M. Medlsi B : 47 rai maydana koyuyor, hem de tutum ve davranışları kötü bir örnek teşkil ediyor. Türkiye'de anarşi önce İslam dinline, manevi değerlere, tüm mukaddes mef­ humlara karşı başlatılmış, manevi değerler tahrip edildikten, yıkılıp zaafa uğratıldıktan sonra sistemli olanak ikinci, millet unsuruna aktarılmıştır. İşte Türkiye'de «Müslümanım», «Türküm:» di­ yenlere düşmanlık bundan dolayıdır. Milliyetçilik şu­ urunun millette yeniden uyanmasına tahammül ede­ meyen, yabancılara özenti ve uşaklık bundan ötürü­ dür. iSayın milletvekilleri, dinin yüceliğine yaraşır, onu temsil edebilecek, hem dimini, hem dünyasını çoık iyi bilen din adamları yetiştirmeye mecburuz. Türk iye' nin kalkınabilmesi, birlik ve beraberliğimizin yeniden ihyası, hatta yüce dinimizin üstünlüğü temsilcilerinin durumuna bağlıdır. «Yarım doktor candan, yarım hoca dinden» eder dem işler. İyi din adamı yetiştir­ mek için devletimiz hiçbir fedakârlıktan kaçınmama­ lıdır. Din adamlarının toplum üzerindeki tesirine ina­ nıyoruz. Din adamlarının müspet adımlan ülkemiz için hayır, yanlış telkinleri ise, hem dine, hem (ülke­ ye zarar getirir. Din adamlarını ve camii siyasetin dışında tutmak lazımdır. Dini siyasete alet etmek ise, en büyük günahtır ve suçtur. Dine hizmet edilir. Din hiçihir zaman hizmet aracı olarak kullanılamaz, mer­ diven basamağı yapıp üstüne çıkılamaz. Samimi Müs­ lüman daima dini baş üstünde tutar. İslam dinini hiç­ bir zümre inhisarına alıp ona ambargo koyamaz ve buna seyirci kalınamaz. Yüce dinin üzerinde kendi çirkin emelleri için kimsenin kumar oynamasına se­ yirci de kalınamaz. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak dinin her türlü siyasetin üstünde tutulmasına taraftarız. İslam dini yücedir, bu yüceliği gölgeleyecek her şeye mut­ lak surette karşıyız. Sayın üyeler, köylerimizin bazılarında cami yok­ tur. Şayet camii varsa imamı yoktur. Kendi kaderiy­ le başlbaşa bırakılmış Türk köylüsünün durumu yü­ rekler acısıdır. Ezan dahi okunmayan birçok köyü­ müz vardır. Böyle bir köyde ne bereket olur, ne de huzur. Bir 'köyde AUıaıhın rahmetine kavuşan bir ce­ naze için köy köy imam arayanlara silk sik rastlamak mümkündür. Bu duruma düşen bir vatandaşımızın acısını düşünün; ölüsüne mi ağlasın, ortada kaldığı­ na mı yansın. ©iz Milliyetçi Hareket Partisi olarak her köye bir cami yapılmasını ve bir din adamı verilmesini, din adamlarının yalnız namaz kıldırmak, için değil, köy­ 19 . 2 -t 1980 O :1 lüye ağaç dikmeyi, hayvan yetiştirmeyi, tavukçuluk ve arıcılık gibi güzel şeyleri öğretmeyi, köy çocuk­ larına Kur'an-ı Kerimi ve ilmihallerini öğretmeye yetlkili kılınmasını zaruri görüyoruz. Köylere imam ihatip mezunu gençlerimizin öğretmen olarak da veril­ mesine taraftarız. Her köye 3 - 5 öğretmen verilir iken, 1 din adamının bulunmayışını akıl, mantık ve insafla bağdaştıramıyoruz. Yıllarca ihmal edilen bu sakıncalı durumdan köylerimizin kurtarılmasını isti­ yoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı 633 sayılı Kanun ile bi­ raz kendisine gelmiş ise de, sonradan yine kendi ka­ deriyle başbaşa bırakılmıştır. Başkanlığın bugün 20 nci asırda oturacağı bir binası yoktur. Şu andaki ki­ rada oturduğu yer kifayetsizdir. Personel bodrum katlarında, izbe yerlerde çalışmaktadır. Eğer anar­ şistleri oraya hapishane diye koysanız bu ne biçim yer diye isyan ederler. Onun için gerek sayın Başkanın ve gerdksfe yar­ dımcılarının ve yönetici kadronun birer lojmanları olmayışını da üzüntü ile seyrediyoruz. Sayın Bakan, zatıâlinizden bunu mutlak surette bekliyoruz. Kabinenin en talihli bakanısınız. Çünkü bakanı olduğunuz müessesenin başında bulunan ele­ manlar, mutlak surette vazifelerine ehil; diyanete si­ yaseti koymamışlar, bu zilletin içerisine düşmemiş­ ler, vazifelerine tam layıkıyla ehil bulunan bu kadro­ nun başında bulunmaktan dolayı, hakikaten talihlisi­ niz. Kadirlerini bilmek lazımdır. Kendilerine lojman verilmediği gibi, lojman mümkün olmadığına göre ibugün, ona göre bir ücretin kira karşılığı verilmesini biz istiyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığına radyodan ve televiz­ yondan günde en az 1 saat, aziz milletimiz için yayın yapma imkânı sağlanmalıdır. Bu da yalnız kafi de­ ğildir. TRT bu milletin başında olduktan sonra Diyane­ te günde 1 saat yayın yaptırmayı bir tarafa bırakın; ihergün yayın yaptırsanız, yaptığı tahribatı önlemeye yine de gücünüz yetmeyecektir. İslam dininde Allah Birdir, mekândan münezzeh­ tir, hiçbir şeye benzemez. Ama TRT'de yayınlanan filmlerde Allah'a «Baiba» diyen, 45 milyon Müslümanın karşısına çıkıp hergün aynı telkini yapan bu yayın karşısında, Diyanetin telkinleri elbettteki tesir­ siz kalacaktır. ZEKİ EROĞLU (İstanbul) — Ba!ba mürebbi an­ lamındadır, fark etmez. — 282 —