Türkiye Dış Ticaret Verilerinin Söylediklerini Anlayabilmek (2000 – 2016) Türkiye’nin Son 17 Yıllık Dış Ticaret Verileri İle İlgili Bir Değerlendirme Giriş: Türk ekonomisi de diğer günümüz ekonomileri gibi sadece kendi içinde işleyen ve üreten kapalı bir yapı değil. Ekonomimizin ve diğer ülke ekonomilerinin karşılıklı göreli durumlarını değerlendirirken, dış ticaret verilerini kullanmak çok anlamlı bir yaklaşımdır. Ben de aşağıda 2000 – 2016 dönemindeki Türkiye Dış Ticaret (İhracat – İthalat) verilerini kullanarak, ekonomimizin bu dönemdeki yapısına yönelik bir kısım tespitlerde bulunacağım. Veriler de konuşuyor. Bazen gülüyor, bazen ağlıyor. Verilerin de anlatmak istedikleri var. Okuyucuya kolaylık sağlamak amacıyla, belirgin tespitlerin yanına GÜLÜMSEYEN VERİ! ve AĞLAYAN VERİ! ifadelerini ekledim. Genel Kavramlar ve Yöntem: Değerlendirmede kullandığım veriler, TÜİK internet sitesindeki “ISIC Revision 3” verileridir. ISIC, Birleşmiş Milletler’in ekonomik verileri sınıflandırmak için kullandığı bir sistemdir. Açılımı, “Tüm Ekonomik Faaliyetlerin Uluslararası Standart Sanayi Sınıflaması - International Standard Industrial Classification of All Economic Activities” şeklindedir. 1948 Yılında kabul edilmiş, 1958 ve 1968 yıllarında revize edilmiştir. 1989 yılından itibaren aşağıda gösterdiğimiz “ISIC Rev. 3” kullanılmaya başlanmıştır. Tablodaki 2 ve 3.sütunlar ISIC Rev.3 orijinal sınıflaması olup, 1 numaralı renk kodlamalı sütun teknoloji yoğunluğuna göre sınıflamanın kategorize edilebilmesi için tarafımca eklenmiştir. 1 2 3 A Tarım ve ormancılık-Agriculture and forestry 01 Tarım ve hayvancılık-Agriculture, hunting and related service activities 02 Ormancılık ve tomrukçuluk-Forestry, logging and related service activities B Balıkçılık-Fishing 05 Balıkçılık-Fishing, aquaculture and service activities incidental to fishing C Madencilik ve taşocakçılığı-Mining and quarrying 10 Maden kömürü , linyit ve turb-Mining of coal and lignite; extraction of peat 11 Hampetrol ve doğalgaz-Extraction of crude petroleum and natural gas 12 Uranyum ve Toryum Madeni -Uranium and torium ores 13 Metal cevherleri-Mining of metal ores 14 Taşocakçılığı ve diğer madencilik-Other mining and quarrying 99 Gizli Veri -Confidential Data D İmalat sanayi-Manufacturing 15 Gıda ürünleri ve içecek-Manufacture of food products and beverages 16 Tütün ürünleri-Manufacture of tobacco products 17 Tekstil ürünleri-Manufacture of textiles 18 21 Giyim eşyası-Manufacture of wearing apparel; dressing and dyeing of fur Dabaklanmış deri, bavul, el çantası, saraciye ve ayakkabı-Tanning and dressing of leather; manufacture of luggage, handbags, saddlery, harness and footwear Ağaç ve mantar ürünleri (mobilya hariç); hasır vb. örülerek yapılan maddelerManufacture of wood and of products of wood and cork, except furniture; manufacture of articles of straw and plaiting ma Kağıt ve kağıt ürünleri-Manufacture of paper and paper products 22 Basım ve yayım; plak, kaset vb.-Publishing, printing and reproduction of recorded media Düşük - Orta Teknoloji 23 Kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri ve nükleer yakıtlar-Manufacture of coke, refined petroleum products and nuclear fuel Yüksek –Orta Teknoloji 24 Kimyasal madde ve ürünler-Manufacture of chemicals and chemical products 25 Plastik ve kauçuk ürünleri-Manufacture of rubber and plastics products 26 Metalik olmayan diğer mineral ürünler-Manufacture of other non-metallic mineral products 27 Ana metal sanayi-Manufacture of basic metals Düşük Teknoloji 19 20 Düşük - Orta Teknoloji (1) 28 29 Yüksek Teknoloji Yüksek –Orta Teknoloji Yüksek Teknoloji Yüksek – Orta Teknoloji Düşük Teknoloji Düşük - Orta Teknoloji Düşük Teknoloji Metal eşya sanayi (makine ve teçhizatı hariç)-Manufacture of fabricated metal products, except machinery and equipment Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat-Manufacture of machinery and equipment n.e.c. 30 Büro, muhasebe ve bilgi işleme makinaları-Manufacture of office, accounting and computing machinery 31 Başka yerde sınıflandırılmamış elektrikli mekina ve cihazlar-Manufacture of electrical machinery and apparatus n.e.c. 32 Radyo, televizyon, haberleşme teçhizatı ve cihazları-Manufacture of radio, television and communication equipment and apparatus 33 Tıbbi aletler; hassas optik aletler ve saat-Manufacture of medical, precision and optical instruments, watches and clocks 34 Motorlu kara taşıtı ve römorklar-Manufacture of motor vehicles, trailers and semi-trailers 35 Diğer ulaşım araçları-Manufacture of other transport equipment 36 Mobilya ve başka yerde sınıflandırılmamış diğer ürünler-Manufacture of furniture; manufacturing n.e.c. E Elektrik, gaz ve su-Electricity, gas and water supply 40 Elektrik, gaz ve su-Electricity, gas, steam and hot water supply G Toptan ve perakende ticaret-Wholesale and retail trade 51 Atık ve hurdalar-Waste and scrap K Gayrimenkul, kiralama, ve iş faaliyetleri-Real estate, renting and business activities 74 Diğer iş faliyetleri-Other business activities O Diğer sosyal, toplumsal ve kişisel hizmetler-Other community, social and personal service activities 92 Eğlence, kültür ve sporla ilgili faaliyetler-Recreational, cultural and sporting activities 93 Diğer hizmet faaliyetleri-Other service activities Bu yazıdaki değerlendirmelerimin tamamında sadece TÜİK verileri kullanıldığını, 2016 yılı ithalat ve ihracat rakamlarının Kasım ayı itibariyle olduğunu, okuyucunun daha kolay izleyebilmesi için yukarıdaki tabloda yer verilen teknoloji kırılımındaki sektör renk kodlamalarının yazı içerisindeki bütün tablo ve grafiklerde de kullanıldığını ayrıca belirtelim. Ticaret kavramıyla başlayalım. Genel olarak ticaret kavramı, hepimizin bildiği gibi tanımı gereği birden çok tarafın var olmasını gerekli kılan bir temel ekonomik etkinlik biçimidir. Dış ticaret ise basit olarak bir ülkenin üretim/hizmet birimlerinin ülke dışındaki üretim/hizmet birimleri ile yaptığı alım–satım işlemlerini ifade eder. Bu kapsamda, ülke üretim/hizmet birimlerinin ülke dışına sattığı mal/hizmetlerin değeri ihracat, ülke dışından satın aldığı mal/hizmetlerin değeri de ithalat olarak adlandırılır. Dış ticaret dengesi kavramı, bir ülkenin, ülke dışı ile gerçekleştirdiği mal/hizmet alım–satımlarının dengesini tanımlar. Yani, ithalat ile ihracat arasındaki ilişki düzeyini anlatır. Bir ülkenin ithalatı ihracatından büyük olduğunda dış ticaret açığı, ihracatı ithalatından büyük olduğunda dış ticaret fazlası oluşur. Tarihsel süreç içerisinde, ulusların zenginliği ya da ulusal servetin kaynağı, genellikle 16 ve 17. Yüzyıllarda altın/gümüş gibi değerli madenlere, 18. Yüzyılda doğaya, 19 ve 21. Yüzyıllarda ise iş bölümü ve uzmanlaşma ile ilişkilendirilerek ele alınmıştır. Dış ticaret, ülkeler arasındaki ürün ve hizmetlerin alım–satımı yoluyla ülkeler arasındaki değer transferine olanak sağlamaktadır. Bu anlamda, dış ticareti fazla veren ülkeler, yurt dışından (ülke dışındaki ekonomilerden) pozitif değer transferi sağlarken, tersi durumdaki ülkelerin ekonomilerinde ise negatif değer transferi ortaya çıkmaktadır. Belirtilen nedenle, ülkeler genellikle uzun dönemde ihracatlarının ithalatlarından fazla olmasını sağlamaya yönelik ekonomik politikalar oluşturmaya ve uygulamaya çalışırlar. Dış ticaret dengesinin, yurt dışından pozitif değer akışına dönüştürülmesinin iki bileşeninden biri ithalat, diğeri ihracattır. Sözkonusu iki bileşenden biri durumundaki ithalatı kısıtlayarak veya diğer bileşen ihracatı artırarak, veri denge hacminde (İthalat + ihracat) dış ticaret fazlası yaratmak teorik olarak mümkün olmakla birlikte, asıl olan ihracat düzeyini yükselterek ve ithalatı mümkün olduğunca düşük düzeyde kısıtlayarak ülkede dış ticaret fazlası yaratmak ve bunu sürdürülebilir kılmaktır. Bunun nedeni, ihracat artışının bir yaratmasıdır: ülke ekonomisinde başlıca aşağıdaki faydaları Ekonomide faktör verimliliğini yükseltir, kaynakların daha etkin kullanımı sağlanır. Ölçek ekonomilerinden ve pozitif dışsallıklardan elde edilen kazançlar artar. Ülkeye döviz girişi artar. İhracat sektörlerindeki üretim maliyetlerinde düşüş olur. Yeni teknolojilerin uygulanması uyarılır. İstihdam artışı sağlanır. Uluslararası iş bölümü ve uzmanlaşmanın geliştirilmesini, etkin kaynak kullanımını sağlayarak, ülke ve dünya ekonomik refahının geliştirilmesine katkı yapar. Neo kapitalizmin savunucusu emperyal güçler tarafından yok edilmeye çalışılan Türkiye gibi gelişmekte olan milli/ulus devletlerin temel ekonomik politikası hızlı/dengeli/sürekli kalkınmaktır . Dış ticareti sürekli açık veren bir ulusal ekonominin hızlı bir şekilde gelişmemişlik döngüsünü kırması ise zordur. Girişte verdiğim bu ilk ve genel mahiyetteki bilgilerden sonra değerlendirme yöntemim hakkında kısaca bilgilendirme yapmakta fayda var. 2000 – 2016 Dönemindeki toplam ithalat ve ihracat rakamlarına ve ihracatın ithalatı karşılama oranına baktım. Dönem toplamı içerisinde ISIC Rev.3 kırılımında ithalat ve ihracatın sektörel paylarını hesapladım, trend ve değişimleri araştırdım. ISIC Rev.3 standardındaki TÜİK verilerini, sektörleri teknoloji yoğunluğuna göre 4 ayrı grupta yeniden bölümleyerek, dış ticaretimizin teknoloji yoğunluğu kırılımındaki karakteristik durumunu, teknolojik alt kırılımdaki payları ve ihracatın ithalatı karşılama oranlarını değerlendirdim. Bu gruplar, emek - yoğundan teknoloji - yoğuna doğru olmak üzere; o Düşük Teknoloji İle Üreten Sektörler, o Düşük - Orta Teknoloji İle Üreten Sektörler, o Yüksek - Orta Teknoloji İle Üreten Sektörler, o Yüksek Teknoloji İle Üreten Sektörler şeklindedir. Teknoloji yoğunluğu kırılımındaki ihracatın ithalatı karşılama oranının ve teknoloji kırılımındaki ihracatın toplam ihracatımız içerisindeki payının 17 yıllık seyrini ortaya koydum, trend ve değişimleri araştırdım. 2000 – 2016 Dönemindeki Dış Ticaret Rakamlarımıza Genel Bakış: Tablo 1, Sektörlerin teknoloji kullanım yoğunluklarına göre 4 ana başlıkta yeniden gruplandırdığım ISIC Rev.3 kırılımındaki temel verileri göstermektedir. Böylece, oluşturulan 4 ana teknolojik sektörün her birindeki ithalat ve ihracat tutarlarımız ile bu tutarların farkından oluşan dış ticaret fazla/açıklarının yanısıra, her sektörün ihracatının ithalatını karşılama oranlarını bir arada görme imkanımız oldu. Tablonun en sağındaki ihracatın ithalatı karşılama oranlarının % 100’e yaklaştığı ölçüde o sektörün dış ticaret açığına yaptığı etkinin azalması söz konusu doğal olarak. Türkiye’nin 2000 – 2016 Döneminde toplam ithalatı Tablo 1’de görüldüğü gibi 2.6 trilyon ABD Doları, toplam ihracatı ise 1.7 trilyon ABD doları olmuştur. Bu 17 yıllık dönemde toplam dış ticaret açığı 938 milyar ABD Doları olarak gerçekleşmiştir. Dolayısıyla, Türkiye ekonomisi son 17 yıllık dönemde, yıllık olarak ortalama ABD Doları dış ticaret açığı vermiştir. AĞLAYAN VERİ! 55 Milyar Tutarlar Bin ABD Doları Tablo 1 2000-2016 İthalat toplamı 2000-2016 İhracat toplamı 2000-2016 İhracat İthalat Farkı Fark içindeki Payı % İhracatın ithalatı karşılama oranı % Toplam 2.627.840.438 1.690.337.414 -937.503.024 100,00% 64,32% Düşük Teknoloji Toplam 838.552.519 966.453.650 655.870.720 547.785.111 -182.681.799 19,49% -418.668.539 44,66% 78,21% 56,68% Yüksek - Orta Teknoloji Toplam 628.849.809 442.054.623 70,30% Yüksek Teknoloji Toplam 44.626.959 -186.795.186 19,92% -149.357.501 15,93% Düşük-Orta Teknoloji Toplam 193.984.460 Sözkonusu dış ticaret açığımızın teknoloji kullanım yoğunluklarına göre ayrıştırılmış sektörel dağılımına baktığımızda: Açıktaki en yüksek payın % 45 ile düşük – orta teknoloji, en düşük payın % 20 ile düşük teknoloji sektörüne ait olduğunu, Yüksek –orta ve yüksek teknoloji sektörlerinin birlikte açık yaratmadaki paylarının % 36 düzeyine ulaştığını, Emek yoğundan teknoloji yoğuna doğru her 4 sektörde de dış ticaret açığı verdiğimizi, yani her 4 sektörde de ihracattan çok ithalat yapmakta olduğumuzu, 1.7 trilyon ABD Dolarlık toplam ihracatımız içerisindeki ileri teknoloji ürünü ihracat tutarının 45 milyar ABD Doları seviyesinde kaldığı, yani yüksek teknolojili ürün ihracatımızın, ihracatımız içerisindeki payının çok düşük seviyede olduğunu (% 2,6) Emek yoğunluklu düşük teknolojili sektör ihracatımızın ise toplam dönem ihracatımız içerisinde 656 milyar ABD Dolarlık tutar ile en büyük payı (% 39) meydana getirdiğini görüyoruz. AĞLAYAN VERİ! 23,01% Bu veriler bize kronik dış ticaret açığı vermekte olan bir ekonomimiz olduğunu söylüyor. Dış ticaret açığı veren bütün ülkeler, uzun vadede bu açığı kapatmaya gayret ederler. Türkiye ekonomisinin dış ticaret açığını kapatma yönünde iyiye gittiğini söyleyebilmemiz için yıllar itibariyle Türkiye toplam ihracatının ithalatı karşılama oranının yükseliyor olması gerekiyor. Burada belirtmem gereken bir başka husus daha var. Çok önemli bir husus bu. Düşük teknolojili sektörlerde emek unsuru üretimdeki ağırlıklı faktör iken, yüksek teknolojili sektörlerde sermaye ve teknoloji ağırlıklı faktörler olarak öne çıkmaktadır. Belirtilen nedenle, düşük teknolojili/emek yoğun sektörlerde emek maliyeti önemli bir fiyat/karlılıkta rekabet unsuruyken, yüksek teknolojili ürünlerde sermayenin fiyatı olan faiz ve teknolojik bilgi önemli fiyat/karlılık yaratan rekabet unsurlarıdır. Aşağıda yer verdiğim Grafik 1’de 2000 – 2016 döneminde Türkiye ihracatının yıllık olarak ithalatı karşılama oranlarının seyrine odaklanıyoruz. Grafik 1’de Türkiye ihracatının ithalatını karşılama oranı: 2000 – 2016 Dönemindeki en yüksek seviyesine, % 75,69 ile 2002 yılında ulaşmış. 2002 -2009 Yılları arasındaki dönemde % 60 – 75 bandı arasında kalmış. 2016 Yılında ise % 72,03 seviyesinde gerçekleşmiş. Yani, değerlendirme konusu olan 17 yıllık dönemde, ekonomimiz ne yazık ki dış ticaret açığını kapatma yönünde kalıcı bir iyileşme trendi oluşturamamış. 2016 Yılında geldiğimiz son nokta (% 72,03), 2001 yılının (% 75,69) da gerisindeki bir oranda kalmış. AĞLAYAN VERİ! GRAFİK 1: 2000 -2016 Dönemi Türkiye İhracatının İthalatı Karşılama Oranının Yıllık Seyri 80% 70% 60% 50% 40% 30% 20% 10% 0% 72,48% 64,45% 75,69% 72,03% 69,94% 61,28% 56,01% 50,96% Grafik 2, 3, 2000 – 2016 Döneminde ihracatımız ve ithalatımız içindeki teknoloji kullanım yoğunluğuna göre sektörel payları gösteriyor. Grafik 2 ile ilgili tespitler: İthalatımızdaki en püyük pay, emek yoğun teknoloji ile üretim yapılan düşük teknolojili ( % 32) ve nispeten emek yoğun üretim yapılan düşük –orta teknolojili (% 37) sektörlerdedir. İki sektörün birlikte ithalatımız içerisindeki paylarının toplamı % 69’lara ulaşmaktadır. Burada vurgulanması gereken husus, düşük teknolojili ithalatımızın sektör payını büyüten temel unsurun ham petrol ve doğalgaz ithalatı olduğudur. GRAFİK 2: 2000-2016 Dönemi Türkiye İthalatı İçinde Teknoloji Kullanım Yoğunluğuna Göre Sektör Payları 7% 32% 24% Düşük Teknoloji Toplam Düşük-Orta Teknoloji Toplam Yüksek - Orta Teknoloji Toplam 37% Yüksek Teknoloji Toplam Grafik 3 ile ilgili tespit: İhracatımız içerisinde en yüksek pay % 39 ile emek yoğun üretimin söz konusu olduğu düşük teknoloji sektörüne ait görünmekle birlikte, Düşük – orta ve düşük teknoloji sektörlerini birlikte aldığımızda, ki her iki sektörde emek ağırlıklı üretim yapılan sektörlerdir, ihracatımızın % 71’inin bu sektörden kaynaklandığı görülmektedir. Teknoloji yoğun üretim yapılan yüksek teknoloji sektörünün son 17 yıllık toplam ihracatımız içerisindeki payı ise sadece % 3’ler seviyesindedir. AĞLAYAN VERİ! GRAFİK 3: 2000-2016 Dönemi Türkiye İhracatı İçinde Teknoloji Kullanım Yoğunluğuna Göre Sektör Payları 3% 26% Düşük Teknoloji Toplam 39% Düşük-Orta Teknoloji Toplam Yüksek - Orta Teknoloji Toplam 32% Yüksek Teknoloji Toplam Aşağıdaki Tablo 2, Türkiye ekonomisinin son 17 ticaret, ithalat, ihracat, açık/fazla rakamlarını ve karşılama oranlarını detaylı olarak gösteren bir hazırlanırken, ilişkili bir kısım sektörlerde doğrultusunda birleştirmeler yapılmıştır. yıllık toplam dış ihracatın ithalatı tablodur. Tablo çalışma amacı Tablonun daha kolay değerlendirilebilmesi için her alt sektör kendi içerisinde en çok açık verenden az açık verene doğru; devamında, var ise o alt sektöre ait fazla veren kalemler de yine en büyük dış ticaret fazlası yaratandan azalana doğru kendi aralarında sıralanmıştır. Dikkatli okuyucunun hemen fark edebileceği gibi “İmalat sanayi” sektörü başlığı , 4 teknolojik kategori içerisinde de farklı alt başlıkları itibariyle yer almaktadır. Bunun nedeni, imalat sanayi sektöründe yapılan üretimin, kullanılan teknoloji yoğunluğuna göre farklı teknolojik sektörleri kapsıyor olmasıdır. Tablo 2, çalışma kapsamındaki ana tablomuzdur. Tablo verilerinin ilgili kısımlarına aşağıda ayrıca odaklanacak ve tespitlerimizi paylaşacağız. Tablo 2 Türkiye Dış Ticaret Toplamı Tutarlar Bin ABD Doları İhracatın 2000-2016 ithalatı İthalat İhracat karşılama Farkı oranı % 2000-2016 2000-2016 ihracat ithalat toplamı toplamı 64,32% 275.443 -937.503.024 -355.302.080 -283.129.241 -54.835.389 -16.630.526 -3.483.122 2.776.199 -84.029.614 -84.029.614 -15.840.665 -15.445.063 -2.840.912 579.582 3.024.892 2.445.310 521,91% Diğer sosyal, toplumsal ve kişisel hizmetler 569.181 73.501 -495.680 12,91% Eğlence, kültür ve sporla ilgili faaliyetler 567.447 73.227 12,90% 1.734 274 -494.220 -1.460 46.677 20.124 -26.553 43,11% 46.677 20.124 43,11% 276.045.865 549.058.658 101.967.558 345.518.058 56.610.491 108.734.221 -26.553 273.012.793 243.550.499 52.123.730 35.404.277 57.805.147 22.400.870 163,27% 43.325.853 17.237.388 -26.088.465 39,79% 17.558.987 10.292.475 -7.266.513 58,62% 13.797.421 7.510.143 -6.287.278 54,43% 7.381.277 1.961.227 26,57% 838.552.519 964.222.861 655.870.720 546.314.527 78,21% 56,66% 376.442.916 77.723.417 -5.420.050 -182.681.799 -417.908.334 -298.719.499 168.389.513 61.821.714 -106.567.799 36,71% 298.224.438 21.810.401 214.399.018 52.822.489 -83.825.420 31.012.089 71,89% 242,19% Metal eşya sanayi (makine ve teçhizatı hariç) 47.269.614 70.704.914 23.435.301 149,58% Plastik ve kauçuk ürünleri 52.085.979 68.842.974 16.756.995 132,17% 2.627.840.438 386.190.182 1.690.337.414 30.888.103 284.548.045 1.418.804 Taşocakçılığı ve diğer madencilik 71.616.278 16.780.889 Maden kömürü , linyit ve turb 16.718.734 88.207 Uranyum ve Toryum Madeni 3.483.122 0 Metal cevherleri 9.824.003 12.600.203 90.489.208 6.459.593 90.489.208 6.459.593 85.211.406 69.370.741 81.515.468 66.070.406 3.116.356 Madencilik ve taşocakçılığı Hampetrol ve doğalgaz Toptan ve perakende ticaret Atık ve hurdalar Tarım,ormancılık ve balıkçılık Tarım ve hayvancılık Ormancılık ve tomrukçuluk Balıkçılık Diğer hizmet faaliyetleri Gayrimenkul, kiralama, ve iş faaliyetleri Diğer iş faliyetleri İmalat sanayi Giyim eşyası ve tekstil ürünleri Gıda ürünleri /içecek/tütün ürünleri Mobilya ve başka yerde sınıflandırılmamış diğer ürünler Kağıt ve kağıt ürünleri Dabaklanmış deri, bavul, el çantası, saraciye ve ayakkabı Ağaç ve mantar ürünleri (mobilya hariç); hasır vb. örülerek yapılan maddeler Basım ve yayım; plak, kaset vb. Düşük Teknoloji Toplam İmalat sanayi Kimyasal madde ve ürünler Kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri ve nükleer yakıtlar Ana metal sanayi Metalik olmayan diğer mineral ürünler 8,00% 0,50% 23,43% 0,53% 0,00% 128,26% 7,14% 7,14% 81,41% 81,05% 8,84% 15,80% 198,90% 338,85% 192,07% 20,65% Elektrik, gaz ve su Elektrik, gaz ve su Düşük-Orta Teknoloji Toplam İmalat sanayi Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat Motorlu kara taşıtı/römorklar/Diğer ulaşım araçları Yüksek - Orta Teknoloji Toplam İmalat sanayi Radyo, televizyon, haberleşme teçhizatı ve cihazları Tıbbi aletler; hassas optik aletler ve saat Büro, muhasebe ve bilgi işleme makinaları Yüksek Teknoloji Toplam 2.230.790 1.470.585 65,92% 547.785.111 442.054.623 -760.205 -760.205 -418.668.539 -186.795.186 2.230.790 1.470.585 966.453.650 628.849.809 347.733.523 193.173.244 -154.560.279 55,55% 281.116.286 248.881.379 -32.234.907 88,53% 628.849.809 193.984.460 442.054.623 44.626.959 -186.795.186 -149.357.501 70,30% 23,01% 95.059.048 35.941.759 -59.117.289 37,81% 56.108.822 6.796.638 12,11% 42.816.590 1.888.562 193.984.460 44.626.959 -49.312.184 -40.928.028 -149.357.501 Teknolojik Yoğunluk Kırılımlı İhracatın Payının ve Dış Ticaretimize Etkisinin Yıllık Seyri: Grafik 6 ve 7, 2000 – 2016 döneminin kapsadığı son 17 yılda, sırasıyla, “Teknoloji kullanım yoğunluğuna göre sektörel ihracatın toplam ihracat içerisindeki payının değişimini” ve “Teknoloji kullanım yoğunluğuna göre sektörel ihracatın dış ticaret açığı yaratma kapasitesindeki seyri” göstermektedir. Böylece, Türkiye dış ticaretinin emek ve/ veya teknoloji yoğun sektörlerinde son 17 yıl içerisinde gerçekleşmiş göreli değişiklikleri de görebiliyoruz. Sağlıklı gelişen bir ulusal ekonomide, yıllar itibariyle katma değeri yüksek teknoloji yoğun sektörler lehine bir gelişme olması beklenir ve arzulanır. Bakalım Türk ekonomisinde böyle bir gelişme olmuş mu? Önce teknoloji kullanım yoğunluğuna göre grupladığımız sektörlerin toplam ihracat içindeki paylarının yıllık olarak nasıl değiştiğine bakalım (Grafik 6). 65,92% 56,68% 70,30% 4,41% 23,01% Düşük teknoloji sektörünün toplam ihracat içindeki payı 2000 yılındaki % 55’lerden % 39’lara gerilemiş. Yaklaşık 15 puanlık bir gerileme sözkonusu. Düşük – orta teknoloji sektörün payı % 24’lerden % 39’lara yükselmiş. Yani 15 puanlık bir artış olmuş. Yüksek – orta teknoloji sektörün payında % 17’lerden % 28’lere, yaklaşık 11 puanlık bir artış meydana gelmiş. Yüksek teknoloji sektörü payı, zaten çok düşük bir seviye olan % 4’lerden, yaklaşık %2’lere gerilemiş. Bu önemli. Çünkü, yüksek teknoloji sektörü, teknoloji yoğun üretim yapılan ve katma değeri yüksek bir sektör. 2000 Yılında yaklaşık % 4’ler seviyesinde olan yüksek teknolojili ürünlerin payının, 2004 yılında % 4.92 ile zirve noktasına ulaştıktan sonra sürekli gerilediğini ve adeta bir düşüş trendi oluşturarak % 2’ler seviyesinde neredeyse stabil hale geldiğini anlıyoruz. Yüksek teknoloji üretimi, ülkelerin sosyo – ekonomik durumları ve eğitim sistemi gibi birçok altyapı kurumunun uygun nitelikte sağlanmış olmasını gerektirir. Türk ekonomisinin henüz bu noktaya gelemediği anlaşılmaktadır. AĞLAYAN VERİ! Sonuçta, ihracatımız içerisinde, yüksek teknoloji ürünlü sektörlerin payı çok düşük seviyelerde kalmaya devam etmektedir. Türk ekonomisi ağırlıklı olarak emek yoğun üretim yapılan sektörlerde üretim ve ihracat yapabiliyor. 2016 Yılı itibariyle İhracatımızın % 78’i düşük ve düşük orta, % 28’i yüksek – orta ve sadece % 2’si yüksek teknoloji yoğunluklu sektörlerden oluşmakta. Yani, Türk ekonomisi emek yoğun üretimden, teknoloji yoğun üretim sektörlerine geçişi yapacak dönüşümü henüz gerçekleştirememiş durumda. AĞLAYAN VERİ! GRAFİK 6: 2000 -2016 Dönemi Teknoloji Kullanım Yoğunluğuna Göre ihracatın Toplam İhracat İçindeki Payının Yıllık Seyri 60% 55,15% 50,19% 50% 37,54% 40% 37,43% 39,94% 39,11% 31,05% 30% 31,95% 23,51% 29,74% 27,96% 20% 17,38% 10% 3,96% 20,15% 4,92% 2,13% 1,88% 0% 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 Düşük Teknoloji Toplam Düşük-Orta Teknoloji Toplam Yüksek - Orta Teknoloji Toplam Yüksek Teknoloji Toplam Sektörlerin toplam ihracat içerisindeki paylarının yıllar itibariyle nasıl geliştiğini gördükten ve bu konudaki tespitlerimizi yaptıktan sonra, Grafik 7’de teknoloji kullanım yoğunluğuna göre sektörel olarak ihracatın dış ticaret açığı yaratma kapasitesinin yıllar itibariyle değişimini ele alacağız. Sektörlerin dış ticaret açığı yaratmaz hale gelmesi için o sektördeki ihracatın ithalatı karşılama oranının % 100’e ulaşması gerektiğini biliyoruz. % 100’ün üzerine çıkan oranlar ise sektörün dış ticaret fazlası yaratmaya başladığını, yani yurt dışından pozitif değer transferi noktasına gelindiğini gösteriyor. Türk ekonomisi 2016 yılında düşük teknoloji ithalat/ihracatında dış ticaret fazlası yaratmış. Ancak, 2016 yılındaki % 107’lik ithalatı karşılama oranı 2001 yılındaki % 120’lik zirve noktasına bir daha ulaşamamış. 2002 – 2015 yılları arasında bu sektör sürekli dış ticaret açığı vermiş. AĞLAYAN VERİ! Düşük - orta ve yüksek - orta teknoloji yoğunluklu her iki sektör de sürekli açık yaratmaya devam etmiş, 2000 yılına göre her iki sektörün açık yaratma etkisi kısmen düşmüş olmakla birlikte, düşük – orta teknolojili sektör 2012 yılındaki % 69’luk, yüksek – orta teknolojili sektör ise 2007 yılındaki % 87’lik zirve noktalarının gerisinde kalmışlar. AĞLAYAN VERİ! Yüksek teknolojili ürün ihracatımızın seyrinde, ne yazık ki hiçbir olumlu gelişme olmamış. 2000 Yılında % 16’lar seviyesinde olan, 2002 yılında % 38’e kadar yükselen oranın, 2016 yılında, 2002 yılındaki başlangıç seviyesinin de altında olan % 14’e kadar düştüğü anlaşılıyor. AĞLAYAN VERİ! GRAFİK 7: Teknoloji Kullanım Yoğunluğuna Göre İhracatın İthalatı Karşılama Oranının Yıllık Seyri 140% 120,37% 120% 100% 80% 107,12% 95,62% 87,12% 63,84% 60% 39,15% 53,94% 40% 32,45% 38,04% 20% 0% 78,58% 80,67% 68,70% 59,34% 69,32% 52,97% 71,15% 62,08% 50,01% 22,44% 15,88% 14,47% 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 Düşük Teknoloji Toplam Düşük-Orta Teknoloji Toplam Yüksek - Orta Teknoloji Toplam Yüksek Teknoloji Toplam Düşük Teknolojili Dış Ticaretimize Yakın Bakış: Bu noktada, ithalat ve ihracatımızın her ikisinde de en büyük paya sahip olan düşük teknoloji yoğunluklu ithalat ve ihracatımıza biraz daha yakından odaklanalım. Grafik 4, düşük teknoloji sektörü ihracatımızın 17 yıllık toplamının alt kırılımlı dağılımını ortaya koyuyor. Ne görüyoruz? İmalat sanayi, son 17 yılda 273 milyar ABD Dolarlık dış ticaret fazlası yaratmış ve emek yoğun teknoloji kullanılan bu gruptaki ihracatımızın ithalatı karşılama oranı % 199 olmuş. Emek yoğun bu sektörde Türk ekonomisi dış ticaret fazlası yaratmaktadır ve başarılıdır. GÜLEN VERİ! Bu gruptaki İmalat sanayi alt sektörünün, toplam ihracatımız içindeki payı % 32, düşük teknolojili ihracatımız içindeki payı % 84’dür. Düşük teknoloji sektöründe imalat sanayi dışındaki diğer 5 sektör 456 milyar ABD doları tutarında dış ticaret açığı yaratmıştır. AĞLAYAN VERİ! Yaratılan dış ticaret açığındaki en büyük pay 355 milyar ABD Doları ile madencilik ve taşocakçılığı sektörüne aittir. Dolayısıyla da bu sektör ihracatının ithalatı karşılama oranı % 8’de kalmıştır. AĞLAYAN VERİ! Yukarıda da belirttiğimiz gibi petrol ve doğalgaz ithalatı meydana gelen bu büyük açığın birinci nedeni durumundadır. Türkiye’nin son 17 yıldaki tüm ithalatının % 15’i ağırlıklı olarak petrol ve doğalgaz ithalatından kaynaklanırken, petrol ve doğalgaz, düşük teknoloji sektöründeki ithalatımızın da % 46’sını oluşturmaktadır. Bu nedenle, ülkemizin düşük teknolojili ürün sektörü ihracatının ithalatı karşılama oranı % 78 de kalmakta ve aslında fazla yaratma potansiyeli olan bu sektör dış ticaret açığı oluşturmaktan kurtulamamaktadır. Başka bir deyişle, Türkiye, aslında karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olması gereken emek yoğun bu sektörde de dış ticaret fazlası verememektedir. AĞLAYAN VERİ! GRAFİK 4: 2000 - 2016 Düşük Teknoloji Sektörü Alt kırılımlı İhracatının ithalatı Karşılama Oranı 250% 198,90% 200% 150% 81,41% 100% 50% 78,21% 43,11% 8,00% 7,14% 12,91% 0% Tablo 3, düşük teknoloji sektöründeki Türkiye yönünden önemli diğer bir alt başlık olan imalat sanayinin düşük teknolojili kısmının detayını göstermektedir (Tablo 2’nin ilgili bölümü). Düşük teknolojili baktığımızda: İmalat sanayi sektörünün alt başlıklarına Giyim eşyası ve tekstil ürünleri alt sektörü 244 milyar ABD Dolarlık fazla yaratarak tüm sektörler içerisinde en fazla dış ticaret fazlası yaratan sektör durumundadır. GÜLEN VERİ! Gıda ürünleri/ içecek/tütün 52 milyar ABD Dolarlık ve mobilyacılık 22 milyar ABD Dolarlık büyüklükler ile düşük teknoloji grubunda dış ticaret fazlası yaratan ikinci ve üçüncü büyük sektörlerimiz olmuşlardır. GÜLEN VERİ! Bu veriler bize Türk ekonomisinin imalat sanayiinin emek yoğun ve düşük teknolojili alt sektörlerinde dış ticaret fazlası yaratabilir düzeyde olduğunu göstermektedir. GÜLEN VERİ! Türkiye’nin bu alt sektörde dış ticaret fazlası yaratmaya devam edebilmesi için sektörün en önemli girdisi olan emek ücretlerinin, diğer ülke emek ücretlerine göre düşük düzeyde tutulabilmesine bağlı olacağı da açıktır (Emek yoğun sektörlerdeki rekabette emek ücretleri en önemli rekabet alanıdır). AĞLAYAN VERİ! Tutarlar Bin ABD Doları Tablo 3 İmalat sanayi Giyim eşyası ve tekstil ürünleri Gıda ürünleri /içecek/tütün ürünleri Mobilya ve başka yerde sınıflandırılmamış diğer ürünler Kağıt ve kağıt ürünleri Dabaklanmış deri, bavul, el çantası, saraciye ve ayakkabı Ağaç ve mantar ürünleri (mobilya hariç); hasır vb. örülerek yapılan maddeler Basım ve yayım; plak, kaset vb. Düşük Teknoloji Toplam 2000-2016 ithalat toplamı 2000-2016 ihracat toplamı İhracatın ithalatı karşılama oranı % 273.012.793 198,90% 338,85% 243.550.499 2000-2016 fark 276.045.865 549.058.658 101.967.558 345.518.058 56.610.491 108.734.221 52.123.730 192,07% 35.404.277 57.805.147 22.400.870 163,27% 43.325.853 17.237.388 -26.088.465 39,79% 17.558.987 10.292.475 -7.266.513 58,62% 13.797.421 7.510.143 -6.287.278 54,43% -5.420.050 655.870.720 -182.681.799 26,57% 7.381.277 838.552.519 1.961.227 78,21% Grafik 5’de düşük teknolojili imalat sektörü ihracatının alt sektör paylarına bakıyoruz. GRAFİK 5: 2000-2016 Düşük Teknoloji İmalat Sanayi İhracatında Alt Sektör Kırılımında Sektörel Paylar 11% 3% 2% 1% 0% 20% 63% Giyim eşyası ve tekstil ürünleri Gıda ürünleri /içecek/tütün ürünleri Mobilya ve başka yerde sınıflandırılmamış diğer ürünler Kağıt ve kağıt ürünleri Dabaklanmış deri, bavul, el çantası, saraciye ve ayakkabı Ağaç ve mantar ürünleri (mobilya hariç); hasır vb. örülerek yapılan maddeler Basım ve yayım; plak, kaset vb. Yukarıdaki Grafik 5 ve Tablo 3 verileri aşağıdaki tespitlere ulaşmamızı sağlamaktadır. Bu gruptaki ihracatımızın en büyük kısmı 346 milyar ABD Doları ile giyim eşyası ve tekstil ürünlerine aittir. Payı % 63’dür. Ardından 109 milyar ABD Doları ile gıda/içecek/tütün ürünleri, % 20 pay ve 58 milyar ABD Doları, % 11 pay ile mobilyacılık sektörleri gelmektedir. Düşük teknolojili imalat sanayi alt başlıkları itibariyle ithalat rakamlarına baktığımızda ise bu gruptaki en büyük ithalat payının 102 milyar ABD Doları ile yine giyim eşyası ve tekstil ürünlerinden oluştuğunu anlıyoruz. Yüksek Teknoloji Yoğunluklu Dış Ticaretimize Yakın Bakış: Tablo 4, yüksek teknoloji sektörü ithalat ve ihracat rakamlarımızın son 17 yıllık toplamını alt kırılımlı olarak göstermektedir. Sektör, son 17 yılda 149 milyar ABD Doları dış ticaret açığı yaratmış. Sözkonusu açıkta en büyük katkıyı 59 milyar ABD Doları ile radyo, televizyon, haberleşme teçhizatı ve cihazları alt sektörü yapmış. Onun hemen ardından 49 milyar ABD Doları ile tıbbi aletler, hassas optik aletler ve saat sektörü gelmiş. AĞLAYAN VERİ! Görüleceği gibi yüksek teknolojili alt sektörlerdeki ithalatı karşılama oranları da son derece düşük seviyelerde. AĞLAYAN VERİ! Tutarlar Bin ABD Doları Tablo 4 Türkiye Dış Ticaret Toplamı İmalat sanayi Radyo, televizyon, haberleşme teçhizatı ve cihazları Tıbbi aletler; hassas optik aletler ve saat Büro, muhasebe ve bilgi işleme makinaları Yüksek Teknoloji Toplam 2000-2016 2000-2016 ihracat ithalat toplamı toplamı 2000-2016 İthalat İhracat Farkı İhracatın ithalatı karşılama oranı % 2.627.840.438 193.984.460 1.690.337.414 44.626.959 -937.503.024 -149.357.501 64,32% 95.059.048 35.941.759 -59.117.289 37,81% 56.108.822 6.796.638 12,11% 42.816.590 1.888.562 193.984.460 44.626.959 -49.312.184 -40.928.028 -149.357.501 23,01% 4,41% 23,01% Yüksek – Orta Teknolojili Dış Ticaretimize Yakın Bakış: Tablo 5, yüksek – orta teknoloji sektörü rakamlarını alt kırılımlı olarak göstermektedir. Okuyucunun merak ettiğini sandığım, taşıt ve ulaşım araçlarının dış ticaret dengesine etkisinin 17 yıllık toplam sonucu da bu bölümde yer almaktadır. Tabloda yer alan bilgileri özetleyelim: Gelişmiş ekonomi olmaya giden yolun önemli bileşenlerinden biri olan bu sektör de son 17 yılda 187 milyar ABD Dolarlık açık ile ciddi açık yaratan bir sektör durumundadır. AĞLAYAN VERİ! Sözkonusu açığın 155 milyar ABD Dolarlık kısmı makine ve teçhizat, 32 milyar ABD Dolarlık kısmı ise motorlu kara taşıtı ve ulaşım araçları sektörlerinden kaynaklanmıştır. Taşıt ve ulaşım aracı ihracatımızın yüksek – orta teknoloji ürün ihracatı içindeki payı % 56, tüm ihracatımız içindeki payı % 15, Makine ve teçhizat sektörünün ithalatı karşılama oranı % 56, taşıt ve ulaşım araçlarının ithalatını karşılama oranı ise % 89, Dolayısıyla, Türkiye’nin iddialı olduğu taşıt ve ulaştırma araçları sektörünün 17 yıllık süreçte dış ticaret açığı yaratmaktan kurtulamadığı açıktır. Sektörün ithalat bağımlılığı çok yüksek seviyededir.Türkiye’nin, öncelikle, ciddi yatırıma sahip olduğu taşıt ve ulaşım araçları sektöründe dış ticaret açığı yaratmaktan kurtulması gerekmektedir. Yani, bu sektördeki ihracatın ithalatı karşılama oranını % 100’ün üzerine çıkartabilmeliyiz (“Bunca yatırım alan, bunca istihdam yaratmasına rağmen, uluslararası rekabete bir Türk otomotiv markası bile katamayan bir sektör nasıl fazla verecek?” sorusu haklı bir sorudur. Bu sorunun cevabı gerçekten ulusal ekonomi politikası uygulamaktan geçmektedir.) AĞLAYAN VERİ! Tutarlar Bin ABD Doları Tablo 5 Türkiye Dış Ticaret Toplamı İmalat sanayi Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat Motorlu kara taşıtı/römorklar/Diğer ulaşım araçları Yüksek - Orta Teknoloji Toplam 2000-2016 2000-2016 ihracat ithalat toplamı toplamı 2000-2016 İthalat İhracat Farkı İhracatın ithalatı karşılama oranı % 2.627.840.438 628.849.809 1.690.337.414 442.054.623 -937.503.024 -186.795.186 64,32% 347.733.523 193.173.244 -154.560.279 55,55% 281.116.286 248.881.379 -32.234.907 88,53% 628.849.809 442.054.623 -186.795.186 70,30% Okuyucunun taşıt ve ulaşım araçları sektörü ile ilgili daha fazla bilgi sahibi olmayı isteyebileceğini tahmin ediyorum. Bu nedenle, aşağıdaki 2 grafiği hazırladım. Grafikler bize şunları söylüyor: Grafik 8, taşıt ve ulaşım araçları sektörü ihracatının ithalatını karşılama, yani dış açık/fazla yaratma kapasitesini gösteriyor. 2000 Yılındaki % 35’lik noktadan başlayan 2 yıllık bir yükseliş ile 2002 yılındaki % 107’lik fazla verilen birinci zirveye ulaşılmış. Ardından, 2008 yılındaki % 122’lik en büyük zirve öncesi, 2004 – 2008 arasındaki yükseliş trendi oluşmuş. Son olarak, 2009’dan 2016’ya kadar süren dalgalı bir düşüş trendi var. 2016 Yılındaki son oran ise % 86. Grafik 9, taşıt ve ulaşım araçları ihracatının toplam ihracatımız içindeki payının, 2000 yılındaki % 35’lik seviyesinden başlayan ve 2008 yılındaki % 122’lik zirve noktasına kadar süren 8 yıllık dalgalı bir yükseliş trendinin ardından; 2016 yılındaki % 86’lık seviyelere kadar süren bir düşüş trendi oluşturduğunu görüyoruz. Sonuçta; her iki grafiğin gösterdiği gibi otomotiv sanayimiz kalıcı olarak dış ticaret fazlası yaratır ya da en azından dış ticarette ithalat – ihracat dengesini oluşturur noktaya gelememiş 70,30% durumda. 2008 Yılından sonraki süreçte bu konudaki performansında bir zayıflama olduğu da açık. AĞLAYAN VERİ! GRAFİK 8: Motorlu kara taşıtı/Römorklar/Diğer ulaşım araçları İhracatının İthalatını Karşılama Oranının Yıllık seyri 140% 120% 100% 80% 60% 40% 20% 0% 121,97% 106,50% 93,97% 114,05% 101,08% 35,31% 72,13% 74,25% 86,46% 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 Motorlu kara taşıtı/römorklar/Diğer ulaşım araçları İhr/İth GRAFİK 9: Motorlu kara taşıtı/Römorklar/Diğer ulaşım araçları İhracatının Toplam İhracat İçindeki Payının Yıllık Seyri 20% 18,42% 16,08% 15% 16,09% 10% 11,82% 9,46% 5% 0% 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 Motorlu kara taşıtı/römorklar/Diğer ulaşım araçları İhr/Toplam İhr Düşük – Orta Teknolojili Dış Ticaretimize Yakın Bakış: Tablo 6 bize düşük - orta teknoloji sektörünün 17 yıllık sonucunu alt kırılımlı olarak gösteriyor. Düşük – orta teknoloji sektörünün son 17 yıllık dış ticaret açığı 419 milyar ABD Doları olmuş. Bu açık, aynı zamanda Türkiye’nin bu dönemdeki bütün dış ticaret açığının % 45’ini oluşturuyor. AĞLAYAN VERİ! Sözkonusu açığın oluşmasına en fazla katkı yapan sektörler, kimyasal madde ve ürünler 299 milyar ABD Doları, kok kömürü/rafine petrol ürünleri/nükleer yakıtlar 107 milyar ABD Doları,ana metal sanayi 84 milyar ABD Doları. AĞLAYAN VERİ! Dış ticaret açığını, yarattığı fazla ile kısmen azaltan alt sektörler ise metalik olmayan diğer mineral ürünler 31 milyar ABD Doları, metal eşya sanayi 23 milyar ABD Doları, plastik ve kauçuk ürünleri 17 milyar ABD Doları. GÜLEN VERİ! Önümüzdeki yıllarda, Türkiye’nin sanayileşme ve enerji politikası gereği mevcut ve halen yapımı devam eden termik/ nükleer santrallerin, diğer fosil yakıt türlerinin yanısıra, “kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri ve nükleer yakıt” alt kalemindeki dış ticaret açığını büyütecek etki yapabileceği de tahmin edilebilir. AĞLAYAN VERİ! Tutarlar Bin ABD Doları Tablo 6 Türkiye Dış Ticaret Toplamı 2000-2016 2000-2016 ihracat ithalat toplamı toplamı 2000-2016 İthalat İhracat Farkı İhracatın ithalatı karşılama oranı % 64,32% 77.723.417 -937.503.024 -417.908.334 -298.719.499 168.389.513 61.821.714 -106.567.799 36,71% 298.224.438 21.810.401 214.399.018 52.822.489 -83.825.420 31.012.089 71,89% 242,19% Metal eşya sanayi (makine ve teçhizatı hariç) 47.269.614 70.704.914 23.435.301 149,58% Plastik ve kauçuk ürünleri 52.085.979 68.842.974 132,17% Elektrik, gaz ve su 2.230.790 1.470.585 2.230.790 1.470.585 966.453.650 547.785.111 16.756.995 -760.205 -760.205 -418.668.539 İmalat sanayi Kimyasal madde ve ürünler Kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri ve nükleer yakıtlar Ana metal sanayi Metalik olmayan diğer mineral ürünler Elektrik, gaz ve su Düşük-Orta Teknoloji Toplam 2.627.840.438 964.222.861 1.690.337.414 546.314.527 376.442.916 Son Söz: Umduğumdan uzun bir yazı oldu. Daha fazla uzatarak okuyucuyu sıkmak istemiyorum. Aynı nedenle, yazı içindeki tespitlere burada bir kez daha yer vermiyorum. Saydım; 5 tespit için GÜLÜMSEYEN VERİ!, 21 tespit için AĞLAYAN VERİ! değerlendirmesi yapmışım. Önümüzdeki dönemde, Türk ekonomisi ile ilgili olumlu verilerin artmasını diliyorum. Gelişmiş ve gelişmemiş (gelişmekte olan vb) ekonomilerin birlikte var olduğu günümüz dünya ekonomik arenasında, gelişmiş ekonomilerin ve özellikle “Batılı emperyal ekonomik güçlerin, dayattıkları neo kapitalist politikalar aracılığıyla, Türkiye gibi ulusal ekonomilerin hızlı gelişmesine, çoğunlukla destek yerine köstek 56,66% 20,65% 65,92% 65,92% 56,68% olduklarını” temel ekonomik kalkınma argümanlarından biri olarak öngörmek durumundayız. En azından, milli ekonomilerin kalkınmış/gelişmiş hale gelme süreçlerinin, bu tür ülke ekonomilerinin bir kısmında, ekonomiyi yöneten ulusal güç merkezleri kontrol altına alınmak ve ulusal ekonomik menfaatler dışlanmak suretiyle, en basitinden kaynak israfına yol açılarak uzatılabildiğini kabul etmeliyiz. Uluslarüstü ekonomik unsurlar (Şirketler, kuruluşlar, devletler) tarafından, kendi çıkarları doğrultusunda uzatılan ve engellenen gelişen ülkelerdeki ulusal kalkınma süreçleri, ulusal güç unsurları tarafından, ulusal ekonomik çıkarlar doğrultusunda yönetilemediğinde, gelişen ulusal ekonomilerin kısmen veya tamamen dış güçlerin kontrolüne girmesi ve ulus dışı ekonomik unsurlara artı değer sağlayan bir noktada sabitlenmesi sonucu doğabilir. Bu nedenle, az gelişmiş veya gelişmekte olan ulusal ekonomilerin hızlı ve dengeli kalkınmasının yolunun ulusal devlet destekli karma (Bütün ekonomiler karmadır, sadece devlet ve özel sektörün göreli payları değişkendir demogojilerine düşmeden) ve planlı/yönlendirici ekonomiden geçtiğine inanıyorum. Ancak, böyle bir model, Türkiye gibi ülkelerin kalkınmada eksikliğini duyduğu sermaye ve teknoloji üretilmesi sürecinin ulusal güç odaklarının tam kontrolünde yürütülmesini sağlayabilir. Dolayısıyla, ekonomik gelişmenin “Bir ulusal öncelikli kalkınma projesi” kapsamında hızlı ve sürekli olacak şekilde ulus devlet tarafından yönlendirilmesi kaynak etkinliğinin sağlanması bakımından yaşamsal önemdedir. Bu başarılamadığında, ulus dışı çıkar önceliklendirmeleri, ulusal ekonomik çıkar önceliklendirmelerinin önüne geçebilir. Sonuçta da, ulusal ekonomiler yönünden zaten kıt olan ulusal kaynakların etkin kullanımı yerine, israfına yol açılmış olur. Gelişmiş dünya ülkelerinin kalkınma hikayeleri ortadadır. Türkiye, bu konuda başarılı olan ülke deneyimlerini doğru analiz ederek ulusal ekonomisi için kalkınmada en hızlı ve israfa yol açmayan yapıyı kurmayı başarmalıdır. Ne yazık ki, Türkiye kalkınma yolunda benzer durumdaki ülkelerin bir kısmına göre kaynak/teknoloji yaratmada ve uygun nitelikte insan yetiştirmede yapısal sorunlara takılmış gibi görünmektedir. Kalkınma öncelikli ekonomik hikayemiz, ekonomimiz üzerinde gayrı milli unsurların kontrolünün arttığı ve dolayısıyla da milli ekonomik değer yaratma sürecinin gayrı millileştiği bir ekonomik hikayeye dönüşme tehlikesinin ciddileştiği bir noktaya gelmiştir. Bunları yazdığımda, sadece, teknoloji yoğun imalat sanayi sektörlerini anlatmak istediğim sanılmasın. Düşük teknolojili sektörlerde de “Ulusal öncelikli kalkınma” adına yapılabilecek o kadar çok şey var ki! Örnek, verimli tarımsal ovalarınızı şehirleşme ve sanayileşmeye kurban etmeyeceksiniz. Biri diğerinin alternatifi olmak zorunda değil. Ulusal ekonominizin karşılaştırmalı rekabet avantajı yaratacağı ürünsel ve bölgesel etkinlikler envanteriniz olacak. Ulusal kalkınma projeniz dediğimiz, sadece ulusal sanayi demek değildir. Türkiye’nin hayvancılığı çökertilmiş durumda. Büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayılarımız on yıllardır sürekli gerilemekte. Oysa, nüfusumuz artıyor. Günümüz dünya ekonomisinde yükselen değer olan doğal/organik tarım konusunda Türkiye’deki gelişme ne yazık ki çok yetersiz seviyelerde. Birleşmiş Milletler 2050 yılında gıda ve tarım sektörünün en stratejik sektörlerden biri durumunda olacağını açıkladı. Dünya nüfusu 9 milyarlara doğru gidiyor ve doğal tarımsal gıda gerçekten değerli bir hale geliyor. Çünkü, doğal tarımsal gıdanın sağlık harcamalarının düşük seviyelerde tutulabilmesi için gerekli en temel unsur olduğu anlaşıldı. Sonra, ulusal önceliklendirilmiş enerji politikanız olacak ve dışa bağımlı enerjiden kurtulmanızı sağlayacak. Türkiye en az 45 yıldır konuştuğu nükleer santralı hala yapamadı. Ulusal ekonomik çıkarınıza değilse hiç yapmayacaksınız. Çıkarınıza ise çoktan işletimde olmalıydı, hem de birden fazlası vb… Türkiye, kalkınma ekonomisi kavramını ciddi biçimde ele alarak, ders notlarının teorik sayfalarından gerçek ulusal ekonomisinin tam odağına konumlandırmayı ve okullarında adam gibi ulusal kalkınma ekonomisi öğretisini okutmayı başaramadıkça, korkarım ki, bizler daha yıllarca dış ticaret açığı veren kalkınamamış ekonomimizi yazmaktan, Türk girişimcisi (Bazen de devleti) de üç – beş paraya şirketini yabancı emperyal güçlere satmayı başarı saymaktan kurtulamayacağız.