TERCÜMAN sy. 2, 4, 6, 8-12, 14, 19, 20, 22, 23) baþlýklý seri yazýlarda yayýmlanmýþtýr. Þemseddin Sâmi’nin Kåmûsü’l-a‘lâm’ýndan geniþ ölçüde istifade edilerek hazýrlanan Deryâ-yý Bilik adlý ansiklopedi (1889, 44. sayýdan itibaren), Kåmûs-ý Ýlmî ve Fennî adlý diðer bir ansiklopedi (1905-1908) ilâve þeklinde çýkarýlmýþ, ardýndan kitap halinde bastýrýlýp abonelere hediye edilmiþtir. Rusya müslümanlarý arasýnda geniþ ölçüde hurafelerle iç içe girmiþ, bu yüzden her türlü yenileþmenin önüne cahil kimselerce bir engel olarak çýkarýlan yanlýþ din anlayýþýnýn bulunduðunu düþünen Ýsmâil Bey gazetesi aracýlýðýyla Ýslâm’a aykýrýlýk itirazlarýný ortadan kaldýrmak, Ýslâm dinini cahil halk yýðýnlarýna basit ve doðru biçimde tanýtmak istiyordu. Bu hususta Türkiye’deki uygulamalardan faydalanmýþtýr. Halifenin ülkesindeki Ýslâm anlayýþýný örnek gösterip yanlýþ dinî anlayýþlar ve hurafelerle mücadele etmenin “kâfirlik” sayýlmadýðýný anlatmak istiyordu. Bu bakýmdan Gaspýralý, Tercüman’ýn ilk sayýlarýndan itibaren çevresinde yer alan ileri görüþlü din adamlarýndan destek istemiþ, onlarý cehaletle mücadele için kendi yanýna çekmeye çalýþmýþ, din âlimleri ve öðretmenler hakkýnda gazetesinde övücü yazýlar yazmýþtýr. Öte yandan Avrupa ve Rus kaynaklarýndan dünya müslümanlarýný ilgilendiren geliþmeleri izleyen Gaspýralý, özellikle Rus gazetelerinin, fikir ve siyaset adamlarýnýn müslümanlar ve Ýslâmiyet hakkýndaki yanlýþ kanaatlerini, haksýz hücumlarýný gazetesinde cesaretle eleþtirmekten geri durmuyordu. Uzun yýllar misyonerlerle, panslavistlerle tek baþýna Tercüman gazetesi sayesinde mücadele etmiþtir. 1905 Rus ihtilâli Gaspýralý’nýn düþüncelerini daha rahat ve açýk þekilde dile getirmesine imkân vermiþtir. “Gerek Sözler” adlý yazýda (5 Dekabr [18 Aralýk] 1905) bu önemli deðiþmeye iþaret ederken Tercüman’ýn ilk döneminin sona erdiðini ve ikinci döneminin baþladýðýný söylüyordu. 1905 ihtilâlinin ardýndan Rusya’daki serbest ortamda müslüman Türkler arasýnda matbuat hayatý canlanmýþ, gazete ve dergiler çýkarýlmýþtýr. Ancak Rus mekteplerinden yetiþen gençlerin önemli bir kýsmý sosyalist düþüncelere ilgi duyuyor, Türk-Ýslâm âleminin problemlerini Gaspýralý’dan farklý þekilde algýlýyor, modernleþmeye ve dönüþüme devrimci bir gözle bakýyor, onu çar hükümetine karþý yumuþak davranmakla ve muhafazakârlýkla suçluyordu. Bu gençler kendi toplumlarýnýn geleceðini ve millî meseleleri deðil sýnýf mücade- 494 lesini, dünya ihtilâlini ön planda tutuyor, halk yýðýnlarýný sýnýf mücadelesine çekebilmek için mahallî dillerle yazmayý tercih ediyordu. Buna raðmen sosyalistler içinde Gaspýralý’nýn millî kültür ve dil idealine baðlý olanlar da vardý. Tercüman gazetesi otuz beþ yýl boyunca Rusya müslümanlarýný ve Rusya Türkleri’ni uyandýrma, çaðdaþ dünya medeniyetine ulaþtýrma yolunda olaðan üstü hizmetler yapmýþtýr. BÝBLÝYOGRAFYA : Tercüman koleksiyonu, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatý Bölümü Arþivi (arþivdeki en son nüsha 9 Dekabr 1917 / 22 Aralýk 1917 tarihli 232. sayýdýr); Nadir Devlet, Ýsmail Bey Gaspýralý: 1851-1914, Ankara 1988, s. 23-42; Þengül Hablemitoðlu – Necip Hablemitoðlu, Þefika Gaspýralý ve Rusya’da Türk Kadýn Hareketi: 1893-1920, Ankara 1998, s. 265-266; Ýsmail Bey Gaspýralý Ýçin (haz. Hakan Kýrýmlý v.dðr.), Ankara 2004; Fahri Solak, “Doðumunun 150. yýlýnda Gaspýralý Ýsmail Bey, Tercüman Gazetesi Bibliyografyasý ve Türkçe Yayýnlar”, Müteferrika, sy. 20, Ýstanbul 2001, s. 79-104. ÿYavuz Akpýnar – TERCÜMAN, Abdullah ( \ ) &א-> א8 ) — Ebû Muhammed Abdullåh b. Abdillâh et-Tercemân el-Mayurk¢ (ö. 832/1429) ˜ Papazken müslüman olan ve Hýristiyanlýða dair kaleme aldýðý reddiyesiyle tanýnan müellif. ™ Asýl adý Anselmo Turmeda’dýr. Akdeniz’de Balear takým adalarýnýn en büyüðü olan Mayurka’da (Majorque) doðdu. Hayatýyla ilgili en eski belgeye göre 1376 yýlýnda vaftiz babasý Silvestre, “küçük kardeþler tarikatýndan (Fransiskenler) vaftiz oðlum Frare Anselmo Turmeda’ya benim için dua etmesi arzusuyla” diyerek bir miktar para vasiyet etmiþtir (M. de Epalza, IBLA, XXVIII/111 [1965], s. 262). Bu belgeden Anselmo Turmeda’nýn o tarihte Fransisken tarikatýna girdiði, fakat henüz papaz olmadýðý anlaþýlmaktadýr. Buna dayanarak 13501355 yýllarý arasýnda doðduðu söylenebilir (a.g.e., s. 262). Kendi hayatýný da anlattýðý Tu¼fetü’l-erîb adlý eserinde verdiði bilgiye göre ailesinin tek çocuðu olan Anselmo Turmeda altý yaþýnda bilgili bir papazdan Ýncil okumaya baþladý ve iki yýl içinde Ýncil’in yarýsýndan çoðunu ezberledi. Daha sonra Ýncil’in dilini (Latince) ve mantýk ilmini öðrendi. On dört yaþýnda, Aragon Krallýðý’nýn tek üniversitesinin bulunduðu Katalan topraklarýndaki Lérida (Lâride) þeh- rine giderek altý yýl aritmetik, geometri, müzik, astronomi ve astroloji okudu, ardýndan dört yýl daha Ýncil ve Ýncil’in dili üzerinde çalýþtý. Bu arada Yunanca ve Ýbrânîce öðrendi. Yirmi dört yaþýnda iken papaz Nicolas Martel’den teoloji tahsil etmek için Lombardia’daki Bologna Üniversitesi’ne gitti. Nicolas Martel’in (Nicola da Moimacco ?) Ýncil’de Hz. Îsâ tarafýndan geleceði vaad edilen Paraklit’in (Faraklit) Hz. Muhammed olduðunu söylemesi ve kendisine Müslümanlýðý tavsiye etmesi üzerine Ýslâm’ý benimsemeye karar verdi. On yýl kaldýðý Lombardia’dan Mayurka’ya döndü; altý ay sonra Sicilya’ya, oradan tahminen 1388’de Tunus’a gitti. Buradaki hýristiyanlar tarafýndan dört ay misafir edilen Turmeda, Hafsî sultanýnýn özel doktoru Yûsuf et-Tabîb vasýtasýyla Sultan Ebü’l-Abbas Ahmed el-Müstansýr’ýn huzuruna çýkýp Müslümanlýðý kabul etmek istediðini, ancak din deðiþtirenler hakkýnda dedikodu yapýlabileceðini, bu sebeple oradaki hýristiyan ileri gelenlerinin de katýlacaðý bir toplantý düzenlenmesini ve onlara kendisiyle ilgili düþüncelerinin sorulmasýný rica etti. Tunus’taki bazý hýristiyan tüccarlar ve diðer ileri gelenler çaðrýlarak onlara Anselmo Turmeda’nýn kiþiliði hakkýnda sorular soruldu; onlar da Anselmo Turmeda’nýn büyük bir hýristiyan âlimi kabul edildiðini söylediler. Sultan bu defa onun müslüman olmasý durumunda ne diyebileceklerini sorduðunda onun kesinlikle böyle bir þey yapmayacaðýný belirttiler. Fakat Turmeda ortaya çýkýp Müslümanlýðýný ilân edince, “Bu adam evlenme arzusuyla müslüman olmuþtur, çünkü bizde papazlar evlenemez” diyerek oradan ayrýldýlar. Anselmo Turmeda Abdullah adýný aldý. “Tercüman” lakabý ise sultana yabancý ülkelerden gelen mektuplarý tercüme etmesinden dolayý verildi. Tu¼fetü’l-erîb’in bazý yazma nüshalarýnda adý Abdullah b. Abdullah etTercüman þeklinde geçer. Ýhtida ettiðinde otuz beþ yaþýnda olan Abdullah et-Tercümân sultan tarafýndan günlük çeyrek dinar maaþla tekel idaresine yerleþtirildi. Tunus’un ileri gelenlerinden el-Hâc Muhammed es-Saffâr’ýn kýzýyla evlendi ve Muhammed adýný verdiði bir oðlu doðdu. Beþ ay sonra Müstansýr tarafýndan gümrük idaresinde görevlendirildi. Bir yýlda Arapça’yý öðrendi. 1390’da Fransýz ve Ceneviz donanmasýnýn Mehdiye þehrine saldýrýsý esnasýnda tercüman sýfatýyla görev yaptý. Kabis ve Kafsâ muhasaralarýnda sultanýn yanýnda bulundu. Hem askerî levazým görevlisi hem mütercim ola- TERCÜMÂN-ý AHVÂL 500; II, 372-373, 395-396, 455; Muhammed b. el-Hoca, Øafa¼ât min târîÅi Tûnis (nþr. Hammâdî es-Sâhilî – Cîlânî b. Yahyâ), Beyrut 1986, s. 360; Hasan Hüsnî Abdülvehhâb, Kitâbü’l-£Ömr fi’lmu½annefât ve’l-müßellifîne’t-Tûnisiyyîn (nþr. Muhammed el-Arûsî el-Matvî – Beþîr el-Bekkûþ), Beyrut 1990, I, 407-411; L. Massignon, Examen du présent de l’homme lettré par Abdallah Ibn AlTorjoman, Roma 1992; M. de Epalza, “Arabisch- Abdullah et-Tercümân’ýn Bâbüminâre’deki türbesi ile taþ sandukasý rak hükümdarýn bütün seferlerine katýldý. Müstansýr’ýn 1394 yýlýnda vefatýyla yerine geçen oðlu Ebû Fâris Abdülazîz babasýnýn ona tanýdýðý imkânlarý tanýdýðý gibi tekelin idaresini de kendisine verdi. 1402’de Mayurka kral nâibi Roger de Montcada, Abdullah et-Tercümân’a ülkesine dönebilmesi için dinî makamlara karþý korunacaðýný bildiren bir belge gönderdi, fakat bir sonuç alamadý. Sicilya kralýnýn danýþmaný eski arkadaþý papaz Francis, Abdullah et-Tercümân’ý Hýristiyanlýða çevirmek için Tunus’a geldi, fakat o da bir netice elde edemedi. Papa XIII. Bénoit tarafýndan tövbe edip eski dinine dönmesi halinde kendisinin affedileceðine dair 1414’te çýkarýlan karar da sonuçsuz kaldý. Abdullah et-Tercümân 1420’de Tu¼fetü’lerîb adlý kitabýný yazdý. Bir yýl sonra Aragon Kralý Alphonse le Magnanime, hem mahkûmlarýn serbest býrakýlmasýnda gösterdiði çabalar sebebiyle Tunus hükümdarýnýn oðluna hem de konuyla ilgili yardýmlarý için Abdullah et-Türkî’ye teþekkür etti; ayrýca Abdullah’a kendi ülkesinde serbestçe dolaþmasý için 23 Eylül 1423 tarihinde bir belge gönderdi, ancak Abdullah bunu da kabul etmedi. Abdullah et-Tercümân Tunus’ta vefat etti. Kabri Sûkusserrâcîn’in dýþýnda Bâbüminâre semtindedir. Müslüman olduktan sonra da kendi ana dili olan Katalanca eserler yazmaya devam eden Abdullah’ýn bu eserlerinde biyografisiyle ilgili bazý bilgiler mevcuttur. Eserleri. 1. Tuhfetü’l-erîb* fi’r-red £alâ ehli’½-½alîb. Hýristiyanlýða karþý yazýlan önemli reddiyelerden biri olup müellif eserin birinci bölümünde Ýspanya’daki yaþamýný, Ýslâmiyet’i benimsemesini, ikinci bölümde Tunus’ta geçen hayatýný ve Hafsî sultanýnýn dönemini anlatmakta, üçüncü bölümde Hýristiyanlýðý eleþtirmektedir. Eser birçok defa basýlmýþ (Tunus 1290; Kahire 1295; Roma 1971; nþr. Ömer Vefîk ed-Dâûk, Beyrut 1408/1988), Osmanlý Türkçesi’ne ve Farsça, Fransýzca, Ýspanyolca, Katalanca, Almanca gibi dillere tercüme edilmiþtir. 2. Libre de bons amonestaments. Ahlâkî öðütler içeren bu manzum eser 1396’da yazýlmýþtýr. Katalonya’da meþhur olan eserin 1635-1842 yýllarý arasýnda kýrktan fazla baskýsý yapýlmýþ, XIX. yüzyýla kadar Katalonya’daki mekteplerde okutulmuþtur. 3. Cobles de la divisio del règne de mallorques. Katalan dilinde ve manzum olan eser, Frare Anselmo Turmeda (Abdullah et-Tercüman) ile doðduðu adayý sembolize eden güzel bir Katalonyalý kýz arasýnda cereyan eden konuþmalar þeklinde yazýlmýþtýr. Eser, Abdullah et-Tercüman’ýn Tunus’ta iken Mayurka’daki olaylarý yakýndan takip ettiðini göstermektedir (Barcelone 1927). 4. Profecies. 1405-1407 yýllarý arasýnda kaleme alýnmýþ, anlaþýlmasý oldukça güç þiiirlerden meydana gelmektedir. 5. Disputa de l’ase contra Frare Anselm Turmeda sobre la natura e noblesa dels animals. 1417-1418’de yazýlan bu mensur eserde insanýn hayvanlar karþýsýndaki deðeri ve saygýnlýðý konu edilmekte, hýristiyan rahiplerine yöneltilen eleþtirilerde onlarýn ahlâkî bozukluklarý dile getirilmektedir. Katalan edebiyatýnýn bir þaheseri sayýlan eser 1509’da Katalan dilinde neþredilmiþ, 1544-1911 yýllarý arasýnda Fransýzca’ya beþ ayrý tercümesi yapýlmýþ, Ýspanyolca ve Almanca’ya da çevrilmiþtir. Eser, ruhban sýnýfýna yönelttiði tenkitler sebebiyle 1583’te Ýspanyol engizisyonu tarafýndan yasak kitaplar listesine alýnmýþtýr. BÝBLÝYOGRAFYA : Abdullah b. Abdullah et-Tercümân, Tu¼fetü’lerîb (nþr. Ömer Vefîk ed-Dâûk), Beyrut 1408/1988, neþredenin giriþi, s. 13-45; el-¥ulelü’s-sündüsiyye, II, 185-187; Mahfûz, Terâcimü’l-müßellifîn, I, 225-231; Brockelmann, GAL Suppl., II, 352; R. Brunschvig, TârîÅu Ýfrîšýyye fi’l-£ahdi’l-¥af½î (trc. Hammâdî es-Sâhilî), Beyrut 1988, I, 233, 497- spanisch Symbiose: Der Schriftsteller Anselm Turméda / Abdallah At-Tardjuman und seine Wirkung”, Die Dialogische Kraft des Mystischen (ed. R. Kirste), Balve 1998, s. 280-292; a.mlf., “L’auteur de la ‘tuhfa al-arib’ Anselm Turmeda Abdallah Al-Tarjuman”, IBLA, XXVIII/111 (1965), s. 261-290; Mehmed Aydýn, Müslümanlarýn Hýris- tiyanlara Karþý Yazdýðý Reddiyeler ve Tartýþma Konularý, Ankara 1998, s. 69-71; A. Berbrugger, “Abd Allah Teurdjuman, Renegat de Tunis en 1388”, RAfr., V (1861), s. 261-275; J. Spiro, “Autobiographie d’Abdallah ben Abdallah, le Drogman”, RT, XIII (1906), s. 89-103; R. Boase, “Autobiography of a Muslim Convert: Anselm Turmeda (1353-1430)”, al-Masåq, IX, Leeds 199697, s. 45-98; Abdülkayyûm M. Þefî‘ el-Bestevî, “.Abdullah et-Tercümân el-Endelüsî”, Mecelletü’l-Bu¼û¦i’l-Ýslâmiyye, sy. 23, Riyad 1988, s. 369-377; Ahmed el-Hamrûnî, “et-Tercümân, .Abdullah”, Mv.AU, IV, 435-437. ÿÖmer Faruk Harman – ˜ TERCÜMÂN-ý AHVÂL ( G=א:) ) \&א Osmanlý Devleti’nde bir Türk vatandaþýnýn çýkardýðý ilk özel Türkçe gazete. — ™ Âgâh Efendi tarafýndan Ýstanbul’da 1277-1282 (1860-1866) yýllarý arasýnda 792 sayý yayýmlanmýþtýr. Devletten yardým almadan ilk defa bir müslüman Türk vatandaþý tarafýndan çýkarýlmasý dolayýsýyla Türk basýnýnýn baþlangýcý kabul edilmektedir. Âgâh Efendi, Tercümân-ý Ahvâl’i neþretmek için Meclis-i Maârif’e verdiði dilekçede ülkede yerli ve yabancý tebaanýn Arapça, Türkçe ve diðer dillerde gazete çýkardýðýný, kendisinin de bütün gider ve gelirleri þahsýna ait olmak üzere Türkçe bir gazete çýkarmak istediðini bildirmiþtir. Dilekçesi Meclis-i Maârif’te görüþülerek hazýrlanan raporda, Osmanlý Devleti “bende”lerinden bir zatýn gazete yayýmlamaya heves göstermesinin övgüye deðer bulunduðu ve basýlmasýndan hoþnutluk duyulacak bu gazete için ruhsat verilmesinin uygun olduðu belirtilmiþtir. Âgâh Efendi, Tercümân-ý Ahvâl’in ilk sayýsýný 6 Rebîülâhir 1277 (22 Ekim 1860) tarihinde neþretmiþtir. Ýlk sayýlarýnda baþmuharrirlik yapan Þinâsi aslýnda gazetenin kimliðini belirleyen kiþidir. Nitekim gazetenin çýkarýlmasýnda ve içeriðinin oluþturulmasýnda Þinâsi’nin yeri birinci sayýda önemle vurgu495