tiırkıve partisi

advertisement
' /
/
Y. T. P.
TİIRKIVE
PARTİSİ
1969
835
SEÇIM
BİLDİRİŞ
YER:
YIL:
CLT:
76-2835
1969
KS;i:
dem
! 76-5912
Y E N İ T Ü R K İ Y E PARTİSİ
1969 SEÇİM B E Y A N N A M E S İ
'rü rk siyasî hayatının çok b uhranlı b ir devrinde, T ü rk halk efkârının
çok duygulu ve kuşkulu b ir zam anında
19G9 genel seçim lerine yaklaşm ış
bulunuyoruz. İşi
gücü ile u ğ raşan vatandaş gündelik geçim sıkıntıları ve
daha iyi b ir yaşayış özlemi yanı başında m anevî huzurunun, em niyetinin
ve nihayet m em leket selâm etinin kaygıları içindedir. D üşüncelidir.
Böyle b ir du ru m d a m em leketin siyasî hayatında vazife alm ış b ir k u ­
ruluş olarak Yeni Türkiye P artisi taşıdığı
sorum luluğu daha derinden
duym akta ve daha çok kendi om uzlarında h issetm ektedir. G ünün ş a rtla n ,
bize, «Önce vatan so n ra parti» anlayışı içinde ve daha b üyük b ir feragat
ve fedakârlık ru h u ile çalışm am ızı em retm ektedir.
İşte bu vazife şu u ru ve vicdan uyanıklığı içinde v atan d aşlan m ıza hi­
tap ederken inandığım ız ilkeleri, devlet idaresi, sosyal ve İktisadî tu tu m
hakkındaki görüşlerim izi tekrarlayacağız.
Ehliyetsiz ve sam im iyetsiz b ir
yöneticiler tak ım ı elinde m illî hayatın sürüklendiği çıkm azları belirteceğiz
ve m em leketim izi bugünkü olum suz ve tehlikeli gidişten k u rta rm a te d b ir­
lerini o rtaya koyacağız.
1. R E J İ M A N L A Y H ^ I M I Z :
Yeni Türkiye Partisi A tatü rk ’ün b u m em lekette k u rd u ğ u düzeni ve bu
m illete gösterdiği yolu benim sem iş, ona inanm ış b ir siyasî p artid ir.
B u düzen milliyetçi, m edeniyetçi,
ilerici ve halk için kurulm uş b ir
h alk idaresidir. Kayıtsız şartsız halk hâkim iyetine dayanır. Şahsî ve siya­
sî hü rriyetlerin, m edenî ve sosyal hak ların rejim idir.
Bugün içinde bulunduğum uz siyasî b u h ran ik tid ar ve ana m uhalefet
p artilerin in çeşitli yönlerde A tatürk İlkelerinden
ayrılm ış olm aları sonu­
cudur.
B irincisi gerici kuvvetleri okşayarak:
İkincisi sınıf a y n lık la n n ı
k ışk ırtarak siyasî ç ık arlar sağlam ak ollarına sapm ışlar ve m em lekette
tehlikeli b ir husûm et havası yaratm ışlard ır. T ürk gençlerini sokak vu­
ru şm alarına k a d ar sürüklem işlerdir.
M illetimiz için selâm et A tatü rk ’ün gösterdiği m illî b ü tü n lü k ve sos­
yal dayanışm a yoluna dönm ektir. Biz bu a ş ın ve a y k ın akım larla ve on­
ları k ışk ırtanlarla savaşacağız. H alkım ızı, gençliğimizi m illî hedef birliği
yolunda birleştirm eye çalışacağız.
2. I) K V L E T
İDARESİ:
Türkiye C um huriyeti ile b irlik te
A tatü rk M emleketimize «Halk için
devlet» anlayışını d a getirm işti. H alk hâkim iyeti rejim in in ilk tabii şartı
da buydu. Ancak onu n b ü ro k ra t y ard ım cılan b unu gerçekleştirm e yeter­
liğini gösterm em işler, O sm anlı idaresinden gelen halk - devlet a y n h ğ u u
ve idareci sm ıf üstün lü ğ ü n ü sü rd ü rm ü şlerd ir. B u sm ıl çok p a rtili devir­
de halkın siyasî hak eşitliğini yadırgam ıştır. Bu m ukavem eti ele alıp, kul­
lanan m uhalefet de bilindiği gibi m em leketi b ir siyasi irticeıa d oğru itm iş­
tir. B u g örüşledir ki biz Anayasa ile k ısıtlanm ış
olan siyasî h ak ların
iadesini isted ik ve İstemekteyiz.
Siyasi b ir m irasa konan ve b ir ihtilâl fobisi içinde iş başın a gelen b u ­
günkü id areciler İse ik tid arlarm ın devam ını
devlet idaresini başı - boş
bırakm a yolım da sıram ışlardır. B unlar asim da «yetersiz ve ehliyetsiz b ir
İdarecUer takım ı» teşkil ettik leri için de kısa zam anda hüküm et olm ak hay­
siyet ve İtibarım y itirm işlerdir. Y etkilerini kullanam az olm uşlar, k an u n h ın
y ürütem ez hale düşm üşlerdir. B u tu tu m devlet otoritesini tarihim izde görül­
m edik b ir şekilde y ıp ratm ıştır. B ir yandan yolsuzlukları arttırm ış, h u zu r­
suzluk, güvensizlik yaratm ış b ir yandan d a m alî itibarım ızı sarsm ıştır.
BİZ İnam yonız kl gerçek halk idaresinin kurulm ası ve yerleşm esi, an­
cak halk tan aldığı ic ra yetkisini ehliyet, b asiret ve cesaretle kullanacak
b ir hü kü m etin kurulabilm esiyle m ü m k ü n olur. Aciz b ir ik tid ar hem m em ­
leketi çıkm azlara sü rü k ler, hem de h alk idaresinin devam ım tehlikeye so­
k ar. Biz ik tid ard a devletin zedelenm iş
itib arın ı onaracağız. Cum huriyet
hüküm etini yeniden İçerde ve d ışard a güvenilir b ir heyet haysiyetine ulaş­
tıracağız.
3. MlLLl ŞUUR:
T ü rk m illeti tarih tek i büyüklüğü ölçüsünde b ir geleceğe nam zettir. O,
bunun böyle olacağım kazandığı îstU üâl Savaşı, k u rduğu m o d em devlet
ve topluluk hayatı, nihayet son y arım yüzyıl içinde başardığı m edeniyet
ve kalkınm a ham lesi ile ispat etm iştir.
A tatü rk ’ü n yarattığı büyük ve
güçlü Türkiye ü lk ü sü T ü rk halkına m al olm uş ve gerçekleşm e yoluna g ir­
m iştir. C um huriyet çocukları m illi gücün şu u ru n a v arm ışlar ve haklı ola­
ra k T ü rk olm am n g u ru ru n u duym uşlardır.
Ancak A tatürk ’te n so n ra mUletin kaderine hâkim olan b ir tak ım po­
litikacılar b u g u ru ru k ırm ış ve m illî
şu u ru yeteri k a d ar beslem em iştir.
N ihayet ihtilâl so n rası T ürkiye’sinde a ş ın sol propagandası d a yurdum uz­
d a sistem li ve yaygm b ir çalışm aya g irişm iştir. M emleketi b ir yabancı m ü ­
dahaleye hazırlam ak m aksadım güden b u propaganda m aneviyatı ç ü rü t­
me yolunda b ü tü n m arifetlerini k ullanm a fısatım b u lm u ştu r. Millî gururu
kırm ak, mUletIn kendisine güvenini sarsm ak ve gençliği aşağılık duygu­
suna d ü şü rm ek yönlerinde b ir hayh de b aşarı kazanm ıştır.
B u m o ral çöküntüsüne b ir son verm ek
ve gençliğimizi yeniden
«ne­
fis güvenliğine» kavıışturm ak
m illetim iz için hayatî b ir
halkm uzın m aneviyatm ı yükselteceğiz. O na layık olduğu
luk seviyesine ulaşm a inancım getireceğiz. H aysiyetli ve
yetiştirm eye çalışacağız.
G ençlerim izin yeniden «Büyük
ye» ülküstm e san im asım sağlıyacağız.
4. M Î L L E T L E
m es’eledir. Biz
şeref ve m utlu­
g u ru rlu nesilleı
ve Güçlü T ü rk i­
KONUŞMA;
İm p a ra to rlu k ta n gelen devlet - m illet ayrılığı m aalesef C um huriyet
devrinde de kötü b ir gelenek o larak devam etm iştir. B unım b ir görünüşü
(H ikm et-i H üküm et) perdesi ark asm d a devlet işlerini m illetten saklam ak,
daha kötüsü de devlet adm a m illete yalan söylem ektir. T ek p a rti devrin­
de süren bu alışkanlık çok p a rtili
serb est seçim devrinde d e devam e t­
m iştir. Ü stelik işe siyasi rek ab et ve oy kazanm a dâvâsı k a n şm c a devlet
adam ları su içer gibi yalan söyler olm uşlardır.
M illetin devlet sözüne güveni yoktur. H alk devlet ad ın a söylenen sö­
zün yalan olduğuna önceden inanm ış gibidir.
D aha kötüsü, söylenenin
^aksini anlam ak eğilim indedir. Oysa gerçek dem okrasilerde devletin h alk­
la h e r zam an açık konuşm ası ve m u tlak a doğru konuşm ası ş arttır.
Yeni Türkiye P artisi o larak b u yalan, dolan politikasına son vereceğiz.
Askeri ve diplom atik s ırla r dışm da h içb ir şeyi m illetim izden saklamıyacağız. H alkla açık konuşm ak, h alk la an laşarak hizm et görm ek geleneğini
kuraiağız. Ç ünkü m iletim izin
bundan hoşlandığına, b u n u
istediğine ve
bım a layık olduğuna inam yoruz.
5. S E R B E S T
SEÇİM:
Seçim K anım larım ız h içb ir zam an m illet iradesinin ta m ve gereği gibi
belirm esine eterli h ale g etirilm em iştir. B unun b allıca sebebi bugüne k a d ar
halk hâkim iyeti ilkesinin sam im iyetle
benim senm em iş olm asıdır. A ynca
siyasi p a rtile r genel m erkezlerini hâkim
kılm ak ve ik tid ard ak iler kendi
çoğunluklarını k orum ak için P a rtiler K anunu ve seçim kan u n ların d a Anayasa'm n serb est seçim ilkesine aykırı h ü k ü m ler te ’sis etm işlerdir.
Şöyle ki vatandaş p a rti listelerini olduğu gibi k ullanm ak zorunda b ı­
rak ılm ıştır. Bu listelerde b ir tek ism i değiştirm ek h akkına sahip değildir,
ö te yandan b ir seçim bölgesinde seçm en tam m adığı kişilere oy verm ek
zorundadır.
B u usû llerin seçm e hak k ım doğrudan
doğruya engellediği ve Anaya­
sa daki serb est seçim anlayışına aykırı olduğu m eydandadır. B ugünkü ön
seçim ler de âd eta iki dereceli b ir seçim y aratm ak ta ve A nayasamızın «tek
dereceli genel oy» ilkesini zedelem ektedir.
Yeni T ürkiye P artisi olarak siyasî p a rtile r ve seçim k an u n ların d a va­
tan daş İradesinin gereği gibi belirm esine engel olan b ü tü n hü k ü m leri d ü ­
zelteceğiz. Bu a rad a seçim bölgelerini de d araltarak , vatandaşm yakından
tam dığı ve güvendiği kişileri seçebilm ek im kânını sağlayacağız.
6. İ d a r e
ISLÂHATI:
Osm anlI B ü ro krasisi tem eline dayanan
klâsik devlet kuruluşlarım ız,
C um huriyetin ilk devrinde ıslâh edilm iş ve oldukça işlek ve b aşarılı bir
hal alm ıştır. Ancak so n raları iş hayatının darlığı ve «Devlet Kapısı» ge­
leneği sayısı a rta n okur-yazarların devlet dairelerine, dolayısıyle devlet if,;letm elerine yığılm aları sonucunu doğurm uştur, özellikle büyük m erkezler­
de birçok dairelerim iz hizm et n o rm ların ı kaybetm iş, şişkin ve donuk kr''’ro la r halini alm ıştır.
|
B ir devlet idaresi için bundan d a h a ' k ö tü b ir d u ru m tasavvur edile­
mez. B u hal hem halka yük olm uş, hem hizm etleri ak satm ış, hem
de adam çokluğu sebebiyle m em u ru fak irleştirm iştir.
B ütün reform
hikâyelerine rağm en gelip geçen ik tid a rlar ne devlet kadrolarını rasyenelleştirm ek, ne de m em uru refaha k avuşturm ak yolunda b ir tek ciddî
adım atm am ışlardır.
\
Uzun vadeli b ir p lâ n ve ciddî b ir uygulam a sayesinde hem işlek b ir
devlet k ad rosun u sağlam ak, hem iş hayatı için adam kazanm ak, hem de
bütün b u vatandaşları dalıa iyi b ir yaşayış seviyesine ulaştırm ak m üm ­
k ü n olduğu inancındayız. Biz köklü ıslâhat yapm ak, devlet idaresi
ni ta sa rru fa , hizm et am acına ve halk yararın a yönelterek yeniden düzen­
lemek kararındayız.
7. H A L K
HİZMETLERİ:
H alk a yönelm esi gereken eğitim , baym iık, sağlık gibi ilk m edenî hiz­
m etler bile, bizde h iç b ir zam an b ü tü n vatandaşların ihtiyacm ı kapsayıcı
b ir ölçüye ulaşm am ıştır. B unun ta rih î sebebi «jandarm a devlet anlayışı»
d ır. B u sistem e göre, devlet kendisini
vergi m ükellefine k arşı başkaca
hizm et sorum lusu saym am aktadır. Böylece b u h izm etler T anzim at’ta n bu
yana devletin ve devlet m ensuplarının ilıtiyaçları ölçüsünde yalnız şehir
ve k asabalard a gelişm iştir. Zam anla şeh ir ve köy hayatı arasındaki uçu rum
daha da derin leşm iştir. C um huriyetten bu yana ise ancak yetersiz h am ­
leler halinde b u hizm etler köye yönelm iştir.
Çok p a rtili devirde köyün ve gecekondu sem tlerinin oylarına m uhtaç
kalan ik tid a rlar ve m uhalefetler bu hizm etleri gerçekleştireceklerine dair
büyük vaatler yapm ışlarsa d a iş b aşın d a gevşem işler, devlet çark ların ı
gereği gibi b u ra la ra yöneltem em işlerdir. B ugünkü sözde plânlı tem po ile
köy y o llan ve içme suları daha b ir 50 yılda tam am lanam az.
Ciddî iş görm eyen hü k ü m etler boyuna verim siz te şk ilâtlar k u rm ak ta­
d ırlar. Köy İşleri Bakanlığı böyle b ir göz boyacılığı olm uştur. Biz bu en
zaruri halk hizm etlerinin çok kısa b ir devre içinde gerçekleştirilebileceği­
ne inanıyoruz. Y eter ki devlet yetkilileri
halka olan hizm et borçlarım
vicdanlarında duysunlar ve köylüyü a rtık oyalam aktan utansınlar.
8. D O G U K A L K I N M A S I :
M em leketim izde köyle şehir arasındaki m edeni im kftnlar aynlığı kü ­
ç ü k -b ü y ü k bazı bölgeler a rasın d a da görülür.
B ütün Anadolu’da, h a ttâ
T rakya’da bakım sızlık ve İktisadî sebeplerle
geri kalm ış köşeler vardır.
Doğu illerim izde ise bu hal, geniş b ir bölge şeklinde m evcuttur. H alk hiz­
m etlerinde şehirle köy arasın d ak i ayrılığı gidermeye çalışırken bölgeler
arasınd a da özel b ir plânla eşitlik sağlam aya önem verm ek Yeni T ürki­
ye P a rtisi’nin gönülden bağlı olduğu b ir konudur.
Biz geri kalm ış bölgelerim izin, özellikle doğunun, birleşik A m erika’dave İta ly a ’da güzel örneklerine rastlan an b ir plânla ve öncelikle ele almHiEsı gerektiğine inanıyoruz.
B u ralard a ilk m edenî hizm etler seviyesmi
yükseltm ek, eksik olan alt yapı tesislerini tam am lam ak, yeni iş sahalarını
açm ak, ziraî ve sınaî te ’sisler k u rm ak suretiyle İktisadî gelişm elere yol
açm ak kararındayız. İlk hedef doğuyu m em leketin o rtalam a m edeniyet se­
viyesine u laştırm ak o lacaktır.
Doğuda devletçe girişilecek teşebbüslerin
yanı başında serm aye artırım ı ve y atırım ını kolaylaştıracak ted b irleri de
uîmak gerektiği görüşündeyiz.
Amacımız geri kalm ış b ü tü n bölgelerdeki
vatandaşları perişan lık ve yoksulluktan k u rta rm ak tır.
9. T O P R A K
DÂVÂSI:
OsmanlI to p rak rejim i sebebiyle ’Türkiye’de ziraat to p ra k la n adil ve
ekonom ik b ir şekilde dağılm ış değildi. Az verim li yerlerde çok insan gü­
cü birikm iş, birçok verim li to p ra k la r ise gereği gibi işlenm em iştir. Bunım la b erab er C um huriyet’ten bu yana T ürkiye’de büyük to p rak lar yer
yer hızla p arçalanm ıştır.
H âlâ m em leketim izin b ir num aralı m es’elesi olan köylüyü to p rak lan ­
dırm a dâvâsı, ne yazık ki 30 yıldan b eri
anlayışsız ve ehliyetsiz ellerde
ınm cıklanm aktadır. İlk in C um huriyet H alk P artisi
hüküm eti tarafın dan
çıkanlar, to praklan d ırm a kanunu kendilerince oy kaybı korkusuyla uygu­
lanm am ış, sonra D em okrat P a rti ik tid a n n c a
ancak b ir ucundan kulla­
nılm ıştır. İhtilâlden sonra ise b ir ta ra f sosyalistlerin toprağı devletleştir­
me telkinlerine saplanıp kalm ış, ö b ü r ta ra f da dâvâyı kökönden in k âr e t­
me yoluna tu tm u ştu r.
G erçek o d u r ki- m em leketim izde h âlâ devlet elinde ıslâh edilecek ge­
niş sahalar ve şahıslar elinde işlenm eyen
veya ortakçılıkla işletilen bir
hayli U ğ ra k la r vardır.
Biz ne m es’leyi inkâra, ne d e devletleştirm e
usûllerine sapm aksızın b u n ları topraksız çiftçiye intikal ettireceğiz. G ere­
ken yerlerde yeni yerleşm e m erkezleri yapacağız. İnam yoruz ki b u yolda
ciddi ve k a ra rlı uygulam alar köylü hayatına ve geçimine iyiden iyiye fe­
rahlık getirecektir.
10. T A B I M
VE
VERİM:
T ürkiye’de a şırı solcular kendi hayallerinin gerçekleşm esine engel say­
dıkları zirai bünyeyi hızla
değiştirm ek için köy hayatm ı, çiftçiliği, h a ttâ
Ana V atan to p raklarm ı verim siz gösterm işlerdir.
B ım lar yap tık ları yan­
lış hesaplarla ta rım aleyhine etkili olm aya çalışm ışlardır.
Bu itib arla.
Yeni Türkiye P artisi plânlam a işlerinde ne dünün d o k trin er açıdan görüş
ve anlayışıyla T ürkiye’de ta ru n m yok edilm esine ve ne de bugünkü plânlam anm dağınık ve p erişan tu tu m u n a asla ta ra fta r değildir. Sanayileşm e­
m iz ilerleye dursım , T ürkiye’de tarım ın
ön plânda kalm ası hem m u kad­
d er, hem de m u tlu b ir gerçektir.
T opraklarım ızın bizi doyurm uyacağı ise b ir yalandır.
Buğdayımızın
yetm em esi yanlış fiyat politUcası yüzündendir.
Y oksa eğitün ve görgü
ilerledikçe istihsalim iz a rtm a k ta d ır. G eçen 40 yıl içinde T ürkiye’de n ü ­
fus, 2,5 m isli, ziraî istih sâl ise 3,5 m isli a rtm ıştır. N üfus a rtıp to p ra k da­
raldıkça daha çok yoğım ve teknik ta rım a doğru gitm em iz ise tab iid ir.
Biz, kalkınm a plâm nda ve bütçelerde ta n m a çok dah a büyük b ir önem
vereceğiz. T a n m teşkilâtım m asa-başm dan k o p ararak a k tif ve verim li b ir
şekilde çalıştıracağız.
M üstahsile iyi tohum luk, ucuz gübre ve* donatım ,
vaktinde ve yerinde tek n ik ve p a ra y ard ım ı sağlayacağız. A karsularım ızdan
tarım d a son dam lasm a k a d ar faydalanm ayı gerçekleştireceğiz. N ihayet ta ­
n m sigortası işine tered d ü tsü z girişeceğiz.
11. T A R I M
KREDİLERİ:
Bizde köylü işletm esi to p ra k m ülkiyetine dayanan b ir aile ekonom isi
düzeni içinde kalacaktır.
Yani köylerim izi kolhozlaştırm ıyacağız. H ü r in­
san emeğini gereği gibi değerlendiren gerçek k uruluş ise b a tı m em leket­
lerinde gördüğüm üz gibi a racı ve tefecinin
istism arm ı o rtad an kald ıran
kooperatiflerdir. Bizde de y er yer k o o p eratifler k u ru lm u ştu r. Ama, ne ya­
zık ki çabuk soy su zlaştın lm ışlard ır.
’T anm satış kooperatifleri üreticiye ihtiyacı ölçüsünde kred i açan ve
onun m alım değer fiyatıyle satm aya vasıta olan halk ku ru lu şlarıd ır. B un­
la r yüzde yüz o rta k la n n m m alı olm ak, k â r ve zararların ın d a sorum lusu
bulunm ak d uru m u n d ad ırlar. Ne v a r ki tek p a rti devrinde b ir vasilik zih­
niyetiyle çıkm ış b ir kanun devletin m üdahalesini b u n ların iğine sokm uş­
tur. Ü retici b u işin devletçe tâyin edilm iş b ir sü rü aylakçı m em u r elinde
m asrafa boğulduğunu ve m alm ın ç a r - ç u r
edildiğini gördüğü için o ra ­
d an kaçm aktadır.
T arım k red i k o operatifleri ise sadece çiftçiyi Z iraat
B ankasına bo rçlan d ırm a vasıtası gibi k u ru lu şlard ır.
DenUebilir ki bu
borçlandırm adan alm an sonuç
köylünün m ahsulünü b ir yıl öncesinden
yemesi o lm uştur.
İlk iş kooperatifleri vasilik iddiası ve öğreticilik m aksadiyle gelip sö ­
m ürücü du ru m u n a düşm üş devletin elinden k u rta rm ak tır. Biz o kanunu
değiştireceğiz. K ooperatifler yalnız o rta k la n tarafın d an m al sahibi gözüy­
le kontrol edilecekler; z arard an ve israftan koru n acak lard ır. Bu b ir görgü
İşidir ve kendi kendisini düzenleyecektir.
12. F Î Y A T
POLİTİKASI
Devlet tekellerinin ve işletm elerinin artm ası birçok ziraî m ahsullerde
Devletin o rta k veya baş alıcı d u ru m u n a geçm esi sonucunu verm iştir. Dev­
letin tek alıcı olduğu h aller de vardır. N ihayet b u yoldan devletin ilgili
olmadığı bazı m allara d a tab an fiyat koym a yoluna gidilm iştir. B u y a n
devletçi ekonom inin adalet duygusu ile ve çok d ikkatli yürütülm esi lâzım
gelirken hü kü m etler bu m akanizm ayı p a rti p o litik ala n n m ç ık arları yö­
nünde ku llam r olm uşlardır.
Ü reticiyi eşit olarak gözetm ek esastır. H ele ucuzluk gösterileri için
bazı m ahsullerin fiyatım aşağıya doğru itm ek zulüm dür. T ürkiye’de buğ­
day üreticisi b ir yandan aslında kendisini ko ru m ak için k u ru lm u ş olan
Toprak M ahsulleri O fisi’n in geniş
k ad ro larım beslem ek, b ir yandan da
büyük şehirlere ucuz ekm ek yetiştirm ek gibi iki ağır yükün altın d a ezUm iştir. Y ani ofisin k o ru m a fonksiyonu ezmeye çevrilm iştir .Bu yüzden
çok yerlerde buğday ekim i terkedilm iş olduğundan ekmeğimizi dışarıdan
tam am lam aya m ecbur d u ru m a gelm işizdir.
Sanayileşen ve tüketim i a rta n m em leketlerde zirai m ahsullerin fiyat­
ları yükselir. Ama biz devlet o larak d a çiftçiye alın terin in değerini ver­
meye dikk at edeceğiz.
K öyde kalkınm a edebiyat ile o lacak iş değildir.
K öylünün m alı p a ra edecektir ki beli doğrulsım . Şehirlerde b ay at paha­
lılığını fa k ir üreticin in h ak k ın d an değil, zengin aracm m fahiş kazancın­
dan keserek önlemeye çalışacağız.
13. O R M A N
DAv ASI:
Türkiye de o rm a n la n n en büyük kısm ı sahipsiz bilin erek «Cebelli mühâh» sayılm ış, nihayet h u kukça dervlet m alı o lm uştur. Ancak o rm a n böl-
gclerinde yerleşen nüfus arttık ç a o rm an lar ta rla açm a, hayvancılık ve ke:,iın yollariyle çok ta h rip edilm iştir. Aslında az verim li olan bu to p ra k la r
üzerinde k urulm uş insan hayatı ise sıkı sıkıya orm an m ahsullerine bağlı
i:alrm ştır.
C rm an bölgelerinde ilk k u rtarılacak şey insan hayatıdır. H er şeyden
önce insana başk a geçim
y o llan sağlam ak lâzım dır.
Y ürürlükteki o r­
m an kanunlarım ız ise b ü tü n o rm an ları devletleştirip halka yasaklarken
b u ralard a yaşayan vatandaşın geçimini ciddî olarak hem en hiç dikkate
alm am ıştır. B u yüzden o rm a n su çları gittikçe a rtm ak tad ır.
Bu sebeple
crniand a devletle m illet sonu gelmeyen b ir çekişm e haline d ü şm üştür.
O rm anlarunızm korunm ası m em leket için hayatidir. Oysa yasaklara
rağm en, bugün de o rm an tah rib i devam etm ektedir. Biz dâvayı kökünden
çözm enin tedb irlerin i alacağız. O rm anları kesin o larak sınırlam ak, orm an
köylüsüne iş bulm ak, yoksul orm an köylerini verim li to p ra k la ra nakletrt:ek gibi köklü te d b irle r getireceğiz.
14. S A N A Y İ L E Ş M E :
A tatürk serm aye ve teşebbüs yokluğu sebebiyle en zaru rî sanayiin
»dovlet eliyle kurulm asını kabul etm işti. F ak at bu işin tatbikçileri tu tu m u
ucun ucun devlet kapitalizm ine doğru götürdüler. Böylece m em lekette
b ir kısım ağ ır sanayi te ’sisleri meydana gelmekle b e ra b r yavaş yavaş ge­
lişen serm aye ve ih tisas b ir devletleştirm e ü rk ü n tü sü içinde kaldı. An­
cak 1&30 d en sonra bizde özel teşebbüs daha cesaretli adım lar atm aya
başlam ıştır.
Eıiıgün birçok önem li sanayi kuru lm u ş ve h alk ta küçük ta sarru flarını
Li'jıkalardan alıp sanayie y atırm a eğilim i başlam ıştır. B ununla b erab er
b ir yandan h ü kü m et so ru m lu ların ın kolay siyasî b aşarı yolu sayarak yerli
yersiz devlet sanayiine kaçm aları, b ir yandan da serm ayeyi hedef alan
a ş ın solcu h ücum ları teşebbüs ve k üçük ta sa rru f sahiplerini ü rk ü tm ek ­
tedir.
T ürkiye’de k a rm a ekonom i b ir gerçektir. Bunu dengeli ve verim li’ olaralt yürüteceğiz. Sanayileşmeyi m em leket ihtiyaçlarm m gerektirdiği vc
dünya piyasasının m u tlak a kaldıracağı ölçülerde ilerleteceğiz. N azarî veya
siyasî hedeflerle ölçüyü kafçınp m em leketim izi ü retim b u h ran larm a düşürmiyeceğiz.
Devlet sanayiini klâsik devlet k ad ro ları zihniyetinden k u r­
tarm aya, özel sanayii hesapsız kazanç ve istism ar vasıtası olm aktan ç ık a r­
m aya çalışacağız.
. O rtak pazarın faal üyesi olm ak, ekonom im ize gelişme ve k ararlılık ge­
tirecektir. B unun için de o tarşi (kapalı ekonom i) ye gitm em eli, tabiî servet­
lerim izi dünya piyasasında değerlendirm e ted b irlerin e daha çok önem ver­
meliyiz Yabancı serm ayenin ve tekniğin faydalı alanlarda yardım cı olmasm ı gereİLİi görürüz. Bıı alanh'.n b elirtm ek ve kazanç hadleri uygulam ak
c’.cvletin vazifesidir.
15. P A K A
POLİKASI:
Son yıllarda kalkınm a, özellikle devlet eliyle hızlı kalkınm a gayretle­
rim iz arasında kontrolsuz, siyasî b aşarı hevesleri, hesapsızlık, bilgisizlik
p;ibi sebepler m em leketim izi vakit vakit m alî ve iktisadi b u h ra n la ra süı Lik le m iş tir. D unlarm elle tu tu lu r sebepleri ağır dış borçlanm alar, dış ti­
caret dengesizliği gösterişçi b ir israf politikasının m eydana getirdiği bütçe
açıklarıdır. Bu yüzden bugün de İktisadî ve m ilî b ir b u h ra n içine düşm üş
bulunuyoruz.
Z ararları dönüp dolaşıp üretici
T ü rk çiftçisinin ve işçisinin sırtın a
yüklenen bu b u h ran lar geniş ölçüde T ürk halkını daha d a fa k ir ve takatCIZ düşürücü sonuçlar verm ektedir. Böyle b ir m em lekette kalkınm adan
ve sosyal adaletten bahsedilem ez. F ak at ehliyetsiz yöneticilerim iz derdin
asıl elan a h li’.: zaafı tarafını görm ezlikten gelerek b irb irin i tutm az birr.;.: ınüdr.hfJo vc reform ted b irleri ileri fiürm ektedirler.
Eine güre devlet idaresinde herçeycen önce ciddî ve nam uslu bir
tutu m lâzım dır. M illet m alını görünür görünm ez yerlere harcam ak, saçıp
savurm ak ihanettir. E konom ide denge ve istik ra r esastır. Devalüasyon
uyu'jlurucıı h ir iîâç, enflâsyon, b ir felâkettir. Biz b ir sağlam p a ra politi; a:ı güdeccjiz. Dış ödeme dengesini kuracağız; israfları önleyerek ger­
ek ta sa rru f tedb irleri alacağız.
ıs.
SOSYAL
GÜVENLİK:
OsmanlI idaresinde sosyal güvenlik ancak m em u rlar ölçüsünde zayıf
i''. em eklilik sistem inden ib aretti. Topluluğu ayakta tu ta n şey dinî vc
m illî geleneğimizdeki kuvvetli dayanışm a rulıu ve onun m eydana getirdiği
sosyal yardım k u ru m lan , vakıflardı. Bizde devletçe sosyal güvenlik te d b ir­
leri Cum huriyet devrinde de geç başlam ıştır. Ancak İn san H a k la n Ev­
rensel Beyannam esi ve ondan yeni Anayasamıza ak tarılan hü k ü m ler bu
r.na fikrin bizde de yerleşm esini sağlamı.ştır.
Sosyal sigo rtaların çok p a rtili devre rastlay an kuruluşu m aalesef p a r­
tilerin siyasî çık arların a göre olm uştur. T eşkilâtlı ve en çok sesi çıkabi\en züm reler ön plâna alınm ış; ap artm an kapıcıları gibi göz önünde ol­
dukları halde sesleri çıkm ayanlar ise u n u tu lm u ştu r. T arım işçUeri gibi
çok yaygın züm reler h âlâ ele alınm ış değildir. Nihayet, T ü rk köylü ço­
ğunluğu h er tü rlü sosyal tem in attan ve devlet eliyle sosyal yardım dan
m ahrum b ir hayat sürm ektedir.
10
Yeni T ürkiye Partisi gelişm ekte olan T ü rk işçi h arek etlerin in
dostu­
dur. ŞtUcranla kaydetm ek isteriz ki
yu rtsev er ve m illiyetçi T ü rk işçisi
yabancı d o k trin ve ideoloji tellâllan n m kendisini sürüklem ek istedikleri
ihtilâlci yollara gitmeyi kesin olarak red d etm iştir. Biz T ü rk ie’de sosyal
sig o rta la n n b ir m illi sig o rta halinde b ü tü n T ü rk vatandaşlarını bütün
T ü rk köylüstinü kapsayacak şekilde kurulm asını istiyoruz. Ancak o za­
m an sosyal adaletten de bahsedebiliriz. Geçim k o rkusundan azade yaşa­
m ak h e r T ü rk ’ü n hakkıdır.
17.
SOSYAL ADALET:
M em leketünizde çok dengesiz b ir gelir dağıhm ı m evcut olduğu b ir
gerçektir. B u adaletsizlik tü rlü sebeplerle köylünün zaten az olan istih ­
salini değerlendirm e im kânm a ulaşam am ış olm asm dan başlar. Aym se­
beplerle iş gücünün ucuzluğu işçinin d e fak ir kalm ası dem ek olm uştur.
Serm aye b irik im i ağır olduğundan m üteşebbis; tic a re t organize olm adığı
için de aracı büyük kazanç peşindedirler. İk tisad i istikrarsızlık içinde
b u n la r b ir k a p tı k açtı ekonom isi m eydana getirm işlerdir.
B u du rum u m em lekette varlık, teşebbüs ve kazanç düşm anhğı k ış­
kırtm aları y aparak istism ar eden p a rtile r olm uştur. B u d u ru m u kollektivist fik irlerin yayılm asına elverişli b ir
.lin say arak hızlı b ir solculuk
propagandasına girişen iç ve dış m erk ezler vardır. B unlar aydın gençlik
arasınd a b ir ölçüde b a şa rı d a k azanm ışlardır. F ak at b u nlardan kendi­
sine h ay ır gelmeyeceğini pek âlâ bilen T ü rk Milleti kendi derdine kendisi
çare aram ak yolu üzerinde sab it k alm ıştır.
Biz, sosyal ad alet dâvâsım , daha âdil b ir gelir dağılım ı dâvâsım çöz­
m ek için kollektivizm e (ortaklaşm acılığa) dolayısiyle h e r şeyi devletleş­
tirm e yolım a sapm ayacağız.
B unu bugünün ileri b atılı m em leketlerinde
yapıldığı gibi çiftçinin m alını değerlendirm e işçiye ve hizm etliye ü re ti­
m in kaldırdığı ölçüde asg ari ve ay arlan ab ilir ü c re tle r koym a, aracıyı azalt­
m a, serm ayeyi halk a yaym a, teşebüsü denetlem e ve nihayet büyük ka­
zançları gereği gibi vergilem e suretiyle gerçekleştireceğiz. Yolsuz kazancı,
kanunla,
a şırı kazancı vergiyle önleyeceğiz. Ancak b ü tü n hü rriy etlerin
anası olan çalışm a ve teşebbüs h ü rriy etin i sürdüreceğiz ve koruyacağız.
z
18. D İ N Î
HAYAT:
H e r insan topluluğunda en m u h terem ve dokunulm az m üessese din ­
dir. Bizde yeni zam anlarda bazı ay d ın lan n yaym ak istedikleri gibi din
sadece ferde a it b ir inanış k onusu değildir. Din b ir sosyal m üessesedir
ve h e r cem iyetin b ir din i vard ır. B u sebeple, d in b ir vicdan işid ir, deyip
geçemeyiz. B iz m illetçe m üslüm am z ve dinim izin b ü tü n inanışları ve iba­
detleri ile saygı görm esini ve h ü rm et m evkiinde kalm asını isteriz. B aşka
din m en sııplann m in an ^ lan n a saygı gösterm eyi de gerekli sayarız.
11
Lâyık b ir devlet ku ru lu şu bizim
dinim izin e sa slan n a uygundur. Za­
m anla hüküm lerin değişm esi dünya
işlerini siyaset a d am lan n m y ü rü t­
mesini gerektirir. Din adam m m devlete karışm am ası k ad ar devlet ada­
m ının da dine k arışm am ası vicdan h ü rriyetinin tem inatıdır. Dini p o litik a­
ya âlet etm ek ise en azından bu m ukaddes kurulu.şa k arşı saygısızlıktır.
B ir cem aat idaresini benim sem em iş olan «İslâm dini kurum larım ızm »
devletçe gözetilm esini kaçınılm az b ir hal o larak görüyoruz. Genel din
öğretim i okulda verilmeli; aydın din adam larını eğitim ye üniversite k u ­
ruluşlarım ız yetiştirm elidir. Biz m abetlerim izin vakıflar idaresi eliyle o na­
rım ve bakım ına daha çok önem vereceğiz. Din adam larının milletim ize
yakışır b ir refah seviyesinde yaşam alarını sağlayacağız. B ü tü n bu h izm et­
ler devletin dine m üdahalesine vesile olm ayacaktır.
19. M İ L L İ
EĞİTİM:
T ürk M aarifinin Cum huriyet devrinde yeniden kuru lu şu
gerçekten
büyük b ir ülkücülük ham lesi teşkil eder.
Bu ham le ciddiliği ve sam i­
miliği ölçüsünde bol meyvelerini verm iş ve T ürkiye’de öğretim çeşitli dal­
ları ile halka inm iş, yaygın b ir hal alm ıştır. İşin esefle kaydedilecek yön­
leri de şunlardır: M aarifim iz iç gelişm esini gereği gibi yapam am ış, m illi
terbiyeyi olgunlaştıram am ış,
şahsiyet yetiştirm e
görevini gerçekleştirenemiş ve başlangıçtaki ülkücülük havasm ı y itirm iştir. N ihayet siyasî dem agajiye âlet edilm ek ve plânsız kalm ak b u teşkilâtım ızı b u h ran lı b ir
devreye götürm üş bulunm aktadır.
Ö ğretm en çevrelerindeki huzursuzluk, üniversite k ad ro ların d ak i p e ri­
şanlık, nihayet b ir kısım öğrenci topluluklarm ı saran a şırı ve yıkıcı akım ­
lar bu bu h ran ın dış görüntüleridir. A dalet P artisi ik tid a n n m d ö rt yıl­
dan beri eğitim m es'eleleri karşısındaki seyirci davranışı, bilgisiz, k o r­
kak, id are’i m aslâhatçı tutum u buhranı a ğ ırlaştırm ıştır. D urum ciddi ola­
rak m em leketin geleceğini te h d it etm ektedir.
Biz üniversitelerim izi ve sistem halinde Millî Eğitim i ıslâh etm enin
yollarım ve çarelerini biliyoruz. Fakat b u işe girişm enin ilk ş a rtı m a a ri­
fim izi bayağı politika tasarru fu n d an k u rta rm ak olduğuna inanıyoruz. H er
şeyden önce p a rtile r öğretim k u ru m lan n d a ve öğrenciler arasm d a sağlı,
sollu ta h rik le r yapm aktan el çekm elidirler.
Eğitim dâvâsı ciddî ve sa ­
m im i b ir ehliyetle ele alınacak vo yeniden m illi k ü ltü r ve ahlâk esasları
üzerine o tu rtu larak , m uhtaç olduğu ülkücülülç havasına kav u ştu ru lacaktır.
M aarifim izi b u anlayış ve uzun vadeli b ir plân içinde yeniden te şk ilâtlan ­
d ırm aktan b aşka çare k alm am ıştır.
12
20. Ü N İ V E R S İ T E
REFORMU:
Ü niversitelerim izin
reform ihtiyacı içinde bulu n d u k ları m eydanda­
b ir
dır. B iılk en ve m illî b ir b u h ran ve huzursuzluk kaynağı haline gelen ü n i­
versite ve gençlik m eselelerini b ir çözüme bağlayacak refo rm lar s ü ra tle
ele alacağım ız b ir k onu olacaktır.
M em leketim izin iyi yetişm iş o rta ve yüksek seviyede ve çok sayıda
m ütehassıs elem ana ihtiyacı vardır. B una rağm en h e r yıl liselerden mezun
olan 40.000 in üstünde T ü rk genci Y üksek tahsil im kânı bulam am akta;
p erişan ve şaşkın halde sokakta kalm aktadır. M illetimizin en kıym etli b ir
varlığı olan gençlerimiz, b u halde faydalı olacakları yerde zararlı h a ttâ
tehlikeli olm aktadırlar.
B u sebeple Türkiye nin m uhtelif bölgelere serpiştirilm ek üzere yeniden
çok sayıda üniversiteye acele ihtiyacı vard ır.
Yüksek öğrenim de teknik sahaya; ağırlık verilm esi, gencin hangi ihti­
sas sahasm a ayrılacağının, ortaokulu b itirirk en tesb it olunm ası ve bu su­
retle öğrencilerin m eslek seçme işinin tesadüfe bırakılm am ası, b ü tü n m e­
deni m em leketlerin y ıllard ır kabul e ttik leri b ir usûl olarak bizde de a r­
tık uygulanm alıdır.
21. S A Ğ L I K
H İZ M E T L E R.İ :
Sağlık işleri vatandaş için en kıym et i b ir hizm et dalıdır. Diğer alan­
lard a olduğu gibi sağlık hizm etlerinde c. yalnız- büyük şehirlerdeki ku­
ruluşlarla yetınilm eyerek, yurdun en uzak ıiöşelerini kapsayan sağlık hiz­
m etlerinin sosyalleştirilm esi uygulam asının en ciddî ve en m ükem m el şe­
kilde yürütülm esi önem le üzerinde duracağım ız b ir hizm et olacaktır.
Y eter sayıda hekim ve sağlık personelinin yetiştirilm esine ve yeni fa­
külteler ve m eslek okullarının açılm asına ihtiyaç görmekteyiz.
22. M İ L L İ
SAVUNMA:
T ü rk O rdusu T ü rk varlığınm ve T ü rk İstikbâlinin bekçisi; T ü rk m il­
letinin en aziz m illi k u ru luşudur.
O rdum uzu h e r tü rlü politik anlayış ve davranışların dışında tu tm ak
geleneği, büyük A tatü rk ’ü n m illetim ize b ıraktığı büyük em anetlerden birisi
olm uştur.
27 M ayıs 1960 İhtilâlinden sonra, bazı çevreler tarafın d an , aziz o rd u ­
m uzun b ü tü n gövdesiyle b ir takım siyasî tem ayüller içinde im iş gibi gös­
terilm esi, dem ok ratik rejim ve siyasî istik ra r yönünden çok sıkıntılı bir
hava y aratm ıştır. H ele geçen Mayıs ayında M illet M eclisinin kabul ettiği,
siyasî h a k la rın iadesi konusundaki A nayasa değişikliğine, ord u n u n k arşı
çıktığı iddiası; aziz m illî varlığım ız T ü rk O rdusuna b ir b ü h tan ve T ürk
Millî İradesin in yegâne m tim essili T.B.M.M. nin m anevi şahsiyetine u nu ­
tulm ayacak b ir saygısızlık olm uştur.
Silâhlı kuvvetlerim izi h e r bakım dan m ükem m el ve millî h udutlarım ızı
kem aliyle yeterli halde tu tm a k esastır. Yalnız dahil bulundugm nuz m üdafaa
13
paktındaki ortaklarım ızın kabul ettikleri o ra n la n göz önünde bulunduralı j.i
silâh altındaki ask er sayım ızın azaîtıln'.asınııı vo r.sksr'.ik h;:;:r.cti
nin kısaltılm asının iktisadi kalkınm am ız bakım ından da şart olduğuna inal y,;
maktayız.
Askerlik süresinin tesbitinde, erin eğitim derecesi önemUdir. H iç eği' ,
tim görm em iş e r ile ilkokul, o rta tahsil görm üş e r ve yüksek tahsilli ye-^
dek subayların askeri eğitim süreleri, tah sil derecelerine göre ve ayrı
ayrı o larak tesb it olunm alıdır. Lise m ezunlarını da yedek assubay olarak
tıskeri hizm etlerini y apm alarında önem li faydalar bulm aktayız.
23. D I Ş P O L 1 T 1 K A :
...
Türkiye C um huriyet ile birlikte T ü rk dış politikasını A tatürk te ’sis
etm iştir. B unun insani ve millî iki sağlam tem eli v a r d ır :
1) B ütün dünya m illetlerini eşit h a k la ra sahip h ü r top lu lu k lar say­
..........
mak,
2) Dünya m illetleri ailesi içinde m illetim izin şeref ve itibarım ko.mm ak ve yükseltm ek.
B unun en sam im i b ir b arış politikası olduğu aşik ârd ır.
A tatü rk ’ün sağlığında d ev letijıize dünya ölçüsünde b ir şö h ret ve şan
kazandıran bu politika ondan sonra gelen adam ların kabiliyetleri ölçüsün­
de uygulanm ış, barışçı karak terin i k o rum akla b erab er büyüklüğünü kay­
betm iştir.
Öyle k: git gide dünya politikasm da adım ız okunm az o lm uştur. N i­
hayet son zam anlarda bu barışçılık sözü iktidardakilorin k o rk u ve uyuşukkiklarını ö rtm ek için kullanılır b ir terim haline gelm iştir. B u yüzden K ıb­
rıs dâvasında m illetim izin şeref ve itib a rı zedelenm iştir.
Biz sade sözü ile değil; ru h u ve m ânâsiyle A tatü rk ’ün dış politikası­
na denm ek kararındayız. «Y urtta sulh, cihanda sulh» anlayışına sadık k a ­
lacağız. F akat «Büyük ve güçlü b ir T ürkiye devleti» ülkü sü n ü güdeceğiz.
Birleşm iş M illetler Anayasası esprisine ve eşit h ak larla N ato Savum na
Paktına bağlı kalacağız. P akistan ve İra n ile R.C.D. bölge kalkınm a an ­
laşm ası içinde işbirliğini gerçekleştireceğiz.
Y ukarıda başlıca m em leket m es’eleleri hakkındaki tem el görüşlerim izi
belirtm iş bulunuyoruz. B unlar düşüncelerim izin açık ve sam im i b ir ifa­
desidir. Önüm üzdeki m illetvekili seçim lerinde partim ize oy verm elerini
v atandaşlarım ızdan dilerken de onlara asılsız vaidler yapm am ak ve on lar­
d an hiç b ir şeyi saklam am ak esasına bağlı kaldık.
Ancak şu inancnnızı tek rarlam ak isteriz: M illetimizi bu günkü h u zur­
suzluktan ve sıkıntılardan ku rtarm an m , onu ferah günlere kav u ştu rm an ın
yolları ve çareleri vardır. Biz bunları biliyoruz. M illetim iz bize teveccüh
g ö sterir ve hizm et verirse bu hizm eti m u tlak a başaracağız.
T akdir m illetten, yardım Allah’tandır.
14
Download