hz. muhammed. evrensel mesajı

advertisement
1l-G. l L/L
HZ. MUHAMMED.
VE
EVRENSEL MESAJI
SEMP02YUMU'
20-'22 NİSAN 2007
)'ayına Hazırlayari
Doç. Dr. Mahfuz Söylemez
·ruı' ·ı~e t11Vatıet
vmm
hılüm AN\~mm!\lim Maı·k@:ııi
Küt!.i!'lhi!Mfll
Tas. No:
2-C)J. . 5 2_
\,..-\ A :t_ . 'tl\
· İslami İlimler Dergisi Yayınlan
Aralık
2007
.
İsliimi İlimler Dergisi Yayınlan: 2
İslfuni İlimler Dergisi Yayınlan
Dizgi Kapak: İslfuni İlimler Dergisi
Baskı, kapak baskı, cilt: Özkan Matbaacılık
Birinci Basım: Aralık 2007
ISBN: 978-975-98073-3-7
İsliimi illm.ıer Dergisi Yayınlan
Yeniyol Mahallesi l.Gazi Sok. No:9/2 ÇORUM
Web: islamillimlerdergisi.com
Tif: o 364 224 81 18
'
e-posta: islami_ilimlerdergisi®yahoo.com
Her yazının dil ve bilimsel sorumluluğu yazarına aittir.
X. OTURUM: HZ. MUHAMMED VE .AIII..AKİ İLKELER -1-
BARIŞ VE RAHMET PEYGAMBERi HZ. MUHAMMED'İN
. EVRENSEL İNKILAIU
Arif ERSOY"
GİRİŞ
Tarih boyunca beşeriyeti ilirnde dogruya, ahlaıcta iyi ve güzele, iktisatta
faydalı ve yararlı olana, siyasette ise banş ve adalete götüren en büyük inkılaplan peygamberler yapmışlardır. Onlann yaptıklan inkılaplann başında
insanın inanç ve düşüncesinde meydana getirdikleri değişimler gelir. İnsanın
inanç ve düşüncesine yansımayan değişmeler inkılap sayılmaz. Bu tür değiş­
meler geçicidir. Zorla ve baskı ile sürekli kılınmaya·çalışılır.
Peygamberler, tebliğlerine insanlan ''Tevhide" davet etmekle başlamışlar­
dır. Tevhid inancından uzak bulunan insanlar kendileriyle, çevreleriyle, eşya
ve kılinatla çatışma içindedirler. Tevhid inancından malırum olanlar, nereden
gelip nereye gittiklerini, dünya hayatının gayesinin ne oldugunu ve ölüm ötesi
dünyanın nasıl olacağını açıklayan bilgiye ulaŞamadıklanndan kendilerini çelişki ve çatışmadan kurtaramazlar.
Peygamberler, insanlan Tevhide, kıiinatı yaratan, eşi, benzeri ve ortagı olmayan Allah'a iiıanmaya çağ;ırnıışlardır. Onlann beşeriyeti davet ettikleri ortak mesajlanna göre Allah, insanı kılinatın en üstün canlısı olarak yaratınış­
tır. Dünya hayatı bir imtihiındır. Kıiinatta muazzam bir düzen ve ahenk sağla­
yan Allah, sosyal hayatta dengeyi adaletle sağlama görevini insana vermiştir.
İnsanı kendisine temsilci (halife) olarak seçmiştir. Tevhid inancına sahip olan
insan, yeryüzünde haklı:ı hakim kılarak adalet ve banşı sağlamakla görevlidir.
İnsan ferden ve toplum halinde sosyal hayatta adaletle dengeyi sağlayıp sağ­
lamama hususunda imtihan edilmektedir.
Prof. Dr. Arif ERSOY, 1977-1994 yıllan arasında Ege ve Dokuz Eylül Üniversıteleıi İktisadi
ve İdaıi B!l!mler Fakülteleıinde öğretim üyellği görevinde bulundu. Çalışmalan daha çok -İlc­
tisadi Düşüncelef' ve "İktisadi Sistemlef' alanianna yöneliktir. Çalışınalarnuh bir kısmı başta
ingilizce olmak üzere, Almanca, Rusça, Çince ve Arapça ·ya çevıilıniştlr. Batı ve İslaın ÜlkeleIinde düzenlenen çeşitli toplantılara· katıldı@ gibi Rusya ve Orta Asya Ülkeleıinde bilimsel ve
ıstışaıi toplantılara da katılmıştır. Çin 'nin Başkenti Peklll'de Çin Halk Üniversitesi'nde araş­
tırınacı olarak bir süre bulunmuştur. 27 Mart 1994 Mahalli Seçimlerde belediye başkanlıgına
Çarnın'da aday olan Ersoy seçimi kazandı. 18 Nisan 1999 tarıhinde yapılan Mahalli Idareler
seçiminde lklncl kez aday oldu ve seçildi. Bu görev! 27 Mart 1994- 8 Ağustos 2002 tarthleıi arasında yeİine getırıniştlr. Halen Ankara'da ESAM' ın (Ekonoınlk ve Sosyal Araştırınalar Merkezi)
genel sekreterliği görevini deruhte eti:nektedlr. E-ınail: ersoyaıif®hotınail.corn
602
.
Hz. Muhammed ve Evrense.l Mesajı Sempozywnu
En Büyük lnkilap Zihni Deiıişimdir
Peygamberler, insaniann şirkten, Allah'tan başka ilahlar edinme durumundan Tevhid inancına ulaşmaianna ·vesile olmakla inanç ve düşüncelerin­
de büyük değişmeler yapmışlardır. İnsanı, basit bir canlı olmaktan yaratılan­
Iann en şerefiisi (eşref- mahlukat) mertebesine yükseltmişlerdir. En büyük
inkılap insanın zihninde meydana gelen inkılaptır. İnsanın deruni dünyasmdaki fırtınalar, çelişki ve çatışmalar, şirk inancından Tevhid inancına geçmekle önlenir, deruni banş sağlanır. Çünkü yaratan, yaşatan, şefkat ve merhamet
sahibi olan Allah'a inanan insan kainatla bütünleşir. Kendini evrenin bir parçası sayar. Tevhid inancı insan hayatına anlam kazandırır. Tevhid inancına
sahip olanlar deruni dünyalannda sağladıklan banş ve ahengi sosyal hayatta
da sağlamaya çalışırlar.
Müşrikler,
Allah'tan başka ilah edinenler, kendi iç dünyalannda çelişkiye
çevreleri ve kainatla zihnen çatışma içinde bulunduklanndan dolayı deruni dünyalannda banş ve huzura kavuşamazlar. Kendileriyle ve çevreleriyle hanşık olmayanlar, yeryüzünde hep fesatçıkartarak haksızlıklara yol
açmışlar, savaş ve çatışmalara ortam hazırlamışlardır. Şirk çelişki ve çatışma­
Iann kaynağıdır. Kendilertyle hanşık olmayanlar, diğer insanlar ve çevreleriyle
. de hanşık olamazlar ..
düştükleri,
Tevhid inancıyla deruni dünyalannda banş ve ahenk sağlayanlar ise her
yerde ve zeminde ıslah (banş) için çalışmışlardır. Çünkü onlann inandıklan
amentünün özü hanştır (silm). Onlann inandıklan tek İlah, Allah, kamatta
ahenlc ve dengeyi sağlamalctadır. Onlar, gittikleri her yerde haksızlıklan gidererek banşı (ıslahı) sağlamaya gayret etınişlerdir. Yeryüzünde banş, ancak
baski ve dayatmalan kaldınnalc, adaleti sağlamalda tesis edilebilir.
-Peygamberler barış ve adalette önderdirler
Sosyal hayatta esas olan haklının haklcmm korunması olduğunu savunan
peygamberler, banş ve adaleti sağlamada öncülük ve önderlik yapmışlardır.
Kuvveti halili olmanın nedeni sayan Firavuni zihniyet ve düşüneeye sahip
olan despotlar ve zalimler ise haksıziıldan yaygmlaştırarak yeryüzünde, hep
bozgunculuk (fesat) çıkartmışlar, savaş ve çatışmalara önderlik etınişlerdir.
Peygamberler hep insan haklan ve adaleti savunmuşlardır. Firavunlar ise batıl anlamına gelen belirsizliği ve kuralsızlığı savunaralc kendi imtiyazlı konumlarını korumaya çalışmışlardır.
Tarih boyunca hale ve adaletten yana olanlarla, kendi sultalanna süreiililik
için her çeşit haksızlık ve baskıyı insanlara reva görenler arasmda mücadele süreidi olmuştur. Bu bakımdan insanlık tarihi, hak ve batıl arasmda sürÇıp giden mücadelelerin tarihidir. Beşeriyetın tarihi bir bakima
kazandırmak
If2;. Muhammed ve Ahlaki İlkeler -I-
603
"peygamberi" anlayış ile "firavunr; anlayış arasında devam eden çatışmala­
rın tarihidir. Peygamberler tevhidi anlayışının önderleri olarak sevgi (rahmet),
adalet ve barışın önderleridir. Firavun ve taraftarlan ise şirk anlayışının önderleri olarak kin, nefret, baskı, dayatına ve haksızlığın önderleri olınuştur.
Peygamberler söylem ve eylemleriyle yeryüzünde barış ve adaleti tesis etıneye;
Firavunlar ise savaş ve haksızlıgı yaymaya çalışmışlardır.
Dünyaya gelen ve akıl baliğ olan her insan, bu iki yoldan birini tercih etmekle imtihan edilmektedir. Kainatı yaratan Allah'a iman eden, yer yüzünde
barış (silm) ve adalet için çalışan insan peygamberi anlayışı benimseyerek
yaratılış gayesine uygun hareket ettiği sürece imtihanı kazanacagım bütün
peygamberler ittifakla haber vermişlerdir.
Bireysel iradesini ve tercihini şirkten yana kullanan, Allah'tan başka ilahIara inan ve firavuni zihniyeti benimseyerek bozgunculuk yapanlar ise peygaınberh'!rinin ittifakla belirttikleri gibi dünyada imtiham kaybetınektedir.
Her insan için akıl baliğ olunca imtihan başlar. Ölümle imtihan süreci
sona erer. Ölüm bu dünya hayatımn sonu ve ölüm sonrası dünyanın ise
başlangıcıdır. Adil-i mutlak olan Allah, bu dünyada imtiham kazananlan
ölümle başlayan dünyada mükafatlandıracak, imtihanı kaybedenleri ise cezalandıracaktır. Adalet, yeryüzünde barış ve adaleti sağlamaya çalışaniann
(muslihlerin) mükafatlandınlınasım ve bozgunculuk (müfsit) yaparak yer
yüzünde baskı ve haksızlığın yaygınlaşmasına çalışaniann da cezalandırıl­
masım gerektirir.
Peygamberler silsilesinin son halkası olan Hz. Muhaınmed'i (a.s.) rehber
edinen Müslümanlar her yerde ve ortaında barış ve adaleti tesis etınek için
çalışmışlardır. Adalet ve barışın hakim alınası için gayret sarf etmişlerdir. Bugün de "Rabbim Allah'tır" diyen Müslümanlar kimseye zarar vermemektedirler. Terör yeryüzünde bozgunculuk yaparale sömürülerini sürdüren çevrelerin
ürettiği ve destekledikleri bir sorundur.
Firavuni anlayışın temsilsileri zalim ve sömürgeetler her yerde ve her zaman baskı ve dayatınayı yayınışlardır. Zorla ve hile ile gittikleri yerlerde haksızlıklara yol açarak çatışmalara ortam hazırlamışlardır . ..İnsanlık tarihinin
son dört yüzyılında cereyan eden hadiseleri tarafsız bir şekilde inceleyenler.
peygamberi zihniyetle ile firavuni zihniyet arasındaki farkı kolaylıkla anlar.
Bugün insaf sahibi olan bütün insanlar. peygamberi anlayışın etrafında toplanarak kendi ülkelerinde ve yeryüzünde barış ve adaleti sağlamak için ortak
gayret göstermeleri gerekir.
İnsanlık tarihi boyunca peygamberi zihniyete sahip olanlar yeryüzünde bave adaleti, firavuni zihniyete sahip olanlar ise, sömürü ve çatışmayı yaygın­
laştırmalc için gayret serf etınişlerdir.
nş
604
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı Sempozyumu
Hz. Muhammed'in evresel
inkılabları
Bütün peygamberler, insanlan tevhid inancına davet etmekle insanlan
hak ve adaletin tesis edilmesi için yardımlaşma ve dayanışmaya davet etmiş­
lerdir. Geldikleri toplumlarda büyük değişmelere ortam hazırlamışlar ve yenilikler yapmışlardır. Sosyal hayatta ıslah (banş) en büyük yeniliktir. İnsanlık
tarihinde çığır açan büyük değişiklikleri hep peygamberler ve on1an izleyen1er
yapmıştır.
Firavuni anlayışa sahip olanlar ise hep bozgunculuk (fesat) çıkartmaya
ve peygamberlerin yaptığı yenilikleri bozmaya çalışmışlardır. On1ar, sömürü,
gizli istihbarat, savaş ve çatışma telmiklerinde yenilik yapmışlardır. Daha ziyade bu alanlarda gerçekleştirllen teknolojik buluşlar, zamanla diğer alanlara
aktanlmıştır. Çünkü kendi menfaatlerine süreklilik kazandırmak için hile ve
desiselerini insanlara zorla ve baskı ile kabul ettirmeye çalışmışlardır.
Peygamberler sUsilesinin son· halkası olan Hz. Muhammed 'in (a.s.) evrensel düzeyde gerçekleştirdiği büyük değişmelerin bir kısmını aşağıdaki başlık­
lar altında özetleyebiliriz.
Hz. Muhammed'in
mesajı
evrenseldir
Hz. Muhammed insanlık tarihinin akışım değiştirmiştir. Ondan önce gelen
peygamberler bir bölgeye mesaj getirmişlerdi. Hz. Muhamıned'in (a.s.) mesajı
dünyayı kuşatmaktadır. O'nun getirdiği mesaj evrenseldir. Cihan şümuldür.
O, ahir zaman peygamberidir. Onun mesajı, kıyamet gününe kadar bütün
insarılığa, ülke ve bölge farkı ·gözetmeden yol gösterecektir. Bu anlamda O,
. ilk kez evrenselliği dünya gündemine getirmiş ve bütün beşeriyeti bir bütün
olarak kabul etmiştir.
·
Hz. Muhammed bir Irkın peygamberi
değildir
O bütün insarılığın ve cin1erin peygamberidir. Hz. Muhamıned (a.s.) bir kabilenin, bir ırkın pey&amberi değildir. O, çalışmalann kaynağı olan ırkçılığı
ortadan kaldırdı. İnsanlan, tek Allah'a inarımaya, tek kıbleye yönelınelerine
ve Arafat'ta birlikte dua etmeye davet ederek evrensel birlik ve dayanışmaya
önderlik etıniştir. O, evrenselbirlik ve dayanışmayı ilk defa dünya gündemine
getirmiştir.
Hz. Muhammed Peygamberler silsilesinin son
halkasıdır
Diğer peygamberler mesajlarını belli bir dönemde, belli bir bölgede yaşayan
insanlara iletmişlerdi. Hepsi kendinden önceki peygamberleri tasdik etmiş­
ler ve kendilerinden sonra gelecek peygamberleri haber vermişlerdir. Büyük
peygamberlerin hepsi, Hz. İbrahim (a.s), Hz. Musa (a.s.), ve Hz. isa (a.s) Hz.
Muhamıned'in (a.s) geleceğini haber vermişlerdir. Hz. Muhammed ile vahyi
müessesesi son bulmuş ve peygamberlerin görevleri alimiere bıralalımştır.
Hz. Muhammed ve Ahlaki İlkeler -I-
605
Peygamber~eri
rehber edinen alimler onlann varisleridir. Onlar, ilimlerini beşeriyetin salalı ve felahı için ıruııaıiırıar, bulunduklara topluma önder ve örnek olurlar.
Hz. Muhammed
akıl
ile vahyi
birleştirmiştir
O, akıllannı kullanarak·sorunlannı çözme yollannı insanlara öğretmiş ve
elde edilen çözümlerin vahyi ile nasıl denetleneceğini hayatında göstermiştir.
Onu izleyen arkadaşlan (sahabileri} ve Hicretin ilk dört yüzyılında yetişen İs­
lam alimleri Kur'an ve Hadisiere dayanarak sorun çözme yöntemlerini (Usul-u
Fıkbı} geliştirmişlerdir. Sorun çözmede akli ve vahiy kaynaklı delilleri birlikte
kullanmışlardır. İslam'a göre akıl ile vahiy çelişmez ve çatışmaz. Çünkü insana alill veren de, kainatı yaratan da aynı Allah'tır. İnsan ve kilinat da Allah'ın
ilim ve gücünü gösteren mücessem kitaplardır. Kur'an ile çatışmazlar. Kur'an
kılinat kitabının bir özetidir.
Tevhid ve adalete inanan ıilimler, karşılaşılan sorunlara, dört temel delile(
edile-i erba'aya} dayanarak çözüm ·üreteceklerdir. O, akılla nakli, ilinıle vahyi
birleştirmiştir. Aıimlerin ilmi çözümleri vahye dayanan delillerin süzgecinden
geçirilecek; kimse şahsi menfaat ve ikbalini esas alarak beşeriyeti yanlışlık­
lara hile ile sevk etmeyecektir. Aıimler, insanlan aidatınayacak ve aldanmayacaldardır. İlimle hidayetin birleşmesi insanların feraset ve dirayetini artırır.
.
.
Alimler inançlannı düşünceye, düşüncelerini söyleınlere ve söylemlerini de
eyleme dönüştürerek diğer insanlara örnek olmalıdır.
Hz. Muhammed mücadelenin iyilik ile kötülük, hak ile batıl, adaletle
zulüm, yanlışla do~ ve faydalı ile zararlı arasmda cereyan ettiğini iliin
etti
Ondan önce insanlar iyi veya kötü kabul edilir. İnsanların doğuştan günahkar ve kötü olduğuna. inanılırdı. Mücadelenin kötü insanlarla iyiler arasında cereyan ettiği varsayılırdı. Hz. Muhammed, doğuştan bütün insanların
İslam fıtratı üzerinde doğduğunu ve·bütün insaniann ırk, soy-soplanna bakıl­
mamaksızın iyi olduklannı ilan etti.
Buluğ çağına
gelen insaniann ahlaki eylemleri kötü ve çirkinse, bilgileri
yanlış, ürettikleri zararlı ve siyasi faaliyetleri haksızlık ve zulme yol açıyorsa
kötü olduklannı açıldadı. İnsanı kötüleştiren kötü eyleınleridir. Şayet insanların eyleınleri ahlakta iyi ve güzeli öne çıkartıyor, ilirnde doğru olana götürüyor,
iktisatta faydalı ve yararlı olanın üretimine yol açıyorsa, siyasette adaletin
tesis edilmesine ortam hazırlıyor ise o takdirde iyilik yapan insan iyidir. İn­
sanın işlerinin ilmen doğru, ahlaken iyi ve güzel, iktisaden fayda ve yararlı ve
siyaseten adil olması insanı iyileştirir.
Onun vasıtasıyla insanlıği hidayete davet eden Kur'an, iyilikte ve Hakk'a
teslini olmada yardıınlaşmaya, kötülük ve düşmanlikta ise yardımlaşmama-
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı Sempozyumu
ya davet etmektedir. O kişiler ve şahıslar arasındaki mücadeleyi insanların
eylemlerine yöneltmiştir. Her insan hidayete ererse iyi ve güzel işler ·yapar.
Dalalete düşen ve hidayeti kararan insanlar ise, kötü işler yaparlar. Kötülük
insa.nu{ özünden degil, eyleminden ve yaptıgı işin kötü olmasından kaynaklanmaktadır. Müslümanlar, iyi ve güzelde, doğruda, faydalıdave adaletle herkes
ile yardımlaşır ve dayanışmadan çeki.nmez. Onlar, kötülükte, çirkiıılik.te, yanlışta, sömürüde, haksızlık ve düşmanlık.ta başkalarıyla işbirliği. yapmazlar.
Biz Müslümanlar, her yerde ve ortamda iyi ve güzelin yaygınlaşması, doğ­
bilinmesi, faydalı ve yararlı olan mal ve hizmetlerin üretilmesi ve yeryüzünde barış ve adaletin hakim olması için çalışıyoruz.
ruların
Hz. Muhammed
insanın
maddi ve manevi
gelişmesini
esas
aldı
İslam, insanı
ruhtan ve bedenden oluşan üstün bir carılı olarak kabul
eder. Sadece insarıın maddi veya manevi ihtiyaçlarını öne çıkarmaz. İnsa­
nın hem maddi, hem de manevi ihtiyaçlannın denge için de karşılanmasırıı
esas alır. İslam insanı ruhen kendini geliştirmek için inzivaya çekilmesini
tasvip etmez. Salt insarıın maddi ihtiyaçlarına yön elerek maneviyatını ihmal
etmesini de onaylamaz. İslam'a göre insan ruh ve bedenden oluşur. İnsanın
maddi ve manevi ihtiyaçlan denge içinde karşılarımalıdır. Hz. Muhammed
hem insanların maddi. hem de manevi ihtiyaçlannın birlikte ve dengeli bir
şekilde karşılanması gerektiğini anlatınış ve Medine Site Devletin oluştur­
duğu sosyal yapıyı bu anlayışla tesis etmiştir. Ona göre insan, sadece .maddeden veya sadece ruhtan oluşan bir carılı değildir. İnsan maddi ve manevi
yönleri bulunan ve yaratıkların en üstünü olan bir carılıdıi:. Kainat insan
için yaratılmıştır.
İslam'a
göre insan sadece üretim faktörü veya tüketen bir makine degildir.
İnsan k.airıatın ve bütün sosyal faaliyetlerin merkezinde yer almaktadır. Her
şey
insan içindir ve esas olan insanın mutluluğu ve saadetidir.
Hz.
Muhaıiımed farklılıkta birli~i s~ladı
Hz. Muhammed insanlık tarihinde Medine'de farklı inançlara ve düşün­
celere sahip olan insanların bir arada, barış içinde yaşarnalarına ortam hazırlayan Medine Site Devlet'ini kurdu. Site Devleti'nde yaşayan insanların özgür iradeleriyle benimserlikleri bir anayasayı yürürlüğe koydu. Bu anayasa
ile Medine Site Devleti'nde yaşayanların canı, malı ve namusu güven· altına
alındı ve bütün Medinelilere düşünce ve inanç özgürlüğü sağlandı. Site'de
yaşayan Hristiyanlar, Yahudiler ve diğer inanç mensuplan dirılerini serbestçe
yaşayacaklar, öğretecekler ve öğrenecekler, isterlerse kendi inançlarına göre
yargılanacaklardır .
. Bugün hiçbir özgür ve demokratik ülke inanç ve düşünce özgürlüğü alanında Medine Site Devletinin uyguladığı hoşgörü seviyesinde bir uygulama
Hz. Muhammed ve Ahlaki İlkeler
+
607
yapamamıştır. Beşeriyet,
inanç ve: düşünce özgürlüğü açısında da Medine Site
Devletinin uygulamaların ineelemeli ve örnek almalıdır.
Medine Site Devletirii örnek alan daha sonraki idareciler diğer din ve kültür
korudular. Onların inarıçiarım serbestçe yaşamalan­
na ortam hazırladılar. Osmarılı Devleti, "faldılıkta birlik" ilkesini uygulamada
insarılığa örnek bir uygulama sergiledi.
mensuplarının hakiarım
Hz. Muhammed hukukun
üstünlü~ünü
esas alan
sınıfsız
bir toplum
oluşturdu
Hz. Muhammed (a.s.) sınıflı bir toplumda doğup büyümesine rağmen, hukukun üstünlüğü esasilla dayanan sınıfsız bir toplum oluşturdu. İnsanlar
arasında soy, sop, senret ve statüden kaynaklanan bütün aynmcılığı kaldırdı.
İnsanların en üstünü, Tevhid ve adalete inan ve hayatını Allah'ın rızasına
uygun olarak tanzim etmek suretiyle kendini Allah'ın azap ve gazabından koruyan (takva) insan olduğunu belirtti. Suç işleyen kızı If?. Fatıma (r.arıha) da
olsa, hak ettiği cezayı alacağım ilan etti. O, insarılık tarihinde ilk defa sınıfsız,
imtiyazsız ve hukukun (şeriatın) üstün olduğu bir toplum oluşturdu. Onu
mescidinde herkes eşitti. Aym safta yan yana ibadet eder ve aym muameleyi
görürdü.
Sonuç
Şefkat ve rahmet peygamberi olan Hz. Muhammed (a.s), yukanda belirti:
len büyük inkıliiplan gerçekleştirerek insarılık tarihinin akışım değiştirmiştir.
Beşeriyet Ona çok şey borçludur. Cahil ve zalimler farkında olmasalar da;
bazılan bilerek O'nu irikar etseler de, Ona hayasızca dil uzatsalar da O, bütün
alemiere rahmettir. Gözlerini kapatanlar güneşe zarar vermezler. Sadece kendi dünyalarını karartırlar. Onu rehber edinen insanlar olarak Allah'a hamd
ederiz. Dua ve selamlanmız senin üzerine olsun ey iiiemiere rahmet olarak
gönderilen Hz. Muhammed Mustafa!
,Çhnlı:ü
O, peygamberlik kendisine daha henüz
dönemlerde bile parmakla gösterilen
parlak bir ahlak ve şahsiyete sahipti. Gençlik yıllarında
bile Kureyş gençlerinin alışkarılık haline getirdiği boş
ve çirkin şeylerden uzak kalmış ve hiç bir zaman
putlara secde etmeınişti. Peygamber olarak
görevlendirildiği zaman, peygamberliğini kabul edenler
oldu, etmeyenler oldu. Kabul etmeyenler bile O'nun
ahlakımn güzelliğini, doğruluğunu, emin insan
olduğunu bir kez bile O'ndan tutarsız bir şeyin sactır
olmadığım hep teslim etınişlerdir.
Muhterem kardeşlerim,
verilmediği
608
Hz. Mufıamırıed ve Evrensel Mesajı Sempozyumu
Hz. Peygamber hem dini lider olarak, hem de
siyasi lider olarak büyük bir güç ve otoriteye sahip
oldu. Fakat sultanlarda ve krallarda olan gurur,
kibir ve azarnet gibi tavırlar onda hiç bir zaman yer
bulmadı. O, yine kendi isierini kendisi görüyor,
söküklerini dikiyor, koyunlarını sağıyor, hizmetçileri
ile beraber yemek yiyordu.
Hoşgörüsü sadece Müslüman olanlara
değil, Müslüman olmayanlara; bilhassa Ehl-i
Kitaba karşı da son derece hoşgöiü. ile
muamelede bulunurdu. Onların da davetine katılır,
onları da davet ederdi. Necran'dan gelen Hristiyaiı
heyeti, mescidinde kabul etmiş ve heyetin
basındaki din adamının altına da kendi hırkasını
yayarak onlara ikram etmek istemişti. Vefat ettiği
zaman zırhı, ailesinin yiyecek masraflan
karşılığında bir Yahudi tüccarında rehin idi.
Mütevazı bir hayat yaşamış, lüks ve gösterişten
uzak olmuştu.
Tertemiz bir hay~t yaşamış, hayatında
kapalı ve şaibeli bir an bile olmamıştır. Getirmiş
olduğu tevhid inancından zerre kadar taviz
"Aleınlere rahmet olma" sına rağmen hep "kul peygamber"
ismiyle anılmayı yeğlemiştir. En güçlü
olduğu gf!.n, cezalarıı:nayı en çok hakedenleri
affetme büyüklüğünü göstermişti. Bu gün insanlık,
Peygamberimiz (as)'ın bu yönüne bile uygun bir
hayat sürmek istese birçok problemi kökünden
çözebilir.
Çünkü sevgi ve merhametle
kazarulamayan kalplerin zor ve güç kullarıılarak
elde tutulamayacağı gerçeğini insanlara O
öğretmişti. İnsanlar arasında adaletle muamele
ederek zulüm ve haksızlıklan yok etmişti. Bundan
dolayıdır ki, zayıflar, O'nun yanında güçlü,
güçlüler, nazannda zayıf idi. Bir iyilik yapacaksa
ewela en zayıf ve en muhtaçlardan başlardı.
Kendi öz kızı da olsa durumu daha zayıf olanlan
ona tercih ederdi. Başkalan için arzulamadığı bir
şeyi kendisi için de istemezdi.
Download