gençlik çağı gelişim özelliklerini takip etmek

advertisement
2. MODÜL
GENÇLİK ÇAĞI GELİŞİM ÖZELLİKLERİNİ TAKİP ETMEK/
GENÇLİK DÖNEMİ
KODU: 761CBG057
1
1. ERGENLİK DÖNEMİ ............................................................................................................................ 3
1.1 Ergenliğin Tanımı ........................................................................................................................... 3
1. 2 Ergenlik Süreci .............................................................................................................................. 4
1.2.1 Ön Ergenlik ............................................................................................................................. 4
1.2.2 Ergenlik ................................................................................................................................... 7
1.2.2.1 Ergenlik Döneminde Aile ilişkileri .................................................................................... 8
1.2.2.2 Ergenin Arkadaşlarıyla İlişkisi .......................................................................................... 8
1.2.2.3 Kız-erkek ilişkisi ................................................................................................................ 9
1.2.2.4 Ergenlik Döneminde Soyut işlemler ................................................................................ 9
1.2.2.5 Kimliğe Karşı Rol Karışıklığı (Ergenlik Dönemi, 12-18 Yaş = Erik Erikson) ...................... 10
1.2.2.6 Genital Dönem ( 11-18 yaş = Freud ) ............................................................................. 10
1.2.2.7 Ergenin Çevresi Tarafından Anlaşılmasına İhtiyaç Duyduğu Süreçler ........................... 11
1.2.3 Gençlik .................................................................................................................................. 13
2. ERGENLİK DÖNEMİNİN ÖZELLİKLERİ ................................................................................................. 15
3. ERGENLİK SÜRECİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER ..................................................................................... 16
3.1 Hormonlar ................................................................................................................................... 16
3.2 İklim Ve Coğrafi Koşullar .............................................................................................................. 18
3.3 Kalıtım .......................................................................................................................................... 18
3.4 Cinsiyet ........................................................................................................................................ 20
3.5 Beslenme ..................................................................................................................................... 20
3.6 Kronik Hastalıklar......................................................................................................................... 21
3.7 Gebeliğe İlişkin Faktörler ............................................................................................................. 22
4. ERGENLİK DÖNEMİ SORUNLARI ........................................................................................................ 22
4.1 Sorunlarla Başa Çıkabilmede Anne Babalara Düşen Görevler..................................................... 27
5. ERGENLİK ÇAĞI GELİŞİM ÖZELLİKLERİ ............................................................................................... 28
5.1 Ergenlikte Fiziksel Gelişim ........................................................................................................... 28
5.1.1 Bedensel Özelliklerin Gelişimi .............................................................................................. 28
5.2 Ergenlikte Bilişsel Gelişim ............................................................................................................ 30
5.3 Ergenlikte Duygusal Gelişim ........................................................................................................ 31
5.4 Ergenlikte Sosyal Gelişim ............................................................................................................. 33
5.5 Ergenlikte Ahlak Gelişimi ............................................................................................................. 33
5.6 Ergenlikte Cinsel Gelişim ............................................................................................................. 34
5.7 Ergenlik Dönemindeki Kimlik Gelişimi ......................................................................................... 36
KAYNAK.................................................................................................................................................. 38
2
2.MODÜL: GENÇLİK ÇAĞI GELİŞİM ÖZELLİKLERİNİ TAKİP ETMEK GENÇLİK DÖNEMİ
KODU: 761CBG057
1. ERGENLİK DÖNEMİ
Ergenlik (puberte), insanlarda meydana gelen "yetişkinliğe ilk adım" evresidir. Ergenlik, çocukluk çağı
ile yetişkinlik çağı arasındaki geçiş dönemidir. Ergenlik, bireyde çocuksu tutum ve davranışlarının
yerini yetişkinlik tutum ve davranışlarının aldığı, cinsiyet yetilerinin kazanıldığı, bireyin erişkin rolüne
psikolojik ve somatik olarak hazırlandığı dönemdir.
Çocukluk çağı olarak adlandırılan yaşlarda, sosyal toplum bilinci
(süperego) gelişmemişken, ergenlik dönemine giren gençlerde toplumsal
kabullenilme, bir grubun parçası olma (süperego ve ego) kavramları
gelişir.
Vücut hormonlarından cinsiyet ile ilgili olan (sekonder cinsiyet
hormonları) östrojen veya androjenlerin üretimi bu dönemde pik
yaptığından ergen adayının psikolojisi sebepsiz değişimler gösterir.
Ergenlik dönemi insanlardaki 5 dönemden biridir. Ancak bilim
adamlarının ergenlik dönemi ile ilgili görüşü sadece çocuklar belli bir yaşa
geldiğinde bu döneme girince sadece yavaş yavaş yetişkinlik kazandıkları
için bilim insanları ergenliğe girenlerinde hâlâ çocuk olduğunu kabul eder.
Çocukluk çağı olarak
adlandırılan yaşlarda,
sosyal toplum bilinci
(süperego)
gelişmemişken,
ergenlik dönemine
giren gençlerde
toplumsal
kabullenilme, bir
grubun parçası olma
(süperego ve ego)
kavramları gelişir.
1.1 Ergenliğin Tanımı
Ergenlik; fiziksel ve ruhsal değişimin en hızlı olduğu, bu fiziksel ve hormonal değişimin bireyi
etkilediği, ruhsal karmaşanın da bu etkilenme sonucu en üst seviyede olduğu gelişimin önemli bir
dönemidir.
! Genel olarak 12-21 yaş arası ergenlik dönemi olarak adlandırılır. Ergenliğe giriş yaşı; genetik
(ailesel), ırk, sosyoekonomik şartlar (çocuk yaşta evlendirme, ağır bedensel yük altında çalıştırılan
çocuklar) ve iklim gibi faktörlerden etkilenir.
Bazı Zenci kabileleri ve eski Araplarda ergenlik iklimin etkisiyle daha erken başlarken Kuzey yarım
küredeki Norveç, Finlandiya gibi az güneş alan soğuk bölgelerde ergenlik yaşı daha geçtir.
Ergenliğe giriş için kesin bir zaman yoksa da genel olarak kızlar 9-13 yaş arasında ve erkeklerden daha
erken ergenliğe girerler. Bu nedenle yaşamın bu döneminde kızlar erkeklerden fiziksel olarak birkaç
yıl önce gelişirler.
3
1. 2 Ergenlik Süreci
1.2.1 Ön Ergenlik
10-13 YAŞLARINDA (ÖN ERGENLİK)
Temel eğitimin II. dönemi olan 6., 7. ve 8. sınıfları; çocuğun, çocukluk döneminden çıkıp ergenlik
dönemine başladığı bir geçiş dönemi olarak nitelenmektedir. Bu dönemin gelişim görevlerinin
başarılması, ergenliğe de sağlıklı ve uyumlu bir geçişi kolaylaştırmaktadır…
Çocuğun, çocukluktan çıktığı bu dönem: Anne babaların; Çocuğum çok değişti söz dinlemiyor derken,
çocukların da; Annem - babam beni anlamıyor, her şeyime çok karışıyor demeye başladığı dönemdir.
Çocuklar için o ana kadar dış dünya ile ilgili her şey önemli iken, bu dönemin başlangıcı ile birlikte;




Bütün dikkatlerini kendilerine yönlendirmişlerdir.
Duygularını ve görünüşlerini detayları ile düşünür ve kendilerini başarılı - başarısız, becerikli beceriksiz gibi uç noktalarda değerlendirirler.
Önemli gelgitler yaşamaya başlamışlardır.
Huysuzluk, inatlaşma, itaatsizlik, karşı gelme, kararsızlık, vurdumduymazlık, tembellik sık
görülür.
Arkadaş ve kardeşleri ile geçimsizlikler başlamıştır. Önceden zevk aldıkları etkinlikleri terk etmeye
başlamışlardır. Arkadaş grubu tarafından kabul edilmek çok önemli olmaya başlamıştır. İçinde
bulundukları grubun kurallarına uyar, isteklerine boyun eyerler.
Bu dönemde başlıca davranış şekilleri aşağıdaki gibidir:
 Giyim ve davranışları bakımından arkadaşlarına benzemeye çalışırlar.
 Arkadaşlıklar kısa ömürlü ve değişkendir.
 Erkek çocuklarda kaba davranışlar rağbet görür, desteklenir. Kibar, saygılı, nazik çocuk
gitmiş yerine kaba saba biri gelmiştir.
 Sinirlere hâkim olmak zorlaşmıştır.
 Kurallar anlamsız gelmeye başlamıştır.
4







Sınırlarda ve yasaklarda mantık aranır.
Bazı duygu ve düşüncelerini ailelerinden gizlemeye çalışırlar.
Empati kuramazlar.
Kendilerine özel eşyaları olsun isterler.
El becerisine dayalı etkinliklerden zevk alırlar.
Sorunlarını sözle, konuşarak çözümleme güçleri gelişir.
Yeni öğrendikleri ve farklı sözcükleri günlük yaşamda kullanmaya isteklidirler.
Anne babalarının onları sabırla dinlemeleri ve konuşmalarına önem vermeleri önemlidir.
Anlaşılmazlarsa küsebilirler, içe atabilirler, ya da dikkat çekecek, anne babalarının kızmalarına neden
olabilecek olumsuz davranışlarda bulunabilirler.
Anne babalarının onları
sabırla dinlemeleri ve
konuşmalarına önem
vermeleri önemlidir.
Anlaşılmazlarsa küsebilirler,
içe atabilirler, ya da dikkat
çekecek, anne babalarının
kızmalarına neden
olabilecek olumsuz
davranışlarda
bulunabilirler.
Sınıf içi etkinliklerde dikkat sorunu yaşayabilirler, derslere ilgileri
azalmaya başlamıştır. Eğlence önemli olmaya başlamıştır.
Derslerini eğlenceli bir şekilde öğreten öğretmenler tercih
edilmeye başlamıştır.
İlgi alanları belirginleşmeye başlamıştır. Büyüklerin yaptığı bazı
işlere merak salarlar. Ailenin kazandığı para merak konusudur.
Sosyal bilinç gelişmeye başlamıştır. Karşılıksız yardım etmeye
gönüllüdürler. Koleksiyon merakları artmıştır. Sakarlıkları artmaya
başlamıştır.
Güçlerinin
sınırlarını
ölçemezler.
Fiziksel
değişiklerinden bahsedilmesinden son derece rahatsız olurlar.
Bütün bu doğal normal özellikleri çocukların anne - babaları,
kardeşleri, öğretmenleri ve arkadaşları ile iletişim sorunları yaşamalarına neden olmaktadır.
! Çocuklar büyüdükçe, bağımsızlaştıkça onların gözünde anne baba gücünü yitiriyor. Çocukların
isyan ettiği de anne babaları değil anne babaların gücü aslında… Çocuklar kendilerine güvenildiğini
hissettiklerinde, bu güvene göre davranma olasılıkları artıyor.
Karşımızda bizimle işbirliğine yatkın bir birey görmek istiyorsak, onu
kendimizin uzantısı imiş gibi değil de farklı bir birey olduğunu kabul
ederek davranmalıyız. Bazen değil çoğunlukla anne ve babalar
kendilerinden küçük birer kopya yetiştirmek eğiliminde olabiliyor. Çünkü
kendilerinin yapamadıklarını veya yapmak istediklerini çocuklarında
gerçekleştirmek isteyebiliyorlar. (Ben olamadım o olsun) Bu yaklaşım şekli
çocuğun kendi olmasını engelleyerek yapay bir kimlik geliştirmesine
neden olabiliyor.
Çocuklarımız, bizim bilinçli yaklaşımlarımız ve desteğimizle kendi
yaşamlarını, kendilerinin yapabilirler.
Ön ergenlik dönemi bir bocalama dönemidir. (Kavga eden kız ve erkek çocuklar örneği) Kız çocuklar
anneden erkek çocuklar ise babadan ilk cinsel rollerini almışlardır ve şimdi bunları uygulamaya
koymak üzeredirler. Bunun dışında bir birey olarak kabul görmek onlar için önemli olmaya
başlamaktadır.
5
Anne babalar ise çifte standartlarını sürdürmektedirler. İşlerine geldiğinde sen daha çocuksun,
işlerine geldiğinde sen artık büyüdün çocuk değilsin demektedirler. Bu öfkeyi arttırır ve güvensizliği
körükler.
Bir başka önemli nokta ise çocuğu engellerken sana güveniyoruz başkalarına güvenmiyoruz
masalıdır. Bazı çocuklar bu nedenle çevreye karşı aşırı güvensiz ve kaygılı olmakta, bazı
çocuklar ise bunu kandırılma olarak algılayıp anne babaya öfke duymaktadırlar. İletişim
gitgide kopmaktadır.
Anne babalar kendi beklentilerine uygun çocuklar istemekte ve onları sürekli olarak değiştirmeye
çalışmakta, çocuklar ise buna direnmekte ve aile ile bir güç savaşına bu dönemde girmeye
başlamaktadırlar. Engellenmeler ergende öfke doğurur. Anne baba ise saygı görmek ister ve bunca
yıllık fedakarlıklarının karşılığının bumu olduğunu sorarlar. Çatışma büyür. Anne baba rollerini kolay
olmadığı bilinmektedir ama çoğu zaman anne babalar bu rollerinin dışına çıkarlar ve öğretmen,
arkadaş, sırdaş gibi rollere de bürünmek isterler ve doğal olarak başarısızlıkla karşılaşarak kendilerini
yetersiz hissederler. Bu duygu kendilerini kötü hissetmelerine yada çocuklarında bir sorun olduğunu
düşünmelerine sebep olur. Halbuki bunların ikisi de doğru değildir.
Bu dönemdeki çocuklar tedirgin, güç beğenen, çabuk tepki gösteren bireylere dönüşür. Yaşadığı
bocalama ve değişiklikler şu şekildedir:






Duygularda iniş çıkışlar yaşanır,
Derslere ilgi azalabilir,
Kendisine tanınan hakları yeterli görmemeye başlar.
Evdeki kurallar ona batar.
Dağınıklık başlar, yemeğe geç gelir.
İlgileri değişir ve hiçbir zaman sabit kalmaz bu kimlik arayışının bir parçasıdır ve anne
babaların onları maymun iştahlı olarak suçladıklarına tanık oluruz.
 Bedeni ile ilgili detaylar onun için son derece önemli hal gelmeye başlar.
 Gizlilik önemlidir, odasına kapanır ve oraya girilmesini istemez, oda onun kimliğinin bir
parçasıdır ve çoğu zaman anneler ve nadiren babalar buraya tacizde bulunarak önemli bir
hata yaparlar.
Ergen öfkelendiği zaman ya pasif olarak ya da aktif olarak tepki
verecektir. Ders çalışmayarak öcünü alır ve öfkesini pasif olarak
gösterir yada fevri bir davranışla herkesi kırıp kendisine bile zarar
verebilir.
Anne babasının çelişkilerini yüzlerine vurmaya son derece meraklı
olabilir. Çoğunlukla karşı çıkmak için karşı çıkar, kendi gücünü
sınamaktadır.
Bu dönemdeki hızlı cinsel uyanış onu hazırlıksız yakalar ve bunaltır. Bedensel büyüme değişim
hızlanmakta buna karşılık ruhsal olgunlaşma ise yetersiz kalmaktadır. Deneyim ve rol repertuarı
sınırlıdır henüz, bu da genci kaygılandırır.
6
Toplumda kız çocukları travmatize eden tutumlar vardır. Adet gören kızın tokatlanması gibi. Cinsellik
ve suçluluk at başı giderler ve çeşitli problemlere tanık olunur. Bu dönem çocuğunun cinsel eğitimi
önemlidir ve anne ve baba kız ve erkek çocuklarına bu konuda eğer soru sorarlarsa bilgi vermeli,
korkutmamalı yetersiz kaldıkları noktada yardım almalıdırlar.
! Cinsellik ile ilgili konuları tehlikeli, ayıp, yasak olarak ele alan ailelerin çocukları bilgileri kendi
başlarına üstün körü ve sağlıksız yerlerden öğrenmektedirler.
Bu dönemde büyümek için sabırsızlanmalarına rağmen çocuksu davranışlardan da doğal olarak
kurtulamazlar ve ana babalar bu noktada onları eleştirmekten geri durmazlar, iletişim tekrara
bozulur.
Genç anne babasının etkisinden kurtulmak isteğindedir ve bunu
yaparken onlarla çatışmak gerektiğini hissetmektedir.
Gruba ait olma ihtiyacı da bu dönemde belirginleşmeye başlar.
Bu onun kendi kimliğini bulma yolunda attığı önemli bir
adımdır. Genellikle aileden gelen baskılar onu bunalıma iter ve
grubu aile ile bir mücadele sembolü haline gelebilir.
Kuşaklar arası çatışmanın doğal olduğu bilinmektedir. Bu çatışmalar dört farklı düzeyde oluşur ve
çözümlenebilir.
1
2
Bunlardan birincisi engellenme karşısında oluşan öfkedir. Bu içinde hiçbir mantığı
içermeyen salt duyguyu barındırır ve çözümü bu kontrolsüz duygunun boşaltılmasıdır.
İkinci düzey bireylerin iç çarpıtmaları ile ilgili düzeydir. Babanın kız çocuğuna da
kadınlarla ilgili önyargılarını yansıtması buna örnek olarak verilebilir. Anne babalar
çoğunlukla çocuklarını bir birey olarak görmekte zorlanırlar. Çözümü çarpıtılmış
algıların düzeltilmesidir.
3
Üçüncü düzey ise kişiler arası dengesizlikle ilgili düzeydir. Adaletsizlik ve taraflardan
birinin diğerini ezmesi bu durumu doğurur ve çözümü arabuluculuktur ve doğru
iletişimdedir.
4
Dördüncü ve son düzey ise ait olunan grupların toplumsal çatışmalarıdır. Anneler
babalar ve çocuklar alt gruplarının birbirlerine grup olarak belli duyguları vardır ve bu
toplumsaldır.
1.2.2 Ergenlik
Ergenlik döneminin başlama ve bitiş yaşları, önceki dönemlere göre daha çok değişkenlik gösterir.
Çünkü ergenliğe geçiş cinsiyete, sağlığa, beslenmeye, kalıtıma, sosyoekonomik koşullara, ırka ve
yaşanılan yerin iklim şartlarına göre değişir. Dönem, ortalama olarak kızlarda erkeklerden iki yıl önce
başlar ve yine onlardan daha önce tamamlanır.
7
Ergenlik döneminde bireyin başlıca kazanımları:









Her iki cinsiyetle de olgun ilişkiler kurabilme.
Eril ya da dişil toplumsal rolü gerçekleştirme.
Bedensel özelliklerini kabul etme.
Bedenini etkili bir şekilde kullanma.
Ana babadan ve diğer yetişkinlerden duygusal bağımsızlığı gerçekleştirme.
Aile yaşamına ve evliliğe hazırlanma.
Bir mesleğe hazırlanma.
Davranışlarını yönetebilmek için gerekli değerler ve ahlaki sistem geliştirme.
Sosyal sorumluluklar isteme ve başarma.
1.2.2.1 Ergenlik Döneminde Aile ilişkileri
Ergenlerin bu dönemde ailelerine olan bağımlılıkları azalır. Hiçbir şey beğenmez, sürekli şikayet
edecek bir şeyler bulurlar. Eve istediği zaman girip çıkmak ister. Ailesinin en ufak bir eleştirisine
büyük tepkiler verir. Kendine yöneltilen eleştirileri kabul etmez, sürekli eleştirmeyi sever. Boş
vermişlik içindedir.
Anne babasının beğenileriyle alay eder. Anne babasının düşüncelerini eskimiş bulur. Onlardan
öğrenecek hiçbir şeyi kalmamış sanır.
! Bu dönemde aileye büyük bir görev düşer. Aile bu davranışların bir süre sonra geçeceğini bilmeli
ve sabırlı davranmalıdır. Aileyle fikir bazında çatışma, isyankâr tutum bu dönemde artar.
1.2.2.2 Ergenin Arkadaşlarıyla İlişkisi
Ergen için arkadaşları ve arkadaşlarının kendisi için ne düşündüğü çok önemlidir.
Bu dönemde ergenler kendi aralarında arkadaş grupları oluştururlar. Bu grupların kendi aralarında
yazısız kuralları vardır. Kurallarına uyan kişileri gruplarına
alırlar.
Her ergen bir arkadaş grubunda olmak ister. Erkeklerin
kurdukları gruplar daha kalabalıktır, ilişkiler yüzeyseldir.
Kızlardan oluşan gruplar daha küçüktür, ilişkiler ise daha
sıkıdır.
Ailesi içinde geçimsizlik ve dengesizlik olan ergenlerde, bir
baskı hakim ise masum arkadaş grupları yerine çeteye
yönelir.
8
1.2.2.3 Kız-erkek ilişkisi
Ergenliğin ortalarına doğru, karşı cinse olan ilgi artar. Ergen, karşı cinsin ilgisini çekebilmek için giyim
kuşamına dikkat eder.
Ergenlik döneminde ki kişinin duygu değişiklikleri şunlardır:










Kızlar, erkeklerden daha erken duygusal olgunluğa ulaşır ve duygularını kontrol edebilirler.
Ergenin duygularında bir yoğunlaşma görülür, bunu ergen dışarı vurma ihtiyacı güder.
Ergen yaşadığı olumsuz duyguları bağırarak, ağlayarak, el - kol hareketleri yaparak belli eder.
Ergenin yaşadıkları olumlu duygularsa ergen şiir yazar, öykü yazar ya da hatıra tutar.
Ergen duygularını daha çok arkadaşlarıyla paylaşmaktan hoşlanır.
Aşık olmak bu dönemde baskın bir duygudur. Bazen bunu karşı cinse belli edebilir, bazen de
duygularını saklamayı tercih edebilir.
Bu dönemde aşırı şekilde hayal kurma görülür.
Ergende yalnız kalma isteği vardır.
Ergen, sosyal ilişkilerden korkar.
Sevgi, ergenin ihtiyacı olan bir duygudur.
1.2.2.4 Ergenlik Döneminde Soyut işlemler
Genelleme, tümden gelim - tümden varım zihinsel işlemleri rahatlıkla yapabilir. Bir sorunun
çözümünde bir çok faktörü görebilir ve ele alabilir. Mecazi söyleyişi anlayabilir. Mizah ve espri anlayışı
da gelişmiştir. Mantık oyunlarını sever ve onlarla uğraşır. Tartışmalara katılmayı sever.
İnsanlık, hürriyet, adalet ve din gibi soyut kavramları anlamaya başlarlar ve düşünebilirler. Kişiye, yere
ve zamana göre değişen görece kavramlar da bu dönemde edinilir. Kuralların değişebileceğini
kavramaya başlar.
Ergenin benmerkezci
düşünce biçiminin diğer
bir özelliği de kendi
düşüncesinin, kendi
inançlarının en doğru en
orijinal olduğunu
sanmasıdır.
Ergen kendi kendini çok eleştirir, kendini çok eleştirdiği için de
herkes tarafından eleştirildiğini sanır. Sanki herkesin dikkati onun
üzerindedir, herkes onun dış görünüşüne çok önem vermektedir.
Ergenin benmerkezci düşünce biçiminin diğer bir özelliği de kendi
düşüncesinin, kendi inançlarının en doğru en orijinal olduğunu
sanmasıdır.
Ergen bir çelişkiler dünyasında yaşamaktadır. Bir yandan
çevresindekilerin kendisine ilişkin düşüncelerine çok önem verirken, bir yandan da kendisini
herkesten daha akıllı sanmaktadır. Ergenler kendilerini olduğu gibi yargılamadan kabul eden, sevgi,
saygı gösteren, güven ve destek veren özdeşim modelleri ile karşılaşma şansına sahip olurlarsa,
sağlıklı bir kimlik geliştirebilirler.
! Ergenlik dönemi, kısaca bireyin çevresiyle ve kendisiyle çatışma halinde olduğu bir dönemdir.
9
1.2.2.5 Kimliğe Karşı Rol Karışıklığı (Ergenlik Dönemi, 12-18 Yaş = Erik Erikson)
Bu dönem boyunca, cinsel olgunlaşma ve beden büyümesi oldukça hızlıdır.
Kadın ya da erkek kimliği gelişir. Arkadaşları ile toplumun söyledikleri birbirine uymadığı zaman
çatışma olur.
1.2.2.6 Genital Dönem ( 11-18 yaş = Freud )
Cinsel çekicilik, toplumsallaşma, grup etkinlikleri, meslek planlaması ve yuva kurma gereksinmeleri
belirir. Bu dönemin amacı, ergenin ana babasına olan bağımlılığından koparak aile dışındaki karşı
cinsele olgun ilişkiler kurabilmeyi öğrenmektir.
Büyüme: Ergenlik dönemi, büyümenin yeniden hızlandığı, biyolojik değişim ve
olgunlaşmanın tamamlanarak çocuğun artık erişkin görünümüne girdiği dönemdir.
NOT: Kızlar ergenliğe erkeklerden daha önce girdikleri için erkeklerden daha uzundurlar.
Erkekler, 14 yaş civarında kızlara ulaşırlar ve onları geçerler. Aynı zamanda, 12-14 yaşları arasında
kızlar erkeklerden daha ağırdır. Kas kütlelerinde ¼ oranında artış görülür. Bu da ergenin sportif
etkinliklere ve yoğun antrenmana hazırlıklı olmasını sağlar.










Kız çocukları 8-13 yaşlarında ergenliğe girebilir.
Erkek çocukları 9,5-15 yaşlarında ergenliğe girebilir.
Ergenlik süresi 2-6 yıl arasında sürebilir.
Ergenlik başlangıcında erişkin boyun % 80’ i olan boy uzunluğu
2-4 yıl içinde erişkin boyun % 99’na ulaşır.
10-12 yaşlar arasında kızlar erkeklerden daha iri olurlar.
Büyüme hızı doruğu kızlarda 9 cm/yıl
erkeklerde 10,5 cm/yıl
Boy uzaması kızlarda 16-18 yaşlarında
erkeklerde 18-20 yaşlarında durur.
Genelde kızların 14 yaşından sonra uzamalarının durduğu ve gövde bacak uzunlukları açısından yetişkin proporsiyonlarına da bu yaşta
ulaştıkları gözlenmiştir. Ergenlik dönemi süresince beden ağırlığı
kızlarda 16 kg, erkeklerde 20 kg artar.
Gerek kız gerekse erkek çocukların birçoğunda, ergenlik öncesinde (810 yaşlarında) bedende yağ depolanması sonucu ağırlıkta belirgin bir
artma görülür. Ergenlik dönemi boyunca ise erkeklerde ve kızlarda
ağırlık artışı nedenleri farklıdır.
10
Erkekler kas gelişmesi iskelet kitlesinin artması; kızlar yağ depolanması sonucu kilo alırlar. Ağırlık
artmasının en hızlı olduğu dönem, “ büyüme hızı doruğu ” ’dan altı ay sonra yaşanır.
Bu dönemde ergen bedensel olarak değişimlere adapte olmaya çalışırken
cinsel kimliğiyle ve sosyal rolüyle artık yetişkin olmaya ilk adımları
atmıştır. Yetişkin olmak bir birey olarak kendisine özgü bir kimlik ve kişilik
geliştirmek demektir.
Artık ne çocuktur ne de gerçek bir yetişkin. İşte bu belirsizlikle ergen olası
bir çok sorunla ve soruyla karşı karşıyadır.
Tam da bu noktada ergen anlaşılmaya en çok ihtiyaç duyduğu dönemi
yaşamaktadır. Endişelenen ebeveynlerle, otoritesini hissettiren öğretmenlerle, karşı cinsten
etkilendiği diğer ergenlerle baş etmek durumunda kalacak, bir gruba ait olmaya yönelik girişimlerde
bulunacak, bir ideolojik görüş seçme zorunluluğu hissedecek ve adapte olmaya çalıştığı fiziksel
değişimlerle baş etmek durumunda kalacaktır.
Ben Kimim?
Nasıl Biriyim?
O da beni
sevecek mi?
Boyum Uzayacak
mı?
Kendilik tasarımı yani ben kimim, neyim, nasıl bir insanım, ne olmalıyım nasıl olmalıyım gibi bir sürü
soru işareti, yüzümdeki sivilceler iyileşecek mi, âşık olduğum kişide beni sevecek mi, boyum diğer
arkadaşlarımdan biraz kısa mı gibi ruhsal ve bedensel kaygılar içinde boğulacaktır. Ve sadece
anlaşılmaya ihtiyaç duyacaktır.
1.2.2.7 Ergenin Çevresi Tarafından Anlaşılmasına İhtiyaç Duyduğu Süreçler
Çevre tarafından asi, isyankar, laf söz dinlemez ve iyice agresif ve inatçı olduğu vurgulanan, bu
nedenlerle sürekli çatışılan ergenin gerçekten ihtiyaç duyduğu ve anlaşılması gereken süreçleri
nelerdir? Bu süreçler şu şekilde sıralanabilir:
a) Bağımsız, özerk olduğunu hissetme: Bu süreç diğerlerinden ayrı ve bağımsız bir kimlik
oluşturma çabasını içerir. Burada dikkat edilmesi gereken en hassas konu, ergenin bu kimliği
edinme girişimlerinin içeriğinin ebeveynler tarafından endişe duyularak karşılanmasıdır.
Burada otoriteye karşı gelme temel davranış şeklidir. Başkaldırıyor olmak özerk olabilmenin
ilk adımıdır ergene göre. Burada başkaldırının içeriğinin önemi yoktur, her türlü formda
otoriteye karşı gelme davranışı sergilenebilir. Bu, endişelenecek bir durum değildir. Saygısızlık
olarak değerlendirilmemeli, inadına yapıyor gibi düşünülmemelidir.
11
Ergenin başkaldırma ve karşı gelme tutumu anlayışla
karşılanmalıdır. Ergen özerk ve bağımsız bir birey
olduğunu bu şekilde hissedebilir. Bu noktada
engellenen ergenler bağımsız özerk bir kimlik
geliştiremeyeceklerdir. Alay edilen, anlayışla
karşılanamayan,
düşünceleri
ve
girişimleri
anlaşılamayan, hatta asi tutumundan dolayı şiddetle
cezalandırılan ergen özerk bir kimlik geliştirme şansını kaybetmiş olacaktır. Yetişkin
olduğunda kendini ifade edemeyen, toplumda suskun kalan ve bağımlı bir kişilik örüntüsüne
sahip bir birey olacaktır.
b) Amaç edinebilme: Amaç edinme sürecinde ergen kendine amaçlar belirler. Bu amaçlar
gelecekte olmak istediği kişiyle ilgili temel yapı taşlarının oluşturulması sürecinde deneme
yanılma yöntemi gibi de düşünülebilir. Önemli olan bir amaç edinme, bu amaca yönelebilme
ve uygulayabilme yetisinin kazanılabilmesidir.
Amaçların içeriğinin önemi yoktur. Çok iyi eğitimli bir ailenin çocuğu okumak istemediğini,
simit satarak hayatını kazanabileceğini söyleyebilir. Burada ergen otoritenin istemediği bir
kimliğe bürünerek hem otoriteye karşı gelme hem de bir amaca yönelme davranışıyla iki
ihtiyacını aynı anda karşılamayı seçebilir. Bu noktada belirli rollere soyunan ergenin durumu
endişeyle karşılanmamalıdır.
! Seçilen amaçlar kalıcı olacak demek değildir, bunlar gerçekçi olmayan saçma sapan,
imkânsız amaçlar olabilir, ama ergenin amaç edinme sürecini besleyecek girişimlerdir. Bu
tür girişimlerin endişeyle karşılanmaması gelecekte amaç edinmesi için ön çalışma olarak
kabul edilmesi gerekmektedir.
c) Sırdaş edinme: Ergen için sırdaş edinme bu dönemde hayati bir önem taşır. Çevresinde bir
çok arkadaşı olabilir ancak sırdaşı olması farklı bir durumdur. Gelecekte sağlam dostlukların
kurulma formatı da bu şekilde atılır. Yine aynı şekilde verilen sırların alınan sırlarının içeriğinin
önemi yoktur. Hatta paylaşılan sırlar sanal olarak oluşturulmuş sırlar bile olabilir, hoşlanılan
bir kız arkadaşla ilgili ya da ortak bir düşmanla ilgili sırlar olabilir ancak bu sırların hayati
önemi vardır.
Ders çalışma bahanesiyle kaçamak yapılıp bir başka yerde vakit geçirilebilir. Burada ergen
mikro dünyasına sırdaşları hariç kimseyi dâhil etmek
istemez, bir ergenden sırdaşı hakkında bilgi almak
oldukça zordur, sırlarına ihanet edenlerde grup ya da
ergen tarafından dışlanırlar.
d) Karşı cinsle ilişki kurma ve beğenilme: Cinsel kimliğin
netleştiği bu dönemde karşı cinse iletişim kurma ve
beğenilme ön plana çıkar. Karşı cinsle iletişim kurmaya
yönelik girişimleri desteklenmelidir. Özellikle bizim gibi
12
ülkelerde bu durum yine ebeveynler tarafından endişe ile karşılanmakta, iletişim kurma
çabası erken yaşta gözü açılma gibi yorumlanmaktadır. Ergen bu dönemde mümkün
olduğunca açık bir biçimde olmasa da desteklenmeli, asla suçlanmamalıdır. Bu dönemde
beğenilme teşebbüsleri başarısızlıkla sonuçlanırsa ergen ileriki yaşamında ilişki sorunları,
evlilik problemleri ve değersizlik hissi yaşayabilir.
e) Lider olabilme ve bir lidere bağlanma: Ergen bu dönemde bir lidere bağlanma ve lider olma
özelliklerini geliştirmeye yönelik ilk girişimlerinde bulunur. Arkadaş grubu içinde yetenekli
olduğu bir özelliğini sergileyerek liderlik yapabilir, yada lider olan bir kişiye bağlılık
geliştirebilir. Bu tip girişimler otorite olarak gördüğü kişiler tarafından desteklenmelidir.
! Burada özgüven duygusu geliştiği gibi sorumluluk alma ve sorumluluk duyma duyguları
gelişir.
f)
İdeolojik bir bakış açısı ve dünya görüşü oluşturma: Ergen dünyayı anlamlandırmak,
kendisini boşluktan kurtarmak, sınırlarını belirlemek ve varoluşunu anlamlandırmak üzere bir
ideolojiye bağlanma ya da bir ideolojik görüş oluşturma ihtiyacı duyar. Burada yine ideolojinin
içeriğinin önemi yoktur. Bir ihtiyaca yönelik bir ideolojiye inanma durumu söz konusudur.
Ergen bu dönemde katı bir biçimde solcu, sağcı, ateist ya da aşırı dindar olma gibi ideolojilere
yönelebilir. Bu çaba tamamen dünyaya anlam kazandırmaya yöneliktir. Yine burada
ebeveynler ve otorite sayılan kişiler ergenin ideolojik savunmalarıyla ve inançlarıyla ilgili
endişelenip paniğe kapılırlar. Bu noktada da paniğe kapılmadan ergenin önü açılmalı,
desteklenmeli, kimlik oluşturma yönünde cesaretlendirilmelidir.
Ergenlik bütün bahsettiğimiz bu süreçlerin toplamıdır. Ergenlik her şeyin bilinçli olarak inadına
yapıldığı, özellikle ebeveyne ve otorite figürlerine karşı gösterilen saygısız davranışlar toplamı değil,
kişiliğin gelişiminin en önemli dönemidir. Bu gerçeği yadsımadan ergenlere gerekli desteğin verilmesi,
gelişimlerinin desteklenmesi gerekmektedir.
Sağlıklı bir nesil için sağlıklı yetişkinler, sağlıklı yetişkinler için gelişimlerine saygı
duyulan ve desteklenen ergenlere ihtiyaç vardır. Yetişkinler olarak bizlerin kendi
ergenlik dönemimizi hatırlayıp biraz empati yapabilmemiz yeterli olacaktır.
1.2.3 Gençlik
Gençlik, insan yaşamının çocukluk ve yetişkinlik arasında kalan kısmıdır.
Bu dönem, öteden beri insan yaşamının en ilgi çekici dönemi olmuştur.
Başlangıcı ve bitişi her bireye göre değişen bu dönemde önemli fiziksel,
ruhsal ve toplumsal değişiklikler gerçekleşir.
13
Bu dönemin kendine özgü önemli kimi özelliklerini ele almamız gençliğin gösterdiği kimi ortak
tepkileri ve tutumları anlamamız için gereklidir.
Gençlik döneminin en önemli özelliğinin hızlı bir değişim ve
büyüme olduğu konusunda bir fikir birliği bulunmaktadır. Bu
büyüme ve değişme, cinsiyetler ve bunun da ötesinde bireyler
arasında büyük farklar gösterir. Yani kızlar ve erkekler arasında
büyük farklılıklar olduğu gibi aynı kronolojik yaşta ve aynı
cinsiyetteki gençler arasında da bilişsel, bedensel, duygusal ve
toplumsal kapasite aşısından büyük farklılıklar olabilir.
Hızlı değişimin getirdiği bu farklılıklar ve heterojenite, gençlik dönem ini değerlendirirken mutlaka
dikkate alınmak zorundadır.
Gençlik dönemindeki değişikliklerin sonucunda genç insan,
toplumun ondan beklediği kimi özellikleri kazanır. Toplumsal
alanda beklenen değişiklikler, kültürlere göre farklılaşsa da
fiziksel ve cinsel olgunlaşmayı sağlayan değişiklikler evrenseldir.
Aslında özenle bakıldığında kültürler arasındaki farklılıklara
rağmen, gençlik dönem inde toplumsal alanda beklenen
değişikliklerin de kimi ortak nitelikler taşıdıkları görülecektir.
Hangi kültürde yaşıyor olursa olsun, genç insan,





Bir biçimde ana babasından bağımsızlaşabilmeli,
Cinsel olgunlaşmasına uyum sağlamalı,
Yetişkinlerle ve yaşıtlarıyla düzgün ilişkiler kurabilmeli,
Bir iş için meslek için kendini hazırlamaya başlamalı,
Bir hayat felsefesi geliştirmeli ve yaşamına yön veren
değerleri olmalıdır.
Her insanın hayatında
çocuklukla erişkinlik
arasında, "gençlik" adı
verilen uzun bir dönem yer
alır. Ortalama on ikinci
yaştan yirmi bir yaşına dek
uzanan bu çağ önemli
değişikliklerin belirdiği, hızlı
bir büyüme ve olgunlaşma
çağıdır.
! Her insanın hayatında çocuklukla erişkinlik arasında, "gençlik" adı verilen uzun bir dönem yer
alır. Ortalama on ikinci yaştan yirmi bir yaşına dek uzanan bu çağ önemli değişikliklerin belirdiği,
hızlı bir büyüme ve olgunlaşma çağıdır.
Dengeli ve uyumlu ilkokul çocuğu gider, yerine oldukça tedirgin, güç beğenen ve çabuk üzülen bir
genç gelir. Bu genç sinirlenir, olur olmaz şeyi sorun yapar. Tepkileri önceden kestirilemez olur.
Derslere ilgisi azalmış, çalışma düzeni bozulmuştur. İstekleri artmıştır. Kendisine tanınan hakları
yetersiz bulur.
Bu yaşlarda toplumsal olaylara ilgi artar. Ana babasını sınamaktan da kendini alamaz. Başka bir
deyişle, karşı çıkmak için karşı çıkar.
Bunun en belirgin örneğini şu öyküde bulabiliriz: Gencin biri bir gömlekçiye gider ve kendine bir
gömlek seçer. Parasını öder. Tam çıkarken satıcıya sorar:
"Annem babam beğenmezse geri getirebilir miyim?"…
14
Kısacası ilk gençlik ve gençlik çağı oldukça fırtınalı bir dönemdir. Kimi gençte bu dönem daha
gürültülü geçer. Kimi gençte de az bir çalkantı ile atlatılır.
Bazı çocuklarda isyan derecesine varan bu karşı çıkmalar, içinde bulunduğumuz zamanda daha sık
karşılaşılan bir durumdur. Bir eğitim yuvası olması gereken çevre ve toplum, artık maalesef kötülük
yuvası haline gelmiştir.
Günümüz medyasındaki diziler ve filimler ergenlik çağındaki
gençleri olumsuz örneklerle özdeşleştirmekte, bu durum
gençlerimizin kötü örnekleri normal gibi algılamasına sebep
olmaktadır. Bu zararlı aşılar gençleri olumsuz davranışlara
özendirmektedir. Bu nedenle "genç" tıpkı toy bir sürücü gibi
arabasını doğru yolda tutmaya çabalamakta, ama sağa sola
yalpa yapmadan yol alamamaktadır.
"Ben kimim?", "Ne olacağım?", "Toplumdaki yerim neresi?" sorularını bilinçli bilinçsiz olarak kendi
kendine sorar. Kişiliğinin oluştuğu bu devrede "genç" önce ana baba etkisinden sıyrılmaya çalışır.
! Genç olma yolunda yürürken size: "Sen bana karışamazsın! Bu benim hayatım!" diyebilir.
Genç artık anadan, babadan öğrenecek fazla bir şey kalmadığı kanaatindedir. Öğütler batar, uyarılar
onu kızdırır. Maalesef bir çok ebeveyn de durup durup bu çağda çocuklarını eğitmeye kalkarlar.
Gençlik çağı bağımsızlık çağıdır. Topluma karışma çağıdır. Genç evden kopar, çevreye yönelir. Arkadaş
kümesi içinde bağlılığa ve dayanışmaya önem verir. Ana baba da gencin kötü arkadaşlara uyup baştan
çıkacağından korkar. Sıkı denetleme ve kimi arkadaşlarını yasaklama yoluna giderler. Bu ise genci
daha çok sokağa itebilir.
Bu yaşta ebeveynler gençlere destek olmalılar, akıllıca denetlemeliler ve uyarılarını akıllıca
yapmalıdırlar. "Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla" misali dolaylı anlatımlar bu çağda daha
sağlıklı bir nasihat yolu olabilir. Anne-baba ile sağlıklı, saygılı ve sevgi dolu bir iletişim bu çağda
çok önemlidir.
2. ERGENLİK DÖNEMİNİN ÖZELLİKLERİ
Ergen kendine yol çizme, amacını belirleme, cinsel kimliğini kazanma, sosyal ilişkilerini düzene koyma
çabası içerisindedir. Benlik kavramı ve benlik sınırları değişkendir. "Ben kimim " sorusunu sık sorar.
İçinde bulunduğu sosyal kurum ve olguları sorgular. Ülke sorunları, din, milliyet, iş vb. konularda
araştırma ve hassasiyet içine girer. Kimlik bunalımı içindeki genci düzenli hayat sıkar, ona yetmez.
Başkasına benzemekten nefret eder ama başkaları gibide farkında olmadan davranır. Ne kendisi ne
de başkası olamayan genç tepkiseldir, ani çıkışlar da bulunur. Sabırsız, sinirli, saldırgan ve nankör
tutumlar geliştirebilir ve bu nedenle çevresiyle özellikle ailesi ve okulu ile zaman çatışma içine girer.
Bu çatışma ortamından bir an önce çıkması gereken gencin gerçekleştirmesi gereken yetişkinlere
15
özgü hedefleri vardır. Ergenlik dönemi bir yetişkinliğe geçiş dönemi olduğuna göre bu amaca ulaşmak
için yapılması gereken davranışlar, ulaşılması gereken hedeflerde yetişkinlere özgü olmalıdır.
Yetişkinlere özgü bu hedef ve davranışları kısaca şöyle özetleyebiliriz:
1) Her iki cinsiyetten akranlarla yeni ve daha olgun ilişkiler kurma,
2) Cinsiyetine uygun sosyal rollerle özdeşleşme, Yetişkin bir erkek ya da kadın cinsel kimliğini
kazanma,
3) Kendine özgü bir kişilik yapısı geliştirme
4) Kendi bedenini kabullenme,
5) Ana-baba ve diğer yetişkinlerden duygusal olarak bağımsızlaşma,
6) Kendine uygun mesleği belirleme ve bu mesleğe yönelme.
7) Toplumsal sorumluluk kazanmayı arzu etme ve buna ulaşma,
8) Kabul edilen içsel bir ahlak sistemi kazanma,
İşte ergenin en temel anlamda başarması gereken hedefler. Davranışlarının önemli bir kısmının
altında yatan itici güç bu hedeflerden gelmektedir. Ergen, deyimi yerindeyse içgüdüsel olarak bu
hedeflere kendiliğinden yönelir.
3. ERGENLİK SÜRECİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
3.1 Hormonlar
Ergenlik döneminde en belirgin fiziksel değişiklikleri güçlü hormonların etkisi
yansıtır. Erişkin ikincil cinsel özellikleri (meme olgunlaşması, testis ve penis
olgunlaşması ve pubertal saç), vücut kompozisyonu değişiklikleri ve
sağlanmasına ulaşılması doğurganlık tüm kolayca fark edilir.
Daha az belirgin ama eşit derecede önemli kardiyovasküler fonksiyonlarda
değişme, kas kitlesinde ve gücünde ve kemik yoğunluğu vardır.
Ergenlik dönemindeki cinsel ve fiziksel gelişme 18 yaşa kadar sürerse de,
psikolojik gelişmeyi de içeren adölesan dönemi daha da uzun sürer.
Ergenlik döneminde kızlarda 15-20 cm, erkeklerde ise 20-25 cm boy artışı olur.
Vücutta hızlı bir kilo artışı gözlenir. Daha önce salgılanmayan seks
hormonlarının salgılanması artar.
Bu dönemde karşılaşabileceğimiz hormonal bozukluklar ile ortaya çıkan bazı durumlar;
Boy kısalığı: Boy kısalığı, ihmal edilmemesi gereken, kronik hastalıkların habercisi olabilen ve
genellikle tedavisi mümkün olabilen bir durum. Erken ergenliğe giren ve ergenlik dönemi kısa
süren çocuklarda boy kısalığı gözleniyor. Tiroid hormonu, büyüme hormonu ve seks
hormonları boyun uzamasını etkiliyor.
16
Çocuk, akranlarından kısa ise, yılda 5
cm’ den az uzuyorsa dikkatli olmak
gerekiyor.
Anne ve babanın boyunun kısa olması,
çocuğun da boyunun kısa olacağı
anlamına gelmiyor.
Cinsel gelişme yetersizliği: Özellikle ergenliğe geç giren erkek çocuklarda rastlanılan ve boy
kısalığı ile birlikte görülen bir durum. Cinsel gelişme ergenlik dönemindeki hormonların
salgılanması ile ortaya çıkıyor. Cinsel gelişmede yetersizlik gözlenirse, vakit geçirmeden
mutlaka müdahale edilmesi gerekiyor. Özellikle mikropenis ne kadar erken müdahale edilirse,
tedavi şansı o kadar iyi olan bir durum.
Guatr: Ergenlik döneminde guatra sık rastlanıyor. Halsizlik ve yorgunluk en sık görülen
belirtiler. Özellikle kız çocuklarında görülen bu durumun mutlaka tedavi edilmesinde fayda
var.
Anemi: Ergenlik çağında, özellikle kız çocuklarında görülen bir hastalık olan anemi, halsizlik,
yorgunluk, solukluk ve iştahsızlık gibi belirtilerle kendini gösteriyor.
Aşırı kıllanma: Kız çocuklarında, hormon bozuklukları nedeniyle oluşabiliyor. Özellikle adet
düzensizliği ile beraber görülüyorsa vakit geçirmeden tetkik yapılıp, tedavi edilmesi gerekiyor.
Fiziksel sorunlar: Omurga eğrilikleri, bel ağrıları gibi
ortopedik sorunlara ergenlik döneminde sıkça
rastlanıyor.
Obezite: Obezite hangi yaşta görülürse görülsün
mutlaka tedavi edilmesi gereken bir durum. Obez
çocukların, özellikle ergenlikten sonra kilo vermeleri
çok zor. Kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, yüksek kolesterol, solunum
rahatsızlıkları, eklem hastalıkları, adet düzensizlikleri obezite ile doğrudan ilişkili hastalıklar
arasında yer alıyor. Gerekli hormon çalışmaları yapıldıktan sonra tedavi yapılıyor.
Adet düzensizlikleri: Adet düzensizlikleri ve ağrılı adetler, ergenlik çağındaki kız çocuklarda sık
rastlanıyor.
Erkeklerde meme büyümesi: Ergenlik çağındaki çocuklarda görülüyor. Hormonal bir bozukluk
olup olmadığının belirlenmesi gerekiyor.
İnsüline Bağımlı Diyabet: Çocukluk çağı diyabetinin en sık rastlanıldığı yaşlar okula başlama
yaşları olan 6-7 yaşlar ve ergenlikteki en hızlı boy artımının olduğu 13-14 yaşlarıdır. Çok su
içme, çok idrara çıkma, zayıflama gibi belirtiler ile hastalık ortaya çıkıyor.
Kemik sağlığı: Vücuttaki kemik kitlesi en fazla ergenlik döneminde kazanılıyor. Genetik
yatkınlık, beslenme, hormonlar ve egzersizler kemik kitle oluşumunu etkiler. İleri yaşlarda
görülen osteoporozun temelleri çocukluk ve özellikle ergenlik yaşlarında atılıyor.
17
3.2 İklim Ve Coğrafi Koşullar
İklim ve coğrafi koşulların ergenlik üzerine de etkisi olduğu araştırmalar ve gözlemler ile
kanıtlanmıştır. Bazı Zenci kabileleri ve eski Araplarda ergenlik iklimin etkisiyle daha erken başlarken
Kuzey yarım küredeki Norveç, Finlandiya gibi az güneş alan soğuk bölgelerde ergenlik daha geç başlar.
Bir kiraz ağacını düşünelim havaların soğuk gittiği yerde bu ağacın çiçek açma zamanı gecikir. Sıcak
bölgede daha önce çiçeklenir. Hatta aynı yerdeki ağacın çiçeklenme zamanı, her sene havaların
sıcaklık durumuna göre ileriye veya geriye kayma gösterir. İnsan da böyledir…
! Kuzey bölgelerden güneye göç eden bir ailenin fertlerinin ergenliğe ulaşması, gittiği bölgenin
sıcaklığına bağlı olarak değişir.
Sıcak bölgelerde ergenlik yaşı daha geçtir.
3.3 Kalıtım
Bilim insanlarına göre, 30 gen farklı zamanlarda başlayan ergenliklerin ancak yüzde altısını açıklıyor,
cinsel olgunluğun başlangıcı yüzde elli oranında genlerle, yüzde elli oranında ise çevreyle daha
doğrusu yaşam biçimiyle belirleniyor.
İlk reglin başlangıç zamanı çok farklıdır. Bazı kızlar dokuz yaşından
önce bazılarında ise 17 veya 18 yaşında regl görür. Bilim insanları bu
farkın yüzde elli oranında genlere bağlı olduğunu tahmin ediyor. Diğer
yarısı ise çevresel faktörlere bağlı.
Tek yumurta ikizlerinde yapılan araştırmalar, ikizlerin birbirine kişiliğin
değişik yüzleri yönünden ayrı yumurta ikizlerine göre daha fazla
benzediği bulunmuştur. Bundan da kişilik özelliklerinin kalıtım yolu ile geçtiği anlaşılır. Ayrıca
şizofreniler üzerinde yapılan incelemelerde tek yumurta
ikizlerinden birinin şizofren olması halinde, diğeri %86 oranında
bu hastalığa yakalanıyor. Diğer kardeşler arasında bu oran
%15’tir.
Bu bilgiler bize genetik mirasın şahsiyet üzerinde etkili olduğunu
göstermektedir.
Çocuğun fizik karakteristikleri büyüklerin ona karşı olan tepkilerinde büyük değişiklikler
yapabileceğinden, bu karakteristikler çocuğun kişiliğinin yoğrulmasında alacağı şekil ve biçimde büyük
rol oynar. Sıhhatli ve kuvvetli bir çocuk ile uyuşuk bir çocuğun çevrede alacakları mevki birbirinden
çok farklıdır.
Kuvvetli bir çocuk başkalarının baskısı altına girmez, bütün hayatı boyunca savaşarak kendi yolunu
bulur. Annesi ona yardım etmek istediğinde, o annesinin yapmak istediği şeyleri elinden alır. Gürbüz
olduğu için büyür ve bebekliği uzun sürmez. Çelimsiz bir çocuk ise üstüne düşen fedakar annenin her
18
türlü etkisine açıktır. Bu durum gençlerde de aynı şekilde görülmektedir. Fiziksel bakımdan güçlü
olma ergene prestij kazandırır. Bu da gençlerin olumlu benlik kavramı geliştirmesine neden olur.
Buluğ devresinde ergenin bedeninde yoğun bir şekilde değişme ve
gelişmeler yaşanır. Bazı ergenler istedikleri gibi bir beden yapısına sahip
olamadıklarını görünce hayal kırıklığına uğrarlar ve bu da benlik
kavramlarına olumsuz yönde etki eder.
Güzel olan çocuk öyle iltifatlar görür, öyle şımartılır ki, bu onun
etrafındakileri istediği gibi kullanmasına sebep olur. Buna karşılık çirkin
bir çocuk etrafındakilerden ihmal görür ve tamamıyla objektif olarak
kendine güvenmeyi öğrenir yahut kıskançlık duyar ve aşağılık duygusu
yaşar.
Genetik özelliklerin kişiliğe etkisine örnek olarak “alerji” etkenini de verebiliriz. Şayet birey çevredeki
bazı uyarıcılara karşı doğuştan fazla hassas ise normal olarak doğan bir kimseden başka türlü
davranacağını söyleyebiliriz. Bazı araştırmalar alerjik bir çocuğun, hele de deri alerjisini gösterenin,
büyüyünce üstün zekalı, dışa dönük, başkalarına hükmetmesini seven ve heyecan bakımından pek
oturaklılık göstermeyen kimse olabileceğine dair bazı açıklamalarda bulunmuştur. ( Rogers,1931)
Bir başka çalışma alerjiyi yetersizlik duygusuyla ilgili bulmuştur.
(Bell,1936) Kişiliğin bu özelliklerinden herhangi birinin aşırı bir
hassaslık temeline dayanarak gelişebileceği düşünülebilir. Fakat
alerjinin muhakkak olarak şu veya bu hususiyeti veya bunların bir
kaçını birden meydana getirebileceğini düşünmek yanlıştır.
Varılacak sonuç çevresindeki kişilerin (anne, hemşire, bakıcı, akran,
öğretmen, vs.) ona nasıl davranacaklarına bağlıdır.
Kişiliğe etki eden nedenlerden bir diğeri olarak da “iç salgı bezleri”
olarak gösterilmektedir. “Tiroit Bezi” yüzünden bazı çocukların
metabolizmasının daha yüksek olduğu ve bu yüzden diğerlerinden
daha hareketli olduğu anlaşılmıştır. Bazı kimseler ise diğerlerinden
daha çabuk heyecanlanırlar. (Cole-Morgan, 1950:378) Bunlar da
kişiliğin yoğrulmasında önemli faktörlerdir.
Kişiliğe etki eden
nedenlerden bir diğeri
olarak da “iç salgı bezleri”
olarak gösterilmektedir.
“Tiroid Bezi” yüzünden
bazı çocukların
metabolizmasının daha
yüksek olduğu ve bu
yüzden diğerlerinden daha
hareketli olduğu
anlaşılmıştır.
Doğuştan getirdiğimiz zihinsel kapasiteye bağlı olarak bilişsel gelişim
gerçekleşmektedir. Ergenlik dönemindeki bireylerin bilişsel
gelişimlerinden daha önceki bölümden bahsetmiştik. Fakat bazı ergenler soyut işlemler evresine
ulaşamamaktadır. Bu tür ergenler “Kural Yönelimli” olarak adlandırılan; kendilerine verilen
talimatlara daha kolay uyan ve tâbi olucu bir kişilik özelliğine sahip olduğu düşünülmektedir.
! Bursa’ da yapılan bir araştırmada 15 ve 17 yaşlarındaki ergenlerin kimlik gelişimleri ile soyut
düşünce yapıları arasındaki ilişkileri incelenmiş ve “Kural Yönelimli” kişilik özelliğinin artması ile
soyut düşünce yeteneğinde azalma olduğu, kural yöneliminin azalması ile ergende soyut düşünce
yeteneğinin artığı sonucuna varılmıştır. (Özdemir, 1995:64)
19
3.4 Cinsiyet
Kızlarda Ergenlik: Ergenlik çağı kadın cinselliği ile bağdaştırılır. Bu iki sebebin birleşimi genç kızlar için
ergenlik çağını yaşanması zor bir süreç haline getirir.
Pek çok genç kız yeni gelişmeye başlayan vücutları ve bırakmak zorunda
kaldıkları çocukluk dönemleri için karışık duygular yaşarlar, özellikle de
göğüslerinin büyümesi ve regl görmeye başlamaları kararsızlık içinde
geçen bir süreçtir. Örneğin birçok genç kız önce regl görmeyi heyecanla
beklerken, ilk aybaşlarından sonra pişmanlık hissederler.
Diğer taraftan çocukluk dönemini bırakmak ve kadın olmaya başlamak
fikri birçok genç kız için korkutucudur. Öyle ki ergenlik onları istemedikleri
bir sürece sürükler.
? Fakat neden genç kızlar ergenlik konusunda karışık duygular ve
rahatsızlık yaşarlarken erkekler daha pozitif bir süreç yaşarlar?
Bu soruya iki cevap verilebilir. Birincisi kızlar vücutları hakkında yeterince bilgiye sahip değildir ve
ikincisi ergenlik çağı kadın cinselliği ile bağdaştırılır. Bu iki sebebin birleşimi genç kızlar için ergenlik
çağını yaşanması zor bir süreç haline getirir.
Erkeklerde Ergenlik: Vücut ağırlığı artmaz. Aksine kilo verir. Boyları 10–30;cm uzar. Ses çatallaşmaya
başlayarak erkeğe has biçimde kalınlaşır. Deri yağlanır ve sivilce çıkar. Pubertal atılım adı verilen
boyca uzama, hacimce irileşme başlar.
Kas dokusu artarak vücuda iri erkeksi görünüm verir. Yüz,
kollar, corpus penis hariç genital alan, göğüs ve bacaklar
erkeğe has biçimde tüylenir. Penis ve çevresi kıllanır. Androjen
(erkeklik hormonu) salgısının zirve yapması nedeniyle penis ve
testisler olgunlaşmaya başlar. Bu da peniste erektilite
(ereksiyon) ve uyarılabilme (excitability) kabiliyeti artar,
testisler erkek gamet (üreme hücresi) olan spermleri üretmeye
başlar. Karşı cinse büyük ilgi duyar ve bu ilgisini onlara yansıtır.
3.5 Beslenme
Burada en önemli konulardan biri de beslenmedir. Besleyici madde yetersizliği ve düşük kilo
ergenliğin geç başlamasına neden olurken aşırı beslenme ve buna bağlı kilo artışı regl kanamasının
erken başlamasına yol açıyor.
Exeter Üniversitesi’nden Anna Murray yönetiminde gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları beslenme
ve ilk regl arasındaki ilişkinin genlerde de yattığını gösteriyor.
Bu konuda yazılmış sayısız kaynak ve
20
klinik deneyler vardır. Proteinden eksik beslenme veya aşırı karbonhidrat beslenme ergenliğe geçişte
faktör olmaktadır.
3.6 Kronik Hastalıklar
Kronik hastalıklarla boğuşan genç bedenlerin ergenliğe geçişi de gecikmektedir. Bazı hastalıkların,
örneğin tiroid gibi, ergenlik ile bulguların ortaya çıkışını geciktirdiği bilindiğinden, bu dönemde
hastalıkların tespiti, özelliklede erken tespiti çok önemlidir.
Kronik hastalıkların ergenler üzerindeki etkileri kişinin gelişim evresine
göre farklılıklar göstermektedir. Bu açıdan ergenlik dönemini erken
ergenlik, orta ergenlik ve geç ergenlik olarak üç evre içerisinde
incelemek gereklidir.
Erken ergenlik dönemi genel olarak kişilerin ergenliğin yol açtığı fiziksel
değişimlere uyum sağlamaya çabaladıkları dönemdir, bu nedenle
kronik hastalığın etkisi çoğunlukla fiziksel gelişim üzerine yoğunlaşır.
Kişilerin deneyimlediği birçok fiziksel değişikler içerisinde bu devrede
fiziksel görünüm büyük önem kazanır. Dolayısı ile bir hastalığın varlığı,
diğerlerinden farklı olmak, mükemmellikten uzak olmak, güvenli bir fiziksel ve cinsel kimliğin
gelişimini ve kendilik algısını olumsuz olarak etkiler. Kendini farklı olarak algılamadan doğan sorunlar
bazı gençlerin toplumdan uzaklaşmalarına yol açabilir. Bu durum arkadaşlarla anlamlı ilişkiler
kurulmasını engeller ve cinsel kimlik gelişimini olumsuz olarak etkiler.
Orta ergenlik olarak adlandırılan evre kişilerin ailelerinden bağımsız var
olma çabaları ile karakterizedir. Bu dönemde oluşacak kronik bir hastalık bu
gelişmelere tehdit oluşturur.
Erken dönemde fiziksel değişimler tamamlanmış, artık kişi bağımsız bir kimlik oluşturma aşamasına
gelmiştir.
Kronik bir hastalığın varlığıyla genç yine kendi kararlarını veremediğini, kontrolün kendisinde
olmadığını hisseder. Bağımsızlık kazanma süreci karar vermeyi öğrenme, başarı ve başarısızlıkla baş
etme evrelerini içerir. Kronik hastalığın yol açtığı kısıtlamalar bu süreci olumsuz etkiler.
Son olarak geç ergenlik devresi, ileriye, geleceğe odaklı bir dönemdir. Bu evrede kronik hastalık
oluşumu, mesleki ve akademik planlarla ilgili, aile kurma ve ebeveynlik planları ile ilgili kaygılara yol
açar. Yeni oluşan kimlikleri ve hayat planları çerçevesinde, kronik hastalık daha ağır, yıkıcı, geleceğe
zarar verici olarak algılanabilir.
21
3.7 Gebeliğe İlişkin Faktörler
Bebeğin sağlıklı doğması yanında normal boy ve kiloya sahip olabilmesi için gereken koşulların
kendine özgü karakteristikleri nedeniyle gebelik dönemi, yaşamın diğer evrelerine göre son derece
önem arz etmektedir.
Gebeliğin ilk üç ayında annenin geçirdiği virüs enfeksiyonları
çocuk için zararlıdır. Örneğin, anne hamileyken kızamıkçık
geçirdiği takdirde çocukta kalpte bozukluk, katarakt, sağırlık,
küçük kafa ve zekâ geriliği ortaya çıkabilir.
Gebelik süresince ve özellikle ilk haftalarda annenin aldığı
ilaçlar dikkatle seçilmelidir.
Bu dönemde alınan ilaçlar ve sigara içme gibi etkenler bebeği etkiler, doğuştan bozukluklara yol
açabilir.
Hamilelikte röntgen, radyum gibi ışınlar çocukta küçük kafa, zekâ geriliği ve uzuvlarda bozukluklara
yol açabilir. Hamilelikte hormon bozuklukları bebeğe zarar verebilir. Örneğin, şeker hastalığı olan
annelerin çocukları iri doğarlar. Bu çocuklarda kalp, akciğer ve metabolizma bozuklukları görülebilir.
4. ERGENLİK DÖNEMİ SORUNLARI
Temel ergen problemlerinin dörtte birinden fazlası kişiler arası ilişkiler, duygular, olgunlaşma ve
ergenlerin aileleri üzerinde odaklaşır. Bu alanlarda kızlar erkeklerden daha problemlidir.
Ergenlerin içinde bulunduğu çevre, genellikle her iki cinsiyete özgü belirli bedensel yapılar tanımlar.
Kızlarda güzellik ve fiziksel çekicilik, erkeklerde yakışıklılık ve atletik vücut yapısı gibi özellikler arzu
edilir.
Ergenler, akranlarından, ailelerinden, kültüründen ve kitle iletişim
araçlarından (televizyon ve dergi gibi) bu ideal beden yapısının
özelliklerini öğrenirler. Bu ideal beden özellikleriyle kendi beden
özelliklerini karşılaştırırlar.
Ergenler beden yapılarına son derece duyarlı oldukları için, bedensel
yapılarını bu ideale benzetmek ister. Büyük bir kısmı ağırlıklarını
değiştirmek ister, kendilerini çok zayıf ya da çok şişman, çok kısa ya da
çok uzun hissederler. Bunun sonucunda olumsuz duygular geliştirebilir
ve kendilerini olumsuz biçimde algılayabilirler.
Ayrıca, ergenin bedensel görünüşüne ilişkin akranlarından gelebilecek alay etmeler, yargılamalar,
eleştiriler de onların benliklerini olumsuz biçimde etkiler. Ergenlik döneminde ana babaların,
öğretmenlerin ve tüm yetişkinlerin ergenin beden yapısına ilişkin duyarlılığının farkında olmaları,
22
ilişkilerinde bunu dikkate alacak biçimde davranışlar sergilemeleri, ergenin içinde bulunduğu dönem
gereği dış görünüşüne verdiği önemin ve benmerkezci düşüncenin farkında olmaları, gereken anlayışı
göstermeleri ve desteği verebilmeleri gerekir.
Yetişkinler;
 ergende ideal bir beden yapısı görüşü oluşturmaktan
kaçınmalı,
 çevreleri tarafından kabul görmelerinin dış görünüşe bağlı
olmadığını açıklamalı,
 beden yapıları ve cinsiyet özelliklerine ilişkin oluşan
değişmeler konusunda bilgiler vermeli,
 değişen ve gelişen bedenlerine uyum sağlamalarına ve bedensel özelliklerini tutarlı bir
biçimde benimsemelerine yardımcı olmalı,
 gerçekçi ve olumlu bir beden imgesi geliştirmelerini sağlamaları yönünde davranmalıdırlar.
Ayrıca yetişkinler, ergenlerin kendisine ve ergen akran gruplarına gereken bilgilendirmelerle,
açıklamalar yaparak bir bilinç oluşturmaya çalışmalı, dış çevredeki tehlikeleri farketmelerini sağlama
ve kendilerini geliştirmelerine destek olma yönünde çaba göstermelidirler. Yazılı ve görsel iletişim
organları da aynı çabayı sergilemeli ve gereken desteği vermelidirler.
Kendi hedeflerine yönelen genç, karşısında aynı zamanda dev gibi engelleri
de beraberinde görür. Üstelik bu engeller en yakınından anne babasından,
öğretmenlerinden, akrabalarından, sosyal çevreden ve dahası kendi
benliğinden gelecektir. Genç bu engelleri aşmak için büyük bir mücadeleye
girer: Evde, okulda sokakta, kendi içinde…
Genç kızlar süslenecek, makyaj yapacak, erkekler konuşmalarını ve davranışlarını değiştirecek, güç
gösterilerinde bulunacak, sözleriyle ve davranışlarıyla ben varım, büyüdüm artık yetişkin oldum
diyecek. Bunu anlatmak için gerekirse asileşecek hırçınlaşacak.
Bizler yetişkinler olarak gençlerin bu olgunlaşma çabalarını görebilir ve anlayabilirsek gençlerimizle
yaşayacağımız olası sorunların önüne geçmiş oluruz. Aksi takdirde genç ailesinden uzaklaşıp, koşulsuz
kabul gördüğü, kontrolsüz akran gruplarına yaklaşacaktır.
! Birçok genç sigara, alkol gibi zararlı maddelerle bu kontrolsüz akran gruplarında tanışır. Gençler
bu grupların baskısını üzerinde çok hisseder, aidiyet duygularının da verdiği etkiyle toplumsal
değerleri yok sayabilir.
Ergenlik dönemindeki gençler kendi kişilik yapılarına göre birçok sorunlarla karşılaşır. Genç çevresiyle
ve kendisiyle çatışma içine girer. Gerek ergenlik dönemi gerek diğer gelişim dönemlerinde meydana
çıkan sorunların bazıları çok daha fazla karmaşık olabilir. Bu sorunlar: hastalıklar, genetik aktarımlar,
çevresel faktörler gibi durumlardan meydana gelebilir.
23
Ancak birçok olağan durumlarda ana sebep dönemsel kaynaklı sorunlardır. Ergenlik döneminin de
kendine özgü sorunları vardır.
Ergenlik Döneminde Ailelerin Sıkça Karşılaştığı Bazı Sorunlar ve Çözüm Önerileri:
1. Oğlum/Kızım gittikçe söz dinlemez oluyor.
Çocukluktan yetişkinliğe geçmeye çalışan gençlerimizin bunu başarabilmesi için doğal olarak kendi
başına hareket etmeyi öğrenmesi, kendi kararlarını vermesi gerekecektir.
Kendine has karakter oluşumunu gerçekleştirebilmesi için böyle
davranması doğal olarak gereklidir. Bunun aksi aslında
sorundur. Gençlerimizin bu durumuna anlayış göstermeli
onların fikirlerine değer vermeli artık bir yetişkin gibi görüp
onların sözlerine ve kararlarına saygı duymalıyız.
Tabii ki anne baba olarak bazı haklı endişelerimiz olacaktır,
gerektiği zaman kendi fikirlerimizi ve koruyuculuğumuzu çocuğumuzun kabul edeceği bir tarzda
belirtmeliyiz. Bazı kurallar onlara da açıklanarak beraber konulmalı, kuralların gerekliliği üzerine fikir
tartışması şeklinde karşılıklı konuşmalar yapmalıyız. Hiçbir zaman, haklı da olsak, kendi
düşüncelerimizi baskı yolu ile kabul ettirmeye kalkmamalıyız.
! Baskı yolu seçildiğinde genç ya içe kapanacak ya da aileden uzaklaşıp kendisine uygun akran
gruplarına katılacaktır.
2. Benim yap dediğimi inadına yapmıyor.
Yukarıdaki açıklamaların çoğu bu soru içinde geçerlidir. Gençlerin içindeki bağımsız yetişkin olma
duygularının etkisiyle genç yapılması gereken en doğal şeyleri bile sadece kendisine yap denildiği için
yapmayacaktır. Hâlbuki böyle bir emir verilmese, karışılmasa kendisi zaten yapacaktır.
Böyle bir durumda sabretmek, yapılması gereken şeyi kendiliğinden yapmasını beklemek en doğru
hareket olacaktır. Genç zaman içinde kendi gelişimini tamamlayarak bu konudaki hassasiyetini
bırakacaktır.
3. İstemediğim kişilerle arkadaşlık yapıyor.
Bu sorunun temelinde oğlunuz ya da kızınızla şimdiye kadarki iletişim
tarzınız yatıyor olabilir.
Aileler bazen çocuklarının büyüdüğünü zamanında fark edemez ve
onlara hala küçük çocuk gibi davranmaya farkında olmadan devam
ederler. Her zaman yapıp yapmaması gereken şeyleri söyler,
seçimlerinde fazla müdahaleci olurlar, çocuklarının fikirlerini ciddiye
alıp dinlemezler…
24
Otorite altında boğulan genç sonunda, isyan edip, kendisi gibi ailesine isyan bayrağı açmış, ailesiyle
bağları kopmuş, anne babalara göre -kontrolden çıkmış- gençlerle arkadaşlık etmeye başlar.
Bu durum karşısında çocuğunuzu acele karşınıza almalı ve konuşmalısınız, fikirlerini öğrenin bundan
böyle nasıl olması gerektiğine beraberce karar verin, nasihat tarzı konuşmalardan kaçınarak onunla
arkadaş ilişkisi kurmaya çalışın. Sorunu yinede çözemiyorsanız, size yardım edebilecek bir uzmana
beraberce gidebilirsiniz.
4. Gittikçe bizden uzaklaşıyor.
Gençler kendilerini olduğu gibi kabul eden, sevgi, saygı gösteren, desteğini her zaman kendisinden
esirgemeyen bir aileye ihtiyaç duyarlar. Eleştiren, nasihat eden, desteğini bazı şartlara bağlayan, aile
tutumlarına karşı aşırı tepkili olurlar.
Davranışları yargılanan, çevresindekiler tarafından sürekli eleştirilen
gençler, büyüklerinin kendisini anlamadıklarını düşünerek onlardan
uzaklaşır. Kendisini içinde rahat edeceği, anlayış ve hoşgörü
bulabileceği çevresindeki en yakın gruba yöneltir. Böyle bir grubu dahi
bulamayan gençlerde ise psikolojik bozukluklar oluşmaya başlar.
Aile olarak gençlerimizle ilgilenmeli davranışlarını ancak çok
gerektiğinde onları kırmayarak değerlendirmeli her zaman ailenin
değerli bir üyesi olduklarını gençlerimize sık göstermeliyiz.
! İlerlemiş durumlarda uzman desteği önemlidir. Yalnızlık ve anlaşılamama duygusu gençleri
intihara yönelten ön önemli sebeplerdendir.
5. Sigara vb zararlı maddeleri kullanıyor.
Bunun birçok sebepleri olabilir. En başta gelen sebebi; yasak olan bir şeyi yapıyor olmanın verdiği,
gençlere özgü haz duygusu. Bir başka önemli sebep bizim toplumumuzda olan ‘’sigarayı büyükler
içer’’ şeklinde ki yargı.
Gençler de büyük olmaya çalıştığına göre sigara içerse yetişkinlere özgü olan davranışı yapmış
olmanın verdiği büyüklük duygusunu gerçekleştirmiş olacaktır.
Sigara ve zararlı alışkanlıklara karşı mücadele, ergenlik döneminden önce
çocuğunuzu bu konuda bilinçlendirmekle başlar, çocukluk döneminde bu
konuda iyi örnek olmalısınız ve çocuğunuza zararlı alışkanlıkların kötülüğü
konusunda bilinçlendirici konuşmalar yapmalısınız.
Ergenlik döneminde yapılacak en etkili davranış, daha sigara vb alışkanlıklara başlamadan ona bu
konuda bir yasaklama olduğunu hissettirmemektir. Kızınıza ya da oğlunuza değer verip onu bir
25
yetişkin gibi algılar ve bunu onlara hissettirebilirseniz büyük bir ihtimalle böyle bir alışkanlığı
edinmeyecektir, başlamışsa bile sizin yapıcı tutumlarınızla bırakabilir. Bu konuda yapılacak en kötü
davranış onları bu konuda baskı altına almak olacaktır.
6. Ne kadar özgürlük tanımalıyım?
Gençlerin bağımsız davranmaya ihtiyaçları vardır. Bu konuda oğlunuz ya da kızınızla konuşup sınırları
ve kuralları beraber koymalısınız. Yerine getirmesi gereken sorumlulukları, aile düzeni, toplum
kuralları gibi konularda beraberce değerlendirmeler yapıp sınırları çizebilirsiniz.
! Katı kuralların zararları olduğu kadar kuralsızlığın, sınırsızlığında zararları vardır.
Aşırı serbestlik, kişiliği daha oturmamış ve hayat tecrübesi olmayan
gencimizin geri dönüşü olmayan yanlışlara sürüklenmesine sebep olabilir.
Bu konuda uzman kişilerin görüşünü almak, sorun çıkmamış olsa dahi
önemlidir.
Ergenler birçok davranış ve giyim modeli denerler ve daha sonra kendi
davranış ve buna bağlı olarak ta giyim tarzlarını oluştururlar. Aileler bu
denemelere izin vermeli onlara destek olmalıdır. Aksi takdirde özentili
davranış ve aşırıya kaçmış giyim tarzları ortaya çıkabilir. Bu durum özellikle
baskı altında tutulan gençlerde, çeşitli vesilelerle baskı ortamından
kurtulduktan sonra ortaya çıkar.
7. Karşı cinsle arkadaşlığını nasıl karşılamalıyım?
Ergenin önemli hedeflerinden birisi de yetişkin erkek ya da kadın cinsel kimliğini sağlıklı bir şekilde
kazanabilmektir. Bunun gerçekleşebilmesi için, kız-erkek arkadaşlığı önemlidir. Ancak özgürlük
konusunda olduğu gibi bu konunun da kuralları ve sınırları beraberce belirlenmelidir.
Kurallar belirlenirken içinde bulunulan çevrede dikkate alınmalıdır.
Çocukluk çağından başlayarak bu konuda eğitim verilmeli genç kendi
sorumluluğunu taşıyabilmelidir. Bu konuda baskı altına alınan gençler
farkında olmadan bu konulara karşı daha hassas ve ilgili olurlar, bunun
sonucunda da istenmeyen durumlar ortaya çıkabilir.
Biyolojik kökenli olan cinsel duygular sağlıklı olarak gelişemezse
yetişkinlik hayatına da yansıyacak olan önemli sorunlara yol açar.
Biyolojik kökenli olan
cinsel duygular sağlıklı
olarak gelişemezse
yetişkinlik hayatına da
yansıyacak olan önemli
sorunlara yol açar.
8. Nasıl bir mesleği olmalı?
Bireyin seçeceği meslek, yaşam biçiminin en önemli etkenlerinden biridir. Nerede, nasıl bir iş olacağı,
çalışma şartları meslek seçimini direk etkiler. Hatalı seçilmiş, bireyin karakterine uygun olmayan bir iş,
26
kişinin yaşam boyu sürecek huzursuzluğuna ve başarısızlığına sebep olabilir. Kişi ancak yetenekli, ilgili
olduğu meslekte üstün başarı ve çalışmanın verdiği mutluluğu yakalayabilir. Artık gençlerimize
doktor, mühendis veya müdür ol telkini yerine, ne iş olursa olsun ama en iyisini yapabileceğin seni
mutlu edecek bir meslek sahibi olmasını tavsiye etmeliyiz ve bu konuda ona yardımcı olmalı, kendi
gerçekleştiremediğimiz hayallerimizi, çocuklarımızda gerçekleştirmeye kalkmamalıyız.
Onların ilgi ve yeteneklerini takip edip onlara destek olup o alanda eğitim almalarını sağlamalı ve
teşvik etmeliyiz.
9. Anne-babaların genel davranışları nasıl olmalı?
Eleştiri nasihat gibi yöntemler ters etki yapar. Nasihat yerine aktif dinleyici olmak gerekir. Gencin
duygularını anlayabilmek, sevinç ve üzüntülerinden haberdar olmak, duygularını paylaşmak gerekir.
Gence emir vermek yerine fikir vermek daha yapıcıdır.
Tehdit, baskı gibi yöntemler isyana, yalana, evden kaçmaya
yöneltir.Esnek, sabırlı ve sevgi dolu büyükler bu dönemde
gençlerin vazgeçilmez ihtiyacıdır.
Sevgi ve güven dolu bakış, güler yüz, tatlı söz gencin en büyük
ihtiyacıdır.
4.1 Sorunlarla Başa Çıkabilmede Anne Babalara Düşen Görevler
 Gençlerdeki başarısızlık yerine, başarıyı; olumsuz davranışlar yerine, olumlu davranışları
görün.
 İstenmeyen davranışlarını abartmayın, genellemeyin, onları direk suçlamayın, kızmayın ve en
önemlisi başkaları ile kıyaslamayınız.
 Aile ile ilgili karar alınacağı zaman gençlerinde fikrini alın.
 Konuşmalarınızda korkutma ve tehditten uzak durunuz.
 Sevginizi çocuklarınız arasında eşit dağıtın.
 Çocuklarımızı geleceğin yetişkinleri olarak görün. Büyüdüklerini kabul edin ve onlara
güvendiğinizi her zaman hissettirin.
Ergenler bu dönemde yetişkinlere, anne- babalarına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyarlar. Bu
ihtiyaçlarını asilikleriyle, hırçınlıklarıyla, bedenleriyle haykırırlar. Onlara yardım etmeli ama belli
etmemeliyiz, öğüt vermeli ancak bunu fark ettirmemeliyiz, destek olmalı ama göstermemeliyiz.
Ergenlik dönemi sorunları ne kadar yoğun olursa olsun, gençler olumlu desteklenirse, dönemin
sonlarında kendiliğinden, çoğunlukla geçer, bazı durumlarda 22–23 yaşına kadar devam edebilir. Bu
dönemin sağlıklı geçirilebilmesi, en az zararla atlatılması anne babanın öncelikli görevi olmadır.
27
5. ERGENLİK ÇAĞI GELİŞİM ÖZELLİKLERİ
5.1 Ergenlikte Fiziksel Gelişim
Ergenlik dönemi, çocukluktan yetişkinliğe geçilen bir yaşam dönemidir. Çocuklar, ergenlik döneminin
başlangıç yıllarında, yoğun bir fiziksel gelişim yaşarlar. Ergenliğin bu ilk yıllarına “erinlik” adı verilir.
Erinlik, ergenlik döneminin ilk yıllarındaki gelişimin fiziksel boyutlarını betimler ve ergenliğe girmenin
bir işareti olarak kabul edilir.
Erinlik yıllarında çocuklar çok hızlı bir bedensel büyüme
gerçekleştirir. Bedensel büyüme değerinde, bebeklik döneminin
sonundan itibaren çocukluğun son yıllarına kadar olan
yavaşlama eğilimi, erinlikle birlikte yeniden yaşamın ilk
yıllarındaki hızına ulaşır ve dikkate değer bir artış gösterir.
Belirgin bir şekilde, boy uzunluğu ve ağırlıktaki artışlar, vücudun
çeşitli yerlerinde tüylenmeler, büyüyen eller, iç salgı bezlerinin
işleyişinde artışlar, üreme organlarında gelişmeler erinlikte karşılaşılan bazı değişmeler olarak
gözlenebilir.
Erinlik yıllarında, cinsel olgunlaşmaysa en dikkat çekici değişmelerden biridir. Bu sebeple, belirtilen bu
değişmeleri anlamak için, erinlik yıllarındaki fiziksel gelişimi açıklamak önem kazanmaktadır.
5.1.1 Bedensel Özelliklerin Gelişimi
Erinlik yıllarında çocuklar, bedensel özellikleri açısından, çok hızlı ve ani bir bedensel büyüme
gerçekleştirirler. Bu büyümenin gerçekleştiği erinlik yıllarının başlangıcını belirli bir yaşla göstermek
güçtür. Bununla birlikte; genellikle kızların 10- 11 yaşlarından ve erkeklerin 12- 13 yaşlarından
itibaren erinliğe girdikleri kabul edilir.
Kızların erkeklerden yaklaşık iki yıl daha erken erinliğe girdikleri
açıkça görülebilir. Böylece, erinlik yıllarında kızların bedensel
değişmeleri, erkeklerden daha önce gerçekleşir.
Ancak, bireylerin erinliğe girme yaşı çok büyük farklılıklar
gösterebilir, çok daha erken ya da geç zamanlarda erinliğe
girebilirler. Çünkü erinlik, çocuklukla ergenliği birbirine bağlayan bir
zaman dilimi olup, bu zaman içerisindeki gelişime sosyo- ekonomik
ve coğrafik etkenlerden etkilenebilmektedir.
Ağırlık: Erinlik yıllarında, kız ya da erkek çocuklar hızlı bir ağırlık artışı sergilerler. Kızların ağırlıkları
erkeklerden daha önce artmaya başlar. Ancak, yaklaşık 14 yaşından itibaren, erkeklerin ağırlıklarının
kızların ağırlıklarını geçmeye başladığı görülür. Erinlik yıllarında çocukların vücudunda yağ birikimi
28
artar ve bu durum ağırlıktaki artışa yol açar. Ağırlıktaki artış, beslenme gibi etkenlere bağlı olarak,
bireysel farklılıklar gösterebilir.
Boy Uzunluğu: Erinlik yıllarında, çocukların boy uzunlukları çok hızlı bir şekilde artar. Kızların erinliğe
daha erken girmeleri nedeniyle, kızların boy uzunluğu ağırlıktaki gibi erkeklerden daha önce artmaya
başlar. Erinlik süresince boy uzunluğundaki artış, erkekler için her yıl ortalama 10 cm. ve kızlar için her
yıl ortalama 5 cm. olarak gerçekleşir. Ancak, bu büyüme değerleri bireyden bireye değişebilir.
Genellikle, erinlik süresince erkeklerin 7- 12 cm. ve kızların 6- 11 cm. arasında uzadıkları
belirtilmektedir.
Erinlik yıllarından sonra boyca uzama yavaşlar. Boy uzunluğundaki kararlılık ise kızlarda yaklaşık 18
yaş ve erkeklerde yaklaşık 20 yaş dolaylarında sağlanır.
Boy uzunluğundaki artışta da, genetik ve çevresel faktörlerin etkisi belirleyici olmakta ve
bu nedenle, bireyler arasında farklılıklar gözlenebilmektedir.
Beden Oranı: Erinlik süresince büyüme, bedenin tüm organlarında aynı hızda gerçekleşmez. Ellerde,
kollarda, bacaklarda, ayaklarda ve yüz bölgesinde yer alan organlarda büyüme hızı farklıdır.
Eller, ayaklar ve burun daha hızlı büyür ve diğer organlara göre daha büyük gözükürler. Bunun
sonucunda gençler, beden koordinasyonlarını sağlamakta güçlük çekerler, hareketlerinde geçici
sakarlıklar ve becerisizlikler gözlenebilir.
! Ergenlik yıllarında bedensel görünümde bir oransızlık ortaya çıkar. Bu oransızlık ergenlik
döneminde büyümenin tamamlanmasıyla yetişkin düzeyine ulaşır. Böylece; tüm beden
uzunluğunun yaklaşık %37. 5′unu gövde, %12. 5′unu baş ve %50′sini bacaklar oluşturur.
Vücut Sistemleri: Erinlikte gerçekleşen hızlı fiziksel değişme ve gelişim sonucunda bedensel sistemler
de büyür ve gelişir. Ergenliğin sonuna doğru bedensel sistemlerin büyümesi azalır ve yetişkin
düzeyine ulaşır. Erinlikte bedensel büyümedeki artışla birlikte gençlerin kemik ve kas yapılarında
dikkat çekici gelişmeler gerçekleşir.
Erinlik döneminde kemiklerin boyu uzar, yapısı iyice sertleşir. Kas dokusu gelişimi
de iyice artar. Kaslardaki bu gelişim, özellikle erkeklerin kuvvetinde önemli bir
artışa neden olur. Bu durum, kız ve erkek arasındaki bedensel güç farklılıklarına
yol açar. Bununla birlikte, bireysel farklılıklar vardır ve bazen kızların aynı yaştaki
erkeklerden daha kuvvetli olabildikleri gözlenebilir.
Erinlikten itibaren ergenlerde oluşan değişmelerse düzenli, bütünleşmiş ve
uyumlu bir biçimde çalışan merkezi sinir sistemiyle iç salgı bezleri sistemi
tarafından gerçekleştirilir. Erinlikte iç salgı bezlerinin işleyişindeki artışla fiziksel
gelişim hızlanır. İç salgı bezleri vücudun çeşitli bölgelerinde yer almakta olup,
29
çeşitli hormonlar salgılarlar. Hormonlar, iç salgı bezlerinin salgıladığı güçlü kimyasal maddelerdir.
Ergenlik dönemi fiziksel gelişiminde etkili olan hipofiz bezi, tiroit bezi, böbrek üstü bezi ve cinsiyet
bezleri (erkeklerde testisler ve kızlarda yumurtalıklar) önemli görevler üstlenen iç salgı bezleridir.
İç salgı bezleri, kan akışı yoluyla vücudun ilgili bölgelerine hormonlarını
göndererek fiziksel değişmeleri sağlarlar. Böylece hızlı bedensel büyüme ve bir
yetişkinin sahip olduğu cinsel olgunluğu içeren fiziksel ilerlemeler gerçekleşir.
İç salgı bezlerinin işleyiş ve faaliyetlerini, beyinde yer alan hipotolamus yapısı
düzenlemektedir. İç salgı bezlerinden hipofiz beziyse beyinde bulunan temel
bezdir. Çünkü hipofiz bezi iç salgı bezleri sisteminin temel kontrol
mekanizmasıdır. Bu bez, büyümeyi sağlayan büyüme hormonunu salgılar, diğer
salgı bezlerini belirli hormon çeşitlerini üretmeleri için uyarır ve denetler.
Hipofiz bezinin ürettiği büyüme hormonu, bedensel büyümeyi etkileyerek, kas
ve kemik sisteminin gelişmesini sağlar. Aynı zamanda hipofiz bezi, cinsiyet salgı
bezlerini (erkeklerde testisler ve kızlarda yumurtalıklar) uyarır ve kontrol eder.
Cinsiyet salgı bezleri; farklı türden hormonlar salgılarlar. Bu hormonlar temel olarak her iki
cinsiyette de bulunmakla birlikte, östrojen hormonunun üretimi kızlarda baskınken, testosteron
hormonunun üretimi erkeklerde baskındır. Bu hormonlar, çocukluk süresince her iki cinsiyette
de eşit miktarlarda ve düşük düzeyde üretilirken, erinlik yıllarında bu denge bozulur ve hormon
üretiminde önemli bir artış oluşur.
Erkek cinsiyet hormonu (testosteron) ve kadın cinsiyet hormonu (östrojen), ergenlerin cinsel
olgunlaşmasında önemli rol oynarlar. Yine iç salgı bezlerinden tiroit salgı bezi, salgıları yoluyla
organların gelişimine, kas ve kemiklerin büyümesine ve cinsiyet hormonlarının üretimine yardımcı
olur.
İç salgı bezlerinin hormonlarını salgılaması, ergenlik ve genç yetişkinlik süresince artmaya devam eder
ve yaklaşık 20 yaş dolaylarında zayıflayarak, yetişkinlik düzeyine ulaşır. Böylece, erinlikte gerçekleşen
hızlı bedensel büyüme ergenliğin sonundan itibaren gittikçe yavaşlar. Erinlik yıllarında, iç salgı
bezlerinin hormonları yetersiz salgılaması, bedensel büyümede geri kalmaya, aşırı derecede
salgılanmasıysa normalin üzerinde bedensel büyümelere yol açabilmekte ve erinliğe erken ya da geç
girişte belirleyici olmaktadır.
5.2 Ergenlikte Bilişsel Gelişim
Ergen düşüncesini çocuk düşüncesinden ayıran özellik, soyut işlemler yada formel işlem evresinde
gelişen soyut düşünebilme özelliğidir. Soyut düşünebilme özelliği, varsayımlar oluşturarak,
değerlendirme ve seçenekler üretebilmeyi, gerçek ve somut uyaranlar dışında tamamen soyut
öneriler bağlamında düşünce üretebilmeyi ve problem çözmeyi içermektedir. Bu dönemde ergenler
30
ilkeleri, ideal olanı tartışır, kendi doğrularını ortaya koymaya yönelirler, ideolojik sorunlarla
ilgilenirler. Her ergen aynı yaşlarda soyut düşünceye ulaşamamaktadır. Soyut düşünceye ulaşma ile
ergenin içinde bulunduğu kültürel çevre, ailesinin sosyo-ekonomik seviyesi ve zeka seviyesi birbiri ile
ilişkilidir.
Ergenin bilişsel gelişimi üzerinde “dil” önemli bir etkiye sahiptir. Ergenliğe ulaşma ile birlikte gencin
dilinde ve dil kullanımında önemli gelişmeler olur. Dildeki gramer ve kurallarını kavrayan genç, mecaz
anlamı da kavramakta ve mizahı kavrama ve kullanma becerisi gelişmektedir. Ayrıca ergenlikte yazma
becerisi de önemli gelişme gösterir. Ergen düşüncelerini yazı ile organize biçimde ifade edebilir.
Formel İşlemsel Dönem (Jean Piaget): Esneklik kazanılır. Birçok bakış açısını göz önünde tutabilir.
Kuramlar biçimlendirebilir. Kendisine ve üyesi olduğu gruplara tarafsız bakabilir.
Ergen Ben-Merkezciliği: Ben her şeyle başa çıkarım, bana bir şey olmaz düşünceleri riskli
davranışlara yol açabilir. Yetişkinler tarafından anlaşılmadıklarını düşünürler ve her şeyi
kendilerinin yaşadığına inanabilirler. Hayali izleyici kavramları vardır. Bu onları özel veya
biricik olduklarını hissetmeye götürür.
5.3 Ergenlikte Duygusal Gelişim
Ergenlik dönemindeki Duygusal Gelişim ile ilgili değişiklikler aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Duyguların Yoğunluğunda Artış: Buluğdan başlayarak ergenin duygularının yoğunluğunda artma olur.
Üzüntü, sevinç, öfke, korku gibi duygularını ifade ederken bu yoğunluk göze çarpar. Artan duygululuk
ve coşku hali ergende duygularını dışa vurma ve ifade etme ihtiyacını doğurur. Olumsuz duygular el,
kol hareketleri, yüz ifadesi ve bağırma gibi sözlü ve sözsüz davranışlarla dışa vurulurken, heyecan,
coşku ve karşı cinse yönelik duygular şiir veya öykü yazma, hatıra defteri tutma aracılığı ile kağıda
yansıtılır.
Aşık Olma: Karşı cinse yönelik ilgiler buluğ öncesinde başlar.
Ergenlikte cinsel içerikli beğenme ve beğenilme arzusu bireye
heyecan veren bir duygudur. Cinsler arasındaki yakınlaşma eğilimi,
ergenliğin başlarında daha çok grupta bir arada olma isteği taşırken
sonraları karşı cinsten belirli bireylere yönelmiş romantik duygular
ortaya çıkar.
Mahcubiyet ve Çekingenlik: Buluğ öncesinden başlayan ve buluğda da devam eden bir durumdur.
Adeta vücutlarını saklamak isterler. Vücutlarında meydana gelen farklı zaman ve hızlardaki
değişiklikleri saklamak ve ya kendi vücutlarını meraklı gözlerden saklama amacı taşıdığı düşünülebilir.
31
Aşırı Hayal Kurma: Biyolojik-cinsel gelişme, duygululuktaki artış ve zihinsel gelişme, ergenlerin
akıllarından geçirdikleri yoğunluğunu ve niteliğini de değiştirir. Ergen hayal kurma yolu ile arzularını
düşüncelerine yansıtır. Hayal konusu geleceğe yönelik tasarılar
olabileceği gibi, gerçekleşmesini isteyebileceği herhangi bir isteği de
olabilir. Hayalin içeriği genellikle karşı cinse yöneliktir.
Hayal etme yaratıcı düşünceyi besleyen en önemli güçtür. Bu
anlamda yararlıdır. Ancak gerçekleştirilmemiş istekler sanki olmuş
gibi hayal ediliyorsa, o zaman ergenler için bir sığınma ve telafi etme
aracı haline getirilmiş demektir.
Tedirgin ve Huzursuz Olma: Bu duygu ergenin karşı karşıya kaldığı stres uyarılarının etkisine göre ve
uyaranları algılayış biçimine göre değişmektedir.
Meydana gelen değişikliklere alışma çabalarının yanı sıra, akranları ve
yetişkinlerle olan sosyal ilişkilerdeki aksamalar veya bu isteğin
engellenmesi de huzursuzluk yaratabilir.
Yalnız Kalma İsteği: Buluğdaki bir kız veya erkek zaman zaman
başkalarından uzaklaşmak, kendisi ile baş başa kalmak istiyor gibidir.
Çalışmaya Karşı İsteksizlik: Hızlı büyümenin olduğu bu dönemde ergenin bir miktar durgun ve atıl
olduğu adeta hareket etmeye üşendiği zamanlar vardır. Çalışmaya daha az isteklidir. Vücut enerjisini
adeta büyümeye harcıyor gibidir.
Çabuk Heyecanlanma: Ergen yeni durumlarla karşılaştığında, bu kendisi için alışık olmadığı bir
durumsa heyecanlanıp korkabilir. Heyecan dengesi tam oluşmadığı için duygularının kontrolü zordur.
Çoğu ergen heyecan verici durumlar karşısında kolayca kızabilir.
Kızarma ergende korku yaratan istenmedik bir durumdur. Sadece bu korku tek başına ergeni
heyecanlandırıp, kaygısını arttırabilir.
! Ergen bu durumda kendisinin başkaları tarafından aciz, güvensiz ve korkak gibi
algılanabileceğini düşünür ve bu izlenimi bırakmaktan dolayı üzüntü duyar. Heyecanların kontrolü
öğrenme ile kazanılır veya olgunlaştıkça belirli durumlar karşısında gösterilen duygusal tepkilerde
dengelilik artar.
Ergenliğin başlarındaki büyümenin hızlı oluşu, ergenin hem duygularında, hem de davranış ve
tutumlarında belirgin farklılıklar sergilemesine neden olur. Bunlar aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Anne- babaya göre: Arkadaşlarını daha çok önemsiyor. Bizi dinlemiyor; arkadaşlarını dinliyor. Hep
onlarla vakit geçiriyor veya geçirmek istiyor. Çok geziyor…
•
•
•
•
•
Asi, hırçın, huysuz, başına buyruk ve sorumsuz,
Süse düşkün, aynanın karşısında çok vakit geçiriyor,
Bazen yalan söylüyor,
Madde bağımlılığı (sigara, alkol, tiner, uyuşturucu )
Çatışma (aile, okul, sokak ) ve Uzaklaşma.
32
5.4 Ergenlikte Sosyal Gelişim
Sosyal gelişme kişinin içinde bulunduğu toplum tarafından kabul edilebilir biçimde davranmayı
öğrenme sürecidir. Ergen toplumda saygınlık kazanmaya ve statü sahibi olmaya ihtiyaç duyar.
Toplumsal uyum büyük ölçüde bu ihtiyacın karşılanmasına bağlıdır. Ergenlik yılları bir anlamda
toplumsal gelişim ve uyum yıllarıdır.
! Ergenlik döneminde çocukça alışkanlık ve davranışlar yerini daha olgun tutumlara bırakır. Bu
süreçte ergenin aile, arkadaş, öğretmen ilişkileri etkilidir. Bunlarla birlikte ergen çevresine tek
başına bakmayı da öğrenir.
Ergenin sosyalleşme sürecindeki başarısı bu döneme iyi
hazırlanmış olmasına bağlıdır. Hazırlık döneminde ailenin etkisi
önemlidir. Aile ortamında yeterince sevgi ve saygı gören,
gelişimleri için desteklenen ergenler sosyalleşme sürecimde
başarıyla gerçekleştirirler.
Ergenlerin sosyalleşmesinde arkadaş ilişkileri de önemli bir etkiye
sahiptir. Ergenin akranları ile birlikte olması insan ilişkileri ile ilgili deneyim edinmesini sağlar.
Sosyal gelişme içinde ergen, arkadaş çevresinin değerlerini ve dünya görüşünü çok önemser. Bu
sırada ergen için anne-babasının ve diğer yetişkinlerin görüşleri geri plandadır ve reddedilir. Bazı
durumlarda ergen arkadaş grubuna kabul edilebilmek için benimsemediği hareket ve tutumları bile
benimser görünür.
Sosyal gelişim içinde ergenin bağımsızlaşması da önemli bir konudur. Çocukluğunda anne-babasına
bağımlı olan ergen, artık bu bağımlılıktan çıkmakta ve bağımsız bir birey olmaya yönelmektedir.
Ergenin bağımsızlaşma sürecinde aile ile kurulan ilişkinin bağlılık boyutuna vurgu yapmakta; sağlıklı ve
güvene dayalı bir bağlılığın ergenin karmaşık ve geniş sosyal çevreyi değerlendirmekte önemli bir
destek kaynağı olduğunu belirtilmektedir.
! Ergen ailesi ile güven duyarak bir bağlılık ilişkisi geliştirmiş ise arkadaşları ile de benzer bir ilişki
kurabilmektedir.
5.5 Ergenlikte Ahlak Gelişimi
AHLAK GELİŞİMİ: Kişinin beklentiler doğrultusunda davranması beklenir. Yasalar ve sosyal sistem
karşısında iyi olmak vardır.
Ergendeki bedensel gelişme temelinin yanı sıra toplumsal ve ekonomik
gelişmeler birbirlerini etkileyerek ve tamamlayarak ergenin sosyal olgunluğa erişmesini
sağlamaktadır.
Gençler hızlı beden gelişmelerine karşı değişik tepkiler gösterir. Bu değişikliklerin bir bölümü sevinç,
bir bölümü üzüntü kaynağı olabilir.
33
İlköğretim ikinci kademe dönemine denk düşen bu dönemde dengeli ve uyumlu ilkokul çocuğu gider;
yerine oldukça tedirgin, kuruntulu, güç beğenen, çabuk tepki gösteren bir ergen karşımıza çıkar.






Duyguları inişli çıkışlıdır,
çabuk üzülür ve birden sinirlenir.
Olur olmaz şeyleri sorun yapar, tepkilerini önceden kestirmek mümkün olmamaktadır.
Derslere ilgi azalır, çalışma düzeni bozulur.
Bencilleşir, istekleri artar, konan yasakları saçma verilen hakları yetersiz bulur.
Kendisine müdahale edilmesini istemez.
Ergenlik dönemi hayranlıkların ve tutkuların bol olduğu bir dönemdir. Bir öğretmen, bir sporcu ya da
bir film artisti gibi.
Ergenlik dönemini ve onun getirdiği sorunları çocukluktan yetişkinliğe geçen her insan yaşamaktadır.
Ergenlik dönemi boyunca gençlerin bedensel değişimiyle beraber ahlaki anlayış yapılarında da
değişim gösterir.
Erken ergenlik (11-13 yaşlarında) başlangıcından itibaren, gençler
soyut düşünmeye başlarlar. Bu yeni yetenek daha önce kolayca
kabul ettiklerinin konuları, okulda, dini inanışta veya
ebeveynlerinden kaynaklı olarak, onları tekrar sorgulama ve
standartlar oluşturmaya yöneltir.
Orta ergenlik (14-18 yaşlarında) döneminde, gençler, kendi ahlak
anlayışlarını geliştirmeye başlamışlardır. Orta ergenlik döneminde
davranışları ile sahip oldukları ahlaki değerler arasında tutarlılık
olmayabilir. Bu ikiyüzlülük değildir ve onlarla gerçekten bağ
kurunuz. Mesela, bir genç gerçekten sigaranın kötü olduğuna
inanıyor olabilir , ama onlar yine de sigara içmeyi deneyecektir.
Genellikle bu süreçte inançlarını ve
kendi davranışlarını
eşleştirmek sizi daha başarılı kılacaktır.
Ergenlik dönemini ve onun
getirdiği sorunları
çocukluktan yetişkinliğe
geçen her insan
yaşamaktadır. Ergenlik
dönemi boyunca gençlerin
bedensel değişimiyle
beraber ahlaki anlayış
yapılarında da değişim
gösterir.
Geç ergenlikte ise (18-21 yaşlarında) adalet, barış ve vatanseverlik gibi kavramlar hakkında düşünme,
dünya hakkında kendi ahlaki fikirleri geliştirmeye başlayacaktır.
5.6 Ergenlikte Cinsel Gelişim
Erinlik yıllarında, bireyler cinsiyetlerine özgü bedensel gelişmeler gösterirler ve cinsiyetlerine özgü
özellikleri edinerek, cinsel olgunluğa ulaşırlar. Cinsiyete özgü özellikleri içeren fiziksel değişmelerin
görülmeye başlanması, genellikle, erinliğe girmenin de bir işareti olarak algılanır.
Erinlik yıllarında, hem kızlarda hem erkeklerde, cinsiyete özgü özelliklerde dikkat çekici bir gelişim
gözlenir. Bu özelliklerden bazıları birincil (temel) cinsiyet özellikleri olarak adlandırılır. Birincil cinsiyet
özellikleri, üreme işlevinden sorumlu üreme organlarını içerir. Bunlar, erkekler için testisler ve penis,
kızlar içinse yumurtalıklar, rahim, vajina ve klitoris’tir. Bu organlar erinlikte fiziksel değişmeler
34
sonucunda olgunlaşarak üretici duruma gelirler. Erinlikte birincil cinsiyet
özellikleri dışında başka cinsiyete özgü özelliklerin ortaya çıkışı da
gözlenir. Bu özelliklerse ikincil cinsiyet özellikleri olarak belirtilir.
İkincil cinsiyet özellikleri, üreme fonksiyonuyla doğrudan ilişkili olmayan,
bedenin dışından bakıldığında gözle görülebilen, cinsiyeti farklılaştıran
ilave özelliklerdir. Bu özellikler, her iki cinsiyette koltuk altları ve kasık
bölgelerinde kılların oluşması, erkeklerde belirgin biçimlerde yüzde
kılların oluşması, sesin kalınlaşması ve kızlarda göğüslerin büyümesi gibi
fiziksel değişmeleri içerir.
Birincil ve ikincil cinsiyet özelliklerinin erinlikte ortaya çıkışı bireysel
farklılıklar göstermekle birlikte, ergenler benzer bir ilerleme eğilimi
sergilerler.
Ancak, bedensel büyümedeki gibi, kızların cinsel gelişimi erkeklerden
daha erken başlar ve böylece kızlar, erinliğe daha önce girerler. Kızlarda
erinlik, genellikle hızlı, ani bir büyümenin oluşması ve göğüslerdeki
değişmelerle başlar. Kasıklarda kıllar gelişmeye başlar. Yağ dokusunun
artışıyla kalçalar genişler. Boy uzunluğu artışının doruğa çıkmasıyla ilk ayhali (adet görme) oluşur.
İlk ayhalini takiben koltuk altlarında kıllar görülür ve göğüslerin büyümesi tamamlanır. Kızların
çoğunluğu, bu özellikleri yaklaşık 3- 4 yıl içerisinde kazanırken, bazıları için bu durum 5 yıldan
daha fazla zaman alabilir. Kızlarda ilk ayhali yaklaşık 12 yaşında oluşmakta olup, ilk zamanlar
düzensizdir.
Kızlarda doğurganlık ya da üreyebilirlik özelliğiyse ilk ayhalini görmeyi izleyen yaklaşık bir yıl sonra (ya
da daha fazla) olgunlaşmış yumurtanın üretilmesiyle oluşur. Böylece cinsel olgunlaşma
gerçekleştirilmiş olur. Ayhalinin başlaması bir kızın yaşamında önemli bir olaydır. Çünkü kızın
geliştiğinin ve olgun bir kadın haline geldiğinin bir işaretidir. Genellikle, kızlar kendilerini daha çok
kadın olarak algılarlar. Dolayısıyla, ayhalinin başlaması mutluluk verici olarak yaşanılır.
Ancak, bazen bu durum mutsuzluk verici olarak da yaşanabilir. İlk ayhaliyle birlikte kızlarda
karamsarlık, utanç ve sıkıntı verici duygular oluşabilir ve bu duruma karşı hoşnutsuzluk gelişebilir.
Onun için, kızların ayhaline hazırlanması önemlidir. Ana babaların bu konuda gereken özeni
göstermeleri beklenir.
! Cinselliğe ilişkin bilgi verilmeyen kızlarda ilk ayhali şok edici ve rahatsızlık vericidir.
Erkeklerde erinliğin ilk belirtileri yaklaşık 12 yaşında testislerin büyümesindeki artışla görülür.
Kasıklarda kıllar ortaya çıkar, seste değişmeler başlar. Boy uzunluğundaki ani bir artışla birlikte
yaklaşık 13- 14 yaşlarında ilk sperm üretimi gerçekleştirilir. Aynı zamanlarda, yüzde ve koltuk
altlarında kıllar ortaya çıkar, üreme organının büyümesi tamamlanarak yetişkin yapısına ulaşır.
Erkeklerin erinlik döneminde olgun sperm hücreleri üretmeye başlamasıyla cinsel olgunlaşma
gerçekleşmiş olur. Bu fiziksel değişim, ergenlerde bazı olumsuz tepkiler uyandırabilir.
35
Onun için, ergen bu cinsel özelliklerin değişimine hazırlanmalı, olumsuz ve yanlış bilgilendirici yayınlar
yerine ana babalar tarafından doğru bir şekilde bilgilendirilmelidirler.
5.7 Ergenlik Dönemindeki Kimlik Gelişimi
Erinlik yıllarında ergenler, bedensel büyüme ve cinsel olgunlaşma açısında çok büyük farklılıklar
gösterebilirler. Bazı ergenler yaşıtlarından daha önce erinliğe girme belirtileri göstererek ani, daha
hızlı bir bedensel büyümeyle ikincil cinsiyet özellikleri kazanırlar. Bu ergenlerin fiziksel değişimi,
“erken olgunlaşma” olarak nitelendirilir.
Bazı ergenlerse yaşıtlarıyla aynı zaman diliminde erinliğe girme
belirtileri gösteremeyerek, ani ve çok hızlı bir bedensel
büyümeyle
ikincil
cinsiyet
özellikleri
kazanımını
gerçekleştiremezler. Ancak, yaşıtlarından daha sonraki bir
zamanda bu büyümeyi gerçekleştirebilirler. Bu ergenlerin fiziksel
değişimiyse “geç olgunlaşma” olarak adlandırılır.
Ergenlerin aynı yaşta olmalarına rağmen, yaşıtlarından bedensel
olarak farklılaştıklarını görmeleri, onların kendilerine ilişkin
olumsuz duygular geliştirmelerine yol açabilir.
Erken olgunlaşan ergenler, hızla değişen ve gelişen bedenlerine kolayca uyum sağlamayabilirler. Geç
olgunlaşan ergenlerse kendilerinin hiç büyümeyeceği gibi bir algı geliştirerek, bunun sıkıntısını,
korkusunu ve endişesini yaşarlar. Dolayısıyla, büyüme ve cinsiyet özelliklerinin olgunlaşması açısından
akran gruplarından farklılaşma, ergenler için güçlükler yaratmakta, onların, çevresindeki yetişkinler ve
akranlarıyla ilişkilerini etkileyebilmektedir.
Yapılan araştırmalar, ergenlerin akranlarından daha erken ya da daha geç olgunlaştıkları
zaman, kendilerini farklı algılayabildiklerini göstermektedir. Erken olgunlaşan erkekler,
duygusal ve sosyal açıdan geç olgunlaşanlardan daha avantajlıdırlar. Çünkü yetişkinler ve
akranlar tarafından, görünüşe ve atletik mükemmelliğe verilen değer ölçüsünde bağımsız,
kendine güvenli, girişimci ve çekici olarak görülürler.
Araştırma sonuçları; erken olgunlaşan erkeklerin daha dengeli, kendine hâkim, sakin,
işbirlikçi, sosyal ve uyumlu olma; geç olgunlaşan erkeklerinse daha sabırsız, konuşkan, kendi
fikrinde ısrarcı, asi, kaygılı ve alıngan olma eğilimini yansıtmaktadır.
Tersine, kızlar için erken olgunlaşma problemli olabilir. Bu kızlar; erken gelişen bedenlerine
uyum gösterme çabası içerisinde içe dönük, kendine güveni eksik ve sıkıntılı olabilirler.
Okulda daha az başarı sergileyebilir ve içki, sigara gibi olumsuz davranışları çok erkenden
kazanabilirler. Araştırma sonuçları, erkeklerdekinin tersine, geç olgunlaşan kızların daha
uyumlu olduğuna işaret etmektedir.
36
Ergenlik dönemi, fiziksel değişmeler kadar bilişsel ve sosyal değişmeleri de içerir. Bu dönem içerisinde
ergenler, gelişen bedensel özelliklerini kabul ederek, bedenlerine uyum sağlamaya çalışırlar. Kendi
bedensel özelliklerine ve görünüşüne ilişkin duygu ve düşünceler geliştirirler. Böylece, kendi beden
yapılarına ilişkin beden imgesi oluştururlar.
Ergenlerin, kendilerine ilişkin olumlu bir beden imgesi geliştirmeleri gerekir.
Ancak, ergenlik döneminde bazı ergenler bedensel görünüşlerine ilişkin
olumsuz bir algı geliştirebilirler. Ergenlerin bir kısmı genellikle yüzlerinin ve
bedenlerinin biçimine ilişkin sıkıntılar yaşarlar. Sık sık aynaya bakarak
kendisinde oluşan değişimden hoşlanmayabilirler. Bazıları kendilerini çok
zayıf ya da şişman olarak algılarlar.
Bazıları yüzündeki sivilcelerinin, gözlüklerinin, düzensiz dişlerinin, burnunun,
saçının ve yüzünün biçiminin onların dış görünüşlerini bozduğunu düşünürler.
Bunun gibi daha pek çok sebep, ergenin kendi bedenini algılayış biçimini
olumsuz yönde etkileyerek sürekli zihnini meşgul edebilir.
Çünkü ergenler, çevreleri tarafından sürekli dış görünüşlerinin takip
edildiği; bedensel değişmelerinin değerlendirildiği, giyimlerinin,
makyajlarının, saç şekillerinin kendilerine uygunluğunun dikkate alındığı
gibi, benmerkezci düşünceler geliştirebilmektedirler. Bu nedenle, çoğu
ergen dış görünüşe önem verir.
Çoğunlukla dış görünüşlerini toplumda popüler olan kişilerin, televizyon
ve dergilerde gördükleri modellerin tarzlarına benzetmeye çalışırlar. Akran grupları arasında geçerli
ve kabul gören tarzda dış görünüşlerini oluştururlar. Böylece, çevreleri ve akranları tarafından ilgi
görecekleri, değer verilecekleri ve kabul görecekleri gibi gerçekçi olmayan bir algı geliştirebilirler. Bu
algıyı içeren benmerkezci düşünce ergenliğe özgü bir düşünce tarzı olup, ergenlik sonundan itibaren
etkisini kaybeder ve ergen, bedensel özelliklerini olduğu gibi benimser duruma gelir.
Ergenlik döneminde ergenlerin bedensel özelliklerini aşırı bir
biçimde kendilerine dert etmemeleri ve dış görünüşlerinden
hoşnutluk duymaları, içinde bulundukları çevreye de son derece
bağlıdır. Ergenlerin bedenlerini gururla ve memnuniyetle ya da
sıkıntı ve utançla algılamaları onların çevrelerindeki yetişkinlerin ve
akranlarının değerlendirmelerinden etkilenecektir.
Yetişkinlerin, akranların ve kültürel değerlerin ergenin gelişen
cinselliğine, yoğunlaşan duygularına, artan beğenilme ihtiyacına,
değişen bedensel özelliklerine ve dış görünüşüne verdiği tepkiler ve
yaptığı değerlendirmeler onların olumlu veya olumsuz beden imgesi geliştirmelerine yol açacaktır.
Dolayısıyla, bireyin kendini algılayış biçiminde temel bir etkiye sahip olacaktır.
37
KAYNAK
http://www.forumdas.net/psikoloji/ergenlik-donemi-sorunlarihttp://www.meleklermekani.com/cocuk-sagligi-ve-egitimi/58187-ergenlik-nedir.html
Psk.Nur GEZEK
http://www.acibadem.com.tr/TibbiBirimlerDetay.asp?t=210&s=50
http://www.hakikat.com/dergi/169/cbkara169.html
http://www.emedicinehealth.com/puberty/article_em.htm
Doğan Cüceloğlu 1992
http://www.sorularlaevrim.com
http://www.rehberogretmen.biz/ergenlikdonemi.htm
http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=196142
Gökler, I. (2008). Sistem Yaklaşımı ve Sosyal-Ekolojik Yaklaşım çerçevesinde Oluşturulan Kavramsal
Model Temelinde Kronik Hastalığı Olan çocuklar ve Ailelerinde Psikolojik Uyumun Yordanması.
Ankara üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uygulamalı/Klinik Psikoloji Anabilim Dalı Doktora Tezi. (s.
3-50)
Krepsi, M.R. ve ark., (2001). Görsel İmgelemenin Hemodiyaliz Hastalarının Uyum ve
Yaşam Kalitesine Etkisi. Türk Psikiyatri Dergisi, 2009. (s.3)
Mete, H.E. (2008). Kronik Hastalık ve Depresyon. Klinik PsikiyatriDergisi 2008;11(Ek3):3-18.
Okyayuz, H. (ed.), (1999). Durumsal Krizler: Hastalığa Bağlı Olarak Beliren Kriz Dönemi. Sağlık
Psikolojisi (5:107-143). Türk Psikologlar Derneği Yayınları, Ankara.
Özkan, M. Kronik Hastalıkların Aileler üzerindeki Psikiyatrik ve Psikososyal Etkileri.
http://www.psikiyatriktip.com/aras-aile.htm
Peykerli, G. (2003). ölümcül Hastalıklara Psikolojik Yaklaşım. C.ü. Tıp Fakültesi Dergisi 25 (4), 2003
özel Eki.
Toros, F., Tot, Ş., Düzovalı, ö. (2002). Kronik Hastalığı Olan çocuklar, Anne ve Babalarındaki Depresyon
ve Anksiyete Düzeyleri. Klinik Psikiyatri Dergisi, 2002;5:240-247
Tüzer, V. (2001). Kronik Hastalıklar ve Yeti Yitiminde Sistemik Aile Yaklaşımı. Klinik Psikiyatri Dergisi,
2001;4:193-201.
http://notoku.com/ergenlik-doneminde-fizikselERGENLİKTE DUYGUSAL GELİŞİM - ruhsalgelisim.com
www.ruhsalgelisim.com/
38
www.psikologankara.net/ergenlik-doneminde-bilissel-gelisim.html
ttp://tlc.howstuffworks.com/family/moral-development-stage-adolescence.h
(13-18 yaş = Doğan Cüceloğlu 1992 )
( Mussen, 1973:47 )
39
Download