AİLE Sözlükte toplum içindeki en küçük birim diye geçiyor anlamı ‘aile’ kelimesinin, gayet kısa ve anlaşılır. Ama bana kalırsa manevi anlamı çok daha derin ve herkes için farklılık gösteriyor. Çünkü herkes belki olumsuz belki olumlu bir düşünceye sahip ailesiyle ilgili. Aile kimi insan için ayak bağı, özgürlüğe karşı en büyük duvar belki hiç aşılamayan, kimi için utanç kaynağı insanın hep karşısına çıkan ve tüm hayatını etkileyen. Kimi insanlar ise şanslı bu konuda. Ailesine tapan, huzurlu ve mutlu bir ailede yetişmiş, annesini babasını kendisine örnek almış, sorunları olduğunda ya da hayatının dönüm noktalarında ailesinden destek alıp tüm engelleri aşabilmiş ve gelecekte alacağı kararlarda ailesinin desteğini arkasında hissedeceği ve yorulduğu zaman rahatlıkla sağlam bir duvara yaslanabileceğini bilen şanslı insanlar. Ailemizi seçemediğimiz doğru, ama insanlara eğer seçme hakkın olsaydı yine kendi anne ve babanı seçer miydin diye sorulduğunda cevap hiç şaşmaz: ‘’Evet, seçerdim.’’ Tamamen yalan bence. Ailesinden memnun olmayan, annesinden nefret eden, babasından utanan bir sürü insan tanıyorum. Belki bunu ulu orta ifade etmekte güçlük çekiyorlar ama şiddetli duygularını saklayamaz insan, anlaşılıyor. Ayrıca bana göre kimse ailesini sevmek zorunda değil. Filmde Çiçek on sekiz yaşına kadar annesi ne derse onu yapmış, onun kurallarına göre yaşamış o ne isterse onu yemiş, giymiş dünyalar güzeli bir genç kız. Üstelik tüm bunlara rağmen annesi onu bir kere bile öpmemiş, hep itelemiş, sevgisini esirgemiş. Kimse böyle bir anneyi sırf annesi olduğu için sevmek zorunda değil bana kalırsa ama Çiçek yine de deniyor, çabalıyor en küçük bir ilgi için annesinin ona göstereceği. Ben denemezdim. Bana göre bir anne bir baba çocuğunu ne olursa olsun sevmeli, yanlışları olduğunda onu affedip tekrar şans vermeli. Aksi halde aile olmanın ne önemi var? Anne babaya sahip olmanın ne önemi var eğer sevgisini ve desteğini hayatın boyunca hissedemeyeceksen. Herkesin bir ailesi olabilir sözde en azından ‘ailem’ diyebileceği insanlar. Ama herkes gerçek ve tam anlamıyla aile olmayı başaramaz. Çünkü bana göre gerçek bir aile olabilmek için bireylerin kendilerini rahatça ifade edebildikleri, utanmadan sıkılmadan duygularını gösterebildiği, empati ve saygının kendini her konuda belli ettiği, temellerin güven unsuruna dayandığı ve aradaki bağın sadece kan bağına dayanmadığı bir ortam olması gerekiyor. Tüm bu değerlerin aynı çatı altında sağlanması o kadar zor ki bana göre o yüzden anlam veremiyorum birbirinden farklı karakterde, kimsenin birbirine katlanamadığı, sürekli çatışma içinde olan ve sırf kan bağı var diye bir sürü insanın aynı evde 7/24 dip dibe yaşama zorunluluğu olmasına. Psikolojik açıdan insan kendi kendini huzurundan ve mutluluğundan mahrum ediyor bence sırf ekonomik açıdan ailesine bağlı olduğu için ya da gidecek başka bir yeri olmadığı için. Aile sadece bir kelime sözlükte, ama aile olmak tamamen farklı bir kavram. Bana göre bunu tam anlamıyla başaramayacak, aile olmanın gerektirdiği sorumlulukları üstlenemeyecek, sırf toplumun dayattığı ‘aile kurma’ gereğini gerçekleştirmek için biriyle evlenip dünyaya yeni bir birey getirmek amacında olan insanların hakkından gelebileceği bir değer değil aile olmak ve böyle olacaksa hiç olmasın. Kimsenin insanları kendiyle birlikte yaşamaya zorunlu kılıp hayatı hem kendine hem de aynı evi paylaştığı insanlara zindan etmeye hakkı yok sonunda yalnız yaşamak ya da yalnız yaşlanmak olsa bile. Aynı çatıda uzak kalmak yerine uzak yerlerde huzurlu olmak sizce de kulağa daha mantıklı gelmiyor mu?