iklim değişikliğinde kadının rolü ve tarımsal yayım

advertisement
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDE KADININ ROLÜ VE TARIMSAL
YAYIM
Fatma ÖCAL KARA1 Güneş EREN YALÇIN2
focal@harran.edu.tr guneseren@hotmail.com
1
2
Tamer IŞGIN1
Remziye ÖZEL1
tisgin@yahoo.com rozel@harran.edu.tr
Harran Üni. Ziraat Fak. Tarım Eko.Bölümü Osmanbey Yerleşkesi- Şanlıurfa
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, GAP Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü,
Tarım Ekonomisi Bölümü, Şanlıurfa.
ÖZET
Tarımın beslenme gereksinimimizi karşılaması nedeniyle önemi tartışılmaz derecede
büyüktür ve iklim değişikliğinden en fazla etkilenen sektördür. Bu değişimden kırsalda
kadınlar da önemli derece etkilenmektedir. Bu bağlamda çalışmada, kadınların tarımdaki
konumu, doğal kaynakları kullanımındaki rolü, sorunları ve iklim değişikliğinden
etkilenmelerini incelemek amaçlanmıştır.
Gelişmekte olan ülkelerde kadınların üstlendikleri görevler genelde doğal kaynaklarla
bağlantılıdır. İklim değişikliği nedeniyle kadınlar ev içi sorumlulukları, örneğin yemek
temini ve güvenliği, temiz suya ulaşım, ısınma için daha fazla zaman harcamak zorunda
kalmaktadırlar. Dolayısıyla çevresel bozulmalardan daha fazla etkilenirler bu nedenle iklim
değişikliğine karşı daha hassastırlar. Kırsalda, suyun yöneticisi durumundadırlar ve nasıl,
nereden sağlanacağına, ne miktarda, nasıl kullanılacağına karar verici durumdadırlar.
Besin gereksinimimizi karşılamak, iklim değişikliğinin üstesinden gelebilmek ve gelecek kuşaklarımız
için; su kullanımı, iyi tarım uygulamaları vb. konularda yapılacak yayım çalışmaları, cinsiyet
dengeli ve düzenli olarak, “mekanik bilgi aktarma” biçiminde değil, katılımcı, demokratik
koşullarda bireyi güdüleyerek gerçekleştirilmelidir. Böylelikle sürdürülebilir tarım konusunda
bilinçlendirme ortamı yaratılabilinir. Ayrıca kadınların örgütlenebilecekleri ortam yaratılmaya
çalışılmalı, projelerin hazırlanmasında ve uygulanmasında katılımları sağlanmalıdır.
Anahtar Kelimeler: Su kullanımı, tarımda kadın, iklim değişikliği, tarımsal yayım
2117
THE ROLE OF WOMAN IN CLIMATE CHANGE AND
AGRICULTURE EXTENSION
ABSTRACT
The sector agriculture has undoubtedly an important role in providing people with food yet it
is one of the most vulnerable sectors to climate change. Climate change also affects women in
the rural to a large extent. Within this context it is aimed at investigating the status of women
in agriculture with an emphasis on their role in using the natural resources along with their
problems and vulnerability to climate change.
In developing countries tasks assumed by women are generally connected with natural
resources. Due to climate change women have to spend more time doing house work such as
hygienic food preparetion, access to clean water, and central heating. Women are affected by
environmental degradation surrounding them and thus they are more vulnerable to climate
change. They play crucial role in managing the water in the rural: they get to decide where
and how to procure it as well as how much and where to be used.
In order to meet our nutritional needs and overwhelm climatic change for our fiture
generations, extension works have to be realized on a regular basis, conserving gender
balance under democratic conditions by motivating the subject rather than transfering of
information “mechanically”. In so doing, it is possible to create a conducive environment for
public awareness of sustainable agriculture. In addition, a convenient environment is to be
supplied for women to unify as well as to participate in preparing of projects.
Keywords: Water usage, woman in agriculture, climate change, agricultural extension
1.GİRİŞ
Yerküre üzerinde insanın kendi varlığını sürdürebilmesi, doğal çevreden sağladığı
solunabilir kalitede hava, içilebilir temizlikte su, sağlıklı gıda ile ruh ve beden sağlığını
sürekli yeşil kılan yeşil ve huzur dolu bir ortamın varlığına bağlıdır (Asan, Ü., ve ark, 2007).
Ancak küresel iklim değişikliği, özellikle son yüz yıldır yaşamımızı tehdit etmektedir. İklim
değişimi, giderek artan nüfus, sanayileşme, fosil yakıtların kullanımı ve daha bir çok etken
nedeni ile atmosferde normalin üzerindeki karbon birikiminin bir sonucu olup, doğal
kaynaklarımızı etkileyerek çağımızın en önemli sorunu haline gelmiştir.
İklim değerleri, akşamdan sabaha değişen kısa süreli gözlemleri değil, yüzlerce yıllık
ölçme ve gözlemlere dayalı genel ortalamaları yansıtmaktadır. Ancak, uzun süreli de olsa bu
değerlerin artı ya da eksi yönde genel ortalamadan ekstrem derecede uzaklaştığı da bilinen bir
gerçektir. Nitekim halk arasında “Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır” ya da “Kork
Abrulun beşinden, koca öküzü ayırır eşinden” gibi yüzlerce yıllık gözleme dayanan
atasözleri, iklim olaylarındaki bu sapmaların insan gözündeki konumunu gayet iyi ortaya
koymaktadır (Asan, Ü., ve ark, 2007).
Ülkelerarası İklim Değişikliği Paneli en son yayınlanan 5. Değerlendirme Raporu’nda
(IPCC, 2014), daha önceki raporlarda da yer alan iklimsel değişimlerin devam etmekte olduğu
olgusu daha güçlü bir şekilde ifade edilmektedir. Sıcaklıklar artmakta, kara ve deniz buzulları
erimekte, deniz seviyesi yükselmekte, şiddetli hava hadiselerinin sayıları artmaktadır. Bütün
bu değişikliklerin nedenini ağırlıklı olarak insan kaynaklı aktiviteler ile atmosfere salınan sera
2118
gazları olduğu vurgulanmaktadır. Gelecek ile ilgili projeksiyonlar ise bu değişimlerin şimdiye
kadar gerçekleşen yönde gelişmeye devam edeceğini ortaya koymaktadır.
İnsanoğlunun ileride karşılaşması beklenen en önemli sorunu olarak bakılan “Küresel
İklim Değişikliği” konusunda günümüzde bir çok bilim adamı tarafından özellikle yağışlarda
azalma ve sıcaklık artışı gibi olumsuz iklim olaylarının başta tarımsal üretimde azalma ve
gıda güvencesini hem küresel düzeyde hem de yerel düzeyde olumsuz etkileyeceği şeklinde
beklenti hakimdir. Her ne kadar iklim değişikliğinin bitki verimine olan etkisi bölgeden
bölgeye değişmesi beklense de, verimdeki tahmin edilen olumsuz değişim özellikle yağış
rejiminin yarı kurak-nemli arasında olan tropik bölgelerde etkisini daha fazla göstermesi
beklenmektedir (Cline, 2007).
2. MATERYAL VE YÖNTEM
Tarımın beslenme gereksinimimizi karşılaması nedeniyle önemi tartışılmaz derecede
büyüktür ve iklim değişikliğinden en fazla etkilenen sektörlerdendir. Bu değişimden kırsalda
kadınlar da önemli derece etkilenmektedir. Bu bağlamda çalışmada, kadınların tarımdaki
konumu, doğal kaynakları kullanımındaki rolü, sorunları ve iklim değişikliğinden
etkilenmeleri incelenmiştir. Çalışma derleme niteliğindedir. Araştırmalardan, makalelerden ve
bildirilerden yararlanılmıştır.
3. ARAŞTIRMA BULGULARI
Araştırma bulguları, “İklim Değişikliği ve Tarım” , “İklim Değişikliği ve Kadın” ve
“Tarımsal Yayım Anlayışı” olarak üç alt başlıkta ele alınmıştır.
3.1. İklim değişikliği ve tarım
Tarım, doğa koşullarına bağlı olarak sürdürülen bir faaliyettir ve tarımın beslenme
gereksinimimizi karşılaması nedeniyle önemi tartışılmaz derecede büyüktür. Bu nedenle
ikimden etkilenen yönü diğer sektörlerden daha fazladır. Ancak, dünyamızı olumsuz etkileyen
iklim değişikliği, her geçen gün daha da önem kazanmakta, araştırmacılar bu konuda yeni
araştırmalar yapmaktadır.
Küresel ısınmanın tarım üzerine etkileri, aşırı sıcaklar nedeniyle kurak bölgelerde verim
düşüklüğü şeklinde olmaktadır. Sulu tarım yapılan bölgelerde ise bitkilerin sıcaklık stresine
girmelerine neden olmakta ve yeterli sulama yapılsa dahi verimlerinde düşmeye neden
olmaktadır. Sulu tarım yapılan bölgelerde, aşırı sıcaklık nedeniyle sulama sayısı artmakta bu
durum yeraltı ve yerüstü sularının aşırı kullanılmasına sebep olmaktadır (Erem Kaya ve
Atsan, 2008). Yaşanan kuraklık ile ürün kayıpları meydana gelmekte, bu da üretim
maliyetlerinin artmasına sebep olmaktadır. Dolayısıyla, tarımsal üretimin azalması ürün
fiyatlarının artmasına, tüketicilerin daha fazla fiyat ödemesine, ithal edilen ürün çeşidinin
artmasına, ihracatın ise azalmasına sebep olabilmektedir. Gıda güvencesi, yurt içinde bir yılda
üretilen tarımsal ürün miktarının, ülke nüfusunun bir yılda tükettiği miktarı karşılaması olarak
bilinmektedir. Türkiye’de tarım üretiminin tüketimi karşılama durumu incelendiğinde, çoğu
bitkisel üründe gıda güvencesine sahip olduğu söylenebilir (Dellal, 2012). Ancak, iklim
değişikliğinin en büyük etkisi olan kuraklık ile yaşanacak ürün kayıpları, gıda güvencesini
birçok üründe tehlike altına alacak ve ülke nüfusunun gıdaya ulaşması güçleşecektir.
2119
Kuraklık, hayvansal üretimi de etkilemektedir. Aşırı sıcaklık yem bitkileri üretimini
azalmasına sebep olmakta, üretici yüksek fiyatla yeme ulaşacağından üretim maliyeti
artmaktadır. Ayrıca aşırı sıcaklık, hayvanlarda strese sebep olmakta, yem tüketimleri, döl
verimleri, et ve süt verimleri düşmektedir. Hayvan hastalıkları artarak, hayvan kayıpları
meydana gelmektedir.
İklim değişikliğinin bir diğer etkisi, tarıma dayalı sanayiler üzerinde görülmektedir.
Tarıma dayalı sanayiler hammaddesini tarım sektöründen alan, tarımsal ürünleri girdi olarak
kullanan sanayilerdir. Tarımsal üretimde yaşanan ürün kayıpları, tarıma dayalı sanayilerin
hammadde tedarikini güçleştirerek, kıt olan hammaddeyi yüksek maliyetle temin etmesine
sebep olmaktadır. Bu da yüksek maliyetle işlenen ürünlerin tüketiciye de daha yüksek fiyatla
ulaşmasını doğurmaktadır.
İklim değişikliğinin, deniz sularının yükselmesi ile tarım arazilerini sel basması,
toprakta tuzlanma, kırsal göç, kırsal yoksulluk, işsizlik, orman yangınlarının artması ile orman
ürünlerinde kayıplar gibi dolaylı etkileri de oluşmaktadır (Eren Yalçın ve Öcal Kara 2014).
Tarımda çok büyük bir öneme sahip olan su kaynağı ne yazık ki bilinçsizce
kullanılmaktadır. Suyun en son kullanıcısı üreticidir ve yönetimi en son onun elindedir. Su
kaynağını bilinçli ya da bilinçsiz kullanması, onun deneyimine, tarımsal yayım çalışmasının
niteliğine ve diğer çevresel etkenlere bağlı olabilmektedir. Çünkü çevre, insan davranışının
biçimlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Yayım çalışmasının önemi salt bu konuda değil,
birçok konuda karşımıza çıkmaktadır.
3.2. İklim değişikliği ve kadın
Tarım, iklim değişikliğinden en fazla etkilenen sektör olduğundan bu değişimden
kırsalda kadınlar da önemli derece etkilenmektedir. Dünya nüfusunun yarısını kadınlar
oluşturmakta ve su kıtlığı, kirliliği ve kullanımı konusunda erkeklere göre daha fazla zahmet
çekmektedir. Bu bağlamda çalışmada, kadınların tarımdaki konumu, doğal kaynakları
kullanımındaki rolü, sorunları ve iklim değişikliğinden etkilenmeleri incelenmiştir.
Kadınların kırsalda yaşamını etkileyen bir takım olumsuz etkenler bulunmaktadır.
Bunlar; tarımda kayıt dışı ve ücretsiz aile işgücü olarak çalışmaları, kırsalda tarım dışı
istihdam oranının düşüklüğü, mevsimlik göç, mülkiyet hakkından yoksunluk, yoksulluk,
örgütlenememe, öğrenim düzeyinin düşüklüğü, gerekli mali desteklere ulaşamamaları, yayım
çalışmalarından yararlanamamaları ve örgütlenememeleri vb. sorunlardır.
Gelişmekte olan ülkelerde kadınların üstlendikleri görevler genelde doğal kaynaklarla
bağlantılıdır. İklim değişikliği nedeniyle kadınlar ev içi sorumlulukları, örneğin yemek
temini ve güvenliği, temiz suya ulaşım, ısınma için daha fazla zaman harcamak zorunda
kalmaktadırlar. Dolayısıyla çevresel bozulmalardan daha fazla etkilenirler bu nedenle iklim
değişikliğine karşı daha hassastırlar. Kırsalda, suyun yöneticisi durumundadırlar ve nasıl,
nereden sağlanacağına, ne miktarda, nasıl kullanılacağına karar verici durumdadırlar.
Türkiye’de tarımsal üretime yoğun olarak katılan kırsal kadınlar, tarımsal üretimdeki
rolleri ve statüleri açısından ikinci plandadır. Emek yoğun işlerde ve geçimlik ekonomilerde
kadın büyük sorumluluk üstlenirken, erkekler pazara dönük üretimde kontrolü ele almakta ve
tüm karar mekanizmalarını kendileri yönlendirmektedirler. Özellikle sulama yönetimi,
2120
sosyolojik olarak erkek işi görüldüğü için kadınlar bu faaliyetlere sadece geçimlik
ekonomilerde katılmakta ve yardımcı işgücü olarak görülmektedirler. Pazara dönük üretimde,
gerek çiftçiler gerekse sulama birlikleri tarafından yapılan sulamalara kadın çiftçilerin
doğrudan katılımı bulunmamaktadır (Davran, 2005).
Öcal Kara (2007) tarafından Şanlıurfa İli köylerinde yapılan bir çalışmada da,
kadınların ağırlıklı olarak çapalama, seyreltme ve hasat işlerinde çalıştığı görülmektedir.
Ayrıca kadınlar çok yoğun olmasa da sulama, gübreleme ve ilaçlama gibi işleri de
yapmaktadır. Ancak bu kadar yoğun çalışmanın küçük toprak sahiplerinde görüldüğü
söylenebilir. Bir diğer nokta ise, kadınlar, bu işlerin dışında ürün değerlendirme işlemini de
kendileri yapmaktadır. Erkekler ise, daha çok toprak işleme, sulama ve ilaçlama ve taşıma
gibi işleri yapmaktadır. Ancak kadınlar ev işi, ürün değerlendirme, beslenme, çocuk bakımı
gibi etkinliklerde de suya yoğun biçimde gereksinim duymaktadır. Bu durumda, bu tür işlerde
suyun evdeki yönetimi kadınların elindedir.
Pirinç ve Akın’ın 2014’te Diyarbakır’da yaptıkları çalışmada üretim ölçeği aile içi
tüketim ölçeğinden daha büyük ölçekteki sebze işletmelerinin önemli bir kısmında (% 70, 7)
aile içi kadın ve çocuk emeği kullanıldığı görülmüştür. Bu işletmelerinin %70gibi büyük bir
çoğunluğunun aile içi kadın ve çocuk işgücüne ücret vermediği görülmektedir ( Pirinç, Akın,
Gökova, 2014).
Ayrıca, kamu kurum ve kuruluşlarında sulama yönetiminde söz sahibi olabilecek
eğitime sahip kadın mühendisler bulunmakla birlikte, sulama ile ilgili plan, program ve
politikaların hazırlanmasına katılımları çok sınırlıdır (Özgüler ve ark., 2008).
Tarım, iklim değişikliğinde en hassas olan sektördür. En fazla kadın istihdamı ise
tarımdadır. Bu nedenle iklim değişikliği ile ortaya çıkabilecek tüm olumsuzluklardan
etkilenebilecektir. Türkiye’deki istatistiklere baktığımızda, kadın çalışanların yaklaşık yarısını
oluşturan hizmet sektörü % 49,9 ile üçte birini oluşturan tarım sektörü % 32,9 kadınlar
açısından istihdam yaratan en önemli iki sektör konumundadır. Kadınların % 16,1’i ise sanayi
sektöründe çalışmaktadır. Çalışan kadınların % 60,2’si ücretli ve yevmiyeli, % 29,5’i ücretsiz
aile işçisi olarak faaliyet göstermektedir. Türkiye’de ücretsiz aile işçilerinin % 71,8’ini
kadınlar oluşturmaktadır (TUİK, 2015).
Kırsaldan kente erkek işgücünün göç etmesi ile birlikte kadınlar, tarımsal üretime daha
fazla katılmışlardır. Tarım dışında diğer sektörlerde kadının çalışması daha az orandadır.
Hatta tarımda çalışan kadın sayısı tarım dışına çıktığında ya da göç ettiklerinde işgücüne
katılamamaktadır (Gülçubuk ve Yasan, 2009). Yani tarımdan azalan işgücü diğer sektörlerde
barındırılmamaktadır. Gerek kadınların tarım dışı istihdam edilme oranlarının düşüklüğü,
gerekse tarımsal üretimde sarf ettikleri emeklerini gelire dönüştürememeleri nedeniyle
yoksullukla daha fazla karşı karşıya kalmaktadır. TUİK 2009 yoksulluk araştırmasına göre,
erkeklerin % 17.10’u yoksulluk sınırının altında iken bu oran kadınlarda % 19.3’dür. İklim
değişikliğinin tarım üzerine olumsuz etkisinin yanı sıra sosyal ve kültürel değerler, mülkiyet
hakkından yoksunluk, üretim araçlarına erişememe, karar mekanizmalarına katılımın sınırlı
olması gibi sorunlar nedeniyle kırsalda kadınlar iklim değişikliği ve yoksulluktan daha fazla
etkilenmektedir (Ar ve ark. 2012).
2121
Kadınlar, bu değişimden bu kadar fazla etkilenirken, birçok iklim değişikliği
müzakeresinde toplumsal cinsiyet konusuna değinilmemektedir. Ancak Marakeş’de toplanan
taraflar toplantısında, Sözleşme ve protokol altında oluşturulan organlarda kadınların
katılımının artırılmasına ilişkin 36/CP.7 sayalı karar ile tarafları kadınların iklim değişikliği
ile ilgili tüm karar alma düzeylerinde katılımını sağlayacak önlemler almaya çağırmıştır.
Birleşmiş Milletler (BM) ise, kadın konusu ile her zaman daha yakından ilgilenmiştir. İklim
değişikliğinin kadın üzerine olan etkisi, BM Kadının Statüsü Komisyonu tarafından
düzenlenen “İklim Değişikliklerinde Toplumsal Cinsiyet Bakış Açısı” konulu interaktif
uzman paneli ile ele alınmıştır.
Bu panelde, hükümetler arası düzeyde yapılan görüşmelerde iklim değişikliğinin
toplumsal cinsiyet boyutunun tartışmaların bir konusu olmadığı kaygı verici bir durum olarak
ortaya koyulmuş, Kyoto Protokolü ve iklim değişikliği hakkında Birlemiş Milletler Çerçeve
Sözleşmesinin toplumsal cinsiyet körü belgeler olduğu ifade edilmiştir. Kyoto sonrası sürece
toplumsal cinsiyet boyutunun eklenmesi gerektiği görüşü dile getirilmiştir (Ar ve ark. 2012).
Ayrıca, iklim değişikliği yaşadığımız ortamdan tükettiğimiz gıdaya, kullandığımız
teknolojiden sağlığımıza, tarımsal üretimden kalkınmaya kadar her süreçte etkili olmaktadır.
Ama özellikle doğal koşullara bağlı olan tarımın sürdürülebilirliğini teminat altına almaya
çalışan aile çiftçiliği için özel bir öneme sahiptir. Çünkü çiftçinin risk algısı ve bilgisi iklim
değişikliğiyle ilgili faaliyetleri politikaları destekleme üzerinde ve kendi mücadele
yöntemlerini belirlemekte etkili olmaktadır (Ar ve Gülçubuk, 2014).
Görüldüğü gibi, kadınların tarımsal üretime katkısı ve gelecek kuşaklarımızı
yetiştirmedeki rolü görmezden gelinemeyecek kadar büyüktür. Buna karşın kalkınma
literatüründe kadın ve çocuklar toplumların en dezavantajlı ve güçsüz grupları olarak kabul
edilmektedirler.
3.3. Tarımsal yayım anlayışı
Bilindiği gibi Türkiye’de tarımsal yayım çalışması, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı ve özel sektör tarafından yürütülmektedir. Kamu yayımı, tarım politikaları
çerçevesinde tarımda verimliliği arttırarak çiftçinin toplumsal, ekonomik refahını sağlamak
amacıyla program, proje yapar ve uygular. Bu yolla tarımsal sorunların çözümünü
gerçekleştirmeyi öngörür. Üreticilere sunulan ücretsiz bir hizmettir. Ancak yayım çalışması
daha çok çiftçi eğitimi olarak görülür.
Aktaş (2010)’a göre, bu bakış açısı üretici insanı eğitilecek bir nesne olarak görmektir.
Oysa, insan bir nesne yerine, düşünen, sorgulayan, usunu kullanan, etkileşim özelliği olan ve
birlikte çalışabilecek bir özne olarak görülmelidir. Çünkü tarımsal yayım çalışması, üretici
insan için değil, tam tersine üretici insanla birlikte gerçekleştirilen bilinçli bir eylemdir.
Aktaş (2007), Türkiye‘de bilinen Tarımsal Yayım anlayışından farklı bir görüş ortaya
koymakta ve bunu şöyle dillendirmektedir: “Tarımsal Yayım anlayışının ve eyleminin
odağında insan vardır. Ancak insan öğesi bir yanda üreticinin kendisini, diğer yanda
yaymanı kapsamaktadır. Bu iki insan kümesi, tarımsal yayım sürecinin odağını
oluşturmaktadır. Tarımsal yayım örgütü ve yayman, kendini ve çalışmalarını buna göre
düzenlemelidir. Yayman, üreticinin davranışını değiştirmek için onu güdüleyerek bir girişimci
2122
gibi etkinleşmesine ortam sağlayarak onun gerekli iş, işlem ve davranışları hayata
geçirmesini kolaylaştırmalıdır. Bu anlamda, tarımsal yayım çalışması ile üreticinin toplum ve
ekonomik yaşamla bütünleşmesine katkı sağlayabilecektir.”
Çalışmada da bu bakış açısı temel alınmıştır. Tarımsal Yayım, bu kadar önemli
olmasına karşın, Türkiye‘de Tarımsal Yayım’ın önemi yeteri kadar algılanamamıştır ve
dolayısıyla, bir takım sorunları da ortaya çıkarmaktadır.
Tarımda su yönetiminde hem teknik, hem de sosyo-kültürel birçok sorunlar
bulunmaktadır. Teknik sorunlar, gerekli önlemlerle ve iyileştirme çalışmalarıyla düzeltilebilir.
Ancak, sulama yönetiminin başarısının suyun ussal kullanımı ile doğru orantılı olduğu
söylenebilir. Çünkü suyun en son kullanıcısı üreticidir ve ülkenin beslenme gereksinimi,
tarımsal üreticiler tarafından karşılanmaktadır. Ancak, gerek su yönetimi, gerekse diğer
konularda üretici bilgiye ulaşmada sorunlar yaşamaktadır. Suyun etkili kullanımı da, etkili
tarımsal yayım çalışması ile olanaklıdır. Çünkü bu hizmet insana sunulmaktadır ve tarımsal
yayım çalışmasının da odağında insan vardır.
Ancak üreticinin davranış biçimini değiştirmek, sanıldığı kadar kolay değildir. Bu
nedenle yayım çalışması, mekanik bilgi aktarma biçiminde yürütülmemeli, üretici ve yayman
eşdeğer görülerek, katılımcı, üreticiye seçenekler sunarak ve sonuçlarını göstererek, aklını
kullanabileceği bir ortam yaratılarak sunulmalıdır. Böylelikle yayım çalışmalarının
sürdürülebilirliği sağlanmalıdır.
4. SONUÇ VE ÖNERİLER
Bizim yarattığımız ve bizimle beraber tüm canlı dokuyu tehdit eden bir boyuta gelen
küresel iklim değişimi ve olası etkilerini en aza indirmek yine bizlerin sorunu olarak
karşımızda durmaktadır.
İklim değişikliğinin neden olduğu etkilerden en fazla etkilenecek olan sektör tarım
sektörüdür. Sıcaklık ve yağış düzeninin değişimine bağlı olarak tarımsal zararların yayılım
alanları ve türlerinde artış söz konusu olacaktır.
Dünya nüfusunun yarısını kadınlar oluşturmakta ve su kıtlığı, kirliliği ve kullanımı
konusunda erkeklere göre daha fazla zahmet çekmektedir. Bu nedenle, tarımsal ve tarım dışı
su yönetiminde kadınların bugünkünden daha fazla katılıma sahip olmaları gerekmektedir
(Öcal Kara ve ark., 2011).
İklim değişikliği etkilerinin en aza indirilmesi farkındalık oluşturulması açısından
kadınlarımızın eğitimi önemli bir yere sahiptir. Yapılacak tarımla ilgili tüm plan ve
projelerde, doğal kaynakları doğrudan ve olumsuz biçimde etkileyen iklim değişikliğinin
doğal kaynak kullanımının (su, gıda vb.) temel özneleri olan kadınları daha fazla etkilediği
gerçeğinden hareketle, iklim değişikliği ile mücadele etmeye yönelik politika, strateji, plan ve
programların toplumsal cinsiyete ilişkin hususlar ile bütünleştirilmesine daha fazla önem
verilmelidir.
2123
Türkiye’de tarımsal yayım çalışması geleneksel toplumsal yapı nedeniyle başlangıçtan
beri erkeğe odaklı olarak yürütülmektedir. Bundan dolayı tarımsal üretici denince akla gelen
hemen erkektir. Oysa, onu yaşama bağlayan, düzenli ve üretici kılan kadındır. Evinde düzeni,
olmayan üreticinin, tarımsal üretimde başarılı olması oldukça zordur (Öcal Kara ve ark.,
2011). Besin gereksinimimizi karşılamak, iklim değişikliğinin üstesinden gelebilmek ve
gelecek kuşaklarımız için; su kullanımı, iyi tarım uygulamaları vb. konularda yapılacak yayım
çalışmaları, cinsiyet dengeli ve bir keze özgü değil düzenli olarak, “mekanik bilgi aktarma”
biçiminde değil, katılımcı, demokratik koşullarda bireyi güdüleyerek gerçekleştirilmelidir.
Böylelikle sürdürülebilir tarım konusunda bilinçlendirme ortamı yaratılabilinir. Ayrıca
kadınların örgütlenebilecekleri ortam yaratılmaya çalışılmalı, projelerin hazırlanmasında ve
uygulanmasında katılımları sağlanmalıdır. Bunun için de; kamunun, araştırma kurumlarının,
STK ve üretici birliklerinin, özel tarımsal danışmanlık şirketlerinin ve üniversitelerin
eşgüdüm içerisinde bulunmaları gerekmektedir. Böylece, kaynakların kullanımı konusunda
çeşitli çalışmalar ile farkındalık yaratılabilir. Ülkemizde, küresel iklim değişikliği sorunu ile
mücadelede en etkili ve ekonomik araç enerji verimliliğinin artırılması, enerji ve su
tasarrufudur. Kamu tarafından hem kentsel, hem de kırsal alanda bu konuda yapılacak
çalışmalar artırılmalıdır. Özel sektöründe bu konuda sosyal sorumluluk projeleri yürütmesi
önerilebilir. Çocuklarda çevre bilincini oluşturmak, kaynakların verimli kullanılmasını onlara
aşılamak için Milli Eğitim Bakanlığı’na da önemli ölçüde görevler düşmektedir. Geleceğimizi
emanet edeceğimiz çocuklarımıza, onları yetiştiren kadınlarımıza konuyla ilgili eğitimler
verilmelidir.
Kadınların öğrenim düzeyinin düşüklüğü, görsel iletişim araçları ile uygulamalı yayım
çalışması gerçekleştirilerek kapatılabilir. Bu da yayım çalışmalarının niteliği ile orantılıdır.
Ayrıca yayım çalışmalarına ayrılan bütçe genişletilerek çiftçi gezi programları yapılabilir.
GTHB yaymanları, çok sık aralıklarla yayım çalışması yapma konusunda güdülenmelidir.
Özellikle köylerde görevli yaymanlar, üreticiyle daha sıkı iletişim kurabilir. Böylece sık
aralıklarla gördüğü yaymana üreticinin güveni artacak, önerilerini daha çabuk
benimseyebilecektir. Aynı durum özel danışmanlar için de söz konusudur. Yayım çalışmaları
yalnızca kar amaçlı yapılmamalı, toplumu ve çevreyi ilgilendiren her konu ele alınmalıdır.
Zaman içerisinde ortaya çıkan toplumsal talepler, yerel ve küresel ölçekli değişimler
ziraat mühendisliği eğitiminin önemini arttırmaktadır. Bu nedenle ziraat fakülteleri yeni
sorumluluklar almalıdır. İklim değişikliği farkındalığını daha fazla arttırmak için yeni dersler
eklenmeli ve tüm kamu kurumları, sivil toplum örgütleri ile işbirliği içinde olmalıdır.
Ekonomik sistemin bankalarından biri olan ormanların, kapital olarak kendisinden
yararlanmak yerine, faizi olarak niteleyebileceğimiz ekolojik işlevlerine ait üretiminden
yararlanmalıyız (Çepel ve ark., 2007). Bunun içinde orman tahribatlarının önüne geçilmelidir.
Ağaçlandırma çalışmalarına ağırlık verilmeli, orman ve tarım alanlarının iskâna açılması
engellenmelidir. Ormanların su üretimi ve atmosferdeki aşırı karbon birikiminin
azaltılmasında önemli rolü olduğu unutulmamalıdır.
Bu önlemlerin alınmasında, hükümete, politika hazırlayıcılara, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı’na büyük görevler düşmektedir ve tarım sektörünün iklim
değişikliğinin etkilerinden en az düzeyde etkilenebilmesi için acilen harekete geçilmesi
gerekmektedir.
2124
Son olarak, bir ulusun beslenmesinin ve özellikle sağlıklı beslenmesinin güvencesi,
tarımsal üretimden geçmektedir. Bunun için tarımsal üretimin yapıldığı doğal koşullar
korunup sürdürülebilir olmalıdır. Bu işlevlerin gerçekleştirilmesi, ancak tarımsal üreticilerle
dolaysız ilişkide bulunan tarımsal yayım örgüt çalışması ile olanaklıdır. Diğer araçlar örneğin
bilimsel araştırma sonuçları, televizyon, radyo gibi görsel, işitsel ve gazete, dergi gibi yazılı
araçlar, ancak tarımsal yayım eyleminin bir bütünleyicisidir (Aktaş, 2005).
KAYNAKLAR
Aktaş, 2005. Tarımsal Yayım ve Haberleşme‘ye Giriş. Dilara Yayınevi, Trabzon, 283s.
Aktaş, Y., Öcal Kara, F. 2007. Şanlıurfa Harran Ovası Sulama Projesi‘nde Aşırı
Sulamanın Sosyo-kültürel Nedenleri. Küresel İklim Değişimi ve Su Sorunlarının Çözümünde
Ormanlar. 13-14 Aralık, s:223-228, İstanbul
Aktaş, Y. Öcal Kara, F. Demirdöğen, A. 2010. Tarımsal Yayım‘a Yeni Bir Yaklaşım:
İnsancıl Tarımsal Yayım. Tarım Ekonomisi Dergisi 16 (2) : 45-57, İzmir.
Ar, H., Kadim, F., Gülçubuk,B. 2012. İklim Değişikliği ve Yoksulluğun En Çok
Etkilenenleri: Kırsal Alandaki Kadınlar. 10. Ulusal Tarım ekonomisi Kongresi. 05-07 Eylül
2012, Konya
Ar, H. Gülçubuk, B. 2014. Aile Çiftçilerinin Gözünden İklim Değişikliği Riski. Ulusal
Aile Çiftçiliği Sempozyumu. 30-31 ekim 2014 Ankara,
Asan, Ü., Özkan, Y, Sağlam, S., 2007. Küresel İklim Değişiminin Tanımı ve Karasal
ekosistemler Üzerindeki Olası Etkileri Küresel İklim Değişimi ve Su sorunlarının Çözümünde
Ormanlar. 13-14 Aralık 2007, İstanbul
Cline,. W. 2007. Global Warming and Agriculture Impact Estimates by Country, Center
for Global Development.
Çepel, N., Ergün, C., Aydemir, A. Küresel Isınma ve Orman arasındaki İlişkiler.
Küresel İklim Değişimi ve Su sorunlarının Çözümünde Ormanlar. 13-14 Aralık 2007,
İstanbul
Davran, M. 2005. Gender Roles of Rural Women in Small District of Adana Province.
Pakistan Journal of Social Science, Vol.3, No 1, Grace Network, Pakistan
Dellal, İ. 2012. Türkiye’de iklim değişikliğinin tarım ve gıda güvencesine etkileri.
Türkiye’nin İklim Değişikliği II. Ulusal Bildiriminin Hazırlanması Projesi Yayını, Ankara.
Erem, Kaya, T., Atsan, T. 2008. Küresel ısınmanın tarım üzerine etkileri. Türkiye 8.
Tarım Ekonomisi Kongresi, 155-163, 25-27 Haziran, Bursa.
Eren Yalçın, G., Öcal Kara, F. 2014. Küresel İklim Değişikliğinin Türkiye’de Tarımsal
Üretime Etkileri ve Çözüm Önerileri. Türkiye XI.Tarım Ekonomisi Kongresi, 3-5 Eylül
2014, S.195-199 , Samsun
2125
Gülçubuk, G., Yasan, Z. 2009. İşsizlik Yoksulluk göç Kıskacında Kırsal Alanda Kadın
Emeği. Uluslararası Multidisipliner Kadın Kongresi, 13-16 Ekim 2009, İzmir
IPCC, 2014. http://www.ipcc.ch/index.htm
Öcal Kara, F., Aktaş, Y. 2007. Şanlıurfa ili‘nde Kadınların Tarımsal Yayım
Çalışmasından Yararlanmasına Etki Eden Olumsuz Etkenler. Tarım Ekonomisi Dergisi 13
(2): 71-83, İzmir
Öcal Kara, F., Aktaş, Y., Işgın, T., Akın, S. 2011. Tarımsal su kullanımında insan öğesi.
2. Toprak Ve Su Kaynakları Kongresi, 718-726, 22-25 Kasım 2011, Ankara.
Özgüler, M., Özekici, B., Kantar Davran, M. 2008. Suyun Sürdürülebilir Yönetiminde
Kadınların Etkinliğinin Artırılması: Türkiye Örneği, Sulama-Tuzlanma Konferansı. 12-13
Haziran, S. 241-254. Şanlıurfa
Pirinç, V., Akın, S., Gökova, S., 2014. Famale And Chıld Labour In The Agricultural
Sector: The Case Of Diyarbakır, Journal of Agricultural and Forestry, Vol:60, İssue 1: 83-90,
Podgorica.
TUİK, 2015. http://www.tuik.gov.tr/basinOdasi/haberler/2015_25_20150505.pdf
2126
Download