"İçimizde teslim olan (müslüman)lar da var ve yine içimizde 'Kasitun' (hak yoldan sapmış zalimler) de var. (Allah'a) teslimiyet gösteren kimseler, rüştü (hidayeti) taharri edenlerdir. Ve lakin, Kasitun (hidayetten sapan)lara gelince; onlar cehenneme odun olurlar..." [Cin(72): 14-15] "Kasitun, 'Muaviye' ve ona uyanlardır..." (Fedail'ül-Hamse: 2/358-363; Ayrıca; Mektubat: 90; Nehc'ül-Belağa, hutbe: 26); Ebu Eyyüb'el-Ensarî: "Resulullah (as) , Ali Bin-i Ebi Talibe, 'Nakisin, Kasitin ve Marıkin' ile savaşmasını buyurdu!..." diye rivayet etmiştir. (Bir çok kaynaktan naklen, FedaiPül-Hamse: 2/358-363) "...Vah Ammar! Vah Ammar! Kendisini bir 'Fie-i Bağiye' katledecektir. (Ammar) onları cennete, onlar ise onu cehenneme davet ederler!" (Buharî; Tecrid-i Sarih: 2/391-392, Zübde: 84;,.) diyerek, Hz. Ammar'ı şehid eden Ehl-i Sıffin'in mahiyetini de açıklamış bulunan Resulullah (sav) Efendimiz, olaylar olmadan önce ümmetini uyarmaya, hak ve batıl cepheyi iyice tespit etmeye ve hakkı esas almalarına yardımcı olmaya çalışmıştır... Fie-i Bağiye ise, Hizbuşşeytandır (Savaik: 142); Şu ayet-i kerimeler de, konuyla irtibatlı bulunmaktadır. Her ne kadar itiraz eden zevat bulunsa da: "Eğer doğru söylüyorsanız, bu fetih hani ne zaman? Derler! De ki: 'Fetih günü'nde, kâfirlere imanları fayda vermeyecek ve kendilerine nazar edilmeyecektir. O halde, artık sen de onlardan yüz çevir! (neticeyi) bekle! Zaten onlar da beklemektedirler!" [Secde(32): 28-30]; Ben-i Ümeyye'nin nerede ise tamamı, Mekke fethinden de sonra Yüce Resul'e (sav) teslim olmuş, doğrusu teslim (müslüman) olma zorunda kalmışlardır. Müslüman olmaları için, Resul-ü Ekrem (sav) Efendimiz tarafından kendilerine mühlet verilmiş, bu süre içerisinde de (başka çıkış yolları olmadığından dolayı) müslüman olmak zorunda kalmışlardır. Çünkü, müslüman olmayanların öldürülmeleri söz konusu olacak, müşrik Arapların zımmî statüsüne geçişleri (şer'an) mümkün olmayacaktır... "Ben insanlarla, onlar Lailahe İllallah deyinceye kadar, savaşmakla emrolundum! Bunu derlerse (ve namazı kılarlarsa) diğeri (içleri) Allah'a kalmıştır!..." [Yaklaşık olarak, Müslim: 1/181-195; Tecrid-i Sarih (Buharı): 1/3839; (Zübde): 21;...]; Şu halde, mezkûr ayette fetih gününde, kâfirlere imanları fayda vermeyecek! İbaresi, uhrevî olup, dünyevî değildir. Zira, ayette, imanlarını kabul etme! Denmemiş, imanları kendilerine fayda vermez! Denmiştir. Ki, aradaki farkı, İbn-i Kesir'in farketmesi gerekirdi... Üstelik; 'Celâleyn, Medârik, Beyzavî...' gibi müfessirler, fetih ne zaman? İbaresini zafer, nusret fiilî durumhüküm ve kaza gibi .. anlamlara tefsir etmişler, fetih günü ile de, kıyamet ile beraber Bedir ve Mekke'nin fethinin de kastedildiğini bildirmişlerdir. Ki böylece; mezkür ayetler, Ben-i Ümeyye'nin mahiyetine (istisnaları olmak kaydıyla) dikkat çekmekte, hâbis durumlarını-yapılarını gözler önüne sermektedir. Bütün ümitlerinin kesildiği bir durumda ister-istemez İslam'a boyun eğen Ben-i Ümeyye'nin ve sairenin (Kureyş'in) Mekke fethinden sonraki İslam'a girmiş olanları, İslam için en büyük tehlikeyi oluşturdukları ve tüm fitnelerin baş kaynağı oldukları..! kesinkes bilinmektedir. e-) "Okun 'yay'dan fırlayıp çıktığı gibi, dinden çıkan" olarak Yüce Resul-U Ekrem (sav) tarafından haber verilen ve Marikun (yahut Marıkin) diye tesmiye