5 Haziran Dünya Çevre Günü Dünya Yok Ediliyor! Türkiye Çevreye Duyarsız Sermayenin bitmek tükenmek bilmeyen kar hırsı dünyamızı yok ediyor. 21. yüzyılda dünyamız küresel ölçekte iklim değişikliğini yaşamaya başladı. Başta ABD olmak üzere gelişmiş sanayi ülkeleri tarafından iklim değişikliğine yol açan gazların yayımının sınırlandırmamalarının yol açtığı küresel ısınma dünyanın ekolojik dengesini hızla yok ediyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programınca yapılan bir araştırmaya göre 2005-2006 yılında eriyip yok olan buzullar bir önceki yıla göre iki kat artmış durumdadır. Yapılan araştırmaya göre dünya sularının yarıya yakını kirlilikle tanışmıştır. 5 Haziran 1972 tarihinde Stockholm'de toplanan Birleşmiş Milletler Çevre ve İnsan Konferansı Stockholm Deklarasyonu ile “İnsanın, hürriyet, eşitlik ve yeterli yaşam koşulları sağlayan onurlu ve refah içinde bir çevrede yaşamak temel hakkıdır.” kararını alınmasından bu yana 36 yıl geçmesine rağmen dünyamız hızla yok edilmeye, kirletilmeye devam ediliyor. Bugün ülkemiz sermayenin azgın saldırıları karşısında ciddi çevre sorunlarıyla karşı karşıyadır. Bunlardan biri olan Bergama Ovacık'ta, kazanılan davalara karşın siyanürlü altın işletmeciliği devam etmiş, bugün pilot tesis haline dönüştürülmüştür. Balıkesir Havran'da çıkarılacak 3 milyon ton cevherin yanı sıra Kozak Yaylası'nda çıkarılacak cevherlerde HABER BÜLTENİ 50 BASIN AÇIKLAMASI Bergama'da işletilecektir. Uşak-Eşme Kışladağ'da da siyanürlü altın işletmeciliği devam ediyor. Bergama'da, Eşme'de siyanürlü atıklar hızla artıyor. Tüm hukuki kazanımlara karşı sürdürülen altın madenciliği, ülkemizin diğer bölgelerine de hızla yayılıyor. Kazdağları *(İda) Bergama'ya, Eşme'ye dönüştürülmek isteniyor. Örnekler çoğalmaya başlıyor. Fırat Nehri'ne 3 km mesafede Erzincan İliç'de 400 hektarlık sahada altın madenciliği yapılmaya hazırlanılıyor. 52 milyon ton cevher yığın liçi ve tank liçi yöntemiyle siyanürle işleme tabi tutulacak, 100 milyon ton pasa malzemeden oluşacak Asit Maden Drenajı ile kirlilik Fırat'a ulaşacaktır. Sonuç olarak, ormanlar, zeytinlikler, verimli topraklar, su havzaları tahrip edilecek, zehirli hidrojen siyanür gazı yayılacak, asitli, ağır metalli sular yayılacak, halkın kullandığı su kaynakları etkilenecek kısaca geride yok edilmiş bir çevre bırakılmış olacaktır. Diğer taraftan, siyasal iktidar nükleer santral ihalesini Eylül-Ekim aylarında yapacağını açıklamıştır. Bugünlerde ABD ile Nükleer Araştırmalar hususunda ikili anlaşma yapılmıştır. ABD'de nükleer atıkların toplamı yarım milyon tonu bulmuş halen depolama sorunları çözülememişken, bugün 443 nükleer santralden yılda 13 bin ton nükleer atık üretilirken, dünya tehlikeli atık çöplüğüne dönüştürülmüşken İngiltere-Fransa yeni nesil nükleer enerji santralleri inşa edip dünyaya yaymak için anlaşmışlardır. Nükleer tehlike çevremize de bize de yakın tehdit haline gelmiştir. Bergama'da, Eşme'de, Belek'te, Hasankeyf'te Munzur'da Alioni'de, Efem Çukuru'nda, Sinop'ta, Kazdağları'nda, İliç'te; tarihin, kültürün, doğal kaynakların yok edilmesine kısaca yaşadığımız çevrenin yerli ve yabancı sermayenin talan ve yağmasına sunulmasına karşı çıkmak, doğal varlıklarımızı koruyarak gelecek kuşaklara taşımak bir insanlık görevi olarak önümüzde durmaktadır. 5 Haziran 2008 TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu HABER BÜLTENİ 51 BASIN AÇIKLAMASI