ve orta düzey kitaplardan bir çoğunu da çevirmiĢtir. ―Sâbit ibn Kurra, Hicrî 288 senesi Safer‘inin 26‘ıncı (Milâdî 901 senesi ġubat‘ının 19‘uncu) PerĢembe günü 77 yaĢındayken ölmüĢtür. ―Sâbit ibn Kurra haleflerine pek çok yararlı kitaplar bırakmıĢtır ki bundan dolayı ne kadar övülse yerindedir. Diğer bilimlere ve özellikle tıbba dair çevirdiği veya yazdığı kitaplar bir yana bırakılırsa yalnız matematik ve astronomiye ait olanlar – Kitâb el-Fihrist‘e dayanarak – bir kütüphane teĢkil eder.‖ Sâlih Zeki‘nin burada sıraladığı Sâbit ibn Kurra‘nın matematik-astronomi eserleri günümüz matematik tarihlerinde de bulunmaktadır. Örneğin, Dictionary of Scientific Biography‘de de verilen bu eserlerden bazıları Ģunlardır: Kitâb fî Mesâha el-Ecsâm el-Mükâfiyye (Parabolik Cisimlerin Ölçülmesine Dair Kitap) Kitâb fî Mesâha el-EĢkâl el-Musattaha (Düzlem ġekillerin Ölçülmesine Dair Kitap) Kitâb fî „Amel ġekl Mücessem zî-Erba„a „AĢara Kâ„ide Tuhîtu bi-hi Küre Ma„lûme (Bir Cismin Çizilmesine Dair Kitap) Kitâb fî Kat„ el-Üstüvâne (Silindir Kesmelerine Dair Kitap) 286 I. Uluslararası Katılımlı Bilim, Din ve Felsefe Tarihinde Harran Okulu Sempozyumu Makâle fî Tashîh Mesâ‟il el-Cebr bi-el-Berâhîn el-Hendesiyye (Cebir Problemlerinin Geometrik Kanıtlarla Doğrulanmasına Dair Kitap) Tekrar Âsâr-ı Bâkiye‘ye dönersek, ―ĠĢte tıp, felsefe ve astrolojiye dair eserleri de hesaba dahil edilecek olursa, toplam eserleri 150‘ye ulaĢır. ―Ne yazık ki Sâbit ibn Kurra‘nın kendisinden sonrakilere bıraktığı bu eserlerin çok küçük bir miktarına tesadüf edilmektedir. Büyük kısmı, zamanın dönüĢümleriyle yok olup gitmiĢtir. Bunlar arasında matematik tarihi açısından çok önemli olanları vardır ki bugün nüshalarına rastlanmıĢ olsa karanlık kalan noktaların çözüleceğine Ģüphe yoktur. Nitekim bileĢik oranlara dair bir risalesinin ele geçebilen parçaları sayesindedir ki trigonometrik hesaplara sinüsü sokanın, yani bir üçgende mevcut ―ġekl el-Mugnî‖ adıyla bilinen bir özelliği veya Sinüsler Teoremi‘ni keĢfederek kullananın Sâbit ibn Kurra olduğu meydana çıkmıĢtır.‖ Salih Zeki, Âsâr-ı Bâkiye‘nin birinci cildinin birinci bölümünde, Avrupalı tarihçilerin, Doğulu matematikçiler arasında en önce yayların iki katlarının kiriĢleri yerine sinüslerini koyan ve kullananın Battânî olduğunu ileri sürdüklerini, ama bunun doğru olmadığını, doğrusunun Sâbit ibn Kurra olduğunu göstermiĢti. Bu yanlıĢlığı yapan Batılı tarihçilerin Montucla, Hoffer, M. Marie olduğu dipnotlardan anlaĢılmaktadır. Ayrıca, bazı Avrupalı matematik tarihçileri Battânî‘nin bu geliĢmeyi Hintliler‘den almıĢ olduğunu düĢünmüĢlerdi. Sâlih Zeki, Battânî‘nin astronomi hesaplarında sinüs kullanma konusunda ilk fikri Hint zîclerinden almıĢ olsa bile, bu kullanımı trigonometriye uygulayanın Hintliler olmadığını kanıtlarıyla göstermiĢtir. Battânî, Batlamyus‘un kuramını gözlemleriyle güçlendirmiĢ ve bazı noktalarını düzelterek astronomi çizelgelerini yeniden hesaplamıĢ olduğundan, Batı‘da ―Arap Batlamyus‖u ünvanına mazhar olmuĢ ve yeryüzünde en meĢhur gözlemcilerden biri olarak tanınmıĢtı. Âsâr-ı Bâkiye‘nin birinci cildinin Zeyl‘inde Battânî için verilen bilgi Ģöyledir: ―Hicrî üçüncü asırda Suriye‘de yetiĢen astronomların en büyüklerindendir. Kendisi Harran dahilinde Battân kasabasında dünyaya geldiğinden, ―Battânî‖ diye Ģöhret bulmuĢtur. Doğum tarihi bilinemiyorsa da, herhalde Hicret tarihinin 235‘inci senesinden sonra doğduğu bazı karinelerden anlaĢılmaktadır. Battânî, aslen Sâbî iken, daha sonra ihtida eylemiĢtir. ― Bu bilgin, Batılılar arasında Battânî‘den bozma olarak Albatagnius veya Albategni adı altında tanınmaktadır. Battânî Avrupalılar‘ca –vaktiyle- Araplar‘ın Batlamyus‘u sayılmıĢsa da, öyle sanıldığı gibi ―Ġslâm astronomi erbabının piri ve reisi değildir‖. Çünkü kendisinden evvel Bağdat ve DımaĢk‘da gözlemler yaparak birer zîc düzenleyen kiĢiler vardır. ―Harran melikzâdelerinden olduğundan Rakka‘da kendisi için bir rasathane inĢa ettirmiĢ ve Hicrî 264 senesinden Hicrî 306 senesine kadar 42 sene bu rasathanede gözlem yapmıĢtır. I. Uluslararası Katılımlı Bilim, Din ve Felsefe Tarihinde Harran Okulu Sempozyumu 287 ―Rakka‘da gözlemlerini bitirdikten sonra, Ġbnü‘n-Nedîm‘in söylediğine göre, Rakka ahalisinden Benî Zeyyât ile Bağdat‘a gitmiĢ ve orada bir süre ikamet eylemiĢtir. Nihayet Hicrî 317 senesinde Rakka‘ya geri dönerken Kasrü‘l-Cass adındaki mevkide vefat etmiĢtir. ―Battânî‘nin baĢlıca eseri Zîc el-Sâbî adıyla meĢhur olan zîcidir. Hicret tarihinin 299‘uncu senesinden itibaren düzenlenmiĢ olan bu zîc, göksel cisimlerin hareketlerine dair bir takım cetveller içerdiğinden ve bu bilginin bütün keĢiflerini kapsadığından, en tanınmıĢ ve en güzel eseridir. Zaten bundan baĢka Ta„dîl elKevâkib, Ma„rife Metâli„ el-Burûc fî ma-beyn Erbâ„ el-Felek, Risâle fî Tahkîk Akdâr elĠttisâlât, Risâle fî Mikdâr el-Ġttisâlât adlarıyla birkaç kitabı ve astrolojiye ait birer risalesi vardır. ―Zîc el-Sâbî vaktiyle Plato Tubertinus tarafından Latince‘ye çevrilmiĢ ve daha sonra Mahometis Albatenii de Scientia Stellarum liber adıyla 1537 senesinde Nuremberg‘te basılmıĢtır. Fakat bu nüshanın mütercimi Arapça‘ya vakıf olmadığı gibi, Latince‘ye de pek o kadar âĢinâ olmadığından, söz konusu nüsha yanlıĢ ile doluydu. ĠĢte bunun üzerine Milâdî on beĢinci asrın tanınmıĢ matematikçilerinden Regiomontanus, çevrilmiĢ nüshayı, Vatikan Kütüphanesi‘nde bulduğu Arapça bir nüshaya dayanarak düzeltmiĢtir ki bu düzeltilmiĢ nüsha, Milâdî 1645-1646 senesinde ikinci defa olarak Regiomontanus‘un Ģerhleriyle beraber Bologna‘da basılmıĢtır. Vaktiyle Ġngiliz astronomlarından Halley, bu ikinci basılmıĢ nüshanın da düzeltilmesi gereğini belirtmiĢse de, çevirmenlere esas olan Arapça nüshaya ulaĢılamamıĢtır. Fakat çok ümit ederiz ki zîcin asıl nüshası veya diğer bir Arapça nüshası, Vatikan Kütüphanesi‘nde Ģu anda mevcut olsun. ―ġurasını da söylemek gerekir ki Battânî‘nin bu zîce koymuĢ olduğu konuların tamamı kendi eseri değildir. Me‘mun döneminde Bağdat ve ġam‘da yapılan gözlemler ki Zîc el-Mümtehan adındaki zîclere sermaye olmuĢtur, bunda da aynen bulunmaktadır. ―Ne yazık ki bunca araĢtırmaya karĢın, Zîc el-Sâbî‘nin Arapça nüshasına Doğu‘da ulaĢılamamıĢtır. Ebû‘r-Reyhân el-Bîrûnî‘nin el-Âsâr el-Bâkiye adındaki kitabında ―Zîc Muhammed el-Battânî‖ diye söylediği zîc bundan ibaret olduğuna göre, vaktiyle Horasan‘a kadar gittiği anlaĢılıyorsa da, bugün Latince tercümesinden baĢka bir Ģeye tesadüf olunamamıĢtır. Bundan dolayı bizim de gerek astronomi ve gerek küresel trigonometri için incelemelerimize esas olan nüsha Latince tercümesi olmuĢtur.‖ Âsâr-ı Bâkiye‘nin birinci ve ikinci ciltlerinin sonlarındaki Zeyller‘de Sâlih Zeki‘nin Harran‘lı bu üç bilgine dair vermiĢ olduğu bilgilerden bugün hâlâ matematik ve astronomi tarihçileri istifade etmektedirler. Ayrıca, özellikle Sâbit ibn Kurra ve Battânî ile ilgili olarak ulaĢmıĢ olduğu trigonometri tarihindeki sonuçlar son derece isabetli görünmektedir.