1 Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya: “2010 yılında Taksimi 1 Mayıs alanı ilan ederken Taksim o dönem şehrin merkezi değil miydi?” Tarih : 02.05.2014 “Bakan’ın söylediği gibi Türkiye bir Hukuk Devleti ise Çalışma Bakanı, neden mahkemelerin on binlerce taşeron işçi için verdiği kararları uygulatamamış, sorumlular hakkında işlem yapmamıştır, bunu açıklaması gerekir.” Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, yazılı bir açıklama yaparak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’na 1 Mayıs değerlendirmeleriyle ilgili sorular yöneltti. Akkaya’nın yazılı açıklaması şöyle: “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 1 Mayıs ile ilgili bir basın açıklaması yaparak “Sendikacılık demek yalnız Taksim demek değil. Sendikacılık demek yalnız ücret sendikacılığı değil. Sendikacılık demek çalışma hayatında emekçilerin karşı karşıya bulunduğu sorunları oturup birlikte, 1 Mayıs bayramını da fırsat bilerek bu sorunlara nasıl çözüm buluruz” diye kafa yormaktır.” sendikaları suçlayıcı açıklamalarda bulunmuştur. Öncelikle, Bakan Çelik, 1 Mayıs’ta işçilere ve emekçilere yaşatılan şiddet ve terörün kaynağını, kimin tarafından uygulandığını öğrenmelidir. Çalışma Bakanı’nın görevi çalışanların ifade ve toplanma özgürlüklerinin Anayasa’nın belirlediği hak ve özgürlükler çerçevesinde kullanabilmesini sağlamaktır. Birisi öyle buyurdu diye hak ve özgürlüklerin kısıtlanması, yasaklanmasının adı demokrasi olamaz. “2010 yılında Taksimi 1 Mayıs alanı ilan ederken Taksim o dönem şehrin merkezi değil miydi? Diye sorarlar insana. Ayrıca Sayın bakan, “1 Mayıs’ı biz tatil ilan ettik” diyerek işçi sınıfının bu uğurda ödediği Cumhuriyet Halk Partisi -1/2- 03.05.2014 2 bedelleri yok saydığı gibi daha 1923 yılında İzmir İktisat Kongresinde “1 Mayıs Tatil İlan edilmelidir” diyen işçinin ve emekçinin hak ve özgürlüklerini geliştirmeyi amaçlayan Cumhuriyetin kurucu değerlerini de yok saymaktadır. Burada asıl mesele bir şeylerin tatil ilan edilmesi değil, çalışanların hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesi, geliştirilmesi, refahlarının arttırılmasının sağlanmasıdır. 1933 yılında Almanya’da da 1 Mayıs tatil ilan edilmişti. Ancak, ertesi sabah bütün sendikalar SS kıtalarınca işgal edilmişti. Bu ülkede çalışma yaşamının taraflarının Çalışma Bakanı’ndan beklentisi meydanların güvenliğini değil, çalışanların güvenliğinin sağlanmasıdır. Bakan, sendikaları ücret sendikacılığı yapmakla, çalışanların sorunlarına ilişkin çözüm arayışında olmamakla suçlamaktadır. Yine baskın basanındır, taktiğiyle AKP iktidarında çalışanlara yönelik hak gasplarını yasakları ve baskıları gizlemeye çalışmıştır. Öncelikle, Bakanın ILO Uzmanlar Komitesi tarafından açıklanan 2014 yılı Raporunda yazılanları açıklaması gerekmektedir. 12 Eylül hukukunu kaldıracağız, ileri demokrasi getireceğiz diyenlerin, çalışma yaşamında daha yasakçı bir dönemi nasıl başlattığını, açıklaması gerekir. Grev yasakları, sendikal faaliyetler konusundaki Bakanlık Vesayeti gibi konulara açıklık getirmesi gerekir. Bakan konuşmasında ayrıca, iş cinayetlerinin sorumluluğunu da sendikacılara ve sendikalara yükleyerek iş sağlığı ve güvenliği eğitimi verilmediği için kazaların olduğunu söyleyerek yeni bir gafa imza atmıştır. Öncelikle Bakan’a hatırlatmak isteriz ki, işçilerin, çalışanların sağlığının ve güvenliğinin sağlanması yükümlülüğü işverene ait bir yükümlülüktür ve bunun yerine getirilip getirilmediğini kontrol etme ve denetiminden sorumlu olan doğrudan Çalışma Bakanlığı’dır. Eğer bir ülkede 12 yıl boyunca önlenebilir iş kazaları azalmadan, sürekli artıyorsa, bir ülkede 12 yılda 13,400 ölümlü iş kazası olmuş ise her gün 4 işçi ölüyor, 6 işçi de engelliler sınıfına katılıyorsa, buna ilişkin bir yasa çıkarılıp, Çalışma Bakanlığı tarafından bu yasanın yürürlüğe girmesi engelleniyorsa, Çalışma Bakanı olarak birilerini suçlayacağına, Güney Kore’de 50 çocuğun ölümünü önleyemediği için ailelerinden özür dileyerek istifa eden Bakan’dan ders almasını salık veririz. 1 Mayıs’ta işçilerin ve emekçilerin hak ve özgürlüklerini kısıtlama, Taksimi yasaklamanın arkasında ne olduğunu da bugün itibariyle Bakan’ın açıklamalarından öğrenmiş bulunmaktayız. Bakan, açıkça kıdem tazminatı fonu kurma hayallerinin devam ettiğini, taşeron işçilere yönelik herhangi bir düzenleme yapmayacaklarını belirterek, sendikalara açık açık meydan okumuştur. AKP iktidarının çalışana, emekçiye, sendikalara nasıl ve ne kadar değer verdiğini tekrar göstermiştir. Bakan’ın basın açıklamasında söylediği gibi Türkiye bir Hukuk Devleti ise Çalışma Bakanı, neden mahkemelerin on binlerce taşeron işçi için verdiği kararları uygulatamamış, sorumlular hakkında işlem yapmamıştır, bunu açıklaması gerekir.” Cumhuriyet Halk Partisi -2/2- 03.05.2014