C. Senatosu B 10 LÜTFÎ DOĞAN (Erzurum) — Sayın Başkan, muhterem senatörler; 20 Kasım 1979 günü İslam âleminin Kıtlegâhı olan Mescid-ül Harâm'a Vaki tecavüz ve bu tecavüz­ den, bütün îs'iam alemince duyulan üzüntüler hakkın­ da düşüncelerimi siz muhterem senatörlere arz etmek üzere huzurunuza çakmış bulunuyorum. Sözlerime basılanken hepinizi hürmetlerimle selamlarım. Sayın senatörler; Bu elem verici haiise ile iLgüi durumu televizyon, radyo ve matbuattan dinlemiş bulunuyoruz. Hepini­ zin bildiği gibi, 20 Kasım 1979 Salı günü «Mescid-ül Harâm>;( adı verilen bu mukaddes mekâna bir grup insanlar tarafından tecavüzde bulunulmuştur. Ancak, birkaç gün zarfında intikal eden malumat efkârı umumiyeyi tam manası ile tenvir edememiştir. Çün­ kü, gelen haberler olduikça birbiriyle tenakuz teş'kil eder durumdadır. Ancak, son günlerde hemen he­ men kesine yakın bir şekilde malumat edinildiği söy­ lenebilir. Gerek İslam dünyasında ve bu meyanda ülkemiz­ de de bu elim hadiseden dolayı bütün müslümanlar ve aziz Milletimiz üzüntü duymuşlardır. Gerek Saym Başbakan, gerek muhalefette bulunan diğer zevat bu konuda üzüntülerini beyan etmişlerdir. Bundan dola­ yı üzüntülerini beyan edenlere müteşekkir kaldığımı ve ayrıca bütün Müslümanlarla birlikte derin üzün­ tü duyduğumu arz etmek isterim. Acaba, bu üzüntü niye bu (kadar büyük oluyor? Müsaade buyurursanız bu hususu arz etmek istiyo­ rum., Hepinizin bildiği gibi, İslam âleminin Kıblegâhı elan Kabe ve diğer bir adı «Beytullah» etrafında «Mescid-ül Haram» adı verilmektedir. 1 milyara va­ ran Müslümanları günün beş vaktinde bir arada top­ lamaktadır. Aslında, bu mukaddes mekan İslam âle­ mimin Kıblegâhı olduğu gibi, Kur'an-ı Kerim'in be­ yanına göre, yeryüzünde ilk kıble olarak vaz olunan mukaddes bir mekândır. Kur'an-ı Kerim'in Âl-i İrnrân Suresinde bu cihet çok açık olarak beyan buyurulmaktadır. Yüksek hu­ zurunuzda meal olarak şu ciheti ifade etmek istiyo­ rum ki, bu Kabe Âdem Aleyhisselâm zamanmda kıble olarak Allah tarafından beyan edilmiş, binnetice İbrahim Aleyhisselâm ve oğlu İsmail Peygamber tarafından bina edilmiş. Böyle peygamberler tarafın­ dan b ; na edilmiş ve Allah Taalâ inananlara orasının kıble olduğunu bildirdiği içindir ki, geçmişteki bü­ tün milletler, inanışları ne olursa olsun, bu mukad­ 29 . 11 . 1979 O : 1 des mekâna saygı duymuşlardır. Hatta İslâmiyet gel­ mezden önce o zamanki Arap Yarımadasında yaşa­ yan insanlar bile, kendi yanlış inanışlarına rağmen orasına hürmet etmekte. hassaten «Haram Ayı» adı ve ilen dört ayda hiç bir surette kan döküîmemesine riayet ederlerdi. İşin özü şu olmaktadır: Peygamber Efendimiz Salaülahü Aleyhi ve Seli em dünyaya teşrif et tikler in­ de ve İslâm Emrini neşretmekle memur edildiğinde ilk önce Kuts-ü Şerife doğru namaz (kılmıştı;, bilâha a kıble Kabe'ye çevrilmişti. Burada şunu arz edeyim ki, yeryüzünde İslam inancına göre, mekânların en mukaddesi ibadet yer­ le; dir, camilerdir; fakat bunların içellisinde Kabe, Pr garnber Efendimizin Medine-i Münevvere'deki M: scid-i Nebebi'si ve Kudüs'te bulunan Mescid-İ Aksa; bunlar üç mescit olarak diğer ibadet yerlerin­ den çok daha faziletli, daha üstündür. Ancak, bunla­ rın hepsinin üstünde Kabe gelmektedir. Kabe'nin içerisinde bulunduğu Mescid-ül Harâm'a vaki bu te­ cavüz bundan dolayıdır ki, bütün İslam âlemini mü­ teessir etmiştir. Fakat, sebebi nedir, niçin yapılmış­ tır? Bu mevzuda henüz tamamiyle efkârı umumiye tenvir edilmiş değildir. Bir kısım insanlara göre, Lüb­ nan'dan gelen bazı kimseler,. bir kısımlarına göre, Arabistan'daki yerli kabileler ve bu yerli (kabileler di­ ni emirlerin daha sıkı, daha itinalı bir şekilde yerine getirilmesi maksadına matuf olarak bu harekette bu­ lunduklarını söylemişlerdir. Tekrar ediyorum : Bu mesele bugüne kadar tam manlasıyle açıklığa kavuşmuş değildr'r. Ümit ediyo­ rum ki, ilgili makamlar dünya efkârını bu mevzuda yeterince tenvir edeceklerdir. Burada Kâbe-i Muazzama'ya ve Mescid-ül Ha­ râm'a karşı icra edilen tecavüzün bütün Müslüman­ ları üzmesinin bir sebebi de şudur: Kur'an-ı Kerim' deki ifadesine göre her kim Mescid-i Harâm'a girer­ se, emniyet içerisinde kalır. Şöyle ki, Kabe'nin içeri­ sinde bulunduğu Mescid-ül Harâm'da hiç bir insan diğer bir insana tecavüz etmez. Hatta birisi asabi bir halde bulunsa, diğeri ona sükûnet ve sabır tavsiye eder ve böylece geçirilir. Hepinizin bildiği gibi, (Af­ federsiniz) av hayvanı girmiş olsa, orada bir vahşi hayvan diğerime dahi tecavüz etmez. Bu böyledir. Böyle olduğu içindir ki, üzüntü çok büyük olmuştur; ama akla gelen durum şudur : Böyle olmasına rağmen orada bir kısım insanla­ rım öldürüldüğü ve hatta İmamının da katledildiği yo­ lunda bazı haberler var. Suudi Arabistan Büyükelçi - — 231 —