HANBELĠ FIKHINI VE GENEL OLARAK FIKIH ĠLMĠNĠ ÖĞRENMEK ĠSTEYENLERE TAVSĠYELER www.tavhid.org 1 SORU: Bismillahirrahmanirrahim. Hanbeli mezhebini tavsiye etmişsiniz bir yazınızda. Arapça bilmeyenler için böyle bir ilmihal var mı? Guraba yayınlarından çıkmış bir kitap var: Ana hatlarıyla İslam Fıkhı, Prof. Dr. Abdulazim b. Bedevi el-Halefi. Bu kitap muteber midir? CEVAB: Bismillahirrahmanirrahim, Hanbeli mezhebini tavsiye ettiğimiz doğrudur. Zira rey ve kıyasa en az yer veren ve de hadis ve asara en çok ehemmiyet veren mezheb Hanbeli mezhebidir ve bidatların en az girdiği mezheb bu olmuştur. Türkçede bildiğimiz kadarıyla Hanbeli fıkhını baştan sona kadar ele alan müstakil bir kitap neşredilmemiştir. Kardeşlerimiz Hanbeli mezhebinin temel fıkıh metinlerinden olan el-Umde adlı eserin çevirisine Allahın izniyle muvaffak olmuşlardır. İlerde gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra yayınlanabilir. Sözkonusu kitabın tercüme edilmiş kısımlarını şu adresten okuyabilirsiniz: http://at-tawhid.org/tr/forum/index.php?topic=14.0 Piyasada Hanbeli fıkhıyla alakalı matbu olarak bulabileceğiniz kitaplardan şu an için sadece İbn Kayyım’ın namaz kılma şekli ile alakalı bir risalesi vardır. İbn Kayyım’ın Zad’ul Mead adlı eserinde de fıkıh bahislerine yer verilmiştir ancak İbn Kayyım, İbn Teymiyye gibi muhakkiklerin eserleri genel olarak avama ve yeni başlayan ilim talebelerine hitab etmez. Zira bu imamlar eserlerinde geniş olarak delilleri incelerler, delillerin zayıfını sahihinden ayırd etmek amacıyla uzun mütaalalarda bulunurlar, fakihlerin farklı görüşlerini mukayese ederler vs. Fıkhi meseleleri yeni öğrenen bir mübtedi için bu tür mukayeseli kitaplarla başlamaktansa muhtasar ilmihallerle başlaması yerinde olacaktır. Aynı şekilde Ceziri’nin “Dört Mezhep Fıkhı”, Zuhayli’nin “İslam Fıkhı Ansiklopedisi” gibi karşılaştırmalı kitaplar da yeni başlayan birisi için akıl karışıklığına sebeb olabilir. Ceziri'nin Dört Mezhep Fıkhıyla alakalı kitabı görebildiğimiz kadarıyla dört mezhebin muteber kitaplarından derlenmiş bir kitaptır. Zuhayli'nin kitabı da aynı şekilde muhtelif kaynaklardan derlenmiş bir eserdir. Ancak Zuhayli yer yer kendi reyine göre birtakım tercih ve içtihadlarda bulunmuştur, zaten kendisinin akidesi ve menheci, tevhide ve de selefe uzaklığı ortadadır. Esasında yeni başlayanlar için bu tarz mezhepler arası mukayeseli kitaplar tavsiye edilmez. İlim öğrenmeye yeni başlayan kimselere dört mezhepten herhangi birisinin muhtasar bir kitabını alıp talim etmesi, ezberlemesi tavsiye edilir. Böyle yapmayıp da bu tarz mukayeseli kitaplarla işe başlayan birisi ancak mezhepsiz olur ve Allah hidayet etmedikçe kolay kolay da iflah olmaz. Zaten sağlam bir temel olmadan boyundan büyük işlere kalkıştığı için doğru dürüst bir şey öğrenemez ve aklında da tutamaz. Bu kitaplar ancak erbabı için kaynak 2 olarak kullanılabilecek eserlerdir. Zaten bütün ilim dallarında olduğu gibi fıkıh ilminde de asıl olan öğrenimde basamak basamak ilerlemektir. Henüz fıkhın temelini almamış olan birisi bir anda ahkam hadislerine, delillerin ve görüşlerin mukayesesine dalarsa altından kalkamaz; o an için zekasıyla bu meseleleri çözse bile aklında bir şey kalmaz. Bunlar vakıada tecrübeyle sabit olan, açık hakikatlerdir. Bahsetmiş olduğunuz “Ana hatlarıyla İslam Fıkhı” adlı kitaba gelince; biz bu kitabı okumuş değiliz. Bu kitabın asıl ismi “el-Veciz fi Fiqhi’s sunneti ve’l Kitab’il Aziz”dir. Kitabın Arapçasını biraz inceleme imkanım oldu. Anladığım kadarıyla yazar “günümüzde bazı çevrelerde adet olduğu üzere- herhangi bir muayyen mezhebe bağlı kalmaksızın kendince Kitap ve Sünnetten sağlam delillere dayalı olan racih kaviller yani tercih edilen görüşler üzerine kitabını bina etmiş. Muasır mürcie’nin şeflerinden Elbani’yle bağlantısı olan bu yazar, akidesi bir yana, objektif ilmi kriterler açısından dahi bu şekilde deliller arasında tercih yapabilecek ve sağlamını zayıfından ayırd edecek bir ehliyete sahip midir, bu noktanın sorgulanması gerekir. Ayrıca Guraba yayınları bildiğimiz kadarıyla şu anda bu tip ulemadan kopuk zahirci anlayışları reddetmektedir. Böyle bir kitabı neden basmıştır ve neşretmeye devam etmektedir bilmiyoruz. Sanırız onlar son zamanlarda bu çizgilerine gelmiştir, kendi içlerinde de halen bu konu hakkında bazı çelişkiler mevcuttur. Meselemiz bu olmadığı için şimdilik geçiyoruz. Piyasada son dönemlerde Fıkh’us Sunne, Fıkh’ul Kitabi ve’s Sunne, Ayet ve Hadislerle Ġslam Ġlmihali, Sahih Ġlmihal, Kitap ve Sünnete göre Namaz, Allah Rasulunun Namaz Kılma ġekli (Sıfatu Salat’in Nebiyy) vb cazibedar isimler altında neĢredilen ve hepsinin ortak özelliği olarak mevcut dört mezhepten bağımsız bir Ģekilde müelliflerin kendi içtihadlarıyla deliller arasında tercihe gittiği bu tarz nevzuhur ilmihallerden sakınılması gerekir. Bu kitapların yazarları fasit bir Mürcii akideye sahip olmalarının yanı sıra ilmi ehliyete de sahip değillerdir. Günümüzde kendisini tevhide nisbet eden birtakım kimselerin ahmaklığına bakın ki güya mezhep taassubçuluğuna düĢmeme bahanesiyle Ebu Hanife’nin, ġafii’nin, Malik’in, Ahmed’in (r. Anhum ecmain) veya bu imamların yakın ashablarının kitaplarıyla ya da bu ilim deryası olmuĢ zatların kavillerine dayalı yazılmıĢ kitaplarla amel etmeyi zül addederler, ancak bundan sonra gidip Seyyid Sabık’ın, Elbani’nin, Yarbuzi’nin, Ebu Muaz vb muasır cahillerin içtihadlarıyla amel etmeye razı olurlar! Sanki bu muasır yazarlar tercih ettikleri kavillere delil getiriyorlar da selef imamları delilsiz hareket ediyorlar! Delil zikredilmiyor diye fıkıhla alakalı muhtasar yazılmıĢ eserleri terk ederler, sanki delil zikredildiğinde çok anlayacaklar ve sahih delillerle zayıfını ayırd edeceklermiĢ gibi güya görüĢünün altında 3 delil yazan kitapları tercih ederler! ĠĢte bu mesele ilimle cehaletin ayrılıĢ noktasıdır! Kalplerin eğriliğinden Allaha sığınırız. S. ErdoğmuĢ’un Sahih (!) Ġlmihalinden ders yapan Ebu Hanzala’ya sorulsa ki Ġbn Kudame mi daha alimdir, Seyfullah ErdoğmuĢ mu elbette ki Ġbn Kudame diyecektir. Peki Ģu halde neden öğrencilerine Ġbn Kudame’nin el-Umde’sini veyahut da baĢka ona benzer muhtasar kitapları değil de Mürcii Ebu Muaz’ın kafasına göre tercih ettiği kavillerden oluĢan yeni mezhebini okutup onlara fasit bir zahirci anlayıĢı telkin eder? Diğer davetçi geçinen kiĢilerin durumu da bundan farklı değildir. Delilsiz yazılan muhtasar ilmihalleri tenkid edenler bizzat selef alimlerine yakın dönemde yaĢamıĢ olan alimlerin delilleri zikretmeden yazdıkları eserlere ne derler acaba? Mesela Ġmam Ahmed’in öğrencilerinden ders almıĢ Ebul Kasım el-Hiraki’nin Muhtasar’ı, Ġmam ġafii’nin bizzat kendi öğrencisi olan Müzeni’nin Muhtasar’ı, Batı’nın Malik’i olarak nitelendirilen Ġbn Ebi Zeyd el-Kayravani’nin Risale’si, Ebu Hanife’nin öğrencisi Ġmam Muhammed’in el-Asl’ı bu Ģekilde delilden tecrid edilmiĢ muhtasar eserler değil midir? Bu alimlerin eserlerinde delil zikretmemesi, delilden yoksun oldukları manasına mı gelir? Bu hususlarda belki daha çok söylenecek Ģey vardır ama biz Ģimdilik bu kadarıyla iktifa edelim. Kısacası ne bahsettiğiniz kitabı ne de benzerlerinin hiç birisini tavsiye etmiyoruz. Hanbeli fıkhına dair kitaplara ulaşma imkanı olmayanlar, Şafii fıkhına dayalı yazılmış eserlerden istifade edebilirler. Zira Şafii mezhebi, usul ve furuda Hanbeli fıkhına yakındır ve tıpkı onun gibi asara ve nakile dayalı bir mezheptir, bu iki mezhep arasında çok az fark vardır. Türkçede son dönemlerde halef alimlerinden Nevevi’nin Minhac; Ebu’ş Şuca’nın Gayet’ul İhtisar adlı kitapları ve bunların şerhleri gibi Şafii fıkıh metinleri neşredilmiştir. Ayrıca daha üst seviyedeki okurlar için İmam Şafii’nin elÜmm adlı eserinin tercümesi halen devam etmektedir ve ilk iki cildi yayınlamıştır. Velhasıl, fıkhı bu şekilde sağlam kaynaklardan tahsil etmek gerekir. Fıkhi anlayışı bozuk olan bir kimsenin akidesi de bozuk olur. Akidesi bozuk olanın da aynı şekilde fıkhından hayır gelmez. Bu meseleye de bu vesileyle değinmiş olalım. Ahiru da’vana en’il hamdu lillahi rabb’il alemin. 4