AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL TÜRKİYE – AB : 2014 AB KOMİSYONU 2014 TÜRKİYE İLERLEME RAPORU MÜZAKERE BAŞLIKLARI VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİ KARŞILAŞTIRMALI TABLO Dilek İştar Ateş, Gamze Erdem Türkelli, Dilek Aydın TS/BXL/15-12 10 EKİM 2014 1. MALLARIN SERBEST DOLAŞIMI Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu Risk temelli ithalat denetim sistemi TAREKS’in uygulamaya konulmasında ilerleme sağlanmıştır. Temmuz 2014’te yasal çerçeveye tarım ve ormancılıkta kullanılan traktörler ile otomotiv imalat, renovasyon ve montajı için karşılıklı tanıma hükümleri eklenmiştir. Yatay uygulamalarda uyum ilerlemiştir. Türk Standartları Enstitüsü (TSE), AB Standardizasyon Komitesi (CEN) ve AB Elektro-Teknik Standardizasyon Komitesi’nin (CENELEC) toplam 22.266; Avrupa Telekomünikasyon Standartları Enstitüsü’nün (ETSI) 391 standardını kabul etmiştir. AB ile bu alanda uyum %98,6 seviyesine ulaşmıştır. TÜRKAK tarafından verilen akreditasyonlar geçen yıla göre %18 artmış, toplamda 954’e ulaşmıştır. Ulusal Metroloji Enstitüsü yüksek bilimsel düzeyde metroloji çalışmaları yürütmekte, çalışmalarını kimyasal metroloji alanına genişletmektedir. Sanayi metroloji hizmeti sunan yeterli sayıda kurum bulunmaktadır. Yasal metroloji alanında taksimetreler ve ağırlık ölçen cihazların denetimi ile ilgili iki yeni yasa kabul edilmiştir. Piyasa izleme yönetmeliği Şubat ayında değiştirilmiş ve izleme faaliyetlerinin kapsamı açık hale getirilmiştir. Kişisel koruyucu teçhizat, bazı tüketici ürünleri, tarım ve ormancılık traktörleri ve gübreler ile ilgili piyasa izlemeye ilişkin yeni yasa kabul edilmiştir. Motorlu taşıtlar, tarım ve ormancılık traktörleri ile ilgili “eski yaklaşım” yasaları ile ilgili olarak yeni yasalar ve mevcut yasalarda değişiklikler kabul edilmiştir. Biyosit ürünler ve kullanımları (organizmaları öldürme yeteneğine sahip kimyasal maddeler) yasasını değiştiren bir yönetmelik onaylamıştır. Organik tarımda gübre kullanımı ile ilgili yasal düzenleme kabul edilmiştir. İçerik ve katkı maddelerinin sınıflandırma, paketleme ve etiketlemesiyle ile ilgili yeni yasa onaylanmıştır. TÜSİAD BUSINESSEUROPE ÜYESİDİR - AVRUPA İŞ DÜNYASI KONFEDERASYONU bxloffice@tusiad.org www.tusiad.org AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 1. MALLARIN SERBEST DOLAŞIMI Eksiklikler: 2014 İlerleme Raporu TAREKS sadece “yeni yaklaşım” ürünleri ile piller ve ayakkabılar gibi bazı kategorileri kapsamaktadır. Tekstil, kimyasallar, gıda gibi ürünlerde lisanslama ve ön izinler (ithalat izinleri) devam etmektedir. AB – Türkiye arasındaki ticarette tekstil, ikinci el ürünler ve alkollü içkilerin serbest dolaşımında teknik engeller bulunmaktadır. Tekstil ve konfeksiyon ithalatında kayıt zorunluluğu devam etmektedir. İthalat izleme rejimi uygulamasına devam edilmektedir; uygulama kapsamı genişletilmiştir. Kullanılmış, yenileştirilmiş ya da hatalı kabul edilen ikinci el ürünlerde ithal izni gereği sürmektedir. Alkollü içkilerde ithal izni gereği azaltılmış olmasına karşın etiketlendirme ile ilgili yeni engeller ortaya konulmuştur. Alüminyum, kâğıt, bakır hurdası ihracı ve işlenmiş tarım ürünleri ithalatındaki kısıtlamalar Gümrük Birliği’ne aykırıdır. Yeni Tüketici Ürün Güvenliği Yönetmeliği ile değişecek olan Genel Ürün Güvenliği Yönergesi’ne uyum sağlanmamıştır. Standartlarla ilgili olarak Türkiye özelikle uyumlaşmamış alanda yeni özelliklere uyum zorunlulukları getirmeyi sürdürmüştür. Bu başlık 11 Aralık 2006 AB Bakanlar Konseyi kararınca askıya alınan sekiz müzakere başlığı arasındadır. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu AB – Türkiye arasındaki ticarette ilaçlar, tekstil, ikinci el ya da yenileştirilmiş ürünler ve alkollü içkiler alanlarında teknik engeller bulunmaktadır. İlaçlar alanında AB’nin “iyi üretim uygulamaları sertifikası” halen kabul edilmemektedir. İnşaat ekipmanları ve motorlu taşıtlar gibi kullanılmış ürünler ve yenileştirilmiş ya da hatalı kabul edilen ikinci el ürünler ve alkollü içkilerde ithal izni gereği sürmektedir. Alüminyum, kâğıt, bakır hurdası ihracı ve işlenmiş tarım ürünleri ithalatındaki kısıtlamalar Gümrük Birliği’ne aykırıdır. Genel Ürün Güvenliği Yürütmeliği ve Akreditasyon ile Piyasa İzleme Düzenlemesi’ne tam uyum beklenmektedir. Piyasa izleme ve denetleme düzenlemelerinin etkin uygulaması halen hayata geçirilememiştir. Kültürel ürünler ve ateşli silahlarla ilgili ilerleme kaydedilmemiştir. Kısa Vadeli Hedefler: KOB İthalat izinleri ve lisans gerekliliklerinin, kullanılmış motorlu taşıtlar dışındaki mallar için istenen sertifikaların uygulamadan kaldırılması. Kullanılmış motorlu taşıtlarla ilgili ithal izin belgesinin ortadan kaldırılması için AB Komisyonu’na bir plan sunulması. AB Antlaşması’nın 28-30. maddelerine aykırı olan önlemlerin tanımlanması işleminin tamamlanması ve bu önlemlerin uygulamadan kaldırılması. Eczacılık ürünleri verilerinin korunması önlemleri tüzüğüyle ilgili kalan noktaların tamamlanması. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2. İŞÇİLERİN SERBEST DOLAŞIMI Gelişmeler: Türkiye şimdiye kadar 13 AB ülkesiyle ikili sosyal güvenlik anlaşması imzalamıştır. 2014 İlerleme Raporu Eksiklikler: İş gücünün serbest dolaşımıyla ilgili önemli bir gelişme olmamıştır. Bu alanda hazırlıklar erken safhadadır. Türkiye diğer AB ülkeleriyle de ikili sosyal güvenlik anlaşmaları gerçekleştirmeye teşvik edilmektedir. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu İş gücü piyasasına erişim ve AB İstihdam Hizmetleri Ağı EURES’e ya da AB Sağlık Sigortası Kartı’na gelecekte katılım ile ilgili hiç bir ilerleme olmamıştır. İşçilerin serbest dolaşımıyla ilgili kısıtlı ilerleme kaydedilmiştir. Türkiye ikili sosyal güvenlik anlaşmaları gerçekleştirmeye teşvik edilmektedir. Orta Vadeli Hedefler: KOB Kamu İstihdam Hizmetleri kurumunun Avrupa İstihdam Hizmetleri Ağına (EURES) katılım için uygun bir kapasiteye çıkarılması. Özellikle sosyal güvenlik sistemlerinin eşgüdümü olmak üzere idari yapıların güçlendirilmesine devam edilmesi. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 3. YERLEŞME VE HİZMET SUNMA ÖZGÜRLÜĞÜ Gelişmeler: Çalışma izni olanların ikamet izni alma zorunluluğunu ortadan kaldıran Yabancılar ve Uluslararası Koruma Yasası Nisan 2014’te yürürlüğe girmiştir. Mesleki kalifikasyonların karşılıklı tanınması konusu kaynağı AB tarafından verilecek olan bir proje ile ele alınacaktır ve bu Türkiye’ye uzun dönemli bir uyum stratejisi sağlayacaktır. Posta hizmetlerinde yetki, idari yaptırımlar, tarifeler, hizmet kalitesi ile ilgili uygulama yönetmelikleri kabul edilmiştir. Ebelik mesleğinde uyruk zorunluluğu ortadan kalkmıştır. 2014 İlerleme Raporu Eksiklikler: Yasal gereklilikler yerleşme ve sınır ötesi hizmetler sunmayı kısıtlamaktadır. AB üyelerinde yerleşik hizmet sağlayıcılardan kayıt, lisans ve izin belgeleri istenmeye devam edilmektedir. Hizmetler Yönergesi ile uyum sağlanmalı ve Tek İletişim Noktası oluşturulmalıdır. Posta hizmetleri ile ilgili yasalarda daha fazla açıklığa ihtiyaç bulunmaktadır. Mesleki ve akademik nitelikler konusunda yapılması gereken ayrım yapılmamıştır. Yasalarla düzenlenen bazı mesleklerde hala karşılıklı tanıma, uyruk ve lisan yeterliliği zorunlulukları devam etmektedir. Bu başlık 11 Aralık 2006 AB Bakanlar Konseyi kararınca askıya alınan sekiz müzakere başlığı arasındadır. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu Kurulum hakkı ve sınır ötesi hizmet sunma özgürlüğü konusunda AB’ye uyum için bir strateji oluşturulmamıştır. Kurulum iznine ilişkin oransız kısıtlamalar devam etmektedir. Posta hizmetleriyle ilgili yeni yasaya rağmen bu hizmetler halen devlet tekelinde bulunmaktadır. Mesleki ve akademik nitelikler konusunda yapılması gereken ayrım yapılmamıştır. Uyruk ve lisan yeterliliği zorunlulukları devam etmektedir. AB üyelerinde yerleşik hizmet sağlayıcılardan kayıt, lisans ve izin belgeleri istenmeye devam edilmektedir. Kısa Vadeli Hedefler: KOB Bu başlıkla ilgili müktesebatla uyumu sağlamak ve kurumsal kapasiteyi geliştirmek için gerekli zaman çizelgesinin ve ayrıntılı stratejinin hazırlanması. Profesyonel vasıfların karşılıklı olarak tanınması için müktesebatla uyum çalışmalarının sürdürülmesi. Posta hizmetleri müktesebatıyla uyum çalışmalarına başlanması. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 3. YERLEŞME VE HİZMET SUNMA ÖZGÜRLÜĞÜ Orta Vadeli Hedefler: KOB Yerleşme hakkına ve sınır ötesi hizmet sunma özgürlüğüne ilişkin sınırlamaların kaldırılması. Posta hizmetleri alanında müktesebat ile uyumlaştırma çalışmalarına devam edilmesi. Profesyonel vasıfların karşılıklı olarak tanınması çalışmalarının sürdürülmesi ve milliyet gerekliliğinin kaldırılması. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 4 . S E R M AY E N İ N S E R B E S T D O L A Ş I M I Gelişmeler: Sermayenin serbest dolaşımı alanında orta derecede ilerleme sağlanmıştır. Ödeme sistemleri ile ilgili olarak BDDK, Ödeme Hizmetleri, Elektronik Para ve Kesin Mutabakat Yönetmeliği ile uyumu artırmak üzere elektronik para ile ilgili kurumların kuruluş ve çalışmalarına ilişkin yasanın uygulama yönetmeliğini kabul etmiştir. Terörün finansmanının önlenmesi ile ilgili rejim güçlendirilmiştir. Belirlenen eksikliklerin giderilmesi üzerine Mali Eylem Görev Gücü Türkiye’yi küresel kara para aklamanın önlenmesi ve terörün finansmanının önlenmesi ile ilgili ilerleme gösteren ülkeler listesine almıştır. Görev Gücü yerinde incelemeler yapacaktır. 2014 İlerleme Raporu Eksiklikler: Yabancılara emlak satışıyla ilgili kısıtlamalar AB Antlaşması’nın 63. maddesiyle uyumlu değildir ve üye ülke vatandaşlarının haklarını kısıtlayıcı niteliktedir. Vatandaşlarına emlak satışına izin verilen ülkeler ile ilgili liste kamuya açık değildir ve hükümetin ulusal çıkarlar ve ikili ilişkiler gibi şeffaf olmayan değerlendirmelerine tabidir. Emlak edinmede Yunanistan, Bulgaristan ve G.Kıbrıs vatandaşlarına özel bazı kısıtlamalar bulunmaktadır. Yabancıların emlak alımıyla ilgili olarak kademeli serbestleştirme için bir eylem planı hazırlanmalıdır. Radyo, televizyon, ulaşım, eğitim ve elektrik üretim ve dağıtımında yabancı sahipliği konusundaki kısıtlamalar sürmektedir. Kara para aklama ve terörün finansmanıyla mücadele hakkında 2007’de imzalanan Avrupa Konseyi Sözleşmesi (CETS 198) halen onaylanmamıştır. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu Yabancılara emlak satışıyla ilgili kısıtlamalar AB Antlaşması’nın 63. maddesiyle uyumlu değildir. Vatandaşlarına emlak satışına izin verilen ülkeler ile ilgili liste kamuya açık değildir ve hükümetin ulusal çıkarlar ve ikili ilişkiler gibi şeffaf olmayan değerlendirmelerine tabidir. Emlak edinmede Yunanistan, Bulgaristan ve G.Kıbrıs vatandaşlarına özel bazı kısıtlamalar bulunmaktadır. Radyo, televizyon, ulaşım, eğitim ve elektrik dağıtımında yabancı sahipliği konusundaki kısıtlamalar sürmektedir. Sermaye hareketleri ve ödemelerle ilgili yasal çerçeve AB müktesebatına uyumlu hale getirilmelidir. Mali Eylem Görev Gücü’nün belirlemiş olduğu eksikliklerin bazıları henüz giderilmediğinden, Görev Gücü Türkiye’yi stratejik kara para aklama ve terörün finansmanıyla mücadele eksikliği olan ülkeler listesinde tutmaktadır. Kara para aklanması ve terörün finansmanıyla mücadele hakkında 2007’de kabul edilen Avrupa Konseyi Sözleşmesi halen onaylanmamıştır. Kısa Vadeli Hedefler: KOB AB kaynaklı doğrudan yabancı yatırımlarla ilgili sınırlamaların kaldırılması. Ödeme sistemleri yasalarıyla uyumun başlaması. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 5. KAMU İHALELERİ Gelişmeler: Kamu İhaleleri Kurumu elektronik kamu alımları elektronik platformu EKAP’ı geliştirmeye devam etmiştir. TSE, EKAP’ın veri güvenliği standartlarına uygun olduğunu tescil etmiştir. Maliye Bakanlığı, Kamu İhaleleri Kurumu ve Kalkınma Bakanlığı’nın operasyon kapasitesi yeterlidir. Eksiklikler: 2014 İlerleme Raporu Şubat 2014’te kabul edilen torba yasa kamu alımlarında yerli malı teklif edenler lehine %15’e kadar fiyat avantajını orta ve yüksek teknolojili sanayi ürünleri arasından belirlenen malların ihalelerinde zorunlu hale getirmiştir. 2013’te fiyat avantajı toplam kontrat bedelinin %38’ine kadar uygulanmıştır. Malların yerli üretim olmaması halinde telafi önlemleri talep edilmesi AB müktesebatına uymamaktadır. Kamu Alımları Ulusal Strateji Belgesi ve Eylem Planı onaylanmayı beklemektedir. Maliye Bakanlığı politikaların hazırlanması ve eşgüdümünden sorumludur. Sektörel yasalar ise ilgili bakanlıklar tarafından hazırlanmaktadır. Fakat torba yasa bu yapıyı zorlamaktadır; torba yasa ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yerli fiyat avantajının zorunlu olduğu ürünlerin listesine karar verebilmektedir. Kamu İhaleleri Yasası birçok açıdan AB müktesebatıyla uyumlu değildir. Klasik işletmeler ve elektrik, su gibi kamu hizmetleri sağlayan işletmelerin aynı mal alımı kurallarına tabi olması AB kamu hizmetleri yönergesinde öngörüldüğünden daha kısıtlayıcıdır. Saydamlığı artırmak için Türkiye kamu alımlarındaki ayrıcalıklı uygulamaların yasal çerçevesini daha tutarlı bir hale getirmelidir. Kamu ihalelerinde siyasi tesirlerin olduğuna ilişkin çeşitli savlar bulunmaktadır. İhtilafların çözümüne ilişkin gözden geçirme mekanizması müktesebatla uyumlu hale getirilmelidir. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu Kamu ihaleleri Ulusal Stratejisi ve Eylem Planı taslağı 3 yıldır onaylanmayı beklemektedir. Muafiyetler ve ulusal tercihler ile ilgili değişiklik olmamıştır. Yerel fiyat avantajı uluslararası rekabete açıklığın artmasına rağmen daha yaygın bir biçimde kullanılmıştır. Kamu İhaleleri Yasası AB müktesebatına uyumlu değildir. Klasik işletmeler ve elektrik, su gibi kamu hizmetleri sağlayan işletmelerin aynı mal alımı kurallarına tabi olması AB kamu hizmetleri yönergesine uymamaktadır. 2013 yılı kamu ihaleleri için eşik ve mali limitler AB’den daha yüksektir. Kamu alımlarıyla ilgili ihtilafların çözümüne ilişkin yönergeler (Remedies Directive) konusunda AB’ye tam bir uyum bulunmamaktadır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 5. KAMU İHALELERİ Kısa Vadeli Hedefler: KOB Kamu İhale Kurumuna, tutarlı bir politikanın uygulanması için yetki ve sorumluluk verilmesi. Müktesebatla uyum sağlama çalışmalarını kapsayan stratejinin hazırlanması. Orta Vadeli Hedefler: Kamu ihalesi stratejisinin uygulanması. İhale süreçleri sırasında elektronik araç kullanımının teşvik edilmesi. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 6. ŞİRKETLER HUKUKU Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu Türk Ticaret Kanunu’nun uygulanması için yasal düzenlemelere devam edilmiştir. İnternet üzerinden şirket kaydı için çalışmalar devam etmiş, ticaret odası online başvuru kabul etmeye başlamıştır. Uluslararası Mali Raporlama Standartları’na uygun şekilde muhasebe ve mali raporlama standartlarında değişiklik yapılmaya devam edilmiştir. Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu idari kapasitesini artırmıştır. Uluslararası denetim standartları benimsenmesi için yasa kabul edilmiş, sermaye eşiği düşürülerek zorunlu denetimin kapsamı genişletilmiştir. Tescilli bağımsız denetçi ve denetim firmalarının sayısı artmıştır. Nisan 2014 itibarıyla 7488 tescilli bağımsız denetçi ve 106 denetim firması bulunmaktadır. Şirketler hukuku alanında ilerleme sağlanmıştır. Tespitler: Sermaye Piyasaları Kurulu yatırım şirketlerinin kuruluş ve faaliyetleri ile ilgili uygulama yönetmelikleri kabul etmiştir. Bunların müktesebata uygunluk derecelerinin incelenmesi gereklidir. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu Sermaye Piyasası Kurulu’na verilen yetkiler ile devletin kurumsal yönetişim alanında etkisini artırmıştır. Şubat 2013’te yayımlanan bir bakanlık genelgesiyle yasal denetim zorunluluğunun kapsamı daraltılmış ve sadece piyasa değeri yüksek şirketlere uygulanacak şekilde kısıtlanmıştır. Kısa Vadeli Hedefler: Yeni Ticaret Kanunu’nun kabul edilmesi. KOB Orta Vadeli Hedefler: Kurumsal muhasebe ve denetleme alanlarında AB standartları ile uyumlu ve genel amaçlara yönelik bir mali raporlama rejimi oluşturulması. Açıklama yükümlülüklerinin güçlendirilmesi. Özellikle şirketlere denetlenmiş tüzel kişilik ve konsolide mali durum dosyası tutma yükümlülükleri getirilerek, bu bilgilerin kamuya açık hale getirilmesi. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 7. FİKRİ MÜLKİYET HUKUKU Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu Fikri Mülkiyet Hakları Genel Müdürlüğü idari kapasitesini artırmaya devam etmiştir. Sahte ticari markaların ele alınış yöntemlerinde gelişme kaydedilmiş, sahte ticari markaların sahiplerinin tescilli olsun ya da olmasın markanın asıl sahibi karşısında haklı duruma geçmesi engellenmiştir. Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Koordinasyon Kurulu 9. toplantısını Aralık 2013’te gerçekleştirmiştir. AB-Türkiye Fikri Mülkiyet Hakları Çalışma Grubu Nisan 2014’te Brüksel’de farklı sektörlerden temsilcilerle toplanmıştır. Türk polisi şikayetler üzerine sahte kanser ilaçları da dahil olmak üzere sahte ve korsan ürünlere yönelik geniş kapsamlı baskınlar düzenlemiştir. Gümrüklerde fikri mülkiyet hakları ile ilgili uygulama sorunsuz bir şekilde devam etmiş ve yakalanan sahte malların sayısında artış gerçekleşmiştir. Fikri mülkiyet hakları sahipleri ile işbirliği tatmin edici düzeydedir. Genel olarak müktesebata uyum ilerlemiştir. Eksiklikler: Mülkiyet haklarının toplam yönetimi endişe verici olmaya devam etmektedir. Telif hakları yasası taslağı bekletilmeye devam edilmektedir. Sınaî mülkiyet hakları konusunda halen bir yasa kabul edilmemiştir. TPE karar gerekçelerinin sağlam temellere dayandırılması konusunda ilerleme sağlamış olmakla birlikte hala yeterince ayrıntıya yer vermemektedir. Coğrafi işaretlemenin geliştirilmesi için çalışmalar yürütülmelidir. Fikri Mülkiyet Hakları Yaptırım Yönergesi ile uyum sağlanmamıştır. Yakalanan korsan ve sahte ürünlerin suçlu tarafa iadesinin iptal edilmesinde ilerleme sağlanmamıştır. Korsan ve sahte ürünler ticareti önemli bir organize suç çizgisi izlemeye, halk sağlığı ve güvenliğini tehdit etmeye devam etmektedir. Korsan ve sahte ürünler suçluları bazı alanlarda fikri mülkiyet hakkı sahibi tarafın avukatını tehdit etmektedir. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu Sınaî mülkiyet hakları konusunda halen bir yasa kabul edilmemiştir. TPE kararları halen sağlam temellere dayandırılmamaktadır. Ticari markalar ve patent görevlilerinin denetimi ile ilgili yasal çerçeve mevcut değildir. Fikri mülkiyet hakları ile ilgili görev yapan mahkemelerin ve bu mahkemelerde görev yapan yargı mensuplarının performansının desteklenmesi için çaba gerekmektedir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 7. FİKRİ MÜLKİYET HUKUKU Eksiklikler: (devam) 2013 İlerleme Raporu AB’ye uyumlu fikri mülkiyet hakları düzenlemesinin uygulanması gerekmektedir. Yakalanan korsan ve sahte ürünlerin suçlu tarafa iadesi sürmektedir. Korsan ve sahte ürünler ticareti halen önemli bir organize suç teşkil etmektedir. Türkiye fikri mülkiyet hakları ihlali olan ürünlerin AB’ye giriş yaptığı temel noktalardan biri olmaya devam etmiştir. Kısa Vadeli Hedefler: KOB Gümrük, yargı ve polisin kapasitesinin ve kurumlar arası eşgüdümün artırılması. Korsan ve ticari markalarda sahtecilikle mücadele edilmesi. Orta Vadeli Hedefler: Uyumlaştırma çalışmalarına devam edilmesi ve fikri mülkiyet haklarının verimli uygulanmasının güvence altına alınması. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 8. REKABET POLİTİKASI Gelişmeler: Rekabet Kurulu anti tröst ve birleşmeler alanında uygulamalarına devam etmiştir. Bu alanda müktesebata uyum ileri düzeydedir. Rekabet Kurulu 2014-2018 strateji planı ortaya koymuş ve özellikle KOBİ’ler ve tüketiciler ile ilgili bilgilendirme yayınlarına devam etmiştir. Rekabet Kurulu’nun idari kapasitesi yüksek olmaya devam etmiştir. 2011 yılında kabul edilen yasa ile konuyla ilgili bakanlığa Kurul’un faaliyetlerini izleme ve denetleme yetkisi verilmiş olmakla birlikte yeterli düzeyde idari ve işlemsel bağımsızlığa sahiptir. Kamu işletmeleri ve münhasır haklara sahip işletmeler ile ilgili müktesebata uyum yeterli düzeydedir. Tespitler: 2014 İlerleme Raporu Devlet yardımları yasası ilgili makamların verdikleri devlet yardımlarını merkezi bir veri tabanına kaydetmesini gerektirmektedir. Yasa gerekli bildirimi yapmayan yetkililere cezai yaptırım uygulanmasını öngörmektedir. Bakanlar Kurulu öncelikli yatırım bölgelerine yapılan yatırımlarda vergi oranını azaltmak üzere teşvik paketi ile ilgili 2012 tarihli kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapmıştır. Yeni uygulama tüzüğü ile yap-işlet-devret modeliyle geliştirilen projelerde sözleşme bitiminde Hazine’nin tüm mali sorumluluğu üstlenmesine olanak sağlamaktadır. Bunun kamu bütçesine etkisini sınırlandırmak amacıyla her yılın bütçede bir tavan belirlenecek, Bakanlar Kurulu kararı ile bu tavan rakamı iki katına çıkarılabilecektir. Eksiklikler: Devlet yardımları yasasının yürürlüğe girmesi 31 Aralık 2014’e kadar ertelenmiştir. Bakanlar Kurulu bu tarihi bir yıl daha erteleme kararı alma hakkına sahiptir ve bu süre bir defa yinelenebilir. Devlet yardımları kurumu resmi olarak bir devlet yardımları envanteri çıkarmamıştır. Devlet yardımları kurumu, 2012 yılı teşvik paketi de dahil olmak üzere devlet yardımlarını müktesebatla uyumlu hale getirmek için bir eylem planı oluşturmamıştır. Devlet yardımları ile ilgili alanlardaki ilerlemeler sınırlı düzeydedir. Birçok devlet yardımı planı Gümrük Birliği Anlaşması’nı ihlal etmeye devam etmektedir. Türkiye genel anlamda bu başlıkta orta derecede ilerleme sağlamıştır. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu %20’nin altında birleşik sektörel pazar payı sonucu doğuran banka birleşmeleri ve satın almaları Rekabet Kanunu kapsamı dışındadır. Yatay işbirliği anlaşmaları, ‘de minimis’ kuralları, kamu işletmeleri ve imtiyaz ve özel haklardan yararlanan işletmelerle ilgili alanlarda AB müktesebatına halen uyum sağlanmamıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 8. REKABET POLİTİKASI Eksiklikler: (devam) 2013 İlerleme Raporu Devlet yardımları yasasının uygulama yasalarının yürürlüğe girişi ikinci kez ertelenmiştir. Resmi devlet yardımları envanteri yayımlanmamaktadır. 2012’de açıklanan teşvik paketi dâhil olmak üzere tüm devlet yardımları ve teşviklerini AB müktesebatına uyumlayan bir eylem planı oluşturulmamıştır. Kısa Vadeli Hedefler: KOB Müktesebatla uyumlu bir devlet yardımı kanunu kabul edilmesi. Saydamlığın sağlanması için bağımsız bir devlet yardımı denetleme makamının kurulması. AB’ye uygun bir Ulusal Çelik Sektörü Yeniden Yapılandırma Programı’nın tamamlanması ve kabul edilmesi. Orta Vadeli Hedefler: Devlet yardımları konusundaki ikincil mevzuatla uyum sağlanması. Devlet yardımları alanında var olan ikili taahhütlere uygun olarak saydamlığın sağlanması. Yürürlükteki yardım programları hakkında AB’nin bilgilendirilmesi ve verilecek her yardım kararı ile ilgili önceden haberdar edilmesi. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 9. MALİ HİZMETLER Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu BDDK, BASEL III çerçevesinde bankaların özkaynaklarına, sermaye yeterliliklerinin ölçülmesi ve değerlendirilmesine; sermaye koruma ve döngüsel sermaye tamponlarına ve bankaların kaldıraç düzeyinin ölçülmesine ve değerlendirilmesine ilişkin yönetmelikler yayınlamıştır. BDDK, mali istikrarı geliştirmek için kredi kartları ve tüketici kredisi koşullarını sıkılaştıran önlemler benimsemiştir. Bankacılık sektöründe eşitliği sağlamak üzere İşsizlik Sigortası Fonu ve Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) mevduatlarının kamu bankalarında tutulması zorunluluğu ile ilgili yönetmeliklerde değişiklik yapılmıştır. Sermaye Piyasası Kurulu yatırım şirketlerinin kayıtlı sermayesi, birleşmeleri, varlıklarını elden çıkarmaları, hisse geri alımı, kurumsal finansman faaliyetleri, piyasa manipülasyonu, kar dağıtım gibi konuları kapsayan uygulama yönetmelikleri kabul etmiştir. Mali hizmetler alanında bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Tespitler: Hükümetin Aralık 2013’teki yolsuzluk iddialarına cevaben gerçekleştirdiği eylemlerin bir parçası olarak BDDK’da üst düzey görevlerde değişiklikler yapılmıştır. Siyasi motivasyonla kararlar alındığına ilişkin algıda artış meydana gelmiştir. Eksiklikler: Dolaylı iştirakler aracılığı ile kredi kullandırılmasına izin veren karar, kredi faaliyetlerinin kötüye kullanılmasına imkan olanak sağlayabilir. Sigorta ve emeklilik fonları ile ilgili bağımsız bir denetleme ve düzenleme kurumu kurulması hala gündeme alınmamıştır. Her yıl gerçekleşen artışa rağmen motorlu araçlar zorunlu sigortası AB standartlarına göre çok düşüktür. Bu başlık 11 Aralık 2006 AB Bakanlar Konseyi kararınca askıya alınan sekiz müzakere başlığı arasındadır. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu Sigorta sektöründe bağımsız bir denetleme makamı oluşturulmasıyla ilgili ilerleme kaydedilmemiştir. SPK üyelerinin görev süreleri dolmadan görevlerine son verilmiş ve bu karar verici kurumun hükümet tarafından yeniden şekillendirmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Yeni SPK, beklenmeyen piyasa dalgalanmalarıyla ilgili geniş kapsamlı soruşturma başlatma yükümlülüğünü gerekçe göstererek piyasa manipülasyonu ortaya çıkarmak amacıyla Gezi olayları sırasında yabancı yatırımcıların borsadaki işlemlerini mercek altına almıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 9. MALİ HİZMETLER Kısa Vadeli Hedefler: KOB Kredi kurumları ve yatırım firmaları için gerekli sermaye yeterlilikleri düzenlemeleri ve diğer yönergelerle uyumlaşma çalışmalarının sürdürülmesi. Banka ve bankacılık dışı mali kurumların denetim ve ihtiyat standartlarının güçlendirilmesi. Sigorta ve emeklilik sektöründe bağımsız bir düzenleme ve denetleme makamının kurulması. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 1 0 . B İ L G İ T O P L U M U V E M E D YA Gelişmeler: Rekabet alanında Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ihalelere ilişkin usulleri ve cezaları belirleyen yeni bir düzenleme kabul etmiştir. 2012’de kurulan Siber Güvenlik Konseyi’nin yetki ve görevleri Şubat 2014’te kabul edilen torba kanun tasarısı çerçevesinde belirlenmiştir. Görsel işitsel politika alanında bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Mevzuatın AB Görsel İşitsel Medya Hizmetleri Yönergesi ile uyumlulaştırılmasını hedefleyen değişiklikleri içeren Yayın Hizmeti Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Nisan ayında yürürlüğe girmiştir. Türkçe harici dillerde yapılan yayınlar içerik, zaman, altyazı veya tercüme zorunluluğu gibi herhangi bir sınırlama olmadan devam etmiştir. RTÜK kararları, karar ve cezaların dayandığı temelleri açıklayan uzman raporlarıyla birlikte RTÜK web sitesinde yayımlanmıştır. RTÜK yerel seçimler döneminde görevini ayırım gözetmeden yerine getirmiş ve siyasi partilerin toplantılarının yayınlarında eşit fırsat ilkesinin ihlali gerekçesiyle verilen cezalarda televizyon kanallarının siyasi eğilimi gözetilmeden karar verilmiştir. 2014 İlerleme Raporu Eksiklikler: Yetkilendirme, spektrum yönetimi ve evrensel hizmet rejimi alanında AB mevzuatı ile uyumlaşmaya yönelik ilerleme sağlanmamıştır. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) dahil olmak üzere BTK’nın bağımsızlığı, öngörülebilirliği ve saydamlığı artırılmalıdır. Adil spektrum tahsisi ve frekans, geniş bant ve altyapı paylaşımlarının etkin olarak kullanımı konusunda ilerleme kaydedilmelidir. İmtiyaz sözleşmeleri yeni yasal çerçeveyle uyumlu hale getirilmelidir. Geçiş hakkı ve sanal mobil şebeke operatörleri konularında etkin işleyişin sağlanması için uygulamaya geçilmelidir. İletişim hizmetleri alanında yüksek vergi oranları ve karmaşık vergi yapısı konusuna çözüm getirilmelidir. İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun üzerinde yapılan değişikliklerle TİB’e aşırı yetkiler verilmiş ve ifade özgürlüğüne ek kısıtlamalar getirilmiştir. Takiben Mart ayında TİB Twitter ve YouTube’a erişimi yasaklamıştır. Bilgi toplumu hizmetleri alanında düşünce özgürlüğünün, kişisel verilerin ve gizlilik hakkının korunması konuları başta olmak üzere AB mevzuatı ile uyum sağlanmasına yönelik daha çok çaba gösterilmelidir. Şartlı Erişime Dayalı Hizmetlerin Yasal Olarak Korunmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi’ne henüz taraf olunmamıştır. E-ticaret üzerine AB mevzuatı henüz ulusal mevzuata aktarılmamıştır. RTÜK müstehcenlik ve toplumun ahlaki ve ailevi değerlerinin korunması ilkesinin ihlalini geniş bir şekilde yorumlamaya devam etmiştir. Özellikle Aralık 2013’ten bu yana muhalefeti destekleyen medya kuruluşlarına yönelik baskılar artmıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 1 0 . B İ L G İ T O P L U M U V E M E D YA Eksiklikler: (devam) 2014 İlerleme Raporu RTÜK’ün bağımsızlığı siyasi birleşimi nedeniyle uzun süredir endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. RTÜK yerel seçimler sonrası denetim raporlarını yayımlamamıştır. TRT yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimi kampanya dönemlerinde taraflı bir yayın anlayışı sergilemiş ve Hükümet partisinin Cumhurbaşkanı adayı olan Başbakanı desteklemiştir. RTÜK, BTK VE TİB üyelerinin seçimlerine yönelik kuralların değiştirilmesi siyasi baskı riskini azaltarak, kurumların bağımsız olduğu algısını destekleyecektir. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu Elektronik haberleşme, bilgi ve iletişim teknolojileri yasaları özellikle karşılıklı bağlanabilirlik, piyasaya giriş, perakende fiyatlar, spektrum yönetimi alanlarında AB’ye uyumlaştırılmalı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile BTK arasındaki görev bölümü açıklığa kavuşturulmalıdır. Spektrum yönetiminin bazı alanlarında (dijital kar payı politikası ve sınır-ötesi eşgüdüm) AB yasaları ve standartlarına uyum için düzenleme yapılması gerekmektedir. İki kademeli arama ile hizmet veren mobil sanal ağ operatörleri çift vergilendirme nedeniyle halen hizmet verememektedir. Mobil çağrı sonlandırma ücretleri BTK tarafından daha da düşürülmüştür ancak sabit şebekede çağrı sonlandırma ücretleri AB ortalamasından yüksek olmaya devam etmekte ve bu durum piyasayı tahrif etmektedir. Elektronik Ticaret ve veri koruması taslak yasaları halen kabul edilmemiştir. Türkiye “Şartlı Erişime Dayalı Hizmetlerin Yasal Olarak Korunmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi’ne” taraf olmamıştır. RTÜK tarafından Nisan ayında tamamlanan TV frekans planlaması Ankara 8. İdare Mahkemesi tarafından ihale sürecinde açıklık, şeffaflık, güvenirlik ve rekabet gibi esasların ihlali nedeniyle askıya alınmıştır. RTÜK’ün toplumun milli ve ahlaki değerlerinin ihlali ve ailenin korunması ilkesinin ihlali gerekçesiyle verdiği kararlar endişe yaratmaktadır. Benzer biçimde, müstehcen kavramının tanımındaki muğlâklık bu kavramın geniş bir biçimde yorumlandığı yönündeki endişelerin sürmesine sebep olmaktadır. RTÜK Haziran 2013’te Gezi Parkı protestolarını canlı yayında bildiren bazı televizyon kanallarına halkı şiddete yönlendirme iddiasıyla ceza vermiştir. RTÜK’ün bağımsızlığı siyasi birleşimi nedeniyle uzun süredir endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. Kurul’un altı yıllık dönemler için siyasi partiler tarafından, parlamentodaki sandalye sayılarına orantılı olarak aday gösterilen bir havuzdan seçilen dokuz üyesi bulunmaktadır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 1 0 . B İ L G İ T O P L U M U V E M E D YA Kısa Vadeli Hedefler: Mevcut AB düzenlemeleriyle uyumlu yeni Elektronik İletişim Yasası’nın kabul edilmesi. 2002 AB yasal çerçevesiyle ilgili başlangıç koşullarının yerine getirilmesi. Görsel ve işitsel politikalarla ilgili yasal düzenlemelerde uyuma devam edilmesi ve Sınırsız Televizyon Yönergesi’ne uyum sağlanması. KOB Orta Vadeli Hedefler: Elektronik iletişim alanında müktesebatın uygulanmasına ve ulusal yasal çerçeveye uyarlanmasına devam edilmesi ve pazarın tamamen serbestleşmesi için hazırlık yapılması. Görsel ve işitsel müktesebat alanında uyumun sürdürülmesi ve düzenleyici kurumların idari kapasite ve bağımsızlıklarının güçlendirilmesi. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 1 1 . TA R I M V E K I R S A L K A L K I N M A Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Çiftlik Muhasebe Veri Ağı’na ilişkin idari kapasitesini artırmıştır. 2014 yılında tarım bütçesi artmaya devam etmiştir. Arazi parseli tanımlama sistemi geliştirme çalışmaları başlatılmıştır. Kırsal Kalkınma için Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPARD) kapsamında, AB fonlarının koşulsuz yönetim yetkisi altı ile daha devredilmiştir ve yönetim yetkisi teknik yardım alanını da kapsayacak şekilde genişletilmiştir. IPARD kapsamında 2013 yılında 134 milyon €’luk AB fonu dağıtılmıştır. Tarım ve çevre üzerine tedbirlere ilişkin olarak bir pilot proje uygulanması konusunda çalışmalar yürütülmektedir. Avrupa Yatırım Bankası dahil olmak üzere krediye erişim artırılmıştır. IPARD’ın yönetiminden sorumlu kurumun yönetim yapısında iyileşmeler olmuştur. Eksiklikler: Tarım istatistikleri alanındaki strateji çalışmaları sonuçlanmamıştır. Üreticilere doğrudan yardım alanında yasal düzenlemelerin AB Ortak Tarım Politikası ile uyumlulaştırılmasına yönelik stratejinin belirlenmesi yönünde hiçbir adım atılmamıştır. Canlı sığır, sığır eti vb. ürünlerin AB ülkelerinden ithal edilmesine yönelik yasak devam etmektedir. Danışmanlık hizmetlerinde ilerleme sınırlıdır. Bu başlık 11 Aralık 2006 AB Bakanlar Konseyi kararınca askıya alınan sekiz müzakere başlığı arasındadır. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu Tarım istatistikleri alanındaki strateji çalışmaları sonuçlanmamıştır. Arazi parseli tanımlama sisteminin geliştirilme çabalarına karşın Entegre Yönetim ve Kontrol Sistemi’nin hazırlanmasındaki ilerleme sınırlı düzeyde kalmıştır. Canlı sığır, sığır eti vb. ürünlerin ithal yasağı bazı ülkelere yönelik devam etmektedir. Ortak pazar düzenlemesi alanında ilerleme kaydedilmemiştir. Kalite politikası konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Tarım ve kırsal kalkınma konusunda kısıtlı ilerleme kaydedilmiştir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 1 1 . TA R I M V E K I R S A L K A L K I N M A Kısa Vadeli Hedefler: AB’ye uygun IPARD ajansının kurulması. Et, et ürünleri ve büyükbaş hayvanlarla ilgili ticaret sınırlandırmalarının kaldırılması. KOB Orta Vadeli Hedefler: Tarımsal arazilerde denetimlere hazırlık için Arazi Tanımlama Sistemi’nin ve Ulusal Çiftçi Kayıt Sistemi’nin geliştirilmesine devam edilmesi. Tarımsal ve çevresel önlemlerin gelecekteki uygulamalarına yönelik olarak çevre ve kır alanlarıyla ilgili pilot eylemlerin hazırlığına başlanması. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 12. GIDA GÜVENLİĞİ, VETERİNERLİK VE BİTKİ SAĞLIĞI POLİTİKASI Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu Büyükbaş hayvanların tanımı ve dolaşımlarının kayıt altına alınması yönünde ilerleme sağlanmıştır. Koyun ve keçi türü hayvanların tanımı ve kayıt altına alınması işlemleri devam etmiştir. Hayvan hastalıklarıyla mücadeleye devam edilmiştir. Trakya bölgesinin “Şap Hastalığından Aşılı Arilik” statüsünün korunması için Trakya ve Anadolu arasındaki hayvan dolaşımı sıkı bir şekilde kontrol edilmeye devam edilmiştir ve aşılama çalışmaları sürdürülmüştür. Kesim sırasında hayvanların refahının sağlanması yönünde yeni bir düzenleme kabul edilmiştir. Salmonella ve diğer gıda kaynaklı zoonotik etkenlerin kontrol altına alınmasına yönelik bir yönetmelik kabul edilmiştir. Gıda, yem ve hayvansal yan ürünlerin piyasaya arzı konularında eğitim, denetim ve izleme programları sürdürülmüştür. Gıda işletmelerine yönelik risk temelli hijyen kontrolleri devam etmiştir. Gıda güvenliği kuralları alanında etiketleme, gıda katkı maddeleri, saflık kriterleri, aroma verici maddeler ve gıda takviyeleri gibi konularda yeni yasal düzenlemeler yapılmıştır. Yemlere ilişkin kurallar bağlamında yemlerde istenmeyen maddeler hakkında tebliğ yayımlanmıştır. Zirai mücadele programı uygulanmaktadır. Eksiklikler: Genel gıda güvenliği alanında AB müktesebatıyla uyum ve müktesebatın uygulanması konularında sınırlı bir ilerleme kaydedilmiştir. Veterinerlik sınır denetimleriyle ilgili, kara ve liman sınır kontrol noktalarının, yanı sıra Sabiha Gökçen Havalimanındaki kontrol noktasının tam olarak faaliyete geçmesine ilişkin hiçbir ilerleme gözlemlenmemiştir. Hayvan refahına ilişkin yasal düzenlemelerin uygulanması sınırlı düzeydedir. Bulaşıcı süngerimsi ensefalopatiden (BSE) korunma ve mücadeleye ilişkin yasal çerçevenin AB müktesebatına tam uyumu yönünde adım atılmamıştır ve bu konuda gözetim sistemi geliştirilmemiştir. Agro-gıda işletmelerinin AB standartlarıyla uyum içerisinde modernizasyonu için ulusal bir plan oluşturma çalışmaları sınırlı kalmıştır. Çiğ süt için mikrobiyolojik kriterlere ilişkin yönetmeliğin yürürlüğe girmesi ertelenmiştir. Gıda işletmelerinin kayıt ve onaylanması konusundaki yeni kuralların uygulanması için daha çok çaba gösterilmelidir. Hayvansal yan ürünler sektörünün yeni kurallara tam uyumunu sağlamak için daha çok çalışma yürütülmesi gerekmektedir. Denetimlerin finansmanı konusunda AB sistemiyle uyum sağlanmasına yönelik ilerleme kaydedilmemiştir. Gıda güvenliği kuralları alanında mevzuatın, AB mevzuatı ile tam uyumunun sağlanması için daha fazla çalışma yürütülmelidir. İş dünyası için lüzumsuz ek külfetler getiren gıda maddelerinin etiketlenmesi ve takibi sistemine yönelik yeni kurallar kabul edilmiştir. Gıda enzimleri ve yeni gıda ürünlerine ilişkin mevzuat uyumu tamamlanmamıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 12. GIDA GÜVENLİĞİ, VETERİNERLİK VE BİTKİ SAĞLIĞI POLİTİKASI Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu KOB Gıda güvenliği alanında AB ithalat kuralları ve uluslararası standartlarla uyum içerisinde olmayan ve idari yük oluşturan bir dizi mevzuat geçerliliğini korumaktadır. Büyükbaş hayvanların tanımı ve dolaşımlarının kayıt altına alınmasına ilişkin sistem halen AB mevzuatı ile tam uyum içerisinde değildir. Veterinerlik sınır denetimleriyle ilgili, kara ve liman sınır kontrol noktalarının, yanı sıra Sabiha Gökçen Havalimanındaki kontrol noktasının tam olarak faaliyete geçmelerine ilişkin hiçbir ilerleme gözlemlenmemiştir. Bulaşıcı süngerimsi ensefalopatiden (BSE) korunma ve mücadeleye ilişkin hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir. Bu alanda AB müktesebatına tam uyum sağlanması ve müktesebatın uygulanması için daha fazla çaba gerekmektedir. Hayvan hastalıklarının bildirimi gönüllülük esasına dayalı olarak devam etmiştir. Hayvan refahına ilişkin yasal düzenlemelerin uygulanması sınırlı düzeydedir. Kesim sırasında hayvanların refahının sağlanması yönünde hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir. Bu alanda daha fazla yapısal ve idari çaba gereklidir. Agro-gıda işletmelerinin AB standartlarıyla uyum içerisinde modernizasyonu için ulusal bir plan oluşturma çalışmaları sınırlı kalmıştır. Gıda işletmelerinin kayıt ve onaylanması konusundaki yeni kuralların uygulanması için daha çok çaba gösterilmelidir. Hijyen kurallarının uygulanmasına yönelik kontrollerin daha etkin bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için idari kapasite güçlendirilmelidir. Hayvansal yan ürünler sektörünün yeni kurallara tam uyumunu sağlamak için daha çok çalışma yürütülmesi gerekmektedir. Denetimlerin finansmanı konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Gıda katkı maddeleri üzerine yeni mevzuat AB müktesebatıyla uyumlu değildir. Gıda ile temas eden madde ve malzemeler konusunda çalışmalar sürdürülmelidir. Gıda enzimleri ve yeni gıda ürünlerine ilişkin mevzuat uyumu tamamlanmamıştır. Kısa Vadeli Hedefler: Gıda, yem ve veterinerlik konularının AB müktesebatıyla uyumlaştırılması. Büyükbaş hayvanlar için AB müktesebatına uygun bir kayıt sistemi oluşturulması. Koyun ve keçilerin dolaşımını denetim altına almak için uygun sistemin kurulması. Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü’nün Trakya Bölgesi’ni aşılanma sayesinde şap hastalığı bulunmayan bölge olarak tanıması için gerekli önlemlerin alınması. Agro-gıdaların AB müktesebatındaki kategorilere göre düzenlenmesi için ulusal bir program hazırlanması ve bu firmaların çağdaşlaştırılması için bir ulusal program hazırlanması. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 12. GIDA GÜVENLİĞİ, VETERİNERLİK VE BİTKİ SAĞLIĞI POLİTİKASI Orta Vadeli Hedefler: KOB Hayvan hastalıkları ile ilgili denetim önlemleri alınması ve hayvan sağlığı durumunun gerektirdiği bölgelerde imha planları kurulması. Gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı alanlarında, özellikle referans laboratuarları, kalıntı testleri (denetim planları dâhil) ve örnekleme süreçleri ile ilgili laboratuar ve denetim kapasitelerinin artırılması. Bulaşıcı süngerimsi ensefalopati ve hayvansal ürünler alanındaki mevzuatın uyumlaştırılması ve gerekli toplama ve tedavi sisteminin kurulması. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 1 3 . BA LI KÇI LI K Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu Su Ürünleri Kanunu üzerinde değişiklik yapılmasına ilişkin hazırlıklar sürmektedir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyesinde Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’nün ve bölgesel idarelerin eğitim programları aracılığıyla kurumsal kapasitesi artırılmıştır. Kaynaklar ve filo yönetimi alanında balıkçı gemilerinin avcılıktan çıkarılması programının kapsamı, en az 10 metreden uzun teknelerin eklenmesiyle genişletilmiştir. Su Ürünleri Veri Toplama programının kapsamı 10 metrelik gemileri de kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Su Ürünleri Bilgi Sistemi’nin kapsam ve işleyişi geliştirilmiştir. Balıkçılık liman ofislerinin sayısı 43’e ulaşmıştır. Türkiye ve AB Komisyonu arasındaki Balıkçılık Diyalog Grubu işbirliğini çeşitli platformlar aracılığıyla genişletmiş ve bu çalışmalar denetim ve kontrol alanında ilerlemeye katkı sağlamıştır. Son dönemde su ürünleri üretici örgütleri üzerine başlatılan proje piyasanın AB mevzuatına uyumlu bir şekilde düzenlenmesine yönelik bir adım olarak değerlendirilebilir. Türkiye Uluslararası Atlantik Ton Balıklarını Koruma Komisyonu (ICCAT) ve Akdeniz Balıkçılık Genel Konseyi (GFCM) gibi bölgesel su ürünleri yönetim örgütlerinin çalışmalarına aktif olarak katılmıştır. Orta Asya ve Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu Anlaşması’nın kabulüne yönelik kanun onaylanmıştır. Eksiklikler: Sektörün yapısına yönelik eylemler, piyasa politikası ve devlet yardımları konularında ilerleme kaydedilmemiştir. Türkiye’nin, AB ortak balıkçılık politikası kapsamında hükümleri uygulanan Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni onaylaması, balıkçılık ve denizcilik politikasında AB ile işbirliğinin gelişmesini sağlayacaktır. Bu başlık 11 Aralık 2006 AB Bakanlar Konseyi kararınca askıya alınan sekiz müzakere başlığı arasındadır. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu AB balıkçılık müktesebatına uyum sağlanması için daha çok çalışma gerekmektedir. Sektörün yapısına yönelik eylemler, piyasa politikası ve devlet yardımları konularında ilerleme sağlanamamıştır. Türkiye’nin, AB ortak balıkçılık politikası kapsamında hükümleri uygulanan Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni onaylaması, balıkçılık ve denizcilik politikasında AB ile işbirliğinin gelişmesini sağlayacaktır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 1 3 . BA LI KÇI LI K Kısa Vadeli Hedefler: KOB Balıkçılık konularından sorumlu merkezi bir makamın oluşturulması. Denetim işlemlerine ayrıca önem verilmesi. Gözden geçirilen balıkçılık yasasının kaynak ve filo yönetimi de dâhil olmak üzere AB’ye uyumlu olması. Orta Vadeli Hedefler: Deniz kaynakları ile ilgili doğru bilgi sağlamak için güvenilir bir stok belirleme sisteminin kurulması. Var olan filo kayıtlarının AB koşullarıyla uyumlaştırılması. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 14. ULAŞIM POLİTİKASI Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu Aralık 2013’te tehlikeli maddelerin karayolu ile taşınmasına ilişkin bir genelge yayımlanmıştır. Tehlikeli madde taşıyan araçların kontrolünü ele alan yeni tebliğ Mayıs 2014’te yayımlanmıştır. 1990 yılından önce üretilen ve yolcu veya ürün taşımada kullanılan ticari araçların kademeli olarak trafikten çekilmesine yönelik çalışmalar vergi teşvikleriyle sürdürülmüştür. Ticari araçların ağırlık, boyut ve diğer alanlarda kurallara uyup uymadığına yönelik gerçekleştirilen kontrollerde önemli bir artış olmuştur. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı intermodal taşımacılığın teşvik edilmesi ve desteklenmesi üzerine bir strateji ve yasa taslağı hazırlamıştır. Ancak yasa henüz onaylanmamıştır. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ek 35 kişi işe almış ve kaliteli yönetim sertifikası almıştır. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü AB mevzuatı ve Avrupa Havacılık Emniyeti Ajansı’nın ticari havayolu operatörleri, uçuşa elverişlilik ve hava aracı bakım personeline ilişkin gereklilikleriyle uyum sağlanması yönünde düzenlemeler yayımlamıştır. Deniz taşımacılığı alanında Türkiye birçok Uluslararası Denizcilik Örgütü anlaşmasına taraf olma yönündeki çalışmalarına devam etmiştir. Ballast Su Yönetimi Sözleşmesi, Uluslararası Deniz Trafiğinin Kolaylaştırılması Üzerine Sözleşme’ye taraf olmuştur. Ayrıca Gemilerden Kaynaklanan Kirliliğin Önlenmesine İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 4. Ek’ini onaylanmıştır. Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün gönüllüğe dayalı üyelik denetimi de tamamlanmıştır. Eksiklikler: Demiryolu Ulaşımının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun’un rekabetçi ve saydam bir piyasa için gerekli şartların ve temel işlevlerin bağımsızlığının sağlanması için AB müktesebatıyla uyumlulaştırılması gerekmektedir. Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğü’nün (DGRR) mali ve kurumsal özerkliği konusu endişe yaratmaktadır. DGRR’nin bir dizi alanda hazırladığı yasa taslakları onaylanmamıştır. Demiryolu sektörü için kapsamlı bir yasal düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nın kurumsal yapısı AB mevzuatı ile uyum içerisinde değildir. Özellikle uzun vadede hızlı tren operasyonlarının sürdürülebilirliği açısından Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nın operasyonel zararları ve sübvanse edilme yöntemleri halen endişe yaratmaktadır. Farklı ulaşım yöntemlerine odaklı çeşitli kamu kuruluşlarını ve özel kuruluşları bir araya getirecek kalıcı bir forum oluşturulmalıdır. Türkiye-AB yatay havacılık anlaşması henüz imzalanmamıştır. Bölgesel işbirliği eksikliği hava trafiği yönetimini zorlaştırmaktadır. Gemilerin raporlama gerekliliklerine yönelik AB mevzuatıyla uyum henüz sağlanmamıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 14. ULAŞIM POLİTİKASI Eksiklikler: (devam) 2014 İlerleme Raporu Türkiye ve G.Kıbrıs’taki hava trafik kontrol merkezleri arasındaki iletişim eksikliği Lefkoşa uçuş bilgisi bölgesindeki güvenliği tehlikeye sokmaktadır. G.Kıbrıs’ta kayıtlı veya son uğrak limanı G.Kıbrıs olan gemi ve uçaklara karşı uygulanan kısıtlamalar geçerliliğini koruduğu sürece, Türkiye AB müktesebatıyla tam uyum sağlayamayacaktır. Bu başlık 11 Aralık 2006 AB Bakanlar Konseyi kararınca askıya alınan sekiz müzakere başlığı arasındadır. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu Tehlikeli maddelerin karayolu ile taşınmasına ilişkin yeni düzenlemenin onaylanması gerekmektedir. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı bünyesinde yeni kurulan Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürlüğü’nde yeterli sayıda uzman personel bulunmaması sebebiyle, yol denetimlerinde önemli bir artış olmasına rağmen, tehlikeli malların taşınması halen endişe yaratan alanlar arasındadır. Türkiye Demiryolu Ulaşımının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun önemli bir adımdır, ancak AB mevzuatı ile uyum açısından eksiklikler içermektedir. Kanun, kapsamlı bir eylem planı belirlememektedir. Ayrıca temel işlevlerin bağımsızlığı sağlanmalıdır. Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğü’nün mali ve kurumsal özerkliği konusunda halen soru işaretleri mevcuttur. Demiryolları sektörünün başarıyla serbestleştirilmesi için yeni altyapı yöneticisi, ulusal güvenlik sistemleri ve etkili trafik yönetim kapasitesi oluşturmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nın operasyonel zararları ve sübvanse edilme yöntemleri halen endişe yaratmaktadır. Türkiye-AB yatay havacılık anlaşması henüz imzalanmamıştır. Bölgesel işbirliği eksikliği hava trafiği yönetimini zorlaştırmaktadır. Türkiye ve G.Kıbrıs’taki hava trafik kontrol merkezleri arasındaki iletişim eksikliği Lefkoşa uçuş bilgisi bölgesindeki güvenliği tehlikeye sokmaktadır. Uçuş verilerinin paylaşımı ve hava kontrol merkezleri arasında uçuş mesajı transfer protokolünün uygulanması konularında hiçbir gelişme sağlanmamıştır. Güvenlik sorununun ortadan kalkması için acilen operasyonel bir çözüm bulunmalıdır. G.Kıbrıs’ta kayıtlı veya son uğrak limanı G.Kıbrıs olan gemi ve uçaklara karşı uygulanan kısıtlamalar geçerliliğini koruduğu sürece, Türkiye AB müktesebatıyla tam uyum sağlayamayacaktır. Kısa Vadeli Hedefler: KOB Türk demiryolları pazarını aşamalı olarak serbestleştirmek için altyapı yönetiminin birbirinden ayrılması ve Demiryolları Çerçeve Yasası’nın onaylanması. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 14. ULAŞIM POLİTİKASI Kısa Vadeli Hedefler: (devam) KOB Denizcilik sektörünün çevre kirliliğini önlemek üzere gerekli önlemleri uygulaması. Denizyolları yönetiminin güçlendirilmesi, denizyolları güvenliği müktesebatıyla uyumlaştırma çalışmalarının yapılması. Havacılık alanında Güneydoğu Akdeniz bölgesinde gerekli güvenlik düzeyini sağlamak için ilgili teknik çözümün getirilmesi. Avrupa Tek Hava Sahası’na uyum için strateji belirlenmesi. Sivil havacılıkta güvenlik için Avrupa Sivil Havacılık Konferansı hükümlerine uyum sağlanması. Orta Vadeli Hedefler: Özellikle kara taşımacılığı ve hava güvenliği alanlarındaki ulaştırma müktesebatı ile yasal ve idari uyumlaştırmaya devam edilmesi. AB müktesebatına uyum kapasitesinin güçlendirilmesi. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 15. ENERJİ Tespitler: Hükümet yenilenebilir enerjide garantili tarife uygulamasını 2016’dan itibaren 10 yıl daha uzatmıştır. Brüksel merkezli Enerji Şartı Sekretaryası Türkiye’de enerji verimliliği ile ilgili bir rapor yayımlamıştır. Raporda Türkiye’nin Enerji Verimliliği Kanunu ile uyum sağlayabilmesi için Enerji Bakanlığı’nın kapasitesinin güçlendirilmesi tavsiye edilmektedir. Raporda öncelikleri içeren kısa vadeli eylem planları oluşturulması ve enerji verimliliği strateji belgesinin uygulamaya konulabilmesi için orta vadeli hedefler, izleme ve değerlendirme yöntemleri belirlenmesinin gereğine dikkat çekilmiştir. Türkiye, Japonya ile “barışsal amaçlı nükleer enerji alanında işbirliği” üzerine imzaladığı anlaşmayı Ocak 2014’te onaylamıştır. Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu Şah Deniz II, Trans-Anadolu Boru Hattı ve Trans-Adriyatik Boru Hattı projelerine ilişkin Aralık 2013 nihai yatırım kararları ile doğal gaz tedariki güvenliği sağlam temellere dayandırılmıştır. Yatırım kararları bu projelerin birbirleriyle operasyon ve bağlantı kurma açısından uyumlu olduğunu teyit etmektedir. Trans-Anadolu Boru Hattı projesi ile ilgili mal alımı ve inşaat ihaleleri devam etmektedir; çalışmaların 2018-2019’da tamamlanması planlanmaktadır. Kuzey Irak’tan yılda 3,2 milyar metre küp doğal gaz ithali için lisanslar verilmiştir. Yer altı depolama işlemleri için iki şirkete daha izin verilmiştir. Bulgaristan ve Gürcistan’la elektrik bağlantıları tamamlanarak, tedarik güvenliği artırılmıştır. Türkiye Avrupa Enerji Güvenliği Stratejisi enerji güvenliği stres testi uygulamasına katkı sağlamıştır. Enerji iç pazarıyla ilgili beklemede olan yönetmelikler raporlama döneminde kabul edilmiştir. Yenilenebilir enerji kaynakları alanında teşvik, rekabet, korunma, kullanım, sertifikalandırma ve destek konularına yönelik yönetmelikler 2013’ün son çeyreğinde yayınlanmıştır. Elektrik dağıtım, bağlantı, sistem kullanımı, ağ kodu, bildirim, ihracat, ithalat ve tüketici hizmetleri ile ilgili yönetmelikler 2014’te onaylanmıştır. Tüketicilerin elektrik tedarik edeceği hizmet sağlayıcıyı tercih edebilmesi için gerekli eşik 2014 için 5000 kWH’ten 4500 kWh’ye indirilmiştir. Böylece pazarın açıklık oranı %85’e karşılık gelmiştir. Elektrik dağıtım varlıklarının özel şirketlere devri tamamlanmıştır. Doğalgaz piyasasında serbest tüketici eşiği 2014 için 100 bin metre küpe düşürülmüştür. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu doğal gaz sistemine bağlı olmayan beş şehir için yeni dağıtım ağı ihalesi çalışmalarını sürdürmüştür. Ağustos 2014 sonu itibarıyla doğal gaz dağıtım ihaleleri biten 76 şehirden 69’unda doğal gaz kullanımı başlamıştır. Küçük çaplı yenilenebilir enerji kaynaklarını teşvik için Elektrik Piyasası Kanunu altında çeşitli uygulama tüzükleri çıkarılmıştır. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu rüzgar enerjisi üretim santralleri için 300 MW’lik ön lisans daveti yapmıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 15. ENERJİ 2014 İlerleme Raporu Gelişmeler: (devam) Güneş enerjisi kaynaklarından 600 MW’lık elektrik üretimi için ön lisans başvurularının incelenmesine devam edilmiştir. 2013 itibarıyla toplam elektrik üretiminin %29’u yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanmaktadır. Artış yeni rüzgar enerjisi üretim tesislerinden kaynaklanmaktadır. (2012 yılı oranı: %27,2) Enerji verimliliği ve yönetimi hizmetlerinin yetkilendirilmesi işlemlerine devam edilmiştir. Enerji Verimliliği Kanunu ile ilgili olarak Nisan 2014’te kamuoyu görüşü toplanmaya başlanmıştır. Uzun süredir beklemede olan radyasyon ve nükleer enerji çerçeve kanunu ile bu alanda bağımsız bir düzenleme kurumu kurulmasına ilişkin danışma süreci başlatılmıştır. Enerji alanında özellikle tedarik güvenliği, elektrik piyasası ve yenilenebilir enerji alanlarında iyi düzeyde ilerleme kaydedilmiştir. Eksiklikler: Elektrik üretim varlıklarının özelleştirmesi süreci potansiyel yatırımcıların finansman güçlükleri nedeniyle sınırlı kalmıştır. Enerji Piyasaları İşletmesi Anonim Şirketi’nin işleyişiyle ilgili yönetmelik belirlenen sürede kabul edilmemiştir. Maliyet tabanlı tarifelere geçilmiş olması gereklidir. Geçiş yapılmadığı durumda 2016’ya kadar ulusal tarifede çapraz sübvansiyon devam edecektir. Doğal Gaz Piyasası Kanunu Parlamento kararını beklemektedir. “Kullanılmış Yakıt İdaresinin ve Radyoaktif Atık İdaresinin Güvenliği Üzerine Birleşik Sözleşmesi’ne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı” TBMM tarafından hala onaylanmamıştır. Doğal gaz, enerji verimliliği, nükleer güvenliği, radyasyondan korunma alanlarında daha fazla ilerleme kaydedilmelidir. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu Doğal gaz transit geçiş rejiminin saydamlaştırılması üzerine hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir. EPDK’nin dağıtım şirketlerini gözlem ve denetim görevleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na devredilmiştir. Bu durum AB müktesebatıyla uyum teşkil etmemektedir. Çapraz sübvansiyon uygulaması 2016 yılına kadar sürdürülecektir ve dolayısıyla maliyet esaslı tarifeler konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Doğalgaz Piyasası Kanunu’nun gerekliliklerini yerine getirmek üzere BOTAŞ tarafından kontratların devri ve farklı fiyat uygulamaları konularında bir ilerleme kaydedilmemiştir. Enerji Verimliliği Strateji Belgesi kapsamında belirlenen hedeflerin gerçekleşmesi için iddialı ve eşgüdüm içinde bir eylem planı belirlenmesi gerekmektedir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 15. ENERJİ Eksiklikler: (devam) 2013 İlerleme Raporu Yeni kurulan Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü’nün kapasitesinin artırılması için daha fazla çaba harcanmalıdır. Pek çok AB üye ülkesinde olduğu gibi eşgüdüm işlevini yerine getirecek bir kurumun oluşturulması düşünülebilir. Enerji Verimliliği Kanunu ve ilgili mevzuat, 2012 Enerji Verimliliği Yönetmeliği ile uyumlu hale getirilmelidir. “Kullanılmış Yakıt İdaresinin ve Radyoaktif Atık İdaresinin Güvenliği Üzerine Birleşik Sözleşmeye Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı” henüz TBMM tarafından onaylanmamıştır. TAEK tarafından 2005 yılında imzalanan “AT Radyolojik Bilgilerin Acil Paylaşımı Anlaşması’na” (ECURIE) katılım henüz TBMM tarafından onaylanmamıştır. Mevcut düzenlemelerin AB mevzuatıyla uyumu henüz doğrulanmamıştır. Nükleer üzerine çerçeve kanunun oluşturulması yönünde hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir. Kısa Vadeli Hedefler: KOB Enerji Topluluğu Antlaşması’na uyumu da gözeterek doğal gaz ve elektrikle ilgili iç pazar müktesebatına uyulması. Gaz dağıtımının adil olmasının sağlanması. Denetim ve düzenleme makamlarının kapasitelerinin artırılması ve bağımsızlıklarının güvence altına alınması. İdari kapasitenin artırılması, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji alanında uyumlaştırmaya devam edilmesi. Yüksek hedeflerin belirlenmesi. Radyoaktif Atık Yönetimi ve Kullanılmış Yakıtlar Yönetimi Ortak Konvansiyonu’na uyum sağlanması. Orta Vadeli Hedefler: Elektrik ve gaz yönergeleriyle uyumlu olarak rekabetçi bir enerji iç pazarı kurulması. Rekabetçi ve işlevsel bir enerji pazarı için gerekli olan idari ve düzenleyici yapıların güçlendirilmesi. Nükleer enerji alanında AB standartlarıyla uyumlu olarak yüksek düzey bir nükleer güvenliği garanti eden bir kanun kabul edilmesi. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 16. VERGİ Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu Katma değer vergisi (KDV) yönetmelikleri kanun şeklinde derlenmiştir. Türkiye 2009 eylem planına uygun olarak işlenmemiş ithal tütüne uygulanan tütün fonu tutarını ton başına 1500 USD’den 1200 USD’ye indirmiştir. Bu, mevcut ayrımcı uygulamaların kademeli olarak ortadan kaldırılması açısından olumlu bir gelişmedir. İdari işbirliği ve karşılıklı yardım alanında Gelirler İdaresi Başkanlığı kayıtsız ekonomi ile mücadele eylem planında öngörülen faaliyetleri izlemeye devam etmiştir. Operasyonel kapasite ve bilgisayar sistemine geçiş alanında, Gelirler İdaresi sadeleştirilmiş süreçler sayesinde vergi mükelleflerinin gönüllü vergi bildirimini teşvike devam etmiştir. KDV iadesi işlemleri standart hale gelmiş ve iade talepleri için online sistem geliştirilmiştir. Vergi Denetim Kurulu operasyonel kapasitesini güçlendirmeye devam etmiştir. Eksiklikler: Dolaylı vergilendirme alanında Türkiye’de katma değer vergisi uygulaması müktesebata uygun değildir. Yapısı, muhafiyetler, özel uygulamalar ve indirimli tarifelerin kapsamı müktesebatla uyumlaştırılmalıdır. Sigaralara uygulanan özel tüketim vergisi ile ilgili olarak müktesebat ile uygulama arasında farklılıklar bulunmaktadır. Alkollü içeceklerle ilgili olarak ithal içkilere uygulanan vergi ile kıyaslanabilir yerli içkilere uygulanan vergiler arasındaki fark artmıştır; bu durum 2009 eylem planına uymamaktadır. Türkiye’nin madeni yağlar ve motor yakıtlarına belirli bir vergi oranı yerine değere göre (ad valorem) vergi uygulaması AB müktesebatı ile farklılıkları daha da artırmaktadır. Doğrudan vergilerle ilgili olarak gelir vergisinin Parlamentoda revize edilmesi tamamlanmamıştır. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu Dolaylı vergilendirme konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Oldukça indirimli bir KDV oranı olan %1 bir dizi mal ve hizmet için yeniden uygulamaya konulmuştur. Üçüncü KDV oranının getirilmesi bu yapının AB müktesebatından uzaklaşmasına neden olmuştur. KDV sisteminde muafiyetler, özel uygulamalar ve indirimli oranların uygulanması konularında AB uyum sağlanmalıdır. Tütün ve tütün ürünlerine uygulanan özel tüketim vergilerinin yapısı ve hesaplaması AB’ye tam uyumlu değildir. Alkollü içeceklere uygulanan vergilerle ilgili değişiklik olmamış, 2009 Eylem Planı’na uymayan adımlar atılmıştır. Türkiye’nin AB’ye katılımı öncesinde, iç piyasa hareketleri ve mali antrepolara yönelik gümrük vergilerini askıya alması gerekmektedir. Doğrudan vergilendirme alanında ilerleme kaydedilmemiştir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 16. VERGİ Kısa Vadeli Hedefler: KOB Alkollü içkiler, ithal sigaralar ve ithal tütünde ayrımcı vergilendirmenin ortadan kaldırılması için aşamaları belirli bir plan yapılması. KDV ve özel tüketim vergilerinde sistemin ve uygulanan oranların uyumlaştırılması. Bilgi teknolojileri sektörü de dâhil olmak üzere vergi yönetiminin çağdaşlaştırılması. Vergilerin toplanmasında ilerleme kaydedilmesi ve kayıt dışı ekonominin ortadan kaldırılması. Orta Vadeli Hedefler: Özel tüketim vergileri ve katma değer vergisinde özellikle indirimler, istisnalar, özel rejimler, vergi iadesi ve indirilmiş oranların uygulanması konularında uyumlaştırmaya devam edilmesi. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 1 7 . E K O N O M İ K v e PA R A S A L P O L İ T İ K A Tespitler: Lira üzerindeki piyasa baskıları nedeniyle Merkez Bankası kısa dönem faizleri artırmıştır. Enflasyon hedefine Hükümet ve Merkez Bankası ortaklaşa karar vermektedir. Gelişmeler: Genel olarak Türkiye’nin ekonomi politikası alanındaki hazırlıkları ileri düzeydedir. Eksiklikler: 2014 İlerleme Raporu 2013 İlerleme Raporu Merkez Bankası çoklu enstrümanlar kullanarak fiyat istikrarı ve mali istikrar hedeflerini yakalamaya çalışmış, karmaşık sonuçlar elde etmiştir. Tüketici enflasyonu 2013 sonu itibarıyla hedeflenen %5 rakamının üzerinde %7,4 olarak gerçekleşmiştir. (+\- 2 puan tolerans koridoru mevcuttur.) Para politikasını izleyen makam üzerinde faizlerin düşük tutulması yönündeki siyasi baskı daha da artmıştır. Merkez Bankası tüzüğü bankanın tam bağımsızlığını güvence altına almamaktadır. Kamu borçlanma araçlarının tabi olduğu stopaj uygulaması bu araçları özel sektör borçlanma araçları karşısında daha avantajlı hale getirmektedir. Bu husus kamu sektörünün mali kurumlara erişimde imtiyazlı olmaması ilkesine aykırıdır. Türkiye Katılım Öncesi Ekonomik Programı Şubat 2014'te gecikmeli olarak ve beklenen standartları tümüyle karşılamayan bir şekilde teslim etmiştir. Program yakın dönemdeki gelişmeleri yansıtmamakta, yüksek büyüme, düşük cari açık ve düşük enflasyon ile iyimser bir senaryo içermektedir. Türk ekonomisi kısa dönemli sermaye akışına yüksek derecede bağlı olunması ve yurtiçi tasarrufların düşük olması sebebiyle dış etkilere karşı kırılgan durumdadır. Ekonomi politikalarına ilişkin kararlar ana göre belirlenmekte ve değişkenlik arz etmektedir. Türkiye'nin 85/2011 sayılı yönergeye uyum sağlaması için kapsamlı bir çalışma yürütmesi gereklidir. Ekonomi ve para politikalarında ilerleme düşük seviyededir. Para politikası alanında müktesebatla uyum ileri düzeyde olmakla birlikte tamamlanmamıştır. Merkez Bankası'nın bağımsızlığına ilişkin endişeler artmıştır. Eksiklikler: Merkez Bankası Kanunu, Bankanın bağımsızlığını tam olarak sağlamamaktadır. Merkez Bankası ve Hükümet enflasyon hedefini birlikte belirlemektedir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 1 7 . E K O N O M İ K v e PA R A S A L P O L İ T İ K A Eksiklikler: (devam) 2013 İlerleme Raporu KOB Kamu sektörü borçlanma araçlarını özel sektöre kıyasla ayrıcalıklı hale getiren ayrımcı stopaj vergisi oranları, kamu sektörünün finansal kurumlara ayrıcalıklı erişiminin engellenmesi ilkesi ile uyum teşkil etmemektedir. 2012 için öngörülen merkezi yönetim bütçe açığı hedefinden sapılmıştır. Bahsedilmiyor. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 1 8 . İ S TAT İ S T İ K Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu Sınıflandırmalar ve kayıtlar alanında Türkstat üretici fiyat endeksi ve NACE Rev.2'ye göre dönemsel ulusal hesaplar yayınlamaya başlamıştır. Tarım istatistiklerinin geliştirilmesi çalışmaları devam etmiştir. İş gücü anketi sürekli bir uygulama haline getirilmeye çalışılmaktadır. Tarım sayımı çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Genel olarak müktesebatla uyum ileri düzeydedir. Eksiklikler: Türkstat ve Maliye Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu gibi temel veri sağlayıcılar arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi için daha fazla çalışma gereklidir. Türkiye’nin temel ulusal hesap göstergeleri ve kullanılan metodoloji hakkında bilgi iletmesi bu başlıkta ilerleme sağlanması için gereklidir. Bölgesel istatistiklerde daha fazla gelişme sağlanmalıdır. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu Özellikle Maliye Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu olmak üzere temel veri sağlayıcılarla TÜİK arasındaki işbirliği güçlendirilmelidir. Standardizasyon ve veri kalitesinin kritik olduğu idari kayıtların istatistikî kullanımı geliştirilebilir. Temel ulusal hesap göstergeleri, kullanılan metodoloji ve kaynaklarla ilgili belgelerin AB Komisyonu’na sunulması gerekmektedir. Bölgesel istatistiklere pek çok durumda ulaşılamamakta veya bu alandaki istatistikler ciddi gecikmeyle yayımlanmaktadır. Kısa Vadeli Hedefler: KOB ESA95 ile ilgili ulusal hesap göstergelerinin üretilmesi. Tarım istatistiklerinin AB standartlarıyla uyumlu bir şekilde toplanması için düzenlemelerin yapılması. İş kayıt sisteminin tamamlanması. Orta Vadeli Hedefler: Bilgilerin vaktinde toplanması, işlenmesi ve dağıtılmasını sağlamak için Türkiye İstatistik Kurumu’nun eşgüdüm rolünün güçlendirilmesi ve idari kapasitesinin geliştirilmesi. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 1 9 . S O S YA L P O L İ T İ K A v e İ S T İ H D A M Tespitler: İstihdam piyasasının işleyişi sabit bir şekilde devam etmiştir. Erkeklerin istihdama katılımı %75,6 ve istihdam oranları %69,5'dır ve bu haliyle AB ile kıyaslanabilir durumdadır. Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu Kayıt dışı işçilerin oranı daha da düşerek %33,6'ya ulaşmıştır. Ancak sektör, istihdam statüsü ve cinsiyet açısından kayıt dışı istihdamda önemli farklılıklar mevcuttur. Süreklilik gösteren çocuk işçiler sorunu Aralık 2013 Çocuk Hakları Ulusal Stratejisi’nde ele alınmıştır. Türkiye Uluslararası Çalışma Örgütü 187 numaralı Konvansiyonu olan Mesleki Güvenlik ve Sağlık Geliştirme Çerçeve Belgesini onaylamıştır. Eylül ayında madencilerin çalışma koşullarını iyileştirmeyi amaçlayan yeni yasa kabul edilmiştir. Sosyal diyalog alanında özel sektörde sendika yasası ile ilgili uygulama yönetmeliği onaylanmıştır. Sendika üyeliğine kayıt ya da üyelikten ayrılmak için oluşturulan e-devlet portalının kullanımı ile Temmuz 2013'ten itibaren sendika üyelerinin sayısında %15,2 artış gerçekleşmiştir. İstihdam politikasıyla ilgili olarak ilk ulusal istihdam stratejisi kabul edilmiştir. Stratejide uzun dönemli politika planlaması ve iddialı istihdam hedefleri bulunmaktadır. Türkiye ilk istihdam ve sosyal reform programını hazırlamaktadır. İş ve işçi bulma kurumu kapasitesini ve hizmetlerinin kapsadığı alanları artırmıştır. Avrupa Sosyal Fonu için hazırlıklar ile ilgili olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı IPA İnsan Kaynakları Gelişimi Programını yönetmeye devam etmiştir. İnsan kaynağını artırarak, programlama, ihale, izleme ve değerlendirme çalışmalarını artırmıştır. Bununla birlikte fonların yerinde kullanımı ile ilgili mevcut sorunlar devam etmektedir. Sosyal yardım alan kişilerin kayıtlı istihdama geçişini desteklemeyle ilgili eylem planı olumlu sonuçlar vermiştir ve aktif istihdam politikaları geliştirilmesinin önemini ortaya koymuştur. Romanların topluma entegrasyonu için ulusal düzeyde bir strateji hazırlanmaktadır. Engelliler için kamu sektöründe iş olanakları artırılmıştır. Bazı bölgesel farklılıklara rağmen, sağlık sigortası sistemi sürdürülebilir, toplumun geniş bir bölümü için ulaşılabilir ve hemen hemen herkesi kapsar durumdadır. Yaşlanma Ulusal Eylem Planı’nın aktif yaşlanma politikalarını desteklemesi beklenmektedir. Ayrımcılıkla mücadele alanında engellilikle ilgili ayrımcılıkla mücadele ilkesi ulusal eğitim yasası ve iş yasasına eklenmiştir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 1 9 . S O S YA L P O L İ T İ K A v e İ S T İ H D A M Gelişmeler: (devam) Türk Ceza Kanunu’nun 122. Maddesinde yapılan değişiklik ekonomi faaliyetlerinde ayrımcılık ve nefret suçu ile ilgili cezalar getirmektedir. Eksiklikler: 2014 İlerleme Raporu Çalışma Kanunu müktesebatla uyumlu hale getirilmeli, ilgili yasaların uygulanmasında ilerleme sağlanmalıdır. Özellikle taşeron işçiler kayıt dışı istihdam riski, kötü çalışma koşulları, haksız işten çıkarmalar ve sendikalara katılma güçlüğü ile karşı karşıyadır. Türkiye taşeron işçilik ve geçici çalışma gibi diğer çalışma şekillerini yasa altında düzenleme ve AB müktesebatına uygun hale getirmelidir. Yeni İşyerinde Sağlık ve Güvenlik Yasası’nın uygulama yönetmelikleri kabul edilmiştir ancak, yasa henüz tam anlamıyla uygulanabilir durumda değildir. Meslek örgütleri ve sosyal ortaklarla işbirliği içinde yasadaki önleme ve denetim alanlarındaki boşlukların tamamlanması gereklidir. Soma madeni faciasının da ortaya koyduğu gibi madencilik ve taşocakçılığı sektörlerinin yanı sıra inşaat sektörü en riskli sektörlerdir, Ölümcül işyeri kazalarında resmi olmayan rakamlar resmi rakamlardan daha yüksektir; ölümcül işyeri kazalarının takibi daha saydam bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Sendika üyeliğine kayıt ya da üyelikten ayrılmak için oluşturulan e-devlet portalındaki verilerin gizliliği güçlendirilmelidir. Toplu sözleşmelerin kapsamı düşük seviyede olmaya devam etmektedir. Toplu görüşmeler için kısıtlayıcı çifte eşik uygulaması, sendika üyelerinin işten çıkarmalara karşı korunma güvencelerinin olmaması, örgütlenme, müzakere ve grev hakları ile ilgili boşluklar bu alanla ilgili dürmekte olan konulardır. Eylül ayında kabul edilen yasa ile sendikaların toplu görüşmelere katılabilmesi temsil ettikleri üyelerin, o işletmedeki toplam çalışanların %1’i olması gereğinin sürekli hale getirilmesi, sendikaların toplu görüşmelere katılabilmesi önde büyük bir engeldir. Kadınların istihdama katılımı %33,2 ve istihdamı %29,6'dır. Bu haliyle kadın istihdamında Türkiye AB seviyelerinin çok altında olmaya devam etmektedir. İşsizlik oranı bir miktar artarak %8,9'a çıkmıştır. Genç nüfusta işsizlik % 16,9'dur. Sosyal kapsama ile ilgili olarak bütünlükçü bir anlayışla kapsamlı bir politika çerçevesi geliştirilmesi gereklidir. Sosyal harcamalar bütçesindeki artışa karşın yoksulluk oranı (%22,5), yoksulluk farkı (%29,4) ve gelir eşitsizliği AB ortalamalarına göre yüksek seyretmeye devam etmektedir. Gençler ve kadınların istihdamı artırılarak ve kayıt dışı istihdam azaltılarak, yüksek emeklilik ve sağlık ödemeleri nedeniyle giderek açıkları artmakta olan sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği sağlanabilir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 1 9 . S O S YA L P O L İ T İ K A v e İ S T İ H D A M Eksiklikler: (devam) 2014 İlerleme Raporu Türkiye'de kapsamlı bir uzun dönemli bakım sistemi bulunmamaktadır. Çocuk ve diğer engellilerin uzun dönemli bakımlarının belediyeler tarafından üstlenilmesi için gerçek anlamda bir çalışma gereklidir. Cinsel eğilim ya da yaş ile ilgili ayrımcılık konusunda koruyucu yasalar bulunmamaktadır. Kadın ve erkekler için fırsat eşitliği alanında müktesebatın gerektirdiği eşitlik makamı kurulmamıştır. Çocuk bakım yuvalarının az oluşu kadınların istihdama katılımını engellemektedir. Hükümetin kadın istihdamını artırmaya yönelik sirkülerinin uygulanması ve izlenmesi ile ilgili eksiklikler bulunmaktadır. İşyerinde baskı ve cinsel taciz konularına tüm cinsler açısından dikkat edilmesi gereklidir. Sosyal diyalog mekanizması yasalardaki eksiklik nedeniyle etkin çalışmamaktadır. Çalışma yasası tüm işgücü yararına değiştirilmeli ve uygulanmalıdır. Sağlık ve güvenlik konuları da dahil olmak üzere işyeri koşulları ele alınmalıdır. Ayrımcılıkla mücadele, sosyal kapsama ve sosyal güvenlik politika ve uygulamaları geliştirilmelidir. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu Yüksek oranda kayıt dışılık ve yetersiz yaptırım sebebiyle iş gücünün yaklaşık %40’ı iş hukukunun koruması altında değildir. Fazla mesai ücreti olmadan uzun çalışma saatleri, haftalık izinlerin gözetilmemesi, haksız işten çıkarılmalar, yıllık izin kullanımına ve kıdem tazminatına getirilen kısıtlamalar özellikle iş gücünün büyük bir kısmının çalışmakta olduğu küçük işletmelerde yaşanan genel sorunlar arasında bulunmaktadır. Çocuk işçi oranları halen azaltılamamıştır ve 6-17 arası yaş grubunda bulunan çocukların %5,9’u ekonomik faaliyete katılmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği alanında müfettişlerinin işlerini bağımsız bir şekilde yürütmeleri için alınan önlemler sınırlıdır. İş yeri kazaları ve meslek hastalıklarının arttığı, çocuk işçilerin halen ölümcül iş kazalarının kurbanı olduğu, meslek hastalıklarının büyük bir çoğunluğunun halen bildirilmediği göz önünde bulundurulduğunda, iş yerinde güvenlik kültürünün teşviki ve meslek hastalıklarının tanımlanması yönünde ilerlemeler sağlanmalıdır. Toplu iş sözleşmeleri alanında yüksek ve kümülatif toplu iş sözleşmesi eşikleri sebebiyle çok sınırlı sayıda işçi toplu sözleşmelerden faydalanabilmekte ve grevler dâhil olmak üzere toplu eylemlere katılabilmektedir. Küçük işyerlerinde çalışan sendika üyeleri sendikal faaliyetleri sebebiyle işten çıkarılmaya karşı yeterli korumaya sahip değildir. Pek çok kategoride kamu personelinin örgütlenme hakkı sınırlıdır ve kamu sektöründe grev yasağı geçerliliğini korumaktadır. Türkiye Ekonomik ve Sosyal Konseyi, 2009 yılından bu yana toplanmamıştır. İki taraflı ve üç taraflı sosyal diyalog mekanizmaları zayıftır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 1 9 . S O S YA L P O L İ T İ K A v e İ S T İ H D A M Eksiklikler: (devam) 2013 İlerleme Raporu Uzun süreli işsizlik ve iş, eğitim veya meslek eğitimi sisteminde bulunmayan genç nüfus oranları (%30,2) önemli bir sorun olmaya devem etmektedir. Ulusal İstihdam Stratejisi halen onaylanmamıştır. Sosyal bakımdan korunmaya en çok muhtaç gruplar ve kentlerin dışında yaşayan nüfus iş bulma hizmetlerine erişimde zorluklar yaşamaktadır. Kayıtlı çalışanlar arasında maaşların beyan edilmemesi sorun yaratmaya devam etmektedir. Yarı zamanlı ve ev hizmetlerinde çalışanlar arasında kayıtlı çalışma oranlarının önemli ölçüde artırılması gerekmektedir. IPA İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Operasyonel Programı kapsamında proje havuzu oluşturulması yönündeki çalışmalar ve tamamlanan faaliyetlerin değerlendirilmesi çalışmaları geliştirilmelidir. Sosyal harcamalar artmıştır, ancak halen düşük seviyededir. Sosyal kapsayıcılık alanında politika çerçevesi oluşturulmamıştır. Gelir eşitsizliği AB standartlarına oranla yüksek seviyede seyretmektedir. Sosyal aktarımın yoksulluğun azaltılması yönünde sınırlı etkisi olmuştur. Tarım sektöründe mevsimsel işçilerin yaşam ve çalışma şartları iyileştirilmelidir. Sınırlı bir ilerleme sağlanmış olsa da engelliler özel sektörde iş bulma konusunda halen önemli zorluklarla karşılaşmaktadır. Sosyal koruma alanında önemli bir ilerleme sağlanmamıştır. 2012 yılı verilerine göre nüfusun %15’i sosyal güvenlik şemsiyesi tarafından kapsanmamaktadır. Hızla artan emeklilik ve sağlık harcamaları sosyal güvenlik sisteminde açıklara sebep olmaktadır. Faal yaşlanma politikaları oluşturulmamıştır. Çocuklara, yaşlılara ve engellilere kurum dışı bakım hizmetleri sunulmaya devam edilmiştir. Mevcut ayrımcılıkla mücadele kanunları eğitim, istihdam, yanı sıra sağlık hizmetleri ve sosyal hizmetlere erişimde ayrımcılığı engelleme yönünde yetersiz kalmaktadır. İstihdamda yaş ve cinsel yönelime yönelik ayrımcılığa karşı koruma sağlanmamaktadır. Çocuk ve yaşlı bakımı hizmetlerinin yetersizliği kadın istihdamı önünde önemli bir engel teşkil etmeye devam etmektedir. Esnek çalışma uygulamaları kadınların kayıt dışı ve istikrarsız çalışma şartlarını göz önünde bulundurarak oluşturulmalıdır. Bazı kadınlar hamile olmaları veya çocukları olması sebebiyle çalışma hayatından uzaklaştırılmakta veya çalışmamaya teşvik edilmektedir. Belirli gruplar (örneğin aile içi şiddet kurbanları) istihdama erişim konusunda ciddi zorluklarla karşılaşmaktadır. Eşit iş için eşit ücret ilkesi uygulamaları alanında daha çok çalışma yapılması gerekmektedir. AB müktesebatınca gerekli görülen eşitlik birimi henüz oluşturulmamıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 1 9 . S O S YA L P O L İ T İ K A v e İ S T İ H D A M KOB Kısa Vadeli Hedefler: Güncelleştirilmiş, kapsamlı bir sanayi politikası stratejisi oluşturulması. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 0 . İ Ş L E T M E v e S A N AY İ P O L İ T İ K A S I Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Türkiye Sanayi Stratejisi ve Eylem Planı’nı (2011-2014) uygulamayı sürdürmüş ve gelecek dönem için bir takip stratejisi için çalışmalara başlamıştır. Yeni uygulama yönetmeliği ile kuluçka merkezleri ve teknoloji transferi ofislerinin bulunması, teknoloji geliştirme bölgelerinin kurulabilmesi için zorunlu hale getirilmiştir. İlk defa temalı bir teknoloji geliştirme bölgesi oluşturulmaktadır. İstanbul’da kurulacak olan teknopark’ta finans sektörü için yaratıcı çözümler üretilmesi planlanmaktadır. Üniversite ve yüksek öğrenim kurumlarında ar-ge altyapılarının desteklenmesi için yeni bir yasa kabul edilmiştir. Türkiye, rekabetçilik, ar-ge ve yenilikçilik destek programlarına devam etmektedir. Birçok banka aracılığıyla faiz oranları sübvanse edilerek, KOBİ’lere yönelik kredi programları genişletilmiştir. Türkiye, Avrupa Küçük İşletmeler Yasası’nın ilkelerini uygulamaya ve AB Girişimcilik Ağı’na katılmaya devam etmiştir. Türkiye COSME Programı’na başvurmuştur. Genel anlamda bu başlıkta hazırlık ileri seviyededir. Eksiklikler: Maliye Bakanlığı’nın ar-ge faaliyetlerine sağladığı vergi muafiyetleri dışında Ekonomi Bakanlığı ile Kalkınma Bakanlığı’nın politika enstrümanları bütünlükçü bir yaklaşım ile entegre edilmemiştir. KOBİ’lerin kredi piyasasından aldıkları pay %25’tir ve bu oran KOBİ’lerin ekonomideki paylarının altındadır. Risk sermayesi kullanım oranı düşüktür. Türkiye’nin COPERNICUS Programı’na katılımı için henüz karar alınmamıştır. 2013 İlerleme Raporu KOB Eksiklikler: Eksiklik belirtilmemiştir. Kısa Vadeli Hedefler: Güncelleştirilmiş, kapsamlı bir sanayi politikası stratejisi oluşturulması. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 1 . T R A N S - A V R U PA A Ğ L A R I Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu 2013 İlerleme Raporu Denizcilik, Telekomünikasyon ve Ulaştırma Bakanlığı ulaşım ana planı ve ulaşım bilgi sistemi hazırlıklarında son aşamaya gelmiştir. Lojistik ana planı ile ilgili hazırlık çalışmaları başlamıştır. Türkiye TEN-T kılavuzunun gözden geçirilmesi üzerine gelecekteki Trans-Avrupa Ağı planlarını da gözden geçireceğini açıklamıştır. Türkiye gelecekte tamamlanacak olan TEN-T demiryolu ağı için yatırımlarını sürdürmüştür. Enerji ağları ile ilgili olarak Şah Deniz II, Trans-Anadolu Boru Hattı ve Trans-Adriyatik Boru Hattı projelerine ilişkin Aralık 2013 nihai yatırım kararları alınmıştır. Bu projelerin birbirleriyle işlerlik ve bağlantı açısından uyumlu olduğu alınan yatırım kararları ile teyit edilmektedir. Trans-Anadolu Boru Hattı projesi ile ilgili mal alımı ve inşaat ihaleleri devam etmektedir. Mart 2014’te Bulgaristan ile Türkiye arasında gaz boru hattı inşa edilmesi anlaşmasına varılmıştır. Enerji Bakanlığı uzun bir süredir beklemede olan “petrol ve gaz transit geçişi” yasa taslağını danışma amacıyla 2013’ün son çeyreğinde ilgili kamu makamlarına iletmiştir. Türkiye, elektrik şebekesinin, Avrupa Elektrik İletim Sistemi Operatörleri Şebekesi (ENTSO-E) Avrupa Kıtası Senkron Bölgesi’ne uyum çalışmalarını sürdürmüştür. Tamamlandığında kalıcı bir senkron bağlantısı olacak ve TEİAŞ ile Bulgar ve Yunan elektrik iletim şirketleri arasında her iki yöne doğru ticari enerji alışverişleri yapılabilecektir. ENTSO-E Türkiye ile senkronize bölge ülkeleri arasında ticari olarak enerji değişimini sağlamak üzere Elektrik İletim A.Ş. ile uzun dönemli anlaşmalar müzakerelerine başlamıştır. Romanya ve Türkiye karşılıklı elektrik alışverişi için bağlantı kurma anlaşması gerçekleştirmiştir. Gürcistan ile asenkron elektrik bağlantısı tamamlanmış ve elektrik alışverişi başlamıştır. Türkiye, Bulgaristan ve Romanya arasında ek hatlar oluşturulması planlama aşamasındadır. TEN alanında genel olarak gelişim iyi düzeydedir, doğal gaz ve elektrik bağlantı projeleri ilerlemektedir. Genel olarak, bu başlıktaki uyum ileri düzeydedir. Eksiklikler: Trans-Avrupa ağları konusunda bir ulaştırma ana planı ve güvenilir ulaştırma verileri halen mevcut değildir. Doğal gaz konusunda ise karşılıklı bağlantı hattı tesisi ve Güney Doğal Gaz Koridorunun işler duruma gelmesi için çalışmalar sürmelidir. Orta Vadeli Hedefler: KOB Ulaşım Altyapı İhtiyaçları Değerlendirmesi (TINA) çerçevesinde belirlenen projelere ve Avrupa Topluluğu Trans-Avrupa Ağları Enerji Kılavuzu’nda belirtilmiş kamu yararına yönelik projelere öncelik verilmesi. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 2 . B Ö L G E S E L P O L İ T İ K A v e YA P I S A L A R A Ç L A R I N K O O R D İ N A S Y O N U Tespitler: 2014 yerel seçimlerinden sonra büyükşehir belediyelerinin sayısında ve kapsadıkları alanlarda artış olmuştur. Bu yeni durumun özellikle çevre operasyonel programına etkileri olacaktır. Sözleşmeyi üstlenenler ve işletmeci yapılar yeni istihdam ve eğitim faaliyetleriyle kapasitelerini güçlendirmeye devam etmiş olmakla birlikte bu gelişmeler olumlu etkisi, sözleşmeyi yerine getirecek olan taraftaki üst yönetim değişiklikleri nedeniyle ortadan kalkmıştır. Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu Bu başlıkta müzakerelere Türkiye’nin yasal ve işlevsel gereklilikleri karşılama planını hazırlaması sonrasında Kasım 2013’te başlanmıştır. Kurumlar arası işbirliği ve eşgüdüm gelişmiştir, Kalkınma Bakanlığı kurumlar ve komisyonlar arası eşgüdümü sağlamaktadır. IPA kurumlarının ve kalkınma ajanslarının idari kapasitelerinin geliştirilmesi için teknik yardım projeleri ve eğitim programları hayata geçirilmiştir. Kalkınma ajansları 2014’te yürürlüğe girecek olan 2014-2023 bölgesel planlarını hazırlamaya devam etmişlerdir. Bazı sektörler için 2014-2016 operasyonel programlarının hazırlanmasına başlanmıştır. İzleme ve değerlendirme alanında toplam izleme bilgi sistemi geliştirilmiş ve yürürlüğe konulmuştur. Kalkınma Bakanlığı bu sistemi daha da geliştirmek ve Türkiye’yi AB Uyum Politikası’na hazırlamak için raporlar hazırlamaktadır. Bölgesel politikalar ve yapısal enstrümanların eşgüdümünde bazı ilerlemeler kaydedilmiştir; genel anlamda hazırlıklar orta düzeydedir. Eksiklikler: Bölgesel Kalkınma için Ulusal Strateji çalışmaları tamamlanmamıştır. IPA’nın 3. ve 4. bileşenlerine bağlı izleme programlarının daha fazla geliştirilmesi gereklidir. IPA kurumlarının değerlendirme kapasitesi geliştirilmelidir. IPA 3. ve 4. bileşenleri kapsamında fonların değerlendirilmesi temel sorun olmaya devam etmektedir. Sözleşme ve fonların dağıtılması, kullandırılması oranları düşük seyretmeye devam etmektedir. IPA kurumlarının idari kapasitesi endişe verici olmaya devam etmektedir, güçlendirme çalışmalarının devam etmesi gereklidir. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu IPA kurumlarının idari kapasitesi yetersizdir. Kurumsal yapı güçlendirilmeli ve program uygulama süreci hızlandırılmalıdır. Çalışan personelin işten ayrılma döngüsü yüksektir. Tecrübeli personelin görevde devam etmesi kurumda işlerin devamlılığı için önemlidir. Bölgesel Kalkınma için Ulusal Strateji’nin Bölgesel Gelişme Yüksek Kurulu tarafından onayı 2013’ün ikinci yarısında gerçekleşecektir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 2 . B Ö L G E S E L P O L İ T İ K A v e YA P I S A L A R A Ç L A R I N K O O R D İ N A S Y O N U Eksiklikler: (devam) 2013 İlerleme Raporu Proje süreçlerinde farklılık olması nedeniyle IPA 3. bileşeni altındaki sektörlerde ilişkin uygulamalar aksamıştır. IPA’nın 3. ve 4. bileşenleri altındaki programların izleme ve denetimi güçlendirilmelidir. IPA yapısındaki değerlendirme kapasitesi daha da geliştirilmelidir. Kısa Vadeli Hedefler: KOB Özellikle bakanlıklar seviyesinde AB uyum politikasının uygulanmasına hazırlık olarak, AB Katılım Öncesi Programları’nın uygulanması alanında, programlama, proje hazırlığı, izleme, değerlendirme ve mali yönetim-denetim konularında kurumsal yapı ve idari kapasitenin güçlendirilmesi. Orta Vadeli Hedefler: AB Uyum Politikası’nın uygulanmasına yönelik olarak merkezi, bölgesel ve yerel düzeyde idari kapasitenin geliştirilmesi. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R ADALET SİSTEMİ: Tespitler: 2014 İlerleme Raporu Rekabet alanında Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ihalelere ilişkin usulleri ve cezaları belirleyen yeni bir düzenleme kabul etmiştir. HSYK Kanunu üzerindeki değişiklikler HSYK Genel Kurulu’nun yetkilerinin önemli bir oranının Adalet Bakanı’na devredilmesini öngörmekteydi. Bu durum yargının bağımsızlığı ve güçler ayrılığı konusunda ciddi endişelere yol açmıştır. Paydaşlar kanun tasarısına şiddetle karşı çıkmıştır ve kanun Şubat ayında kabul edilmiştir. Kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte HSYK Genel Sekreteri, Genel Sekreter Yardımcıları, Teftiş Kurulu Başkanı ve Başkan Yardımcıları, Kurul müfettişleri, tetkik hâkimleri ve idari personel dâhil olmak üzere tüm HSYK personeli görevden alınmıştır. Görevden alınanların yerine yeni atamalar HSYK Başkanı sıfatıyla Adalet Bakanı tarafından gerçekleştirilmiştir. Eski personelin yaklaşık %66’sı yeniden göreve getirilmiştir. Anayasa Mahkemesi kanunun bazı maddelerinin Anayasaya aykırı olduğuna hükmetmiş ve üç ay içerisinde ilgili değişiklikler tamamlanarak yeni kanunun kabul edilmesini istemiştir. Personelin görevden alınması Anayasa Mahkemesi’nin itiraz ettiği maddeler arasındadır, ancak Mahkeme’nin kararının geriye dönük etkisi yoktur. Bu nedenle görevden alınan personel görevlerine iade edilmemiştir. TBMM Haziran ayında Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını uygulamak üzere yeni kanunu kabul etmiştir. Bu kanun ile 2010 yılında kabul edilen yasal düzenlemeler yeniden yürürlüğe girmiş ve böylece HSYK Genel Kurulu’nun yetkileri iade edilmiştir. Ancak aynı zamanda çoklu oy verme sistemi de geri gelmiştir ve böylece her hâkim ve savcı seçilecek asıl ve yedek üye kadar oy kullanma hakkına sahip olmuştur. Hükümet 19 Aralık’ta adli polise yönelik düzenleme üzerinde değişiklik yaparak, kolluk kuvvetlerinin savcılıktan aldıkları talimatları yerine getirmeden önce amirlerini bilgilendirmeleri gerekliliği getirmiştir. 25 Aralık’ta polis, yolsuzluk iddialarına yönelik iki soruşturma kapsamında savcılığın şüphelileri gözaltına alma kararını yerine getirmemiştir. Bu gelişme üzerine HSYK 26 Aralık’ta bir açıklama yayımlayarak Adli Kolluk Yönetmeliği üzerinde yapılan değişikliğin yargı bağımsızlığına aykırı olduğunu kaydetmiştir. 27 Aralıkta Danıştay, değişikliğin Ceza Muhakemesi Kanunu’na aykırı olduğu gerekçesiyle yürütmenin durdurulmasına karar vermiştir. 30 Aralık’ta ise Adalet Bakanı, HSYK Başkanı sıfatı ile HSYK’nın tüm basın açıklamalarının kendisi tarafından onaylanması kararını açıklamıştır. Aralık 2013’te yolsuzlukla mücadele soruşturmalarını yürüten savcıların görev yerleri değiştirilmiş veya görevden alınmışlardır. HSYK tarafından bu savcıların bir kısmına yönelik disiplin ve ceza soruşturması başlatılmıştır. Ayrıca çok sayıda polis memurunun görev yerleri değiştirilmiş, bazıları görevden alınmış veya gözaltına alınmışlardır. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kabul etmeye devam etmiştir. Temmuz 2014 itibariyle 22.677 başvuru yapılmıştır. Mahkeme 9.683 davada karara varmış, 149 dosyayı ise reddetmiş veya kabul edilemez bulmuştur. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Tespitler: (devam) 2014 İlerleme Raporu Anayasa Mahkemesi Twitter’a erişimin engellenmesine ilişkin olarak, yetkililerin geliştirmiş olduğu çözümün (Twitter’a ilişkin bazı mahkeme kararlarının uygulanmamasına atıfta bulunularak) etkili olmadığına hükmetmiştir. Anayasa Mahkemesi mahkeme kararı olmadan uygulanan YouTube’a erişim yasağının kullanıcıların haklarını ve ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine hükmetmiştir. Anayasa Mahkemesi Hrant Dink cinayetine ilişkin soruşturmanın etkili olarak yürütülmediğine ve Hrant Dink’in ailesinin yürütülen soruşturma hakkında yetkililer tarafından yeterli seviyede bilgilendirilmediğine karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi’nin kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ve adil yargılanma hakkına vurgu yapan kararları sonucu, pek çok önemli davada yeniden yargılama yolu açılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin kararları 2010 yılında bireysel başvuru hakkının getirilmesinin önemine işaret ederken, Türk anayasal sisteminin dirençli olduğunu göstermektedir. Adalet sisteminin etkinliği bakımından Temmuz 2014 itibariyle Yargıtay’da beklemede olan dosya sayısı geçtiğimiz yıl aynı döneme oranla artmıştır. Danıştay’da beklemede olan dosya sayısı ise düşüş göstermiştir. İlk derece mahkemelerinde beklemede olan ceza davası sayısı düşerken, özel hukuk davalarının sayısında kayda değer bir değişiklik yaşanmamıştır. 2014 yılında adalet alanına ayrılan bütçe yaklaşık 3 milyar € idi. Bu rakam GSYH’nin %0.48’ini temsil etmektedir. Ağustos 2014 sonu itibariyle toplam 13.989 hâkim ve savcı (idari alanda çalışanlar dâhil olmak üzere) bulunmaktadır. 2013 yılı sonu itibariyle hâkimlerin %36’sı ve savcıların %6,6’sı kadın idi. Özel Yetkili Mahkemeler Şubat 2014’de kapatılmıştır. Terörle Mücadele Yasasının 10. Maddesi iptal edilerek azami tutuklu yargılama süresi 10 yıldan 5 yıla düşürülmüştür. Bölge Ağır Ceza Mahkemeleri ÖYM yerine terör ve organize suç davalarına bakmakla görevlendirilmiştir. Geçiş dönemi uygulanmadan yapılan bu değişiklikler hâlihazırda iş yükü ağır olan mahkemelerin etkinliğini olumsuz etkileyecektir. Soruşturma aşamasında üstesinden gelinemez sorunlar yaratma riski taşıdığından yargılama öncesi gözaltı ve tutuklama kararları, arama kararları, malvarlıklarının dondurulması, yasal dinlemeler ve gizli polislerin atanması konularına getirilen hukuki güvencelerin uygulamasının yakından takip edilmesi gerekmektedir. Adalet sistemi üzerinde paydaşlara yeteri kadar danışılmadan gerçekleştirilen ani ve sık değişiklikler Türk ceza adalet sisteminin etkinliğini azaltma riski taşımaktadır. Barolar Birliği savunma avukatlarının sorgulama yürütmesine izin verilmediği ve savunma avukatlarının sorularını mahkeme tarafından sorulmak üzere yazılı olarak mahkemeye sunmaları istendiğini bildirmiştir. Özellikle güvenlik görevlilerine karşı yürütülen davalar başta olmak üzere devlet memurlarının duruşmalarda ifade vermekten ve duruşmalara katılmaktan imtina etmeleri duruşma sürelerinin uzamasına sebep olmuştur. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Tespitler: (devam) Anayasa Mahkemesi Aralık ayında Ergenekon davası şüphelilerinden iki kişinin tutukluluklarının makul süreyi aştığına ve seçilmiş milletvekilleri olarak haklarının ihlal edildiğine hükmetmiştir. Söz konusu kişiler serbest bırakılarak, parlamentoya girmişlerdir. Bu gelişmeyi benzer kararlar takip etmiş ve sonuçta tüm seçilmiş milletvekilleri serbest bırakılmıştır. Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan Yargı Reformu Stratejisi’nin (2009-2014) hedeflerine büyük oranda ulaşılmış, strateji üzerinde gerekli değişiklikler için çalışmalar sürdürülmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin insan kaynakları artırılmıştır. Ocak 2013’te kabul edilen kanun ile Adalet Bakanlığı bünyesinde kurulan İnsan Hakları Tazminat Komisyonu’nun çalışmaları olumlu sonuçlar vermiştir. Komisyona Ağustos 2014 itibariyle 5.925 başvuru yapılmış ve bunların 4.710’u üzerine karara varılmıştır. Toplam 1.180 karara (toplam başvurunun %25’i) itiraz edilmiştir. Ortalama dosya inceleme süresi 165 gündür. Adalet Akademisi’ne ilişkin kanun değişmeden önce HSYK, hâkim ve savcılara kendi içinde (çoğu durumda Adalet Akademisi işbirliğiyle) eğitim hizmetleri sağlamaktaydı. HSYK ayrıca eğitim ihtiyaçları değerlendirmesi gerçekleştirmekte, web sitesinden eğitimler yayınlamakta ve konferanslar, çalıştaylar ve sempozyumlara katılmaktaydı. Hukuki yardımdan faydalanmak için gerekli şartların kolaylaştırılması ve hukuki yardım talebinin değerlendirilmesi için oturum düzenlenmesi olanağı getiren Dördüncü Yargı Reformu Paketi’nin uygulanması adalete erişim alanında iyileşme sağlamıştır. Hukuki yardım alanında Adalet Bakanlığı, Barolar Birliği ve sivil toplum kuruluşları hukuki konular ve prosedürler üzerine bilgi sağlamışlardır. 2013 yılında hukuki yardım hizmetlerine ayrılan bütçe ve avukatlık asgari ücretleri artırılmıştır (yaklaşık 93 milyon €). Eksiklikler: Yargının bağımsızlığı alanında yolsuzluk iddialarını takiben HSYK Kanunu ve Adalet Akademisi Kanunu üzerinde değişiklikler yapılmış ve bu değişiklikler çok kısa sürede ve paydaşlarla yeterli bir danışma süreci yürütülmeden Şubat ayında kabul edilmiştir. Haziran ayında Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda değişikliklerle birlikte kabul edilen HSYK Kanunu uyarınca getirilen çoklu oy verme sisteminde çoğunluğun oylarını alan adaylar tüm sandalyelere sahip olabilmekte, böylece diğer seçmenlerin desteklediği adayların dışarıda kalması söz konusu olabilmektedir. Bu durum daha çoğulcu bir HSYK oluşmasını engellemektedir. HSYK içerisinde yürütmenin rolü ve yürütmenin HSYK’ya katılımı azaltılmalıdır. Yargı denetimi hâkimler ve savcıların bağımsızlıkları, tarafsızlıkları veya bireysel hakları üzerinde etkili olabileceğinden HSYK’nın tüm kararlarını kapsayacak şekilde genişletilmelidir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksiklikler: (devam) 2014 İlerleme Raporu Son dönemde yapılan değişikliklerle yürütmenin Adalet Akademisi üzerindeki kontrolü artmıştır. HSYK’nın bir üyesinin Adalet Akademisi tarafından belirlendiği düşünüldüğünde, bu durum yürütmenin HSYK üzerindeki etkisini artıran ek bir unsur olmuştur. Değişiklikleri takiben Adalet Akademisi yönetimi ve eğitmenleri değiştirilmiştir. Tarafsızlık alanında, mahkeme salonlarında ve duruşmalarda hâkim, savcı ve iddia ve savunma makamları arasında kuvvetler eşitliğinin sağlanması için uygulamaya yönelik değişiklikler konusunda hiçbir ilerleme sağlanmamıştır. Türk adalet sisteminin etkinliğinin ölçümü için güvenilir bir kayıt sistemi geliştirilmesi ve göstergelerin belirlenmesi gerekmektedir. Yargılama öncesi azami gözaltı ve tutukluluk süresinin 5 yıl olması AB üye ülkeleri standartlarına göre aşırıdır. 2007 Haziran ayında işlerlik kazanmış olması gereken bölge temyiz mahkemeleri halen kurulmamıştır. Çapraz sorgu yöntemlerinin etkili uygulanmaması ve iddianamelerde yetersiz deliller ciddi endişe yaratmaktadır. Terörle Mücadele Kanunu’nun geniş kapsamı ve özellikle devlet güvenliğine ilişkin davalarda gizli tanıkların yoğun olarak kullanılması endişe yaratmaya devam etmektedir. Hükümden önce gözaltı ve tutukluluk oranları çok yüksek seyretmeye devam etmiştir ve yargılama öncesi gözaltı ve tutuklama süreleri çoğu durumda aşırı olmuştur. Özellikle devlet güvenliği, organize suç ve terör davalarında kanun tarafından belirlenenin aksine yargılama öncesi tutukluluk kararları kişinin hürriyetinden yoksun kalmasını haklı çıkarabilecek belirli bulgu, delil ve temellere dayandırılmamaktadır. Tüm yargı mensuplarının sistematik eğitimini desteklemek ve Adalet Akademisi’nin kapasitesini artırmak için bir strateji geliştirilmelidir. Adalet Akademisi, HSYK, Adalet Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliği ve Türkiye Noterler Birliği yargı mensuplarının eğitimlerini desteklemek için ortak protokoller geliştirmelidir. Hukuki yardım üzerine genel strateji belirlenmemiş veya var olan sistemde değişiklik yapılmamıştır. Hukuki yardımın kapsamının genişletilmesine, kalitesinin gözetimine ve geliştirilmesine yönelik tedbirler alınmalıdır. Hukuki yardım için verilen ücret deneyimli avukatlar için hala çekici olmayacak kadar düşüktür. Özellikle kırsal alanlarda ve dezavantajlı gruplar arasında hukuki yardımın varlığına yönelik farkındalık sınırlı seviyededir. Düşük okuryazarlık oranları durumu kötüleştirmektedir. Yargı mensupları ve devlet memurları arasında cinsiyet eşitliği farkındalığının düşük olması sonucunda özellikle kadınlar için adalet sistemine ve hukuki hizmetlere erişimin önündeki engeller artmaktadır. YOLSUZLUKLA MÜCADELE POLİTİKASI: Tespitler: Özellikle Aralık 2013’te başlayan yolsuzluk soruşturmalarının ardından yolsuzluk iddiaları Türkiye’nin siyasi gündeminde geniş bir yer edinmiştir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Tespitler: (devam) Yolsuzluk iddiaları dört bakan ve kabine üyelerinin yakınlarını, çeşitli kamu görevlilerini ve işadamlarını hedef almaktaydı. Bir seri şüpheliye rüşvet, ihaleye hile karıştırmak ve ihracat dolandırıcılığı veya emlak anlaşmalarında devlete ait arazinin suiistimali gibi suçlamalar yöneltildi. Resmi yetkililer konuya sert bir tepki vererek soruşturmanın yargının Hükümete darbe çabası olduğu ve bu durumun devlet kurumları içinde paralel bir yapının varlığının kanıtı olduğu suçlamalarını yönelttiler. Soruşturmayı yürüten savcı ve polisler görevden alındı ve bazılarına yönelik yolsuzluk soruşturmaları başlatıldı. Yargının bağısızlığını zayıflatan kanun değişiklikleri ve ceza mevzuatında ceza hukuku sisteminin etkinliğini azaltan değişiklikler gerçekleştirildi. (Bu değişikliklerin bir kısmı Anayasa Mahkemesi ve Danıştay tarafından iptal edildi). Yolsuzluk suçlamalarına dayanan Deniz Feneri davası devam etmiştir, ancak suçlamalara örgütlü suç tanımını kaldıran değişiklikler getirilmiştir. Soruşturmayı başlatan savcılar görevden alınarak değiştirilmiştir. Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu 2010-2014 yolsuzlukla mücadele stratejisi kapsamında yolsuzluğa dair farklı konular üzerine çalışmalar yürüten ve uygulamadan sorumlu Bakanlar Komitesi’ne rapor veren bir seri çalışma grubu oluşturulmuştur. Eksiklikler: Yolsuzlukla mücadele stratejisi kapsamında oluşturulan çalışma gruplarının raporları yayımlanmamış ve sivil toplumun bu çalışmalara katılımına çok sınırlı olanak tanınmıştır. Çalışma grupları tarafından hazırlanan ülke genelinde yolsuzluk algısı üzerine yıllık anketler düzenlenmesi ve yolsuzluğa yönelik kapsamlı veri toplanması gibi pratik öneriler uygulanmamıştır. Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun yasal yetkisi, kurumsal kapasitesi ve işlevsel bağımsızlığına yönelik unsurlar belirginlik kazanmamıştır. Türkiye Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO) önerilerine cevap vermemiştir. Seçilmiş veya atanmış devlet memurlarının ve siyasilerin malvarlığı beyanlarına ilişkin yeterli kontrol veya doğrulama yapılmamaktadır. Türkiye, Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi’ne uyumlu bir şekilde haksız zenginleşmenin suç olarak tanınmasını değerlendirmelidir. Yolsuzluğa ilişkin suçlama durumlarında belirli kamu görevlilerinin ve milletvekillerinin dokunulmazlıklarına ilişkin hiçbir adım atılmamıştır. Kamu Görevlileri için Etik Kurulu disiplin tedbirlerine yönelik kararlarını uygulama yönünde yetkiye sahip değildir. Askeri personel ve akademisyenler için etik kuralları belirlenmemiştir. Milletvekillerine yönelik etik kurallarına ilişkin konularda yasal boşluklar geçerliliğini korumaktadır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksikler: (devam) Dış denetim konusunda Sayıştay Kanunu’nda bulunan eksiklikler nedeniyle bütçeye ilişkin konularda hesap verebilirlik ve parlamento denetimi olumsuz etkilenmektedir. Büyükşehir belediyelerine hizmet veren bazı kuruluşlar Sayıştay’ın harcama sonrası mali denetime tabi değildir ve bu durum yolsuzluk konusunda risk oluşturmaktadır. Denetim raporlarını analiz edecek teknik uzmanlığa sahip komiteler oluşturularak raporların parlamento tarafından takibi geliştirilmelidir. TEMEL HAKLAR: İnsan Hakları Araçları Tespitler: 2014 İlerleme Raporu AİHM’ne Türkiye’den yapılan başvuruların çoğunluğu adil yargılama hakkı ve mülkiyet haklarının korunmasına ilişkin davalardır. 12 Mayıs’ta Avrupa İnsan Hakları Divanı G.Kıbrıs / Türkiye davasında Türkiye’nin kayıp kişilerin ailelerine maddi olmayan hasarlar için ve Karpaz bölgesindeki G.Kıbrıslılara mülkiyet hakları üzerine getirilen kısıtlamalar için tazminat vermesi gerektiğine hükmetmiştir. Divan kararında, 5 Mart 2010 Demopoulos / Türkiye kararının, Türkiye’nin yerlerinden edilmiş kişilerin ev ve mülkiyet haklarına saygı duyulması ilkesiyle uyum içerisinde olmaması anlamına gelmediğini vurgulamıştır. Demopoulos / Türkiye davası sonrası Taşınmaz Mal Komisyonu’na (TMK) 5.942 başvuruda bulunulmuştur. Ağustos 2014 itibariyle 708 dava kapanmış, davaların çoğu dostane çözümlerle sonuçlanmış, TMK toplam 221.076.945 € tazminat ödemiştir. İnsan Hakları Kurumu kayıp kişilerin toplu mezarları üzerine Siverek İnceleme Raporu’nu ve Metris Cezaevi Raporu’nu hazırlamıştır. Ombudsman şikâyetleri kabul etmeye devam etmiş ve kararların bazılarında AİHM içtihadına referans vermiştir. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu yasa dışı göçmenlerin ölümleri, yetersiz cezaevi şartları ve Suriyeli mülteciler gibi bir seri konuda faal olarak çalışmalarını devam ettirmiştir. İnsan hakları savunucularına karşı devam etmekte olan en az 15 dava ve bir seri soruşturma bulunmaktadır. Davaların çoğu Terörle Mücadele Kanunu veya Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanuna dayandırılmaktadır. Tutuklu yargılama süresinin 5 yıla düşürülmesinden sonra bazı kişiler serbest bırakılmıştır. Yargıtay Haziran ayında sosyolog ve insan hakları savunucusu Pınar Selek hakkında yerel mahkemece verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis kararını usulen bozmuştur. Dava 16 yıldır sürmektedir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Gelişmeler: Kasım 2013’te Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 16. Ek Protokolü imzalanmıştır. AİHM’ne Türkiye’den yapılan yeni başvuruların sayısı önemli ölçüde düşmüştür. Başvurularda düşüşün sebebi Şubat 2014’te İnsan Hakları Tazminat Komisyonu’nun yetki alanının genişletilmesi başta olmak üzere gerçekleştirilen reform çalışmalarıdır. Mart ayında Türkiye’nin yasal çerçevesinin AİHM içtihadı ile uyumlu hale gelmesi adına önemli bir adım olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin İhlalinin Önlenmesine İlişkin Eylem Planı kabul edilmiştir. Türkiye 30 Eylül 2013’te açıklanan Demokrasi Paketi kapsamında bulunan insan haklarının desteklenmesi ve uygulanmasına ilişkin tedbirleri benimsemiştir ve AİHM kararlarının Türkçe çevirilerini içeren bir veri bankası oluşturulmuştur. Adalet Bakanlığı kararları web sitesinden yayınlamaya başlamıştır. Çok uzun süren davalar için tazminat verilmesine yönelik Adalet Bakanlığı bünyesinde oluşturulan kurul, çalışmalarını etkili bir şekilde yürütmektedir. İşkencenin Önlenmesine Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi Ek Seçmeli Protokolü’nde öngörülen ulusal önleme mekanizması görevi İnsan Hakları Kurumu’na verilmiştir. İnsan Hakları Kurumu ihlal başvurularını kabul etmeye başlamış ve kamu idaresi ve sivil toplumla danışma süreçleri yürütmüştür. 2014 İlerleme Raporu Eksiklikler: Türkiye’nin Çocuk Haklarına Dair Sözleşme Seçmeli Protokolü’nü ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 4., 7. ve 12. Ekleri’ni imzalaması gerekmektedir. AİHM Türkiye’den yapılan 153 başvurunun 122’si ile ilgili karara ulaşmış ve 113 davada Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiğine karar vermiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin İhlalinin Önlenmesine İlişkin Eylem Planının hazırlık çalışmalarına sivil toplum dâhil edilmemiştir. Temel haklara dair eylem planı oluşturulmalıdır. AB Türkiye’yi tüm AİHM kararlarını uygulamak üzere çalışmalarını artırmaya davet etmiştir. Türkiye, Xenides-Arestis, Demades ve Varnava davalarının kararlarını yerine getirmelidir. İnsan Hakları Kurumu’nun bağımsızlığı güçlendirilmelidir ve insan hakları uzmanlarının Kurum içerisinde çalışmalarının ve bu kişilere yasal korumanın sağlanması gerekmektedir. İnsan Hakları Kurumu’nun bölgesel İnsan Hakları Kurulları ile ilişkisi net bir şekilde belirlenmelidir. İnsan Hakları Kurumu paydaşlar ve insan hakları üzerine çalışan sivil toplum arasında kurumun faaliyetleri üzerine farkındalık sağlamak için daha fazla çalışmalıdır. Irkçılık, yabancı düşmanlığı, antisemitizm ve tahammülsüzlükle mücadele üzerine bir kurum kurulmalıdır. Ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik kurulunun oluşturulmasına ilişkin kanun hazırlanması üzerine adım atılmamıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R İşkence ve Kötü Muamelenin Önlenmesi Tespitler: 2014 İlerleme Raporu Hükümet işkence ve kötü muamelenin önlenmesine yönelik yasal güvenceler sağlanması için çalışmalarını sürdürmüştür. Kasım 2013’te Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserinin hazırladığı ve Kasım 2013’te yayımlanan raporda Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda gösterilerin dağıtılması için gerekli kıstasın gösterilerin barışçıl olmaması değil, gösterilerin kanuna aykırılığı olarak belirlenmesini eleştirmiştir. Rapor bu durumun kanuna aykırı olduğu belirlenen tüm gösterilerde güvenlik güçlerinin katılımcılara lüzumsuz veya orantısız güç uygulamasına sebebiyet verdiğini vurgulamaktadır. Komiser AİHM içtihadı ve ilgili İşkencenin Önlenmesi için Komite’nin önerileriyle uyum içinde gösterilerde güç kullanımının orantılı olmasına yönelik net ve bağlayıcı kurallar oluşturulmasını önermektedir. Gösterilerde biber gazı ve göz yaşartıcı gaz kullanılması dâhil olmak üzere gösteriler sırasında güvenlik güçlerinin sert müdahalelerini eleştiren AİHM kararı bulunmaktadır. Bununla ilişkili iki davada AİHM Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. Maddesini (yaşam hakkı) ihlal ettiğine hükmetmiştir. İnsan Hakları Kurumu bünyesinde ulusal önleme mekanizması kurulmuştur. İnsan hakları örgütleri Kurumun yürütmeden bağımsız olması gerekliliğini hatırlatarak Kurumu eleştirmektedir. Cezasız kalmayla mücadeleye yönelik olarak Yargıtay Kasım 2013’te Engin Çeber’in cezaevinde ölümüne ilişkin davada 11 kamu görevlisinin mahkûmiyet kararını onamıştır. Cezaevi müdürü ve iki infaz koruma memuruna müebbet hapis cezası verilmiştir. Eylül ayında Gezi protestoları sırasında bir göstericiyi vurarak ölümüne sebebiyet veren bir polis memuruna birinci derece mahkeme tarafından 7 yıl 9 ay hapis cezası verilmiştir. Karar temyize gönderilmiştir ve dava mahkeme önünde beklemededir. Aralık 2013’te TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde bulunan alt komite bazı cezaevlerindeki şartları eleştiren bir rapor hazırlamıştır. Gelişmeler: Resmi gözaltı merkezlerinde kötü muamele vakalarının ciddiyeti ve sayısı azalmaya devam etmiştir. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu askerlik hizmeti sırasında kötü muameleye yönelik gözetime başlamıştır. Cezaevi sisteminin reform çalışmalarına devam edilmiştir. Ağustos 2014 itibariyle 1.612 cezaevi personeli Avrupa’nın benimsediği ve uluslararası kurallar ve standartlar üzerine eğitim almıştır. 3.248 ek personel işe alınmıştır. İnsan Hakları Kurumu cezaevi şartlarına ilişkin rapor için cezaevlerini ziyaret etmiştir. Mayıs ayında yayımlanan rapor cezaevi şartlarının iyileştirilmesi için yasal çerçeve üzerinde yapılması gereken değişiklikleri ve bu değişikliklerin nasıl uygulanabileceğine yönelik önerileri içermektedir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Gelişmeler: (devam) TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu F-tipi cezaevleri, çocuk ve genç cezaevleri ilemahkûmlar ve tutuklular için hastane koğuşları üzerine incelemeler yürütmüştür. Bu incelemelerin bir kısmı gelen şikâyetler üzerine gerçekleştirilmiştir. Eksiklikler: 2014 İlerleme Raporu Gösterilerde sıklıkla aşırı güç kullanılması ve tutuklamalar endişe yaratmaktadır. Askerlik hizmeti sırasında kötü muamele vakaları bildirilmeye devam etmiştir. Haziran ve Temmuz 2013’te İçişleri Bakanlığı’nın göndermiş olduğu biber gazı kullanımına ve toplumsal huzursuzluk durumlarında güvenlik sağlamak üzere izlenmesi gereken eylemlere yönelik talimatlar güvenlik güçleri tarafından tutarlı olarak uygulanmamıştır. Yedi göstericinin ve bir polis memurunun ölümüyle sonuçlanan 2013 Gezi protestoları sırasında resmi görevlilerin olayı ele alışlarına yönelik soruşturmalar, delillerin ortadan kaybolması (Ali İsmail Korkmaz davası), engellemeler (protestoculara yöneltilen karşı suçlamalar dâhil olmak üzere) yoluyla aksatılmış; cinsel taciz suçlamaları üzerine soruşturma yürütülmemiştir. Göstericilerin ölümüne ilişkin davalar sürmekteyken ölüme sebebiyet vermekle suçlanan iki polis memurundan biri aktif görevine devam etmiştir. Gezi olayları sırasında orantısız güç kullanımına ilişkin 329 soruşturma başlatılmıştır. Bu soruşturmaların çoğu hala beklemededir. Tüm suçlamalara ilişkin bağımsız, hızlı ve etkili soruşturmalar yürütülmelidir. Kolluk kuvvetleri sıklıkla işkence ve kötü muamele suçlamasında bulunan şahıslara karşı dava açmaktadır ve bu davalara mahkemeler tarafından çoğunlukla öncelik verilmektedir. Kolluk kuvvetlerine karşı işkence suçlamalarında bağımsız, hızlı, kapsamlı ve etkili soruşturmaların eksikliği endişe yaratmaya devam etmektedir. İşkence, kötü muamele veya ölümcül ateş açmalardan suçlu bulunan kolluk kuvvetlerine kısa veya ertelemeli cezalar verilmeye devam edilmiştir. Bağımsız bir kolluk kuvvetleri denetim komisyonu oluşturulmalıdır. Askeri cezaevlerinde vicdani retçilere kötü muamele iddialarına dayalı bir seri dava devam etmektedir. Kayıp kişiler ve toplu mezarların açılmasına yönelik kapsamlı bir yaklaşım bulunmamakta ve güvenlik güçleri veya kolluk kuvvetleri tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen faili meçhul cinayetlere ilişkin kapsamlı ve bağımsız soruşturmalar yetersiz kalmaktadır. Güneydoğuda bulunan toplu mezarlar yeterli şekilde incelenmemiştir. Cezaevi sistemine ilişkin olarak gözetim memurlarının sayısı hala yetersizdir. Hükümet 10 yeni cezaevi inşa etmiştir. Ancak kalabalıklaşma hala sorun teşkil etmektedir. Çoğunlukla doğudan ve güneydoğudan Türkiye’nin başka bölgelerine doğru önemli sayıda mahkûmun transfer edildiği bildirilmiştir. Bu durum mahkûmların adalete erişimini ve aileleri ile görüşmelerini olumsuz yönde etkilemektedir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksiklikler: (devam) 2014 İlerleme Raporu Çocuk cezaevlerinde kötü muameleye ilişkin bildirimler alınmıştır. Cezaevi gözetimine ilişkin standartlar Birleşmiş Milletler cezaevi kurallarıyla uyumlu değildir. Gözetim Kurulları’nın görevlerini etkili şekilde yerine getirmek üzere yeterli kaynağı, eğitimi veya uzmanlığı bulunmamaktadır. Gözetim Kurulları’nın cezaevlerinde insanlık dışı şartların varlığına ilişkin raporları kamuya açık bir şekilde yayımlanmamıştır. Sivil toplum kuruluşlarına cezaevi gözetimleri için izin verilmemektedir. Adalet Bakanı, Sağlık Bakanı ve İçişleri Bakanı arasında 2011 yılında imzalanan ve kolluk kuvvetleri memurlarının tutukluların sağlık muayeneleri sırasında mevcut bulunmamalarını öngören üçlü protokol tutarlı bir şekilde uygulanmamıştır. Devletin kanser hastası bir mahkûma 2001 yılında ölümünden önce yeterli tıbbi hizmete erişim sağlayamadığına yönelik Mart 2013 AİHM kararını takiben, hasta mahkûmların tahliyeleri artmıştır. Ancak 2013 yılının sonunda ciddi hastalığa sahip olan çok sayıda mahkûmun tutukluluğu devam etmiştir. Mahkûmların mazeret sebebiyle tahliyesine ilişkin uzman raporlarının oluşturulması; idari ve adli karar alma süreçlerinin kolaylaştırılması gerekmektedir. AİHM Eylül 2013 kararı (Söyler / Türkiye davası) hükümlülere oy verme yasağı uygulamasının suçun niteliği veya önemi, hüküm süresinin uzunluğu ve hükümlülerin bireysel davranış ve şartları gözetilmeden tüm hükümlüler için geçerli olduğunu tespit ederek, özgür seçim hakkını ihlal ettiğine hükmetmiştir. Bu karar doğrultusunda yasal çerçevede değişiklik yapılmamıştır. İfade Özgürlüğü Tespitler: 2013 yılında Türk Ceza Kanunu’nun 301. Maddesine ilişkin soruşturma açılmasına yönelik Adalet Bakanlığı’na 373 dosya iletilmiş ve bunların 40’ına soruşturma açılması izni verilmiştir. 2014 yılının ilk yarısında 228 dosya Bakanlığa iletilmiş ve 14 dosya için soruşturma izni verilmiştir. Kamu yetkilileri tarafından yapılan açıklamaların medya ve basın mensupları üzerinde caydırıcı etkisi olmuştur; editörler ve gazetecilere karşı savcılar tarafından soruşturma başlatılmasına sebebiyet vermiştir. Ek olarak kamu yetkilileri gazetecilere ve yazarlara karşı dava açmaya devam etmiştir. Bazı davalar hapis cezasıyla sonuçlanmıştır. Bu duruma ek olarak işten çıkarılan gazeteciler, medya sektöründe yüksek yoğunlaşma ve mülkiyet yapısı sonucunda kamu yararına olan yolsuzluk gibi konularda dahi geniş kapsamlı bir oto-sansür eğilimi gelişmesine sebep olmuştur. Yeni MİT Kanunu gizli bilgileri yayınlayan gazetecilere, editörlere ve diğer kişilere 9 yıla varan hapis cezaları öngörmektedir. TİB Mart ayında YouTube ve Twitter’a erişim yasağı getirmiştir. Anayasa Mahkemesi her iki yasağa ilişkin kararında Anayasa tarafından temin edilen özgürlüklerin ihlal edildiğine hükmetmiştir. Karar uyarınca TİB her iki web sitesine erişimi tekrar sağlamıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R 2014 İlerleme Raporu Tespitler: (devam) Anayasa Mahkemesi aynı zamanda web sitelerine erişim yasağına ilişkin TİB’e verilen yetkinin kapsam ve sınırlarının yasal dayanağının hukukilik ilkesinin asgari şartı olan yasaların anlaşılır, net ve kesin olması gerekliliğini yerine getirmediğine hükmetmiştir. Anayasa Mahkemesi Ekim 2014’te, Eylül ayında kabul edilen yeni İnternet yasasının TİB’in web sitelerine erişim yasağı getirmesine imkân veren ve verilerin toplanmasına ilişkin yetkilerini artıran maddelerini iptal kararı almıştır. RTÜK yerel seçimler döneminde kamu yayıncısı TRT’ye yayınlarında Hükümet partisi AKP’ye orantısız yer ayırması gerekçesiyle uyarılar göndermiştir. Yerel seçim öncesi dönemde RTÜK bir seri televizyon kanalına (hem Hükümet yanlısı hem de muhalefet yanlısı kanallara) tarafsız yayıncılık ilkesinin ihlali gerekçesiyle uyarı ve ceza göndermiştir. RTÜK televizyon ve radyo kanallarına “batıl inançlara dayalı içerik yayınlama”, “ahlaki ve ulusal değerleri rencide etme”, “aileye zarar verme” ve “müstehcen içerik yayınlama” sebebiyle uyarı ve ceza göndermiştir. Aralık 2013’ten itibaren RTÜK bir seri televizyon kanalına Hükümetle ilişkilendirilen yolsuzluk iddialarına yönelik içerik yayınlama gerekçesiyle uyarı ve ceza göndermiştir. AGİT ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Gözetim Heyeti ortak ön değerlendirme raporunda, incelenen beş televizyon kanalından üçünde (TRT dahil olmak üzere) Cumhurbaşkanı adayı olan Başbakana yönelik önemli oranda eğilim sergilediğini not etmiştir. Özellikle Başbakanın etkinlik ve konuşmalarının canlı yayını ile Başbakana ayrıcalıklı bir avantaj verilmiştir. Türkiye cezaevinde bulunan gazeteci sayısı en yüksek olan ülkelerden biridir. Hükümet hiçbir gazetecinin yazdığı bir yazı veya yaptığı bir konuşma sebebiyle tutuklanmadığını iddia etmektedir. Gelişmeler: İfade özgürlüğüne ilişkin olarak Kürt sorunu ve Ermeni sorunu gibi hassas konularda açık tartışmalar sürdürülmüştür. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin İhlalinin Önlenmesine Dair Eylem Planı daha önce AİHM’in Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiğine yönelik kararları uyarınca ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünü sınırlandırdığı tespit edilen Türk Ceza Kanunu’nun bazı maddelerinde değişiklik öngörmektedir. Dördüncü Yargı Reformu Paketi’nin uygulanması kapsamında ifade özgürlüğü alanında yasal çerçevede bazı iyileştirmeler olmuştur. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 5 Haziran 2014 tarihli kararında Terörle Mücadele Kanunu ve Türk Ceza Kanunu üzerinde yapılan değişikliklerin AİHM’nin Incal / Türkiye ve benzeri davalarda tespit ettiği ihlallere cevap oluşturduğunu kaydetmiştir. Eylem Planı Türk Ceza Kanunu’nun 301. Maddesinin değiştirilmesini öngörmektedir. Anayasa Mahkemesi Mayıs ayında aldığı kararda ilk kez cinsel yönelim temelli nefret söyleminin suç olduğuna hükmetmiştir. Şubat ayında İnternet yasası üzerinde yapılan değişiklikler sonucunda orantılı web sitesi yasakları kavramı yasal çerçeveye eklenmiş ve hizmet ve erişim sağlayıcılar için hapis cezası kaldırılmıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R 2014 İlerleme Raporu Eksiklikler: Anayasa Mahkemesi aynı zamanda web sitelerine erişim yasağına ilişkin TİB’e verilen yetkinin kapsam ve sınırlarının yasal dayanağının hukukilik ilkesinin asgari şartı olan yasaların anlaşılır, net ve kesin olması gerekliliğini yerine getirmediğine hükmetmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin İhlalinin Önlenmesine Dair Eylem Planı daha önce ifade özgürlüğünü sınırlandırmak üzere kullanılan Terörle Mücadele Kanunu’nun ilgili maddeleri ve Türk Ceza Kanunu’nun bazı diğer maddeleri dâhil olmak üzere gerekli tüm değişiklikleri içermemektedir. Tutuklu yargılanma süresinin azami 10 yıldan 5 yıla düşürülmesiyle bir seri gazeteci, davaları sürmekle birlikte tahliye edilmiştir. Ancak Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) verilerine göre Haziran 2014 itibariyle 22 gazeteci cezaevinde bulunmaktaydı. O tarihten bu yana bir gazeteci daha serbest bırakılmıştır. Türk Ceza Kanunu’nun silahlı örgüt üyeliğine ilişkin 314. Maddesi gibi bir seri maddenin hala değiştirilmesi gerekmektedir. Kürt sorunu üzerine yazan ve çalışan yazarlara, avukatlara, akademisyenlere, öğrencilere ve gazetecilere karşı açılan davalar devam etmiştir. Türk Ceza Kanunu’nun “Türklüğü aşağılamakla” ilgili 301. Maddesine ilişkin iki AİHM kararı henüz uygulanmamıştır. Türk Ceza Kanunu’nun “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçuna ilişkin 216. Maddesinin sınırlı yorumu özellikle suçlama Müslüman olmayan topluluklara yönelik olduğu durumlarda kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlarla sonuçlanmaktadır. Basın kartı çıkarılmasından ve basın mensuplarının akreditasyonundan Hükümetin sorumlu olması ve buna yönelik aşırı gereklilikler (genç gazeteciler, bağımsız gazeteciler ve online medya gazeteciliği gibi kategorilerin hariç tutulması) oto-sansür eğilimini güçlendirmektedir. Toplumun ve medyanın kutuplaşması özdenetimi, profesyonel etiğe dayalı ortak kuralların oluşturulmasını ve sendikalaşma yoluyla mesleki dayanışmanın gelişimini önlemektedir. Kapsamı ve süresi orantısız web sitesi yasakları devam etmiştir. Ağustos ayı itibariyle 50.000 web sitesine Türkiye’den erişimin olmadığı bildirilmiştir. Bu web sitelerinden sadece 6.000’i mahkeme kararıyla kapatılmıştır. TİB Mayıs 2009’dan bu yana erişime kapalı web siteleri üzerine istatistik yayımlamamıştır. İnternet yasası Şubat, Mart ve Eylül aylarında ve ilgili paydaşlarla danışma süreci yürütülmeden kısa sürede değişikliğe uğramıştır. Yeni yasa kapsamında TİB’e verilen aşırı yetkiler ifade özgürlüğünün sınırlanmasına yönelik risk yaratmaktadır. TİB’e verilen yetkiler Avrupa standartlarına uyumlu hale getirilmelidir. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) disiplin denetimi kuralları üzerinde yapılan değişiklikler dâhilinde akademisyenlerin haberler, radyo ve televizyon kanallarında açıklama yapma hakları yalnızca bilimsel tartışmalarla sınırlandırılmıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksiklikler: (devam) Sanat ve kültüre yönelik genel yaklaşım devlet denetimini artıran adımlarla damgalanmıştır. Bu çerçeveye tiyatro oyunlarına mali devlet yardımı için “ahlaki olarak kabul edilebilirlik” şartı getirilmesi veya ulusal film festivalinde gösterime girecek filmlerin Bakanlık onayına tabi tutulması da dâhildir. Toplantı ve Örgütlenme Özgürlüğü Tespitler: 2014 İlerleme Raporu Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu üzerinde yapılan değişiklikler tüm gösterilerin daha sonradan kayıtların şüphelilerin ve cezai delillerin tespit edilmesinde kullanılması olasılığına yönelik olarak kayıt altına alınmasını öngörmektedir. 1 Mayıs kutlamalarının geçtiğimiz senenin ardından bu yıl da Taksim Meydanı’nda gerçekleştirilmesine izin verilmemiştir. İki LGBTİ Derneği için “genel ahlak” temelli kapatma talep edilmiştir. Bir uluslararası STK kayıt işlemleri için altı yıldır beklemektedir. Bir diğerinin ise devam etmekte olan bir davası bulunmaktadır. Bir seri uluslararası STK Türkiye ve Suriye’de bulunan Suriyeli mültecilere yardım ulaştırmak istediklerini, ancak çalışmalarının açıklanmayan sebeplerle engellendiğini bildirmektedir. Eylül 2013’te STK’lar için geçici kayıt uygulaması getirilmiş ve sadece 3 uluslararası STK’ya uygulanmıştır. KESK ve DİSK sendika konfederasyonları ve bağlı sendikalar, terör suçuyla bağlantılı soruşturmaya maruz kalmış ve haklarında dava açılmıştır. Pek çok işçi sendikası ve temsilcilerine yönelik diğer davalar da devam etmektedir. Gelişmeler: Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu üzerinde yapılan değişiklikler tüm gösterilerin daha sonradan kayıtların şüphelilerin ve cezai delillerin tespit edilmesinde kullanılması olasılığına yönelik olarak kayıt altına alınmasını öngörmektedir. Mart ayında Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu üzerinde yapılan değişiklik ile gösterilere tanınan süre uzatılmıştır ve kanun gösterilerin yeri, gösterilere ulaşım, gösterilerin gözetimi ve sona ermesi üzerine resmi makamların paydaşlarla danışma yürütmesini öngörmektedir. Mart 2014’te kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin İhlalinin Önlenmesine Dair Eylem Planı Gösteri ve Yürüyüş Kanunu’nun AİHM içtihadıyla kısa vadede uyumlu hale getirilmesini ve güvenlik güçlerine yine AİHM içtihadıyla uyumlu eğitimler verilmesini öngörmektedir. Nevruz kutlamaları barışçıl bir şekilde gerçekleşmiştir. Kürtçe konuşmalara tepki verilmemesi, Kürtçe kullanımının toplum içerisinde normalleşmeye devam ettiğine işaret etmektedir. Lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks (LGBTİ) bireyler tarafından düzenlenen Onur Yürüyüşleri büyük şehirlerde aksaklığa uğramadan ve toplantı hakkına saygı çerçevesinde gerçekleşmiştir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksiklikler: 2014 İlerleme Raporu Toplantı özgürlüğü konusunda Anayasa kapsamında vatandaşlara herhangi bir ön izne tabi olmadan toplantı ve gösteri yapma hakkı tanınmakla birlikte, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu resmi makamlara bu konuda yorum ve takdir yetkisi vermektedir ve bu durum özgürlüğün tatbikini büyük ölçüde sınırlamaktadır. Toplantı özgürlüğü ve kolluk kuvvetlerinin müdahalelerine ilişkin mevzuat hala Avrupa standartlarıyla uyumlu hale getirilmemiştir. Göstericilerin dağıtılması için güç kullanımına yönelik olarak gösterinin barışçıl niteliği hala temel kriter olarak kabul edilmemektedir ve bu durum AİHM içtihadı ile uyum içerinde değildir. 40’tan fazla AİHM kararında ve 100’den fazla beklemekte olan başvuruda gösteriler kapsamında polis eylemlerinin tekrar eden ve yapısal sorunlar içerdiği tespit edilmiştir. Haziran ve Temmuz 2013’te İçişleri Bakanlığı’nın göndermiş olduğu biber gazı kullanımına ve toplumsal huzursuzluk durumlarında güvenlik sağlamak üzere izlenmesi gereken eylemlere yönelik talimatları tutarlı olarak uygulanmamıştır. Biber gazı kullanımı AİHM tarafından ilgili kararlarda eleştirilmiştir. Hükümet politikalarını eleştirmek üzere düzenlenen bir seri gösteride polis tarafından aşırı güç kullanılmıştır. Güneydoğuda Kürt sorununa ilişkin gösterilerde, Gezi protestolarına ilişkin gösterilerde ve İstanbul Taksim Meydanı’nda gerçekleşen gösterilerde polis tarafından göstericilere karşı güç kullanılmıştır. Soma maden felaketinden sonra işçiler tarafından düzenlenen gösteriler polis tarafından şiddet kullanılarak dağıtılmıştır. Sivil toplum kuruluşları (STK’lar) toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemelerinin çeşitli durumlarda engellendiğini ve para cezası ödemek zorunda kaldıklarını bildirmişlerdir. Bir seri insan hakları savunucusunun toplantı ve gösterilerdeki mevcudiyetleri ve basın toplantılarına katılımlarıyla bağlantılı olarak yasaları çiğneme ve terör örgütü propagandası yapılması iddiasıyla haklarında hukuki süreç başlatılmıştır. “Genel ahlak”, “aile yapısı”, “ulusal güvenlik” ve “kamu düzeni” gibi kavramlar görevlilerin takdir yetkisine bırakılarak örgütlenme özgürlüğünün tatbikine engel oluşturacak şekilde kapsamlı olarak kullanılmıştır. Kürt sorunu dâhil olmak üzere beş insan hakları derneğinin kapatılmasına ilişkin davalar mahkeme önünde beklemededir. Haklar temelli derneklerin denetimlerinde sıklık, süre ve kapsam açısından ayrımcı bir uygulama izlendiği bildirimleri alınmıştır. Yasal ve bürokratik engeller STK’ların mali sürdürülebilirliğine risk oluşturmaktadır. Kamu yararı statüsü ve bağış toplamak için başvuran STK’lara karşı ayrımcılık yapıldığına dair bildirimler alınmıştır. Kamu yararı statüsü (dernekler için) veya vergiden muaf statüsü alınması (vakıflar için) kararının Bakanlar Kurulu tarafından onaylanması gerekliliği ile bağlantılı olarak karmaşık bir süreçtir. Bu tür bir statüye sahip olan STK’ların oranı %1’den azdır. Katma değer vergisinden muaf olma prosedürleri hak temelli STK’lar için külfetli olmaya devam etmiştir. Yerel ve uluslararası bağışların toplanması zordur ve bürokratik süreçler külfetlidir. Bağış toplamak için STK’lara verilen izinler her seferinde aylık veya üçer aylık zaman dilimlerini kapsamaktadır ve bu hakkı edinmek için kıstaslar belirgin değildir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Düşünce, Vicdan ve Din Özgürlüğü Tespitler: 2014 İlerleme Raporu İbadet hakkına genel olarak saygı duyulmaya devam edilmiştir. 2011’de kabul edilen “2008 Vakıflar Kanunu” üzerinde yapılan değişikliklerin uygulaması kapsamında mülklerin iadesi ve tazminat ödemeleri devam etmiştir. Eylül ayında Mansur Yalçın ve Diğerleri / Türkiye davasında AİHM, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 1. Protokolü’nün 2. Maddesini (eğitim hakkı) ihlal ettiğine hükmetmiştir. AİHM kararında öğrencilerin ailelerinin dini ve felsefi inançlarını açıklamadan çocuklarının din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinden muaf tutulabilmelerini sağlayacak bir sistem geliştirerek Türkiye’nin bu duruma vakit kaybetmeden çözüm getirmesi gerektiğini not etmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı, İslam’daki yegâne ibadethanenin cami olduğu yönünde görüş bildirmiştir. Eğitim Bakanlığı zorunlu din kültürü ve ahlak dersi ders kitaplarının hazırlanmasında bazı Alevi derneklerinin görüşlerini almış, ancak daha sonradan dernekler bu görüşlerin ders kitaplarına yansıtılmadığını bildirmişlerdir. Alevi toplumu İstanbul Boğazı’nda inşa edilmekte olan üçüncü köprünün adının binlerce Alevinin ölümünden sorumlu olduğuna inanılan 1. Sultan Selim olmasına itiraz etmiştir. Çankaya Cemevi Yaptırma Derneği’nin kapatılmasına ilişkin dava temyiz mahkemesi önünde beklemededir. Kasım 2013’te bir Hükümet görevlisi Ayasofya Müzesi’nin camiye çevrilmesi gerektiğini dile getirmiştir. Aynı ay MHP bu yönde bir öneri sunmuştur. 2013 yılında Trabzon Ayasofya Müzesi’nin camiye çevrilmesine karşı sivil toplum temsilcileri tarafından açılan dava devam etmektedir. Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde bulunan Vakıflar Konseyi’nin azınlık temsilcisi dini vakıfların yönetim kurullarının seçimine izin veren yasal çerçevenin eksikliği gerekçesiyle istifa etmiştir. Daha sonradan istifasını geri çekmiştir, ancak istifasının gerekçesine ilişkin sorunlar çözülmemiştir. Gelişmeler: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin İhlalinin Önlenmesine Dair Eylem Planı din kültürü ve ahlak bilgisi ders müfredatındaki değişikliklere ilişkin etki değerlendirmesi yapılmasını öngörmektedir. Eksiklikler: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin İhlalinin Önlenmesine Dair Eylem Planı din kültürü ve ahlak bilgisi ders müfredatındaki değişikliklere ilişkin etki değerlendirmesi yapılmasını öngörmektedir. AİHM’in Hasan ve Eylem Zengin / Türkiye (2007) kararı hala uygulanmamıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksiklikler: (devam) 2014 İlerleme Raporu Müslüman olmayan topluluklar örgütlenmiş dini gruplar olarak tüzel kişiliğe sahip değildirler. Bu durum mülkiyet hakları, adalete erişim, bağış toplama ve yabancı rahiplerin oturma ve çalışma izni edinmesi gibi konularda Müslüman olmayan toplulukların sorunlarla karşılaşmasına sebep olmaktadır. Bu bağlamda Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu’nun ilgili 2010 önerileri uygulanmalıdır. Patrikhane, “Ekümenik” unvanını kullanabileceğine dair resmi makamlardan bir işaret almamıştır. Venedik Komisyonu’nun bu unvanın kullanılma hakkına karşı çıkılmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. Maddesi uyarınca Ortodoks Kilisesinin özerkliğinin ihlali olduğuna yönelik 2010 kararı henüz uygulanmamıştır. Rahiplerin eğitimine yönelik kısıtlamalar devam etmiştir. Yasalarda ve eğitim sisteminde, herhangi bir cemaat için özel dini yükseköğretim imkânı sunulmamaktadır. Resmi makamların açıklamalarına rağmen Heybeliada Rum Ortodoks Ruhban Okulu 1971’den bu yana kapalıdır. Ermeni Patrikhanesi’nin, üniversitede Ermeni dili ve din adamlarına yönelik bir bölüm açılması önerisi sonuçlanmamıştır. Süryani Ortodoks cemaati, resmi olarak kurulmuş okullarda değil, sadece gayri resmi eğitim verebilmektedir. Nüfus cüzdanı gibi resmi belgelerde dinle ilgili bilgiler yer almaya devam etmektedir. AİHM’nin 2010 yılında kimlik belgeleri üzerinde din hanesinin bulunmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlali olduğu yönündeki kararı hala uygulanmamıştır. Mayıs 2010’da Başbakanlık tarafından hazırlanan ve ilgili resmi makamların Müslüman olmayan Türk vatandaşlarının sorunlarını ele alınmasına ilişkin yönerge uygulanmamaktadır. Alevi toplumunun sorunlarının ele alınmasına yönelik somut adımlar atılmamıştır. Cemevleri ibadet yeri olarak resmen tanınmamıştır ve Aleviler yeni ibadethane açmakta zorluklarla karşılaşmaktadır. 2013 yılında farklı illerde Alevilerin evlerinin tahrip edilmesine ilişkin adli soruşturmalar tamamlanmamıştır. Haziran ayında AİHM Türkiye’nin zorunlu askerlik hizmetini yerine getirmeyi reddeden dört Yehova Şahidi’nin açtığı davada Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. (işkencenin yasaklanması) ve 9. (düşünce, din ve vicdan özgürlüğü) Maddelerini ihlal ettiğine hükmetmiştir. 2007 yılında Malatya’da üç Protestan’ın öldürülmesine ilişkin dava sürmektedir. Protestan topluluğu Hıristiyanlara yönelik nefret suçlarının 2013 yılında devam ettiğini ve bazı birey ve kiliselere yönelik fiziksel saldırılar gerçekleştirildiğini bildirmişleridir. Vicdani ret konusunda AİHM kararlarının uygulanması gerekmektedir. Vicdani ret konusu Mart Eylem Planı kapsamında ele alınmamaktadır. Türkiye, zorunlu askerlik hizmetini yapmakla yükümlü kişilere, vicdani ret hakkını tanımayan tek Avrupa Konseyi üyesidir. Kadın Hakları ve Cinsiyet Eşitliği Tespitler: Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında belirli maddelerin belirsizliği, uygulamada etkinlik ve aile içi şiddet konusunda çalışan personelin sayısı, yeterliliği ve eğitimlerine ilişkin eleştiriler bulunmaktadır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Tespitler: (devam) 2014 İlerleme Raporu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından hazırlanan 2012-15 kadına karşı şiddetle mücadele üzerine ulusal eylem planının uygulaması devam etmektedir. Sivil toplum örgütleri bu kapsamdaki çalışmaların göstergeleri, hedefleri, öngörülen gözetim sistemi ve çalışmalara ayrılan bütçenin yetersizliği üzerine olumsuz görüş bildirmektedir. Mevcut yasal düzenleme uyarınca tüm büyükşehir belediyelerinin ve nüfusu 100.000’i geçen her belediyenin aile içi şiddet mağdurları için sığınma evi kurması gerekmektedir. Şu an 2.190 kişi kapasitesine sahip 123 sığınma evi bulunmaktadır. 90 sığınma evi Hükümet tarafından, 32 belediyeler tarafından, 1 sığınma evi de bir STK tarafından işletilmektedir. Kadın hakları çalışan ve sığınma evleri açmak isteyen STK’lar mali destek sıkıntısı yüzünden bu hedefi gerçekleştiremediklerini belirtmektedirler. Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu Başkanı evlilik izni almak için mahkemeye aileler tarafından yapılan başvurularda %94’lük artış olduğunu dile getirmiştir. Aile içi şiddetin belirli durumlarda toplum tarafından kabul görmesi cinsiyet temelli şiddet olaylarının tamamının bildirilmemesine yol açmaktadır. Üç büyükşehir belediye başkanlığı görevi kadınlar tarafından yürütülmektedir. Gelişmeler: Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Hakkında Kanun’un (Mart 2013) uygulaması devam etmektedir. Kanun şiddet eğilimli eşler için önleyici hapis cezası tedbiri de öngörmektedir. 2 pilot şehirde daha Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi kurulmuş ve böylece merkezlerin sayısı 14’e ulaşmıştır. Mart ayında gerçekleşen yerel seçimlerde tüm ana siyasi partilerin kadın aday sayısında artış olmuştur. BDP belediye seçimini kazandığı illerde eşbaşkanlık sistemini getirerek her ilde bir kadın eşbaşkanın bulunmasını sağlamıştır. TBMM Eşit Fırsatlar Komitesi yasa tasarısı üzerine 9 görüş yayımlamıştır. Kolluk kuvvetleri personeli, sağlık hizmetleri personeli, sosyal hizmet görevlileri ve öğretmenler cinsiyet eşitliği üzerine bazı eğitimler almışlardır. Eksiklikler: Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinin faaliyetleri üzerine yasal düzenlenme hazırlanması gereklidir. Ayrıca personel atamaları ve atanan personelin eğitimleri tamamlanmamıştır. Adli koruma altında olan kadınların öldürüldüğü bildirilmiştir. Dolayısıyla ilgili yasalar ve uygulamalarının etkinliğine yönelik şüpheler bulunmaktadır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksiklikler: (devam) 2014 İlerleme Raporu Aile içi şiddet mağduru kadınlar için yasalar uyarınca sığınma evi açması gerekliliğini yerine getirmeyen belediyeler için net bir gözetim mekanizması bulunmamaktadır. Töre cinayetleri ve erken yaşta ve zorunlu evlilikler dâhil olmak üzere kadına karşı şiddet sorun olmaya devam etmektedir. Cinayetler ve erken yaşta ve zorunlu evlilikler dâhil olmak üzere kadına karşı şiddet üzerine resmi istatistik bulunmamaktadır. Gösteriler ve gözaltılar sırasında ve polis araçlarında cinsel taciz vakaları olduğuna dair bildirimler olmuştur. “Rızaya dayalı olma”, “haksız tahrik” ve “yaşından büyük gösterme” cinsel suçlarla ilgili cezalarda uygulanan indirimlerin gerekçesini oluştururken, Adli Tıp Kurumu işlendiği iddia edilen bu tür suçlarla ilgili raporları tamamlamada gecikmekle eleştirilmiştir. AİHM’nin Opuz / Türkiye davasında, suçlular açısından önleyici ve caydırıcı etkisi olan etkin yargı kararları hakkında verdiği karar henüz uygulanmamıştır. Kadınların işgücüne katılımı yükselmekle birlikte, %33,2 oranıyla (Eurostat, 2013) hala düşük seviyelerde seyretmektedir. Kadınların istihdamının artırılması ve eşit fırsat sağlanmasına yönelik yönergenin uygulamasında eksiklikler olduğu bildirilmiştir. Evlerde sorumluluk dağılımının cinsiyet temeline dayandırılması ve çocuk bakımı hizmetleri ve yaşlılar için bakım hizmetlerinin yetersiz olması kadınların istihdam piyasalarına erişimini sınırlandırmaktadır. Eşit işe eşit ücretlendirme ilkesinin benimsenmesine ve tam olarak uygulanmasına yönelik çalışmalar artırılmalıdır. Kadınların siyaset alanında temsili hala düşük seviyelerdedir. Kadınların siyasete aktif olarak dâhil edilmesi, kadınların temsili ve katılımı üzerine yasal düzenlemelerde hiçbir değişiklik yapılmamıştır. Kadınlar kamu sektöründe karar alma mercilerinde yeterli düzeyde temsil edilmemektedir. Öte yandan özel sektörde olumlu yönde değişim bildirilmiştir. Kadınların evlendikten sonra sadece bekârlık soyadlarını kullanmalarını yasaklayan yasal düzenleme üzerinde hiçbir değişiklik yapılmamıştır. Bu durum ilgili AİHM kararına aykırıdır. Bu konuda Ocak ayında Anayasa Mahkemesi de AİHM ile uyumlu bir karar almıştır. Çocuk Hakları Gelişmeler: Çocuk Hakları konusunda 2013-2017 Ulusal Strateji Belgesi ve Eylem Planı 10 Aralık 2013’te onaylanmıştır. Stratejide adalet, sağlık, eğitim, özel sektör yoluyla sağlanan koruma hizmetleri ve medya gibi alanlarda çocuklar için hizmetlerin teşvik edilmesi konusunda genel bir çerçeve belirlenmektedir. Çocuklara karşı Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı (2014-2018) hazırlanmaktadır. İlkokul seviyesinde okullaşma oranı %99,6’yı geçmiştir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Gelişmeler: (devam) Lise düzeyinde okullaşma oranı özellikle uzaktan eğitimin daha yaygın kullanılmaya başlanmasıyla %6 oranında artarak %76,7 olmuştur. Orta öğretime katılımda cinsiyet farkı %1,5’ten %1,2’ye düşmüştür. Çocuk ölüm oranları ve bulaşıcı hastalıktan etkilenen çocuk oranları azalmıştır. 2013 Nüfus Sağlık Araştırması sonuçlarına göre son 5 yılda çocuk ölümleri %23 oranında azalmış, aşılanma oranları ise %95 seviyesine ulaşmıştır. Çocuk ve genç tutuklular için 22 ilde 31 adli toplantı odası açılmıştır. Eksiklikler: 2014 İlerleme Raporu Okul öncesi eğitime katılan 4 ve 5 yaş çocukların oranı %37 olmuştur. İdari kapasite artmaya devam etse de okul-öncesi eğitim ve bakım olanakları ülke genelinde eşit olarak sağlanmamaktadır. Tüm eğitim seviyelerinde okula devamsızlık ve okul bırakma oranlarının yüksek olduğu bildirilse de, bu konuda resmi istatistik yayımlanmamaktadır. Eğitime erişimde bölgesel farklar yüksek olmaya devam etmiştir. Engelli ve özel eğitim ihtiyacı olan çocukların, aileleri mevsimsel tarım işçisi olan çocukların ve Roman çocukların eğitime erişiminde özellikle sıkıntılar bulunmaktadır. 2013’te 71 çocuğun iş yeri kazalarında hayatını kaybettiği bildirilmiştir. Çocuklar arasında yoksulluk özellikle kırsal ve doğu bölgelerde yüksek düzeyde olmaya devam etmektedir. Türkiye tarafından yayımlanan verilere göre her dört çocuktan biri gıda, giyecek, ısınma gibi temel ihtiyaçlardan yoksun durumdadır. Şartlı nakit yardım sistemi çocuklar arasında yoksulluk sorununu çözmeye yetmemektedir. BM Çocuk Hakları Şartnamesi’nin uygulanması ve denetlenmesinden sorumlu Çocuk Hakları Denetleme ve Değerlendirme Kurulu rapor döneminde toplanmamıştır. Çocuk hakları ile ilgili çalışan bakanlıklar, birimler ve kamu kurumları arasındaki eşgüdüm ulusal, bölgesel ve yerel düzeyde yetersiz durumdadır. Eğitim sistemi çocuklara cinsel sağlık ve üreme sağlığı konularında neredeyse hiç bilgi sağlamamaktadır. Evde, ruh sağlığı kurumlarında ve rehabilitasyon merkezlerinde ceza olarak dayak açıkça yasaklanmamıştır. Ulusal çocuk hakları denetleme sistemi etkin bir şikâyet ve raporlama mekanizmasına sahip değildir. 18 Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nden sadede 9’u işler durumdadır. Çocuk Koruma Kanunu’nda her ilde çocuk mahkemeleri kurulması yükümlülüğüne karşı, toplam çocuk mahkemesi sayısı olan 100 mahkemenin 84’ü işler durumdadır. Çocuk mahkemeleri bulunmayan illerde çocuklar yetişkin mahkemelerinde yargılanmıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksiklikler: (devam) Mayıs 2014 itibariyle 12 ila 18 yaşları arasında 1.649 çocuk tutuklu bulunmaktadır. Bu çocukların 487’si hüküm giymiştir. Çocuk cezaevlerinde şartlar değişiklik göstermektedir. Aşırı yoğunluk, hijyenik olmayan koşullar, kötü muamele, personel eksikliği, diğer tutuklu ve mahkumlar tarafından şiddet uygulanması ve istismar şikayetleri bulunmaktadır. Adana Pozantı çocuk cezaevindeki kötü muamele ve cinsel istismar iddialarına yönelik dava halen sonuçlandırılmamıştır. Başka cezaevlerine nakledilen çocuklar aileleriyle düzenli olarak görüşme imkanı bulamamışlardır. Sosyal Olarak Korunmasız ve Engelli Kişilerin Hakları Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu Sosyal olarak korunmasız ve engelli kişilerin durumunun iyileştirilmesi için Şubat 2014’te mevzuatta düzenleme yapılmıştır. Engellilik durumu temelinde ayrımcılık yapılmaması ilkesi ulusal eğitim yasalarında ve iş yasalarında artık açıkça belirtilmektedir. Erişilebilirlik kavramı BM Engellilerin Hakları Sözleşmesi ışığında tekrar düzenlenmiştir. Engellilik durumu temelinde doğrudan ve dolaylı ayrımcılık konusundaki maddeler de yine BM Sözleşmesi’ne uygun olarak değiştirilmiştir. Şehirlerde, toplu taşıma hizmetlerinde, elektronik hizmetlerde ve acil yardım hizmetlerinde erişilebilirlik ilkesi AB müktesebatına uygun bir tanıma kavuşturulmuştur. Yeni yasalar engelli çalıştıran korumalı iş yerlerine desteği artırmış, bu iş yerlerinde çalışan engelli vatandaşların maaşları için Hazine’den sübvansiyon verilmesi kararlaştırılmıştır. Devlet okullarının engelli öğrencilere gerekli hizmetleri sunma yükümlülükleri bulunmaktadır. Erişilebilirlik strateji belgesi ve ulusal eylem planının uygulaması alanında çalışmalar devam etmiştir. Eksiklikler: Yüksek eğitim kurumlarında engelli danışma ve eşgüdüm merkezleri kurulmalıdır. Genel olarak engelli öğrencilerin eğitime katılım sayı ve oranları ilkokuldan üniversiteye doğru azalmıştır. Kapsayıcı mesleki ve yaşam boyu eğitim olanakları kısıtlı kalmıştır. Engelli vatandaşların %41’i okur-yazar değildir, bu da eğitim olanaklarına erişimde eksiklikleri ortaya koymaktadır. Engelli kamu görevlisi sayısı son yıllarda artış göstermiş olsa da bu personelin işe alımında ayrımcı uygulamalar görülmektedir. Birçok kamu görevinde, özellikle üst düzey pozisyonlarda engelli vatandaşların oranı düşüktür. Engelli vatandaşların hâkim ya da savcı olma olanaklarını kısıtlayan yasal düzenlemeler bulunmaktadır. Kamuya ait binalara ve ulaşım hizmetlerine erişilebilirlik konusunda ciddi sorunlar devam etmektedir. Engelli vatandaşlar ve erişilebilirlik konusundaki BM standartlarına uyumda eksiklikler için bir takip sistemi bulunmamaktadır. Türkiye’de ruh sağlığına ilişkin özel bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksiklikler: (devam) Ruh sağlığı kurumlarının denetimi ve takibi için bağımsız bir kurum bulunmamaktadır. Ayrımcılıkla Mücadele Gelişmeler: Türk Ceza Kanunu dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik durumu, siyasi görüş, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri temeller üzerinden ayrımcılığı yasaklamaktadır. Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişiklikle nefret suçları da bu kapsama alınmış ve ayrımcılık için verilen cezalar artırılmıştır. Diğer kişilere bu olanak açıkken, belli bir kişiye taşınır ya da taşınmaz mal satmayı ya da kiralamayı reddetmek ayrımcılık olarak sayılmaktadır ve bu bir suç olarak tanımlanmıştır. Kendini LGBTI olarak tanımlayan bir birey İstanbul’da bir belediye meclisine üye olarak seçilmiştir. Eksiklikler: 2014 İlerleme Raporu Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişiklikte etnik köken, cinsel yönelim ve cinsel kimlik temelinde ayrımcılık kavramları belirtilmemiştir. Bu da Kürtler ve Romanlar gibi durumu en dezavantajlı azınlıkları olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik İdaresi kurulması konusundaki taslak yasa halen Başbakanlık’ta beklemektedir. Cinsel yönelim ve cinsel kimlik temelli ayrımcılığa yapılan atıflar bu taslaktan çıkarılmıştır. LGBTI bireylerin temel haklarının iyileştirilmesi gerekmektedir. 4 trans birey nefret suçları olduğu tahmin edilen olaylarda öldürülmüştür. Nefret suçu işleyen suçluların cezaları mağdurun “ağır tahrik”te bulunduğu ve suçlunun “iyi hali” gibi nedenlere indirime uğramaya devam etmiştir. Farklı cinsel yönelimi ve cinsel kimliği olan bireylere karşı işlenen bazı suçlar cezasız kalmıştır. Bazı suçlarda soruşturma ve yargılamada eksikliklerin yanı sıra LGBTI bireylerin şikâyette bulunmaması rol oynamıştır. İşyerinde LGBTI bireylere karşı ayrımcılık devam etmiştir. Cinsel kimliklerini açıklamaları sonrasında bazı kamu görevlilerinin görevlerinden alındıkları yönünde bildirimler bulunmaktadır. Cinsel yönelim temelli ayrımcılık iddiasıyla açılan üç dava devam etmektedir. Bir polis memurunun cinsel yönelimini açıklaması sonrası işine son verilmesi iddiasıyla açtığı temyiz davası halen mahkemeden tarih verilmesini beklemektedir. Trans bireyler cinsiyet değiştirme operasyonları sonrası bürokratik zorluklarla ve sağlık hizmetlerine erişimde ayrımcılıkla karşılaşmıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksiklikler: (devam) LGBTI seks işçileri polis şiddeti, keyfi idari engeller, maddi cezalar ve “genel ahlak” ve “genel sağlığın korunması” gibi gerekçelerle ayrımcılığa maruz kalmışlardır. Gey bir erkeğin gözaltında yaşadığı muamele ile ilgili şikâyetinin haklı bulunduğu 2012 tarihli AİHM kararı uygulanmamıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri disiplin sistemi eşcinselliği “doğaya aykırı” olarak tanımlamaya devam etmiş ve “ahlaksız” personelin işten çıkarılmasını öngörmüştür. Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği eşcinsellik ve transseksüelliği hastalık olarak tanımlamaya devam etmiştir. İş ve Sendikal Haklar Gelişmeler: 2012 yılında kurulan Yargıçlar Sendikası Çalışma Bakanlığı’nca resmen tanınmıştır. Eksiklikler: 2014 İlerleme Raporu İş ve sendikal haklar konusunda ciddi mevzuat eksiklikleri bulunmaktadır. Örneğin, toplu sözleşme hakkı kazanmak için kısıtlayıcı bir çift temsil zorunluluğu bulunmaktadır. Kamu çalışanlarının halen greve gitme hakları bulunmamaktadır. Meslek ve iş yeri temelinde sendika kurma yasağı halen devam etmektedir. Özel sektör çalışanları ve devlet memurları için örgütlenme, toplu sözleşme ve grev gibi iş ve sendikal hakları kullanma kısıtlamaları devam etmektedir. Grevlerin engellenmesi için “milli güvenlik” ve “kamu sağlığı” gibi gerekçeler kullanılmaktadır. Sendikacılara karşı davalar ve sendika faaliyetlerine polis müdahaleleri devam etmiştir. Grev, basın açıklaması, protesto ve gösteri gibi rutin sendika faaliyetlerine karşı aşırı güç kullanımı devam etmiştir. Haziran ayında polisler tarafından kurulan bir sendika kapatılmış ve 100’den fazla polis memuru sendikanın ilk genel kuruluna katıldıkları için cezalandırılmıştır. Mülkiyet Hakları ve Azınlıklar Tespitler: 2011’de değiştirilen 2008 Vakıflar Kanunu’nun uygulanmasına devam edilmiştir. Bu mevzuat kapsamında 116 azınlık vakfı toplam 1.560 gayrimenkulün geri iadesi için başvurmuştur. Nisan ayında Vakıflar Konseyi 318 taşınmazın iadesine ve 21 taşınmaz için ise tazminat verilmesine karar vermiştir. 1092 başvuru ise reddedilmiştir. Diğer başvuruların değerlendirmesi devam etmektedir. Sözde “Ermeni Soykırımı Anma Günü” etkinlikleri 24 Nisan’da İstanbul’da ve beş farklı ilde barışçıl bir havada geçmiştir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Tespitler: (devam) Hrant Dink Vakfı Türkiye’deki Müslüman Ermeniler konusunda Kasım ayında Boğaziçi Üniversitesi’nde bir konferans düzenlemiştir. 45 bin Rum’un Türkiye’den zorunlu sınır dışı edilmesinin 50. Yılını anmak için “20 Dolar, 20 Kilo” başlıklı bir sergi düzenlenmiştir. Türk vatandaşı olmayan çocuklara azınlık okullarına mezuniyet belgesi almadan gitme olanağı sağlanmasına devam edilmiştir. Irkçılığa Karşı Avrupa Ağı tarafından Mart ayında yayımlanan ve Türkiye’de istihdam alanında ırkçılık ve ayrımcı uygulamaları ele alan raporda Romanlar arasında işsizliğin %85’lik oranla tüm gruplardan daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bursa’da yerel yönetim yetkilisi TBMM’ye İznik’te bir cinayet sonrasında Romanlara ait ev ve mağazalara saldırılar düzenlendiğine ilişkin rapor göndermiştir. Söz konusu raporda ayrımcı söylemler bulunmaktadır. İznik’te Romanları linç etme girişiminde bulunan 31 kişiye karşı açılan davanın ilk duruşması Haziran ayında gerçekleşmiştir. Yerel yetkililer ve Romanlar üzerine çalışan STK’lar Nisan 2014’te Brüksel’de gerçekleşen Avrupa Roman Zirvesi’ne katılmıştır. Sulukule kentsel dönüşüm planına karşı Roman bireyler ve dernekler tarafından açılan dava Danıştay tarafından kabul edilmiştir. Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu Ekim ayında Vakıflar Konseyi 12 parsel arazinin Mor Gabriel Manastırı’na iadesine karar vermiştir. Bu parseller manastıra karşı bir Hazine davası konusuyken, iadeleri hükümet kararıyla olmuştur. Azınlık temsilcileri ve Hükümet arasındaki diyalog devam etmiştir. Dönemin Başbakanı 1915 olaylarında hayatını kaybeden ya da tehcir edilen Ermenilerin soyundan gelen kişilere başsağlığı dileyen ilk mesajı yayımlamıştır. Mesaj Batı ve Doğu Ermenice de dâhil olmak üzere dokuz dilde yayımlanmıştır. Mayıs ayında dönemin Başbakanı Ermeni Patrik Yardımcısı ile bir araya gelmiştir. Boğaziçi Üniversitesi Aralık ayında Rum Patriği Bartalomeo’ya Fahri Doktora unvanı vermiş ve törende Partik’in Ekümenik sıfatı ilk kez bir Türk üniversitesi tarafından resmi olarak kullanılmıştır. Heybeliada Ruhban Okulu’nun durumunu istişare için Milli Eğitim Bakanlığı, Yüksek Öğrenim Kurulu ve uzmanlardan oluşan ve Başbakanlık Müsteşarlığı tarafından başkanlık edilen bir komite kurulmuştur. Anayasa Mahkemesi Hrant Dink cinayeti davasında soruşturmanın etkin bir biçimde yürütülmediği ve resmi makamların davanın işleyişi ile ilgili olarak aileye yeterli bilgi vermediği sonucuna varmıştır. Adana’da Latin Katolik Kilisesi’ne karşı Nisan 2011’de gerçekleştirilen saldırıyla ilgili dava sonuçlanmış, iki sanık hapis cezalarına çarptırılmıştır. Trakya Üniversitesi’nde Roman Dili ve Kültürü Araştırma Enstitüsü kurulmuştur. Romanların vatandaş olarak kaydını kolaylaştıran bir İçişleri Bakanlığı genelgesi yayımlanmıştır. Romanların entegrasyonu üzerine bir ulusal strateji hazırlanmaktadır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksiklikler: 2014 İlerleme Raporu Vakıflar Kanunu’nun hızlı ve düzgün biçimde uygulanması gerekmektedir. Mevcut Vakıflar Kanunu yönetimi Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından devralınan vakıfları ve üçüncü kişilere devredilen vakıf taşınmazlarını kapsamamaktadır. Vakıflar Konseyi Mor Gabriel Manastırı’nın başvurusu kapsamında olan diğer 18 parsel arazinin iadesini uygun görmemiştir. Manastır bu nedenle bu taşınmazlarla ilgili 18 farklı idari dava açmıştır. Manastırın mülkiyet haklarıyla ilgili diğer davalar devam etmektedir. Bir dava ise AİHM’ye gitmiştir. Süryaniler mülk ve arazi kaydında özellikle Güneydoğu Anadolu’da kadastro kayıt süreci nedeniyle sıkıntılar yaşamaya devam etmiştir. Süryani vatandaş ve dini kurumların mülkleriyle ilgili davalar devam etmiştir. Süryani Katolik Topluluğu Mardin’deki eski Patrikhane’ye ait arazilerin iadesi için AİHM’e başvurmuştur. Türkiye’nin Lozan Antlaşması’na getirdiği yorum nedeniyle Katolik kiliselerinin tüzel kişiliği ve azınlık vakfı statüsü bulunmamaktadır. Bu nedenle, Latin Katolik Kilisesi’ne ait olmuş olan birçok taşınmaza devlet tarafından el konmuştur. Venedik Komisyonu’nun Gökçeada ve Bozcaada’da mülkiyet ve eğitim haklarının korunması konusundaki 2010 yılı tavsiyeleri halen uygulanmamıştır. Yunan vatandaşlarına miras kalması ve bu mülklerin kaydı konusunda sorunlar olduğu belirtilmektedir. 2009 tarihli Fokas Davası’nda AİHM karşılıklılık ilkesinin davacıya miras hakkı reddine gerekçe oluşturmadığını belirtmiş ve 2013 yılında aynı dava için verilen başka bir kararda başvuru sahibine tazminat ödenmesi gerektiği kararlaştırılmıştır. Gayrimüslim vakıflar için seçim prosedürleriyle ilgili düzenleme halen yayımlanmamıştır. Bu düzenlemenin yürürlüğe girmeyişi azınlık vakıflarının yönetim kurulu üyesi seçimi yapmasını engellemektedir. Mart ayında gayrimüslim azınlık vakıfları temsilcisi bu nedenle Vakıflar Konseyi’nden istifa etmiş, Başbakan Yardımcısı tarafından bu konuya öncelik verileceği teminatı sonrası istifasını geri çekmiştir. Heybeliada Ruhban Okulu kapalı kalmıştır. 2007’de Malatya’da 3 Hıristiyan’ın öldürülmesi davası devam etmiştir. Nisan 2007’de tutuklanan beş genç mahkumiyet öncesi tutukluluk süresinin 10 yıldan 5 yıla indirilmesi sonrası tahliye edilmiştir. Bazı medya organlarında Hıristiyanlar, Ermeniler, Yahudiler ve daha az yoğunlukta olmak üzer diğer gayrimüslimler ve Kürtlere karşı nefret söylemi kullanılmıştır. Alevi toplumu hükümet üyelerinin söylemleri de dâhil olmak üzere ayrımcı bir dille karşılaştıklarını hissetmektedirler. Protestan Kiliseleri Hıristiyanlara karşı nefret uçlarının 2013’te fiziksel şiddet olayları da dahil olmak üzere devam ettiğini bildirmiştir. İstanbul’da bir Rum Ortodoks kilisesine yapılan saldırıda kilisede ve papazın konutunda maddi hasar meydana gelmiştir. Hıristiyanlara ya da diğer azınlık gruplarına karşı daha önceki yıllarda yapılan saldırılara karşı etkin bir soruşturma ya da yasal işlem yapılmamıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksiklikler: (devam) 2014 İlerleme Raporu Misyonerler ve azınlıklara saldırı niteliğinde söylemler zorunlu ders kitaplarında ve Diyanet’in 2010-2014 1. 5 Yılık planında yer almaya devam etmiştir. Azınlık okullarının hem azınlık müdürleri, hem de azınlıktan olmayan müdür yardımcıları tarafından yönetimiyle ilgili sorunlar devam etmiştir. Azınlık okullarına devam eden öğrenci sayısının gittikçe azalması bazı okulların kapanmasına neden olmuştur. Roman toplumunda birçok bireyin kayıtlı olmadığı bilinmektedir. Kayıt için idari işlemlerin mali ve idari anlamda külfetli olduğu ve başvurunun birçok farklı kuruma birden gönderilmesi gerektiği yolunda şikâyetler bulunmaktadır. Türkiye’de Romanların durumuyla ilgili sayısal veriler bulunmamaktadır. Romanlara karşı ayrımcılık ile ilgili şikâyetler devam etmektedir. Roman çocuklar arasında okulu erken bırakma, devamsızlık ve çocuk işçiliği oranları yüksektir Romanlar için kötü barınma koşulları, kentsel dönüşüm nedeniyle evlerinden çıkarılma, sağlık ve sosyal güvenlik hizmetlerine erişim sorunları devam etmiştir. Roman kadınlar erken evlilikler ve erken hamilelik nedeniyle sağlık riskleriyle karşı karşıya kalmaya devam etmiştir. Romanlar çoğunlukla vasıfsız veya düşük vasıf gerektiren işlerde geçici, kayıtsız ve/veya düşük maaşla çalıştırılmaktadırlar. Mart 2014 yerel seçimlerinde hiçbir Roman aday bulunmamaktaydı. Türkiye 2005-2015 Uluslararası Roman Katılımının On Yılı Girişimine katılmamıştır. Kültürel Haklar Tespitler: Devlet okullarında seçmeli Kürtçe dersleri verilmeye devam edilmiştir. 18.847 öğrenci derslere kayıt olmuştur. Birden çok üniversitede Kürt Dili ve Kültürü bölümü açılmış veya Kürtçe dersleri verilmeye başlamıştır. Türk Dil Kurumu’nun Türkçe – Kürtçe ve Kürtçe – Türkçe sözlük çalışmaları devam etmektedir. Gelişmeler: 2013 yılında kabul edilen yasa ile Türkçe dışındaki dillerde siyasi kampanya yürütmek olanaklı hale gelmiş ve Mart 2014 yerel seçimlerinde engel olmadan uygulanmıştır. Kürtçe siyasi kampanyalar harici dönemlerde diğer toplumsal faaliyetlerde de sorun olmadan kullanılmış, dolaysıyla toplumsal hayatta Kürtçe kullanımın normalleştiği gözlemlenmiştir. Mart ayında Demokratikleşme Paketi’nin uygulanmasına yönelik yasa kabul edilmiş ve kapsamında geleneksel olarak günlük hayatta kullanılan dillerde özel eğitim hakkı sağlanmıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Gelişmeler: (devam) 2014 İlerleme Raporu Kürtçede kullanılan X, Q ve W gibi Türkçe alfabede bulunmayan harflerin kullanımı suç olmaktan çıkarılmıştır. Eylül ayında Eğitim Bakanlığı 17 Kürtçe öğretmenini daimi personel olarak kadroya almıştır. Kasım ayında Siirt’e bağlı Aydınlar ilçesinin adı “Tillo” olarak değiştirilmiştir. Bu durum 1980 askeri darbesi sonrası adları değiştirilen köylere eski isimlerinin geri verilmesine örnek teşkil etmektedir. Bu olanak 2013 Demokratikleşme Paketi kapsamında sağlanmış ve birkaç noktada uygulanmıştır. Kişisel Verilerin Korunması Eksiklikler: Türkiye hala kişisel verilerin korunmasına yönelik bir kanun kabul etmemiştir. Bağımsız veri koruma denetim kurumu kurulmalıdır. MİT Kanunu ve yeni İnternet kanunu MİT ve TİB’e aşırı yetki vermektedir. Tüm bunlar Türkiye’de kişisel verilere yönelik uygun korumanın sağlanmadığına dair endişe yaratmaktadır. 2013 İlerleme Raporu Eksiklikler: HSYK ile ilgili yasada Adalet Bakanı ve Müsteşarı’na verilen yetkilerle ilgili değişiklik yapılmamıştır. 2005 yılında kabul edilen Adli Kolluk Yönetmeliği uygulanmamıştır. Uzun gözaltı süreleri devam etmiştir. Cezai yargı sistemiyle ilgili adli uygulamalar ve yasalara ilişkin endişeler devam etmektedir. Savcıların soruşturmaları yürütmesi ve polis tarafından toplanan delilleri incelemeleri ile ilgili aksaklıklar, savunma makamının iddianame dosyalarına yetersiz erişimi, duruşmalarda çapraz soruşturmaların yetersiz uygulanması, iddianamelerin kalitesinin ve mantık zincirinin yetersiz olması savunmanın etkinliği önünde engeldir. Danıştay Başkanı Şubat 2013’te polisin savcı kararnameleri üzerindeki etkisini eleştirmiştir. Gözaltı ve gözaltının uzatılması kararları gerekçeli olarak açıklanmamaktadır. Yargı sistemindeki aksaklıklar bazı davalarla ilgili kararların toplum her kademesi tarafından kabulünü güçleştirmiştir. Mahkemelerdeki bazı fiziki düzenlemeler savcı, sanık ve hâkimlerin eşitliği ilkesine uymamaktadır. Bu durum hâkimlerin tarafsızlığı ile ilgili algıyı da olumsuz etkilemektedir. 2007 Haziran ayında işlerlik kazanmış olması gereken bölge temyiz mahkemeleri halen kurulmamıştır. Ayrımcılığa karşı yasal düzenlemeler, savcı ve yargıç olmak isteyen engelli kişilerin sorununu çözümlememektedir. Meslekteki engelli kişilerle ilgili yeterli istatistiki veri bulunmamaktadır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksiklikler: (devam) 2013 İlerleme Raporu KCK, DHKP-C ve Balyoz davalarında görev yapan avukatlar yargıyı, eksperleri ve şahitleri etkilemeye çalışmak iddialarıyla yargılanmaktadır. Adli yardım hakkında bilgilendirme kırsal kesim ve sosyo-ekonomik olarak dezavantajlı gruplarla sınırlı kalmıştır. Kadınların yasal hakları konusunda yeterince bilgi sahibi olmaması, yasaların uygulanmasından sorumlu memurların toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bilgilendirilmemiş olmaları nedeniyle kadınların adalete erişim haklarını uygulanmasında aksaklıklar yaşanmaktadır. Adli yardım ücretleri tecrübeli avukatlar açısından düşük kalmaktadır. Yolsuzlukla mücadele çalışma grupları sivil toplumla sınırlı düzeyde iletişim içinde olmuştur. Çalışma gruplarının önerileri arasında ülke genelinde yolsuzluklara ilişkin algı anketi yapılması yer almakla birlikte henüz gerçekleştirilmemiştir. Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun yolsuzlukla mücadele alanındaki yasal yetkileri güçlendirilmelidir. Halihazırda Yolsuzlukla Mücadele Stratejisi’nin uygulamasıyla ilgili olarak teknik ve sekreterlik desteği Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından verilmektedir. Yolsuzlukla Mücadele politikaları geliştirilmesi ve uygulanması konusunda çalışan belirli bir kurum bulunmamaktadır. Yolsuzluğa karşı GRECO tavsiyelerine uyumda ilerleme sağlanmamıştır. Milletvekillerinin ve üst düzey kamu görevlilerinin yolsuzluk ve benzeri suçlarda yargılanmalarını engelleyen dokunulmazlıklarının kaldırılması hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir. Tüm seçilmiş ve bazı atanmış kamu görevlileri ile siyasilerin beş yılda bir ya da varlıklarında önemli bir değişiklik olduğunda bildirim yapması gerekmektedir. Bildirimlerin doğruluğunun tespiti ile ilgili yöntemlerin etkinliği artırılmalıdır. Akademisyenler ve askeri personel için etik kuralları konulmamıştır. Kamu Görevlileri Etik Kurulu ve Etik Komisyonu kararlarını disiplin kuralları ile desteklenmemektedir. Yolsuzluk davaları dört başlıkta ele alınmaktadır: gücün kötüye kullanımı, rüşvet, zimmet, haraç toplamak. Soruşturma, iddianame ve mahkumiyet durumlarıyla ilgili istatistiklerin daha düzgün tutulması gereklidir. Deniz Feneri davasındaki savcılar haklarındaki yolsuzluk davalarından beraat etmişlerdir. Müdahiller davayı temyize götürmüştür. Savcıların belgeler üzerinde sahtecilik yaptıkları gerekçesiyle davadan uzaklaştırılması yargının bağımsızlığı konusuna kuşku düşürmüştür. Deniz Feneri davasını ele savcı ekibinin değişmesi sonrasında duruşmalar devam etmiştir ancak dava “örgütlü suç” kapsamından çıkarılmıştır. İhaleye hile karıştırma suçunun cezası azaltılmıştır. Kamu görevlilerine uygulanan ceza 5-12 yıldan 3-5 yıla indirilmiştir. Kamu kurumu zarara uğratılmadığında, ceza daha da azaltılarak 1-3 yıla indirilmektedir. Yolsuzluklarla ilgili cezaların caydırıcı olması gereklidir.. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksiklikler: (devam) 2013 İlerleme Raporu Temel haklar alanında AİHS’ne ek üç protokol onaylanmamıştır. G.Kıbrıs-Türkiye davası devam etmektedir. Türkiye, Xenides-Arestis, Demades ve Varnava davalarının kararlarını yerine getirmemiştir. Türkiye İnsan Hakları Kurumu’nun kurumsal yapısı güçlendirilmelidir. İşkenceye Karşı Sözleşme’ye ek ihtiyari protokol (OPCAT) kapsamında önleyici mekanizma kurulmamıştır. Irkçılık, yabancı düşmanlığı ve antisemitizm ile mücadele için başlı başına bir kurum kurulmamıştır. İşkencenin ve kötü muamelenin önlenmesi kapsamında gösteriler ve tutuklamalar sırasında ve gözaltı yerlerinde ve hapishanelerde aşırı güç kullanılması endişe verici olmaya devam etmiştir. Mayıs-Haziran aylarındaki gösterilerde göstericilere aşırı güç kullanılması ciddi anlamda endişe verici olmuştur. Yaşa ve diğerleri davasından yola çıkılarak, göz yaşartıcı bombanın güvenli kullanımına ilişkin koşulların gözden geçirilmesi ve ölüm ve ciddi yaralanma risklerinin azaltılması gereklidir. Askerlik görevini yapan kişilere yönelik kötü muamelelere ilişkin raporlar sürmektedir. Bu konunun çözümlenmesi gereklidir. Geri gönderme merkezlerindeki göçmen ve sığınmacılara yönelik muamele iyileştirilmelidir. Dördüncü yargı reform paketi ile TCK’da değişiklik yapılarak işkence ile ilgili suçlarda zaman aşımı ortadan kaldırılması 1990 senelerini kapsayacak şekilde geriye dönük olarak uygulanmamaktadır. Güvenlik güçleri tarafından işlenen işkence suçlarıyla ilgili soruşturmaların bağımsız, kapsamlı ve hızlı bir şekilde yürütülmesi konusundaki endişeler ortadan kalkmamıştır. Bu soruşturmalarda suçlu bulunan polisler kısa süreli ceza almaktadır ve cezalar ertelenmektedir. Bağımsız bir Kolluk Kuvvetleri İzleme Komisyonu kurulmamıştır. Askeri hapishanelerdeki vicdani retçilere yönelik kötü muamelelerle ilgili davalar devam etmektedir. Bu alanda AİHM kararları uygulanmalıdır. Kayıp kişiler, toplu mezarlar ve güvenlik güçleri tarafından yargısız infazla ilgili kapsamlı bir yaklaşım oluşturulmamıştır. Güneydoğu Anadolu’daki toplu mezarlarla ilgili soruşturmalar yapılmamıştır. Yargısız ve keyfi infazlarla ilgili BM özel raportörü sadece birkaç davanın görüldüğünü, bu konuda siyasi kararlılığın olmadığını belirtmiştir. Şartlı tahliye personeli yetersizdir. Hapishanelerin denetlenmesi ile ilgili standartlar BM ile uyumlu değildir. Denetim raporları yayınlanmamaktadır. Hapishane ziyaretlerinde Kürtçenin kullanılabilmesi ve ziyaretçilerle mektup alıp verme uygulamalarında tek bir yaklaşım izlenmemektedir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksiklikler: (devam) 2013 İlerleme Raporu Hücre hapsinin sıkça uygulanması, zorla kan ve doku testleri alınması, mahkum ve ziyaretçilerin soyularak aranması gibi kötü muamele vakaları bildirilmektedir. Mahkûmların seçme haklarının ellerinden alınması uygulaması nedeniyle AİHM Türkiye’yi suçlu bulmuştur. PKK/KCK davası mahkûmlarının açlık grevleri sona erdikten sonra cezaevlerinin değiştirilmesi savunma hakkı ve aile ziyareti hakkının ihlallerine yol açması eleştirilmektedir. İfade özgürlüğü ile ilgili olarak, Kürt sorunuyla ilgili yazan ve çalışan akademisyen, yazar ve gazetecilere yönelik davalar devam etmiştir. AİHM’nin TCK’nın 301. maddesiyle ilgili kararı uygulanmamıştır, yasa maddesinde değişiklik yapılmamıştır. Devlet görevlileri eleştirel yazar ve gazetecilere dava açmaya devam etmiştir. Bu ve medya şirketlerinin iş çıkarları bilginin özgür dolaşımını sağlamaktan öteye giden sanayi holdinglerinin elinde kümelenmesi medya sahipleri ve gazetecilerin oto-sansür uygulamasına sebep olmaktadır. Mayıs-Haziran ayındaki Gezi Parkı gösterileri ana akım medyada yer almamıştır. Köşe yazarları ve gazeteciler hükümeti eleştirdikleri için işten çıkarılmışlardır. İnternet sitesi yasakları kapsam ve süre olarak ölçüsüzdür. Telekomünikasyon Haberleşme Başkanlığı yasaklı sitelerle ilgili istatistikleri Mayıs 2009’den beri yayınlamamaktadır. Haziran ayında RTÜK Gezi Parkı olaylarını naklen yayınlayan televizyon kanallarına halkı şiddete teşvik ettiklerini ileri sürerek ceza vermiştir. Ceza alan televizyon kanalları temyize başvurmuştur, davalar devam etmektedir. Sosyal medya üst düzey yetkililer tarafından sıklıkla topluma tehdit olarak değerlendirilmiştir. Gezi Parkı protestoları ile ilgili Twitter mesajı yazan vatandaşlar polis tarafından gözaltına alınmış, daha sonra serbest bırakılmıştır. Mayıs ve Haziran aylarındaki gösteriler çerçevesinde gerçekleşen insan hakları ihlalleri, toplanma özgürlüğünde Avrupa standartlarına gelinmesi için kapsamlı reformlar gerektiğini ortaya koymaktadır. Gezi Parkı gösterileri ile ve öğrenci hakları, çevre, sendikalar ve YÖK ile ilgili gösterilerde polisin göstericilere karşı orantısız güç kullandığı, bazı defalar ölümle sonuçlanan şiddet görüntüleri bulunduğu ve gösterilerin kesintiye uğradığı belirlenmiştir. 1 Mayıs gösterileri şiddetli çatışmalarla sona ermiştir. Tarihi Emek sinemasının yıkılmasına karşı protestolar ve ODTÜ’de Başbakan’a yönelik protestolar polisin göstericilere aşırı güç kullanmasına sahne olmuştur. TCK’nın Türk milletine hakareti suç sayan 301. maddesi hakkındaki AİHM kararları hâlâ uygulanmamıştır ve bu madde değiştirilmemiştir. Adalet Bakanı 2013’ün ilk yarısında bu yasaya dayanarak 12 davaya ilişkin soruşturma izni vermiştir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksiklikler: (devam) 2013 İlerleme Raporu TCK’nın 216. maddesinin kısıtlayıcı şekilde yorumlanması dine yönelik eleştiri yapan bazı tanınmış kişilerin mahkûm edilmesine yol açmıştır. Yasaklanan internet sitelerini takip eden bağımsız bir internet sitesinin Eylül’de yaptığı açıklamaya göre, Türkiye’de 32.000’den fazla internet sitesine erişim sağlanamamaktadır. İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un Avrupa standartlarına uygun olarak gözden geçirilmelidir. RTÜK, televizyon ve radyo kanallarına “batıl inançların özendirilmesi”, “ahlaki ve ulusal değerlerin aşağılanması”, “aile kavramına zarar verilmesi”, “müstehcen yayın yapılması” ve “terörizmin övülmesi” gibi konularda çok sayıda uyarıda bulunmuş ve para cezası vermiştir. Güvenlik güçlerinin kamu düzenine yönelik bir tehdit veya suç hazırlığı içerisinde olduğuna dair bir kanıt olması halinde, STK’ların faaliyetlerinin görsel ve ses kaydını yapabilmesine olanak veren Kasım 2012 tarihli İçişleri Bakanlığı Genelgesi’ne kapsamında cezalar, kapatma işlemleri ve idari engellerle karşılaşıldığı bildirilmiştir. Toplanma özgürlüğüne ilişkin olarak, pek çok insan hakları savunucusu ve sivil toplum temsilcisi aleyhine dava açılmıştır. Örgütlenme özgürlüğü ile ilgili olarak Bir Alman siyasi derneğin Türkiye’de kurulmasına izin verilmemiştir. İngiltere merkezli bir yardım kuruluşunun dernek olarak kurulmasının reddedilmesi ile ilgili dava devam etmektedir. KESK ve DİSK sendika konfederasyonları ve bağlı sendikalar, terörizmle ilgili suçlamalardan dolayı soruşturmaya maruz kalmışlardır. Pek çok sendika temsilcisi tutuklanmıştır. Sendika kurmak için polis memurları tarafından yapılan başvuru Kasım ayında reddedilmiş ve Haziran ayında kapatılma davası açılmıştır. Toplu sözleşme yapma yetkisine ilişkin ikili eşik seviyesi, sendikaların toplu sözleşme yapma ve müzakere etme güçlerini sınırlayarak sendikaların gelişimini engellemektedir. AİHM’nin ilk ve ortaöğretim düzeyinde zorunlu olmaya devam eden din kültürü ve ahlak bilgisi derslerine ilişkin 2007 Zengin davasıyla ilgili kararı henüz uygulanmamıştır. Patrikhane, “Ekümenik” unvanını kullanabileceğine dair resmi makamlardan bir işaret almamıştır. Venedik Komisyonunun bu konuyla ilgili 2010 yılında aldığı karar henüz uygulanmamıştır. Yasalarda ve eğitim sisteminde, herhangi bir cemaat için özel dini yükseköğretim imkânı sunulmamaktadır. Resmi makamların açıklamalarına rağmen Heybeliada Rum Ortodoks Ruhban Okulu hâlâ kapalıdır. Ermeni Patrikhanesi’nin, üniversitede Ermeni dili ve din adamlarına yönelik bir bölüm açılması önerisi sonuçlanmamıştır. Süryani Ortodoks cemaati, resmi olarak kurulmuş okullarda değil, sadece gayri resmi eğitim verebilmektedir. Nüfus cüzdanı gibi resmi belgelerde dinle ilgili bilgiler yer almaya devam etmektedir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksiklikler: (devam) 2013 İlerleme Raporu 2009’da Alevilere yönelik açılımın devam etmesine ilişkin somut adımlar atılmamıştır. Cemevleri ibadet yeri olarak resmen tanınmamıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı, İslam’daki yegâne ibadethanenin cami olduğu yönünde görüş bildirmiştir. Bu görüş üst düzey Türk yetkililer tarafından tekrarlanmış ve mahkemelerde de kullanılmıştır. Aleviler, kamu hizmetleri ve eğitim sistemi de dâhil olmak üzere ayrımcılığa maruz kaldıkları kanısındadır. Protestan Hıristiyanlar ve Yehova Şahitleri mevcut ibadethanelerine yasal statü kazandıramamış ve yeni ibadethane inşa etmek için izin alamamıştır. Haziran 2013’de Vakıflar Genel Müdürlüğü Trabzon’daki Ayasofya Müzesi’nin cami olduğunu açıklamıştır. Camilerin, elektrik ve su giderleri devlet bütçesinden karşılanmakta olduğu halde, Aleviler ve resmi olarak tanınmayan gayrimüslim cemaatler bu tür masrafları kendileri karşılamak zorundadır. İstanbul’daki bir dizi Protestan, Ermeni ve Rum Ortodoks kilisesi saldırıya uğramıştır. Gayrimüslimler medyada yer alan bazı makalelerin anti-Semitizm ve nefret söylemi içerdiğine şahit olmuştur. Konuyla ilgili davalar açılmış ancak mahkeme tarafından reddedilmiştir. Türkiye, zorunlu askerlik hizmetini yapmakla yükümlü kişilere, vicdani ret hakkını tanımayan tek Avrupa Konseyi üyesidir. Bazı sivil toplum kuruluşları TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’yla daha yakın ilişki içinde bulunmayı ve Komisyonun, yasama süreci yoluyla toplumsal cinsiyet eşitliğinin ana politika alanlarına dâhil edilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin kanun ve genelgelerin uygulanmasının izlenmesi konularına daha fazla odaklanmasını talep etmiştir. Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu henüz kurulmamıştır. Aile içi şiddete maruz kalan kadınlara konuk evi kurmayan belediyelere yönelik belirli bir takip mekanizması bulunmamaktadır. Cinayet dâhil olmak üzere, kadına yönelik şiddet vakalarına ilişkin detaylı istatistikler bulunmamaktadır; ancak (eski) eşler tarafından işlenen cinayetlerle ilgili haberler sıklıkla, namus cinayetleriyle ilgili olanlar da zaman zaman medyada yer almıştır. Erken yaşta ve zorla yaptırılan evlilikler, aile mahkemelerinin yetersizliği gibi, ciddi endişe konusu olmaya devam etmektedir. “Rızaya dayalı olma”, “haksız tahrik” ve “yaşından büyük gösterme” cinsel suçlarla ilgili cezalarda uygulanan indirimlerin gerekçesini oluştururken Adli Tıp Kurumu işlendiği iddia edilen bu tür suçlarla ilgili raporları tamamlamada gecikmekle eleştirilmiştir. AİHM’nin Opuz v. Türkiye davasında, suçlular açısından önleyici ve caydırıcı etkisi olan etkin yargı kararları hakkında verdiği karar henüz uygulanmamıştır. Kadınların işgücüne katılımı, %29,5 oranıyla, düşük olmaya devam etmiştir. Bu, kadınların eğitime erişim oranının da düşük olduğunu göstermektedir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksiklikler: (devam) 2013 İlerleme Raporu Çalışan kadınlar için maliyeti karşılanabilir çocuk bakım hizmetlerinin sağlanmasındaki eksiklik bir sorun olmaya devam etmiştir. Yürürlükteki mevzuata göre yalnızca 150 ya da daha fazla kadın istihdam eden işverenler çocuk bakım hizmeti sağlamakla ya da iş yaşamı ve aile yaşamını uyumlu hale getirmek amacıyla maliyeti karşılanabilir çocuk bakım hizmetlerine erişim imkânlarını geliştirmekle yükümlüdür. Siyasette ve üst düzey idari görevlerde bulunan kadınların sayısı çok düşük olmaya devam etmiştir. Kadınların siyasi partilere dâhil edilmesini teşvik edecek mevzuat değişikliği yapılmamıştır. Yürürlükteki mevzuata göre, bu doğrultuda verilmiş bir AİHM kararı bulunmasına rağmen kadınlar evlendikten sonra kızlık soyadlarını münferit olarak kullanamamaktadırlar. Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi, kolluk görevlileri, sağlık uzmanları, sosyal hizmet görevlileri ve öğretmenler de dâhil olmak üzere, kamu görevlilerinin eğitimine tam anlamıyla dâhil edilmemiştir. Paydaşlara her zaman yeterince danışılmamıştır ve sivil toplum örgütleriyle diyalogun Hükümete yakın olanlarla sınırlı kaldığı biçiminde bir algı oluşmuştur. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından her yıl açıklanan istatistikler cinsiyetler arası eşitsizliğin Türkiye’nin kalkınma gündeminde kilit bir sorun oluşturmaya devam ettiğini ortaya koymaktadır. Kalıplaşmış yargıları yıkmak ve tüm alanlarda cinsiyet rollerine ilişkin algının değişmesini sağlamak için daha fazla çalışma yapılması gerekmektedir. Çocuk hakları ile ilgili olarak, 4-5 yaş grubu için okul öncesi eğitimdeki kayıt oranı %44’te sabit kalmıştır. 2012-2013 eğitim ve öğretim yılındaki orta öğretime net kayıt olma oranı erkek öğrenciler için kız öğrencilere kıyasla %1,5 daha yüksek ve doğu ve güneydoğu illerine kıyasla Ankara dâhil, ülkenin batısında, merkezinde ve kuzeyindeki illerinde çok daha yüksek olmuştur. Devamsızlık ve okulu bırakma oranları resmi olarak yayımlanmamıştır ancak STK’lar resmi verilere dayanarak, bu oranın yüksek olduğunu bildirmiştir. Türkiye’nin, okula devamsızlık ve okul bırakma oranlarının izlenmesini geliştirmesi gerekmektedir. 2012’de yapılan Ulusal Çocuk İşçiliği Araştırması’na göre, çocuk işçiliği konusunda 2006’dan beri bir gelişme olmamıştır. 6-17 yaşları arasındaki çocukların yaklaşık %6’sı, sokak işçiliği, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerdeki ağır ve tehlikeli işler ve tarımda ücretli, aile dışı, göçer ve geçici işler dâhil olmak üzere, ekonomik faaliyetlere dâhil olmaktadır. 28 çocuk işçi, işyeri kazalarında ölmüştür. Çocuk yoksulluğu genel itibarıyla azalmıştır, ancak Türkiye’nin kırsal ve doğu bölgelerinde yüksek kalmıştır. Sosyal hizmet ve sosyal transfer harcamaları mevcut yüksek çocuk yoksulluğu düzeyinin azaltılması için yetersiz kalırken, çocukların neredeyse dörtte biri maddi yoksunluk çekmeye devam etmiştir. Eğitim sistemi, cinsellik ve üreme sağlığı konularında sınırlı bilgi sunmaktadır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksiklikler: (devam) 2013 İlerleme Raporu Gelişimsel/engellilik riskleri bulunan çocukların uluslararası standartlar doğrultusunda belirlenmesi ve desteklenmesine ilişkin kapasitenin artırılması gerekmektedir. Çocuklara yönelik şiddet ve erken yaşta evlilik endişe konusu olmaya devam etmektedir. Aile içinde ya da psikiyatri ve rehabilitasyon merkezlerinde fiziksel ceza, açık bir şekilde yasaklanmamıştır. Etkili bir şikâyet ve bildirim mekanizmasından yoksun olan ulusal çocuk hakları izleme sistemindeki eksiklikler devam etmektedir. Uluslararası yükümlülüklerin tam olarak ve etkin bir şekilde uygulanmasına yönelik kapsamlı, hakları temel alan bir yaklaşım getirecek olan 2012-2016 Ulusal Çocuk Hakları Stratejisi hâlâ uygulamaya konulmamıştır. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin uygulanması ve izlenmesinin eşgüdümü ile görevlendirilmiş olan Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulu, rapor döneminde toplanmamıştır ve çocuk hakları ile ilgili olarak çalışan Bakanlık, birim ve kurumlar arasındaki eşgüdüm, ulusal, bölgesel ve yerel düzeylerde yetersizdir. Etkili bir çocuk adalet sistemine yönelik kaynakların sınırlı olması endişe konusudur. 18 çocuk ağır ceza mahkemesinden sekizi faaliyettedir. Çocuk mahkemelerinin toplam sayısı 96 olup, bunların 80’i işler durumdadır. Çocuk Koruma Kanunu uyarınca söz konusu çocuk mahkemelerinin 81 ilin tamamında kurulması gerekmektedir. Bu mahkemelerin olmadığı illerde çocuklar, yetişkinlere yönelik mahkemelerde yargılanmıştır. Çocukların terör örgütü üyesi olma suçuyla tutuklandığı vakalar devam etmiştir. Mayıs 2013 itibarıyla yaşları 12 ilâ 18 arasında değişen yaklaşık 2.000 çocuk cezaevinde bulunmaktadır. Bu çocukların yaklaşık 200’ü mahkûm edilmiştir, geri kalanların tutukluluk halleri sürmektedir. Ceza ve tutukevi koşulları, bölgelere göre değişiklik göstermeye devam etmiştir; kalabalıklaşma, yetersiz hijyen, kötü muamele, personel yetersizliği ve şiddet ve/veya mahkumların istismarı ile ilgili şikayetler olmuştur. Pozantı cezaevindeki kötü muamele ve cinsel istismar iddiaları ile ilgili dava hâlâ devam etmektedir. Çocuğun yüksek yararı ilkesi, tüm yasal, idari ve adli süreçlere veya çocuklarla ilgili ya da çocuklara etki eden tüm politika, program ve projelere uygun şekilde entegre edilmemiştir ya da tutarlı bir şekilde uygulanmamıştır. BM Engelli Hakları Sözleşmesi uyarınca kurulması gereken ulusal bir izleme mekanizması henüz oluşturulmamıştır ve kalıplaşmış yargılarla mücadele için daha fazla çaba sarf edilmesi gerekmektedir. Ulaşılabilirlik Strateji Belgesi ve Ulusal Eylem Planının uygulaması sınırlı kalmıştır. Engelli çocuklar, okul öncesi seviyeden itibaren uygun maliyetli ve içermeci eğitim hizmetlerine erişimde zorluklarla karşılaşmıştır. İçermeci mesleki ve hayat boyu öğrenme fırsatları da sınırlıdır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksiklikler: (devam) 2013 İlerleme Raporu Özel sektör kapsamındaki özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerinin izleme, değerlendirme ve denetimine özel önem göstermek gerekmektedir. Engelli kişilerin kamu sektöründeki istihdam oranı artmış olmakla birlikte bu oran, toplamın %2’sinden daha az olup hâlâ düşüktür. İşverenlerin engelli kişileri istihdam etmelerine ve korumalı işyerleri oluşturmalarına yönelik mali teşvikler bulunmaktadır fakat engelli kişiler özel sektörde istihdam edilme konusunda zorluklarla karşılaşmışlardır. Kamu binalarına ve taşımacılık hizmetlerinin çoğuna engelli vatandaşların erişimi genellikle sorun olmuştur. Akıl hastanelerinin izlenmesinden ve denetlenmesinden sorumlu bağımsız bir yapı bulunmamaktadır. Kapsamlı bir ayrımcılıkla mücadele mevzuatı konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Mevcut yasal çerçeve AB müktesebatı ile uyumlu değildir. Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulunun kurulmasına ilişkin Kanun Tasarısı Başbakanlıkta beklemektedir. Cinsel yönelime veya cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılıkla ilgili atıflar tasarının ilk taslağından çıkarılmıştır. Nefret suçlarına karşı özel bir mevzuat bulunmamaktadır. Lezbiyen, eşcinsel, biseksüel, transseksüeller ve interseks bireylere (LGBTI) yönelik şiddet devam etmiştir. Eşcinsellere karşı nefret saldırıları ve nefret söylemi artmıştır. Türkiye’de LGBTI’lere yönelik on iki nefret cinayeti ile LGBTI’lere karşı bir dizi linç girişimi, işkence, tecavüz, kötü muamele, aile içi şiddet, taciz ve sanal saldırı vakası rapor edilmiştir. Haksız tahrik ilkesi yargı tarafından tekrar uygulanmış ve LGBTI’lere yönelik suç faillerinin cezalarında “iyi hal” nedeniyle indirime gidilmiştir. Farklı cinsel yönelime veya cinsiyet kimliğine sahip kişilere karşı işlenen suçların soruşturulması ve kovuşturulması aşamalarındaki eksikliklerin, faillerin cezasız kalmasına yol açtığı yönünde artan endişeler bulunmaktadır. LGBTI bireylere karşı ayrımcılık vakaları ile sıkça karşılaşılmıştır. Cinsel kimliklerini açığa vurmaları nedeniyle işlerinden kovulan polisler, öğretmenler ve banka çalışanları olmuştur. Lise ve üniversite öğrencilerinin, okuldan ayrılmaya zorlanma da dâhil olmak üzere, ayrımcılıkla karşılaştıkları rapor edilmiştir. Ocak ayında, Türk Silahlı Kuvvetleri disiplin sisteminin yeniden incelenmesi ile eşcinsellik “gayri tabii” olarak tanımlanmış ve “ahlaki olarak uygunsuz” personelin görevine son verilmesi öngörülmüştür. LGBTI ve kadın hakları dernekleri, yasanın kadın personele karşı muhtemel ayrımcı uygulamalara yol açacak şekilde uygulanabilecek olmasını ve ayrımcı dilini eleştirmişlerdir. TSK Sağlık Yeteneği Yönetmeliği “eşcinselliğe” ve “transseksüelliğe” birer hastalık olarak atıfta bulunmaya devam etmiştir. Ceza Kanunu ve Kabahatler Kanunu, transseksüellere yönelik ayrımcı ve keyfi bir tarzda uygulanmıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksiklikler: (devam) 2013 İlerleme Raporu Ceza Kanunu ve Kabahatler Kanunu, transseksüellere yönelik ayrımcı ve keyfi bir tarzda uygulanmıştır. İnternet kullanımını düzenleyen kanun, siyasi ve ahlaki olarak uygunsuz bulunan bazı LGBTI ve diğer bazı internet sitelerine karşı kullanılmıştır. Görevi yaptırmamak için bir memura karşı direnmeye ilişkin Ceza Kanunu hükmü, taciz suçlamalarına karşı çıkmak amacıyla sık sık kullanılmıştır. Toplu sözleşme görüşmeleri yürütmek için gerekli yüksek temsil barajı da dâhil olmak üzere, önemli eksiklikler devam etmekte olup, bunlar uygun düzeyde müzakereleri engellemekte ve sendikaların gelişiminin önünde engel teşkil etmektedir. Küçük işyerlerinde sendikal faaliyetler nedeniyle işten çıkarılmaya karşı korumanın kaldırılmasına ilişkin bir hüküm hâlâ Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmektedir. Kamu görevlilerinin grev hakkına ilişkin genel mahrumiyet ile meslek veya işyeri düzeyinde sendika kurma yasağı devam etmiştir. Anayasa Mahkemesi, askeri kurumlarda çalışan kamu görevlilerinin sendika kurmalarını ve sendikalara katılmalarını yasaklayan hükmü iptal etmesine rağmen, çoğu kategorideki kamu görevlileri halen örgütlenme hakkından mahrumdur. Söz konusu kişilerin sendika kurma çabaları, idari veya hukuki eylemlerle engellenmiştir. Sendika kurmak için polis memurlarının yaptığı başvuru reddedilmiş; bunu organize eden polis memurları ise “itaatsizlik” ve “mesleğin küçük düşürülmesi” sebep gösterilerek meslekten ihraç edilmişlerdir. KCK’ya karşı yapılan çeşitli operasyonlarda, sendika bürolarına yapılan polis baskınları ve terör faaliyeti şüphesiyle sendikacılara yönelik tutuklamalar devam etmiştir. 400’den fazla sendika üyesi ve yöneticisi için davalar açılmış veya devam etmektedir. 60’dan fazla sendika üyesi ve yöneticisi ise, 7 aydan daha uzun süredir tutuklu yargılanmaktadır. Bu davalardaki iddianameler, örgütlenme özgürlüğüne saygı konusunda endişelere yol açmıştır. Yürürlükteki mevzuat, idaresi Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından devralınan vakıfları veya üçüncü kişilere devredilmiş taşınmazları kapsamamaktadır. Aleviler de taşınmazların iadesi konusunu gündeme getirmişlerdir. Yenilenen mevzuatın uygulanması esnasında, Tapu ve Kadastro İl Müdürlüklerinin, bazı durumlarda başvuru sahibi vakıflarla işbirliği yapmadığı veya tazminatı ödenmiş olan taşınmazların değerinin belirlenmesi konusunda ihtilafların yaşandığı bildirilmiştir. Süryani cemaati, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, mülkiyet ve tapu işlemleri konusunda güçlüklerle karşılaşmaya devam etmiştir. Kişileri ve dini kurumları ilgilendiren birçok dava sürmüştür. Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde kadastro tespit çalışmalarına yönelik devam eden sürecin sonucunda yeni mülkiyet/arazi sorunları ortaya çıkmıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksiklikler: (devam) 2013 İlerleme Raporu Önceden büyük bir bölümüne Devlet tarafından el konulmuş olan Latin Katolik Kilisesine ait taşınmazlara ilişkin durumda bir değişiklik olmamıştır. Katolik kiliselerinin tüzel kişiliği ve cemaat vakfı statüsü bulunmamaktadır. Gökçeada ve Bozcaada ile ilgili olarak mülkiyet haklarının korunmasına ilişkin Mart 2010’da verilen Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu tavsiyelerinin (Avrupa Konseyi’nin 1625 (2008) sayılı Kararı ) uygulanması henüz gerçekleştirilmemiştir. Türk makamlarının değiştirilen Tapu Kanunu’nu uygulamalarını takiben, yetkililerin “mütekabiliyet” ile ilgili hükümlerin yorumlaması da dâhil olmak üzere, Yunanistan vatandaşlarının, mülkiyetin miras yoluyla edinilmesi ve mülkiyetin tescilinde hâlâ sorunlarla karşılaştığı bildirilmiştir. Mütekabiliyet konusunda, AİHM, AİHS’ye Ek 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesinin (mülkiyet dokunulmazlığı) ihlal edildiğine hükmetmiş ve mülkiyetin iade edilmesine veya başvuru yapanlara maddi tazminat ödenmesine karar vermiştir. Heybeliada Ruhban Okulu konusundaki seçenekleri değerlendirmek üzere kurulan ad hoc komisyon sürecine Patrikhane’den katılım sağlanmamıştır. İstanbul’daki Süryani cemaatinin anaokulu açma talebi, mevzuatın yalnızca Ermeni, Musevi ve Rum okullarının açılmasına olanak tanıdığı gerekçesiyle yetkili makamlar tarafından reddedilmiştir. Ocak 2013’de, Roma Katolik Piskoposu’nun 2010 yılında İskenderun’da öldürülmesi ile ilgili davada, İskenderun 2. Ağır Ceza Mahkemesi, cinayetin siyasi bir amaç içermediğini veya örgütlü suç saldırısı olmadığını göz önünde bulundurarak, sanığı 15 yıl hapis cezasına çarptırmıştır. Mart 2013’de, Diyarbakır Askeri Mahkemesi Ermeni asıllı bir erin öldürülmesiyle ilgili olarak sanığa, taksirle adam öldürmek suçundan dört yıl beş ay hapis cezası vermiştir. Kararla ilgili olarak, ölen kişinin ailesi temyize başvurmuştur. Mevcut hukuki çerçeve ve bunun idare ve mahkemeler tarafından uygulanması, azınlık mensuplarının haklarını tam olarak güvence altına almamaktadır. Lozan Antlaşması’yla Türkiye tarafından tanınan gayrimüslim azınlıklar dışında, Türk makamları, bir çoğunluğa veya azınlığa mensup olmalarına bakmaksızın, tüm Türk vatandaşlarını hukuk önünde eşit haklara sahip bireyler olarak görmektedir. Ancak, tüm vatandaşlar için tam eşitlik öngören bu yaklaşım Türkiye’yi, Avrupa standartlarına uygun olarak belirli vatandaşlara kimliklerini korumaları için etnik köken, din veya dil temelinde belirli haklar vermekten alıkoymamalıdır. Türkiye’nin, azınlıkları veya benzer grupları hedef alan nefret söylemlerini ya da suçlarını engellemek ve cezalandırmak amacıyla sarf ettiği çabaları devam ettirmesi gerekmektedir. Azınlık mensubu okul müdürleri ve azınlık mensubu olmayan müdür yardımcılarının hesap verebilirlikleri dâhil olmak üzere, azınlık okullarının yönetimi, halen hakkında uygulama yönetmeliği çıkarılması gereken bir konudur. Mütekabiliyet ilkesi geçerliliğini korumaktadır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 3 . YA R G I V E T E M E L H A K L A R Eksiklikler: (devam) 2013 İlerleme Raporu Ocak 2013’de, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, Türk Hükümeti’ne, 1625(2008) sayılı kararını gecikmeksizin uygulaması, Rum azınlıkların mülkiyet haklarını iade etmesi ve Gökçeada ile Bozcaada’da yaşayan halkın ihtiyaçlarını ele alması yönünde çağrıda bulunmuştur. Misyonerlik karşıtı veya azınlıklara karşı söylemler, zorunlu ders kitaplarının bazılarında ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2010-2014 dönemi birinci beş yıllık planında yer almaya devam etmiştir. Protestan Kiliselerinin insan hakları ihlallerine ilişkin raporu, 2012 yılında Hıristiyanlara yöneltilen nefret suçlarının devam ettiğini ve Protestan kiliseleri ile diğer kiliselere ve buralarda ibadet eden kişilere karşı fiziksel saldırılarda bulunulduğunu belirtmiştir. Adana’daki Latin Katolik Kilisesine Nisan 2011’de gerçekleştirilen saldırıyla ilgili dava, avukatların davanın Ergenekon davasıyla birleştirilmesi yönündeki talepleriyle devam etmiştir. Gelişmelere rağmen, Roman vatandaşlara ayrımcılık yapıldığına ilişkin bildirimler devam etmiştir. Roman vatandaşlara kamu hizmetlerine yönelik geçici iş olanakları sunulmaya devam edilmiştir, ancak Roman vatandaşların istihdam edilebilirliklerini arttırmaya yönelik tedbirler eksiktir ve Roman çocukların, tüm eğitim seviyelerinde okuldan ayrılma ve devamsızlık oranları yüksektir. Kısmen nüfus cüzdanlarının bulunmamasından kaynaklanan kötü barınma koşulları ve sağlık hizmetlerine erişim konusunda karşılaşılan zorluklar devam etmiştir. Türkiye’deki Roman vatandaşların karşı karşıya kaldıkları sorunları ele almak üzere özel bir komite kurulması yönündeki muhalefet girişimi, iktidar partisi tarafından desteklenmemiştir. Türkiye hâlâ 2005-15 Uluslararası Roman Katılımının On Yılı Girişimi’ne taraf değildir. Hâlihazırda, bazı mevzuat hükümleri Türkçe dışındaki dillerin kullanımını kısıtlamaktadır. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin olarak, belirgin bir ilerleme sağlanmamıştır. Türkiye’nin kişisel verilerin korunmasına ilişkin genel bir kanunu kabul etmesi ve bu bağlamda tamamen bağımsız bir veri koruma otoritesinin kurulması gerekmektedir. Kısa Vadeli Hedefler: KOB Kişisel verilerin korunması konusundaki yasal düzenlemelerin müktesebat ile uyum çabaları güçlendirilmeli ve bağımsız bir veri koruma denetim makamı kurulması. Diğer öncelikler için siyasi kriterler bölümüne bakınız. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 4 . A D A L E T, Ö Z G Ü R L Ü K v e G Ü V E N L İ K Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu Göç konusunda Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Nisan 2014’te yürürlüğe girmiştir. Aynı tarihte Göç İdaresi Genel Müdürlüğü de bu yasanın uygulanması yükümlülüğünü resmen ele almıştır. Bu yeni düzenlemeler AB’nin uluslararası koruma, düzenli ve düzensiz göçmenler ve insan ticareti mağdurlarının koruması konusundaki standartlarına uyum yolunda önemli bir adımdır. 2014’te Emniyet Genel Müdürlüğü ile Göç İdaresi Genel Müdürlüğü arasında bir protokol imzalanarak, görevler ve sorumluluklar noktasında pürüzsüz bir geçiş sağlanması amaçlanmıştır. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü merkezi olarak çalışmalarına başlamış olmakla birlikte, yerel düzeyde yetkilerin devri daha kademeli olarak gerçekleştirilecektir. Nisan 2014’te kabul edilen İç İşleri Bakanlığı genelgesi ile idari gözaltı durumunda olan kişilerin sosyal ve psikolojik ihtiyaçları, inanç ve ibadet özgürlükleri ve ayrımcılığa karşı korunma hakları konularına vurgu yapılmaktadır. AB ve Türkiye 16 Aralık 2013 tarihinde Geri Kabul Anlaşması’nı imzalamışlardır. Aynı tarihte ise AB Türkiye ile bir yol haritası temelinde Vize Serbestisi Diyalogu başlatmıştır. Geri Kabul Anlaşması’nın onaylanması AB’de Mayıs, Türkiye’de ise Ağustos aylarında gerçekleşmiş, Anlaşma 1 Ekim’de yürürlüğe girmiştir. Türkiye ve Moldova arasında ikili geri kabul anlaşması Mayıs 2014’te yürürlüğe girmiştir. İltica konusundaki yeni kanun Avrupalı olmayan mültecilere “şartlı mülteci statüsü” getirmektedir. Bu statü mültecilere yüksek koruma sağlasa da, bu koruma seviyesi Avrupalı mültecilere sağlanandan daha düşüktür. Suriye’deki kriz nedeniyle Türkiye’ye iltica eden kişi sayısı 1 milyon’u geçmiştir ve bu kişilerin 220 bin kadarı Türkiye’nin güneydoğusundaki 10 ilde iyi çalışan ve düzenlenmiş olan 22 mülteci kampında yaşamaktadır. Bu kamplara BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ve diğer uluslararası kurumlardan maddi ve teknik destek de sağlanmaktadır. Bunun dışında 700 bin kadar Suriyeli mültecinin Türkiye’nin güneydoğu illerinde ve İstanbul ile İzmir’de ikamet ettiği bilinmektedir. Türkiye komşu olduğu AB üyesi ülkelerle sınır güvenliği konusundaki işbirliğinin iyileştirilmesi çalışmalarına devam etmiştir. 2013’ten bu yanda Yunanistan ve Bulgaristan makamlarıyla ortak kara sınırlarında düzensiz göçmenlerin geçişinin engellenmesi çalışmaları devam etmiştir. Bu çalışmalar Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan Üçlü Ortak Bağlantı Merkezi’nin kuruluşuyla desteklenmeli ve genişletilmelidir. Türkiye’nin Ottowa Sözleşmesi (Mayınların Yasaklanması Sözleşmesi) altında mayınları temizleme yükümlülüğü 2022 yılına kadar uzatılmıştır. Özellikle Ermenistan, Azerbaycan, İran, Irak ve Suriye sınırlarındaki mayınların temizlenmesinin getireceği zorluklar nedeniyle Türkiye’nin mayın temizleme görevinden sorumlu bir ulusal idare kurması düşünülmelidir. Şubat 2014’te Türkiye ve Frontex arasında 2014-2016 yıllarını kapsayan bir işbirliği planı imzalanmıştır. Bu plan risk analizi için istatistiki verilen paylaşımı, eğitim faaliyetleri ve operasyonel işbirliği ile pürüzsüz bir şekilde işleme konmuştur. Türkiye hukuki ve cezai konularda cezai konularda uluslararası işbirliği konusunun tek bir kanunda konsolide edilmesi amacıyla başlatılan hazırlık çalışması tamamlanmıştır. Benzer bir süreç yine adli konular için başlatılmıştır. Türkiye suç ve terörizmle mücadelede polis işbirliği konusunda bir takım ikili anlaşmalar imzalamıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 4 . A D A L E T, Ö Z G Ü R L Ü K v e G Ü V E N L İ K Gelişmeler: (devam) Organize suçlarla mücadele konusunda 2010-2015 Organize Suçlarla Mücadele Ulusal Stratejisi ve 2013-2015 eylem planının uygulanması için düzenli toplantılar devam etmektedir. Emniyet Genel Müdürlüğü tanık koruma ünitelerini üç yeni ilde daha devreye sokmuştur. Türkiye 2010 yılında imzaladığı Avrupa Konseyi Siber Suçlar Sözleşmesi’ni onaylamıştır. Sözleşme 1 Ocak 2015 tarihinde yürürlüğe girecektir. Türkiye terörle mücadelede terörizm finansmanı ile mücadele düzenlemelerini iyileştirmiştir. Bu sayede Türkiye AB Mali Eylem Görev Gücü’nün terörizmin finansmanıyla mücadelede stratejik eksiklikleri bulunan ülkeler listesinden çıkmış ve “Kara para aklama ve terörizm finansmanıyla mücadele uyumunun iyileştirilmesi – devam eden süreç” listesine eklenmiştir. Uyuşturucu ile mücadelede işbirliği alanında 2013-2018 uyuşturucuyla mücadele ulusal stratejisinin ve 2013-2015 eylem planının uygulanması için kararnameler çıkarılmıştır. Türkiye Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı Bilgi Ağı Reitox toplantılarına gözlemci olarak katılmaya ve Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Merkezi’yle (EMCDDA) bilgi paylaşımına devam etmektedir. 2014 İlerleme Raporu Eksiklikler: Türkiye, düzensiz göç için önemli bir geçiş ve varış ülkesi konumundadır. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü sadece Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı olmayan düzensiz göç geri gönderme merkezlerinin yönetimini devralacağını duyurmuştur. Bu durum, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün düzensiz göçmenler için konaklama kapasitesinin 2012’de 1941 iken 2014’te 1740’a kadar düşmesine neden olmuştur. Toplam 3000 kişi kapasiteli yeni geri gönderme merkezleri halen inşa halindedir. Nisan 2014’te kabul edilen İç İşleri Bakanlığı genelgesi adli yardıma erişim ve iltica süreçleri ile ilgili açıklamalar barındırmamaktadır. Türkiye Pakistan ile imzalanan geri kabul anlaşmasını halen onaylamamıştır. Yunanistan ile yapılan geri kabul anlaşmasının uygulanması konusunda bir ilerleme kaydedilmemiştir. Türkiye Bulgaristan ile geri kabul konusunda işbirliğine son vermiştir. Türkiye’nin Mültecilerin Hukuki Statüsüne ilişkin 1951 Cenevre Sözleşmesi’ni, coğrafi sınırlama kuralı çerçevesinde uygulaması nedeniyle söz konusu Kanun’un Avrupa’dan gelen ve Avrupa ülkeleri dışından gelen mültecilere ilişkin hükümleri, farklılık göstermektedir. İltica konusundaki yeni kanun “ek koruma” ve “geçici koruma” gibi koruma statüleri getirse de bu statülerin tanımları yeterli biçimde yapılmamıştır. Türk makamlarının süreçleriyle paralel olarak yerleştirme için mülteci statüsü belirleme süreçleri yürüten Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin iltica alanındaki iş yükü neredeyse iki katına çıkmıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 4 . A D A L E T, Ö Z G Ü R L Ü K v e G Ü V E N L İ K Eksiklikler: (devam) 2014 İlerleme Raporu Türk makamları BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin desteği ile Haziran 2014’te kamp dışında yaşayan yaklaşık 580 bin Suriyeli mülteciyi kayıt altına almıştır. Kaydı gerçekleştirilen mültecilerin sağlık ve eğitim hizmetlerine ücretsiz erişim hakkı bulunmaktadır. Ancak bu durum yerel kapasite ve kaynakları ciddi anlamda sıkıntıya sokmaktadır. Türkiye’de bulunan Suriyeli mültecilerin çoğunun yasal durumu belirsizdir ve bu nedenle çalışma olanakları kısıtlıdır. Kamplar dışında yaşayan Suriyeli mültecilerin temel hizmetlere erişiminde ciddi sıkıntılar bulunmaktadır. Bu mültecilerin çoğunun yaşam koşulları son derece zorludur. Türkiye Suriye dışında özellikle Irak da dahil olmak üzere başka ülkelerden de ciddi sayıda mülteciye ev sahipliği yapmaktadır. Türkiye eski ve sahtecilik yapılması kolay vize damgaları yerine üst düzey güvenlik önlemleri getiren yeni vize pulları kullanılacağını ilan etmiştir. Ancak bu pullar halen kullanıma konmamıştır. 2014 yılında vizesiz giriş hakkı sağlanan AB üyesi ülke sayısında ciddi artış olmamıştır. Bu olanak Macaristan vatandaşlarını kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Türkiye internet üzerinden e-vize alma olanağı sağlayan yeni bir sistem kurmuş olsa da, bu sistem vize işlemlerinin ana gerekliliklerini yerine getirmemekte ve vizeler sınırlarda verilmeye devam etmektedir. Türkiye, mevzuatını ve uygulamalarını AB vize politikasıyla uyumlu hale getirmemiştir ve AB’ye üye ülke vatandaşlarına vize uygulama ya da uygulamama konusunda AB’ye üye ülkeler arasında ayrım yapmaktadır. Dış Sınırlar ve Schengen alanında, Türkiye uzman ve profesyonel bir sınır güvenliği birimi kuracak ve entegre sınır yönetimi araçlarını düzenleyecek Sınır Güvenliği Kanunu Tasarısı Taslağını henüz kabul etmemiştir. Bu yasanın yokluğunda hâlihazırda sınır yönetiminden sorumlu kurumların kapasitesi geliştirilmelidir. Askerlik görevini yapmakta olan er ve erbaşın sınır gözetim ve güvenliğinde kullanılması endişe yaratmaktadır. Sınır bölgelerinde yakalanan düzensiz göçmenlerin kimlik belirleme ve süreç idaresinin iyileştirilmesi için jandarma kuvvetlerinde görevli personelin sayısının artırılması gerekmektedir. Entegre sınır yönetimi için oluşturulmuş olan mevcut araçlar ve eşgüdüm mekanizmalarından hiçbiri pratikte işlememektedir. Entegre sınır yönetimi sisteminin hayata geçirilmesi için elle tutulur gelişmeler gerekmektedir. Tüm sınır güvenliği makamları, jandarma ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün etkin bir şekilde işbirliği ve eşgüdüm içinde çalışması gerekmektedir. Bu kapsamda istatistik, risk analizi ve yerel stratejiler gibi çalışma araçlarının geliştirilmesi ve bilgi paylaşımının gerçekleşmesi elzemdir. Emniyet Genel Müdürlüğü ve havayolu şirketleri arasında özellikle sahte belgelerin tespiti alanında işbirliği geliştirilmelidir. Özellikle İstanbul’daki havaalanlarında daha etkin sınır güvenliği sağlanması amacıyla AB göç irtibat görevlileri ile işbirliği güçlendirilmelidir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 4 . A D A L E T, Ö Z G Ü R L Ü K v e G Ü V E N L İ K Eksiklikler: (devam) 2014 İlerleme Raporu Ege Denizi’nde Türkiye’den Yunan adalarına geçmeye çalışan düzensiz göçmen sayısında artış olmuştur. Bu konuda da iki ülke tarafından uygulanacak ortak bir yaklaşım gerekmektedir. Türkiye halen Eurojust ile işbirliği anlaşması imzalamamıştır, ancak Türkiye Eurojust iş yükü arasında en çok yer alan üçüncü ülkelerden biridir. Türkiye’ye işbirliği anlaşması imzalanmasına bakılmaksızın, Eurojust için bir irtibat görevlisi atanması davetinde bulunulmuştur. Türkiye’de bir veri koruma kanunun bulunmayışı uluslararası alanda polis işbirliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenden dolayı Europol ile işbirliği anlaşması imzalanamamaktadır. Europol ile irtibat süreçlerinin iyileştirilmesi polis işbirliğini ciddi anlamda kolaylaştırılacaktır. Türkiye’de birimler arası işbirliğinin de iyileştirilmesi gerekmektedir. Türkiye organize suçlar için Europol’un Ciddi ve Organize Suç Tehdit Değerlendirme Metodolojisi (SOCTA) ile tutarlı bir organize suçlar stratejik tehdit değerlendirmesi geliştirmeli ve yürürlüğe koymalıdır. Aralık 2013 yolsuzluk soruşturmaları sonrası üst düzey polis memurlarının da içinde olduğu çok sayıda polisin görev yerleri değiştirilmiş, bu polislerden bazıları tutuklanmıştır. Görevden almalar kaçakçılıkla mücadele, organize suçlarla mücadele, terörle mücadele gibi birimlerin soruşturma yürütme kapasitesini olumsuz yönde etkilemiştir. Kolluk güçlerinin işleyişinde veri toplama ve analiz kapasitesi iyileştirilmelidir. Türkiye halen Avrupa Konseyi İnsan Kaçakçılığı Sözleşmesi’ni imzalamamıştır. Türkiye’nin insan kaçakçılığı konusunda AB standartlarına uygun kapsamlı bir yasal çerçevesi bulunmamaktadır. Kolluk güçleri insan kaçakçılığı mağdurlarının yalnızca çok küçük bir kısmına ulaşabilmiştir. Türkiye’nin insan kaçakçılığı ile mücadelede bilgi toplama ve değerlendirme kapasitesi düşüktür. Türkiye Avrupa Konseyi’nin Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması, Araştırılması, Ele Geçirilmesi ve El Konulmasına İlişkin Sözleşme’sini halen onaylamamıştır. Türkiye’de veri güvenliği yasası olmayışı ve terörizm alanındaki tanım ve cezalar arasındaki farklar nedeniyle Türkiye’nin AB üye ülkeleri ve AB kurumlarının terörizmle mücadele konusundaki polis ve adli işbirliği kısıtlı kalmıştır. Türkiye radikalleşmenin önlenmesi konusundaki kapasitesini artırmalı ve bu kapsamda yabancı savaşçılar sorununu çözmeye yönelik uygun tedbirler almalıdır. Türkiye Asya ve Batı Avrupa arasındaki uyuşturucu yollarında önemli bir geçiş ülkesi konumunda olmaya devam etmektedir. Türk suç örgütleri Avrupa’da uyuşturucu kaçakçılığı ve dağıtımında önemli rol oynamaktadır. Türkiye’nin Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Merkezi’ne (EMCDDA) katılımına ilişkin onaylanan anlaşmanın resmi olarak AB’ye bildirimi halen yapılmamıştır. Bu nedenle anlaşma yürürlüğe girememektedir. Türkiye Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı Bilgi Ağı Reitox toplantılarına gözlemci olarak katılmaya devam etmektedir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 4 . A D A L E T, Ö Z G Ü R L Ü K v e G Ü V E N L İ K 2014 İlerleme Raporu Eksiklikler: (devam) Tedavi merkezi sayısı 28’e çıkmıştır ancak mevcut kapasite halen yeterli değildir. Veri toplama ve analiz kapasitesi de geliştirilmelidir. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu Türkiye, göç için önemli bir geçiş ülkesi ve hedef ülke olma konumunu sürdürmektedir. Doğrudan Türkiye’den geçiş yaparak AB dış sınırlarında yakalanan üçüncü ülke vatandaşlarının büyük bir kısmının daha önceden Türkiye’ye yasal yollardan giriş yapmış oldukları saptanmıştır. Çoğu durumda, göçmenler son yıllarda düzensiz göçün potansiyel kaynağı olan pek çok ülkeyle doğrudan bağlantısı olan İstanbul Havaalanına iniş yapmakta ve Türkiye’deki katı olmayan vize süreçleri sayesinde, Türkiye’ye kolaylıkla kabul edilmektedirler. 2011 yılı ile kıyaslandığında, 2012 yılında Türkiye’nin düzensiz göçmenlerin barındırılmasına yönelik kapasitesi düşmüştür. Erzurum, Edirne, Aydın, Bitlis ve Van’da geri gönderme merkezlerinin inşası henüz tamamlanmamıştır. Bu merkezlerde kalan düzensiz göçmenlerin faydalanabileceği şekilde yapılandırılmış psiko-sosyal hizmetler hâlâ mevcut değildir. Bu merkezlerin kurulması, idaresi ve denetimini de içeren Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun uygulanmasına ilişkin ilgili mevzuatın kabul edilmesi öncelik taşımaktadır. Mahkemelerin, göçe ilişkin davaların ele alınmasına yönelik kapasitelerini ve baroların göçmenlere adli yardım sağlamasına ilişkin kapasitelerini güçlendirmeleri gerekmektedir. Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması hâlâ imzalanmamıştır. Bu anlaşmanın hızlı bir şekilde akdedilmesi ve etkili bir şekilde uygulanması büyük önem taşımaktadır. Mevcut ikili geri kabul anlaşmalarının etkili bir şekilde uygulanmasının sağlanması gerekmektedir. Pakistan ve Belarus ile geri kabul konusunda yapılan anlaşmalar hâlen onaylanmamıştır. Türkiye’nin Mültecilerin Hukuki Statüsüne ilişkin 1951 Cenevre Sözleşmesi’ni, coğrafi sınırlama kuralı çerçevesinde uygulaması nedeniyle söz konusu Kanun’un Avrupa’dan gelen ve Avrupa ülkeleri dışından gelen mültecilere ilişkin hükümleri, farklılık göstermektedir. Yeni sistemin, özellikle mülteci hakları konusunda uygulamaya ilişkin mevzuat ile daha fazla geliştirilmesi gerekmektedir. Malatya, Mersin ve Şanlıurfa’da Suriyeli mülteciler için ilave kampların kurulmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Kamp dışında kalan mültecilerin durumlarına önem verilmesi gerekmektedir. Sığınma başvurularının incelenme süreci uzun sürmekte olup, bu sürecin kolaylaştırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Kayıtlı mültecileri kabul etmeye gönüllü yerleştirme ülkeleri bulmak giderek zorlaşmaktadır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 4 . A D A L E T, Ö Z G Ü R L Ü K v e G Ü V E N L İ K Eksiklikler: (devam) 2013 İlerleme Raporu Türkiye, mevzuatını ve uygulamalarını AB vize politikasıyla uyumlu hale getirmemiştir ve AB’ye üye ülke vatandaşlarına vize uygulama ya da uygulamama konusunda AB’ye üye ülkeler arasında ayrım yapmaktadır. Brunei, Belarus, Kolombiya ve Makedonya ile yapılan ve tüm pasaport tipleri için geçerli olan vize muafiyeti anlaşmaları yürürlüğe konulmuştur. Raporlama döneminde, Moldova ve Yemen ile imzalanmış olan benzer anlaşmalar henüz yürürlüğe konulmamıştır. Nisan 2013’te vize sisteminde yapılan değişiklikler sonucunda bazı ülke vatandaşları Türkiye’ye giriş yapmak ve burada kalmak için çevrimiçi elektronik bir sistemle izin alabilmektedir. Böyle bir sistem, Schengen alanına dâhil ülkelerde yoktur. Dış Sınırlar ve Schengen alanında, Türkiye uzman ve profesyonel bir sınır güvenliği birimi kuracak ve entegre sınır yönetimi araçlarını düzenleyecek Sınır Güvenliği Kanunu Tasarısı Taslağını henüz kabul etmemiştir. İçişleri Bakanlığı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın kaçakçılıkla mücadelede daha etkin işbirliği yapmaları gerekmektedir. Sınır yönetimi alanında somut ilerleme kaydedilebilmesi bakımından Entegre Sınır Yönetimi Koordinasyon Kurulu’nun rolünün güçlendirilmesi gerekmektedir. Türkiye, 1996 tarihli Çocuk Koruma Sözleşmesi’ni henüz imzalamamış ve onaylamamıştır. AB ile adli konularda işbirliği sınırlı düzeyde kalmıştır. Türkiye polis işbirliği ve örgütlü suçlarla mücadele konularında başlıca uluslararası sözleşmelere taraftır, ancak verilerin korunmasına ilişkin mevzuatın olmaması gibi eksiklikler bulunmaktadır. Reitox Ulusal Odak Noktası’nın (TUBİM) statüsü ve insan kaynaklarının güçlendirilmesi gerekmektedir. Tedavi merkezi sayısı 25’e çıkmıştır ancak mevcut kapasite halen yeterli değildir. Uyuşturucu ile mücadele konusunda, koşulları daha iyi olan tedavi ve rehabilitasyon merkezlerinin kurulmasını kapsayan daha dengeli bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır. Veri toplama ve analiz kapasitesinin geliştirilmesi gerekmektedir. Kısa Vadeli Hedefler: KOB Tüm yasa uygulayıcı kurumların güçlendirilmesine devam edilmesi ve tüzük ve işleyişleri konusunda ajanslar arası işbirliğinin geliştirilmesi dâhil Avrupa standartlarıyla uyum sağlanması. Bir etik yasası kabul edilmesi ve bağımsız ve etkin bir şikâyet sistemi oluşturarak yasa uygulayıcı kurumların sorumluluklarının sağlanması. İltica ve Göç Ulusal Eylem Planı’nın uygulama (bir yol haritası benimseyerek) ve uluslararası standartlarla uyumunun, yasadışı göçle mücadele kapasitesinin artırılması. AB ile acilen bir geri kabul anlaşması imzalanması. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 4 . A D A L E T, Ö Z G Ü R L Ü K v e G Ü V E N L İ K Kısa Vadeli Hedefler: KOB Bir iltica kurumu kurulması da dâhil olmak üzere AB müktesebatı ile uyumlu bir kapsamlı iltica yasası hazırlanması. Sınır yönetiminin tek elden yapılması konusunda kesin bir yol haritası belirlenmesi. Ulusal Eylem Planı uygulanması çalışmalarının sürdürülmesi. Yeni sınır kolluk kuvvetinin kurulması. Örgütlü suçlar konusundaki ulusal stratejinin uygulanması. Örgütlü suçlar, uyuşturucu, insan kaçakçılığı, sahtekârlık, yolsuzluk ve kara para aklamaya karşı savaşın güçlendirilmesi. Orta Vadeli Hedefler: Ajanslar arası yakın işbirliğine dayanan, sınırlarda uluslararası korumaya ihtiyacı olan kişilerin teşhis edilmesini sağlayacak bir ön-tarama sistemini de içeren, müktesebatla uyumlu bir bütünleştirilmiş sınır idare sisteminin kurulması. Sığınma alanında Cenevre Konvansiyonu’na uygulanan coğrafi sınırlandırmanın kaldırılması ve sığınmacılar için koruma, sosyal destek ve bütünleşme önlemlerinin güçlendirilmesi konuları başta olmak üzere müktesebatla uyumlaştırmaya devam edilmelidir. Türk mevzuatının medeni hususlarda müktesebat ile uyumu sağlanmalı ve yargının uygulama kapasitesi güçlendirilmelidir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 25. BİLİM ve ARAŞTIRMA Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu 7. Çerçeve Programı’na katılım düzeyi artmıştır. Bilgi-iletişim teknolojileri, gıda güvenliği, biyoteknoloji ve çevre araştırmaları alanlarında 7. Çerçeve Programı’na katılım iyi düzeydedir. Marie Sklodowska-Curie programına katılım ve KOBİ’lerin AB araştırma programlarına katılımı artmaya devam etmiştir. Türkiye Avrupa Araştırma Konseyi (ERC) tarafından sağlanan hibelere erişimde başarı oranı artmıştır. Türkiye’nin AB’nin yeni araştırma ve yenilikçilik programı Ufuk 2020’ye (Horizon 2020) katılımı anlaşması Haziran 2014’te imzalanmış ve Türkiye’den kurumların programa 1 Ocak 2014’ten itibaren geriye dönük katılımı da sağlanmıştır. Avrupa Araştırma Alanı’yla (ERA) daha fazla bütünleşme kapsamında, Türkiye, Avrupa Araştırma Alanı Komitesi’ne gözlemci olarak katılmaktadır. Türkiye 2013 yılında 2014-2018 yıllarını kapsayan 10. Kalkınma Planı’nı kabul etmiştir. Bu plan ile bilim, teknoloji ve yenilikçilik yenilikçi üretim ve sürekli büyüme için temel taşlardan olduğu kabul edilmiştir. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu Türkiye’nin 2023 yılına gelindiğinde dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olması amacıyla ulusal yenilikçilik ve girişimcilik sistemi için yeni hedefler belirlemiştir. Bu hedeflere göre ar-ge yatırımlar GSYİH’nin %3’ü seviyesine ulaşmalı, bu oranın %2’si özel sektör ar-ge yatırımlarından oluşmalıdır. Aynı zamanda tam zamanlı araştırmacıların sayısının 300 bin’e, özel sektörde tam zamanlı araştırmacıların sayısının ise 180 bin’e çıkarılması hedeflenmektedir. Eksiklikler: 7. Çerçeve Programı kapsamında Türkiye, %21,6’lık AB ortalaması ile kıyaslandığında, %16,20’lik bir ortalama başarı oranına sahiptir. Türkiye’de Ar-Ge yatırımlarının GSYH içindeki payı %0,9’da kalmıştır. AB’de ortalama ise %2,07 oranındadır. 2014 Yenilikçilik Birliği Skor Tablosu verilerine göre Türkiye mütevazı yenilikçiler arasında yer almaktadır. Türkiye’nin farklı göstergelerde yenilikçilik seviyesi AB ortalamasının çok altındadır. Eksiklikler: (devam) 2013 İlerleme Raporu KOB 7. Çerçeve Programı’nın sona ermesinden üç ay önce, Türkiye, %20’lik AB ortalaması ile kıyaslandığında, %15,20’lik bir ortalama başarı oranına sahiptir. Dolayısıyla, iyileştirmeye ihtiyaç bulunmaktadır. Türkiye’nin Avrupa Araştırma Konseyi (ERC) tarafından yürütülen Fikirler Özel Programı’na katılımı yetersizdir. TÜİK verilerine göre Ar-Ge yatırımlarının GSYH içindeki payı %0,86’da kalmıştır. Araştırma harcamalarındaki özel sektör payı %43 oranındadır. Türkiye Yenilikçilik Birliği’ne katkı sağlamaktadır, ancak genel olarak yenilikçilik performansı hâlâ AB ortalamasının altındadır. Bahsedilmiyor. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 6 . E Ğ İ T İ M v e K Ü LT Ü R Tespitler: Dershanelerin 1 Eylül 2015’e kadar kapatılması için yasal düzenleme kabul edilmiştir. Bu kanun ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeniden düzenlenmesini, bakanlıktaki bazı merkezi ve yerel üst düzey makamların ortadan kaldırılmasını içermektedir. Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu %55 oranında AB tarafından finanse edilen Hayat Boyu Öğrenim ve Gençlik Programlarına yapılan başvurular büyük oranda artmaya devam etmiştir. Kurum ve kişilerle 3600 hibe anlaşması imzalanmış, bu programlardan faydalanan kişi ve kurumların toplam sayısı 70 bin’e ulaşmıştır. 5 yaş çocukların okul öncesi eğitime katılım oranı %2 artarak 2013-2014 döneminde %42,5’e ulaşmıştır. İlkokul ve ortaokul için net okul kayıt oranları sırasıyla %99,6 ve %94,5 olmuştur. Lise için net okul kayıt oranı %6 artış göstererek %76,7’ye yükselmiştir. Kız öğrencilerin okula kayıt olma oranı %67'den %69,3’e çıkmıştır. Hayat Boyu Öğrenim için Türkiye vasıflar çerçevesinin 2014 sonuna kadar kabulü beklenmektedir. Türkiye’nin gençlik programlarına katılımı artmaya devam etmektedir. Türkiye Mayıs 2014’te Erasmus + Programı’na tam üye olmuştur. Kültürel sektörlerin teşviki, kültürel miras için yönetim planı ve restorasyon konuları 10. Kalkınma Planı kapsamına alınmıştır. Eksiklikler: Okulu erken bırakma oranları sistematik biçimde takip edilememektedir. Özellikle kız çocukların okullaşması noktasında iyileşmelere rağmen daha fazla çaba gerekmektedir. Çalışan nüfusunun %61’ninin sadece 8 yıllık eğitim düzeyi olduğu görülmektedir. Ortaöğretimde cinsiyet farkı artmaya devam etmektedir ve cinsiyet farkları bazı bölgelerde daha yoğun olarak gözlenmektedir. Türkiye Bologna Süreci tavsiyelerini bazı üniversitelerde uygulama noktasında ileri bir seviyeye gelmiş olsa da Türkiye’nin 176 üniversitesi arasında ciddi kalite farkları bulunmaktadır. Üniversiteler için bağımsız ve tam anlamda işler bir kalite denetim ve akreditasyon kurumu halen kurulmamıştır. Yüksek öğrenim için kalite denetim kurumu için çalışmalar başlatılmamıştır. 2013 yılında Gezi protestolarına katılan özel tiyatroların bazılarına sağlanan mali destek kesilmiştir. Hükümet Devlet Tiyatro ve Balesi’nin ortadan kaldırılması ve yerine bir sanat kurumu kurulması yönünde planlarını açıklamış, bu planlar sivil toplum örgütleri tarafından eleştirilmiştir. Türkiye, Ekim 2005’te imzaladığı Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesine ilişkin UNESCO Sözleşmesi’ni henüz onaylamamıştır. Türkiye halen “Yaratıcı Avrupa” programını imzalamamıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 6 . E Ğ İ T İ M v e K Ü LT Ü R Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu KOB Yükseköğretime erişimde ilerleme kaydedilmiştir, ancak AB ortalamasının altındadır. 2012 yılında uygulamaya giren yeni “4+4+4” eğitim sistemi, zorunlu eğitime başlama yaşını 84 aydan 66 aya indirmiştir. Müfredat bu doğrultuda gözden geçirilmediği için, okula yeni başlayanlar açısından sorunlar ortaya çıkmaktadır Toplumsal cinsiyet farklılığı %2,4’ten %1,5’e gerileyerek azalmaya devam etmiştir, ancak bazı bölgelerde söz konusu fark kayda değer düzeyde olmaya devam etmektedir. Türkiye, Bologna süreci tavsiyelerini uygulama bakımından ileri bir aşamadadır, ancak Türkiye’deki 170 üniversite arasında nitelik açısından önemli farklılıklar süregelmektedir. Bağımsız, tümüyle işlevsel ve Avrupa standartları ve kılavuzları ile uyumlu bir Kalite Güvencesi ve Akreditasyon Ajansı hâlâ kurulmamıştır. Yükseköğretim için oluşturulmasına karar verilen kalite güvence ajansı için hazırlıklar henüz başlamamıştır. Devam etmekte olan bazı kentsel yenileme projelerinin bazı kültürel ve tarihi miras açısından risk oluşturma potansiyeli bulunmaktadır. Sivil toplum karar alma süreçlerinde her zaman yer almamaktadır ve çoğu kez şeffaflık ve kamuoyu ile istişare eksikliği söz konusudur. Türkiye, Ekim 2005’te imzaladığı Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesine ilişkin UNESCO Sözleşmesi’ni henüz onaylamamıştır. Kısa Vadeli Hedefler: Yaşam Boyu Öğrenim ve Gençlik Eylem Ulusal Ajansı’nın artan iş yükü nedeniyle idari kapasitesinin artırılması. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 27. ÇEVRE ve İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu Anayasa Mahkemesi AB müktesebatıyla uyumlu olmayan ve yatırımların çevre konusundaki yasal düzenlemeden muaf tutulması yönündeki iki değişikliği iptal etmiştir. Stratejik Çevresel Değerlendirme (SÇD) Yönetmeliği’nin uyumlaştırılması çalışmalarına başlanmıştır. Atık yönetimi alanında katı atık sahalarının AB standartlarına getirilmesi çalışmaları devam etmiştir. Ayırma, geri dönüşüm ve tıbbi atık değerlendirme kapasitesi artmıştır. Nehir havzası koruma eylem planlarının nehir havzası yönetim planlarına dönüştürülmesine yönelik çalışmalar devam etmektedir. AB müktesebatıyla uyumu artırmayı hedefleyen yer üstü ve yer altı sularının denetlenmesi konusundaki uygulama yasası Şubat 2014’te kabul edilmiştir. Ulusal Nehir Havası Yönetimi Stratejisi (2014-2020) kabul edilmiştir. AB’nin Seveso II Yönetmeliği’ne uygun olarak büyük sanayi kazalarının engellenmesi ve etkilerinin azaltılmasına yönelik bir uygulama yasası Aralık’ta kabul edilmiştir. Madde ve karışımların tanımlama, etiketleme ve paketlenmesi konusunda bir kanun kabul edilmiş, müktesebatla uyum artırılmıştır. Gürültü konusundaki mevzuat uyumu ileri düzeydedir. Türkiye’nin AB Sivil Koruma Mekanizması’na katılımı konusundaki istişareler başlamıştır. Aralık ayında yeni bir afet ve acil müdahale yasası kabul edilmiştir. Türkiye AB Yakıt Kalitesi Yönetmeliği’ne uyum için gerekli yasal düzenlemeyi yapmıştır. Toprak kullanımı, toprak kullanımında değişiklikler, ormancılık ve florlu gazlar konusunda kapasite geliştirilmesi ve bir denetim, raporlama ve doğrulama sistemi oluşturulması yönündeki hazırlıklar devam etmektedir. Türkiye Dünya Bankası’yla elektrik sektöründe sera gazı salınımlarının denetlenmesi, raporlanması ve doğrulanması konusunda bir pilot proje ve karbon piyasası konusunda Türkiye’ye teknik kapasite transferi konularında anlaşmalar imzalamıştır. Türkiye Çevre ve İklim Değişikliği Bölgesel Katılım Ağı projesine düzenli olarak katılım sağlamıştır. Ülkede iklim ile ilgili konularda daha çok faaliyet düzenlenmektedir, ancak iklim eylemleri konusunda bilinçlendirme çalışmalarının iyileştirilmesi gerekmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kapsamında özel İklim Değişikliği Bölümü’nün tekrar kurulması idari kapasite açısından olumlu bir adımdır. Eksiklikler: Türkiye Ekim 2013’te, çevre alanındaki yatay mevzuatını, AB Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği, gereklilikleriyle tutarlı olmayan bir şekilde bir kez daha değiştirmiştir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 27. ÇEVRE ve İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ Eksiklikler: (devam) 2014 İlerleme Raporu Mikro ölçekli hidroelektrik santraller ve İstanbul’daki 3. köprü dâhil olmak üzere, büyük çaplı birçok altyapı projesi ÇED’in kapsamı dışında tutulmaktadır. Sınır ötesi istişareler yapılmasına yönelik usuller uyumlu hale getirilmemiştir ve Türkiye, ÇED konusunda sınır ötesi işbirliğine yönelik genel ikili anlaşmalar taslağını henüz ilgili üye ülkelere göndermemiştir. Türkiye bilgiye erişim, kamumun katılımı ve çevresel konularda adalete erişim konularında AB müktesebatına uyum sağlamalıdır. Bu sayede çevre ve iklimi önemli ölçüde etkileyecek yatırım kararları konusunda devam eden ihtilafların çözülmesi için açık bir çerçeve belirlenebilecektir. Hava kalitesi alanında, AB’nin yaşanılabilir hava kalitesi, ulusal emisyon tavanları ve uçucu organik bileşimler konusundaki yönetmeliklerine uygun ulusal yasalar kabul edilmelidir. Toprakta çözünebilen atıkların toplanması ve azaltılması konusunda daha fazla çaba gerekmektedir. AB Atık Çerçeve Yönetmeliği’ne uyum için gerekli olan atık yönetimi planlarının hazırlanması ve uygulanması şartları yerine getirilmemiştir. Maden Atıkları Yönetmeliği ile uyum için yasal düzenlemeler kabul edilmelidir. Su ile ilişkili konularda komşu ülkelerle sınırötesi danışma süreçleri halen başlangıç seviyesindedir. Artmaya devam eden yatırımlar sayesinde atık su işleme kapasitesi artmıştır. Yeni Büyükşehir Belediyesi Kanunu Mart 2014’te kabul edilmiştir. Bu yasanın Şehirlerde Atık Su Yönetmeliği gibi bazı çevre yönetmeliklerinin uygulanmasında iyileştirmeler sağlaması beklenmektedir. Doğa koruması ile ilgili çerçeve mevzuatı ve ulusal biyo-çeşitlilik stratejisi ve eylem planı henüz kabul edilmemiştir. Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı AB müktesebatı ile uyumlu değildir. İkincil mevzuat olmaksızın kabul edilmesi halinde, söz konusu tasarı, Milli Parklar Kanunu’nu yürürlükten kaldıracak ve yasal bir boşluk meydana getirecektir. Potansiyel Natura 2000 alanları henüz belirlenmemiştir. Türkiye bataklıklar, ormanlar ve doğal miras alanlarında yatırımlara izin veren bir dizi yasa kabul etmiştir. Bu yasalar müktesebatla uyumlu değildir. Endüstriyel Emisyonlar Yönetmeliği’ni uygulamaya koyan yasaların kabul edilmesi gerekmektedir. Kimyasallar konusunda, REACH Tüzüğü’nün uyumlaştırılmasını hedefleyen taslak mevzuat kabul edilmelidir. Türkiye’nin ulusal iklim değişikliği eylem planında genel bir ulusal sera gazı salınım hedefi yer almamaktadır. Türkiye bu anlamda genel bir ulusal sera gazı salınım hedefi belirlemeyen en büyük sera gazı salınımı yapan ülkelerden biridir. Türkiye’nin özel durumu BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü’nde kabul edilmiştir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 27. ÇEVRE ve İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ Eksiklikler: (devam) 2014 İlerleme Raporu Türkiye’nin BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne Aralık 2013’te sunduğu 5. Ulusal raporunda ülke için sera gazı projeksiyonları yer almamaktadır. Türkiye’nin 2015 İklim Anlaşması için hazırlamakta olduğu yaklaşımının AB ve üye ülkeleriyle uyumlu olması gerekmektedir. Türkiye AB’nin iklim ve enerji politika çerçevesi ışığında 2030 iklim ve enerji çerçevesi çalışmalarına başlamalıdır. Genel bir sera gazı emisyon hedefinin mevcut olmaması Türkiye’de karbon piyasası mekanizmalarının daha da gelişmesinin önünde bir engel oluşturmaktadır. Türkiye’de iklim değişikliğinin sonuçları konusunda kapsamlı ve bilimsel araştırmaların eksikliği iklim değişikliği ile mücadele ve sonuçlarına uyum tedbirlerinin sektörel politikalar dönüşmesini engellemektedir. Aynı zamanda bu eksiklikler dolayısıyla iklim koşullarında oluşacak değişikliklerin etkileri azımsanmaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve çevre, iklim ve kalkınma konularında faaliyet gösteren diğer bakanlıklar arasında daha tamamlayıcı bir çalışma düzeni bulunması gerekmektedir. Çevre ve iklim alanlarında görevli çeşitli kurumlar arasındaki işbirliği ve eşgüdüm artırılmalıdır. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu Türkiye Nisan ayında, Çevresel Etki Değerlendirmesi’ne (ÇED) ilave muafiyetler getirmek suretiyle, çevre alanındaki yatay mevzuatını, ÇED Yönetmeliği’nin gereklilikleriyle tutarlı olmayan bir şekilde değiştirmiştir. Bunun sonucu olarak, Karadeniz ve Akdeniz bölgesindeki nükleer santraller, mikro ölçekli hidroelektrik santraller, İstanbul’daki 3. köprü ve yeni havaalanı da dâhil olmak üzere, büyük çaplı birçok altyapı projesi ÇED’in kapsamı dışında tutulmaktadır. Sınır ötesi istişareler yapılmasına yönelik usuller uyumlu hale getirilmemiştir ve Türkiye, ÇED konusunda sınır ötesi işbirliğine yönelik genel ikili anlaşmalar taslağını henüz ilgili üye ülkelere göndermemiştir. Stratejik Çevresel Değerlendirme (SÇD) Yönetmeliği’nin uyumlaştırılmasına henüz başlanmamıştır. Ulusal Emisyon Tavanları Yönetmeliği ile Avrupa İçin Daha Temiz Hava ve Dış Ortam Hava Kalitesine İlişkin (CAFE) Yönetmelik’e uyumu ve bu yönetmeliklerin uygulanmasını hedefleyen taslak mevzuat hazırlanmış, ancak henüz kabul edilmemiştir. Türkiye atık yönetimi planlarının hazırlanması ve uygulanmasına ilişkin AB Atık Çerçeve Yönetmeliği gerekliliklerini hâlâ yerine getirmemiştir. Su sektörünün, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan Orman ve Su İşleri Bakanlığına aktarılmasının ardından, sorumlulukların net bir şekilde paylaşılmamış olması nedeniyle kurumsal eşgüdüm konusunda sorunlar yaşanmıştır. Su konularıyla ilgili sınır ötesi istişareler ilerlemekle birlikte, hâlâ erken bir aşamadadır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 27. ÇEVRE ve İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ Eksiklikler: (devam) 2013 İlerleme Raporu Doğa koruması ile ilgili çerçeve mevzuatı ve ulusal biyo-çeşitlilik stratejisi ve eylem planı henüz kabul edilmemiştir. Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı AB müktesebatı ile uyumlu değildir. İkincil mevzuat olmaksızın kabul edilmesi halinde, söz konusu tasarı, Milli Parklar Kanunu’nu yürürlükten kaldıracak ve yasal bir boşluk meydana getirecektir. Potansiyel Natura 2000 alanları henüz belirlenmemiştir. Kimyasallar konusunda, REACH Tüzüğü’nün uyumlaştırılmasını hedefleyen taslak mevzuat hazırlanmış, ancak henüz kabul edilmemiştir. Türkiye, AB’ye aday ve potansiyel aday ülkelerle sivil koruma alanında işbirliğine yönelik IPA programına katılım düzeyini düşürmüştür. Türkiye henüz AB Sivil Koruma Mekanizması’nın üyesi değildir. Türkiye’nin ulusal iklim değişikliği eylem planında genel bir ulusal sera gazı salınım hedefi yer almamaktadır. Son dönemde kabul edilen Katılım Öncesi Ekonomik Programı (2013-2015) çerçevesinde, iklim ve enerji verimliliği önceliklerinin ulusal gelir politikasında dikkate alınması gerekmektedir. İklim değişikliğiyle mücadeleye ve özellikle iklim değişikliğine uyum sağlamaya ilişkin olarak tüm düzeylerde farkındalık yaratılması gerekmektedir. Türkiye, en büyük sera gazı salınımı gerçekleştiren ülkelerden biri olmakla birlikte, henüz bir sera gazı salınım azaltım hedefi belirlememiştir ve BMİDÇS kapsamında ikinci ulusal bildirimini henüz sunmamıştır. Türkiye, artık Katılım İçin Bölgesel Çevre Ağı (RENA) kapsamındaki iklim ile ilgili çalışmalara düzenli katılım sağlamamaktadır. İklim değişikliği alanında, AB müktesebatına uyum konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Genel bir sera gazı emisyon hedefinin mevcut olmaması Türkiye’de karbon piyasası mekanizmalarının daha da gelişmesinin önünde bir engel oluşturmaktadır. Türkiye, 2030 iklim ve enerji çerçevesini AB tarafından yayımlanan “2030 İklim ve Enerji Politikaları Çerçevesi” başlıklı Yeşil Kitap ile uyumlaştırmaya davet edilmektedir. Eski Çevre ve Orman Bakanlığı’nın 2011 yılında iki yeni bakanlığa ayrılması ve yeni kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde devam eden yeniden yapılanma çalışmaları, Türkiye’nin güçlü bir çevre ve iklim değişikliği politikası izlemeye yönelik idari kapasitesini önemli ölçüde zayıflatmıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda, çevre ve kalkınma gündemleri arasında hâlâ bir denge kurulmamıştır. Çok sık yaşanan personel değişiklikleri, uzmanlaşmış birimlerde yetkinlik kaybına yol açması nedeniyle endişe vericidir. Özellikle denetim, izleme ve izinler olmak üzere, çevre yönetimi alanında il bazındaki yetkinliğin kaybedilmesine ilişkin bazı kaygılar söz konusudur. Çevre ve iklim değişikliği alanlarında sorumlulukları olan çeşitli kurumlar arasında işbirliği ve eşgüdümün güçlendirilmesi için daha fazla çaba gösterilmesi gerekmektedir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 27. ÇEVRE ve İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ Kısa Vadeli Hedefler: KOB Gerekli idari kapasitenin ulusal, bölgesel ve yerel düzeyde oluşturulması ve gerekli mali kaynaklar konusunda planlama da dâhil olmak üzere, aşama göstergeleri ve zaman çizelgeleri içeren kapsamlı bir müktesebatla uyumlaştırma, uygulama ve yürütme stratejisi oluşturulması. Özellikle, sınır ötesi etkileri de içeren çevresel etki analizi gibi yatay ve çerçeve mevzuatlar alanında müktesebatla uyum sağlanması ve idari kapasitenin artırılmasına devam edilmesi. Ulusal Atık Yönetimi Planı’nın kabul edilmesi. Orta Vadeli Hedefler: Uluslararası çevre anlaşmaları ve doğa koruma, su kalitesi, kimyasal maddeler, endüstriyel kirlilik, risk yönetimi, atık yönetimi mevzuatları ile ilgili müktesebatın iç mevzuata aktarılmasına ve uygulanmasına devam edilmesi. Çevre ile gerekliliklerin diğer sektörel politikalarla bütünleştirilmesine devam edilmesi. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 8 . T ÜK ET İ Cİ Nİ N KO RUNMA SI ve SAĞ LI Ğ I Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü, çevrimiçi hizmetlerini daha da iyileştirmiş, farkındalık ve tüketici eğitim faaliyetlerini arttırmıştır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ürünlerin piyasa gözetimi ve denetimine ilişkin daha fazla yönetmelik çıkarmışlardır. Ulusal piyasa denetim veri tabanı işlerlik kazanmıştır. AB müktesebatına uyum kapsamında Tüketicinin Korunması Kanunu Mayıs 2014’te kabul edilmiştir. Kanunda kredi kartları, ev ve tüketici kredilerinin erken ödenmesi, karmaşık sözleşmeler, tüketici işlemlerinde faiz oranları, geri alma hakkı, devremülk satışları, mimari modeller temelinde emlak satışları, kapıdan kapıya satışlar, ayıplı ürünler, çevrimiçi alışveriş ve uzaktan satış sözleşmeleri, mali hizmetlerin uzaktan satışı, abonmanlıkların sona erdirilmesi, gazete ve dergiler tarafından düzenlenen kampanyalar ve piramit satış sistemleri konularında tüketiciler lehine düzenlemeler yapılmıştır. Tütün kontrolü konusunda, Türkiye Dünya Sağlık Örgütü 2013 Küresel Tütün Kontrolü Raporu’na göre en yüksek uygulama notu olan ülkedir. Bulaşıcı hastalıklar konusunda, Ulusal Erken Uyarı ve Yanıt Sistemi (EUYS) ile 81 ilde bir başvuru noktası ile kamu sağlığı alanındaki acil durumların belirlenmesi ve bu durumlara cevap kapasitesi iyileştirilmiştir. Valilik standart işletim usulleri 22 ilde test edilmiştir. Türkiye Saha Epidemiyolojisi ve Laboratuvar eğitim programları aracılığıyla hastalıklarla mücadelede devamlı eğitim sağlanması yönünde adım atılmıştır. Sağlık güvenliği için bir sektörler arası dayanışma süreci başlatılmıştır. Kan, doku, hücre ve organlar alanlarında kan ve kan bileşenleri hazırlama, kullanım ve kalite güvenliği rehberi güncellenmiştir. Kan hizmetleri ulusal standartları, tüm kalite yönetimi ulusal rehberi ve denetim rehberi tüm teknik personele dağıtılmıştır. Kan konusundaki yasal düzenlemeleri AB müktesebatıyla uyumlu hale getirmek için kan temin sisteminin arz ve kullanıcı taraflarıyla ilgili bir politika ve strateji belgesi geliştirilmiştir. Organ bağışı ve organ nakli konusundaki yasalar ve doku ve hücreler konusundaki yaşalar AB’nin bu alandaki yönetmelikleri ve uluslararası en iyi örneklerle uyumu artırmıştır. Ruh sağlığı politikası konusunda, toplumsal ruh sağlığı merkezleri ve toplum temelli sosyal hizmet merkezleri çalışma rehberleri dağıtılmıştır. 81 ilde 59 toplumsal ruh sağlığı merkezi bulunmaktadır. Ruh sağlığı konusunda yatılı hastalar için faaliyet gösteren 52 tane “Umut Merkezi” açılmıştır. Bu alanda gerekli insan kaynağı kapasitesinin artırılması için çalışmalar devam etmektedir. Şubat 2014’te kabul edilen bir torba yasa ile zihinsel engelli kişiler için yatılı bakım hizmetleri alanı AB müktesebatıyla uyumlu hale getirilmiştir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 8 . T ÜK ET İ Cİ Nİ N KO RUNMA SI ve SAĞ LI Ğ I Gelişmeler: (devam) Türkiye ilk kez Dünya Sağlık Örgütü ile işbirliği içerisinde Avrupa çocuklarda obezite araştırmasına katılmıştır. Alkollü içeceklere sağlık uyarları koyan etiketler Haziran 2014’te yürürlüğe girmiştir. Eksiklikler: 2014 İlerleme Raporu Tüketici hareketi güçlendirilmelidir. Paydaşların politika ve yasa yapımına katılımının desteklenmesi için yapıcı bir diyalog ve işbirliği gerekmektedir. Genel Ürün Güvenliği Yönetmeliği ve Tehlikeli Taklitler hakkındaki yürütmeliğe halen tam uyum sağlanmamıştır. Piyasa gözetimi ve denetiminde henüz etkili bir uygulama bulunmamaktadır. Tüketici mahkemelerinin ve hakem heyetlerinin kapasitelerinin daha fazla güçlendirilmesi gerekmektedir. Tüketici mahkemesi kararları erişilebilir değildir. Sağlık sisteminin kurumsal reformu sonrasında yerel düzeyde birden fazla sorumlu kurum ortaya çıkmıştır ve bu kurumlar arasında özellikle denetim ve değerlendirme noktasında bir eşgüdüm ve daha iyi yönetişim sistemi gerekmektedir. Ulusal sağlık bilgi sistemi çerçevesinde kişisel verilerin gizliliği ve güvenliği konusunda çözüm geliştirilmesi ihtiyacı devam etmektedir. Ulusal Erken Uyarı ve Yanıt Sistemi (EUYS) AB’de belirlenen tüm bulaşıcı ve uyarı gerektiren hastalıkları kapsamamaktadır. HIV/AIDS Stratejik Eylem Planı hazırlıkları hâlen tamamlanmamıştır. Etkin ve güvenli bir kan temini sistemi için yetkili bir idare oluşturulmalı ve gerekli kaynaklar bu idareye aktarılmalıdır. Ruh sağlığı merkezlerini denetleyecek ve soruşturacak bağımsız bir kurum oluşturulmalıdır. Her ne kadar kayıtlı her vatandaş yerel aile doktoru aracılığıyla sağlık hizmetlerine erişime sahip olsa da kayıtlı olmayan vatandaşların sağlık hizmetlerine erişiminde, özellikle yaşlı ve engelli kişiler için hizmetlerin ulaşılabilirliği ve kalitesinde iyileştirmeler gerekmektedir. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu Tüketici hareketi zayıf kalmaya devam etmektedir. Tüketici Konseyi kararlarının takibi yetersiz kalmıştır. Yargılama giderleri artarken, tüketici STK’ları tarafından kamu hizmeti sağlayıcıları ya da bankalar aleyhine kamu menfaati gerekçesiyle açılan dava sayısı azalmıştır. Tüm paydaşların politika oluşturulması ve yasal düzenleme yapılması faaliyetlerine aktif ve etkin katılımlarının sağlanması için sektörün tüm paydaşları arasında yapıcı diyalog ve işbirliğinin artarak sürdürülmesi gerekmektedir. Genel Ürün Güvenliği Yönetmeliği ve Tehlikeli Taklitler hakkındaki yürütmeliğe halen tam uyum sağlanmamıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 2 8 . T ÜK ET İ Cİ Nİ N KO RUNMA SI ve SAĞ LI Ğ I Eksiklikler: (devam) 2013 İlerleme Raporu Piyasa gözetimi ve denetimi alanında, gözetim ve denetim kuruluşları tarafından kullanılan yöntemler ve kaynaklar, faaliyetler ve görünürlük bakımından gelişme sağlanması gerekmektedir. Piyasa gözetimi ve denetiminde henüz etkili bir uygulama bulunmamaktadır. Tüketicinin Korunması Kanun Tasarısı Mayıs ayında TBMM’ye sevk edilmiş ancak henüz kabul edilmemiştir. Tüketici mahkemelerinin ve hakem heyetlerinin kapasitelerinin daha fazla güçlendirilmesi gerekmektedir. Tüketici mahkemesi kararları erişilebilir değildir. Ulusal sağlık bilgi sistemi çerçevesinde kişisel verilerin gizliliği ve güvenliği bakımından çözüm bulunması gerekmektedir. Sağlık sisteminin yakın zamanda yeniden yapılanmasının ardından, tüm laboratuarların, laboratuar verilerini düzenli olarak raporlamalarına yönelik yapıların ve süreçlerin yeniden tanımlanması ve güçlendirilmesi gereği sürmektedir. HIV/AIDS Stratejik Eylem Planı 2013-2017 hazırlıklarına devam edilmiş, ancak hazırlıklar hâlen tamamlanmamıştır. Kan, doku, hücre ve organlar konularında AB müktesebatın uygulanması için gereken idari kapasite, hem merkezi hem de yerel düzeyde yetkili birimlerin kurulması ve izlenebilirlik sistemlerinin oluşturulması da dâhil olmak üzere daha fazla güçlendirilmelidir. Sosyal sigorta sisteminin tüm vatandaşların sağlık hizmetlerine eşit erişimden faydalanabilmelerini sağlaması amacıyla daha fazla ilerleme kaydedilmesi gerekmektedir. Kısa Vadeli Hedefler: KOB Kan, doku, hücreler ve tütün alanları dâhil olmak üzere tüketici ve sağlık müktesebatı ile daha ileri uyum sağlanması ve uygun idari yapılar ve yürütme kapasitesi sağlanması. Tüketici mevzuatının yorumlanmasında tutarlılık sağlanması için, eğitimler yoluyla mahkemelerin kapasitesinin güçlendirilmesi. Orta Vadeli Hedefler: Tüketici koruma kurallarının etkili bir biçimde uygulanması ve ilgili tüketici örgütlerinin katılımıyla yüksek düzey bir koruma sağlanması. Akıl ve ruh sağlığı alanında AB’deki hizmetlerin sağlanması, bakım hizmetleri için gerekli mali kaynağın dağıtılması. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 29. GÜMRÜK BİRLİĞİ Gelişmeler: Geçtiğimiz yıl yürürlüğe sokulan yetkili ekonomik işletimci kavramı çerçevesinde yerel izin ve ilgili basitleştirme süreçleri ithalatı da kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Türkiye AB gümrük koduyla uyum hazırlıklarına başlamıştır. İdari ve operasyonel kapasite konusunda özellikle kaçakçılığa karşı gümrük denetim kapasitesini artırmıştır. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı yerel risk yönetimi birimlerinin kapasitesini artırmak için bazı tedbirler almıştır. Fikri mülkiyet haklarının gümrüklerde uygulanması konusunda, elektronik başvuru sistemi pürüzsüz işlemeye devam etmiş ve daha fazla sayıda zapt başvurusu yapılmıştır. Hak sahipleri ile işbirliği ve eşgüdüm tatmin edici düzeydedir. Eksiklikler: 2014 İlerleme Raporu Gümrüklere ilişkin bazı kuralların halen AB müktesebatıyla uyumlu hale getirilmemiştir. Vergi muafiyeti mevzuatı ve serbest bölgelere ilişkin kurallar AB müktesebatına uyumlu değildir. Sınır girişlerindeki gümrüksüz alışveriş noktaları ile ilgili kurallar AB müktesebatıyla ve Gümrük Birliği’yle uyumlu değildir. Asgari gümrüklenmiş değer/CIF kıymeti üzerinden yapılan izleme uygulaması AB müktesebatıyla uyumlu değildir ve Gümrük Birliği’nin kurallarına aykırıdır. Türkiye üçüncü ülkelerden gelen (AB ve Türkiye’nin serbest ticaret ortakları dışındaki ülkeler) ayakkabı ithalatına bu ürünler AB’de serbest dolaşımda olsa bile ek gümrük vergileri uygulamaya başlamıştır. AB’de serbest dolaşıma giren ve sonrasında Türkiye’ye ihraç edilen dokuma kumaşlar ve hazır giyim eşyası gibi ürünler için menşei beyanının sunulması gerekliliği Gümrük Birliği hükümleri ile uyumlu değildir. Resen yapılan gümrük kontrolleri ve basitleştirilmiş usul alanlarında Gümrük uygulama kapasitesinin artırılması gerekmektedir. Fikri mülkiyet hakları alanındaki gümrük mevzuatının AB müktesebatına uyumu için daha çok çaba gerekmektedir. AB’nin bilgi teknolojileri (BT) sistemleri ile ileride karşılıklı bağlantıya geçilebilmesi ve birlikte çalışılabilmesi için gerekli olan tarife sistemleri (TARIC, kota ve gözetim) henüz işler halde değildir. Bu sistemlerin işler hale getirilmesi AB BT sistemleriyle bağlantılı çalışılabilmesi için elzemdir. İş hedeflerinin ve BT faaliyetlerinin yakınlaştırılmasına yönelik bir strateji halen hazırlık aşamasındadır. Bu başlık 11 Aralık 2006’da AB Bakanlar Konseyi’nin aldığı karar uyarınca askıya alınan 8 başlık arasında yer almaktadır. G. Kıbrıs bandıralı ya da son çıkış limanı G. Kıbrıs’ta olan gemi ve uçakların taşıdığı malların serbest dolaşımı sağlanmadığı sürece Türkiye bu başlıktaki AB müktesebatını tam olarak uygulayacak konumda olmayacaktır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 29. GÜMRÜK BİRLİĞİ Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu Yerinde gümrükleme sadece ihracat işlemleri ile sınırlı kalmıştır. Gümrüksüz alışveriş, özellikle de sınır girişlerindeki gümrüksüz alışveriş noktaları ile ilgili kurallar, vergi muafiyeti mevzuatı ve serbest bölgelere ilişkin kurallar AB müktesebatına uyumlu değildir. Gözetim tedbirleri ve tarife kotalarının yönetimi konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Asgari gümrüklenmiş değer/CIF kıymeti üzerinden yapılan izleme uygulaması AB müktesebatıyla uyumlu değildir. AB’de serbest dolaşıma giren ve sonrasında Türkiye’ye ihraç edilen dokuma kumaşlar ve hazır giyim eşyası gibi ürünler için menşei beyanının sunulması gerekliliği Gümrük Birliği hükümleri ile uyumlu değildir. Yerel risk yönetimi birimlerinin kapasitesinin ve merkezle yerel ofisler arasındaki geribildirim mekanizmalarının daha da güçlendirilmesi gerekmektedir. Gümrük kontrolleri sırasında fikri mülkiyet hakları uygulamaları ile ilgili olarak daha fazla ilerleme kaydedilmesi gerekmektedir. AB’nin bilgi teknolojileri (BT) sistemleri ile ileride karşılıklı bağlantıya geçilebilmesi ve birlikte çalışılabilmesi için gerekli olan tarife sistemleri (TARIC, kota ve gözetim) henüz işler halde değildir. İş hedeflerinin ve BT faaliyetlerinin yakınlaştırılmasına yönelik bir strateji hâlâ kabul edilmemiştir. Kısa Vadeli Hedefler: KOB Özellikle gümrük kontrolleri ve vergi denetimi kuralları konusunda serbest bölgelerle ilgili yasal düzenlemelerin AB’ye uyumlu hale getirilmesi. Özellikle yasadışı ticaret ve sahteciliğe karşı savaş alanında gümrük idaresinin yürütme kapasitesinin güçlendirilmesi. Bilgi teknolojisi sistemlerinin AB ile bağlanması çalışmalarına devam edilmesi. Gümrük Birliği kapsamındaki ve Türkiye’ye giriş yapan yolculara duty-free mağazalarında satılan ürünler için gümrük vergisi muafiyetinin kaldırılması. Orta Vadeli Hedefler: Çift kullanımlı ürünler ve teknolojiler, taklit ve korsan ürünler konularındaki gümrük mevzuatının uyumlaştırılmasına devam edilmesi. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 30. DIŞ İLİŞKİLER Gelişmeler: Türkiye’nin Dünya Ticaret Örgütü kapsamında ve özellikle Doha Kalkınma Gündemi ve G20 çerçevesinde AB ile işbirliği tatmin edici düzeydedir. Türkiye AB ile ortak ticaret politikası kapsamında yüksek bir uyum sergilemektedir. Türkiye Ukrayna’yla serbest ticaret anlaşması müzakerelerine devam etmiş ve İran ile bir ticaret anlaşması imzalamıştır. Ayrıca Türkiye 2013’te altı adet ve 2014’te iki adet ikili yatırım anlaşması imzalamıştır. Türkiye tarafından yapılan toplam resmi kalkınma yardımı miktarı 2012 yılında 1,9 milyar € iken 2013 yılında 2,5 milyar €’ya ulaşmıştır. Bu konudaki uyum seviyesi tatmin edici düzeydedir. Eksiklikler: 2014 İlerleme Raporu Ortak ticaret politikası konusunda, Türkiye genel tercih kurallarını gözden geçirmiş ancak mevzuat menşe kuralları, coğrafi kapsam ve ürün kapsamına ilişkin olarak AB Genelleştirilmiş Tercihler Sistemine (GTS) tam olarak uygun hale getirilmemiştir. Tereftalik asit (TPA) ithalatına uygulanan yeni bir korunma getirilmiştir. Türkiye kağıt ithalatı için menşe soruşturması başlatılmış ve polietilen tereftalet (PET) ithalatı için menşe soruşturması genişletilmiştir. Elektrikli aletler, gözlük çerçeveleri ve seyahat aletleri, çantalar ve benzer muhafazalar için uygulanan koruma tedbirlerinin süresi uzatılmıştır. Konvansiyonel Silahlar ve Çift Kullanımlı Malzeme ve Teknolojilerin İhracat Kontrolüne İlişkin Wassenaar Düzenlemesi gibi belirli çok taraflı ihracat kontrolü düzenlemelerine üyelik konusunda AB tutumuyla uyum sağlanmamıştır. Türkiye şirketlere sağlanan orta ve uzun vadeli ihracat kredileri konusunda AB tutumuyla uyum sağlamamıştır. Türkiye’nin Hizmetler Ticareti Genel Anlaşması (GATS) kapsamındaki yükümlülükleri AB yükümlülükleriyle uyumlu değildir. Bu başlık 11 Aralık 2006’da AB Bakanlar Konseyi’nin aldığı karar uyarınca askıya alınan 8 başlık arasında yer almaktadır. G. Kıbrıs bandıralı ya da son çıkış limanı G. Kıbrıs’ta olan gemi ve uçakların taşıdığı malların serbest dolaşımı sağlanmadığı sürece Türkiye bu başlıktaki AB müktesebatını tam olarak uygulayacak konumda olmayacaktır. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu Ortak ticaret politikası konusunda, menşe kuralları, coğrafi kapsam ve ürün kapsamına ilişkin olarak Genelleştirilmiş Tercihler Sistemine (GTS) uyum konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. 9. DTÖ Bakanlar Konferansının hazırlığı döneminde, Türkiye-AB ikili ticaret konularını çok taraflı ticaret müzakereleri bağlamında gündeme getirmiştir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 30. DIŞ İLİŞKİLER Eksiklikler: (devam) 2013 İlerleme Raporu Türkiye OECD’nin bu örgüte henüz üye olmayan AB ülkelerine yönelik genişlemesi konusunda olumsuz tutum sergilemiştir. Konvansiyonel Silahlar ve Çift Kullanımlı Malzeme ve Teknolojilerin İhracat Kontrolüne İlişkin Wassenaar Düzenlemesi gibi belirli çok taraflı ihracat kontrolü düzenlemelerine üyelik konusunda AB tutumuyla uyum sağlanmamıştır. Türkiye’nin DTÖ ve OECD bağlamında ve genelleştirilmiş tercihler sistemiyle çift kullanımlı malların kontrolü gibi konularda pozisyonunu AB’ninki ile daha da uyumlu hale getirmesi gerekmektedir. Kısa Vadeli Hedefler: KOB Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) bağlamında Doha Kalkınma Gündemi’ne ilişkin AB pozisyonuna uyum sağlanması. AB’nin Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi (GSP) ile uyumun tamamlanması. Üçüncü ülkelerle AB müktesebatı ile uyumlu ikili serbest ticaret anlaşmaları imzalama çabalarının sürmesi. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 3 1 . D I Ş İ Ş L E R İ , G Ü V E N L İ K ve SAV U N M A Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu Türkiye ile AB arasındaki düzenli siyasi diyalog, Kuzey Afrika, Afrika Boynuzu, Orta Doğu ve Körfez’deki gelişmeler, Orta Doğu Barış süreci, Afganistan, Pakistan, Rusya, Ukrayna, Güney Kafkasya ile Orta Asya, terörle mücadele, yabancı savaşçılar ve silahsızlanma konuları dâhil olmak üzere, her iki tarafı da ilgilendiren uluslararası konuları kapsayarak daha fazla yoğunlaşmıştır. Daha yakın bir OGSP işbirliği, Batı Balkanlar ve Asya/Pasifik konularında Türkiye-AB gayri resmi istişareleri gerçekleştirilmiştir. AB Terörle Mücadele Koordinatörü Nisan ayında Türkiye’yi ziyaret etmiştir. Türkiye Ukrayna’nın toprak bütünlüğü konusundaki BM Genel Konseyi kararına olumlu oy vermiştir. Türkiye Kırım’ın Rusya tarafından ilhakını kınamış ve tanımamış, ayrıca Kırım Tatarları’nın güvenliği konusuna dikkat çekmiştir. Türkiye diplomatik etkisini ve ikili ilişkilerini özellikle Asya, Afrika ve Orta/Güney Amerika’da geliştirmeye ve genişletmeye devam etmiştir. Afganistan ve Pakistan ile ve bu ülkeler arasındaki işbirliğini artırmaya yönelik çabalarına devam etmiştir. Mart 2013’te başlatılan İsrail’le ilişkilerin normalleşmesi süreci tamamlanmamıştır. Türk makamları İsrail’in Gazze’de yürüttüğü operasyonları sert bir dille kınamıştır. Türkiye Gazze operasyonları döneminde ateşkes müzakerelerine katılmış, Filistin’de hem El Fetih, hem Hamas ile iletişim kanallarını açık tutmuş ve Gazze’ye insani yardım sağlamıştır. Türkiye, güçlü bir şekilde ve defalarca Suriye rejiminin sivillere yönelik şiddetini kınamak suretiyle, Suriye’de yaşanan krize ilişkin görüşlerini dile getirmiş, Suriye Muhalif Koalisyonunun kapsayıcılığının artırılması çabalarına destek vermiş ve sayıları artan Suriyeli mültecilere hayati insani yardım sağlamada önemli rol üstlenmeye devam etmiştir. Suriye’ye karşı uygulanan kısıtlayıcı tedbirler devam etmiştir. Türkiye IŞİD saldırısı altındaki Kuzey Irak’a ve özellikle bölgedeki Türkmen halka insani destek sağlamıştır. Yine bu bölgeden gen özellikle Yezidi mültecilere ev sahipliği yapmıştır. Güney Kafkaslar ve Orta Asya bölgesine ilişkin olarak, Türkiye Türk Konseyi kanalıyla politik ilgisine devam etmiş, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan ile üst düzey stratejik işbirliği konseyleri devam etmiştir. Ayrıca Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan ile Türkiye, Azerbaycan ve İran üçlü Dışişleri Bakanları toplantıları da yapılmıştır. Nisan ayında dönemin Başbakanı ve mevcut Cumhurbaşkanı Erdoğan 1915 olaylarından etkilenen kişilerin yakınlarına başsağlığı dileyen bir açıklamada bulunmuştur. Türkiye ile ABD, bölgesel gelişmelere ilişkin olarak düzenli istişarelerde bulunmuş ve güvenlik ile terörle mücadele konularında yakın işbirliği yapılmıştır. Rusya ve Batı Balkan ülkeleriyle üst düzey ziyaretler ve istişareler devam etmiştir. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 3 1 . D I Ş İ Ş L E R İ , G Ü V E N L İ K ve SAV U N M A Gelişmeler: (devam) 2014 İlerleme Raporu Türkiye Asya – Avrupa Toplantısı’na katılım için resmen başvuruda bulunmuştur. Türkiye Asya İşbirliği Diyalogu’na katılmış ve ilk bakanlar düzeyindeki toplantısına katılmıştır. Japonya ile üst düzey görüşmeler gerçekleştirilmiş ve nükleer işbirliği anlaşması imzalanmıştır. Türkiye, kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi hakkındaki mevcut tüm uluslararası anlaşmalara taraftır. Türkiye BM Silah Ticareti Anlaşmasını Temmuz 2013’te imzalamıştır. Türkiye uluslararası kurumlarla etkin işbirliğine devam etmiştir ve 2015-2016 dönemi için BM Güvenlik Konseyi’nde daimi olmayan üyelik için çaba sarf etmiştir. Türkiye Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (OGSP) çerçevesinde AB tarafından Bosna-Hersek’te yürütülen askeri misyona (EUFOR Althea), Kosova’daki EULEX misyonuna ve Filistin’deki EUPOL-COPPS misyonuna katkıda bulunmayı sürdürmektedir. Türkiye Libya’daki EUFOR CAR ve EUBAM misyonlarına katılma teklifinde bulunmuş ve Mali’deki EUTM misyonuna katılmayı değerlendirmektedir. AB Askeri Personeli’nin Türkiye’ye ilk ziyareti Ocak ayında gerçekleştirilmiştir. Eksiklikler: Türkiye katılmaya davet edildiği 45 AB yaklaşım ve AB Konseyi kararının 13’üne uyum sağlamıştır. Uyum %29 seviyesindedir. Türkiye Rusya’nın Kırım’ı yasadışı ilhakı ve Doğu Ukrayna’daki süreç boyunca AB Konseyi kararları ve AB’nin kısıtlayıcı tedbirlerine uyum sağlamamıştır. Türkiye, Uluslararası Ceza Mahkemesi statüsünü imzalamamıştır. Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nden Türkiye’ye doğrudan enerji kaynakları ihracatı konusundaki farklılıklar Irak ile ilişkileri etkilemiştir. Mısır ile ilişkiler ciddi anlamda kötüleşmiş, iki devlet karşılıklı olarak büyükelçilerini geri çağırmıştır. 2009 yılında ilişkilerin normalleşmesine yönelik olarak Ermenistan ile imzalanan protokoller onaylanmamıştır. Türkiye, Konvansiyonel Silahlar ve Çift Kullanımlı Malzeme ve Teknolojilerin İhracat Kontrolüne İlişkin Wassenaar Düzenlemesine ve Füze Teknolojisi Kontrol Rejimine üyelik konusundaki tutumunu AB tutumuyla uyumlaştırmamıştır. “Berlin artı” düzenlemelerinin ötesinde AB’ye üye tüm ülkeleri kapsayan AB-NATO işbirliği konusu çözüme kavuşturulmamıştır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 3 1 . D I Ş İ Ş L E R İ , G Ü V E N L İ K ve SAV U N M A Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu G. Kıbrıs’ın AB Dönem Başkanlığı’nı yürüttüğü 2012 yılının ikinci yarısında AB’ye karşı yaklaşımından etkilenmiştir ve Türkiye uluslararası örgütler çerçevesinde AB’nin hiçbir deklarasyonuna veya beyanına katılmamıştır. Türkiye, Uluslararası Ceza Mahkemesi statüsünü imzalamamıştır. Türkiye, AB’nin İran’a uyguladığı kısıtlayıcı tedbirlere katılmamıştır. Türkiye’nin Irak Bölgesel Kürt yönetimi ile ilişkileri kayda değer biçimde güçlenmiş olmasına rağmen, Irak’la ikili ilişkilerde giderek artan bir gerilim yaşanmıştır. 2009 yılında ilişkilerin normalleşmesine yönelik olarak Ermenistan ile imzalanan protokoller onaylanmamıştır. Türkiye, Konvansiyonel Silahlar ve Çift Kullanımlı Malzeme ve Teknolojilerin İhracat Kontrolüne İlişkin Wassenaar Düzenlemesine ve Füze Teknolojisi Kontrol Rejimine üyelik konusundaki tutumunu AB tutumuyla uyumlaştırmamıştır. G. Kıbrıs’ın AB Dönem Başkanlığı süresince Akdeniz için Birlik Bakanlar Toplantısına destek sağlamamıştır. “Berlin artı” düzenlemelerinin ötesinde AB’ye üye tüm ülkeleri kapsayan AB-NATO işbirliği konusu çözüme kavuşturulmamıştır. Kısa Vadeli Hedefler: KOB Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikası (ODGP) ile ilgili AB ortak pozisyonları, bildirileri ve diplomatik girişimleri ile uyumlaşma sürecinin devam etmesi. Uluslararası örgütler içerisinde üçüncü ülkelere ilişkin politikalar ve pozisyonların, tüm üye ülkelerin ilgili örgütlere ve Wassenaar gibi anlaşmalara üyeliği konusu da dâhil olmak üzere, AB ve üye ülkelerle uyumlaşmanın sağlanması. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 32. MALİ DENETİM Gelişmeler: 2014 İlerleme Raporu Kamu iç mali kontrolü (KİMK) konusunda, Maliye Bakanlığı iç kontrol standartlarına uyum konusunda genelge yayımlamıştır. Bakanlık ayrıca bir kamu iç mali kontrolü konusunda bir rehber yayımlamıştır. İç Kontrol Merkezi Uyumlaştırma Birimi bir merkezi uyum rehberi taslağı hazırlamıştır. Maliye Bakanlığı iç denetçilerin atanması ve iç denetim yöntemleriyle ilgili bir genelge yayımlamıştır. Mali İç Kontrol Koordinasyon Kurulu 2014-2016 iç kontrol strateji belgesini yayımlamıştır. TBMM’ye 2013 yılında sunulan denetim raporlarında karşılaşılan sorunlara ilişkin olarak Sayıştay ve Maliye Bakanlığı ile Sayıştay ve TBMM arasında ortak çalışma grupları kurulmuştur. AB’nin mali çıkarlarının korunması alanında, sahtecilikle mücadelede eşgüdüm görevini yürüten Başbakanlık Teftiş Kurulu AB Komisyonu ile işbirliği içinde çalışmaktadır. Başbakanlık Teftiş Kurulu AB fonlarını etkileyen usulsüzlükleri inceleme sürecine ilişkin rehberi yayımlamış ve aynı zamanda sahtecilikle mücadele hizmetleri eğitim stratejisini güncellemiştir. Türk Ceza Kanunu, Avrupa Topluluklarının Mali Çıkarlarının Korunmasına İlişkin Konvansiyon (PIF Konvansiyonu) ve Protokolleri ile uyumludur. Türkiye, Euro para biriminin sahteciliğe karşı korunması konusunda Pericles Programına katılım sağlamaya devam etmektedir. Emniyet Genel Müdürlüğü AB kurumlarıyla sahteciliğe karşı konularda işbirliği yapan merkezi kurum olarak belirlenmiştir. Sahte paraları tedavülden kaldırmayan mali kurumlara yaptırımlar uygulanmaktadır. Türk makamları Europol ile işbirliğini güçlendirmeye ve Operasyonel İşbirliği Anlaşması’nı yürürlüğe koymaya yönelik bir yol haritası hazırlamıştır. Eksiklikler: Merkezi ve yerel yönetim düzeyinde iç denetçi atamaları halen tamamlanmamıştır. Yeni KİMK Politika Belgesi henüz tamamlanmamış ve kabul edilmemiştir. Sayıştay Kanunu halen tam olarak uygulanmamaktadır. Muhasebe defterleri, mali tablolar ve belgeler bundan sonra Maliye Bakanlığı tarafından konsolide olarak hazırlanacak, Sayıştay’ın bu belgelere doğrudan erişimi olmayacaktır. Denetim raporlarının TBMM’de takibinin sağlanması ve raporların incelenmesi için kurumsal iyileştirmeler ve yeterli teknik uzmanlığın sağlanması gerekmektedir. Euro para biriminde sahteciliğin engellenmesi eşgüdümü için ulusal merci olan Emniyet Genel Müdürlüğü için teknik ve polis bilgisinin merkezi noktada toplanması konusunda iyileştirmeye ihtiyaç bulunmaktadır. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 32. MALİ DENETİM Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu Yeni KİMK Politika Belgesi henüz tamamlanmamıştır. KİMK ve mali teftiş arasındaki uyuma ilişkin bir politika belirlenmesi gerekmektedir. İç denetim fonksiyonu kamu kurumlarının kuruluş mevzuatında henüz açıkça tanımlanmamıştır. İç denetim, kamu idarelerinde henüz tam olarak uygulanmaya başlamamış olup, merkezi ve yerel yönetim düzeyinde halen daha fazla iç denetçi ataması yapılması gerekmektedir. İç denetçi sayısı fiilen azalmıştır. Sayıştay Başkanlığı 2013-2017 Stratejik Planı’nı ve yeni Performans Bilgisi Denetimi Rehberi’ni yayımlamıştır. Sayıştay’ın kamu idarelerini her yönden denetleme yetkisi bulunmasına karşın, hâlihazırda mevcut Rehber çerçevesinde herhangi bir performans bilgisi denetimi gerçekleştirilmemiştir. Sayıştay’ın denetim görevini yerel yönetimler düzeyinde layıkıyla yerine getirebilmesi için denetim personeli sayısını artırması gerekmektedir. Sayıştay Kanunu’nun uygulanması ve Sayıştay’ın yeni denetim teknikleri ve kavramlarının denetim personeli tarafından “içselleştirilmesinin” sağlanması gerekmektedir. Denetim raporlarının TBMM’de takibinin sağlanması ve raporların incelenmesi için Meclis’in yeterli teknik uzmanlıkla desteklenen gerekli kurumsal yapıyı tesis etmesi gerekecektir. Türkiye’nin Europol ile Operasyonel İşbirliği Anlaşması’nı yürürlüğe koymak amacıyla, Europol ile işbirliğini güçlendirmeye yönelik Yol Haritasında belirtilen adımları atması gerekecektir. Kısa Vadeli Hedefler: KOB Kamu İç Mali Denetimi Politikası Belgesi ve ilgili yasal düzenlemelerin güncellenmesi. Sayıştay’ın Uluslararası Yüksek Denetim Kurumları Teşkilatı (INTOSAI) standartları ve yol gösterici ilkeleri ile uyumlu bir biçimde çalışmasını güvence altına alacak askıdaki yasal düzenlemelerin kabul edilmesi. AB’nin mali çıkarlarının korunmasına yönelik olarak, işlevsel olarak bağımsız bir yolsuzlukla mücadele yapısının kurulması. Orta Vadeli Hedefler: Türk Ceza Kanunu’nun Avrupa Topluluklarının Mali Çıkarlarının Korunması Hakkındaki Sözleşme (PIF) ve protokolleri ile uyumlaştırılması. AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ l BRÜKSEL 33. MALİ ve BÜTÇESEL HÜKÜMLER Gelişmeler: Öz kaynaklar sisteminin uygulanmasına yönelik temel ilke ve kurumlar hâlihazırda mevcuttur. Geleneksel öz kaynaklar sistemi kapsamında Türkiye’nin gümrük düzenlemeleri AB müktesebatıyla büyük ölçüde uyumludur. Eksiklikler: 2014 İlerleme Raporu KDV kaynağı ve idari kapasitenin oluşturulması konusunda, istatistikî KDV matrah hesabı için hazırlıklar henüz başlamamıştır. Türkiye’nin üyelikle birlikte KDV’deki ve gümrük vergilerindeki yolsuzlukla mücadele çalışmalarını hızlandırması gerekecektir. Türkiye’nin KDV sahteciliğiyle ve gümrük vergisi sahteciliğiyle mücadele için etkin tedbirler alması gerekmektedir. Türkiye’nin gayrisafi milli gelir temelli kaynaklar konusunda ESA 2010 temelinde AB hesap sistemine uyumu gerekecektir. Türkiye’nin, öz kaynaklarının doğru tahsil edilmesine, muhasebeleştirilmesine, izlenmesine, ödenmesine, denetimine ve bunların AB’ye raporlanmasına yönelik eşgüdüm yapılarını ve uygulama kurallarını oluşturması gerekecektir. Mali ve bütçesel hükümler alanında ilerleme kaydedilmemiştir. Eksiklikler: 2013 İlerleme Raporu KOB KDV kaynağı ve idari kapasitenin oluşturulması konusunda, istatistikî KDV matrah hesabı için hazırlıklar henüz başlamamıştır. Türkiye’nin üyelikle birlikte KDV’deki ve gümrük vergilerindeki yolsuzlukla mücadele çalışmalarını hızlandırması gerekecektir. Türkiye’nin, öz kaynaklarının doğru tahsil edilmesine, muhasebeleştirilmesine, izlenmesine, ödenmesine, denetimine ve bunların AB’ye raporlanmasına yönelik eşgüdüm yapılarını ve uygulama kurallarını oluşturması gerekecektir. Mali ve bütçesel hükümler alanında ilerleme kaydedilmemiştir. Kısa Vadeli Hedefler: Bahsedilmiyor.