C. Senatosu B : 34 çekten hiç de böyle değildir. Başkent Moskova`da

advertisement
C. Senatosu
B : 34
çekten hiç de böyle değildir. Başkent Moskova'da (bütün kiliseler kapatılmış olduğu gibi, hiçbir cami yok­
tur. Sadece Kazakistan Başkenti Alma Ata, Semerkant ve Buhara'da birer cami vardır. Taşkent'te de
ibadete açılan tek bir mabet bulunmamaktadır.
Bildiğimiz gibi, Sovyetler Birliğinde dini neşriya­
ta ve mabetlere devlet bütçesinden tek bir kuruş pa­
ra ayrılmadığı gibi, var olan mabetlere gidenlerin
% 95'i de yaşlı kişilerdir. Şahsen, bu tür ziyaretlerin
yapılmasına taraftarım. Ancak, dine hiç önem verme­
yen bir ülkenin bu şekilde halka empoze edilmesine
karşıyım.
Amerikan düşünürü Michael Hord'un geçen yıl
neşrettiği «Dünya Tarihini En Fazla Etkileyen ICO
Kişi» adlı eserinde, İslam Dininin kurucusu Hazreti
Muhammed'e birinci sırayı vermiş olması, Müslüman
dünyasınca büyük memnunlukla, buna karşılık Hıris­
tiyanlar tarafından tenkit ve itirazlarla karşılanmıştır.
Hazreti İsa'nın üçüncü ve Edison'un ikinci sırada yer
aldıkları bu kitapta, Arap kabilelerini bir askeri gü­
ce dönüştürerek Atlantik'ten Hindistan'a kadar uza­
nan bir İslam İmparatorluğunu kurmayı başarmış ve
bu suretle dünya tarihini en çok etkileyen kişi olma
hakkını kazandığını söylemiştir. Ülkemizde İslam Di­
ni ve Peygamberimize karşı, özellikle son yıllarda söy­
lenen gelişi güzel sözlerin ne kadar gerçek dışı ol­
duğunu bu olay bir kez daha kanıtlamaktadır. Üste­
lik bu değerlendirme bir Hıristiyan tarafından yapı­
lırsa.
Türkiye lâikliğin tamamen yanlış bir yorumla din­
sizlik olarak ele alınması ve Müslümanlığa sahip
çıkılmaması gerçekten üzücüdür. Birçok konuda yap­
tığımız Batı taklitçiliğini nedense dini yönden yap­
maktan çekinmekteyiz. Mesela, 6 Ocak 1979 Cuma
günü Türkiye Televizyonunda seyrettiğimiz bir Ame­
rikan filminde, Amerika Birleşik Devletleri Senatosu­
nun yıllık açılış merasimi bir papazın duasıyla başla­
mıştır. Ayrıca, bütün Batı ülkelerinde devlet başkan­
ları önemli dini günlerde halkın dini duygularına hi­
tap ederler. Bizde ise, laiklik ilkesinin yanlış anla­
şılması nedeniyle devlet yöneticilerimiz bu tür beyan­
lardan şiddetle kaçınmaktadırlar.
Yurt dışında bulunan Türk işçi ve çocuklarına
sürekli bir şekilde Hıristiyanlık propagandası yapıl­
maktadır. Bu konuya geçen yıl da değindim. Buna
rağmen, hâlâ bu konuda gerekli tedbirlerin alınma­
mış olduğu anlaşılmaktadır.
Avrupa'yı bir yana bırakalım, Türkiye'de bile et­
kin bir Hıristiyan propagandası
sürdürülmektedir.
4 . 2 . 1979
O : 2
Haber aldığımıza göre, Müslüman Türk Halkına Hı­
ristiyan propagandası yapmak üzere İsviçre'de bir
radyo istasyonu kurulmuştur.
Ayrıca, ülkemize turist olarak gelen bazı Hıristi­
yanlar, Türkiye'de karşılaştıkları daha çok bunalım
çağındaki gençlere Hıristiyanlığı aşılamaya, adresle­
rine ücretsiz kitap ve broşür göndermeye çalışmak­
tadırlar. Bu çabaların doğrultusunda İstanbul'da Meh­
met Eralp adındaki bir şahıs vasıtasıyla önceden tes­
pit edilen adreslere çeşitli kitap ve broşür gönder­
mektedirler. Şahıslara gönderilen broşürlerde, arzu
edenlerin; Kurtuluş, İsa Mesih'in Hayıtı gibi kurs­
lara parasız katılabilecekleri belirtilmektedir. İsviçre'
deki adres ise şöyledir: «Rekarn BP 2895 CH 1000
Lozan/İsviçre»
Bizler parti kavgası içerisinde birbirimizi yiyoruz.
Broşürlerden takdirlerinize sunduğum yazı da Hıris­
tiyan dünyasının 20 nci asrın Haçlı Seferleri anlayı­
şı ile hangi propaganda metodu ile gençlerimize so­
kulmakta ve onları körpe dimağlarına nüfus etmeye
çalışmakta olduklarını gösteriyor. Metin şöyle başlı­
yor:
«Türkiye'nin sevgiden yoksun bir ülke haline gel­
diği artık kimsenin gözünden kaçmıyor. Aynı apart­
manda oturan komşular, sabahları birbirine «Günay­
dın» demekten kaçınıyor. Otomobili ile bir cehennem
yarışına çıkan sürücü, başka insanların yaşama hak­
kına. saygı duymadığını ilan ediyor.
Politikacıları, televizyonda her gün siyasal has­
mını acımasız bir şekilde suçlarken, aynı toprağın
çocukları bir hiç yüzünden birbirlerine kıyıyor ve ni­
hayet sağ - sol kavgası düşünülemeyecek ilkel bo­
yutlara, kanlı bir iç savaş görüntüsü ile tüm yurt dü­
zeyine yayılıyor.»
Hıristiyanlık propagandası amacıyla bastırılan
broşürde yer alan bu makale bir Türk gazetesinden
aynen alınmıştır.
Türkiye'nin içinde bulunduğu yürekler acısı duru­
mu dile getirmek amacıyla 25 Mart 1977 tarihinde
Milliyette bu makaleyi çok iyi duygularla (Altını çi­
zerek söylüyorum) kaleme alan yazar, makalesinin
bir bölümünün, kendi ülke gençlerine Hıristiyanlık
propagandası için araç yapılacağını nasıl bilebilirdi.
Propaganda broşüründe ayrıca Bertrand Russel'ın
şu sözlerini buluyoruz.
(Sorunun kökeni eski, modası geçmiş bir şeye da­
yanıyor. Küçümseyici gülüşleriyle ve alaylı sözlerle
karşılanacağını bildiğim için, söylemekten utandığım
bir şey. Sözünü ettiğim şey; bunu söylediğim için îüt296 —
Download