M. Medisi B : 79 19 . 5 . 1974 O : 3 hırtken bizi büyük bir

advertisement
M. Medisi
B : 79
hırtken bizi büyük bir öemle üzerinde düşün­
meye sevk ettiğini, ciddî edişeleriimizi burada
belirtmek: isteriz.
Her ne kadar Cumhuriyet Halk Pintisi Söz­
cüsü; «1974 ıkaükıma programı «izin devreniz­
de hazırlanmıştır; biz ide onun bütçe uygulama­
sını yapıyoruz.» diye (burada bir ifade serdctrnıişse ide, ıbu ifade hiçbir zaman bütçenin al­
tına imza atan bir Hükümet için ve bütçe program tekniğini kabul etmiş bir prosedür
içerisinde bir ımüdafaa olarak, bir excııse o'larak ileri isürül'emez. Eğer programı beğenmi­
yorsanız, bu arada üç ayı kapsayan bir mu­
vakkat 'bütçe dönemi .geçmiştir, o döneni içeriside programı istediğiniz gibi hazırlar yeni
bütçeye intibakını sağlardınız.
1974 yılı pro.gr.ami genel havaisi itibariyle
günümüzün şartlarına uygun, yadırganmayan,
demokratik, hür teşebbüs ve karına ekonomi
esasi arın-ı sadık kalarak güven verici ve eko­
nomik istikrara dönük tedbirleri getirdiği in­
tibalını biz>e vermemiektedir aslında. Başka bir
ifade ile, 1974 prograimı ide, ne fiyat artışları
ile heilir.cn genel' ekonomik dengesizliğin gider ılım esi ve kalkınma amaçlarına uygun bir or­
tamın. yaratılması ve ne de yatırım, maliye, pa­
ra - kredi ve dış ilişkiler politikalarıyle ekono­
mimize güven ve istikrar sağlayıcı
tedbirler
yönünden müessir politikaların
getirildiğini
açık seçik iddia, ispat etmek mümkündür.
Şu nokta artık iyice 'anlaşılmıştır ki, kal­
kınmada en iyi plan ve imkânlarınız yeterli
olsa hile, hedefe varabilmek için
ekonomik,
sosyal ve siyasal istikrara, millî huzur ve güve­
ne mutlak surette 'ihtiyaç vardır. 'Bunları ba­
şarının dışında saymak, değil demokratik hür­
riyetçi parlamenter rejimlerin hâkim okluğu
demokrasilerde, totaliter /merkeziyetçi rejim­
lerde 'bile mümkün değildir. Bugün Türkiye'de
memur, işçi, esnaf, tüccar, sanayici, çiftçi, hat­
ta politikacı yarının nasıll olacağını, ne getirip
getirmeyeceğini bilememektedir. Bek tabiî bu
ortam kendiliğinden doğmamıştır. Bu ortamı
oluşturan çeşitli ve çok ciddî ekonomik ve si­
yasal faktörler mevcuttur. Bir defa, halk hür­
riyetçi demokratik parlamenter rejimin kendi
yararına, hattâ ulusun bekasına hizmet edip
etmlediğinin münakaşa ve düşüncesine itilmiş­
tir. Bir taraftan, hayatı ucuzlatmak vadiyle
19 . 5 . 1974
O : 3
iktidara gelen siyasî partiler, hangi esbabı
mucibe ile olursa olsun, hayatı her gün biraz
daha pahalılaştırırlarsa; diğer taraftan, anar­
şik, bölücü ve yıkıcı hareket ve propaganda­
ların suçlularını, fikir özgürlüğünün şemsiyesi
altında siyan et etmeye kalkışırlarsa, milletin,
ümit ettiğini bulamadığı yolundaki endişelleriine
hak vermemek mümkün değildir.
Diğer taraftan, Hükümet ve onu teşkil
eden siyasî partiler, seçim öncesi vaatler için,
koalisyon protokolü ve Hükümet programıyla
birtakım taahhütlere girmiş ve bunları ye­
rme getirmek üzere güvenoyu almıştır. Ancak,
Hükümeti teşkil eden partilere mensup yetki/i
kişilerin, muhtelif vesilelerle parlamentoya ve
'kamuoyuna intikal ettirdiği niyet ve taahhütle­
rinde iktisadî, sosyal ve 'kültürel kalkınmayı
gerçekleştirme yolundaki usul ve tercihlerini
açıkça belirtme konusunda başarılı oldukları
söylenemez. İktisadî hayatın anaunsuru odan
sanayileşme stratejisinin esaslarının, sanayileş­
menin mahiyetinin hangi kaynaklarla, ne tür­
de bir sanayiin, nerede kurulacağının; ürünle­
rinin nasıl, nerede, hangi rekabet şartlarıyla
pazarlaıuacağınm; sanayileşme vetiresi perspek­
tiflerinin henüz bilinmediği veya cidden tutar­
lı bir çerçeve içerisine yerleştirilmesi mümkün
olmayan kısmî beyanlardan öteye gidemeyen
bir ortamda gelişmekte olan bir ülkenin geçiş
devresinde rastlanacak ikinci derecedeki aksak­
lıkları, sadece ortadan kaldırmayı vaat etmek­
le, gerçek ve tutarlı bir politika izlendiği­
mi kabul etmek de mümkün değildir. Sosyal
politika içinde yine tutarlı bir çerçeveye oturmıayan, şimdilik ve sadece ne olmadığının ta­
rifi ile yetinilerek zaman kaybedilen birtakım
kavramlardan öteye gidildiğini ele görmediğiğimizi (belirtmek isteriz.
Anayasamızın; kalkınmamızın plan ve de­
mokratik usullerle yapılacağı gerekçesiyle özel
teşebbüse her türlü rekabet şartları içerisinde
yer veren karma ekonomi prensipleri ortaday­
ken, özel sektörü çıkarcı, sömürücü ve sosyal
adalete ters düşen bir hava içerisinde mütalâa
etmek, hem 'mevcut hukuk düzenimize ve hem
de memleketin ekonomik, sosyal ve siyasal men­
faatlerine aykırıdır Kaldı ,ki, Hükümet prog­
ramında., kamu ve özel sektörün yanısıra bir
üçüncü sektör olarak hailk sektörünün kuru­
lup geliştirileceği beyan edilmiştir.
Download