1. Ilaç Kimyasi, Üretimi, Teknolojisi, Standardizasyonu Kongresi, Kimyagerler Dernegi, 29-31 Mart 2013, Antalya Antikanser ajanlar olarak kullanılan Palladyum (II) bileşiklerinin moleküler özelliklerinin in vitro incelenmesi Zelal Adiguzel1, Tarik Baykal1,Omer Kacar1, Didem Karakaş2, Muge Serhatli1 , Engin Ulukaya2, Veysel T.Yilmaz3, Ceyda Acilan1 1 TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi, Genetik Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü, 41470, Gebze, Kocaeli / Türkiye 2 3 Uludağ,Üniversitesi Tıp Fakültesi,Tıbbi Biyokimya Bölümü, Bursa, Türkiye Uludağ,Üniversitesi, Fen ve Sanat Fakültesi, Kimya Bölümü, Bursa, Türkiye Kanser, tüm dünyada ciddi sağlık problemlerinden birini oluşturmaktadır ve her yıl milyonlarca insan bu sebeple hayatını kaybetmektedir. Kansere karşı savaşta kemoterapi, geniş kullanım alanı bulan ve çeşitli kanser türlerinin tedavisinde kullanılan etkili bir terapi yöntemidir ancak kanser tedavisi için getirilen çözümlerin halen memnun edici seviyelerde olmayışı, yeni tedavi edici moleküllere ve stratejilere ihtiyacı beraberinde getirmektedir. Bu sebeple, değişik aday ilaç molekülleri test edilmekte ve paladyum bileşiklerini de içeren metal temelli ilaçlar, kansere karşı ilaç adayları arasında yer almaktadır. Kemoterapötik ajanlar arasında, metal bazlı ilaçlar sadece kanser patolojisinde etkili olmakla kalmayıp, aynı zamanda diğer antineoplastik ajanlarla birlikte kullanımda da etkili sonuçlar vermektedir. Antikanser ilaçların mekanizmasında ve sitotoksisitesinde, DNA’ya bağlanma özellikleri ve metal komplekslerinin DNA oligonükleotidleri ile yaptıkları çapraz bağlar önemli faktörlerdir. Yeni kemoterapik ilaç araştırmalarında, yeni bir molekül olan [Pd(sac)(terpy)](sac)•4H(2)O (sac = saccharinate, and terpy = 2,2':6',2''-terpyridine) yakın geçmişte karakterize edilmiş olup ve meme kanserine karşı etkili bir ajan olduğu görülmüştür. Bu çalışmada, bu molekülün sitotoksik etkisi; meme kanseri, nöroblastoma, melanoma, epitelyal, gliomal ve serviks kanserini içeren birden çok kanser hücre hattında incelendi. Ayrıca hücre ölüm mekanizmasının büyük oranda apoptotik yolaklar dolayısı ile olduğu, canlı hücre mikroskopisinde hücre küçülmesi, membran bleblenmesi ve floresan mikroskopisinde DNA kondensasyonu, fragmentasyonu ve agaroz jel elektroforezi ile gösterildi. Bu ajana cevap nedeniyle meydana gelen moleküler değişiklikleri anlamak amacı ile meme kanseri hücrelerinde nano LC-MS/MS analizi yapıldı. Sonuçlarımıza göre, bu ilacın hücrelerde kullanımından sonra birçok yolağın etkilendiği; DNA tamir mekanizması, apoptoz, oksidatif stress, enerji metabolizması, protein katlanması, hücredışı KimyaKongreleri.org 1. Ilaç Kimyasi, Üretimi, Teknolojisi, Standardizasyonu Kongresi, Kimyagerler Dernegi, 29-31 Mart 2013, Antalya matriks, mRNA ve DNA’ya bağlanan proteinler ve pürin biyosentezi proteinlerini kapsayan 163 adet anlatımı değişen protein olduğu gösterildi. Ayrıca yeni sentezlemiş olduğumuz bir Paladyum(II) bileşiğinin de ([PdCl(terpy)](sac)·2H2O), kanser tedavisindeki etkinliği analiz edildi. Bu paladyum bileşiğinin sitotoksitesi 6 kanser hücre hattında analiz edildi. İlaç tedavisi ile meydana gelen hücre ölüm mekanizmalarının anlaşılması için iki farklı kanser hücre hattı olan MDA-435 ve HeLa seçilerek, Paladyum bileşiği ile işleme tabi tutulan hücrelerde kaspaz3 aktivitesinin arttığı ve aynı zamanda DNA merdiveni oluşturduğu gözlendi. İlaç ile etkileşim sonrası hücrelerin mitotik indeksi ciddi oranda düştü. Yapılan morfolojik incelemede, apoptoza bağlı ölümü gösteren hücresel küçülme (shrinkage) ve kabacıklaşması (blebbing) gözlendi. Apoptoz yoluyla meydana gelen bu hücre ölümlerinde etkili olan molekülün anlaşılabilmesi için, apoptotik ölüm molekül adayları olan p53 ve kaspaz-3 siRNA gen susturma tekniğiyle susturuldu. Sonuçlarımız, apoptotik ölümün bu moleküllerden bağımsız olarak veya bu moleküllerin yokluğunda alternatif yolakların aktive olmasıyla, kontrolle paralel seviyelerde geçekleştiğini gösterdi. KimyaKongreleri.org