Hadis-i sahihle, âhir zamanda İsevîlerin hakiki

advertisement
Sorularlarisale.com
"Hadis-i sahihle, âhir zamanda İsevîlerin hakiki
dindarları ehl-i Kur’an ile ittifak edip müşterek
düşmanları olan zındıkaya karşı dayanacakları gibi,.."
Son din İslam'dır; başka dine mensup olan imanlı sayılır
mı?
Dinler arası ittifak bazı ortak konularda, ortak paydalarda, ortak hareket etmek
demektir. Bunun da dinin özüne ve ruhuna aykırı bir durum olmaması halinde bir
sakıncası yoktur. Mesela, İslam ve Hristiyanlığın ortak düşmanı olan komünizme
karşı ortak mücadele etmesi ve dayanışma içinde olması, ne dinen, ne de siyaseten
mahsurlu değildir. Diyalog ve ittifakın meşruluğuna dair Kur’an ve sünnette çok
deliller vardır. Hatta Hazreti Peygamberimiz (asv)'in bizzat uygulamaları mevcuttur.
İslam’ın başka dinler ile birleşmesi ve karma bir din anlayışı ise batıldır. Genelde
insanların diyalog ve ittifaktan anladığı ve bir birine karıştırdığı husus, bu karma ve
birleşme hadisesidir. Yani biraz şu dinden, biraz bu dinden alalım, yeni karma bir din
yapalım düşüncesi ile diyalog ve ittifak taban tabana zıt şeylerdir. Böyle karma bir
din anlayışı, ne tarihte vardır, ne de din mensupları bunu kabul eder. Onun için
dinler arası diyalog, dinlerin karışımından çıkan yeni bir din oluşturma gayreti
değildir. İslam dini o kadar kuvvetli ve hak bir dindir ki, diyalogdan zararlı değil,
kazançlı çıkar. Zaten İslam, barış ve hoşgörü ortamlarında yeşermiş ve gelişmiş bir
dindir.
"Âhirzamanda madem fetret derecesinde din ve din-i Muhammedîye
(asm.) bir lakaytlık perdesi gelmiş ve madem âhirzamanda hazret-i
İsanın din-i hakikîsi hükmedecek, İslâmiyetle omuz omuza gelecek.
Elbette şimdi, fetret gibi karanlıkta kalan ve hazret-i İsaya mensup
Hıristiyanların mazlumlarının çektikleri felâketler, onlar hakkında
bir nevi şehadet denilebilir.”(1)
İslam’a göre din ve dinin kaynaklarını duymamış, görmemiş ve bilmemiş bir kimse
dinen mesul değildir. Yani İslam’ı tahkik edip değerlendirecek imkanı olmayan her
insan ehli necattır ve cennete gider. Bu değerlendirme ikinci dünya savaşında demir
perde denilen komünist rejimin izolesi ve baskısı altında zulüm çeken çaresiz ve
habersiz Hıristiyanlar hakkında yapılan özel bir değerlendirmedir. Umumi ve genel
bir hüküm değildir.
Üstad Hazretleri bu hükmünü ayet ve Ehlisünnetin şu hükümleri ile teyit ediyor:
page 1 / 2
“Fakat zaman-ı fetrette ً‫ ﻭَﻣَﺎ ﻛُﻨَّﺎ ﻣُﻌَﺬِّﺑِﻴﻦَ ﺣَﺘّٰﻰ ﻧَﺒْﻌَﺚَ ﺭَﺳُﻮﻻ‬sırrıyla; ehl-i
fetret, ehl-i necattırlar. Bilittifak, teferruattaki hatiatlarından
muahezeleri yoktur. İmam-ı Şâfiî ve İmam-ı Eşarîce; küfre de girse,
usûl-i imanîde bulunmazsa, yine ehl-i necattır. Çünkü teklif-i ilâhî
irsal ile olur ve irsal dahi, ıttıla ile teklif takarrur eder. Madem
gaflet ve mürur-u zaman, enbiya-i salifenin dinlerini setretmiş; o ehli fetret zamanına hüccet olamaz. İtaat etse sevap görür, etmezse
azap görmez. Çünkü mahfî kaldığı için hüccet olamaz.”(2)
Bunun gibi özel durumlarda olan bazı mazlum Hristiyanlar cennete gidebilirler. Bu
Üstad Hazretlerinin değil bütün Ehl-i sünnet alimlerin ortak görüşüdür. Bunun
dışında kalan Ehl-i kitap ebedi olarak cehennemliktir.
Risale-i Nurlar bütün Ehl-i kitabı cennetlik olarak görmüyor, bazı art niyetli cahiller
bunu kasti olarak Nurcular Ehl-i kitabı cennetlik olarak görüyorlar deyip avam
insanları ifsat ediyorlar. Halbuki Risale-i Nur noktası noktasına Ehl-i Sünnet
çizgisinde olan bir meslektir. Nurcular hiç bir zaman İslam’ın ortak aklı olan Ehl-i
sünnete muhalefet etmemiştir ve etmez de.
Yukarıdaki mülahazalar eşliğinde “Îsevîlerin hakiki dindarları” tabirini iki şekilde
anlamak mümkündür.
Birisi, İslam dini ile müşerref olmuş Hristiyanlardır. Yani Hristiyanlıktan İslam’a
geçmiş kesimlere işaret etmek için konulan bir sembol tabirdir. Nasıl Müslüman
Türkler denildiğinde bir kavme atıf vardır, aynı şekilde hakiki dindar İseviler
tabirinde de Müslüman İsevilere atıf vardır.
İkincisi, samimi bir şekilde komünizm karşısında mücadele eden dindar, ama
tutucu ve bağnaz olmayan Hristiyanlardır. Bunlar dinin komünizm karşısında
muhafaza olması için İslam ile ittifak ediyorlar. Bu ittifakları belki ahirette karşılıksız
kalmaz, ama onların cennete girmesine yetmeyecektir. Zira cennete ancak İslam
olunca girilebilir. İnsanların iyilikleri cennet için yeterli değildir, imanda lazımdır.
Dipnotlar:
(1) bk. Kastamonu Lâhikası, (76. Mektup)
(2) bk. Mektûbat, Yirmi Sekizinci Mektup, Sekizinci Risale.
page 2 / 2
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download