bilgi damlası dergisi

advertisement
BİLGİ DAMLASI DERGİSİ
(GÖNÜLLERDEN SÜZÜLÜP GELEN
BİLGİ DAMLACIKLARINI OKUYARAK
BİR SEVGİ OKYANUSU MEYDANA GETİRELİM)
KAYSERİ-MELİKGAZİ
MAYIS-2O1O
2010 – MAYIS
SAYI: 1
ĠSTĠKLÂL MARġI
Korkma, sönmez bu Ģafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu Ģiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.
Ben ezelden beridir hür yaĢadım, hür yaĢarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmıĢ? ġaĢarım!
KükremiĢ sel gibiyim, bendimi çiğner, aĢarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taĢarım.
Garbın âfâkını sarmıĢsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyyet!' dediğin tek diĢi kalmıĢ canavar?
ArkadaĢ, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
DüĢün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen Ģehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
ġühedâ fıĢkıracak toprağı sıksan, Ģühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Rûhumun senden Ġlahî, Ģudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne nâmahrem eli!
Bu ezanlar-ki Ģehâdetleri dinin temeli,
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder varsa taĢım.
Her cerîhamdan, Ġlâhî, boĢanıp kanlı yaĢım;
FıĢkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'Ģım;
O zaman yükselerek arĢa değer belki baĢım!
Dalgalan sen de Ģafaklar gibi ey Ģanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaĢamıĢ, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
MEHMET AKĠF ERSOY
GENÇLĠĞE HĠTABE
Ey Türk gençliği ! Birinci vazifen, Türk istiklâlini,
Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve
müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne
temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli
hazinendir. Ġstikbalde dahi, seni bu hazineden
mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici
bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve
Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düĢersen,
vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın
vaziyetin imkân ve Ģerâitini düĢünmeyeceksin!
Bu imkân ve Ģerâit, çok namüsait bir mahiyette
tezahür edebilir. Ġstiklâl ve Cumhuriyetine
kastedecek düĢmanlar, bütün dünyada emsali
görülmemiĢ bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri
zaptedilmiĢ, bütün tersanelerine girilmiĢ, bütün
orduları dağıtılmıĢ ve memleketin her köĢesi
bilfiil iĢgal edilmiĢ olabilir. Bütün bu Ģerâitten
daha elîm ve daha vahim olmak üzere,
memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar
gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde
bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, Ģahsî
menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle
tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde
harap ve bîtap düĢmüĢ olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! ĠĢte, bu ahval
ve Ģerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve
Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun
kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK
20 Ekim 1927
BAŞLARKEN
İlkler her zaman zordur. Çünkü yaşanmış bir
tecrübe yoktur. Hazır bir ekip, karşılaştırma
yapabileceğiniz bir örnek, bir bilgi arşiviniz
yoktur. Okul dergimizi çıkarmaya karar
verdiğimiz zaman bunu biliyorduk. Fakat İlklerin
çok önemli , hatırlanır ve zihinlerde kalıcı
olduğunu da biliyorduk. Ayrıca bir şeye nasıl
başlanırsa öyle gideceğini, ilklerin her zaman bir
imaj oluşturduğunu , bu durumun getirdiği
zorlukları ve yüklediği sorumlulukları da
biliyorduk. Bütün bu duygularla yola çıktık .
Hemen ekibimizi kurduk, konu başlıklarına
göre gruplar oluşturduk. Hızla dokümanları
toplamaya başladık. Verileri bir klasörde ve ,
digital ortamda topladık. Bunları ayrıştırdık ve
dergimiz içerik olarak şekillenmeye başladı.
Dergimize isim bulmak için beyin fırtınası yaptık.
Nihayet bilgi damlalarımız birikti , dergimizin
havuzunu doldurdu ve mutlu sona ulaştık.
Dergimizin
çıkarılmasında
emeğini
esirgemeyen 8-A Sınıfı Öğrencisi Durna Ülkü
TAŞÇI ve tüm dergi ekibine teşekkür ederim.
Başta okul dergisi çıkarılması projesini başlatan
Okul kurucu Müdürümüz Tuncay DEMİR olmak
üzere , Okul Müdürümüz Mehmet ÖZBEK’e,
dergimizin basılması konusundaki gayret ve
katkıları için Müdür Yardımcımız Ahmet
KUCUR’a, öğretmenlerimiz Ercan TEKİN
ve
Kerim ŞENER’e,
yazılarımızın bir kısmını
yazmada yardımcı olan okul memuremiz Havva
DEMİR’e ek olarak katkısı olan tüm öğretmen ve
öğrencilerimize teşekkürü bir borç bilirim .
Eksiklerimizi ve hatalarımızı hoş karşılayacağınızı
umuyorum. SAYGILARIMLA……
TALİP ORHAN
SAHİBİ:
Hasan Polatkan İlköğretim Okulu adına
Okul Müdürü
MEHMET ÖZBEK
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
TALİP ORHAN
EDİTÖR-MİZANPAJ
TALİP ORHAN
YAYIN KURULU
DURNA ÜLKÜ TAŞÇI
KADER ÖNGÜL
GAMZE ARSLAN
ELİF BEYZA EKER
HANDAN HANIM ÖRSKAYA
İNCELEME KURULU
TALİP ORHAN
AYTEKİN ŞAHİN
NESRİN EFE
BASKI
KARDEŞLER OFSET MATBAA
TEL : 0.352. 331 61
ADRES:
Demokrasi Mah. Evim Küme Evler No: 6
Melikgazi /Kayseri
Tel-Faks: 0 352 248 03 23
BİZE ULAŞMAK İÇİN
http://hasanpolatkanio.meb.k12.tr
966582@meb.k12.tr
DERGİ EKİBİMİZ
RÖPORTAJ
Ülkü TAŞÇI
Aslıhan BULUT
Gamze ARSLAN
İNGİLİZCE
H.Hanım ÖRSKAYA
H.Ayşegül KOÇ
Rumeysa KARAGÖZ
MİZAH ve EĞLENCE
Kader ÖNGÜL
Merve Nur ÇELİK
Kübra BEYAZIT
İLGİNÇ BİLGİLER
Zeynep CANER
Zeynep DAĞDELEN
Rüveyda ÖZDEMİR
Beyza KARAOĞLU
ŞİİR
H.Ayşegül KOÇ
Zeynep CANER
MAYIS 2010 YIL:1 SAYI:1
GÜNCEL HABERLER
Elif Beyza EKER
HİKAYE
Salih Sungur ÇELİK
Fuat TÖRE
DUVAR YAZILARI
Zeynep DAĞDELEN
Zeynep CANER
BULMACA
Furkan ÇAKMAK
Oğuzhan ÇINAR
Ülgen Yağmur ÖZÜAK
BAŞARI MOTİVASYON
Melike AKÇAKAYA
Ayşe GÜNER
Burcu YAR
HAYAT, SAĞLIK
Zeynep Beyza YETİŞEN
Zehra Tuğçe ÖNCÜL
FOTOĞRAF
İlhami KARACA
Samet NAZLIOĞLU
BAŞYAZI
OKUL-AĠLE-ÇEVRE Ġġ BĠRLĠĞĠNĠN
EĞĠTĠMDEKĠ YERĠ
VE ÖNEMĠ
Okul sosyal bir örgüttür. Girdisi ve
çıktısı insandır. Girdiyi çevreden alır, belirli bir
eğitim sürecinden sonra ürünü tekrar çevreye
verir. Bu yüzden çevreyle sıkı bir ilişki
içindedir. Bu iş birliğinin tam olarak
gerçekleştiği örgütlerde örgüt amacına ulaşır,
gerçekleşmeyen örgütlerde ise eğitim örgütü
tam olarak amacına ulaşamaz, sorunlar
ortaya çıkar.
Zorunlu eğitim günümüzde geçmişe
oranla daha uzun bir zamanı kapsamakla
birlikte, çocuğun okulda geçirdiği zaman
ailesi ve çevresiyle geçirdiği zamana göre
daha kısa olduğundan okul öğrenmelerinin
aile çevresinde de desteklenmesi gereklidir.
Öğrencilerin okul başarılarını artırmak hem
ailelerin hem de okulun ortak sorunudur.
Okul hayatın içinde, hayat için ve
hayatla beraber teşkilatlanmak ve faaliyette
bulunmak zorundadır. Unutmamak gerekir ki,
her okul çevresinden etkilenmek ve çevresini
etkilemek gibi iki görevi beraber yapmak
durumundadır. Okullarda yapılan eğitimin
başarılı olması ve amaçlarına ulaşabilmesi
için öğrencinin ailesinin ilgi ve yardımına
ihtiyaç vardır. Okul, eğitim sistemimizde
eğitimin
üretildiği
yerdir.
Okul
eğitim
örgütünün halkla yüz yüze gelinen kapısıdır.
Okulun sorunları toplumu, toplumun sorunları
da okulu daha doğdukları anda etkiler.
Her sistem, bir çevre içinde yaşar.
Sistem, çevresi elverişli ise yaşayabilir.
Çevre, sisteme ne denli gerekli girdileri
sağlayabiliyorsa o denli elverişlidir. Her
sistemin bir genel bir de özel çevresi vardır.
Okulun
genel
çevresi,
içinde
yaşadığı
toplumdur. Toplumun kültürel yapısı, siyasal
düzeni, yönetsel birimleri, ekonomik yapısı,
toplumsal değişim ve eğilimleri, kaynakları,
yasal düzenlemeleri, bilimsel ve teknolojik
gelişmişliği gibi pek çok değişken dolaylı ve
dolaysız olarak okulu etkilerler. Okulun özel
çevresi ise girdilerini aldığı, mezunlarını
saldığı,
etkilendiği
ve
etkilediği
öbür
örgütlerdir. Bunlar üst eğitim örgütleri, öbür
okullar,
toplum,
aileler,
örgütler
ve
benzerleridir. Okul, bunlara girdisi ve çıktısı
ile
bağlı
olduğundan,
bunlar
olmadan
ne
var
olabilir
ne
de
yaşayabilir.
Okul-çevre ilişkisini
sağlayan aracı
kurumlar olan okul-aile birliği, ve okul
yönetiminin düzenli ve uyumlu çalışması
gerekmektedir. Türk eğitim sisteminde;
eğitim-öğretimin niteliğini önemli ölçüde
düşürücü etkenlerden biri çocuğun hayata
hazırlanmasında
birinci
derecede
role
ve öneme sahip iki unsur olan okul ile
aile
arasında
iş
birliğinin
yeterince
kurulamayışıdır.Okul-aile birlikleri örgütlenmiş
değillerdir. Veli görüşme günleri dışında,
velilerle örgütlü bir koordinasyon söz konusu
değildir.
Öğrenci başarısının okulların yapısı veya
sosyo-ekonomik koşullarından ziyade aileokul iş birliği ile arttığı yapılan araştırmalarla
tespit
edilmiştir.
Ancak,
öğrenme
ve
davranış sorunları olan öğrenciler ailelerinin
öğretmenlerle
yaptıkları
görüşmelerin
öğrencilerin
okul-içi
ve
okul-dışı
faaliyetlerinden ziyade öğrencinin notları
üzerinde
yoğunlaştığı
görülmüştür.
Öğrencinin okuldaki gelişimi ailenin
eğitime verdiği önem ile ilişkilidir. Aile-okul iş
birliğinin iki avantajı vardır: Birincisi, ailenin
okula
ve
öğrenciye
gösterdiği
ilgi,
motivasyonu sağlar. İkincisi ise, okulun
yapısını, değerlerini ve standartlarını tanıyan
aileler çocuklarını daha iyi yönlendirebilirler.
Mehmet ÖZBEK
Hasan Polatkan Ġlköğretim Okulu
Müdürü
1
BİLGİ DAMLASI
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
OKULUMUZ
Müdür Yrd.
2
Memur
1
Yard.Görevl
1
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
Öğret e
22
Derslik
9
Öğre ci
805
Projeksiyon
Tü Sı ıflar
Kütüpha e
var
BİLGİ DAMLASI
2
PERSONELİMİZ
İDARİ KADROMUZ
BEKİR TURHAN
MÜDÜR YARDIMCISI
3
BİLGİ DAMLASI
MEHMET ÖZBEK
OKUL MÜDÜRÜ
AHMET KUCUR
MÜDÜR YARDIMCISI
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
PERSONELİMİZ
HAVVA DEMİR
Okul Vhkı Memuresi
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
ORHAN SİNAN
Yardımcı Hizmetli
BİLGİ DAMLASI
4
VİZYONUMUZ-MİSYONUMUZ
5
BİLGİ DAMLASI
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
ETKİNLİKLERİMİZ
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
BİLGİ DAMLASI
6
ETKİNLİKLERİMİZ
7
BİLGİ DAMLASI
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
ETKİNLİKLERİMİZ
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
BİLGİ DAMLASI
8
BİYOGRAFİ
HASAN POLATKAN
Hasan Polatkan Türk siyaset ve devlet
adamı.1915 yılında EskiĢehir’de doğdu. Ġlk ve
orta öğrenimini EskiĢehir’de tamamladı. 1936’da
Ankara
Siyasal
Bilgiler
Okulunu
(bugün
Siyasal Bilgiler Fakültesi) bitirip Ziraat Bankasında
müfettiĢ
yardımcısı
olarak
göreve
baĢladı.
1939’da-müfettiĢ-oldu.
21 Temmuz 1946’da Demokrat Partiden
EskiĢehir milletvekili seçilerek meclise girdi. 14
Mayıs 1950’de ikinci defa milletvekili seçildi ve
Adnan
Menderes’in
22
Mayıs’ta
kurduğu
hükümette ÇalıĢma Bakanı olarak görev aldı. 14
Aralık’ta Maliye Bakanlığına getirildi. Daha sonra
kurulan
dört
Menderes
hükümetinde
de
10
yıl
boyunca
bu
görevini
sürdürdü.
27 Mayıs 1960 Ġhtilâli’nden sonra Kütahya’da
tutuklandı. CumhurbaĢkanı Celal Bayar, BaĢbakan
Adnan Menderes, öteki hükümet üyeleri ve DP
milletvekilleriyle birlikte yargılandı ve idamına
karar verilerek 16 Eylül 1961’de
infaz yerine
getirildi. Adnan Menderes ve Fatin RüĢtü Zorlu ile
beraber
Ġmralı
Adası’na
defnedilen
naaĢı,
hükümetin çıkardığı bir kanunla itibarları iade
edilerek 17 Eylül 1990’da Ġstanbul Topkapı’da
yaptırılan Anıtmezar’a devlet töreniyle nakledildi.
KADİR HAS
1921 Yılında Nuri-Zekiye HASOĞLU'nun evladı
olarak Kayseri'de doğdu. 1942 yılında Boğaziçi
Lisesi'nden mezun oldu. Kayseri'nin tanınmıĢ ailesi
ve eĢrafından olan Mehmet-ġehime Germirli'nin
kızı Rezzan Hasoğlu ile 1942 yılında evlendi.
Babası Nuri HASOĞLU, yorulma bilmez çalıĢkanlığı,
azmi ve dirayeti ile, Adana'da yoktan baĢlayıp
kurduğu birçok fabrika ve ticari kuruluĢlarla
ülkenin
sayılı
zenginleri
ve
AKBANK'ın
kurucuları
arasında
yer
aldı
.
BaĢta otomotiv sanayisine yönelik iĢler olmak
üzere, dürüstlüğü, azmi ve güvenilir kiĢiliği ile,
Ġstanbul'da yine sayılı ve varlıklı iĢ adamları
arasında yer aldı.
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
Mercedes Otobüs ve Kamyon Fabrikasını kurdu
ve bu kuruluĢun uzun yıllar Yönetim Kurulu
BaĢkanlığı
ve
üyeliği
görevini
yürüttü.
Ülkemizde ilk olarak Coca-Cola Fabrikasını
kurdu. Koç ailesi ile Bursa'da "Karsan" adıyla
Peugeot marka minibüs fabrikasının ortakları
arasında yer aldı. Fransızların meĢhur Michelin
Lastikleri'nin Türkiye distribütörlüğünü üstlendi.
Ayrıca,
benzeri
çeĢitli
ticari
kuruluĢları
gerçekleĢtirdi.
Kadir
HASOĞLU,
Sabancı
Ailesi'nden sonra Akbank'ın en büyük kurucu
hissesine sahiptir. Kadir HASOĞLU, dirayetli
yönetimi sayesinde kurduğu ve geliĢtirdiği ticari
kuruluĢların hepsinde, hiçbir ihtilafa düĢmeden
büyük bir baĢarı sağladı ve her iĢten alnının akı ile
çıktı.
Kadir HASOĞLU'na, eğitime ve öğretime
verdiği önemli katkılarla, gelecek nesillerin en iyi
Ģart ve ortamlarda yetiĢmesi için gösterdiği çaba
ve gayretlerden dolayı, Çanakkale On sekiz Mart
Üniversitesi Senatosunca 16 Nisan 1998 tarihli
toplantısında alınan kararla 1 Haziran 1998
tarihinde Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü
Eğitim Yönetimi-Planlaması ve Ekonomisi alanında
Onursal
Doktora
Payesi,
ayrıca
Marmara
Üniversitesi Senatosunca 8 Temmuz 1997 tarihli
toplantısında alınan kararla 30 Haziran 1998
tarihinde Atatürk Eğitim Fakültesi’nin Türk
eğitimine yaptığı maddi ve manevi katkılardan
dolayı kendisine Fahri Doktorluk Payesi verilmiĢtir.
Kadir HASOĞLU ve Rezzan HASOĞLU, 1991
yılında kurdukları "Türk Eğitimine Özgü Kadir HAS
Vakfı-HASVAK" ile baĢta eğitim ve sağlık olmak
üzere, ülke kalkınmasına yönelik çok önemli hayır
iĢlerine yöneldikleri gibi ayrıca, vasiyetleri gereği
tüm servetlerini adı geçen vakfa bağıĢladılar. Diğer
bir deyimle, ülkesinden kazandıklarını yine
ülkesine vermenin en büyük onur ve vefa borcu
olduğuna inanmaktadırlar. Kendi adı ile kurulmuĢ
bulunan Kadir Has Üniversitesi’nin eğitimine
baĢlayıp geliĢmesini görmek en büyük tutkusu idi.
Kadir Has, 23 Mart 2007 tarihinde Ġstanbul'da
vefat etti.
BİLGİ DAMLASI
10
RÖPORTAJ
OKUL KURUCU MÜDÜRÜMÜZ TUNCAY
DEMİR’LE RÖPORTAJ ( OCAK AYI)
Röportajı Yapanlar:
Durna Ülkü Taşçı : (8/A Sınıfı)
Gamze Arslan
: (8/A Sınıfı)
Aslıhan Bulut
: (7/B Sınıfı)
-Hocam kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
-Yozgat-Yerköy doğumlu olup evli 2 kız çocuğu
babasıyım. 1998 yılında Coğrafya/Sosyal Bilgiler
Öğretmeni olarak Melikgazi-Nuri Has İlköğretim
Okulu’nda göreve başladım. 2005 yılında sınavla
müdür yardımcısı olarak atandım. 2007-2008
eğitim-öğretim yılı başında Hasan Polatkan
İlköğretim Okulu’nda kurucu müdür olarak
görevlendirildim. Şu an okul müdürü olarak
görevime devam etmekteyim.
-Okulumuzun kurucu müdürü olarak ,
okulumuzun ilk açılışında karşılaştığınız
zorluklar hakkında bilgi verir misiniz?
-TOKİ bölgesinde o dönemde 3000 kadar konut
teslim edilmiş olup, eğitim-öğretim faaliyetine
başlayan tek okul 9 derslikli Hasan Polatkan
İlköğretim Okulu idi. O yıl eğitim-öğretim
anasınıfları ve 1. Sınıflar için 3 Eylül 2007 tarihinde
başlamışken, ben 5 Eylül tarihi itibariyle göreve
başladım. Bu süreçte TOKİ alt yapısı tam
anlamıyla hazır değildi ve bizlerin yapması
gereken çok iş vardı. Hem eğitim-öğretimi bir an
önce başlatacaksın hem de okulu fiziki olarak
hazırlayacaksın. O dönemi yaşayanlar bilir, TOKİ
de telefon ve internet hizmeti başlamadığı gibi
aynı zamanda Türk Telekom işçileri de grev eylemi
içerisindeydiler.
11
BİLGİ DAMLASI
Bütün bunlar Tuncay Demir için stresli, tempolu,
yorucu günlerin ve uykusuz gecelerin habercisi idi.
Bu arada unutmadan söyleyeyim okulumuzun
ruhsat problemi nedeniyle de 40 gün kadar da
elektriksiz çalıştık. İşte bütün bu olumsuzluklara
rağmen ben ve öğretmen arkadaşlarım -öğretmen
arkadaşlarım diyorum dikkat edin çünkü müdür
yardımcılarımız ilk bir ay sürecinde yoktu.
Hiç umutsuzluğa ve karamsarlığa kapılmadan
dayanışma ve heyecanla çalışmaya devam ettik.
İlk iki gün içerisinde öğrenci sıra takımlarını,
tahtaları
ve
öğrenciler
için
öncelikli
malzemelerimizi İl Milli Eğitim Müdürlüğümüzden
temin ettik ve geceleri jeneratörle tahtaların
montajını yaparak, sıralarımızı yerleştirerek okulun
tam anlamıyla eğitim öğretime geçeceği 10 Eylül
tarihine sınıflarımızı hazır hale getirdik. Bu arada
öğretmenlerimizi göreve başlatırken, öğrencilerin
geçici
kayıtlarını
da
birkaç
öğretmenimizin
desteğiyle almaya devam ediyoruz. Elektrik
olmadığı için el zili kullanıyor, okulla ilgili iş ve
işlemleri
,
yazışmaları
İlçe
Milli
Eğitim
Müdürlüğünden yaparken, öğrenci nakillerini ise
geceleri e-okuldan evde almaya devam ediyorum.
10 Eylül de 230 öğrenci ile eğitim-öğretime
başladık,
dönem
sonunu
980
öğrenciyle
tamamladık. Neyse bu sorunuzu fazla uzattım,
ama o günleri en ince ayrıntısına kadar unutmak
mümkün mü! Ama yaşadığım o süreç şimdi aklıma
geldikçe o temponun hazzını yaşayarak, “biz
neymişiz?’’ demek geliyor içimden.
-Okulumuz hakkında bilgi verir misiniz?
-Okulumuz biri anasınıfı olmak üzere 10 derslikli
bir okul olup Fen ve Teknoloji sınıfı ile Teknoloji
Tasarım sınıflarına da faal olarak sahip
durumdadır. Okulumuz kadro itibariyle 2 müdür
yardımcısı, 10 branş öğretmeni, 11 sınıf öğretmeni,
1 anasınıfı öğretmeni, 1 memur olmak üzere okul
müdürü ile birlikte 26 kadrolu personel, 3’ü
anasınıfı olmak üzere 5 ücretli öğretmen, 3
yardımcı personelden oluşmaktadır. Bütün
sınıflarımız internet ağında olup görsel ve sesli
sunu yapılabilecek donanıma sahip durumdadır.
-Veli profiliniz nasıldır?
-Veli profilimiz meslekleri itibariyle; Öğretmen
( %8.7 ), Polis memuru( %58
), İşçi( %20 ),
Emekli( %6.3 ) , Esnaf( %4.9 ), Diğer(%2,1)
şeklindedir.
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
-Okulumuz çok temiz bir okul bunu nasıl
başardınız?
-Bu hususta, kendi çocuklarımın nasıl bir eğitimöğretim ortamında bulunmasını istiyorsam o
doğrultuda çalışmalarımı başlattım. İlk önce
temizlik kültürünü tüm kuruma yerleştirmeye
çalıştım. Bu doğrultuda temizliğin ana merkezi
olarak tuvaletleri gördük ve buralarda tam
anlamıyla hijyen ortamı oluşturmaya çalıştık. Her
teneffüs sonrası dezenfekte yaptırdık, köpük el
sabunları sistemini getirdik ve hafta sonları
mutlaka geniş kapsamlı temizliklerini yaptırdık ve
personelimizi bu yönde bilinçlendirdik.
Rutin olarak her teneffüs sonrası koridorların
temizliği ve akşamları sınıfların temizliği yapıldı.
Öğrencilerimize çöp kovalarını, geri dönüşüm
kutularını kullanmaları yönünde tüm personelle
birlikte duyarlılık göstererek çalıştık. Bütün bu
çalışmalarla birlikte velilerimizin güvenini kazanıp,
övgüsünü aldık.
-Eğitim öğretim faaliyetleriniz hakkında bilgi
verir misiniz?
-Okulumuzun ilk açıldığı yıldan itibaren Melikgazi
Halk Eğitim Merkezi ile işbirliğine giderek
4.,5.,6.,7. ve 8. sınıflara yönelik olarak SBS’ye
hazırlık ve yetiştirme kurslarını en iyi materyallerle
destekleyerek
açtık.
Öğrencilerimizi
zararlı
alışkanlıklardan korumak, boş zamanlarını en iyi
şekilde değerlendirmelerini
sağlamak amacıyla
Sosyal etkinliklerin sayısını fazlalaştırdık. Sportif
faaliyetlere yönelik futbol ve satranç egzersiz
çalışmaları, sanatsal faaliyetlere yönelik tiyatro, şiir
ve resim egzersiz çalışmaları yürütülmektedir.
Sosyal kulüplerimiz toplum hizmetleri açısından
huzurevi ziyareti, ağaç dikme şenlikleri, sigara ve
alkol zararlarına yönelik seminerler gibi faaliyetleri
de yürütmektedirler.
-Okulumuzun başarı durumu hakkında bilgi
verir misiniz?
-Okulumuz yeni bir okul olmasına rağmen kısa
sürede başarıyı yakaladı. Söze ihtiyaç yok bunu
rakamlar en güzel şekilde İfade etmektedir.
Okulumuz 2008 OKS’de ilimizde 336 okul arasında
35., devlet okulları arasında 25. olmuş,
2009
SBS’de 350 okul arasında 26. devlet okulları
arasında 15., Melikgazi İlçesi’nde tüm okullar
arasında
11.
devlet
okulları
arasında
5. olmuştur. Bizim hedefimiz akademik başarı
yanında
sportif, kültürel, sosyal faaliyetler
alanlarında da başarıyı yakalamaktır.
HASAN POLATKANİLK ÖĞRETİM OKULU
-Bu başarıyı nelere bağlıyorsunuz?
-Bu başarının temelinde okulumuzda ekip ruhunu
oluşturmamız yatmaktadır. Futbol tabiriyle biz tam
bir takım oluşturduk. Bununla birlikte öğrenci ve
velilerin motivasyonuna yönelik çalışmalarda
bulunduk. Ben bütün veli toplantılarında şu örneği
vermişimdir:
“Eğitim üç ayaklı bir tabure gibidir. Bunlar okulöğrenci-veli ve çevre. Bu ayaklardan hangisinde
sıkıntı
olursa
olsun
hedeflenen
sonucun
alınamayacağı, başarı ve başarısızlıkta bütün bu
faktörlerin etkili olacağı yönünde görüşlerimi sürekli
yeniledim.
Velilere
öğrencilerimizin
aldıkları
karnelerin
kendilerine
ait
olduğunu
sürekli
vurguladım.” Bunlar başarının sosyal ve psikolojik
boyutları. Olayın diğer boyutu ise okulun her türlü
donanım
ve
materyallerle
donatılması,
öğretmenlerimize
her
türlü
alt
yapının
hazırlanması, hijyen noktasında ferah bir okul
ortamının oluşturulması noktasında üzerimize
düşen görevi tüm personelim ve okul-aile birliği ile
birlikte en iyi şekilde gerçekleştirmeye çalıştık.
SBS’ye hazırlık ve yetiştirme kurslarını sıkı tutarak
ve en iyi materyallerle destekleyerek açtık. Bu
kursların verimliliği noktasında velilerimizi ve
öğrencilerimizi bilgilendirdik. Bunun sonuçlarını da
dershaneye giden öğrencilerin oranının %12 olması
şeklinde gördük.
Şunu da belirtmeden
geçmeyeyim; branş öğretmenlerimiz öğleden sonra
belirlenen saatlerde fedakarca
2. kademe
öğrencilerine yönelik ev ziyaretlerinde bulunarak
motivasyon sağlamada ve sorunların çözümünde
bire
bir
çalışmalarda
bulundular.
Bu
çalışmalarından dolayı öğretmenlerimize tekrar
teşekkür ediyorum.
-Nasıl Bir okul oluşturmayı hedeflediniz?
-Bu sorunuza şöyle cevap vereyim. “Tuncay
DEMİR, sen bir müdür olarak değil de bir veli olarak
çocuğunun nasıl bir okulda okumasını isterdin?”
şeklinde kendime sık sık sorarım..Bu işe
başladığımızda okulun ilk töreninde velilerimize,
öğrencilerimize ve personelimize şu hedefi koyduk:
Kayseri’de başarı açısından özel okullar dahil ilk 10
içerisinde yer almaktı. Melikgazi İlçesi’nde bu
hedefimizi yakaladık. Şimdi sıra Kayseri’de.
Qkulumuzun bu kurum kültürüyle “biz başarıya
alıştık” sloganıyla adını hep duyuracağına
inanıyorum.
-Çok teşekkür ederiz.
-Ben teşekkür eder, başarılarımızın devamını
dilerim.
BİLGİ DAMLASI
12
ZEKA DAMLALARI
SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:Patlıcanın
içerdiği nikotinin bitkilere olumsuz etki yaptığını
kontrollü deney süresince tespit ettik.Bu
çalışmamızın sigara kullanan insanları bir kere daha
düşünmeye sevk etmesini umut ediyoruz.
PATLICANDAKİ NİKOTİNİN BİTKİLERE ETKİSİNİN
İNCELENMESİ
PROJENİN AMACI:Bilinen en zehirli bitki
familyasından (Solanaceae) olan patlıcandaki
nikotinin Kalanchoe bitkisine etkisinin
kontrollü deneyle gözlenmesi.
PROJENİN HEDEFLERİ:
1)Patlıcandaki nikotinin bitkilere etkisinden
yola çıkarak sigaranın bitkiler ve tüm
canlılara etkisi hakkında insanları düşünmeye
sevk etmek,bilinç oluşturmak.
2)Fazla patlıcan tüketimi sigara etkisi
yapabilir mi?
GERÇEKLEŞTİRİLEN FAALİYETLER:
Patlıcanı yumuşayana kadar haşladık.iyice
kendini salınca suyunu süzdük.kalan
patlıcanları da sıkarak özünün suya geçmesini
sağladık.birbirinin aynı iki saksıda kalanchoe
bitkilerinin birini patlıcan suyuyla, diğerini
çeşme suyuyla düzenli olarak suladık.
KULLANILAN YÖNTEMLER:Kontrollü deney
yaptık.Deney süresince karşılaştırma
yapabilmek için bitkileri fotoğrafladık.
ULAŞILAN SONUÇLAR:Patlıcan suyuyla
beslediğimiz bitkinin yaprakları kurumaya
başladı, çeşme suyuyla beslediğimiz bitki
ilk günkü görüntüsünü korudu.
İLGİLİ KAYNAK TARAMASI:İnternette yaptığımız
araştırmalarda bizim çalışmaya en yakın olarak
nikotinden yapılan böcek ilaçları ve sigara
bıraktırma suyu vardı.Bizim deneyimizde
yapılmamıştı.
PROJE TAKVİMİ:
20-30 ekim:Proje için fikir alışverişi yapılması.
1-10 kasım:Proje konusunun belirlenmesi
10-20 kasım:Malzeme tespiti ve temini
21kasım-15 ocak:Deney süreci
15 ocak:deneyin sonuçlanması.
PROJE BÜTÇESİ:2kg. patlıcan x 2 TL=4TL.
2 saksı bitki x 7 TL=14 TL.
DESTEK ALINAN KİŞİ VE KURUMLAR:Bitki seçiminde
ve patlıcan suyu hazırlanmasında öğrencimizin
bitkilere meraklı annesinden destek aldık.
PROJENİN ÖZETİ:Patlıcandaki nikotinin dolayısıyla
sigaranın bitkilere ve canlılara etkisi ile ilgili deney
yaptık ve bu konuda bilinç oluşturmak
istedik.Kalanchoe bitkisinden özdeş iki saksı
hazırlayıp birini patlıcan suyuyla, diğerini çeşme
suyuyla yaklaşık 2 ay suladık.Ve sonuçta patlıcan
suyuyla suladığımız bitkinin yapraklarının
solduğunu, kuruduğunu gördük.
ELİF KÜBRA AKÇA
8-B SINIFI
ELİF
KÜBRA
AKÇA
8-B SINIFI
NO: 68
TÜRKÇE
MATEMATİK
FEN BİLGİSİ
SOSYAL BİLG.
YABANCI DİL.
D
19
14
16
16
11
Y
0
1
1
0
2
B
0
1
0
0
0
2008 SBS PUANI: 482,845
13
BİLGİ DAMLASI
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
GÖNÜLDEN DAMLALAR
Anılar
Di’li geçmiş zamanların raflarında
Tozlu bir biblodur anılar,
Unutulmaya mahkum edilmiş.
Bazen içli bir ah çekişle
Alınır tozlar,
Bazen dost sohbetlerinde
Özenle indirilir yerinden
Köpüklü kahve eşliğinde
Acı bir tebessümle silinir.
Taşınır zamanın geçmişinden
Şimdiki zamanlara.
Yıkanır birkaç damla gözyaşıyla,
Kutsar gibi dokunup can evine,
Keşkelerle kaldırılır yerine.
Yine geniş zamanlara kalır pişmanlıklar
Acılar yine yüreğin en can alıcı yerinde
Çekilir gözyaşları kaynağına
Fincanın dibindeki telveye kalır
Mutluluğu aramak
Üç vakte kadar gelecek
Üç vakte kadar...
Mehtap KEKLİK
Kan Damladı Gölgeme
Gözlerimin izdüşümünde
Kırılan hayallerin sessiz akan gözyaşları
Bir mayıs ikindisinde çekildi kaynağına.
Zaman, imbiğinden süzerken hüznü
Bir damla kan damladı
Yerlerde sürünen gölgeme.
Gölgemin en uzun anıydı.
Geçmişin derinliklerinden bakarken
hüznüme
Bozkır kızının elindeki kekik kokusu
Ve güneş kavruğu teninin solgunluğunda
Geleceğe dokundum.
Zaman saçlarıma,
Bulut gözlerime dokundu.
Islak kirpikler arasından izledim
Gölgemin kısaldığını.
Soğuk toprağını avuçladım gölgemin
Toprak kokusu, kekik kokusu
Şimdi avuçlarımda
Mezar taşı suskunluğunda.
Mehtap KEKLİK
Mehtap KEKLİK 2004 yılında “GÖZLERİNE GÖM
BENİ " ADLI ŞİİR KİTABININI ÇIKARMIŞTIR.
Şiirlerine
http://www.antoloji.com/siir/sair/sair.asp?sair=49240
Web adresinden ulaşabilirsiniz.
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
Annenin Gözyaşları
Bir damla gözyaşıdır hüzünden miras kalan.
Bazen de mutluluktur kirpiklerin ucundan
düşen damlanın sebebi. Bazen özlem, bazen
sitemle düşer yanaklarımıza. Sebebi ne olursa
olsun duygunun öz suyudur gözyaşı.
Bebekte farklı, çocukta farklı, kadında ve
erkekte daha farklıdır. Ama anaların gözünden
bambaşka süzülür yanaklara. Sımsıcaktır
ananın gözyaşları.Yüreğinin yangınlarında
kaynamıştır. Yeraltı suları gibi temizdir, saftır.
Ananın kırık kalbinin çatlaklarından süzülerek
gelir göz pınarlarına. Yüreğinin çatlaklarından
fışkırırken önce acıların süzgecinden geçer,
sonra merhamet havuzunda dinlenir. Şefkat
yatağından akıp gelirken cefa kayalıklarını
aşındırır. Vefa çağlayanından dökülerek, sevgi
vadisinde yoluna devam eder. Annenin gözleri
umuttur. Umutla damlar, yılların çilesini
çizgilerinde saklayan yanaklara.
Bu yüzden susar, anne ağlayınca cümle alem.
Ananın gözyaşını görünce utanır tüm gözyaşları
ve çekilir kaynağına. Kıskanır çağlayanlar öyle
coşkun çağlayamadıkları için. Irmaklar imrenir
bir damlası da benim bağrımdan akıp gitse
diye. Hasretle bekleyedursun denizler, toprak
kurur, kavrulur özleminden. Rüzgar daha bir
narin eser ananın yanaklarında gözyaşını
öperken. Dağlar dayanamaz ananın ağıdına da
bir kara duman çöküverir doruklarına. Bulutlar
nem kapmak için yarışır gökte birbiriyle.
Ah! Ana bu, verir mi evladı dururken
başkasına? Düşürür, ya bağrına bastığı
yavrunun saçlarına, ya da cennette O'nu
bekleyen kuzusunun toprağına.
Mehtap KEKLİK
3/A SINIFI ÖĞRETMENİ
BİLGİ DAMLASI
14
Anlaşılmayan derler de 1.2. ve 3.sınıfın
derleri. Sanki üniversiteye hazırlık yapıyoruz.
Çalıştırırken bekçilik değil de Anlaşılmayanları
anlatarak,
yanlışları
tespit
ederek
çocuğumuzla birlikte ders çalışsak hatalarımızı
rahatlıkla tespit edebileceğiz.
Diyorum ya kendini tanımıyor insan,
başkalarının özelliklerini tanır mı?
Yönlendirdiği yol her zaman çıkmaz
yoldur. Biz çocuğumuzu kendi zamanımıza
göre mi yoksa onların yaşayacağı zamana
göre mi yetiştireceğiz?
ÇOCUK VE İLETİŞİM
Hep şikâyetçi oluruz ben çocukluğumda
şunu olmak, şunu yapmak isterdim. Ah
Ah!Çocukluğumu
yaşayamadım.
Annem,
babam beni kendi hayallerindeki meslekler
doğrultusunda yetiştirmek istedi. Sonunda ne
onun istediğini olabildim, ne de kendimin
istediğini olabildim. Neden mi? Bir kaba iki
farklı ayran sığmıyor da onun için.
Hayatımızda o kadar çeşitli kitaplar
okuruz
ki
tanımadığımız bilim adamı,
felsefeci, sosyoloji…vb. kalmaz.Bunları hep
ilim adına tanırız.Peki ya biz! Biz kendimizi
tanıyor muyuz? İşte ben toplum önünde
konuşamam, şarkı söyleyemem, utanırım,
sıkılırım… Hep aynı terennümler; oysa insan
okuduğu ilmin ışığında önce kendini tanımaya
çalışmalıdır.
Kendini
ve
özelliklerini
tanımayan bir insan başkalarını nasıl tanır?
Böyle olunca da nice çocukluk dönemleri
boşuna harcanıp gidiyor.
Bizler
çocuklarımızı
önce
çok
iyi
tanımalıyız, onların yeteneklerini keşfetmeli,
hayallerine inebilmesini bilmeliyiz.
Çoğu zaman veliler gelir, hocam benim
çocuğum bolca resim yapıyor,derslerine hiç
çalışmıyor; oysa ben onun için saçımı
süpürge ediyorum, okusun da doktor olsun
diye.
Hocam benim çocuğum akşama kadar
top oynuyor. Benim çocuğum güzel okuyup
yazıyor ama matematikten başarısız.
Hocam bizim zamanımızda böyle dersler
yoktu ben hiçbir şey anlamıyorum. Şikâyetler
hep aynı sıralanıp gidiyor.
15
BİLGİ DAMLASI
Hz. Ali’nin Bir sözü vardır: Çocuklarınızı kendi
zamanınıza göre değil, onların yaşayacağı
zamana göre yetiştiriniz.
Ne kadar güzel söylenmiş bir söz, sanki
geçmişten
günümüze
ve
de
geleceğe
sesleniyor.
Bu gün kuşak çatışması dediğimiz
sorunlarımıza sesleniyor adeta haykırıyor, ben
sorunlarınızın ilacıyım, diyor.
Kulakları çınlasın sevgili tiyatro ustası
Levent Kırca’nın bir parodisindeki bir bölümde
Çocuğa sorarlar büyüyünce ne olacaksın
avukat. Avukat olunca ne yapacaksın, çokça
para kazanacağım. Çokça para kazanınca ne
yapacaksın odamı oyuncaklarla doldurup
oynayacağım!
Bu günün gözde meslekleri gelecekte
geçerliliğini yitirebilir. Başka meslekler gözde
olabilir. Öyleyse edindiğimiz ilim bize geleceği
doğru
bir
şekilde
gösterebilsin
ki
çocuklarımızın
çocukluğunu
boşuna
harcamayalım.
İletişim: Beni tanı, ben de seni
tanıyayım değil midir?
Vahdettin Bulut
2/A Sınıf Öğretmeni
YENİ KARDEŞLER
ISUZU SERVİSİ
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
RÖPORTAJ
Kayseri İl Sağlık Müdürü Dr.Kadir-Çetinkara ile
yapılan-ropörtaj--(şubat-2010)
-Kendinizi
kısaca
tanıtır
mısınız?
-Kayseri doğumluyum. İlk,orta ve lise öğrenimimi
Kayseri'de
aldım.Üniversiteyi
Bursa
Uludağ
Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde okudum.1995'te mezun
olduktan
sonra,mecburi
hizmetimi
Siirt'te
tamamladım.1996'da Kayseri'ye geldim.2002 yılından
beri
ilimize
hizmet
vermekteyim.
-Görev alanınız ile ilgili bilgi verir misiniz?
-İlimizdeki sağlıkla ilgili bütün konularda Kayseri'de
7200
sağlık
personeli
ile
hizmet
veriyoruz.
-İlimizdeki doktor sayısı ne kadar? Yeterli mi?
-İlimizde toplam 2065 doktorla hizmet veriyoruz.
Türkiye
ortalamasına
kıyas
ettiğimiz
zaman
%96
doluluk
vardır,
yani
yeterli.
-İlimizdeki sağlık hizmetlerinin kalitesi nasıldır?
-Aslında bu vatandaşa sorulsa daha iyi olur; ama
yapılan anketlerde %80 hasta memnuniyeti var.
-İlimize
niçin
"bölgenin
sağlık
merkezi"
denilmektedir?
-Kayseri'de gerek hastane sayısı, gerek sağlık
personeli sayısı, gerekse yapılan hizmetin kalitesi
olarak çevre illerden hissedilebilir bir farkımız olduğu
için, geçen yıl toplam baktığımız hasta sayısının
%20'si çevre illerden geldi. 10000 hastamızın
yaklaşık
2000'i
çevre
illerden
gelmiştir.
Dr.Kadir ÇETİNKARA
İl Sağlık Müdürü
-Koruyucu
hekimlik
nedir?
Bu
konuda halkımız nasıl bilinçlendirilebilir?
-Koruyucu hekimlik, insanların hasta olmaması
için yapılan tüm sağlık hizmetleridir. Bunlar
içindeki
en
önemli
hizmetler,
aşılama
çalışmaları
ve
çevre
sağlık
hizmetleri.
-Aşılama dışında okullara yönelik çalışmalarınız-var-mıdır?
-Okullara sadece aşılama çalışmaları için değil,
rutin sağlık taramalarına da geliyoruz. Göz
hastalıkları ve diğer bulaşıcı hastalıklarla ilgili
toplumu bilgilendiren çalışmalar yapıyoruz.
-Sağlık hizmeti veren kuruluşlar nasıl denetlenmektedir?
-Bakanlığın mevzuatları çerçevesinde yılda 2, yılda 4
gibi belli periyotlarda kamu ve özel tüm sağlık
kurumları-denetlenmektedir.
-H1N1 virüsü ile ilgili ne gibi çalışmalar
yapıldı?
Son
durum
nedir?
-H1N1 virüsü ile ilgili yoğun bilgilendirme ve
eğitim çalışmaları oldu. Son durum ise ilimiz şu
an pandemi (büyük salgın) riskini atlatmıştır.
-Aile hekimliği nedir? Şu anda uygulamalar
nasıl_gidiyor?
-Aile hekimliği tüm fertlerin ilk hasta olduklarında
hem
teşhis,
hem
de
tedavi
sürecinde
ilk
başvuracakları ve kendilerini tanıyan, hastanın da
hekimini daha iyi tanıdığı danışman doktordur.
Yaklaşık 1,5 yıldır ilimizde uygulanmakta, vatandaşın
yoğun
ilgisi
ile
süreç
devam
etmekte.
-Son olarak eklemek istediğiniz bir şey,
iletmek istediğiniz bir mesajınız var mıdır?
-Halkın sağlığını korumak ve sağlığı bozulmuş
kişilerin sağlığına kavuşması için hizmet
sunarken,
vatandaşın
yardımcı
olmasını,
sağlıkla ilgili bütün sorunlarını, bakın burayı
altını çizerek söylüyorum, sadece ama
sadece bir sağlık biriminden öğrenmeli.
-Tam gün yasası nedir? Ne gibi faydalar
sağlayacak?
-Tam gün yasası, kamuda çalışan doktorların mesai
saatlerini ve çalışma takvimlerini yeniden belirleyen
bir
sistemdir.
Hekimler
ya
sadece
kamuda
çalışacaklar veya sadece özel çalışacaklar. Hekim
hasta arasındaki para ilişkisini tamamen ortadan
kaldıracak.
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
Röportajı Yapanlar:
Durna Ülkü Taşçı: (8/A Sınıfı)
Gamze Arslan : (8/A Sınıfı)
Aslıhan Bulut
: (7/B Sınıfı)
BİLGİ DAMLASI
16
SES BAYRAĞIMIZ
Dilin en çok bilinen ve kabul gören
tanımı Ģudur: Ġnsanlar arasında anlaĢmayı
sağlayan tabiî bir vasıta; kendi kanunları
içerisinde yaĢayan ve geliĢen canlı bir varlık;
milleti birleĢtiren, koruyan ve onun ortak malı
olan sosyal bir müessese; yıllar boyunca
meydana gelmiĢ bir sosyal kurum; seslerden
örülmüĢ
bir
ağ;
temeli
bilinmeyen
zamanlarda
atılmıĢ
gizli
antlaĢmalar
sistemidir.
Dil, ağzımızdan rastgele çıkan ses
topluluğu değil; beynimizden fıĢkıran duygu
ve düĢünce kıvılcımlarıdır. Her bağımsız
milletin bir dili vardır. Bizim dilimiz de güzel
Türkçemizdir.
Faruk Nafiz‟in dediği gibi Türkçemiz
bizim ses bayrağımızdır. Dil ile bağımsızlık
doğrudan
iliĢkilidir.
GeçmiĢte
önemli
uygarlıklar kurmuĢ Eti,Urartu,Lidya gibi
medeniyetlerin tarihe karıĢmalarının en
önemli nedeni de dillerini yitirmeleridir.
Uygarlıkların temelini oluĢturan dildir. Dil
kaybolunca uygarlık da kaybolur.
Millet olarak çağdaĢ medeniyetler
seviyesini yakalamak istiyorsak Türkçemizi
bilim dili haline getirmeliyiz.Türkçemiz bugün
bilim dili haline gelmediyse; bunun suçlusu
dilimiz değil, onu kullananlardır.Melih Cevdet
Anday „„ Yabancı bir dille elde edilen bilgi ana
dile mal edilmedikçe o dilin konuĢulduğu
ülkede
gerçek
bir
ilerleme
gerçekleĢtirilemez.‟‟ diyor.
17
BİLGİ DAMLASI
Toplumların geliĢimini sağlayan en
önemli
etkenler
bilim
ve
sanattır.
Türkçemizin
sanattaki
yansıması
ise
edebiyattır.Edebiyat
toplumların
ve
bireylerin kendilerini en doğru Ģekilde ifade
etmelerine olanak tanır, güzellik duygusunu
kafalarımıza
ve
gönüllerimize
iĢleyip
hırstan, nefretten, karamsarlıktan uzak bir
yaĢam sürmemizi sağlar.Bu Ģekilde bilimsel
düĢüncenin ,dolayısıyla ilerlemenin zemini
oluĢturulmuĢ olur.
Dil, kültürün en önemli ögesi ve
taĢıyıcısıdır. Dilimizdeki bozulmalar geçmiĢ
ve gelecek kuĢaklar arasında kurduğumuz
köprülerin
yıkılmasına
neden
olabilir.
Türkçemiz bizi koruyan, bir arada tutan en
önemli kültür öğesidir. Türkçemizdeki
bozulmalar, yanlıĢ kullanımlar insanlarımız
arasında anlaĢmazlıklara ve ayrıĢmalara
neden olur.Bu konuda Ziya Gökalp Ģöyle
diyor:
“Türklüğün vicdanı bir;
Dini bir, vatanı bir;
Fakat hepsi ayrılır
Olmazsa lisanı bir.”
Peki, bizim için hayatî önem taĢıyan
Türkçemizi koruyup, zenginleĢtirmek için
neler yapmalıyız? Her Ģeyden önce dilimizi;
masallarımızla,ninnilerimizle, destanlarımızla, Ģiirlerimizle, öykülerimizle beslemeliyiz.
Dilimiz bu sayede canlılığını, zindeliğini
korur.
Çocuklarımıza,
iĢ
yerlerimize,
eserlerimize
isim
verirken
Türkçe
olmalarına dikkat edelim. Televizyonlarda,
radyolarda Anadolu insanlarının gönül
zenginliğini en güzel Ģekilde ifade eden
türkülerimize daha fazla yer verelim.
Unutmayalım
Türkçe
bizim
kanımızdır, kalbimizdir, beynimizdir. Oktay
Sinanoğlu‟nun dediği gibi “Türkçe elden
giderse Türkiye elden gider.”
AYTEKĠN ġAHĠN
TÜRKÇE ÖĞRETMENĠ
Bu Kitapları Okudunuz mu?
Don Brown – Kayıp Sembol
Elif Şafak –
Aşk
M.Hayri Kırb.– Ahir Zaman İlmihali
Ayşe Kulin–
Türkan - Veda
Turgut Özakman – Cumhuriyet-Diriliş
Adam Fawer – Olasılık - Empati
İskender Pala– Kitab-ı Aşk
Serdar Özkan– Kayıp Gül
Chris Cleave–
Küçük Arı
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
RÖPORTAJ (KAYSERİGAZ GENEL MÜDÜRÜ)
-Şu andaki abone sayınız ve hedefleriniz
hakkında bilgi verir misiniz?
- Şu anki abone sayımız 252.000 bbs (bağımsız
bölüm sayısı) abonedir. Bir konut 200
metrekareye kadar
1 bbs ,200 metrekare
üzerindeki her 100 metrekare
1 bbs olarak
hesaplanıyor. Hedefimiz bu yıl sonu bu rakamı
280.000’lere taşımaktır. Kayseri’de yaklaşık
220.000 konut mevcut, şu
anda 170.000
civarında
doğalgaz
abonemiz
vardır.
HASAN YASİR BORA
KAYSERİGAZ GENEL MÜDÜRÜ
26-04-2010 pazartesi günü röportaj için
Kayserigaz Genel Müdürlük binasına gittiğimizde.
müdürlük değişimi arifesinde bizi Genel Müdür
Ahmet Hakan TOLA ve yerine geçecek olan şu an
Müdür yardımcısı olan Hasan Yasir BORA beyler
karşıladılar. İki Müdürümüzün de genç ,dinamik
ve kariyer sahibi olmalarından etkilendik. Ahmet
Hakan TOLA kendisini tanıttıktan sonra bir jest
yaparak bizi röportaj için mayıs ayında yerine
geçecek olan Hasan Yasir beyle baş başa bıraktı.
- Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız ?
Ahmet Hakan TOLA: 1994 yılında Boğaziçi
Üniversitesi Makine Mühendisliği’nden mezun
oldum. Aynı fakültede yüksek lisans yaptım.2007
de Kayserigaz’ın Genel Müdürü olarak çalışmaya
başladım .evli ve iki çocuk babasıyım.
Hasan Yasir
BORA: 1974 İstanbul
doğumluyum . 1996 yılında İstanbul Yıldız Teknik
Üniversitesi
Makine
Mühendisliği
bölümünü
bitirdim. 2004 yılına kadar İGDAŞ’ta değişik
birimlerde görev yaptım. Doğalgaz piyasasındaki
özelleştirmelerle birlikte ARSAN doğalgaz A.Ş.’de
proje koordinatörlüğüne geçtim. 2007 yılında
Kayserigaz’da
Genel Müdür Yardımcısı olarak
göreve başladım. Mayıs ayından itibaren Genel
Müdür olarak görev yapacağım.
-Faaliyetleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
-Biz
Kayseri’de
doğalgaz
dağıtım
hizmeti
sunuyoruz. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
(EPDK) Kayseri doğalgaz dağıtım lisansını bize
verdi. Kayseri girişinde toptancı şirketlerden
doğalgazı
satın
alıp
Kayseri’nin
tamamına
ulaştırıyoruz
21
BİLGİ DAMLASI
-Doğalgazın avantajları nelerdir?
-Doğalgazın en önemli avantajı,
çevreci
olması , diğer yakıt türlerine göre daha temiz
aynı zamanda ekonomik ve ucuz olmasıdır.
Çevreci yönü bizi daha çok cezp ettiği için biz
bunun üzerinde duruyoruz. Eskiden Ankara ve
İstanbul’da hava kirliliğinden dolayı dışarı
çıkılamazdı. 2007 yılında doğalgazla birlikte
İstanbul Türkiye’nin en temiz havaya sahip
şehirlerden biri oldu.Özellikle bu temiz hava
çocuklar ve gençler için daha önemli.
-Doğalgazın
Tehlikelere
almalıyız?
tehlikeleri
var
mıdır?
karşı
Nasıl
önlemler
-Doğalgaz bilinenin aksine zehirli bir gaz değil ,
doğalgaz kaçağı olursa içerdeki oksijeni
uzaklaştırarak , oksijensiz bir ortam oluşturup
boğma tehlikesi meydana getirir. Doğalgaz
zehirlenmesi tabiri tamamen yanlıştır, doğalgaz
kokusuzdur. İçine THT denen bir madde
damlatıyoruz, bu madde çürük sarımsak gibi
kokar. Herhangi bir kaçak anında fark edilsin
diye konur. Bu kokunun bir özelliği de uyurken
bile insanı irrite ederek uyandırıyor. İlimizde bir
genç kapıyı pencereyi kapatıp doğalgazı açarak
mutfakta intihar etmek istiyor doğalgaz zehirli
bir gaz olmadığı için bu eyleminde başarısız
oluyor.
Apartman
sakinleri
kokudan
şüphelenip ekiplerimizi arıyor ekiplerimiz kısa
sürede oraya intikal edip duruma el konuluyor.
Doğalgaz
düzgün,
tesisat
yapıldığında
kurallarına uygun kullanıldığında emniyetli bir
gaz ama sonuçta yanıcı ve patlayıcı bir
gazdır, kıvılcımla yanma ve patlama ihtimali
vardır. Bunun için dikkatli olmalı ve tedbirli
davranmalıyız.
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
-Doğalgazı verimli kullanmak için neler
önerirsiniz?
-Doğalgazı verimli kullanmak için öncelikli olarak
ekipman
seçimi
çok
önemlidir.
Doğalgaz
kullanılacak yere uygun ekipman seçilmiş olması
lazımdır.Çok büyük kapasiteli bir kombi seçtiğinizde
bu verimsiz yanmaya sebep olur bu da daha fazla
gaz tüketimine sebep olur.Hesaplamalara dikkat
edip doğru ürünleri seçmek lazımdır. Doğalgaz için
konulan menfezler de verimli yakma için önemlidir.
Ayrıca
tasarruf için kışın doğalgazı istenirse
kısmalı,
minimuma
getirmeli
fakat
hiç
kapatmamalıyız.
-Dünyadaki doğalgaz rezervleri ne kadardır?
Bu rezerv ne kadar süre ihtiyacı karşılar?
- Şu anda dünyada kanıtlanmış doğalgaz rezervi
70 yıl
ihtiyacı karşılayacak
düzeydedir. Yeni
doğalgaz rezervleri de ortaya çıkartılmaktadır.
Doğalgaz
son
zamanlarda
Türkiye’de
artış
göstermektedir, en çok
Trakya bölgesinde
bulunurken en az Güneydoğu da bulunmaktadır,
fakat genel itibariyle doğalgaz Türkiye’de çok azdır.
-Abonelere yönelik kampanyalarınız hakkında
bilgi verir misiniz?
-Biz
Kayserigaz
olarak abone
kampanyaları
yapıyoruz. Bundan önceki dönemlerde abone
olanlara 3 ay ücretsiz Digitürk avantajı sağladık.
Geçen sene tüm abone olanlara
fidan hediye
etmiştik. Bu bizim çevreci yönümüzle de bağdaşan
bir durumdu .Fidan hediye ederek Kayseri’nin temiz
havasına katkıda bulunmak istedik.Bu sene iki
bankayla birlikte ortak bir proje geliştirdik. Buna
Kayseri finans diyoruz. Orta ve düşük gelir
seviyesindeki kişilere ulaşmak ve onlara katkı
sağlamak üzere
doğalgaza geçiş yapmak
isteyenlere 15 ay boyunca %0 faizli kredi imkanı
sağlıyoruz.
-Yakın zamanda doğalgaza zam gelebilir mi?
-Doğalgaz zammı bizlerin elinde olan bir şey değildir.
Bütün dünyada belirli formulasyonlarla hesaplanan
bir fiyat.Ama şahsi tahminime göre yakın zamanda
ciddi bir zam beklemiyorum.
-2010 ocak ayı hava kirliliği olan iller listesinde
Kayseri’nin adı yok , bu ne anlama geliyor?
-Bu Kayserigaz’ın başarısının bir göstergesidir.
Bundan 4-5 sene önce Kayseri bu listede hep vardı.
2003-2004 yıllarında bazılarında
(zannederim
partiküllerde) ilk sıradaydı. Bugün bu listede
olmaması
Kayserigaz’ın
Kayseri’ye
doğalgazı
ulaştırması ve vatandaşların bu yönde tercihlerini
ortaya koymalarının bir sonucudur. Hedefimiz daha
temiz bir havadır.
-Son olarak ilave edeceğiniz şeyler var mıdır?
-Biz
çocuklarımızı
doğalgaz
konusunda
bilinçlendirmek amacıyla Dolgi , sevimli bir ejderha
karakteri oluşturduk. Bilinçlendirmeye okul çağında
başladık
çünkü
çocuklar
geleceğin
doğalgaz
müşterileri ve kullanıcılarıdır. Dolgi karakteriyle
tiyatrolar düzenliyor, okullara geliyor seminerler
veriyor doğalgazı anlatıyoruz. Bunun dışında
Kayseri’ye çok ciddi sosyal sorumluluk projeleri de
gerçekleştiriyoruz.Örnek
olarak;
Mahzemin
İlköğretim okulu’na bilgisayar laboratuarı kurduk,
Kayseri 1. Amatör liginin tamamına sponsor olduk.,
Kayseri Badminton şampiyonası düzenledik.Bu ve
benzeri daha çok gençlere yönelik faaliyetler
düzenliyoruz, tiyatrolar yapıyoruz, çok güzel
etkinliklerimiz oluyor.Bütün hedefimiz bilinçlendirme,
doğalgaz kullanımını yaygınlaştırma ve daha temiz
bir çevreye ulaşmaktır.
- Bizimle röportaj yaptığınız için teşekkür
ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.
-Ben teşekkür ederim.
Röportajı Yapanlar:
Durna Ülkü Taşçı: (8/A Sınıfı)
Gamze Arslan : (8/A Sınıfı)
Aslıhan Bulut
: (7/B Sınıfı)
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
BİLGİ DAMLASI
22
UMUT DAMLALARI
BİR DÜNYA İSTERİM
Sevgi dolu bir dünyada ,
Kardeşlik içinde,
Dostluk içinde
Yaşamak isterim.
Anne ve babamıza sevgi
ve saygı duyalım.
Herkese Hoşgörülü olalım,
Fedakârlık gösterelim.
Hepimiz kardeş olalım,
Yardımsever olalım.
Mutluluk içinde ,
Barış içinde yaşayalım.
Nisanur YILDIRIM 4/A
BENİM DÜNYAM
Temiz olsun benim dünyam,
Kirlenmesin hiçbir zaman,
Öyle kötüler tarafından,
Yıpranmasın hiçbir zaman.
Sevgi olsun benim dünyam,
Sevgi dolsun her zaman,
Kötü insanlara ise,
Yer kalmasın hiçbir zaman
BİR DÜNYA İSTERİM
Ben savaşların olmadığı bir
dünya isterim. Askerlerimizin
ölmediği, yerlere sigara
izmaritleri ve çöplerin
atılmadığı, yaşlıların saygı
gördüğü bir dünya isterim.
Çocukların kavga etmediği ,
anne babası olmayan çocuklara
yardım edilen bir dünya isterim.
Herkese eşit davranılmasını
herkesin aynı sevgi ve saygıyı
görmesini isterim. Ağaçların
kesilmemesi için kağıtların geri
dönüşüm kutusuna atılmasını
isterim. Cinayetlerin az olduğu,
bebeklerin cami kenarına
bırakılmadığı bir dünya isterim.
Atakan ERDOĞAN
İSTEDİĞİM DÜNYA
Kimsenin kötü olmadığı,
İnsanların ölmediği,
Herkesin sevgi dolu olduğu
Bir dünya isterim.
Savaş açılmayan,
Sevgi dolu olan,
Herkesin sevildiği
Mutlu bir dünya isterim.
İbadet edilen,
Temiz olunan,
Düzenli bir hayat,
Gülen yüzler isterim.
Mervenur UÇARSU 4/A
4/A
GÜL Kİ
GÜLSÜN
DÜNYA
SEVGİ,
SAYGI,
MUTLULUK
DOLU BİR
DÜNYA İÇİN
Mutlu olsun benim dünyam,
Üzülmesin hiçbir zaman,
Üzülenler için de,
Allah çare versin her zaman.
Merve Nur ALTUNDAĞ 4/B
GÖÇMEN KUŞLAR
Havalar soğudu bak,
Gidiyor göçmen kuşlar.
Kanat vurup göklerden,
Sizlere selam diyor.
Erimeye başladı kar,
Geldi yine ilkbahar,
Dönüyor göçmen kuşlar,
Her tarafta şenlik var.
Cansel CANPOLAT
3/A SINIFI
23
BİLGİ DAMLASI
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
SEVGİ DAMLALARI
ANNEM
Sen beni besledin,
Sen beni giydirdin,
Sen beni büyüttün,
Annem.
Doğumdan ölüme,
Güzel yuvamda,
Hep sen vardın
Annem.
Hasan KESKİN 3/A 317
ANNE SEVGİSİ
Bir sevgi tomurcuğu gibisin
Anne.
Bir ışık gibisin Anne.
Dünyayı barış ışıklarınla ışıt.
Sevgi tomurcuğunla,
Bütün insanlara sevgi
dağıtırsın,
Bizi büyütür,
Bizi beslersin,
Anne.
Dünyayı ışıt karanlıklar
almasın,
Dünyaya sevgi dağıt,
Küslük olmasın,
Anne.
Meryem Tuğba TON 3/A
ANNECİĞİM
Acıkınca karnımı,
Sütün ile doyurdun,
Şefkatli kollarında,
Mışıl mışıl uyurdum
Severek okuduğum,
Öğreten kitap sensin,
Solmasın güzel yüzün,
Ömür boyu sürsün.
Ninniler söyle anne,
Uyut, okşa, öp anne,
O gülümsemeni,
Hiç eksik etme anne.
Yaren AVCI 1/C 152
ANNE
Anne biliyor musun seni çok
seviyorum.
Sen bizi bırakıp gitmedin,
gitmezsin de.
Seni o kadar çok seviyorum ki,
Sana gösterdiğim sevgiyi
kimseye göstermedim.
Bir kere hasta oldum akşam
uyumadın;
Hep benim başımda bekledin.
Sen bir meleksin canım annem,
İyi ki büyük Allah’ım seni yarattı
anne.
Gözde MARAŞLI 3/A 627
RESİM
Hayal bile edemezken
Çiziyorum bu resmi.
Bak, şimdi gözümde
Sonsuzluğun ateşi.
Ağaçlara çıkıyor,
Dağa tırmanıyorum.
Güneşi tutup sarılıyor,
Kuşlarla uçuyorum.
Gökkuşağında koşuyor,
Denize açılıyorum.
Hayaller aleminde
Düşlere dalıyorum.
Resmimde her şeyi
Çizip boyuyorum.
Düşüncelerimi yansıtıp,
Bu resmi çiziyorum.
Rabia KIRTEKE 6/B
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
ANNE
Güller senin gibi kokar
anne.
Sen bir gülsün.
Yemyeşil yapraklarınla,
Kahverengi dalınla,
Sen bir gülsün anne.
Bırakıp gitme beni.
Güller solar anne.
Sen gidince,
Umutsuzluk gelir anne.
Okşadın beni sevginle.
Büyüttün beni o
merhametinle.
Küçükken sen bana
baktın,
Büyüdüğümde ben
sana bakacağım.
Ayşe Büşra BİNGÜL
3/A
MELEK ANNEM
Uyurken saçlarımı
okşarsın,
Bana masallar
anlatırsın,
Dünyada bulunmaz
tek varlıksın,
Güzel annem, melek
annem.
Gözlerime mutlulukla
bakarsın,
Sevginle sararsın,
öpersin beni,
Dünyada bulunmaz
bir hazinesin,
Güzel annem, melek
annem.
Rümeysa Damla
CEYHAN 3/A 377
BİLGİ DAMLASI
24
BAYRAM VE ÇOCUK
Çocuklar; evimizin neşesi , ailemizin güzel
meyveleri , bahçemizin rengarenk çiçekleri ,
geleceğimiz, ümitlerimiz,hayallerimiz… Evlerimiz
çocuklarla güzel, okullarımız çocuklarla anlamlı,
parklarımız çocuklarla cıvıl cıvıl, sokaklarımız,
caddelerimiz , mahallemiz onların sesleriyle hoş,
bayramlarımız onlarla neşeli ve güzeldi.
Talas İlçesi Yenidoğan mahallesinde oturan
Türkan, Dilruba ve Ahmet de 2009 yılı Ramazan
Bayramı’nın
ikinci
günü
sevinçle
evleri
dolaşıyorlar, hem kendileri seviniyor hem
de
ziyaret ettikleri ev halkını sevindiriyor
ve
neşelerine neşe katıyorlardı. Sokaklar onların
konuşmaları ve gülüşmeleri, ayaklarının çıkardığı
güzel seslerle bir başka güzeldi. Bütün bu
güzellikler içinde çirkin insanlar da orada
geziyorlardı. Sokakların dili olsa üzerini çiğneyen
bu insanları ihbar edecekti; ama nafile. Bu çirkin
insanlar temiz, saf ve akıllarından hiçbir kötü
düşünce geçirmeyen Türkan, Dilruba ve Ahmet’e
önce maske takılmış yalancı yüzlerini gösterdiler.
Gülerek ve tatlı dil dökerek onları yanlarına
çağırdılar. Sonrası mı ; hüzün, ümitsiz bekleyiş ve
meçhul…
Bu güzel çocuklar hala bulunamadı. Aileleri
ümitlerini kaybettiklerine inanmak istemiyorlar.
Çocuklarının özlemi, kaygısı ve hasretini ifade
etmek için kelimeler kifayetsiz kalıyor. Yalvararak
bu vicdansızlara, insanlık duygularını kaybetmiş
müsveddelere seslerini duyurmaya çalışıyorlar;
fakat bir türlü seslerini duyuramıyorlar. Çığlıkları
her geçen gün çığ gibi büyüyor; fakat o çığlıklarda
kendileri boğuluyorlardı.
Hurâfeden Arınmış Bir Din Öğrenmek
İsteyenlere
www.taliporhan.name.tr
25
BİLGİ DAMLASI
Ramazan Bayramı’ndan sonra Kurban
Bayramı geldi. Ay ve Tekin aileleri hala
çocuklarına
kavuşamamıştı.
Bayramda
çocuklarını
kucaklayamayacaklar,
doyasıya
öpemeyeceklerdi.
2009
Kurban
Bayramı
Kayseri’de çocuksuz bir Kurban Bayramı oldu.
Aileler
tedirgin
olmuş
ve
çocuklarını
bayramlaşmak için dışarıya göndermemişti.
Sokakların ve caddelerin tadı tuzu yoktu. Evlerin
kapısı çalınmıyor, hep bir ağızdan “ Bayramınız
kutlu olsun sesleri gelmiyor.” şekerler gerçek
sahipleriyle buluşmuyordu. Bazı aileler daha
önceleri günde üç beş kez tekrar gelen
çocuklara
belki
kızıyorlardı.
Onlar
bile
“Nerdesiniz çocuklar, on defa
gelseniz de
vallahi bir şey demeyeceğiz. “ diyorlar. Fakat
hala
ne
gelen
vardı
ne
de
giden.
Bu çocuk hırsızları sadece üç çocuğu değil,
toplumun
ve
çocukların
bayramını
da
çalmışlardı. Sokakların ve caddelerin neşelerini,
şekerlerin tatlarını da çalmışlardı. Çocuklar yeni
alınan ayakkabı ve elbiselerini giyip ne zaman
caddelere çıkabileceklerdi. Bayram çocuksuz
olmuyor, çocuklar da bayramsız edemiyordu.
Büyüklere
sesleniyorum
ne
olur
bayramlarımızı çocuksuz, çocuklarımızı da
bayramsız
bırakmayalım.
Tutalım
onların
ellerinden gerekirse kapı kapı dolaşalım. İzin
vermeyelim
bu
hırsızların
bayramımızı
çalmasına. Çocuklarını kaybeden tüm ailelere
geçmiş olsun dileklerimi iletir, Allah’tan sabır ve
metanet vermesini temenni eder, en kısa sürede
yavrularını sağ salim bağırlarına basmalarını
dilerim. Yazımı
Bestami Yazgan’ın güzel bir
şiiriyle bitiriyorum.
TALİP ORHAN
Din Kültürü ve Ahl.Bilg.Öğretmeni
Bayram geldi hep birleşti çocuklar
Şeker yedi şekerleşti çocuklar,
Kimisi tomurcuk, kimisi çiçek,
Kimi daldan dala uçan kelebek.
Neşeli bir gülüş pamukça bir el,
Bayramlar sizinle daha da güzel,
Acı,keder hiç yakışmaz yüzüne
Annen baban kurban olsun gözüne.
Sevgi sizin, neşe sizin, haz sizin,
Doyulmayan eda sizin, naz sizin,
Siz, doğacak günün pembe şafağı,
Siz, yuvanın süsü, adam ufağı
Bayram geldi hep birleşti çocuklar
Şeker yedi şekerleşti çocuklar,
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
KISSADAN HİSSE
GERÇEK SEVGİ
Sevgiyi yasayanlar bir gün sormuşlar bilge birine:
-Sevginin sadece sözünü edenlerle,onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?
-Bakın göstereyim demiş,ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak
onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine.
Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir
metre boyunda kaşıklar.Bilge kişi bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz diye birde şart
koymuş. Peki demişler ve içmeye teşebbüs etmişler.
Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına.
En sonunda bakmışlar beceremiyorlar,öylece aç kalkmışlar sofradan.
Bunun üzerine şimdi demiş Bilge kişi,sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe.Yüzleri
aydınlık,gözleri sevgiyle gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa.
buyurun deyince,her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp,sonra karşısındaki kardeşine
uzatarak içirmiş.
Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan işte demiş bilge,..."Kim
ki gerçek sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse,o aç kalacaktır,ve kim kardeşini
düşünür ve doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz ve şunu da
unutmayın,gerçek sevgi pazarında alan değil,veren kazanmaktadır daima.”
SEVGİ, BAŞARI VE ZENGİNLİK
Bir kadın evinden çıktı,evinin önünde beyaz,uzun sakalları olan üç yaşlı adam gördü.Onlara:
"Sizi tanımıyorum ama aç olmalısınız.Lütfen evime buyurun ve bir şeyler yiyin."dedi."Kocanız
evde mi?",diye sordular."Hayır",dedi,kadın."Dışarıda."O zaman giremeyiz",dediler.
Akşamleyin kocası eve geldiğinde kadın olanları ona anlattı.Kocası: "Onlara eve geldiğimi
söyle ve onları eve davet et,"dedi.Kadın dışarı çıktı ve yaşlı adamları davet etti."Biz bir eve hep
beraber girmeyiz" dediler.Kadın:"Neden?"dedi.Yaşlı adamlardan biri cevap verdi:"Onun adı
ZENGİNLİK’tir" dedi, arkadaşlarından birini göstererek.Ve bir diğerini göstererek "Onun adı da
BAŞARI'dır"dedi ve ben de SEVGİ'yim.
Ve ekledi:"Şimdi eşinle konuş ve hangimizi evinize davet edeceğinize karar verin",dedi.Kadın
eve girdi ve olanları kocasına anlattı.Kocası çok sevindi."Ne kadar harika"dedi."Zenginliği davet
edelim,gelsin ve evimizi zenginlikle doldursun".
Kadın:"Neden başarıyı davet etmiyoruz?"dedi.O sırada onları dinlemekte olan
kızları: Sevgiyi davet etsek daha iyi olmaz mı?"diye sordu."O zaman evimiz sevgiyle dolar.
Adam: "Bence kızımızın tavsiyesine uyalım." dedi.
"Dışarı çık ve sevgiyi davet et,sevgi bizim misafirimiz olsun",dedi.
Kadın dışarı çıktı ve sevgiyi seçtiklerini söyledi,onu eve davet etti.
Sevgi kalktı ve eve doğru yürümeye başladı.diğer iki arkadaşı da kalktı ve onu takip ettiler.
Kadın büyük bir şaşkınlıkla:"Ben sadece sevgiyi davet ettim,siz neden geliyorsunuz?"diye sordu.
Yaşlı adam cevap verdi: "Eğer siz zenginlik veya başarıyı davet etmiş olsaydınız,
diğer ikimiz kalacaktık, ama siz beni(sevgiyi)davet ettiğiniz için, ben nereye gidersem, başarı
ve zenginlik de benimle gelir."
Her nerede sevgi varsa,başarı ve zenginlikte oradadır.
27
BİLGİ DAMLASI
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
KISSADAN HİSSE
YİTİRİLMEMESİ GEREKEN ŞEY...
Bilge, bir köylüyü yanına çağırdı bir sandık verdi ve
"Bu sandığı sana emanet diyorum."dedi."Ama sakın
içini açıp bakma!"Köylü kendin den emin bir şekilde
"Tamam" dedi. Bir süre sonra köylüyü bir merak
sardı.Acaba sandıkta ne vardı?İçi içini
yemekteydi.Sonunda dayanamadı,ve sandığı aralayıp
içine göz attı.Ama sandığı aralar aralamaz içinden bir
sarı güvercin ve bir mavi güvercin
fırlayıp,uçuverdi.Köylü hemen sandığı
kapattı.Sandığın içinde tek bir beyaz güvercin
kalmıştı.Köylü, bilgeye olanları anlattı. İşlediği
suçun farkındaydı,çok utanıyordu. Bilge, köylüye
şöyle dedi: "Kaçırdığın o sarı güvercin insanoğlu
için,sonsuza dek yaşamı simgeliyordu,yani
"ÖLÜMSÜZLÜK"tü. Kaçırdığın o mavi güvercin ise
sonsuza dek mutluluk yani,"BARIŞ"tı.
"Peki."dedi köylü. "Sandığın içinde kalan beyaz
güvercin nedir?" Bilge, köylünün sorusunu şöyle
yanıtladı:"O da insanoğlunun sonsuza dek
uçurmaması gereken şey,yani"UMUT’tur."
BİLGİLİ İHTİYARIN ZEKİCE CEVABI...
Bir ihtiyar her şeyi bilirmiş.Onu mat etmek için
sorulan her soruyu doğru olarak
yanıtlar,soranların canını sıkarmış.Çok iyi dost
olan iki kız arkadaş,bu ihtiyarı yenmek için plan
yapmışlar.Kızlardan biri:"Tamam.
Buldum!"demiş."Şimdi elime bir kelebek
alacağım,bunun yaşayıp yaşamadığını
soracağım."Yaşamıyor" derse avucumu açar onu
uçururum,"Yaşıyor" derse avucumu hafifçe sıkar
öldürürüm.Böylece ihtiyar sonucu bilemeyecek
ve bu kez biz kazanacağız."der.Dedikleri gibi
ellerine canlı bir kelebek alır ve ihtiyarın yanına
giderler.Planı yapan kız:
"Şimdi söyle bakalım ihtiyar,elimdeki kelebek
yaşıyor mu,yaşamıyor mu?"ihtiyar,kızın
gözlerine bakar,ve:"Senin elinde kızım!"der.
BİR BABADAN ÇOCUKLARINA MUTLULUK REÇETESİ...
Baba ve iki küçük çocuğu ormanda gezintiye çıkmışlardı.Bir süre yürüdükten sonra çocuklardan
biri,"Baba,çok yoruldum."dedi."Beni kucağına alır mısın?"Baba yürümeyi sürdürerek yanıtladı oğlunu:
"Üzgünüm,senİ kucağıma alamam.Çünkü ben de yoruldum."dedi.Çocuk aldığı yanıttan hoşlanmamıştı,
bu kez ağlamaya başladı.Baba tek sözcük söylemeden durdu ve ağaçtan bir dal kesti.dalı bıçakla düzeltti
ve oğluna verdi:"Al oğlum,sana güzel bir at."dedi.Çocuğun gözleri mutlulukla ışıldadı.Büyük bir coşkuyla
sıçrayarak ata bindi ve atına vurarak eve doğru yürümeye başladı.Baba kendilerini şaşkınlıkla izleyen
kızına döndü:"İşte yaşam budur kızım."dedi."Kimi zaman sende ruhsal ya da bedensel
açıdan yorgun olduğunu duyumsayabilirsin. İşte o zaman sende kendine ağaç dalından bir at bul ve
mutluluk içinde sürdür yolunda ilerlemeni."Sonra da tane tane açıkladı sözlerini:"Bu at bir arkadaş,bir
şarkı,bir şiir,bir çiçek,belki de bir çocuğun gülümsemesi olabilir.Çevresine bakınıp böyle bir atı arayan
herkes onu bulabilir."dedi ve birde öğüt verdi kızına; "Yaşamın ne denli zor olduğunu
düşünürsen, senim için yaşam o denli zorlaşır."
FARKLI BİR ÜÇ MAYMUN HİKAYESİ
Kafesin tepesine bir miktar muz ve muzlara erişebilmek için de bir merdiven konmuştur. araştırmacı
kafese bir maymun koyar. Maymun muzlara tırmanmak istediğinde, muzlara ulaşacağı sırada kafese
soğuk su fışkırtır ve bir süre sonra maymun muzlara ulaşmaya çalışmayı bırakır. Daha sonra kafese bir
tane daha maymun koyar. yine maymunlar muzlara her çıkmak istediğinde yine kafese soğuk su
fışkırtır. (Çıkmak isteyen maymun da, çıkmak istemeyen de ıslanır.) İkinci maymun da kısa sürede
muzlara ulaşmaya çalışmaktan vazgeçer. Araştırmacı kafese bir maymun daha koyduğunda ise işler biraz
değişir. Çünkü üçüncü maymun kafese girdiği gibi muzlara gitmek ister ama diğer iki maymun o bunu her
deneyişinde, onu fena şekilde döver. Üçüncü maymun niye dayak yediği konusunda bir fikri olmasa da
yukarı tırmanmaya çalışmaktan vazgeçer. Sonra kafese dördüncü bir maymun daha konulur ve o da muza
tırmanmaya çalıştığında ilk iki maymun onu dövmeye gider, üçüncü maymun da belki
yediği dayaktan ötürü, belki de iç güdüsel olarak onlara katılır ve üçü birlikte dördüncü maymunu döverler
ve onu çıkmaktan sonunda vazgeçirtirler. Ancak en şiddetli döven maymun üçüncü maymundur.
Araştırmacı ilk koyduğu iki maymunu kafesten çıkartır ve kafese yeni bir maymun koyar. O maymun da
klasik olarak muza çıkma isteği üzerine bir dayak yer. üstelik o iki maymun, yeni gelen maymunu, kafese
ilk koyulan iki maymundan çok daha şiddetli dövmektedirler. son maymun da neden dayak yediğini
anlayamaz. ilginç olan şudur ki aslında dayak atan maymunlar da neden dayak attıklarını
bilmiyorlardır.Deneyin son fotoğrafında; kafesin tepesinde bir miktar muz, muzların önünde bir merdiven
ve kafeste de üç maymun vardır. Ama bu üç maymun da hiç muzların yanına çıkmaya çalışmaz!
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
BİLGİ DAMLASI
28
Bazen;
Öğretmenim tuvaletim geldi!
ArkadaĢım kalemimi aldı.
Öğretmenim yoruldum.
Öğretmenim su içebilir miyim?
Cümlelerinin arasında boğulabilirsiniz.
Bazen de;
- Öğretmenim
- Öğretmenim
- Öğretmenim
olsaydınız!
- Öğretmenim
ROBOTLAR CANLANIYOR
Öğretmen: KiĢisel mutluluğu için dünyanın en
güzel ve en nadide çiçeklerini yetiĢtirerek gelir
elde etmeyi değil, onların çevrelerine yaydıkları
güzel-kokuyu-seçendir.
Havaların soğuk gittiği Ģu günlerde yağıĢı da
dört gözle bekliyorduk aslında.Çevresel sorunların
giderek arttığı günleri yaĢıyoruz. Çocuklarımız
karın lapa lapa yağıĢını pencereden mi izledi,
yoksa düĢen her bir kar tanesini yakalama
hevesiyle zevkini mi çıkardı?
Doğayı anlatarak, yaĢatarak yetiĢtiriyor muyuz
çocuklarımızı? Çocuğumuzun doğanın önemini
bilmesi için önce doğayı anlaması gerekir. Robot
çocuk yetiĢtirmek yerine; yaĢayabilen ve hisseden
çocuklar yetiĢtirmeliyiz.Daha fidanken avucumuza
geliyor
çocuklar.
Fidan
büyüyerek
meyve
vermesini görmek için önce onun bakımını
üstlenmeliyiz. Onu sevgiyle öyle bir sulamalı, sert
esen rüzgârlardan öyle bir korumalıyız ki büyürken
dalları kırılmadan meyvesini verebilsin.
ĠĢte ağacın suyunu ilk aldığı yerdir, birinci
sınıf. Çocuğun evden ilk çıkıĢı, annesinden ilk
ayrılıĢıdır, okul. Annenin de ilk teslimiyetidir bu.
Hem de öyle bir teslimiyettir ki “Eti senin kemiği
benim…” cinsinden ve ardından okuma yazma
telaĢı…Öyle sabırla, öyle sevgiyle yaklaĢmalısınız
ki çocuğa; üzerine bıraktığınız her iz onda
mutluluk yaratsın.
29
BİLGİ DAMLASI
sizi rüyamda gördüm.
sizi çok özledim.
keĢke siz benim annem
sizi çok seviyorum.
Cümleleri sizi tekrar canlandırır.Canlandığınızda
bir de bakmıĢsınız ki doğanın en güzel
görüntüsü karĢınızda…
Yavrularınız çiçek açmıĢ. OKUYUP-YAZIYOR!
Ona çoğu kez dokunarak yaklaĢırsınız. Saçını
okĢar, öper, koklarsınız.
Ama iyi düĢünün; onun küçük dünyasında bir
ruh penceresi açabildiniz mi?
“Öğretmenim!” deyince ruhları rahatlatıyor mu?
ĠġTE BĠRĠNCĠ SINIFTA ÇOCUĞA AÇTIĞINIZ EN
GÜZEL PENCERE BU OLMALI. DOĞAYI,
DÜNYAYI, ĠNSANI GÖREN BĠR PENCERE…
ÖZNUR ÇAĞLAR KAYA
1-C SINIFI ÖĞRETMENİ
ÖĞRETMENİM
Okul bizim evimiz,
Öğretmenim ise annemiz,
Biz öğretmenimizi severiz,
Öğretmenim bizim her şeyimiz.
Okulu bize sevdiren,
Okumayı öğreten,
Odur bize bilgi veren,
Sevmeyi öğreten , öğretmenim
Atatürk’ün izinde,
Yol gösteren de sensin,
Öğretmenim seni biz,
Dünyalar kadar severiz.
İclal Sude KEKEÇ
1/C
63
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
ÇANAKKALE ZAFERİ
( 2009 Yılı Çanakkale Zaferi
Kutlama Konuşması)
Zaman, fırtınalara tutulduğumuz
zamanlar… Rüzgarların
yelelerimizi dağıttığı,
aslan cesaretimize “hasta adam” dendiği
zamanlar…
Zaman
cephelere
savrulduğumuz
zamanlar… Yemen, Kafkasya, Galiçya şimdi de
Çanakkale… Ve her evden bir yiğit… Her evden bu
kaçıncı yiğit… Ama yine de “Git! Minareler ezansız,
camiler Kur’an’sız kalacaksa sen de git.” Denerek
son yongalar uğurlanır, analar ağlar. Körpe
yavrular koklanır, saçlarından bir tutam kesilir,
hatıra için sarılır, mendiller ağlar. Nice genç kızın
muradı
Çanakkale’nin
yollarına
dizilir,
kaç
nişanlının elleri veda eder, kaçının kınası ağlar.
Hey on beşli on beşli!
Tokat yolları taşlı
On beşliler gidiyor
Kızların gözü yaşlı.
Benzeri ağıtlar yakılır, türküler ağlar…
Ve yurdun dört bir yanından şehit
namzetleri dökülür Çanakkale’ye. Düşmanın alnına
değecek yalın bir pala, göğsüne inecek bir süngü
gibi dizilirler siperlere. Artık geride ev bark, çoluk
çocuk; ne ana, ne de yâr… Hepsinin hayali ya şehit
olmak ya da gazi; ama ille de karış karış toprağına
yazarak,
“Çanakkale
geçilmez,
Çanakkale
geçilmez!”
Ve yine bir bahar sabahı, Mecidiye Tabyası
darmadağın edilir. 16 yiğit şehit olur, geride KOCA
SEYİT ağlar. Sonra “La havle ve la kuvvete” deyip
sırtlar 276 kiloluk mermiyi, okkalar ağlar.
Ve
kahramanlar
geçer
Çanakkale’nin
topraklarından. O ne büyük komutan, o ne büyük
asker ki; biri der “Ben size taarruzu değil ölmeyi
emrediyorum.” Birileri de koşa koşa ölüme gider. O
büyük komutan MUSTAFA KEMAL, o birileri de
onun aslan yürekli neferleri! Ya rab! bu ne iman!
Bu ne heyecan! Bu ne vatan sevgisi!
Yine 3. Tabur’da bir kınalı er, tabur
komutanı SABRİ BEY’ in dikkatini çeker.
Kınanın sebebini sorar, YOZGATLI HASAN
mahcup olur, boynunu büker. Hemen anasına
yazar; “ Kardeşlerimin başına kına yakma,
bak
ben
mahcup
oldum
komutanım
sorduğunda.” der ve cevabını bekler. Ana
cevap verir: “Ey oğlum, gözümün nuru
Hasanım! Komutanına selam söyle, biz
kurbanlık koçları kınalar öyle kurban ederiz.
Sen dört kardeşin arasında kurbansın. Sen
İsmail’sin. Sen orada şehit olacaksın inşallah.
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
Kınalı Hasan ne yazık ki, bu mektubu
alamadan kurban olur, şehit düşer vatanı için.
Bir savaştır ki, Çanakkale içindeki her
şey ağlar. Şehit olan sevinçten, gazi olan
teessürden ağlar.
Ağla Çanakkale! Yıllarca döktüğün
hicranlı yaşlara bedel bir daha ağla Çanakkale.
Ağla sevinç gözyaşlarıyla ve kanatlan! Müjdeler
götür toprağından Hakk’a uçanlara. Kanınız
boşa akmadı de! Bir nesil filizleniyor, kanınızı
akıttığınız yerlerde de.
Asımın nesli… Diyordum ya… Nesilmiş
gerçek:
İşte
çiğnetmedi
namusunu,
çiğnetmeyecek.
İşte bu nesil sizlersiniz.
Aziz Türk şehitleri ruhlarınız şad olsun…
Tuncay DEMİR
Web Sayfalarından Seçmeler
www.egitim.gov.tr
www.megep.meb.gov.tr/
www.mebvitamin.com
oges.meb.gov.tr
kayseriarge.org
www.biltek.tubitak.gov.tr/cocuk
www.ilkogretimdersleri.net
www.oyunlarlaingilizce.net
www.nationalgeographic.com.tr
www.kulturcocuk.gov.tr
www.altincocuk.com
www.atlikarincam.com
skoool.meb.gov.tr
www.fenbilgini.com
BİLGİ DAMLASI
30
TARİHTEN DAMLALAR
ERMENĠLERĠN-YAPTIĞI-KATLĠAMLAR
Berlin Antlaşması'nın imzalanmasını izleyen
dönemde Ermeni sorunu iki yönde gelişmiştir.
Bunlardan
ilki,
Batılı
devletlerin
Osmanlı
İmparatorluğu üzerindeki baskı ve müdahaleleri;
ikincisi ise, Anadolu, Suriye ve Rumeli'de yaşayan
Ermenilerin
Anadolu'nun
çeşitli
yerlerinde,
özellikle Doğu Anadolu ve Kilikya’da yeraltında
örgütlenmeleri-ve-silahlanmalarıdır.
İlk kışkırtmalar Rusya'dan gelmeye başlamış,
Rusların bu tutumu İngiliz ve Fransızları
Ermenilerle daha çok ilgilenmeye sevk etmiştir.
Doğu Anadolu'daki İngiliz Konsoloslukları'nın sayısı
hızla artmış, ayrıca bölgeye çok sayıda Protestan
misyonerler
gönderilmiştir.
Bu
kışkırtmalar
sonucunda Doğu Anadolu'da 1880'den itibaren
çeşitli Ermeni komiteleri kurulmaya başlamıştır.
Ancak, yerel düzeyde kalan bu komiteler, Osmanlı
yönetiminden şikayeti olmayan, barış ve refah
içinde
yaşayan
Ermeni
halkının
ilgisini
Çekmediğinden
başarılı
olamamıştır.
Osmanlı
Ermenilerini
içeride
kurulan
komiteler yoluyla devlete karşı harekete geçirmek
mümkün olmayınca, bu kez Rus Ermenilerine
Osmanlı toprakları dışında komiteler kurdurulması
yoluna gidilmiştir. Böylece 1887'de Cenevre'de
sosyalist eğilimli, ılımlı militan Hınçak, 1890'da ise
Tiflis'te aşırı, terör, isyan, mücadele ve bağımsızlık
yanlısı Taşnak Komiteleri ortaya çıkmıştır. Bu
komitelere, "Anadolu topraklarının ve Osmanlı
Ermenilerinin
kurtarılması"
hedef
olarak
gösterilmiştir.
İstanbul'da
örgütlenen
ve
Avrupa
devletlerinin
dikkatlerini
Ermeni
meselesine
çekerek
Osmanlı
Ermenilerini
kışkırtmayı
hedefleyen
Hınçakların
başlattığı
ayaklanma
girişimlerini, aralarında siyasi mücadele başlayan
Taşmaklarınki
izlemiştir.
Bu
ayaklanma
girişimlerinin ortak özellikleri; Osmanlı ülkesine
dışarıdan gelen komitelerce planlanmış ve
yönlendirilmiş
olmaları
ile
örgütlenme
faaliyetlerinde Anadolu'ya yayılan misyonerlerin
büyük katkısının bulunmasıdır.
Ermeni Diasporası
Ermenistan ve Türkiye dışında yaşayan ve
kendisini bu adla değerlendiren Ermenilere
verilen genel ad.
33
BİLGİ DAMLASI
DEMET KAHRAMAN
Sosyal Bilgiler Öğretmeni
İlk
isyan
1890'daki
Erzurum'da
gerçekleşmiştir. Bunu, yine aynı yıl meydana gelen
Kumkapı gösterisi, 1892-93'te Kayseri, Yozgat,
Çorum ve Merzifon olayları, 1894'te Sasun isyanı,
Babıali gösterisi ve Zeytun isyanı, 1896'da Van
isyanı ve Osmanlı Bankası'nın işgali, 1903'te ikinci
Sasun isyanı, 1905'te Sultan Abdülhamid'e suikast
girişimi ve nihayet 1909'da gerçekleşen Adana
isyanı izlemiştir. 1914'de Zeytun'da 100, 1915 Van
olaylarında 3.000 ve 1914-1915 Muş olaylarında
20.000 Türk, Ermeni mezalimi sonucu hayatlarını
kaybetmiştir.
İsyanların
Osmanlı
kuvvetlerince
bastırılması,
dünya
kamuoyuna
propaganda
maksatlı
olarak
"Müslümanlar
Hıristiyanları
katlediyor" mesajıyla yansıtılmış ve Ermeni sorunu
giderek uluslararası bir sorun niteliği kazanmıştır.
Nitekim, döneme ait İngiliz ve Rus diplomatik
temsilciliklerinin raporları, "Ermeni ihtilalcilerin
hedefinin
karışıklıklar
çıkararak
Osmanlıların
karşılık vermesini ve böylece yabancı ülkelerin
duruma
müdahalesini
sağlamak"
olduğunu
kaydetmektedir.
Öte yandan sömürgeci devletlerin diplomatik
temsilcilikleri
Anadolu'ya
dağılmış
Hıristiyan
misyonerler ile birlikte Ermeni propagandasının
Batı
kamuoyuna
iletilmesinde
ve
benimsetilmesinde
büyük
rol
oynamışlardır.
Ermeniler, Türk halkına en büyük zararı,
Birinci
Dünya
Savaşı
sırasında
giriştikleri
katliamlarla vermişlerdir. Bu dönemde Ermeniler;
Ruslar hesabına casusluk yapmış, seferberlik
gereği yapılan askere alma çağrısına uymaksızın
askerden kaçmış, askere gelip silah altına alınanlar
ise silahları ile birlikte Rus ordusu saflarına
geçerek,
"vatana
ihanet"
suçunu
topluca
işlemişlerdir.
Daha seferberliğin başlangıcında, Türk
birliklerine karşı saldırıya geçen Ermeni çeteleri,
büyük
katliamlara
girişmiş,
Türk
köylerine
baskınlar düzenlemek suretiyle sivil halka büyük
zararlar
vermişlerdir.
Örneğin
Van'ın
Zeve
Köyü'nün bütün halkı, kadın, çocuk ve yaşlı
demeden, Ermeniler tarafından öldürülmüştür.
ERMENĠ MESELESĠ ĠLE ĠLGĠLĠ KĠTAPLAR
Ermeni Tehciri Ve Tarihi Gerçekler (Prof.dr.Yusuf
Halaçoğlu)
Osmanlıdan Günümüze Ermeni Sorunu (H.Celal Güzel)
Tarihin Işığında Ermeni Dosyası (Cemal Anadol)
Yüzyılın Kan Davası Ermeni Sorunu (M.Kemal Öke)
Ermeni Dosyası (Kamuran Gürün)
Ermeni Soykırım Komedyası (Sefa Koyuncu)
Ermeniler: Sürgün ve Göç (Komisyon)
Dış Basında Ermeni Meselesi (Yusuf Seki)
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
TARİHTEN DAMLALAR
ERMENĠLERĠN YAPTIĞI KATLĠAMLAR
Genel Değerlendirme;
Ermenilere sırasıyla, Anadolu'da; "Kara Haç", "Armenakan" ve "Vatan
Koruyucuları", Cenevre'de; "Hınçak", Tiflis'te; "TaĢnak" komiteleri kurdurulmuĢtur. Bu
komitelere hedef olarak Doğu Anadolu toprakları, amaç olarak ise Osmanlı
Ermenileri'nin birliği gösterilmiĢtir.
Bu amaçla kıĢkırtılan Ermeni komiteleri, ilk olarak 1890 Erzurum isyanını
gerçekleĢtirmiĢ, ardından da Kumkapı gösterisi, Kayseri, Yozgat, Çorum ve Merzifon
olayları, Sasun isyanı, Bab-ı Ali gösterisi, Zeytun ve Van isyanı, Osmanlı Bankası'nın
iĢgali, Sultan Abdülhamit'e suikast teĢebbüsü ve 1909 Adana isyan isyanlarını
çıkartmıĢlardır.
Bu isyanlar sırasında, 1914'de Zeytun'da 100, 1915 Van olaylarında 3000 ve
1914-1915 MuĢ olaylarında 20.000 Türk, Ermeni mezalimi sonucu hayatlarını
kaybetmiĢtir. Ermeni isyan ve katliamları sırasında katledilen Türklerin sayısı belgelere
göre 517.955'dir. Olay tarihi ve yeri belli olup da sayı tespiti yapılamayanlarla birlikte
bu rakam 2 milyona ulaĢmaktadır.
Ermeniler, Türk halkına en büyük zararı, Birinci Dünya SavaĢı sırasında giriĢtikleri
katliamlarla vermiĢtir. Bu dönemde Ermeniler, Ruslar hesabına casusluk yapmıĢ,
seferberlik gereği yapılan askere alma çağrısına uymaksızın askerden kaçmıĢ, askere
gelip silah altına alınanlar ise silahları ile birlikte Rus ordusu saflarına geçerek, "vatana
ihanet" suçunu topluca iĢlemiĢlerdir.
Daha seferberliğin baĢlangıcında, Türk birliklerine karĢı saldırıya geçen Ermeni
çeteleri, Türk köylerine baskınlar düzenlemek suretiyle sivil halka büyük zarar
vermiĢlerdir. Örneğin Van'ın Zeve köyünün bütün halkı, kadın, çocuk ve yaĢlı
demeden, Ermeniler tarafından öldürülmüĢtür.
Silvan civarında, BeĢnik ermeni köyüne Van ve
Tolorya'dan gelip, Doryan Dano ve kardeĢlerinin
baĢında bulunduğu Ermeni çeteleri tarafından 11
Haziran 1915 tarihinde ġeytankaya mevkiinde Ģehit
edilen milis subayı Hamid Efendi komutasında bulunan
erzak kafilesi, jandarması ve subayları.
29 Ağustos 1914 tarihinde Ermeni çeteleri tarafından
Siverek-Urfa Yüksekyol ve Karacadağ civarında
türbe ziyareti sırasında esir edilip canlı hedef
yapılarak Ģehit edilen müslüman Türkler.
Kaynak : Ermeni Ayaklanmaları ve Ihtilal Hareketleri.
Kaynak : Ermeni Ayaklanmaları ve Ihtilal Hareketleri.
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
BİLGİ DAMLASI
34
ZAFER DAMLALARI
DİRİLİŞ DESTANI’ NIN SÖZCÜSÜ
Her bağımsız ülkenin bir marşı olmalıdır.
Marşla bayrak birbirini tamamlayan iki vaz
geçilmez semboldür. Milletin diriliş destanını
anlatan bu anlamlı şiir sadece kafiyeli ve düzgün
yazılmış bir yazı olarak görülmemelidir bence.
Madem bunu bir sembol haline getirdik,
gönlümüzde taşıyoruz, o halde bizim için anlamı
büyük olmalıdır. Milli değerlerimizi, destanımızı
tamı tamına yansıtmalıdır gelecek nesillere.
Bizim bağımsızlığımız kolay
kazanılmamıştır. Analar, babalar bir olmuş büyük
uğraşlarla almışlardır canları pahasına. O halde
bu muhteşem destan nasıl basit anlatılabilir. Öyle
biri çıkmalıdır ki evet ben bunları çok iyi
biliyorum, adım gibi eminim ve size en coşkulu,
en içten bir şekilde anlatabilirim demeli ve
anlatmalıdır da. Ve sizin de bildiğiniz gibi bu
yürekli kişi ünlü şair Mehmet Akif Ersoy’dur
Mehmet Akif Ersoy hem çok yönlü, hem
de vatanına ve milletine çok bağlı bir şairdi. Bu
muhteşem destanı; vatanına bağlı, samimi,
bilinçli ve kültürlü olan bu adamdan başka kim
anlatabilirdi? Mehmet Akif Ersoy bunun
bilincindeydi ve yazdığı muhteşem marşı kendinin
değil milletinin yazdığını söylerdi. Doğru da
söylerdi, çünkü ona bunları yazdıran milletimizin
yaşadığı destandı.
İstiklal Marşımızın yazılma aşaması
bitmişti. Böylesine güzel anlamlı bir marş nasıl
kabul olunmasın nasıl benimsenmesin? Tabi ki
her zaman milletimizin kalbinde dimdik ayakta
duracaktı. Şimdi bunu yazan ulu kişiye bir ödül
verilmeliydi. Fakat Mehmet Akif Ersoy hem
mütevazılığı hem de onuru için bu ödülü kabul
etmedi. Buradaki amacı İstiklal Marşı’nı
kendisinin değil milletinin yazdığını bir kez daha
anlatmaktı. Bunu başarmıştı ve milletinin
kalbinde büyük bir yer edinmişti.
Şimdi hepimiz bu ulu marşı dudaklarımızda
ve kalbimizde onurla taşıyor, Mehmet Akif
Ersoy’u saygıyla anıyoruz, anacağız da. Fakat
sadece kalbinde taşımak ya da anmak yeterli
değildir. Bir Türk olarak tarihimizi bilmeli,
Çanakkale’de, Antep’te, Maraş’ta, Urfa’da boy
göstermiş olan yüce şehitlerimizi asla
unutmamalı ve onları örnek almalıyız.
“Bize onlardan başka kim örnek olabilir?”
FEYZA ESRA KÜPELİ
35
BİLGİ DAMLASI
8/B
98
BÜYÜK ZAFER
1915 yılında meydana gelen Çanakkale
Savaşı aziz milletimizin var olma mücadelesi
uğruna her şeyini feda ettiği savaştır. Bu savaş
kahraman Türk milletinin tek yumruk olup
kendinden kat kat üstün olan düşman
kuvvetlerini darmadağın ettiği şanlı bir zaferdir
Çanakkale.
Çanakkale
Savaşı,
dünya
tarihini
değiştiren büyük savaşlardan biridir. Onlarca
devletin son teknolojiyle yapılmış silahlarına
karşı, Anadolu insanı yaklaşık 253.000 şehit
vererek
Türk
milletinin
gururunu
İtilaf
Devletleri’ne karşı korumasını bilmiştir. Eşi
görülmemiş bir galibiyet göstererek en kıymetli
değerlerinin din, vatan, namus ve bayrak
olduğunu kanıtlamıştır. Atalarımızın da dediği
gibi “Zaferin büyüklüğü savaşın çetinliğiyle
ölçülür.” Türk milleti de savaşın çetinliği ile
zaferin büyüklüğünü ölçmüş, savaşın çetinliğini
dökülen binlerce şehidin kanıyla tarihe altın
harflerle yazmış, zaferin büyüklüğü de bununla
ispatlanmıştır.
Her Türk evladı mutlaka Çanakkale’ye
gidip orayı görmelidir. Görüp ibret almalıdır.
İşte Çanakkale’deki bu birlik, beraberlik ve
dayanışmayı göstermemiş olsaydı bugün bizim
ne vatanımız olurdu ne de devletimiz. Şanlı
atalarımıza layık torunlar olabilmek için çok
çalışmalıyız, milletimizin gelişmesi ve ilerlemesi
için gayret etmeliyiz.
H.AYŞEGÜL KOÇ
F
E
Y
Z
A
7/C
119
EHASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
S
R
A
ŞANLI TARİHİMİZDEN DAMLALAR
H
ÇANAKKALE SAVAġI
.
Ahmet’imin, Mehmet’imindir vatanı,A
GörülmemiĢ bir karıĢ toprağını satanı.
y
Ninem, dedemle birlikte kurtardık buĢ vatanı,
e
Uğruna can verdiğim canım Çanakkale.
g
ü
l
Yurdumuzun en güzel yeri,
Dedelerimiz, ninelerimiz herkes el ele.
K
Destanın dolaĢır hep dilden dile,
O
Ç
TaĢına toprağına kurbanım Çanakkale.
7
/
geçirmedik,
C
Çanakkale geçilmez, düĢmanı
Binlerce gazi, Ģehitler verdik
Kendi yaramızı hep kendimiz sadık,
Doktorum da hekimim de sensin Çanakkale.
1
602
6-A
1 CANSARAN
NİHAL
9
EĞER BABAN GELĠRSE...
Balıkesir’de Ali ġuuri ilkokulu karĢısındaki boĢlukta eski ayakkabı tamircisi, kır pala
bıyıklı; Cevdet dede vardı,
Bir akĢam üzeri konu ÇANAKKALE’YE gelince ağlamaya baĢladı ve Ģunları anlattı..
Rahmetli babam, Hafız Ali Çanakkale’de kaldığında anamın karnında yedi
aylıkmışım o’nu hiç tanımadım.
Bir fotoğrafı bile yoktu. O günler çok zor günlerdi, seferberliğin
meşakkatleri, işgal yıllarıydı.
Kurtuluş, yoksulluk, sıkıntı, çocukluğumuz hep ekmek peşinde elem’le geçti..
Ama anam; benim çocukluğumdan itibaren her sokağa çıkışta nereye giderse
yanıma gelir ve;
-OĞLUM ben pazara gidiyorum BABAN GELĠRSE BENĠ HEMEN ÇAĞIR HA!
-BEN TEYZENLERE GĠDĠYORUM, BABAN GELĠRSE BENI HEMEN ÇAĞIR
-BEN KOMġUYA GIDIYORUM BABAN GELĠRSE BENI HEMAN ÇAĞIR HA!
Derdi..
Anam babamı bekledi durdu. Büyüdüm dükkan açtım.
Annem yine her nere gidecek olsa dükkân’a gelir, gideceği yeri söyler ve
BABAN GELĠRSE BENĠ HEMEN ÇAĞIR HA ! diye eklerdi..
Aradan yıllar geçti. Anacığım ihtiyarladı, yinede hep bastonu’nu alır bana gelir
ve BABAN GELĠRSE BENĠÇAĞIR HA! Diye tenbihlerdi..
-Günü geldi ağırlaĢtı ölüm döĢeğinde bizimle helâlleĢti..
BANA ĠYĠ BAKTINIZ HAKKINIZI HELÂL EDĠN
Dedi sonra döndü yavaĢça ‘’BABAN GELĠRSE, ONA ANNEM HEP SENĠ BEKLEDĠ DE’’
Diye tekrarladı ki birden ĠRKĠLEREK DOĞRULDU VE KAPIYA DOĞRU GÜLÜMSEYEREK....
HOġ GELDĠN BEY HOġGELDĠN ……!!
Diyerek ruhunu teslim etti..
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
BİLGİ DAMLASI
36
MİZAH DAMLALARI (FIKRALAR)
YE YE YE YEDİ
Bir köyde üç arkadaş askerlik
yoklamasında Kayseri Hava İndirme
Alayı’na komando olarak yazılmak
isterler. Bunları yetiştirmek için aynı yere
alırlar. Az bir yükseklikten paraşütle
atlama taliminde komutan bu üç askere
der ki:
-Oğlum uçaktan atlar atlamaz paraşütün
düğmesine sakın basmayın içinizden
ona kadar sayın ondan sonra düğmeye
basın.
Bunlar talimde öğrendiler ya bu sayı
sayma işini, sıra normal inişe gelince de
uçaktan atlayınca sayı saymaya
başlarlar ama birisi yere çakılır.
Komutan askerlere der ki:
-Gidin bakın bu askerimiz niçin yere
çakıldı?
Askerin yanına arkadaşları gelirler ki
asker hala:
- Ye ye ye ye yedi, demektedir.
İNSAN
Haftanın yorgunluğunu üzerinde taşıyan baba,
pazar sabahı gazeteleri önüne almış, akşama kadar
oturup dinlenecek olmanın keyfini çıkarmaya
hazırlanırken küçük oğlu yanına gelmiş:
- Baba söz vermiştin, demiş. Hani beni pazar sabahı
parka götürecektin?
Adam ne diyeceğini şaşırmış. Tam o anda gözüne bir
gazetenin verdiği dünya haritası ilişmiş.
Haritayı küçük parçalara ayırıp oğluna uzatmış:
- Bu haritayı birleştirebilirsen seni parka götürürüm.
İçinden de “Oh çok iyi ettim, coğrafya profesörü bile
toplayamaz bunu.” diye söylenmiş.
Ancak aradan daha 10 dakika geçmeden çocuk haritayı
birleştirip getirmez mi?
Adam gözlerine inanamamış. Nasıl becerdin bunu, diye
sorunca çocuk anlatmış:
- Bana verdiğin haritanın arkasında insan resmi vardı...
İnsanı düzeltince dünya kendiliğinden düzeldi!...
YALAN
Padişahın biri,
-'Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın
vereceğim!' demiş.
Yalancılar, hemen saraya koşuşturup başlamışlar
yalana;
''Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü.''
''Bunun neresi yalan? Kuş kartaldır, aslan da
kuzu kadar minik bir
yavru. Kaptı mı götürür tabii!''
''Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!''
''Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacını
düşürmüş. Taç da
pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç
kimin kafasındaysa, kral
odur tabii!''
''Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay
sonra geri döndü!''
''Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç,
sonbaharda
yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp
yere inmiştir.''
Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane
bulmuş ve kimse padişaha
bu yalandır dedirtememiş.
Ama bir gün bir Kayserili gelmiş;
''Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir
küp dolusu altın
almıştın. Şimdi geri almaya geldim. Yalandır
dersen ödülümü ver.
41
BİLGİ DAMLASI
AKILLI BİR ADAM ARANIYOR!
Dyojen' e bir adamın ne kadar akıllı
olduğunun nasıl anlaşılacağını sordular.
Yanıtı kısa oldu:
-"Konuşmasından."dedi. Bir soru daha
sordular:"Peki,adam konuşmazsa?"
Dyojen' in yanıtı bu kez şöyle oldu:
-O kadar akıllı olanı henüz yok dünyada."
SORU KOLAY DA...
Öğretmen Damla'ya sorar:
-Söyle bakalım Damla, İstanbul kaç yılında
fethedildi?
Damla düşünür, taşınır; ama hiçbir yanıt
veremez. Öğretmeni tekrar sorar:
-Soru çok mu zor evladım?
Damla yanıtlar:
-Yok, soru kolay da yanıtı çok zor öğretmenim
TERCÜME
İngilizce dersinde öğretmeni çocuğa sordu:
-Oğlum, sana Türkçe bir cümle
vereceğim.Sen bunu İngilizce' ye
çevireceksin.Çevireceğin cümle:
-Çocuk koştu, koştu, denize düştü, boğuldu.
Öğrenci yanıt verdi:
-The boy tıkıdık, tıkıdık, culup, gulu gulu!
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
MİZAH DAMLALARI (FIKRALAR)
IMF FIKRASI
Çobanın biri dere kenarında koyunlarını
otlatıyormuş. Tam o anda, yanına bir
Cherokee Jeep yanaşmış. Brioni gömlek,
Prada ayakkabılar giyen, Ray-Ban gözlüklü ve
Stefano Ricci kravatlı bir sürücü, aşağıya
inip, çobana sormuş.
-- Kaç tane koyunun olduğunu bilirsem, bana
onlardan bir tanesini verir misin?
Çoban, bir adama bir de koyunlarına bakmış;
"Tamam." diye cevap vermiş.
Genç adam arabasını park etmiş. Telefonunu
bilgisayarına bağlayıp, bir NASA sitesine
girmiş, GPRS' sini kullanarak yeri taramış,
bir database ve logaritma ile doldurulmuş 60
excel tablosunu açmış ve 150 sayfalık bir
rapor basmış. Ardından, çobana dönerek;
"Tam 983 adet koyunun var." demiş.
Çoban da "Doğru." diye cevap vermiş,
"Koyununu alabilirsin." Genç adam koyunu
almış ve jeep' inin arkasına koymuş. Bu kez
çoban genç adama dönüp;
"Peki... Senin nerede ve ne iş yaptığını
bilirsem, koyunumu geri verir
misin?" diye sormuş. Adam da "Evet, neden
olmasın." diye yanıtlamış.
Bunun üzerine çoban;
"Sen IMF'de uzmansın." demiş.
Adam hayretle sormuş; "Nasıl oldu da
bildin?" Çoban "Çok basit" diye cevap vermiş.
"Buraya çağrılmadan geldin, bu bir.
İkincisi benim bildiğim bir şeyi bana
söylemek için benden bir koyunumu istedin.
Üçüncüsüne gelince,
yaptığın hiçbir şeyden anlamıyorsun çünkü
koyun diye köpeğimi aldın!
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
KOMİK BİLMECELER
-Adamın biri hamama gitmiş, terlememiş.
Neden?
Çünkü adam notermiş.
-Can bedenden çıkmayınca ne olur?
Can derse geç kalır.
-Lastik neden esner?
Uykusu geldiği için.
-Denizler niçin tuzludur?
Balıklar kokmasın diye.
-Sarı mendil mavi denize düşerse ne
olur?
Islanır.
-Uçak düşmüş. Ama kimse ölmemiş.
Neden?
Uçak Pamukkale’nin üzerine düşmüş.
-Kadın bir gün mahkemeden çatal, bıçak
sesleri duymuş. Neden?
İçeride adamın hakkını yiyorlarmış.
-Yılanla kirpi evlenirse ne olur?
Dikenli tel.
-Adam bilgisayar başında uyuyakalmış.
Ertesi
gün nezle olmuş. Neden?
BU
NEDİR?
Windows açık
kalmış.
Karadeniz
Bölgesi'
nde, bir kıyı köyünde
öğretmen, insan iskeletini göstererek
-Birinci
olan ilimiz
hangisidir?
öğrencilerden
birine
sorar:
Van.nedir Temel?
-Bu
-İnsan kılçığıdır, öğretmenim.
BİLGİ DAMLASI
42
MİZAH DAMLALARI
43
BİLGİ DAMLASI
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
DERSİMİZ MATEMATİK
Zor Harfler: Ç,D,H,J,L,Ö,M,R,Ş harflerini birer
kez ve istediğiniz sesli harfi istediğiniz kadar
kullanarak anlamlı ve çekim eki olmayan kelimeler
oluşturun.Her kelimenin puanı o kelimedeki sessiz
harflerin sayısı ile o kelimenin toplam harf sayısı
çarpılarak
bulanacaktır.
Toplam
puanınız
bulunduğunuz kelimelerin puanları toplanarak
bulunacaktır. Hedef:
Maksimum puan almak.
(Not: Sınavda alınan en yüksek puan: 90)
Sikkeler
Elimizde 5,10,20 ve 50 gramlık altın sikkeler
var. Her birinin adedi bir asal sayı. Sikkelerin
toplam ağırlığı ise 1000 gram. Elimizde en az kaç
adet sikke olabilir ?
7 basamaklı öyle bir sayı bulun ki bu sayının
soldan birici basamağı bu sayının basamaklarındaki
0’ların adedini, soldan ikinci basamağı bu sayının
basamaklarındaki
1’lerin
adedini,…,
yedinci
basamağı bu sayının basamaklarındaki 6’ların
adedini versin.
Problem:
Bir satıcıdan 3 farklı, ürün aldınız. Satıcıya
ödemeniz gereken fiyatı sorduğunuzda satıcı: “ 3
ürünün fiyatını çarptım sonuç 5,70 TL çıktı.”der.
Siz de: “Olur mu canım öyle şey fiyatları
toplasanıza! ” deyince, satıcı size “Toplasam da
aynı. ” diye cevap verdi. Bu duruma göre satın
aldığınız bu 3 ürünün fiyatları nasıldır ?
MANTIK SORUSU:
Bir tatil kampında cüzdan çalınmıştır. Cüzdanı
çalan Ali, Veli, Zeki, Hami, Sami adlı kişilerden
biridir.
Bu
kişiler
sorgularında
aşağıdaki
konuşmaları yaptılar:
Kutupta bir kampa doğru 5 köpeğin
çektiği kızakla yol alıyoruz. Bu şekilde 24 saat yol
aldıktan sonra 2 köpeğimiz ölüyor yolun geri
kalanını kalan 3 köpekle alıyoruz ve de kampa
48 saat geç ulaşıyoruz. Eğer 5 köpekle 50 mil
daha yol almak mümkün olsaydı 24 saat
gecikmeyle kampa ulaşacaktık.
Soru: Yolumuz kaç mildi?
Not: Köpeklerin gücünü eşit kabul edin. Soruda
eksik bir şey yok. Veriler çözüm için yeterli.
Benim 50 TL’ ye ihtiyacım var. 25 TL Ali’
den, 25 TL Ayşe’den alıyorum. Bunun 45 TL’ sini
harcıyorum. Geriye 5 TL kalıyor. 5 TL’ den 1 TL
Ali’ye, 1 TL Ayşe’ye borcumu veriyorum. Bende
3 TL kalıyor. Borcum 24 24 kalıyor. 24+24=48 3’
te bende kaldı 48+3=51 1 TL nereden geldi.?
EMRE AKÇAKOCA
MATEMATİK ÖĞRETMENİ
Ali: Cüzdanı ben çalmadım, hayatımda hiçbir şey
çalmadım. Cüzdanı Hami çaldı.
Veli: Cüzdanı ben çalmadım, benim kendi
cüzdanım var. Sami, cüzdanı kimin çaldığını biliyor.
Zeki: Cüzdanı ben çalmadım. Bu kampa gelmeden
önce Sami’yi tanımıyordum. Cüzdanı Hami çaldı.
Hami: Ben suçlu değilim. Cüzdanı Sami çaldı.
Ali beni suçlarken yalan söylüyor.
Sami: Cüzdanı ben çalmadım. Cüzdanı Veli çaldı.
Zeki beni çocukluğumdan beri tanır.
Sonra anlaşıldığına göre her kişinin söylediği üç
cümleden biri yanlış ikisi doğrudur. Bu durumda
cüzdanı kim çaldı?
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
FURKAN
GARİP
8-B SINIFI
NO: 92
TÜRKÇE
MATEMATİK
FEN BİLGİSİ
SOSYAL BİLG.
YABANCI DİL.
D
19
15
13
15
12
Y
0
0
3
1
1
B
0
1
0
0
0
2008 SBS PUANI: 477,109
BİLGİ DAMLASI
44
BİLGİ DAMLALARI
ENLER
Dünyanın en yüksek şelalesi: Angel-Venezuela–1.000 m.
Dünyanın en büyük nehri: Nil-Afrika
Dünyanın en büyük nehri: Nil-Afrika
Dünyanın en yüksek dağı: Everest-Asya–8.848 m.
Dünyanın en büyük çölü: Büyük Sahra Çölü-Orta/Kuzey Afrika
Dünyanın en büyük yanardağı: Tambora-Endonezya
Dünyanın en büyük mağarası: Carlsbad Mağarası-New Mexico, ABD
Dünyanın en büyük gölü: Hazar Denizi-Orta Asya–394.299 km²
Dünyanın en büyük adası: Grönland-Kuzey Atlantik–2.175.597 km²
Dünyanın en sıcak yeri: Al’Aziziyah-Libya 57,7 C
Dünyanın en soğuk yeri: Vostock II- -89,2 C
Dünyanın en kalabalık ülkesi: Çin–1.237.000.000 kişi
Dünyanın en geniş ülkesi: Rusya–10.610.083 km²
Dünyanın en küçük ülkesi: Vatikan–0.272 km².
Dünyanın en kalabalık şehri: Tokyo-Japonya–26.500.000 kişi
Dünyanın en uzun demiryolu tüneli: Seikan-Japonya–53,9 km.
Dünyanın en uzun karayolu tüneli: St.Gotthard-İsviçre-16.4 km.
Dünyanın en uzun kanalı: Panama Kanalı-Panama–81,5 km.
Dünyanın en uzun köprüsü: Akashi-Japonya–1.990 m.
Dünyada en çok konuşulan dil: Çince (mandarin)-885.000.000 kişi
Dünyanın en çok ülke ile sınırı olan ülke: Çin (15 ülke ile sınırı var)
Dünyanın en yüksek yerleşim yeri: Webzhuan, Çin-deniz seviyesinden 5.090 m. yukarıda
Dünyanın en alçak yerleşim yeri: Calipatria, Kaliforniya, ABD - deniz seviyesinin 54 mt. altında
Dünyanın en uzun kesintisiz sınırı: ABD-Kanada sınırı.
En fazla yağış alan ilimiz Rize'dir.
Dünyanın en uzun binası: Suyong Bay Tower-Pusan(Güney Kore): 88 kat 462 m.
En büyük adamız Gökçeada'dır.(Çanakkale)
Türkiye'de feribot ile taşımacılık yapılan tek göl Van Gölü'dür.
Türkiye'nin en düşük gelir elde edilen ili Muş'tur.
Yüzölçümü itibariyle en küçük komşumuz Ermenistan'dır.
Türkiye'nin en yüksek minaresi Selimiye Camisi’nde bulunur.
Kelaynak kuşları ülkemizde sadece Urfa'nın Birecik İlçesi’nde bulunur.
Dünyada en fazla konuşulan diller: Çince, Hintçe, İngilizce,
İspanyolca ve Türkçe'dir.
Türkiye'nin en zengin boksit yatakları Seydişehir'de bulunur.
Türkiye'de heyelan en çok kış mevsiminde görülür.
Türkiye'nin doğusu ile batısı arasında 76 dakikalık zaman farkı vardır.
Türkiye'nin çay yetiştirilen tek yöresi D.Karadeniz'dir.
Türkiye'de rüzgarın en etkili olduğu yer İç Anadolu'dur.
Türkiye'nin en az göç veren bölgesi Marmara Bölgesi’dir.
Türkiye'nin en az ormana sahip bölgesi G.Anadolu Bölgesi'dir.
İç Anadolu Bölgesi'nin en yüksek yeri Erciyes Dağı'dır.
Ulaşım yapılabilinen tek akarsuyumuz Bartın Çayı'dır.
Dünya bor rezervlerin %70'i ülkemizde yer alır.
Türkiye'nin en fazla kara sınırı Suriye ile(877),
en az kara sınırı ise Nahçıvan iledir(10)
Ege kıyıları en uzun kıyımızdır.
Ülkemizin en büyük gölü Van Gölü'dür.
Ülkemizde 15 adet büyükşehir,38.000'de köy mevcuttur.
Türkiye'nin en uzun akarsuyu,Kızılırmak'tır.
Türkiye dışında Türk bayrağının dalgalandığı tek kale Caber Kalesi'dir.
45
BİLGİ DAMLASI
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
DUVAR YAZILARI
UZUN LAFIN KISASI: U.L
YUMURTANI SAHANDA MI YERSİN? YOKSA DEPLASMANDA
MI?
HER HAKKI SAKLIYMIŞ.BEN DE BUNCA HAKKI NERDE
DİYORDUM.
ATI ALAN ÜSKÜDAR'I GEÇTİ.BİZ TAKİBE DEVAM EDİYORUZ
MERKEZ.TAMAM!
SENİ GÖRÜNCE GÖZLERİM DOLAR,KULAKLARIM MARK.
KENDİM İÇİN BİR ŞEY İSTİYORSAM NAĞMERDİM.ALLAH'IM
ANNEME GÜZEL BİR GELİN NASİP ET.AMİN...
YIKANAN TONA NE DENİR? WASHİNGTON.
CİN ALİ MAVİ MÜREKKEBE DÜŞERSE NE OLUR? BLUE JEAN.
OĞLUM,SENİN ZAYIFLAMAN İÇİN DAHA 40 FIRIN EKMEK
YEMEN GEREK...
GEÇEN GÜN BEN KAMYONU SÜRDÜM, LEONARDO DA
VİNCİ...
ADAM BİLGİSAYAR BAŞINDA UYUYAKALMIŞ.ERTESİ GÜN
NEZLE OLMUŞ.NEDEN? ÇÜNKÜ WİNDOWS AÇIK KALMIŞ...
BU ERİKSON,BAŞKA ERİK YOK...
VATANDAŞ ÇOK BONKÖR.KRİZLERİN FATURASINI O ÖDÜYOR
ÇÜNKÜ...
ESKİDEN EKMEK ASLANIN AĞZINDAYDI. ŞİMDİ O DA AÇ.
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
BİLGİ DAMLASI
48
HABER DAMLALARI
2009’DA DÜNYA
Yılın çıkışı: One Minute Yılın çıkışı Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Davos Zirvesi’nde katıldığı oturumda İsrail
Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e yaptığı “One Minute” müdahalesi.
Yılın referandumu: Minarelere ret İsviçre’de 29 Kasım’da düzenlenen ve ülkede yeni minare yapımına
yasak getiren referandum. Ülkedeki sağcı partilerin aylar süren kampanyalarının ardından halkın yüzde
57’sinin onayıyla getirilen minare yasağı
Yılın öcüsü: H1N1 virüsü
En kapışılan roman: Dan Brown’un Kayıp Sembol adlı romanı
Yılın filmleri: Avatar, Slumdog Millionaire, 2012
En ünlü laboratuvar: İsviçre-Fransa sınırında evrenin en temel sırlarının ortaya çıkarılmasını hedefleyen
Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi kısa adıyla: CERN
En şöhretli ölüm: “Popun Kralı” olarak tanınan Afro- Amerikalı efsanevi şarkıcı
müzisyen besteci söz yazarı ve pop yıldızı Michael Jackson 25 Haziran’da hayatını kaybetti.
2009’DA ÜLKEMİZ
1 Ocak:-Kürtçe yayın yapan TRT 6 yayın hayatına başladı.
9 Ocak:BM Güvenlik Konseyi, Gazze'de acil ve kalıcı ateşkes sağlanması çağrısında bulunan karar tasarısını
kabul etti.
30 Ocak:- Başbakan Erdoğan, Dünya Ekonomik Forumu toplantısı kapsamında düzenlenen ''Gazze'' konulu
oturumda yaptığı 'one minute' çıkışı ve İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez'e katliamları
hatırlatmasının ardından İsviçre'den İstanbul'a hareket eden Başbakan Erdoğan'ı karşılamak üzere çok
sayıda vatandaş, Atatürk Havaalanı'na akın etti.
27 Mart:-Muhsin Yazıcıoğlu ile beraberindeki 5 kişiyi Kahramanmaraş'tan Yozgat'a götürürken düşen
helikopterin enkazı Kahramanmaraş'ın Döngel Köyü Şahin Kayası mevkinde bulundu.Enkaz sonucu Muhsin
Yazıcıoğlu’nu kaybettik.
29 Mart:- Yerel Seçimler yapıldı
7 Nisan:Beşiktaş'ta çöp konteynerinde parçalanmış cesedi bulunan Münevver Karabulut cinayetinin zanlısı
olarak aranan Cem Garipoğlu'nun babası Nida Garipoğlu ''cinayete iştirak''ten tutuklandı.
5 Mayıs :- Mardin ili Mazıdağı ilçesi Bilge Köyünde bir düğün evine yapılan silahlı saldırıda 44 kişi
katledildi.
17 Mayıs:-54. Eurovision Şarkı Yarışması'nda Norveç ekibi birinci oldu. Türkiye, Hadise'nin seslendirdiği
''Düm Tek Tek'' adlı şarkıyla 177 puan alarak dördüncü sırada yer aldı.
19 Temmuz:-Kapsamı genişletilen sigara yasağı yürürlüğe girdi. Düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle
eğlence hizmeti verilen işletmeler ve lokantalar dahil kamu ve özel hukuk kişilerine ait tüm binaların kapalı
alanlarında tütün ürünleri tüketimi yasaklanıyor.
1 Ağustos: Demokratik açılım süreci başlatıldı.
17 Eylül -Münevver Karabulut'un katil zanlısı Cem Garipoğlu, İstanbul-Bahçelievler'de avukatı tarafından
emniyet güçlerine teslim edildi. Garipoğlu, çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuklanmasının ardından
Maltepe Cezaevi'ne konuldu.
19 Ekim -Irak'taki Kandil ve Mahmur bölgelerinden geleceği belirtilen, DTP'lilerin ''Barış grubu'' olarak
nitelediği ve teslim olması beklenen terör örgütü PKK üyeleri için Şırnak'ın Silopi ilçesi yakınlarındaki Habur
Sınır Kapısı'nda hazırlıklar tamamlandı.
3 Kasım Sağlık Bakanı Recep Akdağ ''domuz gribi'' aşısı yaptırdı.
16 Kasım -''Domuz gribi''ne karşı koruyucu bir önlem olarak yapılmaya başlanan aşı uygulamasının 2.
aşaması, tüm yaş gruplarındaki kronik hastalığı olanlarla 6 ay-5 yaş arası çocukları kapsayacak şekilde
başladı.
25 Kasım-Danıştay 8. Dairesi, YÖK'ün üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararının yürütmesini
oy birliği ile durdurdu
11 Aralık - Anayasa Mahkemesi, DTP'nin, ''eylemleri yanında, terör örgütüyle olan bağlantıları da
değerlendirildiğinde devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı nitelikteki fiillerin işlendiği
bir odak haline geldiği'' gerekçesiyle oy birliğiyle kapatılmasına karar verdi.
15 Aralık- İş yerleri kapatıldığı için özlük haklarıyla kamu kuruluşlarına yerleştirilmelerini isteyen
TEKEL işçileri, Ankara'da eyleme başladı.
51
BİLGİ DAMLASI
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
HABER DAMLALARI
2009 YILI KAYSERİ’DEN HABERLER
1 Mart:- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kayseri'de Cumhuriyet Meydanı'nda halka hitap
ettikten sonra Büyükşehir Belediyesi tarafından yapımı tamamlanan raylı sistemle Kadir Has
Stadı'nın açılışını yaptı.
8 Mart :-Kayserispor- Fenerbahçe maçıyla Kadir Has Stadı Kayseri Halkının hizmetine
sunulmuş oldu.
12 Mart:- Yerel saat ile 16:03’de merkezi Kocasinan ilçesi Güneşli beldesi olan ve büyüklüğü
Ml=4.9 olan, orta şiddette bir deprem meydana gelmiştir. Şubat,mart aylarında Kayseri’de
küçük sarsıntılar olmuştur.
29 Mart:-Yerel Seçimler yapıldı. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na Mehmet Özhaseki,
Yüzde 60.5'lik Oyla Tekrar Seçildi.
1 Ağustos:- Test sürüşleri tamamlanan raylı sistem Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet
Özhaseki, tarafından törenle hizmete açıldı.
21 Eylül:- Ramazan Bayramının ikinci günü Talas İlçesi Yenidoğan mahallesinde Türkan Ay,
Dilruba Tekin ve Ahmet tekin adlı üç çocuk kaçırıldı.
2009/2010 YILI OKULUMUZDAN HABERLER
Ağustos 2009- Sınıf Öğretmenimiz Erdoğan KOCA 2008/2009 Eğitim-öğretim yılı sonunda
emekli olmuştur.
Ağustos 2009- Yardımcı hizmetlimiz Arif TOYBAZ’ın 2008/2009 Eğitim-öğretim yılı sonunda
H. Mustafa Gazioğlu İlköğretim Okuluna ataması yapılmıştır.
Şubat 2010:-Okul Kurucu Müdürümüz Tuncay Demir’in Gürpınar İlköğretim Okuluna müdür
olarak ataması yapıldı.
Şubat 2010:- Güneşli İlköğretim Okulu Müdürü Mehmet Özbek Okulumuza Müdür olarak
atanarak görevine başladı.
Tebrik-Okulumuz öğretmelerinden Ahmet Kucur, Hüseyin Üsten, Reşat Koç, Sertan Ballı, Ersen
Tanrıöven ve Seçil Onaran nur topu birer evlat sahibi olmuşlardır. Gözleri aydınlık olsun.
DERLEYEN: ELİF BEYZA EKER 8/B SINIFI
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
BİLGİ DAMLASI
52
GÜLE DÜŞEN DAMLALAR
AHLAKI NEBİ
Peygamberim merhametlidir,
Öksüzleri korur gözetir,
Tüm insanlığa rahmettir,
Yetimleri korur gözetir.
Peygamberim affedendir,
Hoşgörülü bir nebidir,
İncitilir, İncinir de,
İncitmeyen bir resüldür.
Peygamberim çok çalışır,
Gece demez gündüz demez,
Gayret eder, azim eder,
Yılmaz, usanmaz o rehber.
Peygamberim şefkatlidir,
Kalbi yumuşak bir nebidir,
Garipleri, çocukları,
Okşayan bir peygamberdir.
Peygamberim hak gözetir,
Adaleti ilke edinir,
Bütün haklar karşısında,
Boynu kıldan da incedir.
Peygamberim Güvenilir,
Hem sözüne hem özüne,
Doğru sözlü güzel yüzlü
Muhammedül emindir.
Peygamberim sabırlıdır,
Haktan gelene razıdır,
Açlık,güçlük susuzluğa,
Tüm zorluklara katlanır.
Peygamberim çok cömerttir,
Akan sudan esen yelden,
İsraf etmez, hem ettirmez,
Kerem sahibi nebidir.
Peygamberim hep danışır,
Fikir sorar , görüş alır,
Değer verir tekliflere,
Uygulatır gerekirse.
Peygamberim çok cesurdur,
Küfre karşı dimdik durur,
Zulüm eden Zalimlerin
Kalplerine korku verir.
Peygamberim çok sevendir,
Hem de çok sevilendir,
Ümmetini çok düşünen,
Peygamberim öğretmendir,
Hem öğreten hem gösteren,
Kur’an’daki hükümleri,
Tebliğ eden bir resuldür.
TALİPORHAN
Üzerine titreyendir.
Din Kült.Ah.Bilg.Öğrt.
“(RESULÜM)BİZ SENİ ANCAK ALEMLERE RAHMET OLARAK GÖNDERDİK”
(ENBİYA:107)
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
BİLGİ DAMLASI
54
SEVELİM SEVİLELİM DÜNYA KİMSEYE KALMAZ.
SEVGİ DAMLALARI
Sümeyye
TEKDAĞ
4/A
Emine Ahsen
UYARUOĞLU
4/A
Melike ASLAN 4/A
Emine Ahsen
UYARUOĞLU
4/A
Gamze
TUZCUOĞLU
4/A
SEVGİ DAMLALARI
İnsan taşıdığı ve yaşadığı duygularla değer kazanmaktadır.Sevmek duygusu da insana verilmiş en güzel ve
anlamlı duygulardan bir tanesidir. İnsan her şeye karşı taşıdığı sevgisiyle alemin her tarafıyla alakadardır.Sevgisi ne
kadar büyükse , insan o kadar büyüktür.İnsan sevgisiyle anlam kazanıyor. İnsanı insan yapan değerlerdendir sevgi.
Sevgi kapasitesi yoğun insanlardan oluşan bir toplum ,hayatın yaşamaya değdiği, insan olmanın lezzet
verdiği,insanlar arası ilişkilerin kaliteli olarak icra edildiği bir dünyanın kapılarını açacaktır.Sevgiyi taşımak ve
yaşayabilmek her insanın harcı değildir.bu sanatı herkes güzel icra edemiyor.Sevmek sanattır. Dünyanın
yaşanabilirliği, sevginin insanlardaki oranıyla alakalıdır.Nitekim sevgisizler yüzünden her geçen gün dünya
neşesi,sevinci,heyecanını kaybetmekledir. Sevgisizler dünyaya daha çok hükmettiğinde ,dünya ömrünü tamamlamış
olacaktır.Onun İçin dünyadaki insanları, sevenler ve sevmeyenler diye ikiye ayırmak mümkündür.
GİZEM AKBULUT 4/B
55
BİLGİ DAMLASI
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
İNCİ DAMLALARI
Güzel Sözler
Eğer ırmakta su kalmamışsa, bu kanalın değil ,kaynağın suçudur.(StJerome)
Geleceği satın alabilecek tek şey bugündür. (Samuel Johnson)
Eğitim,meyvenin kendisi değil, ilgi ağacından meyve toplamaya yarayan bir
merdivendir. (Bernard Shaw ]
Öğretmek,iki defa öğrenmek demektir. (J.joured)
İlim aşağıdakileri yükseltir,cahillik yüksektekileri alçaltır. (Sokrates)
Öğüt vermek kolay,örnek olmak zordur. ( La Rochefaucauld)
Yıpranmak paslanmaktan iyidir. (Bishop Cumberland)
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil. (Konfüçyüs)
Önce doğruya bilmek gerekir, doğru bilinirse yanlış da bilinir.Ama önce yanlış
bilinirse doğruya ulaşılamaz. (Farabi)
Öğrenmek, akıntıya karşı yüzmek gibidir ilerleyemediğiniz taktirde
gerilersiniz. ( Çin Sözü)
Ne kadar bilirsen bil,anlatabildiklerin, karşındakinin anlayabileceği kadardır.
( Mevlana)
Metodu olan topal, metotsuz koşandan daha çabuk ilerler. (Francis Bacon)
Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe insan yeni okyanuslar keşfedemez
( Andre Gide)
Kendine hakim olan başkalarına da hakim olur. (Konfüçyüs)
Hayatta bir gayesi olmayan insanlar, bir nehir üzerinde akıp giden saman
çöplerine benzerler; onlar gitmezler, ancak suyun akışına kapılırlar. ( Senaca )
Gençken bilgi ağacını dikelim ki, yaşlandığımız zaman gölgesinde barınacak bir
yerimiz olsun. ( Chesterfield)
Elmas nasıl yontulmadan mükemmelleşmezse, insan da acı çekmeden
olgunlaşmaz. (Konfüçyüs)
Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir.
( Konfüçyüs)
Bizi güçlü yapan yediklerimiz değil, hazmettiklerimizdir. Bizi zengin yapan
kazandıklarımız değil, muhafaza ettiklerimizdir. Bizi bilgili yapan
okuduklarımız değil kafamıza yerleştirdiklerimizdir. (Francis Bacon )
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
BİLGİ DAMLASI
56
ANASINIFLARIMIZ (MİNİK DAMLALAR)
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
BİLGİ DAMLASI
60
ANASINIFLARIMIZ MİNİK DAMLALAR
61
BİLGİ DAMLASI
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
1-C SINIFI
1-B SINIFI
1-A SINIFI
SINIFLARIMIZ
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
BİLGİ DAMLASI
62
3-A SINIFI
2-B SINIFI
2-A SINIFI
SINIFLARIMIZ
63
BİLGİ DAMLASI
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
4-B SINIFI
4-A SINIFI
3-B SINIFI
SINIFLARIMIZ
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
BİLGİ DAMLASI
64
6-A SINIFI
5-B SINIFI
5-A SINIFI
SINIFLARIMIZ
65
BİLGİ DAMLASI
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
7-B SINIFI
7-A SINIFI
6-B SINIFI
SINIFLARIMIZ
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
BİLGİ DAMLASI
66
8-B SINIFI
8-A SINIFI
7-C SINIFI
SINIFLARIMIZ
67
BİLGİ DAMLASI
HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU
Download