VERA‘ Vera‘ kelimesi Kur’an’da geçmemekle birlikte veraý tarif eden ve faziletini anlatan birçok hadis bulunmaktadýr (Wensinck, el-Mu£cem, “vra” md.). Hâris el-Muhâsibî bazý eserlerinde vera‘ kavramýný yorumlarken, “Günah gönlüne yatmayan ve içini rahatsýz eden þeydir” (Müsned, V, 253; Müslim, “Birr”, 14; Tirmizî, “Zühd”, 52); “Seni þüpheye düþüren þeyi býrak, þüphe vermeyene bak” (Müsned, III, 153; Buhârî, “Büyû.”, 3; Tirmizî, “Kýyâmet”, 60) gibi hadislere dayanarak veraý, “bir iþ için harekete geçme arzusu belirdiði zaman bunun hak mý yoksa bâtýl mý olduðu açýklýk kazanýncaya kadar kalbin durup düþünmesi” þeklinde tarif etmiþ ve bu bilincin takvâdan kaynaklandýðýný söylemiþtir. Ona göre veraýn alâmeti kalbin içinde hissedilen kötülükten nefret etmektir. Veraýn en üst seviyesi sakýncalý olaný iþleyebileceði korkusuyla sakýncasýz olaný terketmektir. Taatin aslý vera‘, veraýn aslý takvâ, takvânýn aslý nefis muhasebesi, bunun da aslý havf ve recâdýr. Ýnsandaki veraýn derecesi Allah’ýn azabýna ve gazabýna uðrama endiþesiyle doðru orantýlýdýr. Öte yandan ihtiras ve dünyaya raðbet veraýn zayýflýðýný gösterir. Bu sebeple vera‘ sahibinin zâhid olmasý gerekir, zira veraýn son mertebesi zühdün ilk derecesi kabul edilir. Kaynaklarda Hz. Ömer’in beytülmâle ait mumu sadece devlet iþlerinde kullanmasý, Ömer b. Abdülazîz’in beytülmâle ait bir miski koklamaktan kaçýnmasý, Ebû Hanîfe’nin ribâya girer korkusuyla alacaklýsýna ait duvarýn gölgesinde gölgelenmemesi, Biþr el-Hâfî’nin kýz kardeþinin umuma ait bir meþalenin ýþýðýnda yün eðirmesine karþý çýkmasý, Hamdûn el-Kassâr’ýn ziyaretine gittiði hasta dostunun ölümü üzerine oradaki mumu hemen söndürüp, “Artýk mum hastanýn mirasçýlarýna intikal etmiþtir” demesi vera‘ örneði olarak kaydedilmektedir. Fýkýhta ihtiyat kavramý, þüpheli konularda hata ve günaha düþmemek için en güvenli yolu seçmeyi ifade etmesi bakýmýndan vera‘ ile eþ anlamlýdýr. Tasavvufta vera‘ genelde bir makam kabul edilir. Serrâc veraý tövbeden sonra gelen ikinci makam diye zikretmekte ve bunun üç mertebesinden bahsetmektedir. Birinci mertebe helâl ile haram arasýnda bulunan, helâl mi haram mý olduðu tam bilinmeyen þüpheli þeylerden kaçýnmaktýr. Ýkinci mertebe gönül ehlinin veraýdýr; bunlar, “Müftüler ne þekilde fetva verirse versin sen fetvayý kalbinden iste” (Dârimî, “Büyû.”, 2; Müsned, IV, 228); “Günah gönlüne yatmayan þeydir” gibi hadislere 50 dayanarak gönlün kabul etmediði þeyi günah sayarlar. Üçüncü mertebe âriflerin veraýdýr, bu da elde edilen þeylerin Allah’ý unutturmamasýdýr. Ebû Süleyman ed-Dârânî, “Seni Allah’tan alýkoyan her þey uðursuzluktur” derken veraýn bu türüne iþaret etmiþtir (Serrâc, s. 70-71). Yahyâ b. Muâz, Allah Teâlâ’dan baþkasýna gönülde yer vermemeyi “kalbin veraý” diye tanýmlamaktadýr (Kuþeyrî, s. 286). Gazzâlî veraýn dört mertebesinden bahseder. Ýlk mertebe þahitlik ve kadýlýkla velâyette aranan adalet ve ehliyetin korunmasý için haramlýðý açýkça bilinen günahlardan sakýnmaktýr. Ýkincisi günah olmasý muhtemel þeylerden sakýnan sâlihlerin veraý, üçüncüsü harama yol açmasýndan korkulan helâlleri terkeden takvâ sahiplerinin veraý, dördüncüsü Allah’a daha fazla yaklaþmak için ömrün her anýný O’ndan baþkasýna harcamaktan kaçýnan sýddîklarýn veraýdýr (ݼyâß, I, 25-26; II, 95). Gazzâlî bu dört vera‘dan sadece birincisinin fýkhýn konusuna girdiðini, diðer üçünün ahlâký ve âhireti ilgilendirdiðini söylemiþ, dinî hükümlerdeki farklý dereceleri ve mükelleflerin mertebelerini dikkate almadan sâlih, müttaki ve sýddîklarýn benimsediði veraý bütün müminlerden beklemenin birtakým vehim ve vesveselere yol açabileceðine iþaret etmiþtir (a.g.e., II, 108, 111). Muhâsibî, Kitâbü’l-Mekâsib ve’l-vera£ ve’þ-þübühât (nþr. Abdülkadir Ahmed Atâ, Kahire 1969; nþr. Muhammed Osman el-Huþt, Kahire 1984), Ebû Ca‘fer Muhammed b. Ya‘kub el-Ferecî (Sülemî, s. 146), Muhammed b. Nasr el-Mervezî (Keþfü’¾¾unûn, II, 1469), Ahmed b. Hanbel, Ali b. Ýsmâil es-Sanhâcî (Beyrut 1987), Ýbn Ebü’dDünyâ (Haydarâbâd 1408/1988) gibi müellifler Kitâbü’l-Vera£ adýyla eserler yazarak veraýn mahiyeti ve önemi üzerinde durmuþlardýr. Ahmed b. Hanbel eserinde vera‘ ile ilgili hadislere ve menkýbelere geniþ yer vermiþtir (Kitâbü’l-Vera£, nþr. G. H. Bousquet – Ch. Dominique, Beyrut 1983, 1986). BÝBLÝYOGRAFYA : Tehânevî, Keþþâf, II, 1480, 1527; Müsned, III, 153; IV, 228; V, 253; Muhâsibî, er-Ri £âye li-¼uš†šýllâh (nþr. Abdülhalîm Mahmûd – Ahmed Atâ), Kahire 1390/1970, s. 49, 63, 555; a.mlf., el-Ve½âyâ (nþr. Abdülkadir Ahmed Atâ), Beyrut 1406/ 1986, s. 235; a.mlf., el-Mesâßil fî a£mâli’l-šulûb (nþr. Abdülkadir Ahmed Atâ), Kahire 1969, s. 200; Serrâc, el-Lüma£, s. 70-71, 303; Kelâbâzî, et-Ta£arruf, s. 84-85; Ebû Tâlib el-Mekkî, Ɔtü’l-šulûb, Kahire 1961, I, 277, 453; Sülemî, ªabašåt, s. 146, 562; Kuþeyrî, er-Risâle, s. 285-291; Hâce Abdullah-ý Herevî, Menâzilü’s-sâßirîn, Kahire 1328, s. 9; Gazzâlî, ݼyâßü £ulûmi’d-dîn, Kahire 1358/ 1939, I, 25-26; II, 95, 108, 111; Ebû Mansûr elAbbâdî, Øûfînâme (nþr. Gulâm Hüseyin Yûsufî), Tahran 1347, s. 92-95; Þehâbeddin es-Sühreverdî, £Avârifü’l-ma£ârif, Beyrut 1966, s. 488; Ferîdüddin Attâr, Te×kiretü’l-evliyâß (nþr. Muhammed Ýsti‘lâmî), Tahran 1346 hþ., s. 824; Muhyiddin Ýbnü’l-Arabî, el-Fütû¼âtü’l-Mekkiyye, Kahire 1293, II, 231-234; Ýbnü’l-Kayyim el-Cevziyye, Medâricü’s-sâlikîn, Kahire 1403/1983, II, 21-29; Zerrûk, Æavâ£idü’t-ta½avvuf (nþr. M. Zehrâ en-Neccâr), Kahire 1388/1968, s. 37; Þa‘rânî, el-Mîzânü’l-kübrâ, Kahire 1306, I, 13; Birgivî, e¹-ªarîšatü’l-Mu¼ammediyye, Ýstanbul 1301, s. 199-219; Ýsmâil Rusûhî Ankaravî, Minhâcü’l-fušarâ, Bulak 1256/1840, s. 163; Keþfü’¾-¾unûn, II, 1469; Brockelmann, GAL, I, 310; Kasým Ganî, TârîÅ-i Ta½avvuf der Îrân, Tahran 1340, s. 270-273; Seyyid Sâdýk-ý Gûherîn, Þer¼-i I½¹ýlâ¼ât-ý Ta½avvuf, Tahran 1383 hþ., X, 182-188; H. Yunus Apaydýn, “Karâfî, Þehâbeddin”, DÝA, XXIV, 396. ÿSüleyman Uludað – VERCELÂNÎ, Ebû Ya‘k†b ( ) א — Ebû Ya‘k†b Yûsuf b. Ýbrâhîm es-Sedrâtî el-Vercelânî (ö. 570/1175) ˜ Ýbâzî âlimi. ™ 500 (1106) yýlýnda Cezayir’in güneyinde Ýbâzýyye’nin önemli merkezlerinden Vercelân (Vârcelân / Verclân; Wargla, Ouargla) þehrinin Sedrâte köyünde doðdu. Ýlk eðitimini memleketinde Ebû Süleyman Eyyûb b. Ýsmâil ve Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Ebû Zekeriyyâ gibi âlimlerden aldý. Ýkinci hocasýyla birlikte arkadaþlarýndan Ebû Ammâr et-Tenâvütî el-Vercelânî ve Ebû Amr Osman b. Halîfe es-Sevfî el-Mîrgannî o dönemde Ýbâzî düþüncesinin önde gelen temsilcilerindendi. Vercelânî Endülüs’e giderek uzun süre kaldýðý Kurtuba’da (Cordoba) tahsilini ilerletti; Cezayir’e döndükten sonra Sudan’a ilim ve ticaret amaçlý seyahatte bulundu. Hac ibadetini yerine getirmek için gittiði Hicaz’da ulemâdan faydalandý. Hadis, tefsir, fýkýh, tarih ve siyer, kelâm, Arap dili ve edebiyatý konularýnda bilgisini arttýrdý. Ýlmî kiþiliði yanýnda düþüncelerini çekinmeden söylemesi, ahlâký ve tevazuu ile de tanýnan Vercelânî’nin öðrencileri arasýnda oðlu Ebû Ýshak Ýbrâhim ile Ebû Süleyman b. Eyyûb b. Nûh anýlmaktadýr. Vercelânî Vercelân’da vefat etti ve Sedrâte’de defnedildi. Eserleri. 1. el-£Adl ve’l-in½âf fî ma£rifeti u½ûli’l-fýšh ve’l-iÅtilâf (I-III, Maskat 1984, 2004). Ýbâzî fýkýh usulünün en önemli kaynaklarýndandýr. Ebü’l-Abbas eþ-Þemmâhî eseri önce MuÅta½arü’l-£Adl ve’lin½âf adýyla özetlemiþ (Maskat 1404/1984), VERCELÂNÎ, Ebû Zekeriyyâ daha sonra Þer¼u MuÅta½ari’l-£Adl ve’lin½âf adýyla þerhetmiþtir (her iki eser Gardâye’de el-Hâc Sâlih La‘lî Kütüphanesi’nde kayýtlýdýr). el-£Adl ve’l-in½âf Ebü’l-Kasým b. Ýbrâhim el-Berrâdî tarafýndan el-Ba¼¦ü’½½âdýš ve’l-istikþâf £an ¼ašåßiši me£ânî Kitâbi’l-£Adl ve’l-in½âf ismiyle tekrar þerhedilmiþtir. Þemmâhî’nin muhtasarý üzerine Ömer b. Ramazan Ref£u’t-terâhî fî MuÅta½ari’þ-ÞemmâÅî adýyla bir þerh, Yûsuf b. Muhammed el-Masîsî bir hâþiye, Þemmâhî’nin þerhi üzerine de Muhammed b. Yûsuf Ettafeyyiþ bir þerh, Muhammed b. Ömer b. Ebû Sitte el-Cerbî ve Muhammed b. Yûsuf el-Mus‘abî birer hâþiye yazmýþtýr. Ebû Mâlik Âmir b. Hamîs el-Mâlikî el-Umânî, Þemmâhî’nin muhtasarýný Mevâridü’l-el¹âf Na¾mu MuÅta½ari’l-£Adl ve’l-in½âf adýyla 1250 beyitte manzum hale getirmiþtir (Maskat 1405/ 1985). Mühennî et-Tivâcînî, Þemmâhî’nin þerhini Tunus’ta Külliyyetü’z-Zeytûne’de doktora tezi olarak neþre hazýrlamýþ (Cezayir, Karâre Cem‘iyyetü’t-Türâs Ktp.), Mustafa Sâlih Bâcû, Ebû Ya£š†b el-Vârcelânî ve fikrühü’l-u½ûlî mušåreneten biEbî ¥âmid el-øazzâlî adlý yüksek lisans tezinde el-£Adl ve’l-in½âf ile Gazzâlî’nin el-Müs¹a½fâ’sýný karþýlaþtýrmýþtýr (Maskat 1995, 2006). el-£Adl ve’l-in½âf’ý Amr Halîfe en-Nâmî tahkik etmeye baþlamýþsa da tamamlayamamýþtýr (Cezayir, Gardâye, Cem‘iyyetü’t-Türâs Ktp.). 2. ed-Delîl ve’l-burhân li-ehli’l-£uš†l. Kelâma dair bu eserde felsefe, mantýk, tarih, riyâziyyât vb. ilimlerin çeþitli konularýna da yer verilmiþtir. Vercelânî’nin ilmî birikimini geniþ biçimde yansýtan eserde ayrýca diðer Ýslâm kelâm akýmlarý ve özellikle bölgede yaygýn olan Eþ‘arîliðe karþý Ýbâzî düþüncesi savunulmaktadýr (I-III, Kahire 1306, 1316, taþbaský). Eser Uman’da da birçok defa yayýmlanmýþ (nþr. Sâlim b. Hamed elHârisî, I-II, Maskat 1403/1983, 1427/2006), Sâlih Bûsaîd, Tunus’ta Külliyyetü’z-Zeytûne’de eseri doktora tezi olarak neþre hazýrlamýþtýr. 3. Tertîbu Müsnedi’r-Rebî£ b. ¥abîb. Ýbâzîler’in hadis konusunda temel kaynaðý sayýlan Rebî‘ b. Habîb el-Ferâhîdî’nin el-Müsned’inin (el-Câmi£u’½-½a¼î¼) yeniden düzenlenmiþ þeklidir. Defalarca basýlan eser (Kahire 1328; I-VIII, Maskat 1402/1982, Muhammed b. Ömer b. Ebû Sitte el-Cerbî’nin hâþiyesiyle) birçok araþtýrmaya konu teþkil etmiþtir. Muhammed b. Yûsuf Ettafeyyiþ eseri Tertîbü’t-Tertîb adýyla tekrar düzenlemiþtir (Cezayir 1326). 4. Merecü’l-ba¼reyn. Mantýða dair olup ed-Delîl ve’l-burhân adlý eserin sonunda mevcuttur. Abdülazîz es-Se- mînî buna Ta£â¾umü’l-mevceyn £alâ (fî þer¼i) Mereci’l-ba¼reyn adýyla bir þerh yazmýþtýr (Benî Yescen / Gardâye, Ýstikamet Ktp., müellif hattý). Ömer Âlü Hakîm, Cezayir Üniversitesi Külliyyetü’l-ulûmi’l-Ýslâmiyye’de eseri doktora tezi olarak neþre hazýrlamýþ olup çalýþma henüz savunma aþamasýndadýr. 5. Tefsîrü’l-Æurßâni’lkerîm. Bugüne ulaþmayan eserin yetmiþ cüz olduðu söylenir. Berrâdî, eserin Bakara ve Âl-i Ýmrân sûreleriyle ilgili 700 varaklýk kýsmýný gördüðünü kaydeder. 6. elÆa½îdetü’l-¥icâziyye. Hicaz’a yaptýðý yolculuðu anlattýðý 360 beyitlik bir manzumedir (nþr. el-Hâc Muhammed Yahyâ, Gardâye 2008). 7. Dîvânü þi£r. Eserden sadece, hocasý Eyyûb b. Ýsmâil için yazdýðý bir mersiye Dercînî’nin ªabašåtü’l-meþâyiÅ bi’l-Ma³rib’inde (II, 462-469) günümüze ulaþmýþtýr. 8. Risâle fî terâcimi ricâli’l-Müsned (Benî Yescen / Gardâye, Âlü Yedder Ktp.). Rebî b. Habîb’in el-Müsned’inde geçen ricâle dairdir. 9. Kitâbü’lEsmâß (Benî Yescen / Gardâye, Âlü Yedder Ktp.). 10. Resâßil mütenevvi£a. edDelîl ve’l-burhân adlý eserin III. cildinde mevcuttur. 11. Þer¼u Siyeri Ma¼bûb b. er-Ra¼îl fî târîÅi’l-Ýbâ²ýyye bi’l-Meþrýš. Müellifin çaðdaþý Ebû Ammâr et-Tenâvütî, Sîretü Ebî £Ammâr £Abdilkâfî’sinde bu eseri zikreder. 12. Fütû¼u’l-Ma³rib. Almanya’da bir kütüphanede yazma nüshasýnýn bulunduðuna dair bazý kayýtlar vardýr (Bâcû, Ebû Ya£š†b el-Vârcelânî, s. 124-125). BÝBLÝYOGRAFYA : Ebû Ya‘kub el-Vercelânî, ed-Delîl ve’l-burhân (nþr. Sâlim b. Hamed el-Hârisî), Maskat 1427/ 2006, neþredenin giriþi, I, 9-11; Dercînî, ªabašåtü’l-meþâßiÅ bi’l-Ma³rib (nþr. Ýbrâhim Tallây), Kosantîne 1974, II, 460-469, 489-495; Ebü’l-Kasým b. Ýbrâhim el-Berrâdî, el-Cevâhirü’l-müntešåt, [baský yeri yok] 1306, s. 220-221; Þemmâhî, Kitâbü’s-Siyer (nþr. Ahmed b. Suûd es-Seyyâbî), Maskat 1407/1987, II, 105-106; A‘zâm Sâlih, øu½nü’l-bân fî târîÅi Vercelân, Karâre Mektebetü cem‘iyyeti’t-türâs, vr. 185, 221-224; Serkîs, Mu£cem, II, 1916; Ali Yahyâ Muammer, el-Ýbâ²ýyye fi’l-Cezâßir, Kahire 1399/1979, s. 237-241; Âdil Nüveyhiz, Mu£cemü a£lâmi’l-Cezâßir, Beyrut 1400/1980, s. 341-342; Mustafa Sâlih Bâcû, Ebû Ya£š†b el-Vârcelânî ve fikrühü’l-u½ûlî mušåreneten bi-Ebî ¥âmid el-øazzâlî, Maskat 1415/ 1995; a.mlf., Menhecü’l-ictihâd £inde’l-Ýbâ²ýyye, Maskat 1426/ 2005, s. 54-60, 87, 109-110, ayrýca bk. Ýndeks; Muhammed b. Mûsâ Bâbâammî v.dðr., Mu£cemü a£lâmi’l-Ýbâ²ýyye, Beyrut 1420/1999, II, 481-483; T. Lewicki, el-MüßerriÅûne’l-Ýbâ²ýyyûn fî târîÅi Ýfrîšýyye’þ-þimâliyye (trc. Mâhir Cerrâr – Rîmâ Cerrâr), Beyrut 2000, s. 129-131; J. C. Wilkinson, “Ibadi Hadýth: an Essay on Normalization”, Isl., LXII/2 (1985), s. 231259. ÿMustafa Sâlih Bâcû – VERCELÂNÎ, Ebû Zekeriyyâ ( ) א — Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Ebî Bekr es-Sedrâtî el-Vercelânî (ö. 500/1106 civarý) ˜ Maðribli Ýbâzî tarihçisi, fýkýh ve kelâm âlimi. ™ Kuzey Afrika’daki Ýbâzîler’in en önemli merkezlerinden biri olan Vercelân’da (Vârcelân / Verclân; Wargla, Ouargla) doðdu. Ýlk eðitimini bu þehirde ve Ýbâzîler’in yoðun olarak yaþadýðý civar bölgelerde aldý. Amcasý Ebû Hamza Ýshak b. Ýbrâhim’den hadis okudu. 460 (1068) yýlýndan itibaren ilim tahsili amacýyla önce Trablusgarp’a gitti; ertesi yýl Ebü’r-Rebî‘ Süleyman b. Yahlef el-Mezâtî’den ders almak için onun yaþadýðý köye yerleþti. Bu bölgedeki hocalarý arasýnda Ebû Muhammed Mâksan b. Hayr ve Ebû Abdullah Mâzin b. Abdullah el-Visyânî sayýlmaktadýr. 474’te (1081) Vercelân’a dönen Ebû Zekeriyyâ Ýbâzî tarihçilerine göre Vercelân’da vefat etti, Vercelân veya civarýndaki Sedrâte’de defnedildi. Vercelânî, Siyerü’l-eßimme’nin birinci kýsmýný 500 (1106) yýlýnda tamamladýðýna göre bu tarihten sonra vefat etmiþ olmalýdýr. Ebû Zekeriyyâ el-Vercelânî ve kardeþi Ebû Yahyâ Zekeriyyâ el-Vercelânî, Ýbâzîler’in önemli âlimlerinden kabul edilir. Onuncu nesil Ýbâzî þeyhleri arasýnda hocasý Ebü’rRebî‘ Süleyman b. Yahlef el-Mezâtî ile birlikte “þeyhayn” diye nitelendirilir. Yetiþtirdiði pek çok talebe arasýnda Yahyâ b. Muhammed en-Nefûsî, Ebü’r-Rebî‘ Süleyman b. Abdüsselâm el-Visyânî, Ebû Nûh Sâlih b. Ýbrâhim b. Yûsuf ez-Zemrînî ve Ebû Amr Osman b. Halîfe es-Sûfî sayýlabilir. Eserleri. 1. Siyerü’l-eßimme ve aÅbâruhüm (Kitâbü’s-Sîre ve aÅbârü’l-eßimme, TârîÅu Ebî Zekeriyyâ). Vercelânî’nin en meþhur eseri olup bir Ýbâzî müellifi tarafýndan kaleme alýnan en eski kaynaklardandýr. Eser, Ýbâzîliðin Kuzey Afrika’daki yayýlýþý ve Ýbâzîler’in bu bölgede kurduðu Rüstemîler hakkýnda önemli bilgiler içermektedir. Vercelânî bu eseriyle Ebü’lAbbas ed-Dercînî ve Ebü’l-Abbas eþ-Þemmâhî gibi Ýbâzî tarihçilerini etkilemiþtir. Ebü’r-Rebî‘ Süleyman b. Abdüsselâm elVisyânî ve Süleyman el-Bârûnî gibi Ýbâzî tarihçileri de Vercelânî’nin eserinden yararlanmýþtýr. Siyerü’l-eßimme’de II-V. (VIII-XI.) yüzyýllar arasýnda Kafsa, Kantara, Vercelân ve Tâhert’te yaþayan Ýbâzî âlimlerinin biyografileri ve ilmî faaliyetlerine dair bilgiler yer almaktadýr. Çok az sayýda yazma nüshasý bulunan eserin önem- 51