TÜRKiYE DiYANET VAKFI YAYlNLARI / 291 • Islam ve Demokrasi Kutlu Doğum Sempozyumu - 1998 Yayına Hazırlayan Ömer Turan !. Türkiye Diyanet Vakfı 1 IsHim A:·aştırn_ıaları Me:·kezi .· ~-- Kutuphanesi ,: L~~~1::_1'-Jo: 1 rı J O~Li!.~ ı ' i . -j---ıL-~~--!~ 1 No 1 "]_al .J f cı.,..., .J .:;.__ ,. ' . J;J1--; D ~ıl LL.;._________ ANKARA 1999 TÜRKiYE DiYANET VAKFI YAYlN MATBAACILIK VE TICARET IŞLETMESi Meşrutiyet Cad. Bayındır Sk. No: 55 (06650) • Kızılay/ANKARA Tel: (0.312) 418 59 49 • 417 09 04 • 425 27 75 Fax: (0.312) 417 00 09 Yayın No: 291 Sempozyumlar-Paneller Serisi: 27 ISBN 975-389-342-6 99.06.Y.0005.291 Kapak Tasarım Mehmet ve Uygulama Fidancı • Bu kitap; Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Matbaacılık ve Ticaret işletmesi'nin Dizgi, Fotomekanik, Ofset ve Cilt Tesislerinde hazırlanıp basılmıştır. İSLAM'IN ÇAGDAŞ SİYASi VE İNSANİ DEGERLERİ İÇERMESİ* Bülent AKARCALI İslam; İyi, Güzel ve Hayırlı Olan Bütün Çağdaş Değerleri içerir Yayınlanan ilk programda, yapacağımız konuşma olarak anılan "İs­ Siyasi ve insani, Değerlerle Uzlaşması" başlığı yanlıştır. Dil sürçmesiyle bu yanlışlığa düştük ve bu şekilde yazıldı. Uzlaşma kelimesini; evrensel tüm değerleri, kendi yapısı içinde zaten içeren İslam ile yan yana getirmek yanlıştır. İyi, güzel ve hayırlı her iş ve olay İslamiyet'in içindedir. Dün böyleydi, bugün de böyledir, yarın da böyle olacaktır. Sorunumuz; İnsanlığın geliştir­ diği ve geliştireceği her iyi, güzel ve hayırlı işin, zaten İslam'ın içinde, onun bir parçası olduğunu görmeyen, duymayan, anlamayanlarladır. la.m'ın Çağdaş, Güzelliği göremeyenlerin, iyiliği anlayamayanların, hayırlı iş yapamabizim asıl tartışma konumuzdur. Bugünkü çağdaş uygarlığın gerektirdiği çoğulcu demokratik düzeni, insan haklarına saygıyı. fikir ve teşebbüs özgürlüğüne sahip çıkmayı anlayamayanlar, ya da aniayıp da uygulamak istemeyenler, kendi eksiklik ve yetersizliklerini örtrnek için maalesef İslamiyen bu değerlerle bağdaşmaz göstermektedirler. yanların; eksikliği, yetersizliği, İslam'da görmeleri, İslam'ın özünde kul ile Allah arasına kimsenin girerneyişi vardır. Yani üzerinde hiç kimsenin tahakküm hakkı yoktur. Bu yol; inançlı insanın, en özgür ortamı sağlayacak bir yönetim içinde yaşamasını gerektirir. Mevcut rejimler içinde bu imkanı sağlayacak en iyisi "Çoğulcu Demokrasi"dir. Asıl, bu rejim dışında yaşayan mevcut İslam Devletlerinde, Müslüman'ın özgür irade ve inancı ya yoktur, ya da çok kısıtlıdır. Hatta kimi ülkelerde İslami inanç ve ibadet belirli bir mezhep ya da tarikatı temsil eden aile, aşiret konumundaki bir avuç yöneticinin takdirine kalmıştır. Dolayısı ile dünyadaki bazı İslami çevrelerde Demokrasiye tepkiler gösterilmekteyse bunun sebebi: Bu çevrelerin, İslam'ın hoş görüsünden uzak, Müslüman'a, özgür inanç ve irade hakkı tanımayan bir rejimden yararlanmaları, ya da o rejimin başında olmalarıdır. bir Müslüman'ın (*) Sayın Akarcalı'nın kendisi sempozyuma bizzat katılamamıştır. 479 İbadeti için imamı, yönetimi için halifesini seçen İslam'da, Demokrasi vardır. Her şeyekadir Cenab-ı Hakk'ın, "ben kul hakkını affedemem" keiamı, İnsan Haklarına saygının örneği değil, temeiidir. "İstişare (yeni fikirlerin hür bir şekilde söylenmesi) kendisidir. farzdır", diyen bir inanç, fikir özgürlüğünün ta İlk dört halifenin, seçimle, toplumsal uzlaşmayla, istişare ile iş başına geldiklerini unutan, görmeyen, anlamak istemeyenlerin, İslam'ın siyasi ve sosyal meselelere yaklaşımındaki çağdaşlığı, yarınları hazırlamak için verdiği mesajları ve o mesajların içeriğini özümsemeleri mümkün değildir. Demokrasi ve İslam'ın Ortak Düşmanı Totaliter Rejimlerdir Halkın sürüleştirilmesi, mın her anı denetim totaliter sistemlerin en önemli ilkesidir. Beyni yıkanmayanlar, çöpe atılır... Yaşa­ altındadır. Otoriteye kayıtsız şartsız itaat, Allah'ın halifesi olan insana ait J:ıer türlü hakkı elinden alır. Onu dünya çıkarlarının kölesi haline getirir. Totaliter sistemde lider sorgulanamaz, liderlerden daha iyi yaşam istenemez, lider neye inanıyorsa Jdoğrusu odur, her koşulda ona sadece itaat edilir. Güçlüler kendilerine uygun makamlarda, güçsüzler de (değersizlikleri­ ne inandınlarakl en aşağılık işlerde çalışmalı, sefaleti bir kader olarak kabul etmelidirler. Sınırlamalar ve yasaklar arttıkça, yoksulluk da artar. Hayatlar, duygular, düşünceler denetim altına alınır. Böylece ne insanlık kalır, ne de kutsal inançlar. Demokrasi totaliter rejimlerden kurtulmak için, insan eliyle en başarılı yönetim biçimidir, metodudur. üretilmiş Evrensel değerleri anlayamamış, İslamiyet'in devamlılığına vakıf olamaDemokrasi, İnsan Hakları, ifade özgürlüğü, Hukuk Devleti (yani Adil Yönetim) gibi çağdaş değerleri özümseyip benimseyememiş; kişi, kurum yada yönetimler; dinimizi çok dar anlamda, kendi kıt ve yetersiz bilgileriyle yorumlayıp, İslamiyet'in çağdaş insani ve siyasi değerlerle bağdaşmadığını söylemekte, yazmakta ve uygulamaktadır. mış, Maalesef bazı İslam ülkelerinin yönetimini ele geçirmiş otoriter ve totaliter rejimler de bu yaklaşımları destekiernekte ve onlara arka çıkmaktadır­ lar. Kuşkusuz bu desteğin; sömürgeciliğin ve emperyalizmin etkisinde kalmış, Türkiye dışındaki bazı İslam ülkelerindeki halkların özgür iradesinden mi, yoksa bu ülkelerin petrol ve emeklerini sömürmek için üretilen şeytani politikalardan mı kaynaklandığını, iyi düşünmek gerekir. Sosyolojik kavramlar da, değişen dünya ile birlikte değişir, dinamiktirler. Kavrarnlara yüklenen anlamlar; yere, zamana, topluma göre de değişe­ bilir. Ama bu değişimin de bir makulü vardır, uzun bir zaman dilimi vardır. 480 Bugün ülkemizde yaşanan kavram kargaşasının, çagdaş kavrarnlara farklı anlamlar yüklemenin hedefi, toplumsal çözülmemizi saglamaktır. Bizler demokrasi derken, onun ilkelerini ve kurumlarını tarif ederken, aynı kavramlara, aynı anlamları yükleyerek konuşmalı ve anlamalıyız. O zaman çok daha net görecegiz ki aslında evrensel dogruları içeren İslami temel kavramlarla, Demokrasinin özündeki çagdaş kavramlar ve gerçek anlamları arasın­ da hiç bir farklılık yoktur. Demokrasinin ve İnsanlıgın Gelecegi İslami Degerierin Özünde Saklıdır İslam hep çagın önünde olmak üzere vahy edilmiş bir dindir. İslam yalnız bugünü yaşamak için degildir. Yalnız gününün degerierine hitap eden degildir. Yarını da içerir. İşte bundan dolayıdır ki her çagdaş siyasi ve insani degeri İslam'ın içinde bulmamız kolaydır. Kolaydır diyorum çünkü dinimizde hiçbir işi zora sokmak gibi bir anlayış yoktur. İslam'ın özüne giremeyip. çagdaş degeri yorumlayamayıp; İslam'da Demokrasi, İnsan Hakları, Fikir özgürlügü yoktur demek; bence kelimenin tam anlamıyla batıl'dır. Demokrasi, toplumlar arası barış içinde yaşamanın ortak koşulları oldugu gibi aynı zamanda bir yöntemdir ve her yöntem gibi şartlara baglı olarak gelişir ve gelişmelidir. Temsili Demokrasinin temeli olan kitle toplumu, günümüzde yerini süratle bilgi toplumuna terk etmekte, bu da Demokrasi yönteminin sürekli ve hızlı özeleştiri yapmasını zorunlu hale getirmektedir. Bilgi teknolojilerinin tek merkezin elinde tutularak buradan dagılımı, hakim sınıfların, zenginlerin kontrolündeki bir medya demokrasisi tartış­ masını ve gerçegini de günümüze taşımaktadır. Toplumu yönlendirme yöntemleri; kitleleri sanal bir biçimde yönetime katmış gibi gözüktügü için sonuçta ortaya; "Sanal Bir Demokrasi" çıkmakta ve bu toplumsal yanılgı ile birlikte sistemde tıkanıklıklar yaşanmaktadır. Teknoloji ve iletişim sistemlerindeki bu ilerlemenin kaçınılmaz siyasi da olacaktır. Bu yeni yapıda kazanılacak maddi degerlerin, insanlar arasında adaletli bölüşümü sorunu, Demokrasinin önündeki en önemli konulardan birisidir. sonuçları Önümüzdeki 2000'li yıllar, Küreselleşmenin (Globalleşmenin) yayılaca­ bir dönemdir. Dolayısı ile algılayabildigimiz kadarıyla; bilginin ve finansın yer degişimi için sınırlar ve zaman adeta ortadan kalkarken, emek ve insan faktörü daha da fazla sınırlanmakta, bu yeni yapıda insanlar adeta evinde, yerinde, ülkesinde kalmaya zorlanmaktadır. gı Son zamanlarda moda olan "Hadi artık köyümüze dönelim" şarkısı gibi, koç yigitlerin eski köylerine dönmeleri istenirken, para ve bilginin patronları da, yeni bilgi teknolojilerinin sagladıgı bu küçülen küresel köyde, 481 "web parselleri" alarak yerleşmekte, sonra da kazandıkları paralar ile gerçek dünyada sınır tanımadan yaşamaktadırlar; Bilgiye sahip olma ve dağıtma yöntemlerinin, yakın gelecekte yaşanacak teknolojik gelişmelerle birlikte tekelciliği kırdığı oranda, demokrasi ve kitle ilişkisi sağlanacak, bu da Demokrasiye katılımı arttıracaktır. Bireylerin, bilgi üreticisi ve dağıtıcısı konumuna gelmesi ile bu zengin ve hakim çevrelerin baskıcı etkileri, Demokrasi yönteminin içinden büyük ölçüde ayıklana­ bilecektir. Kuşkusuz Demokrasi yönteminin kendisini tam ve sağlıklı olarak onarması ancak; toplumun gerçeklerin farkına varması, çözüm yollarına katılması, tartışması ve denetlenmesi ile mümkün olabilecektir. İletişim teknolojiterindeki gelişmelerin bir başka yanında, önümüzdeki yıllarda oransal olarak temsili sistemi ortadan kaldırarak, doğrudan katılı­ ma imkan vermeleri olacaktır. Böylece İktidar seçkinleri yerlerini, gerçek önetilenlere bırakacak ve onlarda, iktidarla Demokrasi yöntemini ideal anlamda buluşturacaklardır. Kısa bir ufuk turu ile bakt__ığımız, önümüzdeki günlerde yaşanacak bütün bu teknolojik gelişmeler, farklı, yeni görüntülerle ortaya çıkan, yeni araçlardan ibarettir. Bu teknolojik araçları; iyinin, doğrunun ve hayırlının emrine vermek, ancak bu aracı kullanan insanların iyi, doğru ve hayırlı bir ahlak sistemine sahip olmaları ile mümkündür. Bu ahlaki yapıyı ise en ideal biçimde bünyesinde bulunduran evrensel din, İslamiyet'tir. Ahlak, kamu yönetiminde temel esası oluşturur. Toplumu, bilgiyi, teknolojiyi, parayı, yöneten kişilerin, güzel ahlaka sahip olmaları idealdir. Allah'ın halifesi olan insanı, kainattaki varlıkların en mükemmeli ve şerefiisi kılan, işte bu manevi yanıdır. İslam ahlakının temeli ise; Kur'an-ı Kerim ve bu kutsal kitapla ahiaklanan Hz. Peygamberimiz (s.a.v.)'in sünnetine dayanmaktadır. Kur'an-ı Kerim ahlakını şahsında en güzel yaşayan, temsil eden ve bunu ümmetine hayatının her safhasında gösteren en büyük örnek, Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) olmuştur. O, "Ya rabbi! ben senden sıhhat, afiyet ve güzel Ahlak dilerim" diye dua ederdi. Bizlerde onun bu güzel kutlu doğum haftasında, aynı duayı ediyoruz. Allah'tan Kur'an-ı Kerim ahlakı­ nın, geçmişimize olduğu gibi yarınlarımıza da hakim olmasını diliyoruz. İslam ve Demokrasi konulu bu tür toplantıların genişletiterek uluslararası alanda da yapılmasını diler, hepinizin Kutlu Doğum haftasını tebrik eder, hürmetlerimi sunarım. 482