Danışma Meclisi Raporu

advertisement
2013
2013
2013
YILI
YILI
Faaliyet
Faaliyet
R a pRoaYILI
rpuo r u
96
Danışma Meclisi Raporu
Danışma Meclisi Raporu
Faaliyet
Raporu
96
2013 YILI Faaliyet R a p o r u
DANIŞMA MECLİSİ (01.01.2013 - 31.12.2013) DÖNEMİ FAALİYET RAPORU
12.01.2013 TARİHLİ TOPLANTI
1- Bilgilendirme,
2- Mesleki Taleplerimizi Karşılamayan Bağımsız
Denetim Yönetmeliğinin değerlendirilmesi,
3- Dilek ve Temenniler
12.01.2013 tarihinde Odamız’da gerçekleştirilen Danışma Meclisi toplantısında gündem ve bilgilendirmenin
ardından, Kamu Gözetim Kurumu’yla ilgili olarak görüş
ve değerlendirmelerde bulunuldu. En önemli konu olan
Bağımsız Denetimin geleceği üzerine gerçekleştirilen konuşmalarda yapıcı çözüm önerileri ve eleştiriler sunuldu.
TOPLANTI METNİ
İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan:
Sayın meclis başkanı, değerli meclis üyeleri, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Sizinde ifade ettiğiniz gibi toplantıyı biraz erken bitirebilirsek iyi olacak. Saat 13:00’de Galatasaray’da toplanılıp Taksim’e yürüyüş var. TMMOB ile ilgili,
oynanan oyunlarla ilgili meslek odalarının dayanışma eylem süreci var. Ayın 9’da İstanbul’da 7 akademik meslek odası
olarak Baro’da yapılan bir toplantıda destek verdiğimizi, vereceğimizi, yanlarında olduğumuzu ifade ettik. Bu anlamda
da bugün ki eylem sürecinde de arkadaşlarımızın yanında yer almak istiyoruz. Birkaç tane bilgilendirmede bulunmak
istiyorum. Daha sonra gündem konularına geçeceğim.
Geçtiğimiz günlerde de ifade ettik, muhtemelen bugün, yarın, en geç pazartesi günü web sayfamıza koyulacak.
Haksız rekabetle ile ilgili bir dizi çalışmalarımız var. Bunlardan bir tanesi yazılım konusu. Hem bu yazılım mesleki çalışmalarımızı kolaylaştıracak. Hem de haksız rekabete destek verecek bir çalışma. Nedir bu çalışma? Önce, ücret hesaplama pusulası geliyor müşteri ile ilgili. Bugüne kadar birçok arkadaşımız önüne tarifeyi alıyor. Gerçekten bu tarifedeki aldığı ücret onlarca yaptığı işin karşılığı mı değil mi, bir yorumlamasını yapamıyor. Bu anlam da, önce müşteri ile ilgili bir
hesaplama yapmanızı sağlıyor. Ücretin, asgari ücretin altında alınamayacağı açıklamasında bulunuyor. Buna rağmen
asgari ücretin altında ücretle yoluna devam ettiği takdirde bu bilgiler oda web deposunda birikiyor, odanın da doğal
olarak bununla ilgili soruşturmayı yapması gerekiyor. Ama ben meslektaşlarımızın bunu dikkate alacaklarını bilerek devam etmek istiyorum bu sürece. Daha sonra bu ücret hesaplama pusulasını tamamladığınız zaman program otomatik
olarak sözleşmenizi düzenliyor. Uzun vadedeki hedefimiz, sözleşeme düzenlediği andan itibaren gerek odaya, gerek bir
çok yere bildirimlerde bulunuyorduk. Bu sözleşme düzenlendiği anda ilgili yerlere bu bilgilerin aktarılmasını sağlamış
olacağız. Programın bir başka özelliği asıl haksız rekabet boyutu burada başlıyor. Müşteri gittiği zaman ki sürecin takip
boyutu. Hemen bir ihtarname düzenleye biliyor program. Neden feshettiğinizi ortaya koyuyorsunuz. Müşteriyi niçin
bıraktığınızı yazdığınız zaman bir başka meslek mensubunun önüne geldiği zaman fesih nedenini görüyor. Fesih nedeni örneğin bir önceki meslektaşın ücretini ödememişse sistem uyarıyor. Meslektaşın ücretini ödemeden alma diyor.
Ona rağmen aldığı takdir bu sefer oda devreye giriyor. Bu tahsilatın alınamayacağı konusunda yasal işlemi yürütüyor.
Zonguldak’ta bunun pilot çalışması yapıldı. Son derece başarılı bir şekilde, her sene batak haline gelen alacaklarımızın
Danışma Meclisi Raporu
GÜNDEM
97
2013 YILI Faaliyet R a p o r u
reel duruma gelmesini sağlıyor. Zannediyorum, bugün ya da pazartesi günü TÜRMOB’un hazırlamış olduğu bu yazılım
özellikle web tabanı olan odalarımızda kullanılmaya başlanacak.
Oda bünyemizde kurumsallaşmayla ilgili bir birim oluşturmaya karar verdik. Bizim açımızdan önemsediğimiz bir
konu. Ay sonuna kadar bu alt yapı tamamlanmış olacak. Size danışmanlık yapacak bir heyet olacak. Özellikle güçleri
birleştirmek isteyen, kurumsallaşmak isteyen arkadaşlarımıza danışmanlık yapacak bir birim olarak hizmetinize sunmuş olacağız. Son olarak TTK. TTK ile ilgili olarak TÜRMOB eğitim sürecinde bilgilendirmeler yaptık. O gün ki süreçte
sadece bilgilendirmenin dışında bir şey yoktu. Ortada ne tebliğ ne de yönetmelik vardı. İkinci düzenlemeleri bekledik.
Fakat hala iki tane önemli konu yayınlanmadı. Bir tanesi sicil tasdiknamesi ile ilgili bir yönetmelik var. Bu yayınlanamadı. Aslı önemlisi tüm bu yayınlanan yönetmeliklerin uygulama tebliği var. Bu da Başbakanlığa gitmesine rağmen
yayınlanmamış durumda. Kısa sürede yayınlanacaktır muhtemelen. Biz de İstanbul TESMER olarak eğitmen kadromuzu güçlendirerek, yaklaşık 90-100 kişilik bir ekiple tamamen uygulamaya yönelik bir eğitim amaçlayan, özellikle yeni
TTK’ya göre müşterimize bildirimleri anlatan hususlardan bir eğitim çalışması olacak. Kuruluşlardan tutun, tavsiyelere
varıncaya kadar artık işin hikaye kısmından ziyade uygulama kısmının geldiğine inanıyoruz. Bu anlamda Ocak ayında
yaygın eğitimleri yapacağımızı söylememize rağmen, bu iki tane tebliğ, yönetmelik yayınlanmadığı için bizde açıkçası
bu çalışmalara başlayamadık. Kimse artık işin edebiyat kısmında değil, uygulama kısmında. Bunu merak ediyorlar.
Umut ediyorum yayınlarlar ve bizde çalışmalarımıza başlarız. Baktığımızda, bize gelir sağlayacak işler olarak görmemiz
gerekiyor. Yani her yapacağımız işi bedeli var. Bunları doğru şekilde bildiğimiz takdirde meslek camiamızın gelir elde
etmesi mümkündür.
Sayın başkan bu bilgilendirmeden sonra müsaadenizle bugün ki gündem maddesine gelmek istiyorum. Değerli
arkadaşlar, son iki, üç yıldan beri bu konu tartışılıyor. Özellikle TTK gündeme geldiği andan itibaren, bağımsız denetim
olgusu hiç gündemimizden düşmeyen bir konu oldu. Ben sizlere bir süreç önünüze koyacağım. Başta Kamu Gözetim
Kurumu olmak üzere oluşturdukları yapının AB yönergelerine uygun olduğunu iddia ediyorlar. Sizden ricam, 2006 yılında yayınlanan 8. Yönergeyi incelemenizdir. Şimdi bu yönergeyi incelediğiniz zaman, bu işi siyaseten konuşmuyorum
sevgili arkadaşlar, burada en azından meslek mensubu olarak renk ayrıma herkesin sahip olduğuna inanıyorum. İncelediğiniz zaman, sadece bir şeyini okuyacağım sayfa 13’te; “Madde 6 eğitime ilişkin koşullar” diyor, “Madde 11’e aykırı
olmamak koşuluyla bir gerçek kişinin yasal denetiminde bulunabilmesi için önce üniversiteye giriş ya da eşit düzeyde
eğitim veren bir eğitim kurumuna girmiş olması, daha sonra teorik bir eğitim programını tamamlamış olması, konuyla
ilgili bir pratik eğitimi tamamlamış olması, üye ülke tarafından düzenlenen ve resmen tanınan üniversite, final ya da
eş değer düzeyde bir mesleki yeterlilik sınavı vermiş olması gerekir” diyor. şimdi, başından beri ifade ettiğimiz konu.
Burada uymayan tek bir şey var, 3 yıl bir denetçi yanında deneyim için pratik eğitimi görmesi boyutu var. Hatta bölge
toplantılarında bir geçiş dönemi olduğunu bu sürelerin yumuşatılması gerektiğini ifade etmiştik. 2006 yılında direktif
yayınlanıyor. Yine 2008 yılında 6. ayda meclise bir tasarı sevk ediliyor. Bu tasarıyı mutlaka, özellikle kanaat önderi olan
arkadaşların okuduklarını inanıyorum. Ama ben izninizle, tasarının iki maddesini size okuyacağım. Yani hükümet tarafından verilen bu tasarı o gün ki itibarıyla 8. Yönergeye uygun olarak hazırlanan bir tasarıdır. Hala meclisin web sayfasında bu tasarı mevcuttur. İsteyen arkadaş hemen indirebilir. Bir çıktı verebilirim. Diyor ki, “Bağımsız denetçi, bağımsız
denetimi yapmak üzere kurumun gözetimi altında TÜRMOB tarafından meslek mensupları arasından özel denetçi ve işlem denetçileri dahil yetkilendirilen kişileri ifade eder”. “Madde 9- kurulu yetkileri şunlardır; bağımsız denetim yapacak
meslek mensuplarına yönelik olarak TÜRMOB tarafından yapılan sınav, yetkilendirme, tescil sürekli eğitim faaliyetleri,
mesleki etik kurallarının belirlenmesi, inceleme ve denetim sonuçlarında aykırılık saptanan bağımsız denetçilerinin faaliyet işlemlerinin askıya alınması veya iptali, disiplin ve soruşturma işlemleri ile bunlara yönelik oluşturulacak güvence
sistemini gözetlemek ve bu alanlardaki eksiklik ve aksamaların düzeltilmesi için TÜRMOB tarafından gerekli tedbirin
98
sağlanması” demiştir sevgili arkadaşlarım. Yani o gün 2008 yılında meclise sevk edilen tasarı bu. Bizim de başından beri
olması gerekli olduğunu ifade ettiğimiz, farklı bakmamız gerektiğinin temel nedeni bu kurumun asli görevinin gözetlemek olduğunu açık bir şekilde ifade ediyor. Hal böyleyken 2011’e geliyoruz. Kasım ayında farklı bir anlayışla sadece bizimle
ilgili değil, bir çok meslek odasıyla ilgili, onları işlevselliğini kırmak adına gerek meclis, gerek meslek örgütlerini devre dışı
bırakan bir anlayışla karşı karşıya kaldık. Türkiye Muhasebe Standartlarının Başkanı, bu ülke de öyle yerlere hizmet vermiş
insan dahi, kurumun kapatıldığını Resmi Gazeteden öğrendi arkadaşlar. Biri doğru biri yanlış. 2008 yılında meclise gelen
tasarı neye göre hazırlandı, 8. Yönergeye göre hazırlandı. Ne oldu da, meclis ve meslek örgütleri devre dışı bırakılarak bir
kararname ile bu uygulamayı yapmayı ihtiyaç duydunuz! Biz açıkçası bunun hukuka aykırı olduğunu ifade ettik. Hatta
konunun Anayasa Mahkemesine götürülmesini sağladık. Kasım 2011’den bu yana 4 meclis toplantısı, 4 başkanlar kurulu
toplantısı,5 televizyon, 15 duyuru, 3 makale her yerde bu oluşan yapının ne 8. Yönergeye uygun olduğunu ne de ülkemizin
koşullarına uygun olmadığını ifade ettik. Bunu meslektaşın anlayacağı üslupla da kırmızı çizgilerimiz olarak ifade ettik.
Başkanlar kurulu sonucu itibariyle ilgili kuruma aktarıldı. Hepinizin bildiği gibi demokratik bir toplumda süreç itibariyle meslek örgütlerinin taleplerinin değerlendirilmesini bekledik doğal olarak. Ama sonuçta görüşlerin hiç birisine itibar
verilmedi. Bildiğiniz gibi yönetmelik yayınlandı. Yapılacaklar ile ilgili meclisi ertesi gün toplamamız gerekiyordu. Tabii
pratik olarak mümkün değil. Araya yılbaşı girdi. Bu süreç içerside toplantıya kadar reflekslerimizi ortaya koymaya çalıştık.
TÜRMOB’un temsilcisi tarafından ilgili yönetmeliğe meslek örgütü muhalefet şerri konulmuştur. Aynı anlattığım gerekçeleriyle. TÜRMOB, doğal olarak gazete ilanı refleksinin arkasından, başta İstanbul odası olmak üzere diğer odalarımızda
bu sürece destek verdi. İşin geç olmadığını, sayın Başbakana aktaralım dedik. Mektuplar gönderildi. Sonucu bekliyoruz.
Bizim meclisten talebimiz şudur; bir kere biz bu yönetmeliği tanımıyoruz. Meslek örgütünün taleplerini yerine getiren bir
yönetmelik değil. Bir adım daha ileriye gidiyoruz, bu kurum kendini meslek örgütünün yerine koyarak yoluna devam eden
bir kurumdur. Siyasallaşan bir sürece giden bir kurumdur. Bu anlamda da meslek örgütlenmemizin yapacakları olduğuna
inanıyorum. Meclisten bu konuda ne yapacaklarımızın olduğuna dair yanıtları almak istiyoruz. Bizim sorunumuz itibariyle hukuksal hakkımızı kullanmayacağımız konusunda hiçbir arkadaşımızın şüphe etmemesi gerekiyor. Başta TÜRMOB
olmak üzere, Yeminli odaları başta aradıklarını bulduklarını zannettiler. Sakarya Üniversitesinde dersleri iptal edilince bu
eğitimlere katılmayıp beklemeyi tercih ediyorlar. Bu yönetmelik tümüne karşı. Dolayısıyla eğitimle kalacak olan bir durum
söz konusu değil. Hukuksal süreci TÜRMOB ve 80 SMM odası sonuna kadar kullanacaktır. Hukuk sürecinde ciddi sonuçlar
elde edileceğine inanıyorum. Meslek örgütü olarak demokratik haklarımız vardır. Bugün, TMMOB’ yapılanlar bu anlamda
da 13 Haziranda meslek mensupları yürüyerek haklarını nasıl dile getirdiyse bugün de meclisimizden ne yapılmasını dile
getirmesini bekliyoruz. Bizim eksiğimizi söyleye bilirsiniz, TÜRMOB’un eksiğini söyleye bilirsiniz ama ortada bir mal var
arkadaşlar. Sonuç var. Bu sonuç bizim. Taleplerimizi karşılıyor mu karşılamıyor mu! Bu sonuca karşı ya dolaylı olarak bu
kuruma destek vereceksiniz, açık açık söylemeden. Ya da mücadele edeceksiniz. Bu anlamda bizim meclisten beklentimiz
önümüze net bir hedef koymanızı diliyoruz. Şuanda denetim sürecinde bir Pazar yok. Ama bu konuya uzun vadeli bakılması gerekiyor. Denetim herkesin hakkıdır derken, kimse de şunu sulandırmasın, oturup herkesi denetçi yapacak bir kural
söz konusu değil. Herkesin hakkıdır ama denetimi kalite yapıp kontrol etmekte bu kurumun görevi olması gerektiğini
savunduk. Meclisten net bir düşünce ortaya çıkar umarım. Genel tablo ortada. Sayın başkan aktaracağım hususlar bunlar.
Tarihi sürece karşı önemli katkıların gelmesini bekliyorum. Meclis üyelerine saygılar diliyorum.
Danışma Meclisi Raporu
2013 YILI Faaliyet R a p o r u
Oktay YeşilYurt:
Sayın başkan, değerli meclis üyeleri hepinizi saygıyla selamlıyorum. Aslında bugün buraya çıkarken her zamankinden
isteksiz bir şekilde çıktım. Yani arkadaşlarımız artık birbirimizi tanıyoruz. Benim yapımı, tavrımı az çok bilirler. Ben olmazlardan bile olmazların çıkarılabilmesi için uğraşan bir yapıya sahibim. Onu her toplantıda her vesile de sizlerle paylaşmaya
99
2013 YILI Faaliyet R a p o r u
gayret ediyorum. Ancak üzüntüm şu, sayın başkan çok açık ve net bir şekilde meclisin bir yol haritası çizmesi gerektiğini
söyledi. Bence de meclisin asli görevi budur. Hangi konuda olursa olsun elbette yöneticilerimizin idari tasarruflarına
müdahale etmeye kalkışmaksızın kendi görev sahası içersinde önüne koyulan gündemle ilgili olarak bir yol haritası
çizmekle görevli olan bu meclisin çizeceği yol haritasının da yöneticilerimiz ve ilgililer tarafından hayata geçirilmesini
beklemek meclis mensuplarının da en tabii hakkı olması gerekir. Meclis mensupları da burada söylediklerinin hayata
geçirilmesi konusunda takip yapması gerekmektedir.
Bugüne kadar yapılan bütün meclis toplantılarına arkadaşlarımızın aşağı yukarı eksiksiz ve yoğun katılımla geldikleri ortadadır. Burada söylenenler ortadadır, kayıttadır. Üzüntüm şudur, bugüne kadar mecliste ortaya konan görüşler
ve yöneticilerimize tayip edilen istikametler yöneticilerimiz tarafından uygulanmamıştır. O nedenle isteksizim. Buna
rağmen tarihe not düşmek adına ve sayın başkanında net ifadelerle bize bir yol gösterin, bize bu konuda istikamet tayin
edin nedeniyle burada söz almış bulunuyorum. Elbette konuya ilişkin hazırlığımız var. Ancak ondan önce bir başka hususu dile getirmek istiyorum. Arkadaşlar, hepinize gelmiştir, benim telefonuma da geldi. Denilmektedir ki, yaptığımız
görüşmeler sonucu bağımsız denetim ücretleri 2500 liradan 250 liraya düşürüldü. Bunu diyen bir meslek grubumuz.
Böyle bir şey olmaz arkadaşlar. Bu meslek grubumuz aynı zamanda muhtelif odalarımızda yönetimde ama aynı şekilde
İstanbul Odasının da, TÜRMOB’unda yönetim ortağı. Grup olmasına rağmen muhatap kabul eden devlet organları ne
adına böyle tasarrufların sağlanmasına icazet verebiliyorlar. Bu gurubumuz ne adına kalkıp da kendi başına yönetiminde ortak olduğu odalarla, üst yönetimle paylaşmadan yapma girişiminde bulunabiliyor. Biz burada doğruları konuşacağız arkadaşlar. Onun için bazen adımız başka anlamlara çekilebiliyor. Başka bir üzüntümü belirtmek istiyorum
arkadaşlar. Bağımsız denetimi konuşuyoruz bugün, ancak bağımsız denetim meselesiyle ilgili yine yönetim ortağı olan
grubumuz tamamen kamu gözetim kurumunun paralelinde görüş ortaya koyuyor. O zaman gözetim kurumu doğru
yapıyormuş, bizim burada en azından konuşmamızı gerektirecek bir şey yok bu arkadaşlara göre.
Şimdi geliyorum konuya ilişkin sunumumuza. Arkadaşlar, bu mesele de başından itibaren ilgili ve sorumlularımız
yanlış yapmıştır. Her söylediğim kimseye şahsen bir gönderme yapmak maksadını taşımıyor. Bunun altını özellikle çizmek istiyorum. niye yanlış yapıldığına girmeyeceğim. Uzun konu. Bunun yerine sonuç almak istiyorsak, ki sayın başkanda olayı bana göre doğru noktasından gözler önüne serdi. Cümlesinde bence altı çizilmesi gereken husus şuydu,
bağımsız denetim yönetmeliğini tanımıyoruz. Anahtar cümle budur. Buradan yola çıkarak kıymetli vakitlerinizi fazla
almamaya dikkat ederek, size doğru mücadelenin nasıl olması gerektiğine dair görüşlerimizi aktaracağım. Sonuç alacaksak doğru mücadele tarzını belirleyip öyle yol almalıyız.
“Danışma Meclisimizin değerli üyeleri, İş olanaklarımızın gittikçe daraldığı,denetçilik hakkımızı alamadığımız ve
denetlenecek şirket sayısının YOK mertebesine indirgendiği koşullarda bir büyük hücumla karşı karşıyayız..Durum ciddidir.Bu hücum mesleğimizin ve meslektaşlarımızın geleceğini tehdit etmenin ötesinde bizleri yok etmeye ve köleleştirmeye yöneliktir.Bu hücum aynı zamanda kurumlarımızı daha da etkisizleştirerek ayrı birlikler kurulmasını ve gönüllü
üyelik gibi yöntemlerle herkesin kendine yeni yeni mahalle’ler oluşturmasını sağlamak içindir.
Bu büyük hücum karşısında sessiz kalmanın kaybetmeye ve dağılmaya giden yol olduğunu anlamaz isek daha çok
bedeller öderiz.
Öyle ise; Bağımsız Denetim Yönetmeliği gündeminden hareketle yapılması gerekenlerden önemlileri şunlardır:
1-Öncelikle yöneticilerimiz ezberlerini bozmalıdır. “Dünya gelişmelerinin dışında kalamayız “ vb. beylik argümanlardan vazgeçilmelidir. Bunun yerine ulusal çıkar merkezli söylemler esas alınmalıdır.
2-Elbette Bağımsız denetim meslek mensupları tarafından yapılmalıdır.Bundan vazgeçilemez.Bu hak meslek yasamızla meslektaşlara tanınmıştır.Diğer düzenlemeler hem hakkaniyete uygun değildir,hem de gereksizdir.Buradan
hareketle 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve buna dayalı Bağımsız denetim tebliği tüm hükümleri ile açık ve
100
net bir biçimde reddedilmelidir.Olumlu yönler-olumsuz yönler bulmaya çalışarak meşrulaştırıcı anlayışlar geliştirmenin
hiçbir şeyi çözmediği görülmelidir.
3-6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 400.madde ile getirdiği lehte hüküm merkez alınarak bu yasayı yüceltme
tutumundan vazgeçilmeli, 6102’nin esas olarak Çok Uluslu Şirketler ile onların yerli işbirlikçilerinin çıkarlarını düzenlediği, içerdiği birçok hükümle ve ceza uygulamaları ile milli sermayeyi saha dışına sürdüğü kavranmalı ve kamuoyuna
kavratılmalıdır.
4-Şu anda yaşadıklarımızdan hoşnut olan tek çıkar grubu Yabancı Denetim Şirketlerinin karar vericileridir. Çünkü bu
iş onlara yaramıştır. Denetim alanındaki tekellerini sürdüreceklerdir. Bu nedenle bizim için işbirliği yapılacak yerler değillerdir. Bir olgu olarak kabul edilmeleri ise onlara teslim olmak demektir. Bu nedenle Ülkemizin ve meslektaşlarımızın
çıkarlarına ters düşen yabancı denetim şirketlerine karşı çıkılmalıdır.
5- TÜRMOB tek otoritedir. Bu gerçek mücadelenin merkezine konulmalı ve ana tema olmalıdır. Meslek mensubu ile
ilgili her türlü yasa ve yönetmelik TÜRMOB’un onayı alınarak çıkarılmalıdır.
6-Meslek mensubunu yalvarma ve medet umma anlayışından uzaklaştırmak gerekmektedir. Dolayısıyla Başbakandan medet uman, Başbakanın olan bitenden haberi yokmuş veya bürokrasisini aşamıyormuş ya da Başbakan ayrı,
bürokrasi ayrıymış gibi yanlış ve yanıltıcı izlenimler yaratan basın ilanları ve mektupların sonuç getirmeyeceği artık
kavranmalıdır. (Denetlenecek şirketleri daraltan Bakanlar Kurulu karar taslağının Başbakandan habersiz hazırlanamayacağını lütfen dikkatlerden kaçırmayalım.)Basın ilanları ve demeçleri hak arama ve alma kararlılığımızı ifade etmelidir. Başbakanı kurumlarımızla görüşmeye zorunlu kılacak bir muhtevada olmalıdır.
7-Hak mücadelesi verilirken işbirliği çağrıları yapmanın ve bunu biraz da uyumluluğun göstergesi olarak sunmanın
pratik bir değeri ve önemi yoktur. Hak mücadelesinde;
- Kerameti kendinden menkul bir bilenlerin,
-“Devletle kavga edilmez” saptırmalarının,
-“Siz yürüseniz biz daha çok yürürüz” çarpıtmalarının,
-“14 şubat sevgililer gününde sevgililerimize ve eşlerimize vakit ayıramıyoruz. Bu yüzden son G.V.kalksın” sulandırmalarının, yeri yoktur. Bu türden yanlışlıklar bir kenara bırakılarak basın ve televizyonlar etkin olarak kullanılmalıdır.
Ayrıca meşru kitlesel eylemler organize edilmelidir.
8-“Yaparız “Bütün meslek mensupları bu inanca sahip kılınmalıdır. Başarının anahtarı bu inanç ve azimde saklıdır.
Aynı zamanda ısrarcı olunmalıdır. Önderlik görevi yapanlar bütün program önerilerini buna tabi kılmalı,palyatif (geçici
veya geçiştirici) söylem ve önerilerden özenle kaçınmalıdır.
9- Genel’le birleşmeyen, genele kavratılamayan ve genelin sorunlarını paylaşmayan hiçbir mücadelenin kalıcılığı ve
başarı şansı yoktur. Bu yüzden başarının anahtarı
a- önce tüm meslek camiasını birleştirmekten
b-Sorunları Milletimize kavratmaktan
c-Mesleki sorunları
Ülkenin sorunlarına tabi kılarak Ülke ve meslek mücadelesini birlikte yürütmekten geçmektedir.
10-Eylemlilik esastır. Ancak eylemlerde (bir büyük mücadele önderinin deyişiyle )başarının önemli anahtarlarından birisi de; “Haklı zeminde, başarıyı amaçlayan, demiri tavında döven,duracağı yeri iyi bilen,başka deyişle gerektiği
an ateşkesler yapan bir eylem çizgisi izlemektir”.
Değerli arkadaşlar bizim bütün bu sorunlarda sonuç alabilmemiz için formül budur. Bunun dışında yapılacak her
şey, sorunlarımızı kronikleştirmekten ya da ötelemekten başka bir anlam taşımaz. Teşekkür ediyorum, hepinize saygılar
sunuyorum.
Danışma Meclisi Raporu
2013 YILI Faaliyet R a p o r u
101
2013 YILI Faaliyet R a p o r u
Fehmi Soyakça:
Sayın meclis başkanı, değerli meclis üyeleri hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, bağımsız denetim
ile ilgili gelinen son durumla ilgili söz almış bulunuyorum.
Yeni TTK ile gelişmiş ekonomilerdeki uygulamalara paralel olarak, ülkemizdeki bütün sermaye şirketlerinin Bağımsız Denetçiler eliyle denetlenmesi gerektiği, aynı zamanda denetim işlerinin tarafsız bir gözlemci tarafından da gözetilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Bu çerçevede, 2 Kasım 2011 tarihli RG de yayınlanan 660 sayılı kararname ile “Kamu
Gözetimi, Muhasebe Ve Denetim Standartları Kurumu” teşekkül ettirilmiştir.
Belirtmek gerekir ki, Yeni TTK Geçici 2.maddesi ile “ Kamu tüzel kişiliğini haiz Türkiye Denetim Standartları Kurulu
kuruluncaya kadar, 397 nci maddede belirtilen Türkiye Denetim Standartları; Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) ile ilişkili bir Kurul tarafından uluslararası denetim standartlarıyla uyumlu olarak belirlenir. Kurulun, hangi kurum ve kuruluşların temsilcilerinden oluşacağı ile çalışma usul ve
esasları, TÜRMOB tarafından hazırlanacak ve Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine yayımlanacak bir yönetmelikle
düzenlenir.” hükmü ile TÜRMOB’ a yetki verilmiş olmasına rağmen bu süre zarfında yetkisini kullanmamış ve takip eden
süreçte de mesleki örgüt olmanın gerektirdiği etkinliği gösterememiştir.
660 sayılı KHK’nin amacı ‘’Uluslararası standartlarla uyumlu Türkiye Muhasebe Standartlarını oluşturmak ve yayımlamak, bağımsız denetimde uygulama birliğini, gerekli güveni ve kaliteyi sağlamak, denetim standartlarını belirlemek,
bağımsız denetçi ve bağımsız denetim kuruluşlarını yetkilendirmek ve bunların faaliyetlerini denetlemek ve bağımsız
denetim alanında kamu gözetimi yapmak yetkisini haiz Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun kuruluş, teşkilat, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.’’ şeklinde belirlenmiştir.
Kamu Gözetimi Kurumu bu çerçevede Bağımsız Denetim Yönetmeliğini 26.12.2012 tarihinde RG’ de yayınlayarak
kamuoyuna sunmuştur.
Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin Uluslararası Uygulamalarla Değerlendirilmesi ve Önerilerimiz;
Bağımsız Denetimin uluslararası uygulamasında baz alınan kriterler, Avrupa Birliği 8 No’ lu direktifidir. Kamu Gözetimi Kurumunun teşekkülü ve bu kurumun yayınlamış olduğu Bağımsız Denetim Yönetmeliği bu kriterler dikkate
alınarak oluşturulmuştur.
Yönetmelik ile;
• TTK’ ya uygun olarak Bağımsız Denetim yetkisinin sadece SMMM ve YMM’lere verilebileceği,
• Denetim yetkisi verilecek kişilerin en az lisans mezunu olması,
• Meslek mensupları arasında özel bir ayırım yapılmaması,
• 3 yıllık uygulamalı eğitim (staj şartı)
• Geçici Madde ile 15 yıllık deneyime sahip meslek mensuplarına sınavsız olarak Denetçilik lisansı verilmesi,
Koşullarının 8 no’ lu direktife uygun olarak belirlendiği gözükmektedir.
Ancak;
• 15 yıllık tecrübeye sahip meslek mensuplarına Geçici Madde de olduğu gibi kalıcı maddelerde de sınavsız olarak
denetçi lisansı verilmesinin 8 no’ lu direktife daha uygun olacağını,
•Bağımsızlık ve Bağımsızlığın Korunması başlıklı 22. maddenin 5. Fıkrasında düzenlenen ‘’..tasdik, vergi danışmanlığı ve vergi denetimi dışında danışmanlık veya başka bir hizmet veremez..’’ ifadesinin, defter tutma dışında kalan
SMMM’ lik hizmetlerini de kapsaması gerektiğini,
• Eğitimlerin meslektaşlarımız için cazip bir hale getirilmesi, katılımın arttırılması ve başarı sağlanabilmesi için
102
2013 YILI Faaliyet R a p o r u
TÜRMOB Cevabi yazısında
‘’Yönetmelik taslağına “TÜRMOB ile istişare halinde ve işbirliği içinde denetçiler sicilinin ve kütüğünün oluşturulması, mesleki etik ilkelerin belirlenmesi ve takibi, denetçilerin disiplin işlemleri ve soruşturmaları, denetim asgari
ücret tarifesinin belirlenmesi, denetçilerin temel ve sürekli eğitimlerinin ve denetim sınavlarının yapılmasına yönelik
bir madde hükmü eklenmesini, bu Yönetmeliğe maddeler bazında ilave görüş verebilmek üzere temel şart olarak görmekteyiz.
Yönetmelik taslağında bu temel yapısal değişikliğin yapılmaması halinde ise, Birliğimiz ve Odalarımızca taslağa
maddeler bazında bir görüş vermenin herhangi bir anlam ve önem taşımadığını düşünmekteyiz.’’ demişlerdir.
Ayrıca; Sadece Bağımsız Denetim şirketlerine gönderdiği yazıda TÜRMOB;
IFAC (Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu)’ın Bağımsız Denetim Şirketleri ve Bağımsız Denetçiler adına yerine
getirilmesi ile Avrupa Birliği 8. Direktifine uygun olarak Denetim yetkilerinin tanınması için IFAC ve FEE (Avrupa Muhasebeciler Birliği) nezdinde gerekli çalışmaları başlattığını belirtmektedir.
Herkese Bağımsız Denetim yetkisi verilmesi isteminde bulunan TÜRMOB’un IFAC ve FEE nezdinde yaptığı girişimlerin 90.000 meslek mensubuna ilan etmeden sadece Bağımsız Denetim Yetkisi almış denetçiler adına yürütüyor olması,
TÜRMOB’un popülist söylemleri açısından malumun ilanıdır.
Her platformda sınava karşı olduklarını ilan eden İSMMMO ve TÜRMOB, KGK’ na görüş bildirmek için denetim sınavlarının ortak yapılmasını ön şartlardan biri olarak ileri sürmüşlerdir. Kamu Kurumu Niteliğindeki TÜRMOB ve İSMMMO’
un bu yaklaşımı, Kamu ve Meslektaş nezdinde itibar kaybı oluşturmaktadır.
Genel olarak değerlendirmek gerekirse; şikâyet olarak ele alınan konular, yeterli dayanak olmaksızın ileri sürülmüş
iddialar olup;
1- Yukarıda da değerlendirdiğimiz gibi yönetmelikteki temel kıstasların 8 no’ lu direktife uyduğu açıktır. Aksine,
‘’Birlik ve Oda’’nın talep ettiği ‘’Denetim yetkisi nin TÜRMOB tarafından ruhsatlandırılmış tüm meslek mensupları için
geçerli olması’’ ifadesi meslek mensupları nezdinde ilk anda sempati ve heyecan uyandıran ifadeler olmakla birlikte
yaptıklarıyla çelişmekte ve ne yazık ki bu söylem,meslek mensubuna değer katan, itibarını yükselten, gelirini arttıran
bir yaklaşım değildir.
2- Talep edilen denetim yetkisinin zaten meslek yasamızda var olduğu ve KGK’ nın bu varsayımla hareket ederek
bütün TÜRMOB üyelerine denetçi lisansı vermesi gerektiği söylemi, Denetim Lisansını değersizleştirmekten öte bir anlam taşımaz.
3- 23 yıllık geçmişinde, “denetim” yetkisini sadece meslek mensuplarının çok az bir kısmına kullandıran, sayısı 80
bine yaklaşmış SMMM unvanlı meslek mensuplarının ise sadece “defter tutma” ya mecbur bırakılmaları konusunda bugüne kadar gerçek ve ciddi bir itiraz ve öneri geliştirmeyen bir kurumun, bir gecede herkesin “Denetçi” yapılması talebi
gerçekçi değildir. Bu talep hayatın olağan akışına uygun değildir. Sadece şov amaçlı seçim yatırımıdır.
Danışma Meclisi Raporu
alınacak olan eğitim ücretlerinin, bütçe kalemlerinden karşılanması veya hizmet bedeli ve mühür ücretinden mahsup
edilmesini belirtmeliyiz.
Yönetmeliğin yayımını müteakiben İSMMMO ve TÜRMOB gazetelere ilan vererek şikâyetlerini dile getirmiş ve bazı
taleplerde bulunmuşlardır.
Oysa KGK, 17.07.2012 tarih ve 1102 sayılı yazısı ile TÜRMOB’ tan 660 sayılı KHK’ nın 9 ve 27’nci maddelerinde yer
alan hükümler uyarınca hazırlanan “Bağımsız Denetim Yönetmelik Taslağı” hakkındaki görüşlerini Kuruma iletilmesini
talep etmiştir. TÜRMOB toptancı bir yaklaşım anlayışıyla ön şart ileri sürerek görüş ve öneride bulunmamıştır.
103
2013 YILI Faaliyet R a p o r u
4- Bağımsız Denetim hizmeti uluslararası standartlara uygun olarak yapılması gereken ciddi bir bilgi birikimi, deneyim, sermaye, kurumsallık, yetişmiş insan kaynağı, bağımsız davranabilme kültürü ve sorumluluk taşıma bilinci ile
yapılabilecek bir meslek olarak korunmalı ve geliştirilmeli iken, bu hizmeti basit bir iş gibi göstererek meslektaş yanlış yönlendirilmektedir. Diğer yandan TTK ve SPK’da uluslararası uygulamalara paralel olarak yapılan düzenlemelerle
Bağımsız Denetim Kuruluşlarına ve Bağımsız Denetçilere çok ciddi sorumluluklar yüklenmiş olup, bu konuda meslek
camiası meslek örgütleri tarafından doğru bilgilendirilmemektedir.
5- Kendi organizasyonu güven vermeyen, demokratik teamüllere uymayan bir kurumun başkalarından adalet, katılımcılık ve saydamlık talep etmesi uygun düşmez.
6- İSMMMO ve TÜRMOB’un gazetelere verdikleri ilanların yaptıklarıyla çeliştiğini, seçim yatırımı olduğunu, biz meslek mensupları ve Meslekte Birlik Grubunun görüşünü yansıtmadığını ifade etmek isteriz.
DEĞERLENDİRMELERİMİZ
Türk Ticaret Kanunu hazırlıkları ve kanunlaşma süreci boyunca meslek mensuplarını yakından ilgilendiren “denetim” konusu bütün meslek mensuplarının ilgisine mazhar olmuştur. Özellikle TTK 400. maddesi ile yapılan düzenleme
meslek camiası için temel belirleyici konumdadır. Bu düzenleme ile denetim yetkisinin SMMM ve YMM unvanlı meslek
mensuplarınca kullanılabileceği tereddütsüz bir şekilde yasalaşmıştır.
TÜRMOB ve Odalar bir taraftan tüm meslek mensuplarının denetçi olacakları popülizmini yaparken diğer yandan
planlanmamış, bütçelenmemiş, alt yapısı hazırlanmamış bir eğitim politikası yürütmüştür.
Prensip olarak eğitim faaliyetlerini desteklemekle birlikte, eğitim kadrosunun Bağımsız Denetim ve Türkiye Muhasebe Standartları konusunda yeterli eğitim ve tecrübeye sahip olmayan kişilerden oluşturulması, adeta bir kadrolaşma
gayreti görüntüsü vermiştir. Verilen eğitim süreleri nin de yetersiz kaldığını düşünmekteyiz.
Ayrıca Tam Set TFRS eğitiminin gerekliliği göz ardı edilerek, KOBI- TFRS bazında eğitim verilmiştir. Her şeye rağmen
asgari düzeyde de olsa verilen eğitimlerin katkısı göz ardı edilemez. Ancak Türkiye Denetim ve Muhasebe Standartları
yetkili kurum tarafından yayınlanmadan eğitimlerin başlatılması, KGK tarafından kabul edilebilirliğini ortadan kaldırmıştır. Aynı şekilde TTK ile ilgili son düzenlemeler yapılmadan, verilen TTK eğitimleri de yetersizliğe neden olmuştur.
Popülist ve dayatmacı bir çıkış ile meslek mensupları nezdinde denetçi olma algısını yükselten Birlik ve Odalar,
meslek mensubundan tahsil edilen kaynakları sorumsuzca heba etmişlerdir.
Sonucu hesaplanmadan girişilen bu faaliyetler neticesinde eğitimler KGK tarafından yetersiz olarak değerlendirilmiş, meslektaşın denetçi olma beklentisi de karşılanmamıştır. Nitekim Gazetelere verilen ilanları bu açmazın bir sonucu
olarak değerlendirmek gerekir. Kaos ortamı oluşturularak bundan önce olduğu gibi bugün de kavgacı, uzlaşmadan
uzak, popülist bir yaklaşımla taraflar arasındaki iletişim yolları kapatılmış ve bu süreçteki başarısızlığın üzeri örtülmeye
çalışılmıştır.
Kuruluş amacı meslek mensuplarının müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlerine uygun olarak gelişmesini sağlamak olan İSMMMO ve TÜRMOB’un, Yeni TTK ile birlikte gündemimize giren Bağımsız Denetim sürecinde üstleneceği rolle mesleğimize, meslektaşımıza ve ülkemize ciddi katkılar
sağlamasını beklerken içerisinde bulunduğu bu popülist söylemler neticesinde kendisi ile birlikte biz meslektaşlarını da
değersizleştirmektedir.
Odamızın ve Birliğimizin söylemleri ile mesleğimize, meslektaşımıza ve ülkemize değer katmasını beklemekteyiz.
Saygılarımızla.
104
Erol Çelen:
Sevgili divan, arkadaşlar. Herkesi sevgi saygıyla selamlıyorum. Herkesin yeni yılını kutluyorum. Umarım bu yıl hem
ülkemiz hem mesleğimiz açısından çok iyi olur. Yani TÜRMOB eğitimleri beğenilmedi ama beğenmeyen kim, kim beğenmeyen! Meslektaş. Hiçbir eğitim vermemiş, buna dair çalışma yapmamış bir kurumun bunu beğenmemesi enteresan geliyor arkadaşlar. Ben bir eğitimci olarak söylüyorum bunu. 14 yıldır üniversitede eğitimci olarak bunu söylüyorum. Şimdi biraz demokrasi anlatmak lazım. Haziruna sorsam demokrasiye kimse karşı çıkmaz. Herkes demokrasi
hakkında söylemde bulunur. Biraz da ben söyleyeyim. Batı tipi demokrasi var. Temsili demokrasi. Üç tane temel kıstası
var, yasama, yürütme, yargı. Artık batı tipi demokrasi dünya da pek ilgi görmüyor. Artık katılımcı demokrasi ilgi görüyor.
Gerçi bazıları bu üç kuvvet ayrılığına da karşı ama. Temsili demokrasi yönetilenlerin yönetime katılması arkadaşlar. 660
sürecinde bu oldu mu? Yasama çalıştı mı? Yasama çalışmadı. Kanun hükmünde kararname adındaki ucubeyi çıkartılar,
yetkinin son günü . Bu sizin onurunuza dokunmuyor mu? Anlayamıyorum. Benim mesleğimi ilgilendiren bir kararname son saniyede çıkarılıyor ve ben meslektaş olarak buna tepki göstermeyeceğim. Çok güzel okudu, çok sağ olsun.
Aydınlattı bizi de. Kurumun bir yetkilisi gibi kararnameyi okudu. Ben meslektaşım arkadaşlar. Kurum yetkilisi değilim.
Ben 30 yıldır meslektaşım. Üstadım var orada Erol Demirel, orada. Ayrı yerlerdeyiz şimdi o aydı, o benim ağabeyimdir.
30 yıldır bu işi yapıyorum ve iyi yapmaya çalışıyorum. Bir gurubun temsilcisinin burada konuşmaya hakkı yok. Hiçbir
gurubun yok. Alındım. Bir kişi çıkacak, kuvvetler ayrımını dikkate almayacak. 90 bin insanı dikkate almayacak, bir gece
kararnameyi çıkartacak. Bazı şeyleri konuşmak meşrulaştırıyor. Bu konuları konuşmamak lazım biliyor musunuz. 8 nolu
direktifi aldım, üniversitede buna çalıştım. Bizlerde bunu düşünebiliriz. 8 nolu direktiften sonra ABD deki olaydan sonra
binlerce olay meydana geldi. Sistem tıkandı. Bir tanesi kurban edildi ama onlarcası battı. Yani bu direktiflerle, yönetmeliklerle sistem organize edilemez. Gözetim yapan bir kurum olmalı, hatta bu kurum meslektaştan bağımsız olmalı.
Ama 8 nolu direktif yanlış yorumlanıyor. Bizim 3568 sayılı yasanın 4. Maddesi mesleğe giriş olarak genel şartları verirler. 8 nolu direktife uygundur. 5.,6.,7.,8.,9. lara özel şartları verirler. Bunlarda uygundur. Çok zorlamaya gerek yok. Bu
kompleks nedir! Bilgiye güvenmemek nedir. Eskiden üniversitenin tekelindeydi, şimdi herkeste var. Güvenin kendinize
biraz. Çıkıp burada bir kurumun sözcüsü gibi konuşmanın anlamı yok. Bizi bağlayan hiçbir kurum yok. Bizler bağımsızız.
Bizim aklımızın kimsenin kullanmasına ihtiyacımız yok. Bunu biz geliştirelim. 3568 sayılı yasayı konuşmayız, geliştirmeliyiz. Bununla ilgili komiteler oluşturmalıyız. Biz geliyor burada böyle garip, anlamsız. Bu konuda net dava açılmalı.
60 günlük süre var. Ne olmak lazım. Ben genel konuşuyorum. Bence pazartesi günü ilk iş olarak dava konusu yapılmalı
arkadaşlar. Bir ekmek mücadelesi. Üretimden gücü kullanalım. Sonra başka bir kurum başka bir işimizi daha engelleyebilir. Tepeden inmeci zihniyet bizim her şeyimizi engelleyebilir. Teşekkür ederim.
Danışma Meclisi Raporu
2013 YILI Faaliyet R a p o r u
Hasan Hüseyin Kırmızıtoprak:
Arkadaşlar merhaba. Erol arkadaşım bir çok boyutuyla ortaya koydu ama eksik kaldığını düşündüğüm bir iki konuya değinmek istiyorum. Tablo aslında içler acısı. Yönetimde olan iki grubumuz birbirini suçlar boyutta. Ortada sorun
duruyor. Erol arkadaşımda ifade etti. Ben bir meslek örgütünün yönetiminde olacağım, azınlıkta, çoğunlukta hiç fark
etmez. , Sorumluluklarım olacak. Bir yasa ile belirlenmiş mesleğimin altı oyulacak. Hem de yetkisi olmadığı halde gayri
meşru bir kurumun benim yasa ile belirlenmiş haklarımın hiçleştirilmesini ben savunacağım. Valla bunu nasıl ifade
edeceğimi şaşırdım. Kelime bulamıyorum. Arkadaşlar, empati yapalım. Empati şu, yani farklı bir kurum bunu yaptığında ve siyasi olarak benden uzak olduğunda ben bu meseleye, nasıl bakarım. Ekmeğini yediğim bir mesleğin göz göre
göre can çekişmesine seyirci kalamam. Hangi boyutta darbe getiriyor ve ihanette bulunuyor onu da sorgulamam lazım.
Arkadaşlar ifade etti, TÜRMOB yöneticilerimiz bu sürece ilişkin edilgen, seyirci kaldı, atak davranamamıştır, müdahil
olamamıştır. Buna katılabiliriz. Ama bu başka haksızlığın, başka gaspı, vahşeti onaylamamız anlamına gelmez. Meslek
105
2013 YILI Faaliyet R a p o r u
örgütlerimizin alaylı süreciyle başlamıştır bu durum. Bu sürece dahil olamadık. Seyirci kaldık. Gene aynı noktada uluslar
arası güçler, tekeller tarafından oluşturulan süreçte geri planda kalmış olduk. Bu süreçte hepimizin sorumluluğu var.
Herkes buradan kendisine pay çıkartarak özeleştirisini vermek zorundadır. Gelinen noktada gayrı meşru bir kurumu
meşrulaştırarak tartışmalara girilmesinin anlamı yok. Okunan metin, meşrulaştırmak üzerine bir metindir. Reddediyorum. Ne yapıyoruz ya! Aynaya bakıp kendimizi sorgulayalım. Biz kanun hükmünde kararnamenin gayrı meşru olduğunu
söylüyoruz. Öyle bir yazmışsınız ki sanki yönetmeliği siz yazmışsınız gibi. Böyle bir şey olabilir mi! Gerçekten çok üzücü. Mesleki sorunlara ilişkin arkadaşlarımızın önerileri var. Ama bu sürece ilişkin başka bir pencereden bakarak, yarın
pişman olabileceğiniz yaklaşımlardan derhal kaçınmanız gerektiğini düşünüyorum. Herkesin kendine göre demokrasi
anlayışının geçerli olmadığı günümüzde kanıtlanmıştır. İçinde boğulacağımız bir yaklaşım sergilememiz gerekiyor.
Toplantılarda geldiğimiz aşamada, bu yönetmeliğin tek bir maddesine öneri sunmak, diğer boyutuyla kararnameyi
meşrulaştıracağı için böylesi önerilerden sakınıyoruz. Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açılan bir kurumun oluşturacağı yönetmeliğin meşru olabileceğini düşünenler varsa bu mesleği değil, başka bir şeyi yapıyor diye düşünmek
lazım. Tümden reddediyorum. Bir sürü mevzuat kanun okuyoruz. Biraz da Anayasa’nın birkaç maddesine bakmak gerekir. Kamu da kurum oluşturma kararname ile oluşturulmaz. 149. Madde, 148. Madde, 91. Madde bunlara bir bakın
arkadaşlar. Çalışma hakkımız gasp ediliyor hem de yetkisi olmayan bir kurum tarafından. Meclis açıkken milli iradeden
bahsediliyor, milli irade görev başındayken, ona saygısızlık yapılarak paçavraya çevrilerek, bilmem kaç bakanın imzasıyla kurul oluşturuluyor. Biz buna seyirci kalacağız ve meşru kılacağız. TÜRMOB genel kurulu yaşadık, biz de liste
çıkarttık. Yönetici arkadaşlarımız bizim çıkarttığımız listeleri kabul etmediler. O paralelde bir yönetmelik oluşturdular.
Böyle yönetmelik olmaz dedik. Lütfen bunu geçirmeyelim dedik. Bakın biz o yönetmelikleri de dava edeceğiz. Çünkü
demokrasi anlayışı sakat burada. Orası da sakat burası da sakat. Bu meseleleri enine boyuna tartışabileceğimiz, sağlıklı
sonuçlar çıkartabileceğimiz yaklaşımları derhal bulmamız gerekiyor. Kararname böyledir. Bunu şiddetle reddediyoruz.
Yönetmeliklerini, maddelerini tartışmanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Bu vesileyle biz bu sürece ilişkin düşüncelerimizi ifade ettik. Bu toptancı bir anlayış değil arkadaşlar. Benim mesleğim göz göre göre elden giderken seyirci
kalmamamız gerektiğini, inkarcı politikadan vazgeçmemiz gerektiğini düşünüyorum. Derhal bu yaklaşımlardan uzaklaşılmalıdır. Hepinize sevgi saygı sunuyorum. Taksimde buluşmak üzere.
İsmail Serkan Gezmiş:
Sayın divan. 8. Direktifle ilgili bir rapor hazırlanmıştık. O yüzden de bununla ilgili bize getirdiği tehditleri izah etmek
istiyorum. Bir takım gizli tehditler var. 3568 sayılı kanunumuz ve daha önceden kurulmuş olan standartlar ile alakalı
kurumumuz, bu 8 nolu direktiften çok uzak değil aslında. Uygulanabilir durumları var. Bunlar varken bir anda gözetim
kurumu bildiğiniz üzere bir günde meşrulaştırıldı. Bu bize ne getirdi, ne götürdü. 8 nolu direktifte, gözüken en önemli
tehdit, mevcutta bulunmuş olan büyük denetim firmaları bu paralelde Türkiye’de tanınması vasıtasıyla bizim mesleki
olarak yurt içinde yapabileceklerimizin birçoğunu birinci elden terk etmemiz anlamına gelecek tehdit içeriyor. Çünkü
onlar zaten bunlara hazırlıklılar. Biz otomatik olarak hiçbir eğitime tabii olmadan devre dışı çıkmış oluyoruz. Bunun
haricinde gözetim kurumu mesleki bir kurum değildir. Ama 8 nolu direktifi incelediğimizde denetim mesleğinin muhasebe mesleği olmadan, pratik tecrübe olmadan bunu denetleyemeyeceği açıktır. Burada gerçekten absürt bir şey var.
Mesleki ehliyeti verebilecek kabiliyeti olmayacak bir kurumun kalkıp bunu denetleme yetkisini kendinde bulması düşünülemez herhalde. Yetkiyi ben vermiyorum ama bununla ilgili şeyleri yapmıyorum. Mesleğin ana faktörü olmayan bir
kurumun oldu bittiyle yukarıdan gelerek mesleğimde etmesi kabul edilemez. Anayasa Mahkemesinde konu edilecektir.
Zaten kanaat önderlerimiz var, en ufak bir şüphem yok. Odamızın mesleki anlamda ne kadar demokratik bir kurumuz ki
ifade edebiliyoruz. Karşımızda ifade edebileceğimiz bir politika yok. Benim önerim iradenin daha önce nasıl mücadele
106
de basın, hukuk yollarını kullandıysa her türlü çabayı göstereceğine inanıyorum. Bizler denetim yapmayacağız, uzmanı
da olmayacağız. Herkes olamayacak ama en azından sorumlu olduğumuz müşterilerimiz var. Onlara nasıl denetleneceklerini kim söyleyecek! O yüzden biz bunu yapmasak da, bu meslekten çıkanın yapması gerekiyor. Benim babam
ve o gün orada olanlar olmasalardı, bugün ki mücadeleyi yapamazdık. Ben hepsinden de saygıyla eğiliyorum. Bugün
mücadele etmezsek yarın bizim evlatlarımızda bir yerlere gelemeyecekler. Yoksa ABD’liler, Avrupalılar gelip ekmek yiyecekler ve sizin evlatlarınızdan çalacaklar. Son olarak bugünlere gelirken, Rosh raporu ile ilgili konuyu zamanın maliye
bakanı Unakıtan bile reddetmişti. Bugün geldiğimiz nokta tuhaf. Arkadaşların okuduğu sabırla dinlemeye çalıştım, şok
oldum. Yani arkadaşların önünde de eğiliyorum. Nasıl bu kadar sabırlı olabildiler. TTK in niye eğitim verilmiş. Bu eğitim
verilmesiydi müşterilerimize ne anlatacaktık. TTK eğitimi verildi, yasamadan geçirip yüz tane kanun değiştirdiler. Diğer
konular varken neredeydiniz. Bugün memurlar bile kanunları bilmiyorlar. İlgili bakanlıklarda neyi nasıl uygulayacaklarını bilmiyorlar. Saygılar sunuyorum.
Turan Korkmaz:
Detaya girmeyeceğim, sabah sabah demokrasi dersi aldık arkadaşlardan. Benim yeğenim ODTÜ mezunu dedi ki
dayı bankada sıkıldım dedi. Mali müşavirlik nasıl dedi, ben de gelme dedim, bu mali müşavirlik ODTÜ’lü kaldıracak maliyette olmadı. Arkadaşım mücadele diyor. Dönüyorum düşünüyorum, nedir? Mali müşavirlik mesleği defter tutmaktan
bir adım ileriye gidebilmiş midir? 90 bin arkadaşım denetçi olsun. Onu bırak 5 bin liralık KDV raporuna bakma yetkisi
yok. Bunun mücadelesi verilmiyor. Bu kurum demokrasiyi bilmiyor. 80 bin adamın başkan olma hakkının, hukukunun
olmadığı yerde kimse bana demokrasi dersi vermesin. Alternatif bir başkan çıkartmadığı sürece kimse bana demokrasi
demesin. Onu geçin. Hocam İstanbul Üniversitesinde bir şeyler yapıyorum dedi. Türkiye’nin YMM ayıbı vardır. Sistem
nasıl kurulduğunu nasıl olduğunu biliyoruz. Bugün mali müşavir toplumun gözünde neyse, kamu oyununda gözünde
öyle görülmekte. Gözetim kurumu şöyle ya da böyle iyi ya da kötü. Şimdi benim çocuğum denetçi olacaksa iyi bir üniversiteyi bitirdikten sonra bu mesleğe girecekse saygın bir kurumun üyesi olmak esastır. Aksine üç kuruşu bir yerlerden
kazanıyoruz bir şekil. Demokratik kültüre sahip olmanın karşılığı böyle bir şeydir. Siz ucube bir kurumun üyesisiniz.
Kusura bakmayın böyle bir tabiri kullanıyorum, beyanınızı çıkar söylersiniz. Peki ağır kaçtıysa özür diliyorum. Söylemek istediğim şudur; bu kurum 80 bin kişinin kurumu olmadı. Bunu niye anlamıyorsunuz. Siz defter tutan adamdınız,
gene defter tutan adamsınız. Bunun üstüne yetki koymuş mudur? TÜRMOB bugüne kadar kamu oyuna sunulmuş yazı,
görüş, öneriler talebi var mıdır? Niye denetim yapmasını ön gördüğünüz kişiye al şu kadar işi yap diyememiştir. Yarın
ilan istiyorum, 15 yıllık mali müşavirler yeminli müşavir olabilir. Evet, ben bunun arkasında durayım, çünkü bu benim
için. Diyorsunuz ki gözetim kurum, 90 bin kişiye ruhsat versin. Ya arkadaş kendi üyene bunu hak vermemişsin. Mücadele onur mücadelesi olmalıydı. Kanun olsa ne olur olmasa ne olur. Ne yapıyoruz, düşünüyorum kanun olmasa bizim
mesleğimiz ne olurdu, hiç bir şey olmazdı. Kanunsuz zamanda da insanlar itibar etmiyorlardı. Bugünde boş yere itiraz
ediyoruz. Onun için demokrasi dersi vermeye kalkmayın. Önce kendi kurumunuz içinde demokrasiyi büyüteceksiniz.
Sizi sadece defter tutan olarak gören bir kurum. Ben tarlada domates yetiştiriyorum, hariçten konuşuyorum. Defter
tutmaya mahkum edilmiş bir adamsın. Hiç bir şeye mücadelen yok. Mücadeleniz bunadır. Teşekkür ediyorum.
Danışma Meclisi Raporu
2013 YILI Faaliyet R a p o r u
Hasan Akdemir:
Sayın meclis saygılarımı sunuyorum. Saat bir de mühendis arkadaşların eylemleri var. Onlara saygı duymamız gerekiyor. Biz de burada bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Buna da saygı duyulması gerekiyor. Bu nedenle meclisinde süresini
kısa tutmamız gerekiyor. Sermayeler içersinde de farklı gruplar var. Anadolu sermaye var, uluslar arası sermeye var.
Anadolu sermayesi biraz kayıt dışılıkla besleniyor. Uluslar arası sermaye de kendi güveni için denetimin yaygınlaştı-
107
2013 YILI Faaliyet R a p o r u
rılmasını istiyor. Biz bunlara taraf değiliz, biz kendi cephemizdeyiz, emek cephesindeyiz. Bu açıdan olaya bakmamız
gerekiyor. Bizim içinde işe ihtiyaç var. Öyle oldu, böyle oldu yarın ben denetçi oldum. Olayın bu penceresinden bakmamız lazım. Meslek çıkarımız burada yatıyor. Meslek camiamızın buradan bakmasını rica ediyorum. Saygılar diliyorum.
Mülayim Dinçsoy:
Saygıyla selamlıyorum. Çok enteresan bugün ki konuşmalar, mesleğin defter çalan meslektaşımız gibi. Ondan çalarım, daha iyi yaparım dediği gibi. Kötülüye kötülüye geldiniz buraya kadar. Hangi hakla şikayet ediyorsunuz. Tabanınızdan haberiniz yok. Yüzünüze söylüyorum, ilçe temsilcileriniz eğitimlere katıldı beğenmedik diyorsunuz. Bütün eğitimlere katıldı ayrılmadı. Ya tabanınızdan haberiniz yok ya da maşa oldunuz. Siyaset götürdü sizi. Dönün geldiğiniz noktaya
iyi bakın. Ya mesleğimiz elden gidiyor, ya yabancı sermaye gelecek. Almanya’da bütün mali müşavirler denetim yapar
rapor yapar. Bu da mı size yetmez? Orada kimse meslek mensubu için söylediğinizin tekini söylemiyor. Şahsiyetinize bir
şey demeyeceğim. Şüphelerim olmaya başladı bu konuşmalardan sonra. Şöyle bir silkinin, meslektaş olun, bürokrat
olmayın. Ya mesleğinize sahip çıkın ya da yapamıyoruz deyip çıkın.
Şahin Kandıralı:
Sizleri saygıyla selamlıyorum. 24 kasım cumartesi danışma meclisi toplantısında SMM kimliğimden arınarak tarafsız kimliğimle dinlemek istedim ama yapamadım. Anladığım tek şey, çözüm üretmedikleri ve hiçbir şey anlamadıklarıydı. Hele de meslekte birlik gurubu beni iyicene halay kırıklığına uğrattı. Şimdi de yeni bir moda çıkarttılar. Geçenlerde
telefonlara mesaj geldi, meslekte birlik defter tasdiklerine ilişkin tebliği çıkartı diye. O mesajın doğrusu meslekte birlik
kadroları ayın 17’sine kadar bir tebliği çıkartmayı beceremedi olsaydı daha doğru olmaz mıydı! İki gün önce yine bir
mesaj. Meslekte birlik denetim ücretini 200 TL’ye indirdi. O mesajın doğrusu da meslekte birlik kadroları o denetimin
ücretini 1250 yapmıştı şimdi tahkiye yaparak 250’ye düşürüp biz yaptık diyoruz, olsaydı daha doğru olmaz mıydı! Meslekte birlik gurubundan iki mesaj daha bekliyorum. Gözetim kurumunun çabalarımızı ve kazanımlarımızı yok sayan
yönetmeliği meslekte birliğin katkılarıyla çıkartılmıştır. İkincisi de meslekte birlik grubunun adı mesleği mahveden
grup olarak değiştirilmiştir. Bu mesajları gönderin, dünya da imkansız ama vallahi meslekte grubuna gireceğim. Teşekkür ederim.
Numan Sağ:
Sayın meclis başkanım, sayın oda başkanım, değerli TÜRMOB genel sekreterim, değerli oda yöneticilerim, değerli
meclis üyeleri hepinizi saygıyla selamlıyorum. Topluca taksime gideceğiz, başkanında dediği gibi bölme parçalama yasalarını uygulamaya çalışanlara karşı destek olmaya gideceğiz. Burada Mevlana’nın bir cümlesini söyleyeceğim. “Dert
varsa derman aranır” diyor. Burada grubumuz, onlarca meclis toplantısı, grup toplantısı, TÜRMOB’un toplantıları, başkanlar toplantısı… Eğer bu toplantıları yok sayacaksak ve bu tebliğin hala daha çıkartılmasını düşünüyorsak hayal görüyoruz demektir. Bu meclisin İstanbul mali müşavirler odası meclisinin bir karar almasını öneriyorum. Topluca bugün
renkleri görmek adına bu tebliğin iptali, diplomasi devam ederken, yok sayılması hükmünde bir karar alıyor muyuz
almıyor muyuz? Bana göre bu meclisin vereceği en önemli kara budur. Saygılar sunuyorum.
Mehmet Eren:
Sayın başkan, değerli arkadaşlar saygıyla selamlıyorum. Bu mecliste yaklaşık 10 seneden fazla elden geldiğince
bütün gruplarla birlikte toplantı yapmaya gayret gösterdik. Bunu yaratan başta sevgili Arıkan olmak üzere yönetici
arkadaşlara teşekkür ediyorum. Tabii ayrı düşüncelerimiz olabilir. Fikir çatışmaları olabilir. Yaşamda bundan doğal hiç
108
bir şey olamaz. Ama meclisten döndüğünü biliyorum, Turan arkadaşım herhalde kendi kişiliğiyle bir sorunu var. Nasıl
olabilir ya! 5 seneden 15 seneye, 40 seneye bu mesleğe ister defter tutarak, ister danışmanlık yaparak ekmek parasını
kazanan arkadaşlar var. Yani bunun kişiliksiz, yeteneksiz demenin bir anlamı olabilir mi? İroni falan yapmıyorsun Turan!
Arkadaşlar en son Numan söylediği için oraya girmiyorum. Belki arkadaşlarım TÜRMOB’un İSMMMO’nun yaptıklarını
hiç yapmamış gibi görebilirler. Ama TÜRMOB bu tebliğin, kararnamenin çıktığı günden bu yana önce Çağdaş insanlar
gibi uzlaşmacı tavrıyla bu sorunla nasıl uğramaya başladı, tepkilerini her şeyini koydu. Sayın Arıkan basına, oda toplantılarında anlatmaya çalıştı. Eğer bunlar hala hiç ciddiye alınmıyorsa geriye bir tek şey kalıyor, sonuna kadar yapılması
gereken mücadele neyse onun yapılması gerekiyor. Bu meslek bu hale giderken şey geliyor arkadaşlar, bu şey gelirken
sadece çağdaş demokratları, diğerlerini değil, meslekte birlikçiler sizi de alıp götürecek. Saygılar sunuyorum.
Yasin Yılmaz:
Sayın başkan, değerli arkadaşlar hepinizi saygıyla selamlıyorum. Buraya gelmeden önce bağımsız denetim yönetmeliğine kafa yoralım, değerlendirecek uzmanlar bizler değiliz ama gelinen nokta ve bu konuda yapılmış ciddi anlamda
akademik çalışmalar var. Denetim mesleğinin Avrupa da nasıl uygulandığı, ABD’de nasıl uygulandığı ve ülkemizde nasıl
uygulandığı ile ilgili karşılaştırmalar yapıldı. Bunlara baktığımda önerilen durumlarda ister istemez referans noktası
alınıyor. Genelde AB’nin 8. Direktifi alınıyor. Ama TÜRMOB’un genel başkanının, odamızın sayın başkanının daha önce
bu konularda yapmış olduğu konuşmaları özden geçirmenizi tavsiye ediyorum. Yapılan konuşmalarda mesleğimizin
Avrupa standartlarını yakalaması ile ilgili çalışmalar, eğitimler yapılması noktasında ve 8. Direktife atıfta yapılmış olduğunu göreceksiniz. TÜRMOB’un genel başkanının 7. Muhasebe Denetim Formunda 660 sayılı kararname ile ilgili ne
söylediğini konuşmasından size okuyorum: “660 sayılı kamu denetim ve standartları kurumu teşkilat ve görevleri akındaki kanun hükmündeki kararname mesleğimiz açısından önemli bir düzenlemeler gerektiren bir gelişme olmuştur.
660 sayılı kanunun hükmünde kararname, denetim standartları, kamu gözetimi olmak üzere üç denetimli düzenleme
getiren ve bu alanda tek yetkili bir düzen amaçlayan özellik taşımaktadır. Bu açıdan bakıldığında bağımsız denetim
alnındaki parçalı, çok başlı ya da bölüntüleşmiş pozisyona sona ermesi nedeniyle kanun hükmünde kararname sevindirici bir gelişme olarak değerlendirilmektedir”. Bu sayın Sanlı’nın formda yapmış olduğu bir konuşmadan alıntı. Şimdi,
önce karşı çıkılan şeyler hep sınav yönetmeliği ile ilgiliydi. Ama bugün geldiğimiz noktada yönetmeliği saymıyoruz.
TÜRMOB’un basın ilanının başlığında ne yazıyor dikkat ettiniz mi? Yönetmeliğe karşı çıkıyoruz yazmıyor, yönetmeliği
düzenlenmesi yazıyor. Düzeltilmesi yazıyor. Dolayısıyla kendinize bir bakıp çelişkilerinizi ve ne istediğinizi iyi ortaya
koymanız lazım. Bir şeye karşı çıkıyorsanız alternatifini koymak zorundasınız ki, bizde sizin ne kadar doğru şeyler dile
getirdiğinizi, doğru projeler oluşturduğunuzu anlayalım. Görelim ve karşı çıkalım. Benim, derdim de bu meslek. Ben
de mesleğimin itibarını, namlı bir meslek olmasını istiyorum. 8. Direktifte 4. Maddesinde denetçi namlı meslek mensubu olacak diye dile getiriyor. Ama bu konularla ilgili gerçekler ifade edildiği zaman karşı çıkılıyor. ABD’de Colins’te
bir akademisyen araştırma yapıyor. Kurumların bu hale nasıl geldiğini, vasat durumların karşılaştırılmasını yapıyor ve
oradaki başarıları ortaya koymaya çalışıyor. Sebeplerini ortaya çıkartmaya uğraşıyor. Sebeplerinden bir tanesi kendi
gerçekleriyle yüzleşirlermiş. Bizler kendi gerçeklerimizle yüzleşmeden bir adım daha öteye götüremeyiz. Hepimiz aynı
davaya sahip çıkıyor. Bu noktada kimsenin şüphesi yok, insanlar eleştiride yapabilir. Birileri de gerçekleri ortaya koyduğu zamanda her türlü siyasi düşünceden sıyrılmış olarak kendi hakikatlerimizi, düşüncelerimizi görmek zorundayız.
Bunu görmediğimiz sürece de başarılı olma şansımız yok. Saygılar sunuyorum.
Danışma Meclisi Raporu
2013 YILI Faaliyet R a p o r u
Adem Çalışkan:
Sayın divan, sayın genel sekreterim, sayın İSMMMO başkanı, meclisimizin değerli üyeleri hepinizi sevgi ve saygıyla
109
2013 YILI Faaliyet R a p o r u
selamlıyorum. 2013 yılının mesleğimize meslek camiamıza hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Sayın başkanın
konuşmasında haksız rekabetle ilgili TÜRMOB en son toplantısında İSMMMO’ya devrettiğini ifade etti. Onunla ilgili
çalışmaların devam ettiğini söylediler. En son böyle bir bilgi gelmişti, Denizli toplantısında. İSMMMO olarak böyle bir
çalışma yapıyoruz demiştiniz. Haksız rekabetle ilgili son derece yerinde bir çalışma olduğunu ifade etmek istiyorum. Bir
diğer konu, kurumsallaşma ile ilgili İSMMMO bünyesinde bir biri oluşturulmasıyla ilgili bir değerlendirme yaptı sayın
başkan. Biz kurumsallaşma konusunu TÜRMOB öncülüğünde öncelikli olarak kanunun gerektirdiği çalışmaya bir yol
haritası oluşturulmasıyla başlanması kanaatindeyim. Üçüncü konu gündemimizde değerlendirme yapılırken aslında
16 mayıs 2010 yılında seçimin akabinde yaptığımız ilk danışma meclisi toplantısından bu yana tüm toplantılarda vurguladığımı ifade ettiğim aslında sayın başkanında bununla ilgili ara ara konuşmalarımızda değerlendirdiğimiz bütçe
komisyonuna sevk edilen kanun tasarısında temel mantığının mutlaka uygulanması gerektiğini danışma meclisi tutaklarında göreceğiniz gibi ifade ettim. Ne yazık ki süreçle ilgili şeffaflık şeffaflık vurgum budur. Bu şeffaflığın TÜRMOB’un
ve odalar nezdinde önce yönetim kurullarının akabinde tüm kurumların şeffaf bir şekilde haberdar edilmesi bu sürecin
böyle gruplar arasında sanki bir konunun temsilciler arasında algılanmasına sebebiyet verilmektedir. Onun için şeffaf
bir yaklaşımla konunun değerlendirilmesini, katma değer yaratılmasında olumlu sonuçlar çıkaracağı kanaatindeyim.
Bir diğeri daha önce de vurguladık. Ben meslekte birlik gurubu adına İSMMMO ‘da görev almış, 4000’nin üzerinde oy
almış ve 35 bin meslektaşın hak ve menfaatlerini düşünerek söylemleri ifade etmek istiyorum. Hiçbir zaman hiçbir
konuşmamda gözetim kurumu penceresinden mesleği ve meslektaşlarımız ile ilgili konuyu değerlendirebilmemiz
mümkün değildir. Bunu en son danışma meclisi toplantısında ifade ettik. Ancak yönetimlerin şekilsel olarak, üslup olarak, ortaya konana stratejiler olarak farklılıklar gösterebileceğini, hemen sonra yönetim kurulu toplantısında da bunu
ortaya koydum. Nedir o, itiraz ettiğimiz yönetmelikle alakalı konunun bütünsel bir bakış açısı yerine detaylandırılarak,
varsa bir eksiklik bunun üzerinde gerekirse hukuki zemin üzerinde bir çalışma yapalım dedim. Tabii bizim bu mesleğe
hizmet ederken bakış açımız şu, biz yönetim anlayışı olarak kavga ederek değil sonuna kadar iletişim yolunu hiçbir
zaman kapatmadan, sonuç alınabilene kadar mücadele edilmesi gerektiğine inandık. Bir diğer konu, biz tabii gözetim
kurumunun meslekte birliğin değerlendirmesi ile ilgili birazdan ifade edeceğim, hiçbir maddesinde gözetim kurumu
tarafından, onların ağzıyla böyle bir şey söylemeye üç kere okudum, tekrar okudum böyle bir şeye rastlamadım. Teknik
olarak konunun değerlendirildiğini gözlemledim. Bizim itirazımız oluşan bu sürecin gelinen bu noktanın gerek İSMMMO olarak gerek TÜRMOB olarak bir yönetici penceresinden bakarak değerlendirilmesi. Yoksa grup penceresinden
bakarak mı değerlendirmemiz gerekiyor. Bence bunu net belirlememiz gerekiyor. Değerli meslektaşlarım, sevgili Oktay
bey, hatırlattı. Olumlu eleştiriler kayda değerdir. Ancak 2500 liralık ücretin 250 TL düşürüldüğünü mesaj olarak iletildiğini ifade etti. Ben bunu öğrendim ve buradan sizlerle paylaşıyorum. Şuanda direksiyonun başında TÜRMOB’umuz
bura sevgili Mehmet ağabeyimiz burada, inşallah pazartesi günü 250 lirayı da kaldırttırılacak. Aslında meclisteki değerlendirmelerim böyle polemiğe konu edilmesinden ziyade, kişiselleştirilmesinden ziyade, ben bütün söylemlerin
sağlıklı, kayda değer değerlendirilmesi gerektiğini bunun böyle olması gerektiğini görüyorum. Bir kardeşiniz olarak
böyle algılıyorum. Sevgili Turan Beyi ifadelerinde, üslubunda eleştirilmesi gereken konuları bir tarafa koymakla beraber, şu kalbinden konuştuğuna şahit oldum. Bu meslek mücadelesini farklı bir perspektiften değerlendirilmesine ihtiyaç var. Bu yönleriyle, sadece lokal olarak bulunduğumuz konum itibariyle değil, bütün yönleriyle bakabilmeliyiz. Bu
bağlamdaki değerlendirmesini son derece katkı sağlayıcı bulduğumu ifade etmek istiyorum. Sevgili Yasin Bey, gözetim
kurumu değerlendirmesinde doğrusu çok da fazla söyleyebilecek bir şey bırakmadı. Her şeyi söyledi. Gözetim kurumu
ile ilgili ben 2008 yılındaki plan bütçe komisyonundaki tasarıdaki TÜRMOB’un bireysel olarak eğitimlerin yeterli olup
olmadığını meslektaş değerlendirse bile, bir yönetici olarak her eğitimin katkı sağladığına inanan biri olarak ben bu
süreçte TÜRMOB’un daha etkin olması gerektiğini, meslektaşın örgütünün bu anlamda çok daha sürecin, mutfağın
110
içersinde olması gerektiğine inanan birisiyim. Arkadaşlarım, az önce de ifade ettim. Meslekte Birliğin teknik olarak ele
aldığı değerlendirmesinde konuyu birkaç kare okuyup değerlendirdim, bununla ilgili Meslekte Birlik ne beklemektedir,
beklentisi nedir kendi kendime bu soruyu sordum ve notlar aldım sizlerle paylaşmak istiyorum. Meslekte Birlik bütün
paylaş odaklarla, gözetim kurumu, hukuki eksikliği, oluşması, kurullarının durumunu ayrı tutarak paydaş taraflarla
kavga değil, çözüm odaklı bir yaklaşım yaratmaktadır. Meslekte Birlik meslek mücadelesini gazete ilanlarıyla sayın
Başbakan mektup ile değil, konuların çok yönlü değerlendirilerek uluslar arası perspektifte değerlendirilmesinde yapılmasını önemsemektedir. Meslekte Birlik 3568 sayılı yasamızdaki denetçi unvanın sözde değil, özde uygulanmasının alt
yapısının oluşmasını önemsemektedir. Meslekte Birlik meslektaşların saygın, standartların belirlemiş, kıstası belirlemiş
bir ortamda mesleğini icra edebilmelerine öncelik vermektedir. İSMMMO’nun ve TÜRMOB’un üyelerimizden sağlamış
oldukları kaynakları verimli, hakkaniyet ölçüsünde değerlendirmesi gerektiğini düşünür. Meslektaş adına haklı talepleri seçim arifesinde değil, her zaman düzeyli bir çalışmanın bütün platformlara yayılarak yapılmasını incelemektedir.
Ben bu yapılan teknik çalışmayı bu çerçeveden değerlendirmeyi ifade etmek istiyorum. Bir yöneticiniz olarak tüm bu
görüşlere aynen katıldığımı vurgulamak istiyorum. Beni dinleme nezaketinde bulunduğunuz için hepinize teşekkür
ediyorum.
Nadir Hikmet Güneş:
Sayın divan, değerli yöneticilerim, değerli meclis üyeleri hepinizi saygıyla selamlıyorum. Çok konuşma taraftarı
değilim. Ama bu biraz önce arkadaşın okumuş olduğu Meslekte Birliğin görüşü, bana göre gözetim kurumunun yaptıklarını onaylayan görüşünü ve eğitimlere yapmış oldukları eleştirileri görünce ve bu eğitime de ciddi emek vermiş
birisi olarak konuşma gereği hissetim. Bu bildiri gözetim kurumunun yaptıklarının doğru olduğunu söylüyor. Benim
anladığım bu. İkinci sayfa da diyorsunuz ki TÜRMOB ön şart belirtmiştir. TÜRMOB’un belirttiği ön şartlar benim bildiğim kadarıyla üç tane. Sınav olmasın, eğitimler kabul edilsin ve bu geçiş sürecinde herkes denetçi belgesi alsın. Bundan daha doğal bir meslek örgütünün isteyebileceği başka bir şart olabilir mi arkadaşlar! Mesleği savunuyorsunuz ve
meslektaşlar adına üç tane şart getiriyorsunuz, bununda olmaması gerektiğini, ön şart olarak görüyorsunuz. Hangi
meslek ve meslektaşa hitap ettiğinizi de tekrar sorgulamanızı öneriyorum. Gerçi Turan arkadaşımız hangi meslekten
bahsettiğini ve nasıl yaptığını söyledi, onun için çok fazla söylenecek bir şey yok. tahkiye yapıyorsunuz ve diyorsunuz ki,
15 yılı dolduranlar geçiş hükümlerine göre alsınlar. Bildiğim kadarıyla yüzde 50 15 yılı tamamlıyor, yüzde 50’de 15 yılı
tamamlamıyor. O zaman potansiyel olarak, oy avcılığı olarak bu yüzde 50’yi mi kendinize hedef belirlediniz, yoksa bizim
gibi tamamı kapmamak gibi bir politikanız mı var! 400. Madde her şey açık ve net diyorsunuz, ama 400. Madde ile
ilgili olarak yapılan ayak oyunlarını biliyorsunuz. Sayın Canikli’yle yapılan şeyler sonrasında bizim tepkimizle düzeltilen
şeyleri biliyorsunuz. Dolayısıyla her şey açık ve net. Çok kanıma dokunan diğer durum ise, ben yaklaşık 1 yılımı verdim
bu eğitimlere. Eğitimlerin başlangıç safhasından itibaren 1.5 yılımı verdim. Planlanmamış, alt yapısı hazırlanmamış
eğitim diyorsunuz. Bu eğitimleri her cumartesi, Pazar bu eğitimleri planladık. Siz de burada yöneticisiniz, buna rağmen
burada utanmadan bunu yazabiliyorsunuz. Eğitmenlere söylemiş olduğunuz laf, yeterliliği, iyi olduğu kanıtlanmamış
eğitmenler diyerek. Ben de eğitmendim, nereden biliyorsunuz benim yeterli olup olmadığımı? Buradaki diğer eğitmenlere de söylemiş oluyorsunuz. Ben yeterliyim. Sakarya Üniversitesinin çıkartmış olduğu bir tablo varı, 5000 liralık.
O tabloyu hatırlıyor musunuz? Bizim vermiş olduğumuz verdiğimiz eğitimlerle ne farkı vardı. 5000 liralık fark vardı. Sağ
olsun Adem üstat da 250 liralıkta katkı armağan etti onun içinde teşekkür ediyoruz. Kadrolaşmanın ne olduğunu gayet
iyi biliyorsunuz. Kimin gayet iyi yaptığı belli oluyor. O dönem de üç tane işletmeden bahsediliyor, büyük, KOBİ, mikro
işletme. Ülkenin yüzde 98’i KOBİ işletmesi. Böyle bir yerde siz KOBİ eğitimi vermeyip ne eğitimi vereceksiniz. Başka bir
eğitim verseydiniz o zaman şunu söyleyecektiniz herhalde, Müslüman mahallesinde salyangoz satıyorsunuz. Herhalde
Danışma Meclisi Raporu
2013 YILI Faaliyet R a p o r u
111
2013 YILI Faaliyet R a p o r u
onu satıyorsunuz. KOBİ eğitim vermekten doğal ne olabilir. Ülke, meslek olarak tarihi bir fırsatı kaçıyoruz arkadaşlar.
Böyle bu şekilde davranarak bu fırsatı kaçıyoruz. Bazı arkadaşların söylemleri değiştirmesi gerekiyor. Yıllardan beri siyasetçilerde, tacirler, tüccarlarda şunu söylüyorlar, kayı dışıyla mücadele edelim. Evet edelimde ama bağımsız denetim
geliyor, kayıt dışıyla mücadelenin çok ciddi safhalarından bir tanesi biz bunu yapmayalım ama kayıt dışıyla mücadele
edelim deniyor. Son olarak gözetim kurumunu onayladığınızı söylüyorsunuz, lütfen meslek ve meslektaş adına, tarihe
not düşmek adına siyasetin arka bahçesi gibi davranmayalım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Erol Demirel:
Sevgili meslektaşlarım bende sizleri saygıyla selamlıyorum. Hepiniz hoş geldiniz. Aslında söz almayacaktım baktım
bugün ki yürüyüşe gecikiyoruz. Çok güzel konuşmalar oldu, özellikle Erol Çelen gerçekten içimizi okudu. İyi ifade etti.
Diğer arkadaşlar öyle. Fehmi arkadaşımızın konuşmasını, yapmış olduğu metni okumuş olmasından mutluluk duydum.
Birkaç gün önce web sayfalarına koymuşlardı bu metni. Hakikatten Meslekte Birlik grubunun inandığı bir görüş mü
olduğunu yinede merak ediyordum. Bu anlamda da kendilerine teşekkür ediyorum. Bu metin aslında 2 kasım günü
2011 tarihinde, gözetim kurumunun açıklandığı zaman başlayan sürecin Meslekte Birlik açısından bana göre sonudur.
Bir yığın belirsizlik vardı. Ben vicdanı olan her sorumlu insanın her meslek mensubunun anlayacağı gibi meseleyi kendimde düşünüp anlamaya çalışıyorum. Yani nedir? Biz yanlış mı, yapıyoruz, yoksa olayın ardından başka bir şey var mı
diye? İki tane noktayı samimiyetle merak ediyorum. Meslekte Birlik tarafından. Buradan cevabının verilmesini istiyorum. Biraz önce anlattı arkadaşlar. O zamanlar İSMMMO olarak anlattık sadece bu kurumun kamu gözetimi yapmasına
ilişkin açıklamalarımızı. Denetim standartlarını da almaması olması gerekir. Erol’un ifade ettiği gibi gözetim kurumu
meslektaşlardan da, devletten de bağımsız olması gereken bir kurumdur öncelikle. Biz her açıdan görüşler meclise
gelecek, görüşülecek diye beklerken hepinizin bildiği gibi 2 kasım günü 660 sayılı kararname hakikatten Anayasa’ya
aykırı biçimde ve hükümete verilmiş olan yetkinin dolduğu ve aynı günde yetkinin verilmediği o halde çıktı. Değerlendirdiğimizde baktık ki, AB sürecinde 8. Yönerge, nerede yetkiler vermişse, bir takım değişiklikler vermişse düzenleme
yapmış. Peki, ne oldu baktığımızda düzenlemeye, 4 başlık çok net bir şekilde ortaya çıkmıştı. Bir kere TÜRMOB’u tanımıyorlardı. Böyle bir kurumu bağımsız denetim sürecinde yok sayıyorlardı. Bunun kabul edilmesi mümkün değildi.
Hangi görüşten olursa olsun buradaki meslektaşlarımızda kabul etmiyordur bunu. Sınavla alınmış olan, kazanılmış
olan, 3568 sayılı yasanında temel olarak yapmamız gereken işlerden biri olarak saydığı yeterliliği almış olduğumuz
karar bir günde sınava dönüştürülecektir diye çıktı karşımıza. Sonra oturup tartıştık. Böyle bir şey olamaz diye. Bu olsa
olsa kamu yararını ilgilendiren kuruluşları sınav yapacaklardır herhalde dedik. Ama meslek mensuplarının bağımsız
denetim yetkisini alamadıkları için, ayrı bir sınav yapmaları kabul edilemez bir şey. Eşit yaklaşılması lazım. Meslek
mensubu olmayanların, meslek mensupları arasındaki unvanları gözeterek veya lisans verme de, denetçi yapmada, süreçleri belirlemede ayrımcılıkla yaklaşmaması gerekir dedik. Bu da vardı. Siz de bunları kabul ediyordunuz. TÜRMOB’un
5786 yasa ile daha belirginleştirilmiş olan eğitim verme, eğitim yapma, sürecini belirleme noktasındaki yetkilerinin
de o kanun hükmünde kararnamede örtülü bir biçimde alındığını gördük. Kısa sürede de Sakarya Üniversitesi açıklama yaptı. 660 sayılı kararnameye ilişkin tebliğ haline gelmeden yönetmelik Sakarya Üniversitesi nereden aldıysa bu
bilgiyi bir açıklama yapmıştı ve başvuru aldı. Bunun etik olmadığını söyledik. Kısa sürede geri çekildi. Ardından Ticaret
Kanunu geldi. Onunda düzenlemesinde anlaşıldı ki mecliste henüz görüşülmesini beklediğimiz denetim standartları
ve gözetim kurumu paralel bir düzenleme yapılmıştı. TÜRMOB’un bağımsız denetimde olan yeri, meslek mensuplarına
bağımsız denetimin verilmiş olması paralel bir düzenlemeydi. AB yönergelerine uygun bir tasarısı var iken buna uygun
ticari kanunun ilgili hükmü var iken bunlar uluslar arası standartlara uygun iken ne oldu da o gün itibariyle bunların
hepsi yok sayılmıştı. Meslekte Birlikteki arkadaşlarımızda benim bildiğim, hatırladığım kadarıyla o süreçte bunun böyle
112
gitmesi beyan etmişti. Aksi beyanatları da söz konusu değildi. Ne oldu da o günden sonra bütün görüşler değişti. O
günden sonra ne oldu? Bunun yanıtını bir kere vermeleri gerekiyor. Ben kişisel olarak bunun tamamen bir siyasi süreç
olduğuna inanıyorum. Bu yetkilerin tamamen devlet tekelinde toplanması gerekiyordu. TÜRMOB’unda bu anlamda
etkisizleştirilmesi demektir bu. Meslekte Birlikteki arkadaşlar o süreçten sonra dönmeye başladılar. Bir sonraki aşamasına geldiğimizde çokça sorduk. Yönetimde tartıştık bunu bir ara. Bazı arkadaşlarımız haklı olarak yapmış olduğunuz
mücadele çok etkili değildi. Mücadele yöntemleriniz eksikti. Yanlıştı. Saygı duyarım, bu eleştirilebilinir. Ama arkadaşlar
bu süreci elinizi vicdanınıza koyduğunuzda işin başından beri TÜRMOB’un yayınlamış olduğu sürekli eğitim merkeziyle
ilgili o tebliğin geri çekilmesi noktası dahil olmak üzere bu kırmızı çizgiler o gün belirlenmişti, bugünde onun arkasında
duruluyor. Meslekte Birlikteki bazı arkadaşlarımızla birlikte yönetimi paylaşıyoruz. Bu konuyu gündeme getirdik, eşitlik
temelinde. Sınav yapılmaması temelinde, TÜRMOB’un tanınması, işbirliği yapılması temelinde, bağımsız eğitimlerin
de dikkate alınması gerektiği temelinde tamamen bir mutabakata varıldığını söylemişlerdi, bizimle aynı düşündüklerini söylemişlerdi. Geçen danışma meclisi toplantısında bunu tekrar sorma ihtiyacı hissettim, Adem arkadaşımız bunu
kürsüden bunu tekrar ifade etti. Peki, ne oldu bugün? Gerekçeleri öne koyarak tebliğin omurgasını oluşturan bu konuları kabul etmemiz mi gerekir? Biraz önce okunan görüşünüz de sınavın yapılmamış olması kaliteyi ortadan kaldırır.
Yani o zaman dün ne söylüyordunuz, bugün ne söylüyorsunuz! Bizim savunduğumuz anlayışın hiç birinde hiçbir zaman
her yerde de ifade ediyoruz, her meslek mensubu yarından itibaren bağımsız denetim yapabilsin denemedik. Bağımsız
denetçi olma hakkına sahiptir. Kalite koşullarını ortaya koyması lazım. Büro standartları ortaya konsun. Gözetim kurumunun tam da işi bu. Bu olması gerekirdi. Sizlerinde bu süreçte zaman zaman yazmış olduğunuz makalelerde hatta
bir başka meslekte birlik üyesinin yazmış olduğu bir yazıda gerçekten bu ifadeler vardı. Ne oldu da değişti? Ben bu tavrın, sizin açınızdan doğru olabilir ama siyasi olduğunu düşünüyorum. Siyasiyse de bir şey söylemem. Gözetim kurumu
devlet kurumudur, devletin yapmış olduğu tasarruftur, biz onlarla çatışamayız, biz onlarla farklı düşünemeyiz. Bunları
yaparsak o zaman bizim yapmış olduğumuz mücadeleyi siyasi boyutu ne olacak diye bilirsiniz. Ama asla samimiyetinize bu iki soruya yanıt vermeyişinize inanmam. Bu soruları vicdana soruyorum. Her platformda oturur konuşur yanıt
verirsiniz, konuşuruz. Kimseyi de suçlayarak söylemiyorum. Özetle burada benim anladığım kadarıyla bir görüş birliği
vardır. Sizler katılmayabilirsiniz. Ağırlıklı görüş TÜRMOB’un da zaten esasında vermiş olduğu görüşte gizlidir. TÜRMOB
demiştir ki şu 4 tane maddeye biz size bu ayrıntılarla ilgili görüş vermeyiz demiştir. Doğrudur ilkesel olarak. Dolayısıyla
bu temelde gözetim kurumunun kendisi zaten tartışmalı. Yapmış olduğu durumları kabul etmemiz mümkün değildir.
Dolayısıyla önümüzdeki süreçte hangi mücadele yöntemleriyle mücadele edilmesi gerekiyorsa elimizdeki demokratik
haklarımızı kullanarak mücadele etmeye devam etmeliyiz. Daha etkin mücadele etmeye devam etmeliyiz diye düşünüyorum. Hepinize saygılar diliyorum.
Danışma Meclisi Raporu
2013 YILI Faaliyet R a p o r u
Yücel Akdemir:
Sayın başkan değerli arkadaşlarım hepiniz saygıyla selamlıyorum. Zor bir dönem, zor bir işi yapıyoruz. İşimiz kolay
değil. Türkiye’de siyaset, iş dünyası denetim istemiyor. Meslek mensuplarının da önemli bir bölümü denetim istemiyor.
Herkesin kendine göre haklı ve haksız gerekçelerle bir görüşü, duruşu var. Bu şartlarda çok cesaretli bir iş yapıyoruz.
TTK denetimin herkesimi kapsamını savunuyoruz. Yıllardır bu denetimin siyaset kurumundan başlamasını söyledik.
Ama son noktada geldik, gördük ki denetim istenmiyor. Denetim kağıt üzerinde kaldı. Yine inatla tüm bu olumsuz
koşullara rağmen bu kesimler anlamasalar da bizi ne olacak bu denetimin hali diyorlar. Belki bizi ciddiye almasalar bile
ciddi şekilde meslek mensuplarının denetçi olabilmesini konuşuyoruz. Bu süreçte destek veren tüm kurumları, odaları,
meslek mensuplarını, meslek gruplarına teşekkür ediyorum. Altını çizmek istediğim bir konuda şu, eğer bir kurumun
üyesiyseniz o kurumun varlığı ile ilgili grup kurmuşsanız o kuruma muhalefet edemezsiniz arkadaşlar. Kişiye muhale-
113
2013 YILI Faaliyet R a p o r u
fet edebilirsiniz. TÜRMOB genel başkanına, Yücel Akdemir’e muhalefet edebilirsiniz ama TÜRMOB’a odalara muhalefet
edemezsiniz arkadaşlar. Hele hele TÜRMOB’u rakip bir kuruluşmuş gibi gözetim kurumunun karşısına koyamazsınız
arkadaşlar. Bu doğru değil. Oraya TÜRMOB’taki yönetim anlayışı dersiniz saygı duyarım. Bu kurumları yönetme iddianız
varsa bunu hiç yapamazsınız, yaparsanız sizi hiç kimse ciddiye almaz. Niyetinizden şüphe eder. Görüş var arkadaşlar.
TÜRMOB’un verdiği her cevapta bir şeyin altı net çizilmiştir. TÜRMOB’dan ayrı bu işleri yapmayın denmiştir. Ana kurum
TÜRMOB, 400 madde ortada. Bunu yapmayın denmiştir. Yönetmelik çıkartıldığında tüm meslek mensuplarına denetçilik hakkı verilsin demiştir. Bu önemli. Şu anlama gelmiyor, 90 bin kişi denetçi olacak anlamına gelmiyor. Zaten bunu
talep eden sayı 40 bin. Bunun için getirilmiştir. Bugün ki koşullarda mevcut çıkarılan yapılan sınırlandırmayla denetçilik
yapamayacakların arkadaşların hepsi denetçi belgesi alıyor, denetçi belgesi alması gereken sınavla bu mesleğe giren
arkadaşlarımın önü kesiliyor. Bununda oranı yüz de 70 civarında. Bunun hesabını kim verecek. Bilmem ne harcı 250 inse
ne olur kalksa ne olur. Diyorsunuz ki 8 yıl 11 ay 29 gün meslek mensubu olan gence diyorsunuz ki sen büronu kapatacaksın gideceksin 3 yıl bir denetim firmasında bulabilirsen staj yapacaksın ondan sonrada bugün ki mali müşavir gibi
sınavlara gireceksin. Biraz zor sen denetçi olursun diyorsun. Gücü olan kendine güvenen bunu değiştirsin, ben elinden
öpmeye razıyım. Bu kadar basit bu konu. Denetim, denetçilik işi 660 sayılı yasa ile birlikte icat edilmedi. Denetimle ilgili
bir reel düzenleme olmamasına rağmen denetim var. TÜRMOB’da yaklaşık 5 yıldır hiçbir ayrım yapmadan bize müracaat eden firmalara denetim yetkilendirme belgesi veriyoruz. Firmayı kuruyor arkadaşlar. BDDK gidiyor orası da önce
TÜRMOB’dan bana bir yazı getir diyor bizim yazdığımız yazı bu firmalardır. Bunun önü kimseye kapalı değil. Sizde iki arkadaş denetim yapacağız deyin müracaat edin sizde denetim yapın. Eğitim kadrosunu hiç kimse tartışmasın. Türkiye de
özellikle denetimden anlayan hoca dediğinizde bunların sayısı 4-5 kişiyi geçmez. Şimdi gözetim kurumu kendi içindeki
standart vb. çalışmalara başladığında bizim bu hazırlıkları yaptığımız başta Nejat hoca, diğerlerine isim isim girmeyelim, bunların hepsinden ricada bulundu. Bu arkadaşlarımızın bir çoğu gözetim kurumuna katkı sunuyorlar. Beğenmediğimiz adamlar yapıyor bunu. gözetim kurumu diyor ki biz anlamıyoruz anca siz çözersiniz diyor. Gözetim kurumunda
kurulan komiteler de böyle. Soracaksınız bunları. Ortada bir oyun var. Neden görmezden geliyoruz. Yani şunun cevabını
verebilecek olan var mı? Konya’daydım geçen gün Konya’dan 4 tane üniversite müracaat etmiş. Israrla neden Sakarya
Üniversitesi, kim ne bekliyor, hangi rant var? Ben sizlerden bekliyorum. Aceleniz ne? Madem bütün üniversitelere açtınız bunu, ne oldu yangından mal mı kaçırıyorsunuz? Bunu sordunuz mu, bunu sorun gözetim kurumuna? Ne var neyin
anlaşmasını yaptınız? Standartlar söyleniyor, onlar bugün ki iş değil arkadaşlar. Bakın ben size örneklerini vereyim. TTK
çıktı, tek düzen hesap planı vardı. Muhasebe Standartları Kurulu Maliye Bakanlığına günün ihtiyacına cevap verecek
tek düzen hesap planını teslim edeli 2 yıl oldu. Ama karar almışlar, olay siyasi, hiçbir anlam ifade etmiyor. Muhasebe
standartları da bugüne kadar yaptık. Denetim standartları bir tercüme olayıdır. Gözetim kurumu bu olayı alalı 15 ay
oldu nerede denetim standartları? TÜRMOB’dan hesap soruyoruz, gözetim kurumundan da hesap soralım. Nerede, 1.5
yıldır? Ne zaman yayınlanacak? Halbuki çok kolay. Diğer tarafta zaten IFAC’ın yükümlülükleri gereği TÜRMOB’a bağlı denetim standartları kurulu bunları zaten tercüme ediyor. Gözetim kurumuna yetki verilmesine rağmen TÜRMOB’a bağlı
denetim standartları kurulu tercümelerden hala çalışıyor arkadaşlar. Kolay iş değil. Birilerini eleştirirken önce dönüp
kendimize bakacağız. Boyacı küpü mü bu sokup çıkacaksınız da alın size denetim standartları diyeceksiniz! Şunu kabul
etmiyorum. Bu meslek itibarlı bir meslektir. Öyle ki buradaki tüm itibarlı arkadaşlar bulunuyorlar. Günün Cumartesinde
burada olmazdık. Birçok ülke de bu meslek 50 yıl, 100 yıl önce kurulmuşken, biz 23 yıldır meslek örgütüyüz. Eksiklerimiz
var, doğrudur. Ben asla itibarsız mesleği yapmam. Yaparsam ben bunu para için olurum. Ben bunu kabul etmiyorum.
Değerli arkadaşlar idarecilik, yöneticilik ayrı, 23 yıldır YMM’liğin yanlış bir uygulama olduğunu, YMM’liğin kalkmasını
savunuyoruz. Bizim herkesi YMM yapma gibi bir derdimiz yok. Olmayacakta bundan sonra. Ayıp kelimesini de buraya
yakıştıramıyorum. Bu ülke de Anayasa Mahkemesi var, bir akademik birlikle birlikte iki dönem yasağı getirdi. Ne oldu
114
bir yılda ne değişti? Büyük ayıp bu değil mi? Onlar oda da bizimkiler moda mı değerli arkadaşlar? En büyük ayıp bu. O
kadar her şey olgun gidiyor ki tahkiye mantığıyla. 6 ay önce şunlarla görüşmedim diyeceksiniz, diyen şerefsizdir, namusuzdur diyeceksiniz. Ama bugün sesinizi çıkartmayacaksınız. Büyük ayıp bu ülke budur arkadaşlar. Bu ayıpların yanında
bizim ki eksikliktir. Sonuç itibariyle bu mücadelenin iki tane önemli noktası var. Bu ülkenin geleceği için denetim önemlidir. Artık açık ve net, bu çalışmanın gözetim kurumunun görevi denetçiyi gözetlemektir. Gözetim kurumunun bu saate
kadar denetçinin denetimi ile ilgili yaptığı bir tane çalışma yoktur. Denetlemenin yerine mesleki kurumları yönetmenin
peşindedir. Birlik ve odalar bölümünde şu yazıyor, birlikte birden fazla birlik kurulabilir diyor. bizim mesleğimizde bunu
savunan anlayışlar var. Belgeleri ortaya koymak istemiyorum. TÜRMOB buradan alınacak kararlara sadece bir gruptan
giden yöneticilerinden değil, bugüne kadar alınan kararların hepsi oy birliğiyle alınmıştır. Diyaloga da, tepkiye de , dava
açmaya da, eyleme de hazırdır. Bunun bilinmesini istiyorum. hepinize saygılar diliyorum.
İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan:
Teşekkür ediyorum sayın başkan. Öncelikle katkı sunan, görüş sunan tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum belki de
bu dönemin son meclis toplantılarından bir tanesi. Özellikle yıllardır bu meclis toplantılarındaki geleneğimiz zaman
zaman farklı düşüncelerden dolayı hareketli süreçler olmuştur. Ama bu kürsü özgürlüğü, ironide olsa insanları, kurumaları rencide edecek sözler kullanılmamasından yanayım bu bize yakışmıyor. Dikkat edilmesi gerekiyor. Elimizden geldiği kadarıyla, farklı farklı görüşleri dinleyerek onlardan gerekli tespitleri yapmakta görevlerimiz arasında yer alıyor. Öz
eleştiri yapmak gerekirse arkadaşlar, bu dönem meclis çalışmaları içersinde tam görev yaptı diyemem. Aslında danışma
meclisinin oluşumu şuydu, gündemdeki maddeler ile ilgili yönetime yol çizen bir anlayışı vardı. Yönetim kuruluda bunu
önüne alıp çalışma yaparak önünü görüyordu. Zaman zaman genel kurula dönüştü, zaman zaman amacından çıktı
meclis toplantıları. Dileğim bundan sonraki süreçte meclis çalışmaları için böyle bir düşünce daha doğru olacaktır diye
düşünüyorum. Sevgili arkadaşlar, ben arkadaşlarımızın yazdığı bildiri ile ilgili hiç bir şey söylemeyeceğim. Bu bildiriye
en güzel cevabı meslek camiası cevap verecek. Gerçekten tarihi bir bildiri bu. Şunu anlattık, dedik bu süreç ekmek
kavgası. Mesleğimizin geleceğini belirleyecek. Ekmeğimize göz dikenler olacak dedik. Meslek siyaseti yapmayalım,
ortak paydada buluşalım dedik. Şu yapılabilir, günah keçisi arayabilirsiniz, bu TÜRMOB olabilir. Düzeltiyorum TÜRMOB
yönetimi, İSMMMO yönetimi olabilir. Ama ortada bir sonuç var arkadaşlar. Kasım 2011 de bu kurum oluştuğunda bir
duruşumuz vardır. tabii İSMMMO yönetimi diyemiyorum, arkadaşlar farklılıklarını ortaya koydular. Ama İSMMMO’nun
çağdaş demokrat kanadı en azından bu süreç olduğu günden bu yana uyanık olacağımızı her yerde anlattık. Nitekim
çıktı. Bu süreç içersinde en büyük mücadeleyi veren maalesef YMM’lerdir. YMM’lerin yine sesleri çıkmıyor. Birçok şeyi
hallettiklerini yaptıklarını zannediyorlar. Sonuçta sevgi arkadaşlar, ortada bir yönetmelik var, bu yönetmeliğe katılmamız mümkün değil ki. 660 çıktı zaman örgütlenme üzerine olan bir kararname. Hiç dikkat ederseniz orada bir örgütlenme boyutu yoktu. Ama şuanda yayınlanan yönetmelik tamamıyla siyasal bir yönetmeliktir. Bunu görmek lazım.
Böylesine olan bir yönetmeliğin teknik olarak neyini anlatacaksınız, neyine uzlaşacaksınız! Bir meslek örgütü yerine
kendini koymak isteyen. Kurum başkanının konuşmalarını yakından takip ettiğiniz zaman en son YMM odasında yaptığı
konuşma var, vatandaş diyor ki, ayrı bir denetim mesleğinden bahsediyor. Aslında ok dar güzel anlatıyor ki süreci. Bunu
diğer arkadaşlarım görürler görmezler başka bir şey. Belki işlerine politik olarak gelir ya da gelmez. Ama sonuçta 90 bin
kişilik bir yönetmelik hazırlıyorsanız ve siyasetten de teknik olarak bunu madde olarak konuşmamızın bir anlamı olmaz.
Biz oda başkanları olarak TÜRMOB’a bunu ilettik. Teknik değil, genelin üzerine masaya oturacaksak oturalım dedik.
Sen, TÜRMOB’u çağırıp gel bunlar şöyle böyle diye çağırmayıp, bunlara gerek duymuyorsan konuşulacak hiç bir şey
yok. Sonuç şu, bir grubun dışında, görüşlerine saygı duyuyorum ama mesleğim adına saygı duymuyorum, mücadeleye
devam durumumuz bu yönetmeliği kabul etmeme görüşümüze devam edeceğiz. Hukuksal hakkımızı sonuna kadar
Danışma Meclisi Raporu
2013 YILI Faaliyet R a p o r u
115
2013 YILI Faaliyet R a p o r u
kullanacağız görüşümüz var ve meslek odası olarak mücadele edeceğimiz görüşürü var. Bu doğru mudur sevgili arkadaşlar? Bize de düşen tek bir görev var, bu meclisimizin almış olduğu kararların önünde yürümek her zaman olduğu gibi
kişisel çıkarlarımızla, meslek çıkarlarımızı birbirine karıştırmadan, doğru önderlik etmek gibi bir sorumluluğumuz var.
İSMMMO hep bu şekilde durmuştur, bu gücünü de sizden almıştır. Bugün ki meclisimizin de bize vermiş olduğu güven
sonucunda belirttiğimiz şekilde mücadelemize devam edeceğiz. Yolumuz açık olsun diyorum sevgili arkadaşlarım. Ya
tarihte bu mesleği sattılar diye geçeceğiz, ya da mücadele ettik diye geçeceğiz. Mücadeleyi de sonuna kadar sürdüreceğiz. İnanın zaman her şeyi lehimize sonuçlandıracaktır. Teknik konuya girmiyorum. Tekrar katkı sunan arkadaşlarımıza
ve tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum.
116
Download