TÜRKİYE DİYANET VAKFI iSLAM ARAŞTIRMALARI MERKEZi YAYlNLAR! Sempozyumlar 1 Paneller : 2 II. KUTLU DOGUM iLMI TOPLANTISI istanbul1997 ÇAGDAŞLAŞMA SÜRECiNDE İSLAM. HUKUKU Prof. Dr. Hamza Aktan Atatürk Üniversitesi ilôhiyot Fakültesi Günümüzde hukuk, kişiler ve toplumlar arasındaki ilişkileri düzenleyen ve devlet eliyle müeyyidelendirilen kurallar bütünü olarak tanımlanmıştır. Kişiler ve toplumlar arasındaki ilişkilerin yapısında ve niteliğinde meydana gelen değişiklikler paralelinde}hıUtiıkta değişmenin sürekliliği esastır. Başka bir ifade ile kişiler ve toplurnlar -arasındaki ilişkileri düzenleme adına hukukun koyduğu kurallarda da bu değişmelere paralel olarak sürekli bir değişmenin olması kaçınılmazdır. Bu anlamda hukuk dinamik bir yapıya sahiptir. Hukukta durağanlık kısa zamanda hukukun fonksiyonunu yitirmesi ve ölümüyle eş anlamlıdır. Konuya İsli'l.m hukuku ~çısından bakacak olursak acaba aynı dinarnizmin İslam hukukunda da mevcut olduğunu söyleyebilir miyiz? Konunun uzmanı olmayan kişiler islam hukukunun temel kaynağını değiştirilmesi mümkün olmayan Kur'an ve Sünnet metinleri teşkil ettiğine göre İslam hukukunda gelişen olaylara karşı sürekli değişme ve kendini yenileme özelliği bulunmamalı sonucuna varabilir. Bu yargı ilk bakışta inandıncı gibi de görünebilir. Konuya İslam hukukunun tanımı ile başlamak meselenin açıklanmasına yardımcı olacaktır. Günümüz Arapça'sında "eş-şeıiatü'l-İslamiyye" olarak ifade edilen İslam hukuku halen fakihlerin fıkıh için ortaya koyduklan tariflerle tanımlanmaktadır. Fıkıh "şer'! delillerden çıkanlan hükümlerin bütünü", "şer'! amell hükümleri tafsili delilleriyle bilmek", "mesail-i şer'iyye-i ameliyyeyi bilmek" olarak tarif edilmiştir 1 • Ebu Harufe ise fıkhı "kişinin lehinde ve aleyhinde olanı bilmesi" olarak tanımlamıştır. Oldukça geniş bir çerçeve çizmiş görünen Ebü Hanife'nin tarifi ayn tutulacak olursa mevcut tariflerde şer'I amell hüOsman Keskiojllu, Fıkıh Tarihi ve İslam Hukuku, Ankara 1969. s. 1-2. 167 iSLAM ve MODERNLEŞME - Modernleşme Sürecinde islômr ilimler kümlere tafsill delillerden yani Kur'an ve· Sünnet metinlerinden c hareketle.· vanlacağı şeklinde. bir ortak özellik görülür. Bilindiği terimi ile ifade edilen kişiler ve toplumlararası iliş).illeri.konu edindiği kadartaharet, namaz, oruç, hac ve zekat gibi ibadet konularını da içermektedir. Hukuk! konularla ibadetkonulan mahiyetleri itibariyle birbirlerinden çok farklıdırlar. Hukuk! hükümlerin illetleri akıl tarafından kavranabildiği halde ibadetlerin illeti akıl tarafından idrak edilemez. Diğer bir ifade ile· ibadetlerle ilgili· hükümlere akıl yürütme ile ulaşıla'" maz. Bu nedenle teabbüdl hükümlerde. kıyas geçerli bir kaynak sayılmamıştır. Teabbüdl hükümler;: niçirı konulduğunu .yalnız şariirı .(Alliıh) bildiği hükümlerdir2; üzere fıkıh, eş-şeriatü'l-islamiyye ibadetlerle ilgili hükümlerin istinbatında.naslardan:yani Kur' an ve. Sünnet. metirılerinden. hareket etmekve nasların . ifade. ettikleriyle.sınırlı.kalmak temel kuraldır. Bu•özelliğinedeniyledir ki ibadetlerdenassa dayalıolarakvan­ lan sonuçlarda değişmezlik esastır. Farzlan, vacip, mendup ve müstehaplanyla ibadet nitelikli bir arnelin. bir mezhebe göre vanlmış ·olan sonuçlannın. değişmesirıirı pratikte. sağlayacağı yarar, hukuki hükümlerin değişmesindeki yararla kıyas edilemeyecek ölçüde pratik bir önem taşımaz; Htıkuklhüküin­ lerde bazan olmazsa olmaz ölÇüsünde bir değişim ihtiyacı kendini gösterebilir. Ancak ibadetlerie ilgili:hükümlerde değişmezlikckuralının ;Sadece bir. peygamberin şeriatı içirı geçerli olduğu gözden kaçınlmamalidır. Başka-birifade ile te~ abbücfi,hükümler dahi.bütiirı peygamberlerde aynı değildir. a) ·Fıkıh ve islam Hukuku Aynmı Sadece naslarla belirlenen, illeti anlaşılamayan, üzerinde akıl yürütülemeyen, temel özelliği değişmezlik olan ibadetleri; de. iç!'!rmesL nedeniyle bu. özelliği de ifade-edebilecek şekilde. ortaya.konulmuş. olan fıkıh,tarifinirı· islam hukukunün tarifi. olarak değiştirilmeden tekrarlarıması acaba ne ölçüde dağ,. rudur. Yukanda da ifade· edildiği; şekliyle kişilen ve toplumlar· arası. ilişkilerin yapl!annda ve nitelilderindeki sürekli değişikliğe paralel olarak mütemadiyen·. değişmeyemfu:uz ve mecbur:oliın hukukun tanımınadeğişkenlik özelliğini ifac. de edecek bir ilaveniİl;yapılınası gerekmez mi? Hukukun değişen hayat şartc. lanna, beliren ihtiyaçlara göre dirıarnikbir yapıyasahip·olması gereği reddedilemeyecekbir kesinliRle kendini gösterdiğirıden bu vil.kıa "Ezmanınteğayyürü ne· ahkamınteğayyürü inkar olunamaz»3 kuralında.ifadesirıibulmuştur. Erdoğan!ıntesbitinegöre·:asnmızın·başlarında~kerıdini:iyice~kabul·etti'­ ren' "ezmanın teğayyürü• ile alıkamın ·teğayyürü" ·prensibi; ifadesirri ·kısmen· Tiifi'lerde· (81611312) ·bulinuştur4 ~ Hükilinlerin değişı:nesirıde" zamanın· önemli· 2 Zekiyyüddin· Şa'ban; 3 4· Mecelle, m:•39: 168 İsldm Hukuk İlmlnin Esaslan Mehmet Erdoğan, Islam Hukukunda Ahkamın (trc.lbrahlm·Ka.fi Dörunezı. Ankara 1996, s. 140. Değişmesi, Istanbul 1990, s. 4, 97. ÇA(;DAŞLAŞMA SÜRECiNDE iSLAM HUKUKU.- Tebliğ.: Prof. Dr. Hamza. AKTAN olduğu vakıası. aslında nübüvvet yıllannda kendini göstermiştir. nüzülündeki tedncilik bunun açık ömeğidir. Bazı alıkarn ayetleri kronolojik sıra içinde toplurndaki değişmelere paralel olarak fertlerin yükümlülüklerini ağırlaştırma veya hafifletme yönünde hükümleri değiştirrnişler<fir5. bir faktör Kur'an'ın Tabü ki bu vakıaya işaret ederken Kur'an ile sabit olantemel hukukihü- kümlerin değişebilirliğini iddia etmek istemiyoruz. Bu anlarnda birtemel prensip olarakfaiz getirisininmeşru birkazanç olmadığı tartışılarnaz~ Ancakneyiri faiz olduğu değişen ekonomik koşullarda tartışılmaya devarn edecektir, Hır~ sızlığın, nikahsız yaşarnanın-suç olmadığı iddia edilemez. Ancak bu cürümleri işleyen suçlularhakkında belirlenrniş.olan cezanın hangi şartlarm gerçekleş­ mesi halinde verilebileceği her zaman tartışmaya açık kalacaktır. Esasen Kur'an ile sabit olan temelhukuki hükümler malıdut sayıdadırlar, detaya inmez.. ler; sadece temel ilkeleri belirlerier. Temel ilkelere ve hedeflere ulaşınada vasıta olacak yöntem ile ilgili teknik hükümlerin belirlenrnesirıi zamana bırakan bir özellik taşırnaktadırlar. Kur'an temel hedefleri belirlerniştir. Bu hedefe ulaşınada bir araç olarak kullanılacak oli:ı.n tali hükümler yer ve zamana göre sürekli olarak değişeceği için konunun bu yönünü zamana, yani ictihada·bırakrnıştır. ictihada bırakılan bu alan çokgeniş bir alandır. Coğrafyanın, farklı kültür rnuhitinin; fakihin bil'gi birikiminin ve bir ilim adamı olarak sahip olduğu zihinsel yeteneklerinin, ictihadın yönünü tayinde etkili olduğu bir vakıadır, islam hukuktarihi bunun örnekleriyle doludur. Hicaz ekolüyle Irak ekolü arasındaki karakteristik fark~ lılik, Şafii' nin· Mısır'a yerleşmeden önceki rnezheb·-i kadimi ile Mısır'a yerle ş" tikten sonraki mezheb-i cedldi, aynı rnuhitte; hatta aynı mezhep içinde fukaha arasındaki görüş aynlıklan; bundan da ·öte bir fakihin aynı konuda birkaç. defa görüş değiştirmiş bulunması, hattabunun sahabe dönemindenitibaren başla~ mış olması, bir mezhepiçind~. rnüftabih olarak belirlenen bir görüşün değişen zaman içinde birtakım sıkıntılara, hatta. haksızlıklara yol açması nedeniyle terkedilerekbaşka bir. görüŞiin müftabih olarak kabul edilmesi coğrafyanın, farklı kültür rnuhitinin, fakihin bilgi birikimi ve bir ilim adamı olarak taşıdığı bireysel niteliklerin· alıkama ne ölçüde· etkili· olduğunun açık delilidir; . o:·halde islam· hukuk ilini "Hukuki hükümleri tafsill.delilleriyle. bilmek" olarak tarif edebilirse de bu hükümlerin her zaman değişrneyecsalih olan hükilinler.oldlığudikkatten kaçınlmamalı-ve bu-husus.özelliklevurgulanrnalıdır.. Bu .anlamda çağın ihtiyaçlan ·ve. gerçekleri. göz ardı. edilerek sadece· naslann lafzl yonırnlanndan hareketle; mücerret akıl yürütme. ile, şekilci yorumlada vanlan sonuçlann isiarn hukuk.ilmi olarak takdim edilrnesi:yanlış olur. Ve maalesef bu tür: yanlışlıklar hata yapılmaktadır. Fıkıh usulü üzerine yapılan çalışmalarda genelde:bir rnüctehidin Arap dilirıi, Kur'an ve Sünnet' i; nasih ve mensubu, istinbat metotlarını iyi bilmesinin gerekli olduğuna işaret edilmiş,. 5 en-Nisa·4/43; el-Bakara -21219;·el-Malde 5/90; el-Entaı. 8/65-66. iSLAM ve MODERNLEŞME - Modernleşme Sürecinde islômi ilimler müctehidin sözü edilen ilimler kadar çağın hukuk olaylannın mahiyetini, içinde yaşadığı toplumun sosyal yapısını, fertlerin ve toplumun problemlerini bilmeye de ihtiyacı olacağından ya hiç söz edilmemiş, ya da üzerinde önemle durulan şartlar yanında bu husus gölgede kalmıştır. islam hukuku adına teklif edilen tarifte "hukuki hükümleri tafsilf delilleriyle bilmek" ifadesiyle islam hukukunun tafsili delillerden soyutlanamayacağına, tamamen tecrübenin, beşer mantığının bir ürünü olan beşeli hukuktan aynlan tarafına, nassa dayalı olduğu gerçeğine işaret edilmiştir. Hukuki hükümlerin "günün ihtiyaçlanna cevap verecek şekilde sürekli değişmeye salih olduğu" belirtilmekle de tafsili delillerin hukuk problemlerinin çözümünde günün ihtiyaçlanna cevap verebilecek şekilde yorumlanabilirlik, dolayısıyla hukuki hükümlerin zamanla değişebilirlik özelliğine işaret edilmiş olmaktadır. Diğer bir ifadeyle aynı naslann farklı çağın, farklı coğrafyanın, farklı kültür muhitirıin hukukçulannca farklı farklı yorumlanabileceği de ifade edilmiş olur. b) TarihiVakla Her ne kadar ictihada bırakılan çok geniş alanı itibariyle islam hukuku toplumun yapısındaki değişikliğe paralel olarak değişme özelliğine sahip, toplum hayatındaki gelişmelere göre duyulan ihtiyaca cevap verecek şekilde düzenlemeler yapılmasına müsait ise de bu özelliğini ortaya koyan çalışmalar hicretin ilk üç asnnda yapılabilmiş, bunu takip eden dönemlerde fıkıh çalış­ malan ancak mevcudu korumaya yönelrniştir. Bununla da kalınmamış yeni ictihadlann yapılmasına engel olmak amacıyla ictihad kapısının kapandığı iddia edilmiştir. İctihad kapısının kapandığı iddiası sözde islam hukukunu dejenerasyondan koruma gayretiyle ortaya atılmıştır. Oysa ki bu düşünce İs­ lam hukukunun zamanla fonksiyonunu kaybetmesine, uygulama alanının dışına itilmesine neden olmakla ona yapılan en büyük kötülük olmuştur. islam hukukunun dinamizmini yok eden bu tutum yüzyıllar boyu devam etmiş, islam hukukunun bünyesillde mevcut olan dirıamizrni harekete geçirme teşebbüslerini de engelleyerek günümüze kadar süregelmiştir. Bırakın yeni ictihadlann yapılmasını, kişinin mensup olduğu mezhep dışında başka bir mezhebirı görüşüne sadece bir tek konuda tabi olmaya geçit verilmemiştir. XX. yüzyıla kadar tanrn toplumu niteliğirıde bir değişme olmayan islam kadar sosyal hayatta inkılap sayılacak bir değişiklik yaşa­ mamıştır. Dolayısıyla da hukukta köklü bir değişiklik ihtiyacı duyulmadı­ ğından bu muhafazakar görüşün sahipleri, sonuçlan itibariyle çok kötü bir yanılgıya düştüklerini farkedememişlerdir. Ancak XIX. yüzyıl başı itibariyle islam dünyası sanayileşmiş Batı toplumlan karşısında direnmenin mümkün olmadığını kabullenmek zorunda kalmış, Batı karşısında ancak sanayileşerek varlığını sürdürebileceğini anlamıştır. Hızlı bir sanayileşme çabasınagirilme­ siyle birlikte her alanda olduğu gibi hukuk alanında da sanayi toplumunun ihtiyaçlanna cevap verebilecek bir hukuk inkılabına ihtiyaç olduğu açıkça gödünyası bu yüzyıla rülmüştür. 170 ÇACJDAŞLAŞMA SÜRECiNDE iSLAM HUKUKU- Tebliğ: Prof. Dr. Hamza AKTAN Ancak muhafazakarlık geleneğini henüz terkedememiş bulunan islam hukukçulan aniden, bir yığın halinde karşılanna çıkan ve beklerneye tahammülü olmayan problemler yumağının üstesinden gelememişlerdir. Bu sürecin yaşanmasından sonradır ki, artık muhafazakar bir zihniyetle islam hukukunun güncelliğini korumasının mümkün olmayacağı, bu tutumun devam etmesi halinde İslam hukukunun çağın problemlerine çözüm üreten bir hukuk olması isteniyorsa artık muhafazakarlık çemberinin kınlması gerektiği anlaşıl­ mıştır. Bugün bu çemberin dışına çıkılınaya çalışılmaktadır. Bu çemberin halen tam olarak kınldığı söylenemez. Günümüzde islam hukukunun önünü tıka­ yan, kısmen islam hukukçulannın kemikleşmiş eski alışkanlıklanndan, kıs­ men de kendileri dışındaki olumsuz şartlardan oluşan birtakım engeller hala mevcuttur. Bu engeller ortadan kaldırılamadığı sürece İslam hukukunun kendi öz dinamiğine kavuşacağını beklemek gerçekçi bir ümit olmaz. Bu engellerden birkaçma temas edelim. c) Gelişim ı. Engelleri Lafzi' Yorum İslam hukukunun gelişiminin önünde duran engellerin başlıcalanndan biri, doğru ve gerçekçi hukuki' çözümlere ulaşınada olaylann mahiyetini yeterince kavramanın ne derece önemli olduğunun anlaşılamamış olmasıdır. Doğ­ ·ru hükümlere varmak için, naslann taşıdığı anlamlar üzerinde zihni yoğunlaş­ tırmanın yeterli olacağı zannedilmektedir. Hukuki' hükümlerde doğruluğun izafi olduğu gözden kaçınlmaktadır. Bugün doğru olan yann yanlış olabileceğine göre, naslan yorumlarken lafz1 yorumlara verilen önem kadar olaylarm iyi gözlenmesi ve iyi bilinmesine de önem verilmelidir. İslam hukuku adına ortaya konan ictihadlar, toplumun ekonomik ve sosyal yapısı kavranmadan sadece naslann kılı kırk yarma deyimine uygun ince tetkikine ve lafızcı yorumlanna dayalı kaldığı takdirde çoğu kere bir çözüm olmaz ve tatbik kabiliyeti bulunmaz. Modem toplumlar dünün toprağa bağlı, tanma dayalı kapalı tôpİumla­ nndan çok farklı bir yapıya sahiptirler. Bilimin teknolojiye uygulanmasıyla oluşan sanayi toplumunun problemleri tanm toplumunun problemlerine göre hem farklı, hem de daha karmaşıktır. Bir İslam hukukçusu yaşadığı toplumun ekonomik ve sosyal problemlerini, bu problemlere vücut veren ekonomik, sosyal ve kültürel yapıyı tam olarak bilmeden gerçekçi, makul ve mantıklı bir çözüm üretemez. Bu nedenle müctehidde aranacak vasıflar arasında, yaşadığı toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel yapısını bilme şartının fıkıh usulü çalışmalannda yeterince vurgulanmamış olmasının bir eksiklik olduğundan söz ettim. Esas itibariyle müctehidin mantık ve muhakemesi, yaşadığı çağa, coğ­ rafi, ekonomik, sosyal ve kültürel yapıya göre programlanır. Müctehidin bu 171 iSLAM ve MODERNLEŞME - ModernleşmeSürecindeJslômi ilimler konuda• yeterli birikimi. mevcut değilse İslam .hukukunun temel· kaynağını oluşturan naslan yorumu eksik ve yanlış ,olabilecektir:.- Bu nedenle İslam h u...,kukçusunun kendi toplumuna ait ekonomik; sosyal ve.Jillltürel yapısıyla.ilgili bilgi birikimine sahip olarak yetiştirilmesine özel bir önem verilmelidir. 2. Farazi Hukuk Alışkanlığı İslam hukukunun başlangıç döneminde kısmen görülen kazuistik özelliği nedeniyle her bir olay için ayn bir hüküm verme temayülü müteakip dönemlerde giderek şiddetini artırmış, hayali olaylar tasarlanıp bunlar için çözümler teklif edilmiştir. Gerçek hayatta milyanda bir ihtirnalle.. bile vuku bulmayacak olaylar tasavvur edilmiş, bunlarmuhtasar fıkıh kitaplarına dahi gir,.. miştir. Gerçi bu tutum hukuk mantığının gelişimine.yardımcı olmuştur denebilir. Ancak pratikte bir işe yaramanuş,.aksine İslam hukukunun ciddiyetine zarar vermiştir. Hukukta asıl olan olayıann önüne geçmek değil olaylan geriden ama yakından takip etmektir. Hukukçu eğer olayıann önüne geçer vukua gelmemiş olaylan tasavvur edip onlar için çözümler üretmeye kalkışırsa gelecek adına işe yarar bir çalış­ ma yapmış olmaz. Çünkü olaylar çoğu kere tasavvur edildiği şekilde. oluşmaz. Meydana gelen olayın tasavvur edilen olaya benzeyen yönleri olabileceği gibi aynlan yönleri de her zaman olacaktır. Buna göre her bir olay vukua geldikten sonra kendi özelliği içinde incelenecek, gerçek ve isabetli hüküm ancak. bundan sonra verilebilecektir. Bu nedenle sadece cereyan etmiş olaylar için hüküm vermeyi, farazı olaylarla uğraşınamayı prensip edinen fukaha her zaman var olagelmiştir. Bu.,. na rağmen klasik dönemin faraziyelerle uğraşma alışkanliğı günümüz İslam hukukçulannca henüz tamamen terkedilebilmiş değildir, Kendimizi olayıann önüne geçme hevesinden kurtarmalı, toplumun mevcut problemlerine çözüm üretmenin yeterli olduğunu gözden kaçırmamalıyız. 3. Kıyas Aceleciliği İslam hukukunassa dayalı.bir hukuk. olduğundan İslam hukuku adına. verilmiş her hükmün nassa. dayandınlmaya. çalışılması tabii. karşılanmalıdır, Ancak sınırlı sayıda nassa dayanarak sonsuz olarak.nitelenebilecek olaylann. her biri için bir· hüküm çıkarmanın imkansızlığı ortadadır;· Buna. rağmen İslam• hukukçulan ortaya koyduktan her bir ictihadınmutlakabir nassa dayandınl- · mış olması temayiliünü yenerneyerek mevcut naslarla belirlenmiş hükümlere. kıyaslar yapmaktadırlar. Günümüz sanayi toplumunda ortaya çıkan . olaylar genelde tanm toplu~ munun·sınırlı ve sade problemlerine mukabil çok çeşitli, değişikyapıda ve karmaşıktırlar.. Günümüz .islam hukukçulanndan önemli bir kısmı araştırma­ lanndaklasikdönemfukahasının kendi:zamanlanna ait basit ve yalın mese172 ÇAGDAŞLAŞMASÜRECiNDE iSLAM HUKUKU - Tebliğ : Prof..Dr. Hamza AKTAN leler hakkında verdikleri hükümleri. göz.önüne almakta,. o dönemin olaylan ile günümüz ol.a.ylanarasındabir isim veya bir vasıfbenzerijğiyakalayarak aynı hükmünyeni olc:wlar:için degeçerli.olabilec~ği sonucunavarmaktadırlar. :Kıyas. ile doğru sonuca varabilmenin ·temelşartı 'benzeyenle ·.kendisine .benzetilen arasıntla.tam'bif benzerlik billunmas ıdır. Sadece iSim'benzetllği.ve­ ya.vasiflarından sadece birkaçı:nı.ıibenzer olmasi kıyas için yetei:U ölmaz, Çoğu .kere.bu_.gerçek.gözdeni~çınlmakta, yapısıyla .ve riitelikletjyle'farklı olangünümüz problemleri küçük benzerlikler yakalanarak acele ile klasik dönemin farklıola..ylanna kıyas edilmekte, sonuç olarak vanlan hükümler olayların ya.pısına.uymamakta ya zorlukla uygulanmaya çalışılmakta veya bütünüyle terkedilmektedirler. .Kur'an ve. Sünnet'te bazı.konularda .umumi:hükümler vazedilmekte, . ancak özelliklerLitibarj.yle bazı. olaylar bu. temel kuralın . çerçevesi dışında 6 tutulmaktadırlar: .Mesela karısı hakkında zinaJtharnında bulunan:kocanın 7 kazif cezasına mahkUm olmayışı, • kanı akmadan öldüğühaldeavlanan· hayvanın etininyenilebilmesC zina eden köle ve earlyeler hakkında hür kişilere verilecekcezarıın·yarısınınverilmesC •hasta•veyolcuların:ramazan.orııcunu 10 ·tutmakzorunda olmamalan, •malın satışa korrtLolabilmesi için o· malamalik .v:e·zilyed .olma ikuralına rağmen s elem, v:e·.iStisna akidlerine cevaz verilmesi, .taze meyve .ve. kurutulmuşunun, takas edilmesinin menedilmiş ·olmasına rağ­ ·. men.ariyye satışına müsaadeedilmiş olması, köpek beslemenin tasvip.edilme.m esine, rağmen~av ve .çoban. kqpeği' beslemenin:tasvip .edilmesi,· kurban etlerinin evlerdeJ5iriktirilmesi yasaklanmışken daha sonra değişen şartlar nedeniyle kurban. etlerinin evlerde biriktirilmesine müsaade edilmiş• olması örnek olarak gösterilebilir. 'Söz konusu :örnekler dikkatle incelenecek olursa burada genei: kuraidan iStisna·edilen:hükümlerin .esas itibariyle genel. kuralın kapsamına giren olaylardan farkli bir yapwa sahip olduklan görülür.. Genel hükmün çerçevesi' içine girmeyen•bir. olayı aym tUtmak:biriStisna sayılınayacağına göre ayn tuttilan .olayı muhassıs. kabul ederek amrnın. tahsiSinden söz. etmek de yanlış olur. Buna Kur'an ve Sünnet'in kendi ıçinde iStihsanı demek daha.doğru oluı:.Ayı­ .ncı vasillan-olan: bir olayı<mutlaka. bir;genel hükmün ka..psamı. ~çine almaya çalışmak,;teknik ifadesiyle' kıyas•ya..pmakta ısrarlı olmak bizi~yaiıl.ı,ş.sonuca.gö­ türür. .Doğru .olan,. mahj.yeti .ve. vasıflan ~farklı olan bir ola.yı kendi özel.lj.ğine .göre. değetlendirmek •.·yani iStihsan ya..pmaktır. ·Kıyas aceleci.ljğtfaklhi çQğu;ke­ .re~darbiralana:hapsetmekte,.zarurethükmü.adı.ylakural.dıştkararlarverme­ ye.sevketmektedir. 6 ·.Geiılş bilgi !çlri bk:.reb1ig.metni,Hamza"Aktan;"11caret Hiıkılkunuıi Yeni'BazfProblemleri üzerine Islam Hüku ·ku·AçısındanllirDel\erlendirıne. (Boısa,iTemlnatıMektubu, '1 en,Nür 24/6. Leasing), 25.9.1996 Konya. · s ei-Maide 5/4. ··9 en,Nisa 4/25. 10 ·ei-Bakara 21184. :173 iSLAM ve MODERNLEŞME - Modernleşme Sürecinde islôml ilimler Kur'an ve Sünnet'te pek çok mesele hakkında taşıdıklan özellikler nedeniyle özel hükümler verilmiştir. Bu da ilk bakışta benzer gibi görünen olaylarm iyi bir incelemeye tabi tutulması, benzer yönlerine rağmen benzemeyen yönleriyle farklı bir yapıya sahip olduğu görüldüğü takdirde kıyastan vazgeçilmesi gerektiğini göstermektedir. Bunu usulcüler umumi bir hükmün tahsisi olarak nitelemişlerdir. Genel kuraldan ayn bir hüküm verilen konu hakkında ister a.mmın tahsisi, ister mutlakın takyidi adını verelim, burada önemli olan isimlendirme değildir. Burada önemli olan umumi hükümden vazgeçilerek özel bir hüküm verilmesinin mantığının kavranmasıdır. Arnının tahsisirıdeki temel mantık farklı özellikler taşıyan bir olay hakkında olayın kendi yapısına uygun bir hüküm verilmesi gerektiğidir. Ayıncı özelliklerine rağmen bir olayı mutlaka bir genel kuralın kapsamına almaya çalışma, belirli şablonlara uydurrnada yani kıyasta ısrarlı olma İslam hukukunun dinamizmirıi olumsuz yönde etkilemektedir. Diğer taraftan arnının tahsisini sadece Kur'an ve Sünnet'in kendi içirıde yapılmış olanlarla sınırlı zannetınek de başka bir yarılışlıktır. Kur' an ve Sünnet islam'ın başlangıç döneminde mevcut olan ve ayıncı vasıflan nedeniyle genel kuralın kapsamına girmeyen olaylan ayn tutınuş bu konuda bir prensibi ortaya koymuştur. Zamanla vücut bulacak ekonomik, sosyal ve kültürel değişme­ ler paralelinde evvelden beri bilinen olaylarm yapılannda meydana gelen değişmeler veya ortaya çıkan yeni hukuk! olaylan kendi özellikleri içirıde değer­ lendirmek ve eğer genel kuralın kapsamına giren olaylardan aynlan vasıflan mevcutsa kıyas yapma yanlışlığına düşmernek gerekir. 4. Hadisi Kur'an'ın önüne Koyma İslam hukuk ilminin esası demek olan fıkıh usulü ilminirı mütehassıslan pek haklı olarak Kur'an'ı İslam hukuk ilmirıirı birinci ve temel kaynağı olarak kabul etınişlerdir. Kur'an'ın birinci kaynak olarak kabul edilişi Hz. Muaz hadi11 smden de anlaşılacağı üzere Hz. Peygamber dönemirıe kadar geriye gider. Mutlak müctehidler eğer bir konuda Kur'an'da bir delil bulabilirlerse Kur'an'la 12 yetineceklerini, başka delil aramayacaklanm ifade etınişlerdir. Sünnetin ancak Kur'an'ın mücmelini beyan, mutlakım takyid, umumunu tahsis edebileceği13 ya da Kur'an'da zikri geçmeyen konulara açıklık getireceği, sünnete an14 cak bu maksatlar için başvurulacağı belirtilmiştir. Nazari olarak sünnetin fonksiyonu bu şekilde açıklanmışsa da uygulamada her zaman durum böyle olmamıştır. İslam hukukunun bugün karşı karşıya bulunduğu temel sıkıntılardan biri de sünnete dayanılarak vanlan hükümlerde, bu hükümler Kur'an'a uymuyor görüı;ıse bile sünnete ittiba adına ısrarcı olmaktır. Hz. Peygamber' mhe11 Ebü Davüd, "A!>Ziye", ll; 'llnnizi, "Al)kiirn", 3; lbn Mace, "Menasik", 38. 12 Alıdülkerim Zeydan, ei-Medf:ıalli-dirdseti'ş-şeri'tıti'I-İsldmiyye, Bagdat 1969, s. 158, 164, 169, 171. 13 Zeydan, s. 164. 14 Zekiyyüddin Şa'ban, s. 97-99. 174 ÇA~DAŞLAŞMA SÜRECiNDE iSlAM HUKUKU- Tebliğ: Prof. Dr. Homzo AKTAN va ve hevesine göre hüküm vermeyeceği, Resftlullah'a itaat edenin Allah'a 15 itaat etmiş oiacağı Kur'an'da beyan huyurulduğuna göre sünnete dayanıla­ rak vanlan hükürnlerin Kur'an'a aykırılık taşıyabileceği iddiası garip görülebilir. Ama bugün fıkıh müellefatında hayatın gerçekleriyle bağdaşmayan, sünnette mevcut delillerden çıkanlmış olduğu iddiasıyla ortaya konmuş, esas itibariyle Kur'an'ın temel esprisine uygun olmayan ictihadlar mevcuttur. Çağdaş İslam hukukçulan da bu ictihadlara bağlı kalmaya devam etmektedirler. Elbette ki Resfilullah'ın Kur'an'a aykın bir söz söylemiş veya bir davranışta bulunmuş olması düşünülemez. O halde sünnete dayanılarak vanlan bir hükmün Kur'an'a aykınlık taşıyor görünmesinin sebebi ne olabilir? Bilindiği üzere Kur'an Allah katından Cibrü-i Emlrı aracılığıyla nasıl indirilmişse aynı şekilde günümüze kadar korunmuştur. Kur'an metninin Resülullah'a indirildiği şekliyle vahiy katipleri tarafından anında yazıya geçirildiği, Halife Hz. Ebü Bekir zamanında toplanarak kitap haline getirildiği, bugün elimizdeki Kur'an'ın bu ilk nüshanın aynı olduğu konusunda tam bir güven mevcuttur. Sünnet ise bilindiği üzere bu ölçüde güven verici bir usulle zaptedilebilrniş değildir. Sünnetin zaptında hata edilmiş olması mümkündür. Sünnete dayanılarak ortaya konan görüşlerin Kur'an'la çelişkili olması bazan sünnetin zaptındaki bir hatadan, bazan hadisin sebeb-i vürüdunun atıanarak söyleniş nedenlerinden soyutlanarak rivayet edilmesi nedeniyle özel bir mesele için varid olmuş hadisin tamim edilmesinden, bazan yanlış te'vilden, bazan fakihin dönemin kültürünün ve telakkilerinin etkisi altında kalarak hadisi o günün şartianna göre yorumlamış olmasından kaynaklanabilmektedir. Sahabeden bazılannın raviye güvenmeme, hadisin Hz. Peygamber'den konusunda kuşku duyma, daha güçlü karşı bir delile dayanma, hadisin neshedilrniş bulunması gibi nedenlerle kendilerine ulaşan bazı hadis16 leri kabul etınedikleri bilinmektedir. Hz. Ebü Bekir ve Hz. ömer'in kendilerine bir hadis rivayet edildiğinde rivayette bulunan raviden aynı hadisi duymuş ikirıci bir ravi ile rivayetlerinin doğruluğunu ispat etınesini istedikleri de kayıt­ 17 lara girmiştir. Bu tutum elbette hadisin kaynak değeri üzerindeki bii şüphe­ den değil, hadisin Hz. Peygamber'den sadır olduğu şekilde zaptedilemerniş sactır olduğu olabileceği kuşkusundan kaynaklanmaktadır. Bugün cumhurun görüşüdür diyerek çağdaş pek çok İslam hukukçusunun kendini bağlı hissettiği ve bir sıkıntı nedeni olarak önümüzde duran ictihad1 kararlar aslında Kur'an'dan istinbat edilmiş değildir. İslam hukukunun gelişimini olumsuz yönde etkileyen bu görüşler yukanda saydığımız nedenlerle ya hadisin hatalı tesbitinden, ya yanlış anlaşılmasından, ya da devrin telakkilerinin baskısı altında ortaya çıkan anlayıştan kaynaklanmaktadırlar. 15 16 17 en-Necm 53/3: en-Nisa 4/80. Zekiyyüddin Şa'ban, s. 8 ı. Hamza Aktan, Mukayeseli İslam Miras Hukuku, lstanbul1991, s. 159-160. 175 · iSLAM ve MODERNLEŞME - Modernleşme Sürecinde islôml ilimler Mesela Kur'an'da boşamanın ani bir karardan ve.keyfilikten kurtanlması için vazolunmuş Kur'an hükmüne rağmen 18 boşamanın herhangi bir şekil şartına tabiolmaksızın öfkeyle, ani bir karada her zamanvakLolabileceği iddia edilmişve bu .görüş. için sünnetten .dellller getirilmişti!: Keza, boşamanın .üç ayn. zaman dilimindevakL olmasıgerektiğine işaret eden ayete.rağmen 19 .üçtalakın.bir..anda vaki olabileceği hükmüne vanlmışnr. Bu konuda çelişkili. hadis. rivayetlerimevcut olduğu halde bu hükme. sünnetten deliller ~etirilmiştir. Diğer taraftan. evliliğinbir Ç<iğı, bir zamanı bulunduğuna dair ayet mevcutken20 bazı.çelişkilrhadis rivayetlerine dayariılarakçocuklann evlendirilmesinin caiz oldıiğu kabul edilmiş, islam tarihi boyuncamüslüman toplumlarda çocuklarm evlendirilmesi istisnai bir uygulama olmaktan.çıkanlmış, Meta bir kural haline getirilmiştir. Keza ayNe güneşin bir hesapla hareket ettiklerini; 21 yıllann·veı hesabm bilinmesi ~çin aya menziller takdir edildiğini bildiren ayetler22 • mevcut olduğu halde rü 1 yet~i hilalhadisi2 3 ··öne sürülerek ramazan ayının girip girmediğini tesbit için salıralara çıkıp hilal.gözetlenmekte, astronomik hesaplara itibar edilmemektedir. Hesap bilmeyen bir kavme başarabilecekleri pratik bir-yöntemi tavsiyeden ibaret olan bir hadis, zamanın belirlenmesinde hesabı bir kriter olarakkabul eden ayetlere rağmen'Kur'an'ın önünekonulmaktadır. Astronornikölarakramazan ayının .girdJği. kesin olarak bilindiği halde hilla hilal gözetlenmekte, islamdünyası ramazan orucuna birlikte baŞlamayı, birlikte bayram etmeyi, •birlikte' kurban kesmeyi başaraınamaktadır. We: keza Kur'an'da ·bütün müslümanlarİn birbirlerinin welisi öldıiklan24 bildirildiği (burada velayet mutlak olarak zikredildiği iÇin velayet~r arnıneyi de ifade ediyor olabilir) .~saba ülkesinde bir kadırıın kraliçe olarak hüküm sürdüğü tenkitsiz nakledildiği halde25 kadınların devlet başkanı olamayacağı görüşü sünnetdeliline dayariılarak2 6' iddia edilmektedir. Zina ederi kadın-ve erkeğin cezasının yüz celde olduğu, 27 köle ve canyelere verilecek cezanın ise mıihsan kadınlara verilecek cezanın· yarısı olduğu, 28 .muhsan terimiri.irı: ise· evli h ür·. kadınlan ifade- ettiği29 Kut' an~la ·sabit ·olduğu halde sünnete dayanılarakevliwe· h ür müslümanların zina cürmündendolayı ·recmedilecekleri hükmü sünnete istirıat ettirilrniştir: 30 'Bu konuda• rivayet edi·.is . et-'lliliik 65/t. '19 20 21 •22 ."23 "24 25 26 27 ·28 29 ·30 ce!-cBakara2/229. eıt'NisAA/6. er-Rahman 55/5. · Yünus 10/5 . . Müslim; ~Sıyam", 2. . e!.EnffilS/72. en-Neıiıl.2T/23. Buhan, ~Megazı-, 82; Tinnizi, 'Fiten", 75; Müsned, V, 38. en-Nlir 24/2. ·en-Nisa 4/25. en'NisaA/24. '"Buliiiti; "l:ludild", 30;· Müslim,' "l:ludild",'15;"·Muvaıta';···ı:ıudı1d", 8; Tirmizi, '23. "176 ~udild", ·7rEbı1Davı1d, ,~l:!Udild", ÇA~DAŞLAŞMA SÜRECiNDE iSlAMHUKUKU- Tebliğ: Prof. Dr. Hamza AKTAN len hadislerin şöhret·derecesine ulaşmış olmasınedeniyle,Kur'an'ınumumu­ nun bu tür hadislerle tahsis edilebileceği iddia e-dilmiştir, Köle ve diriyelere verilecek cezanın muhsan kadınlara verilecek cezanın yansı olduğuna, muhsan teriminin ile evli ve hür ·kadınlan ifade ettiğine, recm cezasının yansırrdan 'söz edilemeyeceğine göre kohuJti 'tartışmaya açmanın p·ek dehciksız olduğu söylenemez. Eliğertaraftan insimiha.yatın'a göre·öneınSiz ·sayiliı.~ cakkonularda detaylı hükümler:ihtiva·eden;Kur~an\ın ii:iSanhayatınıi1 söz•konusu olduğu bir konuda sustuğu, •bu ·konuda verilecek olan ihükmü sünnete bıraktığı iddiası da konunun tartışılmasını:gerekli kılan diğer bif ;nedendir. Zina eden evli ve hürbir müslümanın recmedilmesihükmü.Kur'an'm zina eden kadın ve erkeğin cezasının yüz celde ·olduğunu belirten ,genel kuralının sünnetle tahsisi olarak açıklanabilir. Amaböyle bir-açıklama Kui"an ve sünrıet'te mevcut tahsis örneklerinden ayrılmaktadır. Zira mali imkanı ·olmayanlar ve yol güvenliği sağlanamayanlar içiiı haccın farz ölmayı:şı 31 , Yolcu ve h~talann oruç tlitmayabilecekleri, 32 ,zifaJa girilmeyen kadının· boşanma :halinde iddet beklemesine .gerek o1maması, 33 kesilmeden ölmüş oldugu 'hcilde avcınm vurduğu hayvanla 34 deniz hayvanlannın yenilebilmesi, 35 mükrehin küfür lafzmı telaffuzu ile katir olmaması, 36 kansına zina 'İthamıhda bulunan kocayahad.uygulanmaması37 , zıhann taUik sayılmaması 38 örneklerinde görüldüğü üzere genel hükürrılerden daha ağırbir hüküm taşırnamalan tahsisierin ortak·özelliğidir. .Zina eden evli ve h ür bir müslümanın sünnete g'öre recmedil:mesini, •Kuf!an iıehelirlenen:zina. eden kadın ve erkeğin yüz celde ile cezcilandınlması hükmünün 'tahsisi olarcik açiklanması tahsisi sağlayan delil ile dciha ağır bir hüküm .getirudiği acilamma gelir ki böyle bir durum 'Kut'an ·ın ken'di içinde mevcut 'değildir. Tekrat ede-cek ı::ilurscik 'Sünnetin:bazan 'ta:ih zap'tei:llrerirei:riiŞ blmaısından, ha~ zah 1rebeb-:fVürudunun afulnara:k:mul:la:k lilarak fiva:yetei:lilriı.e'Smden, boylece hususi bir mesele iÇin söylenmiş I? ir hadisi kendi hususiyetl iÇinde anlamak gerekirken tamirn edilmesinden, bazan yanlış bit te'vilden veya bazan fakihin iÇinde yaşadığı döneniin kültüiüriün, adet ve tela'Kkilerinin etkisialtında'kalaı'ikyapmış alınasından kaymiklanan, bitdönem sıkıiı.ti. ı;ikarriıadığı halde değişen.hayatşart­ lan içinde hayatın gerçeklenne uymaz hale gelen -göıUŞlerln korunnıasırrda ısraflı olmak'da bugül11slam hukUkunun gelişimlrii ve gunumliz ·problei:lliefine ÇöZilin üretimini olumsuz yönde 'etkileyen sebeplerden bm olarak görünmektedir. s. Aırslklop·eaik Çaqşmıı tsrarn huktiku .günüm'üze kadar fıkıh Çerçevesi iÇinde ibMat, .·rrı.uattıe1at ve uküba.t bölUmleıiyle, talıa.reı:ren, namaz, ·öruç, hat ve:zekata, ·Şahsın hukıiktin'dan ,_ --. --· _.,- :>ı Aı;ifınrnn :>197. 32 el-Bakara 2/18.5. 35 el-Aiıiab :35/49. 3'4 el"Maide ·s/4. 3'5 Ebu bavud. ·raııaret". 4 ı; 'lirrniii, "!aliliret". s2. stı en-Nahlr6/106. 37 en-Nu'r 2ltf6. sıı ıil-Müaı"dele '58i2. 17'7 iSLAM ve MODERNLEŞME- Modernleşme Sürecinde islôml ilimler aile ve miras hukukuna, borçlar hukukundan ceza hukukuna, idare hukukundan devletler hukukuna kadar her konuyu bir bütün olarak kapsamına almış, bu bölümler arasında miras hukuku (feraiz) dışında bir ihtisas alanı oluşmamıştır. Bir dönem el-Ahkamü's-Sultarıiyye, el-Emvaı ve el-Harac gibi kamu yönetimi ve maliye konulan müstakil çalışma konusu olmuşsa da, başlatılan bu ihtisaslaşma çığın maalesef devam ettirilmemiş, fıkıh çalışmalan ansiklopedik boyutta kalmıştır. Bugün bu alışkanlık kısmen kınlabilmiş olmakla beraber halen sürdürülmektedir. Hukuk ilmi günümüzde farklı alanlan itibariyle artık ayn birer disiplin haline gelmişlerdir. Bir hukukçunun, hukukun bütün branşlannda uzman olması beklenemez. Böyle bir beklenti gerçekçi de olmaz. Çağdaş bir hukuk olma iddiasındaki islam hukukunda da branşlaşmaya gidilmesi bir zorunluluktur. islam hukuku üzerine araştırma yapan uzmanıann çalışmalaanı belli bir alan üzerinde yoğunlaştırmalan gerekmektedir. Gerçi şartıann zorlamasıyla bazı uzmanıann belli branşlar üzerinde yoğun­ de islam hukukunun her alanında araştır­ ma yapma yönündeki ansiklopedik çalışma temayülü halen kınlabilmiş değil­ dir. Bu da islam hukukunun her alanında yeterince ihtisaslaşmış uzmanıann yetişmesine imkan vermemektedir. Ancak islam hukuku üzerine araştırma yapaniann gittikçe artıyor olması, bu alanda da branşlaşmanın kendiliğinden başlayacağı ve hukukun belli alanlannda uzmanlaşmış hukukçulann yetişe­ ceği konusunda ümit vermektedir. laşmaya başladıklan görülmekteyse 6. Uygulama Alanının Dışında Tutulma Bir hukukun gelişimini sağlayan temel faktörlerden biri de hukukun nazari olarak kalmaması, uygulanıyor olmasıdır. Bazan hukuki bir problemin çözümü teorik planda hakkaniyet ve nısfet kurallanna, akıl ve mantığa çok uygun olduğu, uygulandığı takdirde başanlı sonuçlar vereceği kanaatini uyandırabilir. Ama olaylar her zaman algılandığı gibi olmayabilir. Bu nedenle nazari olarak üretilen çözüm önerileri uygulamada başanlı olmayabilir. UY.gulamada başansız olduğu görülen çözüm önerilerinin neresinde hata yapıldiğı araştırılır. Aksayan yönler, nedenleriyle birlikte keşfedilirve yeni önerilerle hayatın gerçekleri ile hukuk arasına bir uyum sağlanmaya çalışılır. Hukuk hayat içinde test edile edile gelişimini sürdürür. Böylece hayatın akışına paralel olarak hukuk da canlılığını sürdürme imkanını bulur. Uygulamanın dışında tutulan hukuk gelişimini sağlayacak motivasyondan mahrum kalmış olur. Elbette bir hukuk adına o hukukun kendi esprisi ve mantığı içinde olaylara teorik olarak çözümler önerilebilir. Ama bu öneriler her ne kadar nazari olarak tatmin edici görünse de hayatın içinde test edilmediği için ne ölçüde başanlı sonuç vereceği bilinemez. Dolayısıyla mevcut nazariyelerle yetinme durumunda kalındığından hukuk gelişme imkanından mahrum kalır. Bugün islam hukuku islam ülkelerinin hiçbirinde bütünüyle uygulanmamaktadır. Bazı islam ülkelerinde aile hukuku alanında uygulamalar 178 ÇAGDAŞLAŞMA SÜRECiNDE iSlAM HUKUKU - Tebliğ : Prof. Dr. Homzo AKTAN mevcutsa da diğer hukuk alanlannda uygulama alanının dışında tutulmaktadır. Bu nedenle İslam hukuku nazariplanda gelişimini sürdürmeye çalışmak­ tadır. Sonuç olarak da gelişimi eksik kalmaktadır. 7. Günümüz Hukuk ilmine İlgisiz Kalma İslam hukukçusunun bir İslam hukuk kaynağı olarak elbette Kur'an ve Sünnet' i, bu kaynaklardan istinbat edilmiş olan klasik fıkıh kitaplannın muhtevasırıı, fıkıh usulü ilmirıi bilmesi gerekir. Ancak günümüz isıarn hukukçulan genelde sadece İslam hukuk literatürü ile meşgul olmakta, çağdaş beşeri hukuk bilgilerine karşı ilgisiz kalmaktadırlar. İslam hukuku kaynaklannın günümüz şartıanna göre doğru yorumlanmasında günümüz beşeri hukuk ilimleriyle ilgili olmanın rolü inkar edilemez. Günümüz İslam hukuku araştırmacılannın çağdaş beşeri hukuk bilimlerine yeterince ilgi göstermedikleri gözlenmektedir. İster semavi ister beşeri olsun, bütün hukuk sistemlerinde pek çok ortak özellikler mevcuttur. Diğer taraftan beşeri hukuk sistemleri, uygulamanın içinde test edilmekte olduklarından günümüz hukuk problemlerinin daha iyi anlaşılmasında yardımcı olabilmektedirler. I Çalışmalan klasik İslam hukuk literatürüyle sınırlı kalan bir hukukçu, yüzyıllar öncesinin şartıanna göre ortaya konmuş görüşlerin etkisinde kalmakt<jln kendini kurtaramamakta, tanma dayalı, kapalı ve sade bir toplumun problemlerine göre şekillenmiş bir hukuk mantığıyla günümüz sanayi toplumunun karmaşık problemlerine bu şartlanmışlık içinde çözüm üretmeye çalış­ maktadır. Tabii ki çözüm diye ileri sürülen bu görüşler çoğu kere yaşanan hayatın gerçeklerine uymamak~dır. Bu durum da İslam hukukunun dogmatik yapısından kaynaklanan bir zaafiyetıniş gibi algılanmaktadır. Böyle bir algıla­ maya yol açılmakla aslında islam hukuku aleyhirıe haksız bir ithama yol açıl­ mış olmaktadır. Bu nedenle islam hukuk araştırmalannda günümüz hukuk ilminin de genel hukuk kültürünü ve hukuk nosyonunu tamamlayarak alt yapının oluşmasına katkı sağlayacağı da gözden uzak tutulmarnalıdır. d) Olumlu Gelişmeler islam hukukunun gelişimini olumsuz yönde etkilediğini belirttiğimiz sebeplere rağmen İslam hukukunun giderek daha iyiye doğru yol" aldığını görmekten mutluluk duyuyoruz. Bugün İslam ülkeleri ve diğer ülkeler üniversitelerinde İslam hukuku üzerine akademik çalışmalar yapılmakta, bu çalış­ malarda spesifik konular ele alınmakta, belli konularda derinlernesirte araştır­ malar yapılmaktadır. Ortaya konan görüşler bilim çevrelerinde tartışılmakta­ dır. Böylece teorik olarak kalsa da İslam hukukunda bir dirıamizm dönemi baş­ lamış bulunmaktadır. 179 iSlAM ve MODERNlEŞME -Modernleşme Sürecinde islôrriT ilimler islam hukuku fu:erine yapılacak-bilimsel araştırmalan ·teşvik etmek ve desteklemekamacıyla özelvakıflar ve ·araştırma merkezleri kurulmuştur. Bu merkezler:birtaraftan İslam hukuku üzerine bilgi kaynaklanm toplamakta, bilirnsel_yayınlannyapılmasına yardımcı olmakta diğer taraftan da genç araştır­ macılara burs imkarılan sağlamaktadır. Günümüz ·hukuk problerrılerinirı islam hukuku açısından değerlendiril­ mesi amacıyla veya bizzat İslam hukukuna ait problerrılerin tartışıldığı bilimsel toplantilan:esmY.ve özerkuruluşlarca sıklıkla tertiplenmekte, böylece islam hukuku üzerine ·araştırma yapan bilim adarrılanrun bir araya gelmeleri sağ­ lanmakta,farKiı·görüşlerintartışılmasından ve bilim adarrılanmn birbirlerini ve fikirlerini tanımalarından fevkalil.de olurrılu sonuçlar alınmaktadır. 180