Müslümanların Çıkmaz Sokağı!

advertisement
On5yirmi5.com
Müslümanların Çıkmaz Sokağı!
Müslümanların Çıkmaz Sokağı!
Yayın Tarihi : 7 Haziran 2012 Perşembe (oluşturma : 10/20/2017)
İnsanlar yaşamları boyunca inandıklarıyla şekil alırlar. İnançları, ideolojileri ve değerleri kişilere
hayat tarzı ve yaşama biçimi kazandırır. Dolayısıyla insan her zaman taraftır.
Fikir karmaşalığının hat safhada olduğu bugünlerde muhafazakâr, layt, radikal ve daha birçok isimle
anılan Müslümanlar da bu karmaşadan payına düşeni fazlasıyla almış durumda. Dolayısıyla ne tam
Müslüman olabildiler ne de tam olarak başka bir şey.
O kadar pasifize oldular ki, inançlarına ters düşen fiilleri ve eylemleri bırakın tepki vermeyi, kendileri
bile yapmaya başladılar. Hal böyle iken Müslümanlardan birbirlerini aforoz edenlerde oldu, bu halen
devam da ediyor. İslam dini kendi özünden çıkıp cemaatlerin, vakıfların, tarikatların, derneklerin
tekeli altına girdi. Yani, herkesin bir İslam dini oldu. Herkes Kuran-ı Kerim’i farklı yorumlayarak, farklı
hükümler çıkartarak birbirine muhalif oldu. Bir konu hakkında birden fazla hüküm ve fetva türedi.
Buda çatışmalara sebebiyet verdi, veriyor.
Her ne kadar Kuran-ı Kerim’de “Müminler ancak kardeştir. (49/10)” ayeti geçse de uzun yıllar bu
çatışmalar devam etti, ediyor da. Müslümanlar arasında daha şuurunu yitirmemiş azınlık vahdet
çağrısı yapsa da, bölük pörçük durumda olan bu ümmet halen birlikte olamadı. Herkesin kendine
göre sebepleri sıralanıyor ama saymakla da bitmiyor. Öyle ki tarafların internet sitelerinde
“Reddiyeler “ bölümü bile var. Üstelik tarafların imamları vasfında bulunanlara ağır hitamlarda
mevcut. Sadece sanal medyadan değil, camilerde Cuma çıkışlarında el ilanları dahi dağıtılıyor.
Karalama kampanyaları düzenleniyor. Gazetelere manşet dahi oluyorlar.
Oturdukları kahvehane köşelerinde kardeşlerinin kanlı etini yiyorlar. Gıybetini yaptıkları
kardeşlerinin etini mideleri bulanmadan her gün yiyorlar. Her gün birilerine giydiriyorlar(atıflarda
bulunmak). Radikalinden tutun da tasavvufçusuna kadar bu böyle. Kurdukları üç beş kişilik ekiple
birbirlerine taş atıyorlar. Nedense toplumda İslam hâkimiyetinin kurulamayışının faturasını
birbirlerine kesiyorlar. Yok, arkadaş bunlar hiçbir iş yapmıyorlar, ümmetin malını gasp ediyorlar, dini
değerleri ön plana alarak insanları aldatıyorlar diye. Kendilerinin kalır bir yanı varmış gibi. Karanlığa
küfretmekten bile korkar hale geldiler.
Senede bir yaptıkları programlarla İslam’ın hakimiyetini kuracaklarını sanıyorlar. “Kudüs bizimdir,
bizim olacak.” Sloganlarıyla herkesin bir Kudüs’ü oldu! Herkes kendi Kudüs’ü üzerinden prim
yapacak, ismini duyuracaktı. “Ya Resul, Rabbin seni âlemlere rahmet olarak gönderdi” sloganlarıyla,
kutlu doğum programları düzenleyerek prim yapacak, ismini duyuracaklardı. Saç ve sakalı uzatarak
Cihad ettiklerini sanacaklardı. Puşu takıp sokaklarda gezerek ne kadar sadık(!) olduklarını
göstereceklerdi. Slogancı bir ümmet yetiştireceklerdi. Ki koyun gibi güdülmeye hazır bir topluluk
olsun!
Elbette sakal salınacak saçlar uzatılacak, bunlar sünnettendir. Ama ne zaman ki Tevhid’i anlayışı
benimsediler, Cihad’ı alınlarının çatısına vurdular işte o zaman sünnet yerini bulacaktı.
İman etmek, inanmak ve tastik etmekten geçer. İnandıklarını pratiğe geçirmen iman ettiğine
delalettir. Öyle ya, ben iman ettim demekle iman etmiş olmuyorsun. Meydanlara inmek yürek
ister. Kor ateşi avucunda tutanlara selam olsun.
Medrese-i Yusufiye ye talip olanlara selam olsun.
İbrahim’i başkaldıranlara selam olsun.
Selam olsun Hattap’lara, Bilal’lere, Şamil’lere
Selam olsun Rantisi’ye, Metin’lere, Aydın’lara
Selam olsun bu uğurda kelleyi koltuk altına alanlara.
Bu dökümanı orjinal adreste göster
Müslümanların Çıkmaz Sokağı!
Download