İLİ : TOKAT TARİHİ: 07.03.2014 َو َو ﱠ ٍ ا! َ نَ ِ َ ا ِ َ ْ ِ َ َ َ ْ ُ أُ ﱡ ُ َو ْھ ً َ َ َو ْھ ِ ْ َ "ْ $ %َ إِ َ ﱠ,ْ َ ِ َو ِ َ ا%ِ &ْ 'ُ ( ْ َ َ ْ" ِ أَ ِن ا%ِ) ُ ُ * َ ِ)َو &ُ "* ِ َ ْا - ." و ﷲ $ ل ﷲ. ل ر2 ب إِ َ ﱠ ﷲِ ِ ْ ِ ﱢ& ا ْ َ ا ِ َ ِة َ &َ 2ْ َ أ4 َ َ -ُ َ ْ َ أ5 %إِ ﱢ ANNE OLARAK KADIN Yüce dinimiz İslam; inanç, ibadet ve ahlakî ilkeleri hayata yansıtma noktasında erkek ile kadını sorumluluk açısından eşit görmüştür. Bir diğer ifadeyle dinimiz, vahye muhatap olma ve vahyin şekillendireceği bir hayat tarzı ile yaşama noktasında kadın ve erkek arasında bir fark görmemiştir. Kur’ân ayetlerinin ve Hz. Peygamber’in hadislerinin büyük ölçüde kadın-erkek ayrımı yapmadan muhataplarına seslenmeleri bunun en belirgin göstergesidir. Değerli müminler! Dünyevî ve uhrevî haklarının neredeyse tamamı elinden alınmış olan kadına haklarını iade eden İslam penceresinden kadına bakıldığında dinimizin kadını ‘eş, kardeş veya anne’ olarak hayatın vazgeçilmez bir aktörü şeklinde değerlendirildiğini görürüz. İslam’a göre kadın ‘alınıp satılan’ veya ‘insan mı değil mi’ tartışmaları ile değersizleştirilen bir meta değildir. Dinimize göre kadın erkeğin tamamlayıcısı ‘bir eş’, hayatın zorluklarına birlikte göğüs gerilen ‘bir kardeş’ ve nihayet kutlu nesillerin yetiştiricisi ‘bir anne’ olarak kabul edilmiştir. Halkımızın ifadesiyle ‘yemeyip yediren, giymeyip giydiren’ annelerimiz ise bu gruplar içerisinde özel bir taltifle onurlandırılmışlardır. Çocuğunu uzun bir süre karnında, ölene kadar da kalbinin en müstesna köşesinde taşıyan annelerimizin kıymetini bilmemiz noktasında yüce kitabımız bizleri şu şekilde uyarmıştır: ‘İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi, onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte onun için) insana şöyle emrettik: ‘Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır.’1 Tek başına bu ayet-i kerime dahi anneye verilmesi istenen değeri ve ona gösterilmesi gereken hürmeti anlatmaya yeterlidir. Çünkü ayette rabbimiz annenin çocuğu üzerindeki haklarının temelini dile getirdikten sonra ‘bana da annene de şükret’ buyurarak kendisinden sonra teşekkür edilmesi gereken makamın annelik makamı olduğuna işaret buyurmuştur. Aziz müminler! Annelerimize dile getirilen ayet çerçevesinde baktığımızda, hayatın kargaşası ve günlük koşuşturmacalar dolayısıyla büyük ölçüde ihmal ettiğimiz annelerimizi vahyin perspektifine uymayan bir bakış açısıyla senenin sadece bir gününde hatırlamanın ne kadar eksik ve kusurlu bir uygulama olduğunu göreceğiz. Sağlıklarında güler yüz, tatlı söz ve gönüllerini alıcı muamelelerle davranmamız gereken annelerimize, bize büyük ölçüde ihtiyaç duydukları yaşlılık dönemlerinde ise ‘üf’ bile demeden onları bizden memnun edecek söz ve davranışlarla memnun etmeliyiz. Bırakın onları huzur evlerine terk etmeyi kaşlarının dahi bizlere çatılmasına asla müsaade etmemeliyiz. Muhterem Kardeşlerim! Vahyin mesajını bizlere ulaştıran Kur’ân ve sünnetin anne konusundaki hassasiyetini tekrar hatırlamalı ve bu konudaki eksikliklerimizi bir an önce gidermeliyiz. Bu konuda göstereceğimiz gevşek ve umursamaz tavrın hayatımızın bereket, huzur ve mutluluk içerisinde geçmesine engel olacağı hakikatini gönüllerimizden çıkarmamalıyız. Hutbemi sevgili Peygamberimizin şu can alıcı uyarısı ile noktalamak istiyorum: ‘Kişiyi, annesine iyilikte bulunmaktan daha fazla Allah’a yaklaştıracak bir amel bilmiyorum.’2 1 2 Lokman, 31/14. Buhârî, Edeb, 2; Müslim, Birr 1. Hazırlayan: Fatih ÇINAR Tokat İl Vaizi Redaksiyon: İl İrşat Kurulu