T.B.M.M. B:82 21.5.2003 0:4 olarak- o sistemi, Türkiye'de aynı güçte kurmadan bunu yerleştirmeye kalkmak, yanlıştır. Eğer, es­ nek diye orada beğenilen bir sistemi buraya getiriyorsak, birçok diğer beğenilen; ama, emeğin, iş­ çinin hakkını koruyan, devletin yargı organlarının, diğer organlarının, yapılarının, kurumlarının, ay­ nı güçlülükte olan bir ortamda çalışabileceğini de kabul etmemiz lazım. Üçüncü ciddî hata: Bir iş yasası konusunda küreselleşme ve işsizlik gerçeğini gözardı edemeyiz. Bunu Sayın Bakanım da, değerli birkaç AKP sözcüsü de söylediler. Bu küreselleşme ve işsizlik, ikisi de bir olgu, gerçek, doğru. Bu, bir iş yasasına ne gibi bir anlam getiriyor?.. Şimdi, küreselleşme olgusunda -bunu, daha sonraki bir madde üzerinde daha açacağım- bir tercih yapmak durumundayız. Küreselleşme olgusu karşısında, küresel işbölümünde, Türkiye'nin, Türk işçisinin nerede olmasını istiyoruz?.. Ucuz, hakları sınırlanmış, böylece ayakbağı olmayan bir çalışma or­ tamında işportacı gibi bir şeyler sattığımız mallar üreten bir işbölümünü mü kabul ediyoruz, daha değerli ürün üreten, daha kaliteli ürün üreten bir işbölümünü mü Türkiye'ye tercih ediyoruz?.. Daha kaliteli, daha değerli bir ürünü üreten bir ortamın işçisine, eğitimiyle, haklarıyla değer verdiğini in­ kâr edemeyiz. Ucuz işgücüyle rekabet edersek, üçüncü kümedeki ülkelerle rekabet ediyor oluruz. Dolayısıyla, küreselleşmekten söz ederken, net olarak tavrımızı koyalım. Biz, işportacı gibi ürün üreten bir ülke, dolayısıyla, işçi haklarını ve ücretlerini bastıran bir ülke mi olmak istiyoruz, değerli ürün üreten, işgücü değerli olan bir ülke mi olmak istiyoruz?.. Bu tercih de, bu yasada ve konuşmalar­ da kendini gösterdi ve burada ciddî bir hata yapılarak, Türkiye'yi, yıllardır içinde kalmış olduğu o fasit dairede hapsetme yönüne gidiliyor; hâlâ işçimizi bastırarak bir rekabet gücü kazanma hevesi var. Gelelim işsizlik konusuna: İşsizlik bir gerçek, o da bir gerçek. Peki, bu işsizlik sorununun nedeni katı işçi hakları mıdır? Etrafınızdaki işsizliğe bakın. Size kendi bölgemden bir örnek vereyim; Uşak'ta ciddî bir işsizlik var. Yüzyıllardır deri üreten Uşak'ta ciddî bir işsizlik var. Bu, işçi hakların­ dan mı ortaya çıktı, yoksa işçi ücretlerinden mi ortaya çıktı?.. İkisinden de ortaya çıkmadı. Tam ter­ sine, ucuz işgücüyle etrafı kirleterek üretilen ham deride katmadeğer artışı başarılamadığı için, yani bir deri konfeksiyon ve deri çanta üretmek mümkün olmadığı için Uşak'taki işçi işsiz kalmıştır; yok­ sa, işçi haklarının katı olmasından değil, işçinin ücretlerinin fazla olmasından değil; o en alt düzey­ de ucuz işgücüne dayanan üretimden daha değerli üretime geçemediği için işsiz kalmıştır. Bunu düzeltmenin yolu, işçi haklarını daha fazla bastırarak, işçiyi daha ucuz yaparak, işçiyi, emeği bir ayakbağı görerek değil, tam tersinedir... Bu, çok ciddî bir hatadır, yıllardır... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun Sayın Coşkunoğlu. OSMAN COŞKUNOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim. ... uygulanan sağ ekonomi politikalarının bir devamıdır. Sizlerden önce iktidar olanlar, kötü niyetlerinden ülkeyi bu duruma getirmedi; bu politikaları uyguladıkları için Türkiye bu noktaya geldi. Dördüncüsü, son olarak yapılan bir hata da, sanki işçi haklarından söz ederek Cumhuriyet Halk Partisi birtakım ekonomik gerçekleri görmüyor, küreselleşme olgusunu, işsizliği görmüyor, sadece işçinin haklarıyla ilgileniyor... Elbette Cumhuriyet Halk Partisi işçinin haklarıyla ilgilenecek, elbette Anayasamızın bir maddesi olan sosyal devlet anlayışını savunacak. Aynı Anayasanın altında görev yapan Adalet ve Kalkınma Partisinin de aynı maddeyi savunması beklenir; fakat, bunun da ötesinde, sadece sosyal adalet için değil... Yine, daha önce verilmiş olan Almanya örneğine dönelim. Alman­ ya İkinci Dünya Savaşından çıktıktan sonra işçi haklarını, esnek; işte, bastırarak mı o kalkınma ham­ lesini gerçekleştirdi; yoksa, bir toplumsal sözleşmeyle ve hiçbir başka kaynak yoksa bile oradan gelen işçilerimizden duyduğumuz işçi hakları içerisinde mi o ciddî kalkınma hamlesini gerçekleştirebildi?.. Dolayısıyla, yapılan hata sadece Anayasanın bir maddesini ihlal değil, yapılan hata sadece emekçimizin hakkını gözetme görevimizi ihmal değil, yapılan hata aynı zamanda ciddî bir ekonomik hatadır. Bunu dikkatlerinize getirmek isterim. Olayı son maddede tekrar, biraz daha açacağım. Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Coşkunoğlu. -832-