M. (Meclisi B : 54 Bugün Türkiye 1de asayiş denilen kelimenin var

advertisement
M. (Meclisi
B : 54
Bugün Türkiye 1de asayiş denilen kelimenin
var olduğunu kabul edemiyorum. Her gün bir
yenisi eklenen ve her sabah gazeteleri elinize
aldığımız zaman, dağ başlarında soygun yapan,
vurgun vurup adam öldüren eşkıyaların faali­
yetlerini Türkiye'nin Hükümet merkezi Anka­
ra'da görmek bir gelenek haline geldi. (A. P.
sıralarından «sizin tâbirinizle masum gençlerin
eseri o.» sesi.
Masum veya gayrimâsum, bu kişilerin işle­
dikleri hâdiselerin müsebbibini aramak istiyo­
rum. arkadaşlar. Mesele onun masum veya gay­
ri masum olduğu değil. Mesele bunu yaratan
ların ve bunun varlığını görmüyenlerin buna
çare arayamıyanlarm, gelecek günlerin tatsızlı­
ğını düşünmelerinde görülmesi lâzım geliyor.
Bütün bu olanlardan, daha vaJhîm olanı, Hü­
kümetin bu durumlara seyirci kalışıdır. So­
rumlu kimdir? Kim cevap verecektir bu hâdi­
selere? Kim yeter diyecek bütün bunlara? Ci­
nayetler serisine her gün bir yenisi yeniden
katılıyor. Bu gidişle bunların sonuncu olduğu­
nu iddia etmeye, söylemeye imkân yoktur. Bir
vaiz çıkıyor, bir üniversite öğretim üyesine fa­
hişe diyor. Onu görevinden alan kaymakam,
baskılar neticesinde bu imamı yeniden görevi­
ne iade etmek mecburiyetinde kalıyor. Nere­
de kaldı Devletin otoritesi? Vatandaşın güveni
nedir? Devletin resmi okullarında Atatürk'ün
kitaplardaki resimlerinin gözleri oyuluyor. Ya­
pılan ihbarlar neticesinde her hangi bir mua­
meleye tevessül edip bir netice alınmadan hâ­
disenin üstü örtülüyor, öylece kapanıyor.
Atatürk'ün sözleri yazılı panolar yırtılıyor,
parçalanıyor. Ayrı fikirler taşıyan bu kişilerin
kimi, irtica için, kimi komünizm için çarpışıyor.
Ülkede vâsıl olmak istedikleri netice ayni öl­
çüde felâket fırtınaları yaratıyor. Çatışmalara
tanık olanlar, suçluların yakalanmasından sonra
savcıların kapısından kaçırılıyor.
Öğrenciler rektörlüğü, dekanlığı basıyorlar.
Bunlar artık tabiî hâle geldi.
işçiler fabrikalarda boykot yapıyor. İşgale
başlıyor ve ne acı gerçektir ki, Devletin emni­
yet gücü olan polis dahi boykota kalkışıyor.
Bugün Türkiyemiz bunalımların, skandalların ortam bulduğu bir ülke halini) almıştır. Aşırı
akımların ülkemizde yarattığı hayat çok kötü bir
mecraya ulaşmıştır. Aşın sağ ve aşırı solun
20 . 2 . 1971
O : 1
adamları meseleyi kardeş kavgasına götürmüş­
lerdir. Hergün okullar basılmakta, rektörler,
dekanlar dışan atılmakta, Devletin müessese­
leri tahrip edilmekte, adam öldürülmektedir. Fi­
kirleri ayrı olan insanlar, birbirini tutuklamak­
ta, eziyetler, işkenceler yapılmaktadır. Zulüm­
ler alabildiğine uygulanmaktadır. Oan ve mal
emniyetinden bahsetmeye imkân yoktur. Artık
Türkiyede okumak ve öğrenmek isteyenlerle
buna karşı çıkanların mücadelesi vardır. Bu­
gün hakikat olan şey şudur ki, ikinciler birin­
cilere galebe çalmaktadır.
Atatürk, Cumhuriyeti kurduğu zaman 14 mil­
yon idik. Bunun % 90 ı okuma yazma bilmiyor­
du. O zaman bu cahil kısmın adedi 12 milyon­
du. Aradan 50 yıl geçti. Bugün Türkiye nüfu­
sunun % 50 sinin okuma yazma bilmediği bi­
lindiğine göre, demek ki bugün cahil miktarı
18 milyonun üzerinde. Elli yıl evvel almış oldu­
ğumuz emanet hâlâ geriye doğru işlemekte.
Bu durum beceriksiz iktidarlar elinde neden
dolayı imam - hatip okulları sistemi içerisine
atıldığımızı, neden tarikatların fışkırdığını, ne­
den demokratik düşeni sömürmek isteyenlerin
vatandaşları aldattıkları ve millî birlik nedeni
olan lâikliğin neden tepildiğini izah etmeye
yeter.
Söylemek istiyorum ki; Atatürk, Cumhuri­
yeti kurdu. Ama, yarım yüz yıl sonra bu büyük
kuruluş üzerinde güvenle oturamıyor. Bunu
inkâr etmeye imkân yoktur. Ülkemizin asayiş
düzeni başıbozukluk içerisinde devam etmek­
tedir. Bu ülke Atatürk'ün ülkesidir, bu rejim
Atatürk'ün rejimidir. 0,nun yarattığı inkılâp­
lara zerrece gölge düşürmeye kimsenin gücü yet­
meyecektir. Ama onu zedelemek istiyenler var­
dır.
Muliterem arkadaşlarım, asırlardır çok şey­
ler kaybetmiş bir milletiz. Dün ve bugün rejim
mücadelesi içinde medeni milletlerin çok evvel­
den hallettikleri dâvaların başındayız. Yüce
Atatürk'ün kurduğu bu rejim üzerinde tartış­
malar. O'nun yaptığı devrimler üzerinde Yüce
Meclis'in kürsülerinde dahi eleştirmeler yapıl­
maktadır. Bunun acı örneklerini gördük burada.
Sayın Bakan her zaman söyler; «Asgari
müştereklerde birleşelim.» Sayın Bakana diyo­
rum ki; bugün Türkiyede, Türkiye halklarından
bahsedenlerin var olduğu bir gerçektir. Bu
664 —
Download