iSMAiL b. NOH r yatı- Eserleri- Tarikat Anlayışı İSMAİL NECATi EFENDi (1840- ı 919) Nakşibendi- Halidi şey hi. L ve Halidiyye Ta- rikatı, istanbul1984, s. 144-148;Abdülkadir Abdülkadiroğlu./lgazlı Hacı Baba, istanbul 1995, s. 23, 24; Hülya _j Safranbolu'nun Oğulveren köyünde Mehmed Efendi'nin oğludur. Tahsilini Safranbolu'da müftü Mehmed Hilmi Efendi'nin yanında tamamladıktan sonra ailesiyle birlikte istanbul'a yerleşti. Ahıs­ kalı ibrahim Efendi başta olmak üzere çeşitli hocaların derslerine devam ederek 1868'de icazet aldı. 1876'da açılan ruCıs imtihanını kazanarak dersiam oldu ve Beyazıt Camii'nde ders vermeye başladı. 1879'da ibtida-i haric müderrisliğine tayin edildi. Aynı yıl m Cısıle- i Sahn müderrisIiğine terfi etti. 1892'den itibaren icazet vermeye başladı. Kendisine 1897'de dördüncü rütbeden Meddl ve Osmanlı nişanları verildi. 1909'da Darü'I-hilafeti'Ialiyye kısm-ı all hadis dersi müderrisliğine getirildi. 1896-1908 yılları arasında muhatap, 1909-191 Oyıllarında mukarrir olarak huzur derslerine katıldı. Nakşibendi­ Halidl şeyhlerinden Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevl'ye intisap eden ve seyrü süiQkünü tamamlayıp icazet alan ismail Necati Efendi, Hasan Hilmi Efendi'nin vefatından sonra Gümüşhanevi Dergahı'nda irşada başladı ( 19 ı ı ı . Bu dergahta ayrıca Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevl'nin RamCizü'l-el;adi§ adlı kitabını okuttu. talebe yetiştirdi. icazet verdi. doğdu. istanbul'da vefat eden ismail Necati Efendi, Süleymaniye Camii ön haziresinde kapalı bir türbeye defnedildi. Vefatma Mustafa Feyzi Efendi. "Feyziya üçler huzurunda oku üç Fatiha 1 Burdadır ruh - ı Ziya. Hilmi, Necati berin" beytini tarih düşürmüştür. Demokrat Parti döneminde Kanuni Sultan Süleyman'ın türbesi tanzim edilirken hazlrede bulunan kapalı türbeler yıkılınca mezarı açık bir ka bir haline gelmiştir. Mezar taşı kitabesinde yukarı­ daki beyit yazılıdır. Cumhuriyet döneminin ilk istanbul müftüsü Mehmed Fehmi (Ülgener) ismail Necati Efendi'nin oğlu, iktisatçı ve sosyolog Sabri F. Ülgener de torun udur. BİBLİYOGRAFYA : İlmiyye Salnamesi, s. 107; Mustafa Fevzi b. Nu'man, Menalcıb-ı Haseniyye, istanbul 1327, s. 15-16 ; Ebül'ula Mardin. Huzur Dersleri, istan bul 1956,1, 115, 153; a.e. (nşr. İ smet Sungurbey). istanbul 1966, 11-111, 177; Zakir Şükrü. Mecmüa-i Tekaya (T ayş i ). s. 29; Sadık Albayrak. Son Devir Osmanlı Ulemas ı , istanbul 1980, Il, 295; M. Yekta Dümer. Hak ve Hakikat Yolcularını İrşad, istanbul 1980, s. 356-357, 372; İrfan Gündüz. Gümüşhanevi Ahmed Ziyaüddin : Ha- Yılmaz. Dünden Bugüne Gü- çıkan du: Nasr b. Sebük Tegin'e mağlüp kumandanları Ebü'I- Kasım Tuztaş esir olile Hacib alındı. ismail bu mağlfıbiyet üzerine 393 (1 003) yılında Maveraünnehir'e geri dönPortres i: Sabri F. Ülgen er, istanbul 1998, s. 27dü ve Selçuklu Oğuzları'ndan yardım is29; a.mlf., Osmanlıdan Cumh uriy ete Portre tedi. Arslan b. Selçuk'un kumandasında­ Den eme leri, istanbul 2000, s. 14 -16; Semavi ki Selçuklu Oğuzları ile ismail'e bağlı kuvEyice. "İstanbul'un Kaybolan Eski Eserlerinden: Fa tma Sultan Camii ve Gümüşhaneli Dervetler Kühek'e kadar gelip Subaşı Tegin'i, gfıhı", İFM Prof. Dr. Sabri F. Ülgener'e Armadaha sonra Semerkant yakınında ilig Han ğan, XLIII ( 1987). s. 486-487; M. Baha Tanman. Nasr'ın birliklerini yenilgiye uğrattılar "Gümüşhanevi Tekkesi", İst.A, lll, 448. (Şevv a l 393 1 Ağustos 1003 ). Oğuzlar, Kali] A. GüNER SAYAR rahanlı ordusunun büyük bir kısmını yağmaladılar, on sekiz büyük kumandanı r esir aldılar. Oğuzlar'ın i lig Han Nasr'a yaİSMAİL b . NÜH kınlaşarak dostluğun u kazanmak için (c~ W'! J.ı..ı:Lo...ı!) esirleri serbest bırakabileceklerinden enEbu İbrahim İsmail b. NUh dişe eden ismail. 700 adamıyla birlikte b. Mansur ei-Muntasır donmuş nehir üzerine toprak serperek (ö . 395/1005) Dargan Geçidi'nden Ceyhun'u geçti ve Samani hükümdan Amül'e, oradan da Merv'e gitti. Horasan (1000-1005). şehirlerinden Nesa ve Ebiverd'e yerleş­ _j L mek için teşebbüs ettiyse de başarılı olaHayatı hakkında bilinenler, Karahanlı madı . Gazneli Mahmud ile yeniden dostilig Han Nasr'ın başşehir Buhara'ya gireluk kurma çabaları başarısızlıkla sonuçrek Samani Devleti'ne fiilen son verdiği Iandı ve üçüncü defa Maveraünnehir'e Zilkade 389'dan (Ekim 999) sonraki tarihgeri döndü. Burada Buhara valisine karşı verdiği mücadelede yenildi. Ancak bir sülere aittir. Samani Emiri Abdülmelik b. Nuh'un kardeşi olan ismail ailenin diğer re sonra DebCısiye'de bulunan düşmana üyeleriyle birlikte Özkent'te hapsedildL saldırarak galip geldi. Onun bu zaferi Saismail bir süre sonra hapisten kaçmayı manller'in kendilerini taparlamasına yarbaşardı ve önce Buhara'ya. oradan Hadımcı oldu. Semerkant ayyarlarının reisi rizm'e giderek etrafına kalabalık bir taibn Alemdar 3000 kişiyle ona katıldı . raftar kitlesi topladı. Topladığı ordunun Oğuzlar da tekrar yardıma geldiler. Bu başına getirdiği hacib, Karahanlılar'ın Buyardımların da desteğiyle ismail, Şaban hara'ya vali tayin ettiği Cafer Tegin'i şe­ 394'te (Haziran 1004) Semerkant civarın­ hirden çıkardı. Muzaffer bir şekilde Buhada i lig Han Nasr'ı tekrar yenmeyi başardı. Ancak i lig Han Nasr bir süre sonra toplara'ya girenismail (390/IOOO i?Jl halk tarafından sevinçle karşılandı ve "Muntadığı yeni kuwetlerle geri geldi. Bu arada sır" unvanını aldı. Ancak ilig Han Nasr'ın Oğuzlar'ın ele geçirdikleri ganimetlerle esas kuwetlerinin yaklaşması üzerine Hoyetinerek ordudan ayrılmaları ve kumanrasan'da bir üs bulabilmek ümidiyle Ceydanlarından Tak oğlu Hasan ' ın da 5000 hun'u geçip Ebiverd'i zaptetti, daha sonkişiyle Karahanlı tarafına geçmesi üzera Nişabur'agirdi. 391 yılı Reblülewel ayı rine i smail cepheyi terket mek zorunda sonunda (Şubat 1001 sonu) yapılan bir sakald ı . Tekrar Horasan'a kaçan ismail, ilig vaşta Gazneli Mahmud'un kardeşi ve Ho!"lan Nasr ile gizlice aniaşan bir akrabası­ rasan sipehsaları Nasr b. Sebük Tegin'i nın tavsiyesine uyarak yeniden Maveraünnehir'e döndü. Buhara'ya giderken yenilgiye uğrattı. Sultan Mahmud'un büyük bir orduyla harekete geçmesi üzerine askerleri kendisini terkedip karşı tarafa isferayin'e. oradan Cürcan'a, Ziyari Emiri geçtiler. Etrafı kuşatılan ismail sadece Kabüs b. Veşmgir'in yanına gitti. KabCıs sekiz kişi ile birlikte kaçmayı başardı ve kendi durumunu tehlikeye sokmamak Arap kabile reisierinden birinin Merv'deiçin ona pekyardımcı olmadı. ismail bu · ki evine sığındı. Burada tavsiyesine uydusırada Rey Kalesi'ni ele geçirdiyse de kuğu kişi tarafından Gazneli Mahmud'un mandanlarının uyarısı üzerine tekrar Niarnili MahrCıy'un tahrikleriyle öldürüldü şabür'a döndü. Nasr b. Sebük Tegin, Heve Hudbar'da Murg suyunun yakınındaki rat Valisi Altuntaş ei-Hacib'e yardım edebir köyde gömüldü . Samanller'in son rek şehri geri alınca ismail önce Ebiverd'e, temsilcisi olan İsmail'in gayretleri de baoradan Cürcan'a kaçmak zorunda kaldı. şarısızlıkla sonuçlanınca bütün MaveraSerahs hakiminin yanına giderken önüne ünnehir ve Oğuzlar ' ın yaşadığı bölgeler müşhanevi Mektebi, istanbul 1997, s. 30; Ahmed Güner Sayar, Bir iktisatçının Entellektüel 115 iSMAiL b. NÜH Karahanlılar ve Gazneliler tarafından payCesareti ve kahramanlığı övülen İsmail'in aynı zamanda iyi bir şair olduğu kaydedilmektedir. laşıldı. BİBLİYOGRAFYA : NerşahT. Taril)·i Bul)[ıra ( n şr. Ch. Schefer), Paris 1892, s. 216-228; Muhammed b. Abdülcebbar ei-Utbi, et-Taril)u'l-Yemini (Ahmed el-Menini. Fetf:ıu 'l-vehbi 'ala Tarif) i Ebi Naşr el-'Utbi içinde), Kahire 1286, 1, 320-347; Gerdizi, Zeynü'l-al)bar(n şr. Abdü lhay Hablbi) , Tahran 1347 hş . , s. 175; Beyhaki, Tarif) (Behmenyar). s. 70; Avfı. Lübab(n ş r. Said Nefisi), Tahran 1361 hş . , s. 22-25; ibnü'I-Esir. el-Kamil (tre. Abdülkerim Özaydın). istanbul 1987, IX, 124, 130-132; Muhammad Nazım. The Life and Times of Sultan Ma /:ı müd of Ghazna, Cambridge 1931 , s. 4547, 183; Safa, Edebiyyat, ı, 206-207; Osman '!\ıran, Selçuklular Tarihi ve Türk-islam Medeniyet!, Ankara 1965, s. 74-75, 87-89; C. E. Bosworth, The Ghaznavids, Their Empire in Afghanistan and East em Iran: 994-1040, Beirut 1973, s. 46, 112, 221; a.mlf., "İsmail", iA , V/2, s. 1112; a.mlf.. "1sma'il b. NuJ::ı", EJ2 (ing.), IV, 189 ; R. N. Frye, "The Samanids" , CH/r., IV, 159-160; V. V. Barthold, Moğol istilasına Kadar Türkistan (haz. Hakkı Dursun Yıldız), Ankara 1990, s. 125, 228, 289-291; Mehmet Altay Köymen. Büyük Selçuklu imparatorluğu Tarihi, Ankara 1993, 1, 43-61, 66; O. Pritsak, "Oğuz Yabgu Devletinin Yıkılışı" (tre. Eş ref Bengi Özbilen), TDA , sy. 104 ( 1996). s. 100-101; Ebü'I-Fazl Hatibl. "İsma'Il b. NüJ::ı", DMBi, VIII, 654-655. [il SADi S. KucuR İSMAİL PAŞA, Bağdattı (bk. BAGDATLI İSMAİL PAŞA). L _j İSMAİL PAŞA, Hafız (1758-1807) L Osmanlı sadrazamı. -, Nizam-ı Cedld aleyhtariarının faaliyetlerinden ürken ve onlarla mücadeleyi göze alamayan Sadrazam Yusuf Ziya Paşa ' nın görevden çekilmesinin ardından sadaret makamına tayin edildi (24 Muharrem 1220/24Nisan 1805). Sactaretinin başlarında, istanbul'da hüküm süren pahalılığa ve haksız kazanç sağlayanlara karşı sert bir şekilde mücadele etti ve bu konudaki icraatı ile halk arasında iyi bir şöhret kazandı. iktidarına ortak kabul etmek istemeyen etkin bir sadaret düşleyen ve selefi gibi uysal ve müdahalelere karşı tahammülkar davranınayı düşünmeyen İsmail Paşa . hiçbir taşra hizmeti ve idari tecrübesi yokken sactarete getirilmesin deki sırrı keşfetme ­ miş ve ihtirası sadakatine baskın çıkmış olarak devrin, içlerinde valide kethüdası Yusuf Ağa ve sadaret kethüdası İbrahim Nesim Efendi gibi önde gelen nüfuzlu şahsiyetlerinin bulunduğu, atabekan-ı saltanat olarak adlandırılan Nizam-ı Cedld ricalinden olan padişah yakınlarının hükümet işlerine karışmasını önlemeye çalıştı. Bunlarla tek başına mücadele edemeyeceğini de gördüğünden , muhalefetlerini gittikçe daha kuwetlice hissettirmeye başlayan ve yakın zamanda siyasi bir hesaplaşma tehlikesini ortaya çıkaran Nizam-ı Cedld aleyhtariarı ile birlikte hareket etti. Bu amaçla Rusçuk ayanı Tirsiniklioğlu İsmail ve muhalefetin önde gelen isimlerinden olup devleti silahlı çatış­ malarla senelerdir uğraştıran Pazvandağ­ lu ile irtibata geçti. 1806 senesi yazında, Nizam-ı Cedld'in Kadı Abdurrahman Paşa idaresindeki ordu ile Rumeli'de de ih- ' _j 1171'de (1758) istanbul'da Zernişan­ Haseki lakabıyla anılan babası Bostancı Ocağı ' na mensuptu. Hafız lakabı Kur'an'ı ezberlemesiyle ilgilidir. Babası­ nın mensup olduğu Bostancı Ocağı ' nda yetişti. Bir müddet sonra yol hasekisi, ardından yeniçeri ağ ası karakulağı. tebdil hasekisi ( 14 Reb'ı'ülah i r 12081 19 Kasım ı 793) ve haseki ağa ( 12 Safer 1212 1 6 Ağustos ı 797) oldu; 18 Safer 1213'te ( 1 Ağustos 1798) bostancıbaşılığa getirildi. Dürüst ve çalışkan bir izienim verdiğinden lll. Selim'in dikkatini çekti. Altı yıl bostancıbaşı olarak vazife gördükten sonra vezaretle kaptan-ı deryalığa getirilerek (24 Ekim 1804) saraydan ayrıldı, ancak lll. Selim'in yakın çevresi içinde yer almaya devam etti. Kaptan-ı deryalı ğı beş ay sürdü . lı 116 Hafız !smail Paşa'nın izmir'den sürgün mahalli olan Sakız·a gitmesiyle ilgili ferman (BA, Ali Eminlll. Selim, nr. 11628) dasına teşebbüs edildiğinde icraatı gizli bir hıyanete dönüştü. İbrahim Nesim Efendi hakkında padişahın göstermekte olduğu teveccühü sarsamadı. Yine kendisine rakip olarak gördüğü Kadı Abdurrahman Paşa'nın büyük iltifatlara nail olmasını da hazmedemeyerek başarılı olmaması için muhaliflerle iş birliği yapmaktan çekinmedi. Özellikle İbrahim Nesim Efendi'yi yerinden uzaklaştırmak ve nüfuzunu kırmak isteyen İsmail Paşa işi. Tirsiniklioğlu İs­ mail'i Nizam-ı Cedld taraftarı olan devlet ricalini öldürüp devlete yeni bir nizarn vermek üzere İstanbul'a yürümeye davet etmek derecesine vardırdı. Tirsiniklioğ­ lu'nun teşvikiyle Edirne ayanı Dağdevire­ noğlu Mehmed Ağa'nın mukavemeti sağ­ lanmış ve Edirne güzergahında bulunan mahallerden iaşe teminiyle ilgili fermanIara riayet edilmemesi başlatılan muhalefetin ilk müessir eylemi olmuştu. Bu gelişmeler, muhalefetini ocak ağaları ile birlikte direniş raddelerine getiren sadrazarnın gizli gayreti ve bilgisi dahilinde oluyordu. Bununla beraber zahirde işlere gereken önemi verir gibi davranınayı sürdürüyordu . Şehzade Mustafa'nın adamları vasıtasıyla el altından muhalefete destek vermesi ise sadrazarnın bu yöndeki ortak çalışmalarına kuwet vermekteydi. Rumeli'de Kadı Abdurrahman Paşa kuwetlerine karşı oluşan muhalefeti. meydana gelen çatışmaları ve karşı çıkan ayanları el altından desteklemeye devam eden sadrazam bu teşebbüsün sonuçsuz kalmasında başlıca etkenlerden biri oldu (ikinci Edirne Vak'ası). Bu gelişmelerde parma-