T.B.M.M. B : 110 Uygulanan iktisadî politikalar neticesinde, sanayi sektörünün gayri safî yurt içli hâsıla içindeki payı 1983 yılında yüzde 28,5 iken, 1984 yılında yüzde 29,4, 1985 yılında ise yüzde 31,8*e yükselm'iştir. Böylece, temel sektörler arasında beklenen yapı­ sal değişmenin gerçekleşmesine ait ciddî işaretler elde edilmişidir. Bkonıomik büyümeye zemin olan sabit sermaye yatırımları artış hızı 1981 yılında yüzde 3,4 iken, 19851te yüzde 5'e yükselm iştir. Toplam yatırımların gayri safî milî hâsıla içindeki oranı da yüzde 18,6 olmuştur. Değerli milletvekilleri, 1984'ün başından itibaren ülkemizin dış ticaret politikalarında önemli değişikllikller ölmüş, dışa açılmaya önem verilmiştir. Dün­ yada korumacılık eğiliminin artmaya 'başladığı bu dönemde, hükümet ithalatta büyük ölçüde serbestleşmeye ıgfitaıiş, birçok malın gümrük oranları tedri­ cen azaltılmış ve ekonominin ihtiyacı alan pek çok mal, serbesitçe ithal edilebilir olmuştur. tç piyasa uluslararası rekabete açılarak, yeri ürünlerin kalite ve standartlarının yükseltilmesi amaçlanmış; aynı zamanda, 'tüketicinin kaliteli ve ucuz mal alarak, relalhanın artırılmasını sağlayacak zemin hazırlanmıştır. Korumacılık politikalarının terk edilmesi sayesinde, Türk sanayii uluslararası re­ kabete dayanır hale gelme kabilyefcini kazanmış, uluslararası rekabete yerimi almış; tenkit edildiği gi­ bi, mal darlığı değil, aksine bolluğu ortaya çıkmış, ihracat azalmamış artmıştır. Dış ticarette atılan' bu cesur adımlar sayesinde, Oumlhurilyet hükümetlerinin en büyük rüyası gerçek­ leşme yoluna girım'iş, 1980 yılında 2,9 milyar dolar olan ihracatımız, 1984 yılında 7,1 rriilyar dolara çık­ mıştır, 1985 yılında ise ihracatımız 8 milyar dolar olmuşitur. İthalatımız 1980 yıhnlda 7,9 milyar dolarlık sevi­ yesinden, 1984 yılında 10,7 milyar dolarlık seviye­ sine ilerlemıiş, 1985 yılı ithalatı 11,3 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Diğer bir deyişle, son beş se­ nede ilhracaitıımıız 2,5 misli artarken, ithalatımızın artışı sadece 1,5 kat olmuştur. Son M yılda ihracatı­ mız yüzde 40 oranında artarken, ithalatımızdaki ar­ tış yüzde 23 civarındadır. Bugün Türkiye, 127 ülke­ ye 3 binden fazla değişlik mal ihraç etmektedir. Sınai ürünlerin toplam ihracat içindeki payı 1984 yılında yüzde 72,1 olmuş, bu oran 1985'in ilk 10 ayında yüzde 78'e yüfcseimitştıir. 27 . 5 .1986 O : 1 1983 yılının sonunda, ihracatın ithalatı karşıla­ ma oranı yüzde 62 İken, 19851de bu oran yüzde 70'e çıkmıştır. ihracattaki bu hızlı artış, ödemeler den­ gesindeki zorlukları aşmamıza, borçlarımızı ve faiz­ lerimi zamanında ödememize ve üllkemiiızin kredi Mbannı yeniden tesis etmesine yardım etrnıiş'tÜr. 1985 sonunda Türkiyenin, 20 milyar dolar civa­ rındaki dış ticaret hacmi, yılda 3 milyar dolara ya­ kın görünmeyen gelirleri ile dünyada başarılı ve dik­ kat çeken bir ülke olmuştur. 1980 öncesinde en acil ih­ tiyaçları için bile döviz bulamayan, 70 sente muhtaç Türküye ıekanoım!isine, 'bugün birçok yabancı kuru­ luş, son iki yılda önemi miktarlarda kredi vermişt!ir. Bütün bu neticeler, uygulanan ekonomik politi­ kaların doğruluğunu da ispat etmişltir. Demir - çelik sektöründe uygulamakta olduğu­ muz ihracat poMIkası, ihracatçı ve üreticilerimizin çabaları neticesinde, 1980 yılından önce demir çellilk ithalatçısı olan ülkemizi, bugün dikkatleri üzerine çeken ihracatçı bir ülke durumuna getirmiştir. Tür­ kiye genellinde, 1982 yılında 655 bin ton, 1983 yı­ lında 859 bin ton, 1984 yılında 1,4 milyon ton ve 1985 yılında 2 milyon ton demir - çelik ihracatı gerçdkleştiritaişitJir. Türkiye, 1985 yılında ihracatını artırmada dünyada birinci sırada gelmektedir. Ticaretin gerüledliği, ülke pazarlarının iyice ka­ pandığı bir dünyada, Türkiye'nin bu başarısı ger­ çekten büyüktür. Türkiye artık bir sanayi ülkesi ol­ muşitur. Bize bir zamanlar, «Tarım ülkesi» diyen­ ler, bilhassa son iki yıllık devrede ulaşılan durum­ dan sonra, artık fikirlerini değiştirmişler mutlaka. Klasik ihracat malı olarak findik, fıstık, incir, üzüm •satan bir memleket, artık yüzde 80 nispetinde sa­ nayi malı ihraç elden, rekabetinden korkulur bir ül­ ke olmuştur. Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları Türk Ano­ nim Şirketinin, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğine yaptığı 30 810 tonluk ihracat da, yukarı­ da baihsetıtiğiiım politikanın bir parçasıdır. Dünya fi­ yatlarının 190 ilâ 210 dolar/ton olduğu bir dönem­ de 225 dolar/ton fiilya'tla ihracat yapan, bunun kar­ şılığında yurda 6 932 250 dolar döviz kazandıran ve kendisi de 1 milyar 48 milyon Türk lirası kâr sağlayan ERDBMÎR'd kutlamak gerekir. Artık Türkiyeide, böyle bir ihracatı yapandan değil, yapma­ yandan hesap sormak gereknıektediir. Bizce, bilinen belli kişilerin, kendi menfaatları açısından gündem­ de tutmaya çalıştıkları konunun asla budur. Üzücü olan, muhalefetin bunlara alet olmasıdır. 383 —