SİNE-ANALİZ TÜRK SİNEMASINDA KABADAYI STEREOTİPİ TÜRK SİNEMASINDA KABADAYI STEREOTİPİ SİNE-ANALİZ B ireyin tepkisi ile fiziksel ya da objektif gerçeklik arasında araç rolü oynayan bilişsel süreçleri tanımaksızın, insan eylemlerini ve dolayısıyla sosyal davranışları açıklamak güçtür. İnsanlar yaşamlarında yer alan diğer insanları, grupları, toplumları bir takım türlere, tiplere ayırarak onları anlamlandırma eğilimindedirler. Kalıp yargı (stereotip) olarak adlandırılan bu eğilimler yaşamımızın pek çok yönünü ilgilendirir ve yaşamımızı etkiler. Stereotipler bir nevi hayatımızı ve davranışlarımızı şekillendiren düşünce kalıpları gibidirler. Onlar nasıl günlük hayatımızda ve algılama mekanizmamızda yerini alıyorsa sinemada da bir o kadar yerini almaktadır. Öyle ki filmlerin olay örgüleri, oyunculuklar, figür ve karakterler çoğunlukla hayatın içinden devşirilerek bize sunulmaktadır. TÜRK SİNEMASINDA KABADAYI STEREOTİPİ: KABADAYI FİLMİ ÖRNEĞİ Sefer Kalaman Neredeyse bütün sinema filmlerinde var olan bu stereotipler “Kabadayı” filminde de yoğun şekilde kullanılmıştır. Öyle ki Kabadayı filminin olay örgüsünün Will Wright’ın tespit etmiş olduğu on altı işlevden oluşan klasik olay örgüsü ile benzerlik gösterdiği görülmektedir. Bunun yanında filmdeki kabadayıların giysileri, aksesuarları, tavır ve davranışları da kabadayı stereotipiyle uyuşmaktadır. Arş.Gör. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Kabadayı, Külhanbeyi ve Mafya Kabadayı diye adlandırdığımız kişileri ve kabadayılığın ne olduğunu anlamak için Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar gitmek gerekmektedir. Osmanlı’da Yeniçeri Ocağı, devleti ayakta tutan en önemli kurumlardan biri olarak bilinmektedir. Ancak Yeniçerilerin içindeki kimi kişi ve gruplar 18. yüzyıldan itibaren, devleti savunmaktan ziyade halkı terörize eden bir konuma geçmişlerdir. Gelirlerini halktan haraç toplayarak artıran ve 64 sinemarmara Bireyin tepkisi ile fiziksel ya da objektif gerçeklik arasında araç rolü oynayan bilişsel süreçleri tanımaksızın, insan eylemlerini ve dolayısıyla sosyal davranışları açıklamak güçtür. İnsanlar yaşamlarında yer alan diğer insanları, grupları, toplumları bir takım türlere, tiplere ayırarak onları anlamlandırma eğilimindedirler. Kalıp yargı (stereotip) olarak adlandırılan bu eğilimler yaşamımızın pek çok yönünü ilgilendirir ve yaşamımızı etkiler. Stereotipler bir nevi hayatımızı ve davranışlarımızı şekillendiren düşünce kalıpları gibidirler. sinemarmara 65 SİNE-ANALİZ TÜRK SİNEMASINDA KABADAYI STEREOTİPİ TÜRK SİNEMASINDA KABADAYI STEREOTİPİ SİNE-ANALİZ Günümüzde kabadayılık, külhanbeyliği ve mafya örgütlenmesi iç içe geçmiş vaziyette olsa da ilk zamanlar bu kavramların gerek mahiyet gerekse de amaç edindikleri misyon açısından birbirinden çok farklı yapıya sahip olduğu bilinmektedir. Bugünkü anlamıyla kullanılan ‘külhanbeylik’ kavramının temeli, İstanbul’un alınmasından sonra inşa edilen ilk hamam olan Gedik Paşa Hamamı’na kadar uzanmaktadır. Kış mevsiminde yersiz yurtsuzlar ilk kez bu hamamın külhanına toplanmış ve burada yaşamışlardır. Böylece ‘külhanbeyliği’ de ilk kez, Gedik Paşa Hamamı’nda örgütlenmiştir. Külhaniler esnaftan aldıkları yiyeceklerin parasını ödemekten kaçınmışlar, parasını istemekte ısrar eden esnafın başına toplanarak hem esnafı hırpalamış, hem de tüm malını yağmalamışlardır2. Ali Osman eski kabadayılar gibi mahallenin koruyuculuğu rolünü üstlenmiş mahalledeki fakir ve ihtiyaç sahiplerine düzenli olarak yemek vermiştir. Kabadayılar, toplumu ve mahallesindeki insanları koruma misyonunu hiçbir çıkar gözetmeksizin üstlenmiş ve bunu yaparken tek başlarına hareket etmişlerdir.Bunun aksine külhanbeyleri kendi çıkarları için kendi mahallesinde haraç, yağmalama, huzursuzluk çıkarma gibi eylemlerde bulunmuşlar ve bunu yaparken de örgütlenip halka ve devlete karşı isyankar ve pervasız bir duruş sergilemişlerdir. Türkiye’deki mafya örgütlenmesinin temelinde bir bakıma bu külhanbeyliği örgütlenmesi yer almaktadır. fiilen mahalle muhtarı gibi davranan yeniçeriler ortaya çıkmıştır. Oluşan otorite boşluğunu fırsat bilen yeniçerileri engellemek için bileği güçlü mahalle delikanlıları kabadayılık serüvenine adım atmışlardır. Bu delikanlılar, semt sakinlerinin haklarını savunmayı kendilerine görev edinmişlerdir1. Külhanbeylik ve kabadayılık kavramlarından farklı bir yapıya sahip olan mafyanın (Mafia) kelime anlamı Arapçada gizlenen işlerin yapıldığı yer demektir ve ‘mahfel’ veya ‘mahfelya’ kelimesinden türemiştir. Sicilya aksanında bu kelime “taş ocağı, mağara” anlamına gelen ‘mafie’ şeklini almış, daha sonra telaffuz, gizli kapaklı 66 sinemarmara Filmin kahramanı ‘düşmanlarımla tek başıma hesaplaştım ve yaptığım her şeyin bedelini ödedim’ diyerek kabadayılığı mafya kavramından ayırmıştır. Ali Osman, eskiden adam öldürmüş ve hapse düşmüş olsa da yaptıklarının yanlış olduğunun farkındadır ve pişmanlık duymaktadır. Öyle ki silah kullanmaya tövbe etmiş kendini korumak için sadece bıçak taşımıştır. işler yapan anlamında ‘mafia’ya dönüşmüştür. Aynı zamanda “MAFİA”, 1282 yılında işgal ettikleri Sicilya’dan çıkartılmak istenen Normanlara karşı gerçekleştirilen ayaklanmada kullanılan bir slogan olan “Morte Alla Francia Italia Anela” (Fransızlara ölüm, İtalya kükrüyor) ifadesidir3. 19. yüzyılın ortalarında Avrupa’da yaşanan kargaşa İtalya’yı da etkilemiş devrimler, halk ayaklanmaları ve daha sonra da Birleşik İtalya’nın doğması ile sonuçlan 1860 devrimi, Güney İtalya’yı harabeye çevirmiştir. İşte mafyanın çekirdekleri tam bu dönemde atılmıştır. O günlerde Güney İtalya’da ve özellikle Sicilya’da limon bahçelerini ve çiftlikleri koruyan küçük gruplar geleceğin mafya örgütlenmesinin temelini oluşturmuştur. Osmanlı’da ise sosyal protestoların simgesi olarak bilinen ilk tanınmış kişi 1581’de Bolu Beyi’ne başkaldırarak dağa çıkmış ve eşkıyalığa başlamış olan Köroğlu’dur. Eşkıya olarak tanımlanan Köroğlu, genellikle servet sahiplerine, yasadışı işler yapan şahıs ve resmi kurumlara, tefecilere karşı eylem ve eşkıyalık yapmış, hatta yoksul halkı haydutlara karşı koruyup kollamıştır4. Osmanlı’da başlangıçta kabadayılık gibi halkı korumak göreviyle yola çıkan eşkıyalık, sinemarmara 67 SİNE-ANALİZ TÜRK SİNEMASINDA KABADAYI STEREOTİPİ kısa zaman sonra çıkar sağlamak ve kendisini devletten ve diğer güç organlarından bağımsız görerek eylemlerde bulunmak amacıyla örgütlü bir yapıya yani mafya yapılanmasına bürünmüş, hukuku ve nizamı hiçe saymıştır. Kabadayı Karakterinin Dış Görünüşü Kabadayı karakterleri, toplumu ve mahallesindeki insanları koruma misyonunu hiçbir çıkar gözetmeksizin üstlenmiş ve bunu yaparken tek başlarına hareket etmişlerdir. Muhakkak ki zihnimizde oluşmuş olan kabadayı stereotipi sadece sinema aracılığıyla yaratılmamıştır. Metinler arası geçişin önüne alınırsa Osmanlı ve Türkiye Cumhurimümkün olabileceği göz önünde bulunduruyeti’nin ilk yıllarındaki kabadayı stereotipine lursa gazetenin, dergi yayıncılığının, romanuygunluk göstermektedir. Ali Osman dışarıda ların ve tiyatronun 1914’de hayatımıza giren her daim takım elbiseli dolaşmaktadır. Takım sinemaya etki etmiş olması muhtemeldir. Yine elbiseyle daima beyaz gömlek ve hep siyah sinemadan sonra hayatımıza giren radyo ve ayakkabı giymekte ve mütemadiyen elinde televizyon sinema ile etkileşim ve paylaşım tespih bulundurmaktadır. Kabadayılığın ilk içinde bulunmuştur. Stereotiplerin oluşması yıllarında taktığı yüzüğü yemin ettikten sonra kısa bir zaman diliminde gerçekleşmemekteçıkarmış ama yeminini bozduktan sonra tekrar dir. Kabadayı stereotipinin de oluşması uzun takmıştır. Filmdeki diğer kabadayılara bakıldıbir zaman diliminde gerçekleşmiş ve bu süreçğında takım elbise, beyaz gömlek, tespih ve te mümkündür ki sinemada oluşturulan kabayüzük kullanma açısından birbirlerine benzedayı karakteri, gazetede ve dergilerde yayınmektedirler ancak Ali Osman dışındaki diğer lanan kabadayı haberlerinden, radyoda tarif kabadayılar hayatlarını iş adamı olarak devam edilen kabadayı tipinden ya da televizyonda ettirdikleri için bu kabadayıların giyimlerinde verilen kabadayı karakterinden etkilenmiş ve değişiklikler yaptıkları aşikardır. Zaten filmdeyoğrulmuştur. ki kabadayılar arasında hem kişilik, hem kaba dayılık raconlarını sahiplenme hem de giyim konusunda varlığını değiştirmeyen tek kişi Ali “Kabadayı” Filmi ve Kabadayı Osman olmaktadır. Stereotipi Osmanlı kabadayılarını sakalsız, bıyıklı, başlarında fes olan, beyaz gömlekli, tespih ve bıçağı her daim yanında olan kişiler olarak tanımlamak mümkündür. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra hem şapka ve kıyafet inkılabıyla hem de zamanla giysilerdeki çeşitlenme ve değişmeyle kabadayıların da dış görünüşünde değişme yaşanmıştır. “Kabadayı” filminde kabadayı Ali Osman’ın giyim tarzı zamanın koşulları göz 68 sinemarmara Kabadayı Karakterinin Kişilik Özellikleri Filmde Ali Osman mafya olmadığını açık açık söylemiş ve mafya ile kabadayı arasındaki farkı açıklamıştır. Ali Osman, “Ne diyorsun ulan sen. Ağzını topla ağzını. Kim söyledi sana mafya olduğumu? Ben mafya değilim. Hiç bir zaman olmadım. Benim arkamda polis yoktu, milletvekili yoktu. Ben ne uyuşturucu, TÜRK SİNEMASINDA KABADAYI STEREOTİPİ SİNE-ANALİZ ne silah, ne fahişe sattım. Ben işimi tek başıma gördüm. Düşmanlarımla tek başıma hesaplaştım ve yaptığım her şeyin bedelini ödedim.” diyerek kabadayılığı mafya kavramından ayırmıştır. Ali Osman, eskiden adam öldürmüş ve hapse düşmüş olsa da yaptıklarının yanlış olduğunun farkındadır ve pişmanlık duymaktadır. Öyle ki silah kullanmaya tövbe etmiş kendini korumak için sadece bıçak taşımıştır. Ali Osman eski kabadayılar gibi mahallenin koruyuculuğu rolünü üstlenmiş mahalledeki fakir ve ihtiyaç sahiplerine düzenli olarak yemek vermiştir. Aynı zamanda parası olmayan mahallenin erkeklerine de cep harçlığı vermeyi adet edinmiştir. Bunun yanında mahallede cereyan eden anlaşmazlıkların çözülmesi için mahalleli Ali Osman’a başvurmaktadır. Buradan anlaşılıyor ki Kabadayı filminde aklımızdaki kabadayı resmine uygun bir karakter oluşturulmuş tarihimizdeki kabadayı karakterine sadık kalmaya özen gösterilmiştir. Filmde birçok sahnede Ali Osman racon kelimesini kullanmış ve bu racona uyulması gerektiğini söylemiştir ki zaten kendisi de bu doğrultuda yaşamış ve yaşamaya devam etmiştir. Özetle; halk arasında bir mite dönüşmüş olan kabadayı olgusu filmde tıpkı o mite uygun şekilde verilmiş, izleyici filmdeki kabadayıyı kafasındaki kabadayı stereotipine benzetmiştir. Giyimi, kuşamı, tavır ve davranışı, dünya görüşü ve insanlarla olan ilişkileri ile kabadayılar filmde belirgin olarak resmedilmiştir. İzleyici de kendisini kafasın- daki kabadayı stereotipine uyduğu için Ali Osman ile özdeşleştirmiş hatta Ali Osman’ın onca insanı öldürmesini bile haklı şiddet olarak görmüştür. Filmde üzerinde durulan en önemli konulardan biri ise, kabadayılığın ve kabadayı karakterinin değişmekte olduğu hatta kabadayılığın bitip yerini mafyanın aldığıdır. Zaten filmde kabadayı stereotipine uyan ve kabadayılık raconlarına sadık kalan sadece Ali Osman olmaktadır. Ali Osman bir nevi yaşayan son kabadayı olarak gösterilmiş ve onun da ölmesiyle kabadayılık devrinin kapandığı anlatılmaya çalışılmıştır. REFERANSLAR 1 Tutkun, Ö. F. ve Koç, M.,Mesleklere Atfedilen Kalıp Yargılar. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, yıl: 2008, cilt: 41, sayı: 1, s.259. 2 Bovenkerk, F. ve Yeşilgöz, Y., Türkiye’nin Mafyası, İstanbul: İletişim Yayınları, 2000, s.109110. 3 Murat Çulcu, Her Sakaldan Bir Kıl, İstanbul: E Yayınları, 2001, s.379. 4 Murat Çulcu, a.g.y. s.24. 5 Murat Çulcu, a.g.y. s.401-402. sinemarmara 69