Bedevilere nisbeten çok ulûm-u nazariye vardır

advertisement
Sorularlarisale.com
"Bedevilere nisbeten çok ulûm-u nazariye vardır;
medenilere nisbeten lisân-ı âdât ve ef’âlin telkinâtıyla
ulûm-u mütearife hükmüne geçmişlerdir..." cümlesini
izah eder misiniz?
"Üçüncüsü: Bedevilere nisbeten çok ulûm-u nazariye vardır;
medenilere nisbeten lisân-ı âdât ve ef’âlin telkinâtıyla ulûm-u
mütearife hükmüne geçmişlerdir."
"Bu nükteye binaen; bedevilerin hâllerini muhakeme için kendini o
bâdiyede farzetmen gerektir."(1)
İnsanın muhiti, yani yaşadığı çevre medeni ve eğitimli ise, insana talim etmeden bir
çok şeyleri öğretir. Bireyin gelişmesinde ve terakki etmesinde ivme çok hızlı olur.
Yani çevre o kişiye bir cihetle tabi bir okul ve medrese olur. Onu doğal olarak
yetiştirir.
Ama çevresi bedevi, yani eğitim ve öğretimden yoksun olan bir insan çok ilimlerden
ve bilgilerden habersizdir. Medeni toplumlarda ayyuka çıkmış bir mesele bedevi
toplumlarda gizli ve nazari kalabilir. Yani ancak eğitim ve öğretim ile onu talim
edebilir. Medeni toplumda doğal yollarla öğrenilen bir husus, bedevi toplumlarda
ancak eğitim ve öğretim ile öğrenilebilir.
Peygamber Efendimizin (asv) muhiti bedevi idi, medeni toplumlara nispetle çok ilim
ve bilgilerden uzak ve mahrum bir vaziyette idi. Ama Kur’an vesilesi ile getirdiği
ilimler insanlığın çoç çok üstünde idi. Bu da gösteriyor ki Kur’an onun (asv) değil
Allah’ın kelamıdır. Ümmi bir toplumda ümmi bir Zatın böyle muazzam bir kitabı telif
etmesi aklen mümkün değildir, demek bu kitabın müellifi Allah’tır.
(1) bk. Şuaat, Marifetü'n-Nebi, Üçüncü Şua
page 1 / 1
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download